Conch Shell Adası ve Yeni Nakama [ Baki ]
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: West Blue
1 sayfadaki 1 sayfası
Conch Shell Adası ve Yeni Nakama [ Baki ]
Havanın oldukça açık olduğu bir gündü. Bakire Anne’nin çapanın olduğu ön sol kısımdasın. Güneş kavuruyor ortalığı.
Kaptan Leilinda senden çapayı yukarı çekmeni emretmişti. İşlerin bununla da sınırlı değildi. Güverteyi silmek, yelkenleri toplamak, yırtılan/sökülen yerlerini tamir etmek. Yelkenlerin kenarlarında ki dikine ve enine işlenmiş halatları kontrol etmek ve bazende dümen tutmak gibi işleri sana yüklüyorlardı. Dojoya katılan yeni bir öğrencinin yerleri temizlemesi gibi algılanabilir. Hatta bunlar sana az gelebilir, boş vaktinde meditasyon dahi yapabilirsin. O sırada 10 gün önce tayfaya katılma zamanını anımsıyorsun.
Conch Shell Adası
Dışarıdan bakıldığında deniz kabuğunu andırır. Adanın kıyısında ki kayalıklar kabuğun sivri kısımlarını andırırcasına, havaya doğru, açılı şekilde sıralanmıştır. Adaya doğudan bakıldığında devasa bir dağı çağrıştırır lakin içi mağara gibi oyulmuştur. Shell adasının yerleşimi tam da orada bulunmaktadır. Kavurucu sıcaklıktan korunmak için dağı yüz yıllar önce oymuşlardır. Güneşin doğuş ve batışını hesaba katarak yaptıkları için güneşin batmaya başladığı, sıcaklığın düştüğü akşam 18:00-19:00 saatleri civarında ada güneş ile tanışır. Diğer saatlerde güneş, adanın sırtına vurmakta ve halkı rahatsız etmemektedir.
Ada halkı, inançlı insanlardan oluşmaktadır. Halkın giyiniş tarzı budistleri andırır. Bir veya iki parça elbiseden oluşan kıyafetler giyerler. Erkeklerin hepsi kel, kadınların hepsi ise rahibe gibi giyinmektedir. Aslında adayı da tapınak rahipleri yönetmektedir. Bu adayı yüzyıllar önce oyan ve tapınağı içine inşa edenler, aynı inanca mensup kişilerdir.
Adayı yüzyıllar önce bu hale getirdiklerinden, ada halkı yüzyıllar öncesinden onlara tabî olmuştur. İnançları artık kültürlerine işlemiştir. Shell adasında doğan bir birey o kültürle yetişir ve büyür. Bunun aksi dahi iddia edilemez. Eğer tapınağa tabî olmazsa cezası ölümdür.
Adada doğan her birey 18. ayında mühürlenir. Bu mühür manevi bir değer taşımaktadır. Her 18 ayına basan bireyin alnına pergel şeklinde bir işaret, deride kalıcı iz bırakacak şekilde ısıtılmış demir ile kazınır. Adada yaşayan herkesin alnında bu işaret olduğundan bir yabancı geldiğinde anında tanınır. Kel olmamakla tanınabileceği gibi. Ada halkı yabancılardan pek haz etmez. Bakışlarıyla, ilgisiz hareketleriyle ucundan ucundan dışlarlar.
Adayı yöneten rahipler yıllar içinde bozulmuş, zevk sefaya yani dünya malına tapmaya başlamıştır. Ada halkını, türlü türlü hurafelerle kandırıp vergi adı altında sömürmektedirler.
Baskın
Hem hocanın intikamını almak hem de güçlenebilmek için atıldığın macerada ilk durağa geldin. Günlerce bir sal üzerinde yol aldın. Yiyeceğin bitti sayılır ve bitkin düştün. Kavurucu sıcak ekstra seni bitkin düşürmektedir. Ufukta bir ada göreceksin ve son bir gayretle küreklere asılacaksın lakin kayalıklar salını parçalayacak ve karaya yüzerek çıkacaksın. Elbiselerin sırılsıklam olsada bu sıcaklıkta beş dakikada kuruyacağı için çıkarıp bir kayanın üzerine sereceksin. O sırada meditasyon yapabilir süreyi uzatabilirsin. Kıyıda karşılaştığın insanlar yabancı olduğunu anladığı için sana dik dik bakacaklar ama umursamaz biri olduğun için dik bir şekilde şehrin yolunu tutacaksın. Yiyecek bir şeyler alabilir ve kılıcına bakım yaptırabilirsin. Kılıcının zayiatı yok denecek kadar az, gösterip göstermemek sana kalmış.
Sen yolunu belirlerken arkandan bir ses duyacaksın;
"Hey, genç adam!"
Rp out;
Kaptan Leilinda senden çapayı yukarı çekmeni emretmişti. İşlerin bununla da sınırlı değildi. Güverteyi silmek, yelkenleri toplamak, yırtılan/sökülen yerlerini tamir etmek. Yelkenlerin kenarlarında ki dikine ve enine işlenmiş halatları kontrol etmek ve bazende dümen tutmak gibi işleri sana yüklüyorlardı. Dojoya katılan yeni bir öğrencinin yerleri temizlemesi gibi algılanabilir. Hatta bunlar sana az gelebilir, boş vaktinde meditasyon dahi yapabilirsin. O sırada 10 gün önce tayfaya katılma zamanını anımsıyorsun.
Conch Shell Adası
Dışarıdan bakıldığında deniz kabuğunu andırır. Adanın kıyısında ki kayalıklar kabuğun sivri kısımlarını andırırcasına, havaya doğru, açılı şekilde sıralanmıştır. Adaya doğudan bakıldığında devasa bir dağı çağrıştırır lakin içi mağara gibi oyulmuştur. Shell adasının yerleşimi tam da orada bulunmaktadır. Kavurucu sıcaklıktan korunmak için dağı yüz yıllar önce oymuşlardır. Güneşin doğuş ve batışını hesaba katarak yaptıkları için güneşin batmaya başladığı, sıcaklığın düştüğü akşam 18:00-19:00 saatleri civarında ada güneş ile tanışır. Diğer saatlerde güneş, adanın sırtına vurmakta ve halkı rahatsız etmemektedir.
Ada halkı, inançlı insanlardan oluşmaktadır. Halkın giyiniş tarzı budistleri andırır. Bir veya iki parça elbiseden oluşan kıyafetler giyerler. Erkeklerin hepsi kel, kadınların hepsi ise rahibe gibi giyinmektedir. Aslında adayı da tapınak rahipleri yönetmektedir. Bu adayı yüzyıllar önce oyan ve tapınağı içine inşa edenler, aynı inanca mensup kişilerdir.
Adayı yüzyıllar önce bu hale getirdiklerinden, ada halkı yüzyıllar öncesinden onlara tabî olmuştur. İnançları artık kültürlerine işlemiştir. Shell adasında doğan bir birey o kültürle yetişir ve büyür. Bunun aksi dahi iddia edilemez. Eğer tapınağa tabî olmazsa cezası ölümdür.
Adada doğan her birey 18. ayında mühürlenir. Bu mühür manevi bir değer taşımaktadır. Her 18 ayına basan bireyin alnına pergel şeklinde bir işaret, deride kalıcı iz bırakacak şekilde ısıtılmış demir ile kazınır. Adada yaşayan herkesin alnında bu işaret olduğundan bir yabancı geldiğinde anında tanınır. Kel olmamakla tanınabileceği gibi. Ada halkı yabancılardan pek haz etmez. Bakışlarıyla, ilgisiz hareketleriyle ucundan ucundan dışlarlar.
Adayı yöneten rahipler yıllar içinde bozulmuş, zevk sefaya yani dünya malına tapmaya başlamıştır. Ada halkını, türlü türlü hurafelerle kandırıp vergi adı altında sömürmektedirler.
Baskın
Hem hocanın intikamını almak hem de güçlenebilmek için atıldığın macerada ilk durağa geldin. Günlerce bir sal üzerinde yol aldın. Yiyeceğin bitti sayılır ve bitkin düştün. Kavurucu sıcak ekstra seni bitkin düşürmektedir. Ufukta bir ada göreceksin ve son bir gayretle küreklere asılacaksın lakin kayalıklar salını parçalayacak ve karaya yüzerek çıkacaksın. Elbiselerin sırılsıklam olsada bu sıcaklıkta beş dakikada kuruyacağı için çıkarıp bir kayanın üzerine sereceksin. O sırada meditasyon yapabilir süreyi uzatabilirsin. Kıyıda karşılaştığın insanlar yabancı olduğunu anladığı için sana dik dik bakacaklar ama umursamaz biri olduğun için dik bir şekilde şehrin yolunu tutacaksın. Yiyecek bir şeyler alabilir ve kılıcına bakım yaptırabilirsin. Kılıcının zayiatı yok denecek kadar az, gösterip göstermemek sana kalmış.
Sen yolunu belirlerken arkandan bir ses duyacaksın;
"Hey, genç adam!"
Rp out;
- Spoiler:
- Tayfaya katıldın lakin katılma geçmişini oynayalım istedim. Umarım senin için kurguladığım adayı beğenirsin. İyi oyunlar.
- Arkandan seslenen yaşlı adam:
- Alınlarında ki mühür.:
West Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Conch Shell Adası ve Yeni Nakama [ Baki ]
Kaptan çapayı çekmemi emrettiği için çapanın olduğu güvertenin sol tarafına usulca ilerliyorum. Sonu yokmuş gibi görünen ufka şöyle bir göz atıyorum. Ardından başımı sol arkaya doğru hafifçe eğip sol gözümü kapatıp mavi gökyüzüne bir göz atıyorum. Fırtına belirtisi olmadığı için birazcık içim rahatlıyor ancak tek bir yağmur belirtisi de yok. Güneş adeta bu tuzlu denizde yolculuk yapmaya cüret eden insanları cezalandırmak istercesine kavuruyor ortalığı. Yaptığım birçok işiten bir tanesiydi çapayı yukarı çekmek. Tayfanın en acemi üyesi olduğumdan normal olarak güvertenin temizliğini yapmak, yelkenleri toplamak gibi angarya işleri bana yüklemişlerdi ancak şikayetçi değildim bu durumdan. Daha kötülerini de görmüştüm. İç enerjimi dengelemek için meditasyon yapmaya bile zaman bulabiliyordum ancak meditasyon yapmayı uzun süredir başaramıyordum. İskele tarafından yukarı çıkan çapanın üzerindeki demirlere yapışmış deniz salyangozu dikkatimi çekiyor. Kabuğu aynı kısa bir süre önce bulunduğum Conch Shell adasını andırıyor.
''Tayfaya katılmakta doğrumu yaptım acaba?’’ sorusu katıldığım ilk günden beri zihnimin ve kalbimin derinliklerinde yankılanıyor. Başkası altında çalışmak istediğim bir şey değildi ancak güçlenmek için buna ihtiyacım vardı ‘'Bu kadınlarla ne kadar ileriye gidebilirim?’’ diye mırıldanırken onlarla ilk tanıştığım zamanı aklıma canlanıyor.
Dalgalar tarafından dövülen küçük sandalımla yeni bir geleceğe atılmak ve güçlenmek için yola çıkmıştım ancak kaç gün olmuştu hatırlamıyordum. Kaç gündür bu bilinmezlikte belki de bir hiç uğruna yol alıyordum ve elimdeki yiyeceklerin bitmesine ramak kalmıştı. Hiç bir zaman insanlara değer veren bir insan olmadığım halde ustamın zamansız vefatının verdiği hüzün ve sinir beni ilerlemeye zorluyor. İntikam ateşi içimi yakarken birde gökyüzündeki güneşin adeta beynimi delen sıcaklığı yüzünden iyice halsiz bir halde savruluyorum. Kendimi ilerlemeye zorlarken bu ıslak cehennemde bir umut ışığı görüyorum. Ufukta gördüğüm kara parçasına ulaşmak için gücümün son kırıntılarını kullanıp küreklere asılıyorum.
Adaya biraz daha yaklaşınca uzaktan adanın bir deniz kabuğunu andıran güzelliğini keşfetsem de benim için daha tehlikeli bir durum ortaya çıktığı gerçeğini anında fark ediyorum. Sahildeki kayalıklar adeta adaya dışarıdan insanların gelmesini engelleyecek şekilde suyun üstünden çıkmış tuzakları andırıyorlar. Kayalıklardan kurtulmak için manevra yapmaya çalışıyorum ancak yeterince güçlü olmadığım için küçük salımın baş tarafı bir kayaya çarpıp paramparça oluyor. Sal parçalanmadan hemen önce suya atlayıp kıyıya kadar yüzüyorum.
Üstüm başım ıslanmış şekilde kıyıya çıktığımda yüzmenin o kadarda kötü bir fikir olmadığını fark ediyorum. Denizin soğuk suyu birazcıkta olsa beni sakinleştirmişken üzerimdeki rahatsız edici ıslak kıyafetleri umursamaz bir şekilde üstümden çıkarıp kayanın üzerine seriyorum. Bu sıcak havada güneşin altında beklemenin aptalca bir fikir olduğunu bildiğim için bir ağacın gölgesine oturup bir süre meditasyon yapmaya kadar veriyorum. Sırtımı ağaca yaslayıp yüzümü denize ve ufka doğru veriyorum. Kılıcımı önüme ufka paralel bir şekilde koyup bacaklarımı bağdaş şekline getirip gözlerimi kapatıp bir süre iç enerjimi dengelemek için meditasyon yapmaya başlıyorum.Ancak kısa bir süre sonra yaşadığım kötü anılar gözümün önüne geliyor ve meditasyonu yarıda kesiyorum.Kuruyan kıyafetlerimi üstüme geçirip şehre doğru yürümeye başlıyorum.
Yolda fazla bir insanla karşılaşmasam da karşılaştıklarım gerçekten çok gariptiler. Gerek alınlarındaki işaret gerekse bana bakış şekilleri dikkatimi çekiyor. Adada istenmediğim fikrini daha kıyıdaki kayalıkları gördüğüm an hissetmiştim ancak insanları görünce bunu net bir şekilde anlıyorum ki burada hoş bir şekilde karşılanmayacağım. Tam bu düşünceler beynime nüfuz ederken birinin arkamdan bana seslendiğini duyuyorum;
''Hey genç adam!’’
''Tayfaya katılmakta doğrumu yaptım acaba?’’ sorusu katıldığım ilk günden beri zihnimin ve kalbimin derinliklerinde yankılanıyor. Başkası altında çalışmak istediğim bir şey değildi ancak güçlenmek için buna ihtiyacım vardı ‘'Bu kadınlarla ne kadar ileriye gidebilirim?’’ diye mırıldanırken onlarla ilk tanıştığım zamanı aklıma canlanıyor.
Dalgalar tarafından dövülen küçük sandalımla yeni bir geleceğe atılmak ve güçlenmek için yola çıkmıştım ancak kaç gün olmuştu hatırlamıyordum. Kaç gündür bu bilinmezlikte belki de bir hiç uğruna yol alıyordum ve elimdeki yiyeceklerin bitmesine ramak kalmıştı. Hiç bir zaman insanlara değer veren bir insan olmadığım halde ustamın zamansız vefatının verdiği hüzün ve sinir beni ilerlemeye zorluyor. İntikam ateşi içimi yakarken birde gökyüzündeki güneşin adeta beynimi delen sıcaklığı yüzünden iyice halsiz bir halde savruluyorum. Kendimi ilerlemeye zorlarken bu ıslak cehennemde bir umut ışığı görüyorum. Ufukta gördüğüm kara parçasına ulaşmak için gücümün son kırıntılarını kullanıp küreklere asılıyorum.
Adaya biraz daha yaklaşınca uzaktan adanın bir deniz kabuğunu andıran güzelliğini keşfetsem de benim için daha tehlikeli bir durum ortaya çıktığı gerçeğini anında fark ediyorum. Sahildeki kayalıklar adeta adaya dışarıdan insanların gelmesini engelleyecek şekilde suyun üstünden çıkmış tuzakları andırıyorlar. Kayalıklardan kurtulmak için manevra yapmaya çalışıyorum ancak yeterince güçlü olmadığım için küçük salımın baş tarafı bir kayaya çarpıp paramparça oluyor. Sal parçalanmadan hemen önce suya atlayıp kıyıya kadar yüzüyorum.
Üstüm başım ıslanmış şekilde kıyıya çıktığımda yüzmenin o kadarda kötü bir fikir olmadığını fark ediyorum. Denizin soğuk suyu birazcıkta olsa beni sakinleştirmişken üzerimdeki rahatsız edici ıslak kıyafetleri umursamaz bir şekilde üstümden çıkarıp kayanın üzerine seriyorum. Bu sıcak havada güneşin altında beklemenin aptalca bir fikir olduğunu bildiğim için bir ağacın gölgesine oturup bir süre meditasyon yapmaya kadar veriyorum. Sırtımı ağaca yaslayıp yüzümü denize ve ufka doğru veriyorum. Kılıcımı önüme ufka paralel bir şekilde koyup bacaklarımı bağdaş şekline getirip gözlerimi kapatıp bir süre iç enerjimi dengelemek için meditasyon yapmaya başlıyorum.Ancak kısa bir süre sonra yaşadığım kötü anılar gözümün önüne geliyor ve meditasyonu yarıda kesiyorum.Kuruyan kıyafetlerimi üstüme geçirip şehre doğru yürümeye başlıyorum.
Yolda fazla bir insanla karşılaşmasam da karşılaştıklarım gerçekten çok gariptiler. Gerek alınlarındaki işaret gerekse bana bakış şekilleri dikkatimi çekiyor. Adada istenmediğim fikrini daha kıyıdaki kayalıkları gördüğüm an hissetmiştim ancak insanları görünce bunu net bir şekilde anlıyorum ki burada hoş bir şekilde karşılanmayacağım. Tam bu düşünceler beynime nüfuz ederken birinin arkamdan bana seslendiğini duyuyorum;
''Hey genç adam!’’
Misafir- Misafir
Geri: Conch Shell Adası ve Yeni Nakama [ Baki ]
Beyaz kaşları gözlerini kapatan, uzun beyaz sakallı biri. Mavi elbise üzerine sarı bir parça geçirmiş, yüz ifadesi sürekli gülüyormuş gibi duran yaşlı bir ihtiyar. Sana seslendikten sonra ona dönüp diyeceklerine dikkat kesilecektin.
“Anlaşılan bir yabancısın. Buralarda yabancıları pek hoş karşılamazlar.”
Bunları derken, yaşlı adamın tahtadan olan sol bacağını ve olmayan sağ kolunu farkedeceksin. Doğuştan böyle olmadığı aşikardı. Hafif kambur, yüz kırışıklıkları arasında kaybolmuş simasına bakarken, yürüyebilmek için kullandığı bastonun ise sol elinde olduğunu göreceksin. 79 yaşında olan bu ihtiyar sözlerine şöyle devam edecekti, uzun sakalını yukarıdan aşağı tutup bırakarak;
“Bir katana ha? Gezgin bir kılıç ustası olmalısın. Buraya nasıl geldiğini merak ediyorum doğrusu. Yolcu gemileri buraya kayalıklardan dolayı demirleyemez. Ticaret gemilerine ise yasak var. Ülkeyi yöneten kişiler, dışarıdan elde edilen hiçbir şeyi kabul etmiyorlar. Bunun büyük bir günah olduğunu söyleyip duruyorlar. Hatta kabul edersek başımıza felaketlerin geleceğini, kıtlık yaşayacağımızı söylüyorlar.”
Bu sözlerinden anlaşıldığı üzere yaşlı adam bu durumdan pek haz etmiyordu.
“Eğer yiyecek bir şeyler almak ve kalacak bir yer bulmak için arayışa geçeceksen, şimdiden vazgeç. Burada ki insanlar yabancılara sorun çıkarmaktan başka bir şey yapmaz. Eğer istersen benimle birlikte kalabilirsin. Yemeğimi paylaşmayalı uzun yıllar oldu. Eğer arzu edersen hayat hikayeni de dinlemek isterim.”
Dedi. Yaşlı adamın teklifi oldukça makul olmalıydı senin için. Yemek ve kalacak yer için para ödemeyecek hem de yüzünü sana buruşturan insanlara, muhtaç olmayacaktın. Yaşlı adamı takip edersen karşına kibrit kutusu büyüklüğünde bir eve doğru peşinden sürükleyecek. İçeri girdiğinde, nezih, sade ve hoş bir ev olduğunu farkedeceksin. Sana oturacağın yeri gösterecek. Ada halkının iç mimari anlayışından dolayı yerde oturacaksın, bir minderin üzerinde. O sırada mutfağa yönelecek tahta bacağının çıkardığı ses ile. O yemek için bir şeyler hazırlarken yine kendince, meditasyon veya egzersiz yapabilirsin.
Yemekte; üzeri sonradan baharatlanmış ve dilimlenmiş haşlanmış et. Yanına sebze çorbası ve güzelce yıkanmış ama dilimlenmemiş sebze tabağı. İçecek olarak sake ve suyun var. Sakeyi yaşlı adam içmiyor sadece misafirler için. Ayrıca bunu adada yapan tek kişi. Normalde hiç bir evde içki bulunmuyor.
Yaşlı adam masayı kurduktan sonra hayatının kısa özetini dinlemek isteyecek ve elbette intikam almak istediğin adamın detayla tasvirini hatta belki de adını. Ondan sonra ise bu ada ve kendisi hakkında ki gerçekleri sana anlatacak.
“Anlaşılan bir yabancısın. Buralarda yabancıları pek hoş karşılamazlar.”
Bunları derken, yaşlı adamın tahtadan olan sol bacağını ve olmayan sağ kolunu farkedeceksin. Doğuştan böyle olmadığı aşikardı. Hafif kambur, yüz kırışıklıkları arasında kaybolmuş simasına bakarken, yürüyebilmek için kullandığı bastonun ise sol elinde olduğunu göreceksin. 79 yaşında olan bu ihtiyar sözlerine şöyle devam edecekti, uzun sakalını yukarıdan aşağı tutup bırakarak;
“Bir katana ha? Gezgin bir kılıç ustası olmalısın. Buraya nasıl geldiğini merak ediyorum doğrusu. Yolcu gemileri buraya kayalıklardan dolayı demirleyemez. Ticaret gemilerine ise yasak var. Ülkeyi yöneten kişiler, dışarıdan elde edilen hiçbir şeyi kabul etmiyorlar. Bunun büyük bir günah olduğunu söyleyip duruyorlar. Hatta kabul edersek başımıza felaketlerin geleceğini, kıtlık yaşayacağımızı söylüyorlar.”
Bu sözlerinden anlaşıldığı üzere yaşlı adam bu durumdan pek haz etmiyordu.
“Eğer yiyecek bir şeyler almak ve kalacak bir yer bulmak için arayışa geçeceksen, şimdiden vazgeç. Burada ki insanlar yabancılara sorun çıkarmaktan başka bir şey yapmaz. Eğer istersen benimle birlikte kalabilirsin. Yemeğimi paylaşmayalı uzun yıllar oldu. Eğer arzu edersen hayat hikayeni de dinlemek isterim.”
Dedi. Yaşlı adamın teklifi oldukça makul olmalıydı senin için. Yemek ve kalacak yer için para ödemeyecek hem de yüzünü sana buruşturan insanlara, muhtaç olmayacaktın. Yaşlı adamı takip edersen karşına kibrit kutusu büyüklüğünde bir eve doğru peşinden sürükleyecek. İçeri girdiğinde, nezih, sade ve hoş bir ev olduğunu farkedeceksin. Sana oturacağın yeri gösterecek. Ada halkının iç mimari anlayışından dolayı yerde oturacaksın, bir minderin üzerinde. O sırada mutfağa yönelecek tahta bacağının çıkardığı ses ile. O yemek için bir şeyler hazırlarken yine kendince, meditasyon veya egzersiz yapabilirsin.
Yemekte; üzeri sonradan baharatlanmış ve dilimlenmiş haşlanmış et. Yanına sebze çorbası ve güzelce yıkanmış ama dilimlenmemiş sebze tabağı. İçecek olarak sake ve suyun var. Sakeyi yaşlı adam içmiyor sadece misafirler için. Ayrıca bunu adada yapan tek kişi. Normalde hiç bir evde içki bulunmuyor.
Yaşlı adam masayı kurduktan sonra hayatının kısa özetini dinlemek isteyecek ve elbette intikam almak istediğin adamın detayla tasvirini hatta belki de adını. Ondan sonra ise bu ada ve kendisi hakkında ki gerçekleri sana anlatacak.
West Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 17/01/16
Similar topics
» [Karne] Baki
» Yeni Başlayanlar İçin Rol Oyunu (RPG)
» Yeni Bir Başlangıç [Bacon Grim - Agachak Groli]
» Miruku Adası
» Sankakkei Adası
» Yeni Başlayanlar İçin Rol Oyunu (RPG)
» Yeni Bir Başlangıç [Bacon Grim - Agachak Groli]
» Miruku Adası
» Sankakkei Adası
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: West Blue
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz