Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: West Blue
1 sayfadaki 1 sayfası
Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Adadan bindiğin gemi, Ouest Navire'in güvertesindesin. 1 haftadır gemide yolculuk yapıyorsun ve saatler sonra Saari adasına varacaksın. Duyduğun kadarıyla huzurun hakim olduğu ve demokrasi ile yönetilen nadir adalardanmış. İlginç kılan yönlerinden bir diğeri ise bu zamanlarda yapılan festivaller. Neredeyse her gün bir konuda yarışma düzenlenir ve 2 ay boyunca bu adada parti eksik olmayacak.
Tepenizde gülümseyen güneş ve şarkı söyleyen martılar var. Kocaman geminin 3 parçalı güvertesinin en üst katında korkuluklara dayanmış mavi denizi izliyorsun. Orta kattaki havuzun kenarında insanlar gülüşüp bir şeyler içiyorlar. Havuzda yüzen insanlar, kenardakileri ayaklarından çekiyor bazen, hep birlikte gülüşüyorlar sonra. En alttaki güvertede bir adamın piyano çaldığını ve etrafındaki herkesin hayranlıkla izlediğini görebiliyorsun, ama duyamıyorsun, çok uzak çünkü.
Bir 5 dakika sonra bir garson arkandan yaklaşıyor ve "Hanımefendi, rahatsız ettiğim için üzgünüm, birazdan yağmur yağacak, isterseniz bir şemsiye getirebilirim, ya da içeriye kadar size eşlik edebilirim." diyor. Sevimli bir genç olan garson, tüm profosyonelliği ile gülümsüyor sana. Mavi, mor saçları ve benzer renklerde gözleri olan, uzun boylu sevimli biri. Sol gözünün altında mor renkte maça simgesi dövmesi var. Garson kıyafeti ise oldukça şık ve düzenli...
Tepenizde gülümseyen güneş ve şarkı söyleyen martılar var. Kocaman geminin 3 parçalı güvertesinin en üst katında korkuluklara dayanmış mavi denizi izliyorsun. Orta kattaki havuzun kenarında insanlar gülüşüp bir şeyler içiyorlar. Havuzda yüzen insanlar, kenardakileri ayaklarından çekiyor bazen, hep birlikte gülüşüyorlar sonra. En alttaki güvertede bir adamın piyano çaldığını ve etrafındaki herkesin hayranlıkla izlediğini görebiliyorsun, ama duyamıyorsun, çok uzak çünkü.
Bir 5 dakika sonra bir garson arkandan yaklaşıyor ve "Hanımefendi, rahatsız ettiğim için üzgünüm, birazdan yağmur yağacak, isterseniz bir şemsiye getirebilirim, ya da içeriye kadar size eşlik edebilirim." diyor. Sevimli bir genç olan garson, tüm profosyonelliği ile gülümsüyor sana. Mavi, mor saçları ve benzer renklerde gözleri olan, uzun boylu sevimli biri. Sol gözünün altında mor renkte maça simgesi dövmesi var. Garson kıyafeti ise oldukça şık ve düzenli...
- Garson:
West Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Güzel, küçük adam Kinko'yu terkedeli tamı tamına bir hafta olmuştu. Yolculuğum keyifli geçiyordu, Ouest Navire'nin, bindiğim geminin insanları oldukça neşeliydi. Tsunai onların arasına çok katılmasa, günlerini güvertede denizi seyretmekle harcasa da çevresindeki insanların mutlu olması hoşuna gidiyordu. Hele havuzda yüzüp şakalaşan çocuklar iyice neşesini yerine getirmişti. Son bir haftada dış dünyaya duyduğu merak yüzünden ailesini geride bırakmanın burukluğunu da giderek üstünden atmıştı.
Denizi izlemeye devam ederken kafasını biraz daha kaldırdığında martıları gördü Tsunai. Bu karaya yaklaştıklarının habercisiydi, zaten biliyordu Saari adlı adaya yakında varacaklarını, birkaç gün önce duymuştu bu adanın adını. Ayrıca bu adaya tam festival zamanında varmıştı, bu büyük bir şanstı, festival demek yeni yiyecekler, yarışmalar, neşeli insanlar ve eğlence demekti. Cebindeki para onu bir süre idare edeceğinden, adaya gelir gelmez iş aramak zorunda değildi ayrıca bir kaç gün keyfine bakabilir, yabancısı olduğu adayı tanıyabilirdi. Ada ve festival hakkında düşünmek onu heyecanlandırıyordu. Kim bilir zaman neler getirecekti, Kinko'daki durağan hayatından farklı olacağını düşünüyordu gezginlik macerasının. Yeni insanlar tanıyıp yeni yerleri keşfetmek, yeni deneyimler edinip bunları günlüğüne kaydetme isteği içinden dolup taşıyordu. Tabi ailesini hala biraz özlüyordu ama...
O kendi iç dünyasında dalıp gitmişken arkasından gelen genç bir ses duydu. "Hanımefendi, rahatsız ettiğim için üzgünüm, birazdan yağmur yağacak, isterseniz bir şemsiye getirebilirim, ya da içeriye kadar size eşlik edebilirim." diyordu nazik bir ses tonuyla genç. Tsunai de arkasını döndü, karşısında ona gülümsemekte olan garsona gülümsedi ve denizi seyretmekten biraz yorulduğu için tercihini içeri geçmekten yana yaptı. "İnceliğiniz için teşekkür ederim, ben de zaten içeri geçmeyi düşünüyordum."
Denizi izlemeye devam ederken kafasını biraz daha kaldırdığında martıları gördü Tsunai. Bu karaya yaklaştıklarının habercisiydi, zaten biliyordu Saari adlı adaya yakında varacaklarını, birkaç gün önce duymuştu bu adanın adını. Ayrıca bu adaya tam festival zamanında varmıştı, bu büyük bir şanstı, festival demek yeni yiyecekler, yarışmalar, neşeli insanlar ve eğlence demekti. Cebindeki para onu bir süre idare edeceğinden, adaya gelir gelmez iş aramak zorunda değildi ayrıca bir kaç gün keyfine bakabilir, yabancısı olduğu adayı tanıyabilirdi. Ada ve festival hakkında düşünmek onu heyecanlandırıyordu. Kim bilir zaman neler getirecekti, Kinko'daki durağan hayatından farklı olacağını düşünüyordu gezginlik macerasının. Yeni insanlar tanıyıp yeni yerleri keşfetmek, yeni deneyimler edinip bunları günlüğüne kaydetme isteği içinden dolup taşıyordu. Tabi ailesini hala biraz özlüyordu ama...
O kendi iç dünyasında dalıp gitmişken arkasından gelen genç bir ses duydu. "Hanımefendi, rahatsız ettiğim için üzgünüm, birazdan yağmur yağacak, isterseniz bir şemsiye getirebilirim, ya da içeriye kadar size eşlik edebilirim." diyordu nazik bir ses tonuyla genç. Tsunai de arkasını döndü, karşısında ona gülümsemekte olan garsona gülümsedi ve denizi seyretmekten biraz yorulduğu için tercihini içeri geçmekten yana yaptı. "İnceliğiniz için teşekkür ederim, ben de zaten içeri geçmeyi düşünüyordum."
Misafir- Misafir
Geri: Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Garson odana kadar eşlik etmek istiyor sana ve önden giderek sana yol gösteriyor, her ne kadar odanın yerini bilsen de, bu koca gemide yolunu kaybetme ihtimaline karşı sana eşlik ediyor olabileceğini düşünüyorsun. Yine de gemideki binlerce kişinin odasını bilmesinin etkileyici olduğunu kabul etmek lazım. 756 numaralı odanın önünde durup kapıyı açmanı ve içeri girmeni bekliyor. İçeri girdikten sonra gözlerinin içine bakıp "Başka bir arzunuz var mı?" diyor.
Bir kaç saat sonra adaya vardığını gemi anonsu ile duyuyorsun. "Saari adasına hoşgeldiniz. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür eder, tekrar bekleriz. Saari adasında yarın başlayacak festivalde hepinize iyi eğlenceler dileriz. Ayrıca kalabalıkta hırsızlara ve dolandırıcılara karşı dikkatli olmanızı rica ediyoruz. Eğer bir yarışmada, yarışmacı olacaksınız, ada halkının kazanmak için her şeyi yapacağını bilmeniz lazım. Kendinizi istenmeyen bir dövüşte bulabilirsiniz. Tekrardan iyi eğlenceler."
Odanı terkedip adaya ayak bastığında güneş batmak üzere. Ufuktaki kızı güneş adayı kırmızıya boyamış. Liman ada halkı ve turistlerle dolu. Her türden yiyecek satan bir sürü tezgah var. Limanda büyük bir ekranda gecenin yarışmaları görünüyor. Aynı anda başlayan koşu, güzellik ve at yarışı gecenin yarışmaları, yarın ise her saat başında 1 oyun olduğunu görüyorsun.
İlerledikçe sırasıyla lüks oteller, sonrasında ucuz oteller ve pansiyonlar görüyorsun. Birine girebilir uyuyabilirsin ya da bir şeyler yiyebilirsin.
Bir kaç saat sonra adaya vardığını gemi anonsu ile duyuyorsun. "Saari adasına hoşgeldiniz. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür eder, tekrar bekleriz. Saari adasında yarın başlayacak festivalde hepinize iyi eğlenceler dileriz. Ayrıca kalabalıkta hırsızlara ve dolandırıcılara karşı dikkatli olmanızı rica ediyoruz. Eğer bir yarışmada, yarışmacı olacaksınız, ada halkının kazanmak için her şeyi yapacağını bilmeniz lazım. Kendinizi istenmeyen bir dövüşte bulabilirsiniz. Tekrardan iyi eğlenceler."
Odanı terkedip adaya ayak bastığında güneş batmak üzere. Ufuktaki kızı güneş adayı kırmızıya boyamış. Liman ada halkı ve turistlerle dolu. Her türden yiyecek satan bir sürü tezgah var. Limanda büyük bir ekranda gecenin yarışmaları görünüyor. Aynı anda başlayan koşu, güzellik ve at yarışı gecenin yarışmaları, yarın ise her saat başında 1 oyun olduğunu görüyorsun.
İlerledikçe sırasıyla lüks oteller, sonrasında ucuz oteller ve pansiyonlar görüyorsun. Birine girebilir uyuyabilirsin ya da bir şeyler yiyebilirsin.
West Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Garson beyle beraber odama yürümeye devam ediyordu, odaya vardığı zaman eşyalarını toplayacak ardından biraz kestirip güç toplamaktı aklındaki genç kızın. Geçen gün duyduğu ödüllü yarışmalardan birine yada bir kaçına girmek, belki bir ödül kazanmak istiyordu. Duyduğuna göre bir sürü farklı yarışma vardı ve Tsu illaki birini kazanabilirdi.
756'ya, Tsunai'nin bir haftadır kullandığı olan küçük odaya gelmişlerdi. Garson çocuğun odasını bilmesi ilginçti, gemide o kadar fazla yolcu vardı ki, hepsini biliyor olabilir miydi? "Beni onlardan ayrı kılan özel bir şey olmadığına göre muhtemelen herkesin odasını biliyordur." diye düşündü Tsu, bir yandan da kapıyı açıp içeri girmeye uğraşıyordu. "Hım?" Anahtar mı sıkışmıştı, ne kapıyı açabiliyor ne de anahtarı çıkarabiliyordu. Neyse ki biraz daha zorlayınca kapı açıldı. Garsonun önünde kapıyı zorlanarak açması biraz utandırıcı olmuştu. "En azından garson müdahale etmedi, anahtarı alıp kapıyı açsa daha da kötü olabilirdi."
Genç adama iyi günler dileyip kapıyı kapatacaktı, tam ağzını açıyordu ki garson "Başka bir arzunuz var mı?" dedi. "Bir kaç saat içinde adaya varacak olan gemiyi terkedecek birine karşı bu kadar kibar olması gerekli mi? Garsonlukta zor iş..." diye düşündü ama ağzından çıkan "Ah, teşekkürler. Hiç bir arzum yok sadece adaya varmadan dinlenmek istiyorum. Size iyi günler dilerim beyefendi." idi.
Kapıyı kapadıktan sonra, zaten az ve dağılmamış eşyalarını topladı ve unuttuğu bir şey var mı diye kontrol etti. Bir şey unutmadığına emin olduktan sonra, eşyalarını kapının yanına bıraktı, kapıyı içeriden kilitledi. Şimdi adaya varmadan önce yapması gereken güzelce dinlenmekti. Aslında niyeti uyumaktı ama uyuyamadı, sadece biraz dinlendi. Bir süre, bir kaç saat sonra ise beklediği anons geldi, adaya varmışlardı. "Saari adasına hoşgeldiniz. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür eder, tekrar bekleriz. Saari adasında yarın başlayacak festivalde hepinize iyi eğlenceler dileriz. Ayrıca kalabalıkta hırsızlara ve dolandırıcılara karşı dikkatli olmanızı rica ediyoruz. Eğer bir yarışmada, yarışmacı olacaksınız, ada halkının kazanmak için her şeyi yapacağını bilmeniz lazım. Kendinizi istenmeyen bir dövüşte bulabilirsiniz. Tekrardan iyi eğlenceler."
Eşyalarını da alıp, odasından çıktı. Kapıyı kilitledi, anahtarı gemide çalışan birine teslim etti. Ardından Saari'ye ayak bastı. Yağmur dinmiş olmalıydı, güneş ise günün son ve en kızıl ışığını saçıyordu, birazdan batacaktı. Limanda bir ekranda yarışmalarla ilgili bilgiler vardı. Bu gece üç yarışma yapılacaktı ve üçü de aynı anda başlıyordu. Koşu yarışı, güzellik yarışı ve at yarışlarından sadece birine girebilirdi. Koşu ve güzellikte başarı ihtimali at sürme yarışına göre daha fazla olsa da, at sürmek de ilginç bir deneyim olabilirdi. Hiç at sürmemişti on yedi yıllık hayatında ve daha önce denemediği şeylere karşı bir merakı vardı Tsunai'nin.
Hangi yarışmaya katılması gerektiğini düşünerek yürüdü. Oteller kalitesine göre sıralanmışa benziyordu, pahalı oteller kıyıda, ucuz yerler ve pansiyonlar ise daha içerilerdeydi. Çok aç yada çok yorgun değildi, ama pansiyonda geceyi geçirmek için bir yer ayarlayıp, hafif bir yemek yemenin iyi olabileceğini düşündü. Bunları yaptıktan sonra zamanı kalırsa adayı biraz daha gezmek istiyordu Tsunai.
756'ya, Tsunai'nin bir haftadır kullandığı olan küçük odaya gelmişlerdi. Garson çocuğun odasını bilmesi ilginçti, gemide o kadar fazla yolcu vardı ki, hepsini biliyor olabilir miydi? "Beni onlardan ayrı kılan özel bir şey olmadığına göre muhtemelen herkesin odasını biliyordur." diye düşündü Tsu, bir yandan da kapıyı açıp içeri girmeye uğraşıyordu. "Hım?" Anahtar mı sıkışmıştı, ne kapıyı açabiliyor ne de anahtarı çıkarabiliyordu. Neyse ki biraz daha zorlayınca kapı açıldı. Garsonun önünde kapıyı zorlanarak açması biraz utandırıcı olmuştu. "En azından garson müdahale etmedi, anahtarı alıp kapıyı açsa daha da kötü olabilirdi."
Genç adama iyi günler dileyip kapıyı kapatacaktı, tam ağzını açıyordu ki garson "Başka bir arzunuz var mı?" dedi. "Bir kaç saat içinde adaya varacak olan gemiyi terkedecek birine karşı bu kadar kibar olması gerekli mi? Garsonlukta zor iş..." diye düşündü ama ağzından çıkan "Ah, teşekkürler. Hiç bir arzum yok sadece adaya varmadan dinlenmek istiyorum. Size iyi günler dilerim beyefendi." idi.
Kapıyı kapadıktan sonra, zaten az ve dağılmamış eşyalarını topladı ve unuttuğu bir şey var mı diye kontrol etti. Bir şey unutmadığına emin olduktan sonra, eşyalarını kapının yanına bıraktı, kapıyı içeriden kilitledi. Şimdi adaya varmadan önce yapması gereken güzelce dinlenmekti. Aslında niyeti uyumaktı ama uyuyamadı, sadece biraz dinlendi. Bir süre, bir kaç saat sonra ise beklediği anons geldi, adaya varmışlardı. "Saari adasına hoşgeldiniz. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür eder, tekrar bekleriz. Saari adasında yarın başlayacak festivalde hepinize iyi eğlenceler dileriz. Ayrıca kalabalıkta hırsızlara ve dolandırıcılara karşı dikkatli olmanızı rica ediyoruz. Eğer bir yarışmada, yarışmacı olacaksınız, ada halkının kazanmak için her şeyi yapacağını bilmeniz lazım. Kendinizi istenmeyen bir dövüşte bulabilirsiniz. Tekrardan iyi eğlenceler."
Eşyalarını da alıp, odasından çıktı. Kapıyı kilitledi, anahtarı gemide çalışan birine teslim etti. Ardından Saari'ye ayak bastı. Yağmur dinmiş olmalıydı, güneş ise günün son ve en kızıl ışığını saçıyordu, birazdan batacaktı. Limanda bir ekranda yarışmalarla ilgili bilgiler vardı. Bu gece üç yarışma yapılacaktı ve üçü de aynı anda başlıyordu. Koşu yarışı, güzellik yarışı ve at yarışlarından sadece birine girebilirdi. Koşu ve güzellikte başarı ihtimali at sürme yarışına göre daha fazla olsa da, at sürmek de ilginç bir deneyim olabilirdi. Hiç at sürmemişti on yedi yıllık hayatında ve daha önce denemediği şeylere karşı bir merakı vardı Tsunai'nin.
Hangi yarışmaya katılması gerektiğini düşünerek yürüdü. Oteller kalitesine göre sıralanmışa benziyordu, pahalı oteller kıyıda, ucuz yerler ve pansiyonlar ise daha içerilerdeydi. Çok aç yada çok yorgun değildi, ama pansiyonda geceyi geçirmek için bir yer ayarlayıp, hafif bir yemek yemenin iyi olabileceğini düşündü. Bunları yaptıktan sonra zamanı kalırsa adayı biraz daha gezmek istiyordu Tsunai.
Misafir- Misafir
Geri: Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Akşam dolunayın güzelliği ve düşen sıcaklık nedeni ile mükemmeldi. Ilık rüzgarlar güneyden eserken, yürüyordun Saari adasının taş sokaklarında. Arnavu kaldırımı sokaklarda yürürken pansiyonların önlerinde ki fiyatlara bakıyorsun.
20.000ß'lik pansiyonlar var, bir odada 3 kişi kalıyor. 2 katlı pansiyonda 10 tane oda var. Pembe ve kahverengi gibi iki uyumsuz renkle çirkin mi çirkin bir yer.
40.000ß'lik pansiyonlar da ise bir odada 2 kişi kalıyor ve kahvaltı yiyebiliyorsun. Nispeten uyumlu olan, kırmızı ve lacivert renkler seçilmiş. Aralara mor çizgiler atılmış. Yürüyünce ses çıkaran eski merdivenleri var.
Az daha ileride diğerlerinden büyükçe bir pansiyon daha var. Saarilla Pansiyon. Gecesi 100.000ß. Odada tek kalabilirsin, 3 öğün yemek yiyebilirsin ve odanda balkon var. Deri koltuklu lobisi ve ahşap merdivenleri, turuncu, yeşil renklerle boyanmış ve yavru ağzıyla süslenmiş duvarları ile oldukça şık görünüyor.
Birini seçip eşyalarını bıraktıktan sonra yemek yemek için sokaklarda dolaştığında, lüks restoranları ve daha az kalite restoranların da konaklar gibi dizildiğini görüyorsun. Bu adada limanda kalmak pahalıyken, içerilere girdikçe ucuzluyordu. Ucuz bir restorantta yemek yemek sana 40.000ß'ye mal olurken, iyi bir yemek 100.000ßye kadar çıkabiliyor. İstediğini seçip yiyebilirsin.
Yemek yedikten sonra akşam saat 8 civarı, yarışmalara 1 saat kala adayı dolaşabilirsin. Faytonla dolaşabileceğin gibi, yürüyerekte belli bir kesimi dolaşabilirsin, ama adayı boydan boya yürümek yaklaşık 2 saatini alır, bu yüzden fazla açılmaman yararına olur.
20.000ß'lik pansiyonlar var, bir odada 3 kişi kalıyor. 2 katlı pansiyonda 10 tane oda var. Pembe ve kahverengi gibi iki uyumsuz renkle çirkin mi çirkin bir yer.
40.000ß'lik pansiyonlar da ise bir odada 2 kişi kalıyor ve kahvaltı yiyebiliyorsun. Nispeten uyumlu olan, kırmızı ve lacivert renkler seçilmiş. Aralara mor çizgiler atılmış. Yürüyünce ses çıkaran eski merdivenleri var.
Az daha ileride diğerlerinden büyükçe bir pansiyon daha var. Saarilla Pansiyon. Gecesi 100.000ß. Odada tek kalabilirsin, 3 öğün yemek yiyebilirsin ve odanda balkon var. Deri koltuklu lobisi ve ahşap merdivenleri, turuncu, yeşil renklerle boyanmış ve yavru ağzıyla süslenmiş duvarları ile oldukça şık görünüyor.
Birini seçip eşyalarını bıraktıktan sonra yemek yemek için sokaklarda dolaştığında, lüks restoranları ve daha az kalite restoranların da konaklar gibi dizildiğini görüyorsun. Bu adada limanda kalmak pahalıyken, içerilere girdikçe ucuzluyordu. Ucuz bir restorantta yemek yemek sana 40.000ß'ye mal olurken, iyi bir yemek 100.000ßye kadar çıkabiliyor. İstediğini seçip yiyebilirsin.
Yemek yedikten sonra akşam saat 8 civarı, yarışmalara 1 saat kala adayı dolaşabilirsin. Faytonla dolaşabileceğin gibi, yürüyerekte belli bir kesimi dolaşabilirsin, ama adayı boydan boya yürümek yaklaşık 2 saatini alır, bu yüzden fazla açılmaman yararına olur.
West Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Kendi kendine "Sanırım ucuz olanı seçeceğim, üç kişilik bir pansiyon bile pahalı." dedi ve iç çekti Tsunai. Cebindeki para düşündüğü kadar uzun süre yetmeyecekti. Pansiyonların olduğu bölgenin etrafında bir tur atıp iyi görünümlü, normal görünümlü ve derme çatma olanın fiyatlarını içerideki görevlilere sorduktan sonra derme çatma olana gelip eşyalarını bıraktı. Katanasını bırakıp bırakmama konusunda biraz kararsızlık yaşasa da sonunda büyük ihtimalle yarışmalar sırasında kendine ayak bağı olacağını düşünerek katanayı da bırakmakta karar kıldı.
Ardındansa yemek yiyebileceği bir lokanta aramak için etrafı dolandı. Pansiyonlar gibi lokantalar da içeriye girdikçe ucuzluyordu, bunu farkedince doğrudan içeriye yöneldi ve ucuz bir restorana girdi. Sevdiği bir yemek olan onigiri'den sipariş etti. Karnını doyurup parasını ödedikten sonra restoranı terk etti. Aslında daha önce adayı dolaşmaya karar vermiş olsa da zaten yarışmalar başlayana kadar fazla zamanı olmadığı için o işi sonraya bıraktı. Gidip yarışmalardan birine kayıt yaptıracaktı. Hangisi olduğu konusunda biraz düşündü, öncelikle güzellik yarışmasını eledi, her ne kadar kendisi güzel ve alımlı olsa da böylesine zengin ve refah bir adada Tsunai'nin yaşındaki kızların işi gücü süs püstü, ayrıca giyecek güzel bir kıyafeti de yoktu Tsu'nun.
Koşu ve at sürme yarışmaları arasındansa at sürmeyi seçti. Zaten koşu konusunda fazla bir iddiası yoktu, ama hayvanlarla iyi anlaşırdı. Atı fazla hırçın olmazsa iyi sürebileceğine inanıyordu. Tabi eğlenceli de olmalıydı, ne de olsa daha önce hiç ata binmemişti. Bu düşüncelerle at sürme yarışmasının yapılacağı yere doğru yürüdü. Amacı kayıt yaptırmaktı, eğer yarışmayla, at sürmenin incelikleriyle ve diğer yarışmacılarla ilgili bilgi alabilirse bu da işine yarardı.
Ardındansa yemek yiyebileceği bir lokanta aramak için etrafı dolandı. Pansiyonlar gibi lokantalar da içeriye girdikçe ucuzluyordu, bunu farkedince doğrudan içeriye yöneldi ve ucuz bir restorana girdi. Sevdiği bir yemek olan onigiri'den sipariş etti. Karnını doyurup parasını ödedikten sonra restoranı terk etti. Aslında daha önce adayı dolaşmaya karar vermiş olsa da zaten yarışmalar başlayana kadar fazla zamanı olmadığı için o işi sonraya bıraktı. Gidip yarışmalardan birine kayıt yaptıracaktı. Hangisi olduğu konusunda biraz düşündü, öncelikle güzellik yarışmasını eledi, her ne kadar kendisi güzel ve alımlı olsa da böylesine zengin ve refah bir adada Tsunai'nin yaşındaki kızların işi gücü süs püstü, ayrıca giyecek güzel bir kıyafeti de yoktu Tsu'nun.
Koşu ve at sürme yarışmaları arasındansa at sürmeyi seçti. Zaten koşu konusunda fazla bir iddiası yoktu, ama hayvanlarla iyi anlaşırdı. Atı fazla hırçın olmazsa iyi sürebileceğine inanıyordu. Tabi eğlenceli de olmalıydı, ne de olsa daha önce hiç ata binmemişti. Bu düşüncelerle at sürme yarışmasının yapılacağı yere doğru yürüdü. Amacı kayıt yaptırmaktı, eğer yarışmayla, at sürmenin incelikleriyle ve diğer yarışmacılarla ilgili bilgi alabilirse bu da işine yarardı.
Misafir- Misafir
Geri: Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Yarışmaya katılmak için hipodromun önüne geliyorsun. Çok kalabalık olduğunu farkediyorsun. Atlar sahiplerinin ellerinde sağa sola yürütülüyor. Sağda ve Solda kiralık atlar var. Her birinde yaklaşık 20 tane at var. Renkler beyaz, siyah ve kahverengi arasında değişiyor. Önlerindeki tabeladan, yarış için sadece 5000 ß'ye kiralayabileceğini öğreniyorsun.
Biraz ileride bir grubun konuştuğunu ve hayvanlıkla bir ata baktıklarını görüyorsun. "Bu senenin favorisi bu canavar. Saatte 200 kilometre koşabiliyormuş. Adamım nasıl bir yaratık bu." diyor bir tanesi.
"Özel olarak Yeni Dünya'dan getirilmiş. Başka bir atın bir şansı olabileceğini sanmıyorum." diyor bir başkası. Ata baktığında gerçekten bir canavar gibi görünüyor. Yerden yaklaşık 2.5 metre yukarıda, bunun sadece 2 metresi bacakları. Kapkara canavar o kadar öfkeli görünüyor ki, yeri tekmelese yer çatlayabilir. Öfkeli gözlerle etrafı süzerken yanındaki sahibi etrafına bakınıyor küçümseyerek. Zaten kazandım havalarında, derken 1 el ateş sesi geliyor ve siyah canavar yere yığılıyor. Kalbinin olduğu kısım kırmızıya boyanmış, öfkeli yaratığın güzel gözleri sulanmış. Öleceğini anlamış olmalı, ama gemide duydukların aklına geliyor, bu ada halkı kazanmak için her şeyi yapabilir. Kılıcını bırakman pek mantıklı değildi belki de. Yarışma 10 dakika içinde başlayacak. Otele varman ise 20 dakika sürer. Ya otele gidip kılıcını alacaksın, ya da bu şekilde yarışmaya katılacaksın.
Biraz ileride bir grubun konuştuğunu ve hayvanlıkla bir ata baktıklarını görüyorsun. "Bu senenin favorisi bu canavar. Saatte 200 kilometre koşabiliyormuş. Adamım nasıl bir yaratık bu." diyor bir tanesi.
"Özel olarak Yeni Dünya'dan getirilmiş. Başka bir atın bir şansı olabileceğini sanmıyorum." diyor bir başkası. Ata baktığında gerçekten bir canavar gibi görünüyor. Yerden yaklaşık 2.5 metre yukarıda, bunun sadece 2 metresi bacakları. Kapkara canavar o kadar öfkeli görünüyor ki, yeri tekmelese yer çatlayabilir. Öfkeli gözlerle etrafı süzerken yanındaki sahibi etrafına bakınıyor küçümseyerek. Zaten kazandım havalarında, derken 1 el ateş sesi geliyor ve siyah canavar yere yığılıyor. Kalbinin olduğu kısım kırmızıya boyanmış, öfkeli yaratığın güzel gözleri sulanmış. Öleceğini anlamış olmalı, ama gemide duydukların aklına geliyor, bu ada halkı kazanmak için her şeyi yapabilir. Kılıcını bırakman pek mantıklı değildi belki de. Yarışma 10 dakika içinde başlayacak. Otele varman ise 20 dakika sürer. Ya otele gidip kılıcını alacaksın, ya da bu şekilde yarışmaya katılacaksın.
West Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Lokantadan çıkışının ardından bir süre yürüyerek yarışmanın yapılacağı hipodroma gelmişti. İki yanında ikişer deste at sıralanmıştı ve yarışma için kiralama fiyatları 5000 ß idi. Böyle işletmeler genelde yarışmalarda ya da özel günlerde fiyatları arttırır ve ceplerini doldururdu. Burası farklı olacaktı fiyatlar uygundu. Biraz etrafa bakındıktan sonra atları incelemeye ve güçlü bir at bulmaya çalışacaktı. Biraz ileride dikkat çekici güçlü bir at, biraz ötesinde ise bir grup genç toplanmış ata hayranlıkla bakıp hakkında konuşuyorlardı. Bir tanesi, "Bu senenin favorisi bu canavar. Saatte 200 kilometre koşabiliyormuş. Adamım nasıl bir yaratık bu." derken öbürü ise "Özel olarak Yeni Dünya'dan getirilmiş. Başka bir atın bir şansı olabileceğini sanmıyorum." demişti. "Dedikleri doğruysa gerçekten Yeni Dünya'dan getirilmiş olabilir. Görünüşü ve ulaşabildiği hız şok ediciydi." Bu bazı şüpheler doğurmuştu Tsunai'de. "Belki de çekilmeliyim, bu ata karşı kiralık bir atla şansım ne kadar ki?" dedi sesli olarak.
Bu konu hakkındaki düşünceleri şiddetli bir silah sesiyle bölündü, sesin nereden geldiğini anlamak için etrafına bakındı Tsu. Kalabalıktan nereden geldiğini anlamamıştı ama hedefini kalbinden vurmuş, simsiyah at kırmızıya boyanmış ve yere serilmişti. Böylesine büyülü bir yaratığın sonunun böyle olması ve mutlaka en az birinin görmüş olması gerekirken kimsenin kimin vurduğu hakkında hiç bir fikirleri yokmuş gibi davranması tedirgin ediciydi. Her ne kadar Yeni Dünya'dan gelen atın vurulması işine gelse de, yarışma iyi geçerse kendi atının da başına aynı şey gelebilirdi, hiç iyi olmamıştı bu. Katanası bile yanında değildi ve almaya kalkarsa yarışmaya zamanında yetişemezdi.
Vermesi gereken zor bir karar vardı ve bunun sebebi düşüncesizliğiydi. "Puff, keşke silahımı yanımdan ayırmamış olsaydım. Böyle bir şey olabileceğini düşünebilirdim, gemideki anonsa kulak asmalıydım." En azından bir ders almalıydı, bundan sonra kılıcını yanından ayırmayacaktı Tsu, ne zaman ne olacağını tahmin edemezdi. Şimdilik ise kılıçsız katılmayı düşünüyordu genç kız, daha ilk yarışmada yarışmadan pes etmemeliydi. Biraz tehlikeliydi ama dikkati elden bırakmaz, elinden geleni yaparsa biraz şansla kazanabilirdi. Şimdilik yapması gereken güzel bir at seçip kiralamaktı, bu yüzden sol tarafındaki atlara yöneldi. En güçlü at için bakınmaya başladı.
Bu konu hakkındaki düşünceleri şiddetli bir silah sesiyle bölündü, sesin nereden geldiğini anlamak için etrafına bakındı Tsu. Kalabalıktan nereden geldiğini anlamamıştı ama hedefini kalbinden vurmuş, simsiyah at kırmızıya boyanmış ve yere serilmişti. Böylesine büyülü bir yaratığın sonunun böyle olması ve mutlaka en az birinin görmüş olması gerekirken kimsenin kimin vurduğu hakkında hiç bir fikirleri yokmuş gibi davranması tedirgin ediciydi. Her ne kadar Yeni Dünya'dan gelen atın vurulması işine gelse de, yarışma iyi geçerse kendi atının da başına aynı şey gelebilirdi, hiç iyi olmamıştı bu. Katanası bile yanında değildi ve almaya kalkarsa yarışmaya zamanında yetişemezdi.
Vermesi gereken zor bir karar vardı ve bunun sebebi düşüncesizliğiydi. "Puff, keşke silahımı yanımdan ayırmamış olsaydım. Böyle bir şey olabileceğini düşünebilirdim, gemideki anonsa kulak asmalıydım." En azından bir ders almalıydı, bundan sonra kılıcını yanından ayırmayacaktı Tsu, ne zaman ne olacağını tahmin edemezdi. Şimdilik ise kılıçsız katılmayı düşünüyordu genç kız, daha ilk yarışmada yarışmadan pes etmemeliydi. Biraz tehlikeliydi ama dikkati elden bırakmaz, elinden geleni yaparsa biraz şansla kazanabilirdi. Şimdilik yapması gereken güzel bir at seçip kiralamaktı, bu yüzden sol tarafındaki atlara yöneldi. En güçlü at için bakınmaya başladı.
Misafir- Misafir
Geri: Ouest Navire(Tsunai Junmoto)
Hava iyiden iyiye kararmış, adayı renge boğan ışıklar yanmıştı. Neredeyse her renkten ışık vardı. Gökyüzünden bakıldığında karman çorman bir gökkuşağı gibi görünebilirdi ada. Dolunaysa gökyüzünden göz kırpıyordu adaya. Ilık bir rüzgar adayı dolaşırken, cıvıl cıvıldı ada.
Sahibinden başka kimse üzülmüyor gibi görünüyordu, Yeni Dünya'dan gelen ata. Sahibi ise gözyaşları içinde atın başını okşuyordu. Kocaman yaratık tek mermi ile hayatını kaybetmişti, ada halkı ise bu olanlar normalmişçesine yaptıkları işe devam ediyordu.
Sen de umursamayanlardan biri olarak soldaki at kiralayan dükkana doğru ilerledin. Girdiğini gören kısa, yaşlı dükkan sahibi sana doğru yaklaşıp, "Aa sevimli atlarımız var birini ister misin?" diyor ve dükkanın sağ tarafına yöneliyor ama sen en güçlü ata bakınmak istediğini söylediğinde duruşu ciddileşiyor ve "Bir acemi isen güçlü at seçmemen lazım ve şöyle bir süzdüğümde seni bir acemi olduğuna eminim. Güçlü atları kontrol etmesi zordur, yine de istersen bir tane kiralayabilirim, ama ölürsen ben karışmam." diyor.
Sahibinden başka kimse üzülmüyor gibi görünüyordu, Yeni Dünya'dan gelen ata. Sahibi ise gözyaşları içinde atın başını okşuyordu. Kocaman yaratık tek mermi ile hayatını kaybetmişti, ada halkı ise bu olanlar normalmişçesine yaptıkları işe devam ediyordu.
Sen de umursamayanlardan biri olarak soldaki at kiralayan dükkana doğru ilerledin. Girdiğini gören kısa, yaşlı dükkan sahibi sana doğru yaklaşıp, "Aa sevimli atlarımız var birini ister misin?" diyor ve dükkanın sağ tarafına yöneliyor ama sen en güçlü ata bakınmak istediğini söylediğinde duruşu ciddileşiyor ve "Bir acemi isen güçlü at seçmemen lazım ve şöyle bir süzdüğümde seni bir acemi olduğuna eminim. Güçlü atları kontrol etmesi zordur, yine de istersen bir tane kiralayabilirim, ama ölürsen ben karışmam." diyor.
West Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 17/01/16
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: West Blue
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz