Garou Garou no mi
One Piece Rpg :: Yaratım :: Meyve Oluşturma :: Onaylanan Meyveler :: Arşiv
1 sayfadaki 2 sayfası
1 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
Garou Garou no mi
Meyvenin Adı:Garou Garou no mi Model: Shiberianhasuki(Garou'nun Inu'dan farklı olduğunu zaten söylemiştim diye hatırlıyorum. Değil mi?)
Meyvenin Türü:Zoan
Meyvenin Özellikleri:Kullanıcı bir sibirya kurduna dönüşür. Koku alma duyuları, pençeleri, dişleri ve derisi gelişir. Yarı ve tam formda daha yavaş kanar ve soğuğa olan direnci artar. Hızı ve dayanıklılığı artar. Ayrıca nasıl olduğunu bilmese de aldığı kokuları takip edemez. Çünkü eğitim almamıştır. Kendini evcilleştirip kokunun izi nasıl sürülür öğretebilecek birini bulduğu zaman eminim onu da yapabilir hale gelecektir.
Meyvenin Dezavantajları: Av dürtüsü tarzı olaylar yaşar. Bu karakterin davranışını bir miktarda etkiler.
Meyve Rp'si:
Meyvenin Türü:Zoan
Meyvenin Özellikleri:Kullanıcı bir sibirya kurduna dönüşür. Koku alma duyuları, pençeleri, dişleri ve derisi gelişir. Yarı ve tam formda daha yavaş kanar ve soğuğa olan direnci artar. Hızı ve dayanıklılığı artar. Ayrıca nasıl olduğunu bilmese de aldığı kokuları takip edemez. Çünkü eğitim almamıştır. Kendini evcilleştirip kokunun izi nasıl sürülür öğretebilecek birini bulduğu zaman eminim onu da yapabilir hale gelecektir.
Meyvenin Dezavantajları: Av dürtüsü tarzı olaylar yaşar. Bu karakterin davranışını bir miktarda etkiler.
Meyve Rp'si:
- Spoiler:
- Felthorn gözlerini karanlıkta açmıştı. Yani aslında bir şey fark etmiyordu onun için. Gözünü kapasa da açsa da aynı karanlık vardı karşısında. Hiçbir ışığın olmadığı ve tahtalardan sızmaya çalışan suyun tahtaları nemlendirdiği bir yerdeydi. Önündeki demir parmaklıklara yaklaştı. Ellerini ileri uzattı ve parmaklıklara gelinceye kadar yürüdü. Eli soğuk demire çarptığında Felthorn'un yaptığı tek şey demiri kavrayıp sarsmak olmuştu. Ancak bir fayda yoktu. Son savaştan beri ne kadar zaman geçmişti bilmiyordu. Saçları ve sakalları uzamıştı. Ayrıca derin sayılabilecek bir yarası iyileşmişti. Belki 7 ay? Hiç bilemezsiniz.
Aciz bir şekilde dizlerinin üstüne çökene kadar sarsmaya devam etti demirleri. Öylesine bir hırsla sallıyordu ki gerçekten kıracağına veya en azından yamultacağına inanıyordu. Ancak hiçbir şey olmuyordu.
Demirin titreme sesi sona ererken Felthorn'un kulakları sessizliğin çığlığıyla sağır oluyordu.
Tahmin edilen gelecekteki gibi ulumaya başladı.
"ÇIKARIN BENİ BURDAN SİZİ SOLUCANLAR! ÇIKARIN DA SON SAVAŞTA BİTİREMEDİĞİMİ ŞİMDİ BİTİREYİM!"
Uluyuşu sonuçsuz kalınca bir kez daha kıçının üstüne oturdu. İyi bakılmamış yaraları, bağırışları ve debelenişi yüzünden acıyordu. Hatta yaralardan birinin kanadığına bile yemin edebilirdi.
Nefessizliğini giderip yarasına eliyle bastırmış ve zor da olsa bir kez daha ayağa kalkmıştı. Artık başının döndüğünü hissedebiliyordu. Gemide olmasından dolayı mı yoksa güçsüz düştüğünden mi bilmiyordu ama kendini en köşeye kadar atıp zaten boş olan midesindekileri boşalttı. Yaranın üstüne bastırdığı elini çekmek yerine kendini döndürmüş ve destek aldığı elini boşa çıkarmıştı. Sırtı nemli tahtayla birleşmişti. Ancak hangisinin daha ıslak olduğunu bilmiyordu. Derisi mi, tahta mı? Boştaki elini ağzına götürüp sakalını temizledi ve pantolonuna sildi. Tekrar parmaklıklara gitmiş ve iki aralığın olduğu yere kafasını koyup dinlenmeye başlamıştı.
Oturursa uyuyacağını biliyordu. Bu yüzden dinlenebileceği tek yol ayakta beklemekten geçiyordu. Bu sırada sağ elini yarasından çekip ağzına götürdü ve kan tadı mı yoksa enfeksiyon tadı mı alacağını kestirmeye çalıştı. Elini ağzına yaklaştırırken bile demir kokusunu almıştı ancak yine de dilini parmağına değdirdi. Yarası kanıyordu. Ancak deli gibi kan boşalmadığını da biliyordu. Muhtemelen yaranın yalnızca küçük bir kısmı açılmıştı.
Bu sırada merdivenlerin sesi gelmeye başlamıştı. Bu sesler ya bir üst kattaki korsan kamaralarına girenlerin sesiydi ya da depoya yani Felthorn'un bulunduğu kısma biri gelecekti. Felthorn hemen suratına yapışmış saçı kenara itti ve sert bir duruş aldı. Depo kapağı açılmış ve dolunayın ışığı içeri dolmuştu.
Mavi gözlerini olabildiğince kıstı ve parmaklıklara iyice sokuldu. "Kimsin?"
Sözleri hem korkutucu edici hem de acınası haldeydi. İçeri giren adamı kısık gözleriyle izliyordu ancak adamdan cevap gelmiyordu. Adam yaklaştı ve kapının kilidini açtı. Bu sırada yüzü gittikçe belirginleşti. Bu Flovigh korucusu Hrollaug'du. Korsanlardan birinin kılığına girmiş gibiydi.
"Emrettiğiniz gibi... Zamanı geldi efendim."
Felthorn duydukları üzerine adamı başıyla onayladı ve su istedi. Adam zaten yanında getirdiği erzağı ve ekipmanları Felthorn'a vermişti. Felthorn bir süre sessizce yemek yedi. Ağzından tek kelime çıkmıyordu. Artık yazgısında olduğu gibi karanlıklarla dövüşecekti. İçine dolan gücü hissettiği zaman ayağa kalktı. Hrollaug'a işaret vermiş ve bir an bile beklemeden yukarı çıkmaya başlamıştı. Hrollaug çoktan diğer köleleri veya esirleri serbest bırakmıştı. Tek bir işaret bekleyen herkes gecenin karanlığındaki sağır edici patlamayla uyandı. Felthorn önüne çıkan iki korsanı öldürerek yoluna devam etmişti. Kaptanın makarasına vardığında kapıyı tekmesiyle açıp içeri girdi. Kaptan oturduğu koltuktan yavaşça kalkmış ve kurnazlığını kullanarak ani bir saldırı yapmıştı. İşe yaramıştı da. Felthorn bu ani saldırıyı fark edemeyecek kadar yorgundu bu yüzden omzuna saplanan 2 bıçakla geriye sekti.
Adam bunu fırsat bilip kılıcını çekmiş ve Felthorn'a atılmıştı ancak Felthorn bir adım geriye atıp vücudunu o anki halinden beklenmeyecek şekilde çevirmiş ve adamın sırtına koca bir yarık açmıştı. Adam öne doğru afallayarak kapıya çarpmış ve hemen sonrasında arkasını dönmüştü.
İkisi de son anlarını yaşayan birer kelebek gibiydi. Geriye kalan 1 saatlerini güzel değerlendirmeye çalışan kelebekler. Tabii ki benzetmem şu anki karakterlere pek uymuyordu.
Adam ileriye hızla bir depara başladı. Kılıcı kaldırıp indirirken Felthorn uzun geniş kılıcını adamın karnına sokmuş ve adamı yana atmıştı. Adam bir sandığın üzerine düşmüştü.
Geriye kalan son gayretini sandığı açıp içindeki meyveyi almak için kullanmış ancak meyveyi yiyemeden ölmüştü. Meyve garip bir meyveydi. Felthorn ilk defa böyle bir şey görmüştü. Ne okuduğu kitaplarda ne de gördüğü eğitimler sırasında öğrenmemişti böyle bir olayı. Elini korkarak da olsa meyveyi yemiş ve yediğine pişman olmuştu. Bu iğrenç meyveyi neden ölmek üzereyken yemeye çalıştığını merak etse de çözememişti Felthorn. Ancak gerçek onu bir sonraki gece feci bir şekilde sarsacaktı. Yine de şimdilik geceyi dinlenerek geçirecekti.
En son Felthorn Greymane tarafından Perş. 10 Mart 2016, 11:40 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Misafir- Misafir
Geri: Garou Garou no mi
Meyve olmamıştır. Diğer meyveleri bir incele. Sonra düzenleyip tekrar summonla beni.
Franky- Mesaj Sayısı : 401
Kayıt tarihi : 08/01/16
Geri: Garou Garou no mi
* Dolunay olayını karıştırma. Dolunayda meyven bir fark yaratmıyor, olumlu yada olumsuz.
* İsim neden garou anlamadım. Eğer garaou = sibirya kurdu demek ise meyve adını İnu İnu no mi Model: Garou olarak değiştir.
* Konsept gereği sadece 2 stat'ın bonus alabilir.
* Yarı formda ve tam formda statlar arasında fark yoktur.
* Koku alma olayı biraz karışıktır. Bir şeyin kokusunu yarı ve tam formda iken her türlü alırsın. Daha doğrusu normal bir insana göre daha iyi alırsın ama oturup bunun izini süremezsin. Yani kokunun güçlü olduğu yere doğru yöneliyorum bile diyemezsin çünkü sen bunun eğitimini almadın. Bu durum için tek bir istisna vardır. Eğer meyveyi kullanırken kendini tamamen kaybedersen hayvani iç güdülerle hareket ettiğin için kullanabilirsin ama bu durumda da hareketlerin doğrudan gm tarafından kontrol edildiği için sana bir katkı sağlamıyor.
Düzenlendiğinde tekrar bakılacaktır.
* İsim neden garou anlamadım. Eğer garaou = sibirya kurdu demek ise meyve adını İnu İnu no mi Model: Garou olarak değiştir.
* Konsept gereği sadece 2 stat'ın bonus alabilir.
* Yarı formda ve tam formda statlar arasında fark yoktur.
* Koku alma olayı biraz karışıktır. Bir şeyin kokusunu yarı ve tam formda iken her türlü alırsın. Daha doğrusu normal bir insana göre daha iyi alırsın ama oturup bunun izini süremezsin. Yani kokunun güçlü olduğu yere doğru yöneliyorum bile diyemezsin çünkü sen bunun eğitimini almadın. Bu durum için tek bir istisna vardır. Eğer meyveyi kullanırken kendini tamamen kaybedersen hayvani iç güdülerle hareket ettiğin için kullanabilirsin ama bu durumda da hareketlerin doğrudan gm tarafından kontrol edildiği için sana bir katkı sağlamıyor.
Düzenlendiğinde tekrar bakılacaktır.
Franky- Mesaj Sayısı : 401
Kayıt tarihi : 08/01/16
Geri: Garou Garou no mi
* Hız ve dayanıklılığına x1.3 alıyorsun. Saf meyve gücüne verdiğin her puan için 0.05 artış oluyor.
* Koku alma kısmını ek güç olarak alabilirsin ileride.
Fiyat: 500k'dır.
* Koku alma kısmını ek güç olarak alabilirsin ileride.
Fiyat: 500k'dır.
Franky- Mesaj Sayısı : 401
Kayıt tarihi : 08/01/16
Geri: Garou Garou no mi
Belirtmeyi unutmuşum:
* Yarı formda boyun %25 artıyor. Kilon ise 1.7 katına çıkıyor. Yani 2 metre, 100 kg bir karakter isen => 2.5m, 170 kg oluyorsun.
* Yarı formda boyun %25 artıyor. Kilon ise 1.7 katına çıkıyor. Yani 2 metre, 100 kg bir karakter isen => 2.5m, 170 kg oluyorsun.
Franky- Mesaj Sayısı : 401
Kayıt tarihi : 08/01/16
Geri: Garou Garou no mi
Anladım, teşekkür ederim. Kullanım süresi ile ilgili kısma ne yazmam gerekiyor. Bu konuda bir yardımınızı isteyeceğim ayrıca.
Misafir- Misafir
Geri: Garou Garou no mi
Zoanlar için o standarttır. Rehperde yazıyor olması lazım. Başlangıçta günlük 10 dakikadır. Kullanım Süresine verdiğiniz her puan için fazladan bir 10 dakika daha eklenir.
Franky- Mesaj Sayısı : 401
Kayıt tarihi : 08/01/16
1 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
One Piece Rpg :: Yaratım :: Meyve Oluşturma :: Onaylanan Meyveler :: Arşiv
1 sayfadaki 2 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz