Renho [Robert]

Garip bir rüya görmüştü Robert. Genç adam, rüyasında ışın kılıcı kullanan bir savaşçıydı. Korsanlık yapmak yerine tayfası ile beraber dünyayı koruyordu. Bir kez daha dünyayı kurtardığı sıradan bir günde; kahverengi gözlere, bebeksi bir yüze ve taş gibi bir vücuda sahip, pembe bir kimono giymiş bir kadınla tanışmıştı Robert. Her nasılsa ilk görüşte kadına tutulan Robert, kadını öpmeye kalkmıştı;fakat tam da bu sırada kadının insanın içini ısıtan sesi gitmiş ve yerine bir canavarın sesi gelmişti.

Robert irkilerek gözlerini açtığında, kendisine şaşkınlık ile bakan Hedero'nun korkutucu yüzünü görmüştü. Hedero birkaç adım geri çekilip Robert'ın kendisine gelmesini beklemişti.Sonrasında ise yeni bir adaya gelmek üzere olduklarını söyleyip odadan çıkmıştı. Robert hazırlanıp güverteye çıktığında Joe ve Malcolm'un da güvertede olduklarını görmüştü. Dört arkadaş günaydınlaştığı sırada gemi de adanın kıyısına varmıştı.

Robert kıyıya bakacak olursa, iki adamın gemilerine baktığını görecekti. Adamlardan biri Hedoro'dan daha uzundu ve turuncu saçlara,turuncu sakallara ve mavi gözlere sahipti. Beyaz bir ata biniyordu. Öbür adamsa normal boyutlardaydı. Yüzünde bir yara izi olan badem bıyıklı adam saçlarını garip bir şekilde taramıştı. Boynunda kırmızı bir şal olan mavi bir kıyafet giymiş bu adam, turuncu sakallı dev adama eli ile Sahil Korsanları'nın gemisini gösteriyordu.

Sonun da korsanların bataklığına gelmiştim. Dünyanın en özgür denizinde bulunuyordum artık. Zenginlik, güç ve şöhret bu denizin güç unsurlarıydı. Biz de ya bu unsurların hepsine sahip olarak en tepeye oturacaktık, ya da denizin altında ki güçsüzlere katılacaktık. Ancak şu an harekete geçmek için çok yorgunduk. O yüzden odalara çekilip uyumayı tercih ettik.

Harika bir rüya görmüştüm o gece. Yıldızlar ilk defa benim için dönüyordu sanırım fakat rüyam ölüm meleğinin beni fısıldayarak uyarmasıyla son bulmuştu. Uyandığım da beni muhtemelen en görmek istemeyeceğim yüz, Hedoro'nun yüzü karşılamıştı. Bir anlığına '' siktir'' diyerek arkaya doğru fırlamıştım. Hedoro ise zaten bu duruma alışık olduğu için takmayıp güverteye doğru ilerlemişti. 1-2 dakika için de hazırlanarak ben de güverteye çıktım. Diğerlerini de selamlayıp adaya yaklaşmamızı bekledim.  Limana vardıktan sonra bizi iki kişinin  bize işaret ettiğini gördüm. Biri dev diğeri normal sayılabilecek iki kişinin bizi neden işaret ettiğini anlamasam da henüz bir korsan bayrağımız olmadığı için sorun yoktu.

Bu yüzden dikkatli ve yavaş bir şekil de yanlarına giderek, '' Merhaba, ben Robert. Gemimiz de bir sorun mu var?'' diyecektim. Daha sonra da bar'ın yerini soracaktım. Bu kadar büyük bir gemi de 4 kişi takılmak zordu. Yani tayfa bulmalıydık!

Robert diğer üç arkadaşını gemide bırakıp dikkatli bir şekilde aşağıya inmiş ve iki adamın yanına gidip gemilerinde bir sorun olup olmadığını sormuştu. Bu sorunun ardından turuncu sakallı adam atından aşağıya atlamış ve ''Sorun mu? Lanet Ziang Huan mı?'' diye bağırmıştı. Saçlarını garip bir şekilde tarayan adamsa: ''Sakin ol Kagoradon! Bu öyle bir şey değil.'' deyip Robert'a dönmüştü. Sağ elini kaldırıp gülümseyerek Robert'a selam veren adam:

''Günaydın ziyaretçi dostum. Ben 7/3. Geminizde bir sorun yok;fakat şöyle bir şey var ki.... Adamıza giren her gemi, ister korsan gemisi olsun isterse yolcu gemisi, bize saat başı para öderler. Çünkü adanın bu kısmı Genko-sama'nın malıdır.
Şimdi... geminizin burada kalacağı her saat için 10.000 beli vermeyi kabul edecekseniz gemideki herkesten değer verdiği bir eşyasını alıp adanın bu kısmında size yardımcı olacak rozetlerden vereceğim. Adadan ayrılırken de gerekli ücreti alıp değerli eşyalarınızı geri vereceğim.

Bunu kabul etmezsen de adadan ayrılmanı isteyeceğim. Eğer bunda da anlaşamazsak işler çirkinleşebilir. '' demişti. Son cümlesini söylerken ağzındaki çubuğu oynatıp kafası ile iri turuncu saçlı adamı göstermişti adam.

7/3:

Kagoradon ve Atı:

Yanlarına geldiğim de dev nedense bağırmıştı. Biraz aptaldı sanırım. Diğer değişikse bir adamın ismini sayıklayarak bizden para istemişti. Ben denizlere korsan olmak için gelmiştim. Kimse tayfam veya onurum söz konusu olmadıkça bana bir şey yaptıramazdı. Bu yüzden adama dönerek ''Ben bu adadan gidiyorum'' diyecektim. Eğer bizi engellemeye çalışırlarsa tayfamdan birinin ismini bağıracak ve savaşa hazırlanacaktım. Eğer gidersek de adaya farklı bir yerden giriş arayacaktım. Olmadı ümitsizce Hedero'nun balık avlamasını bekleyecektik.

Onurlu bir adam olan Robert, karşısıdaki iki adamın teklifini kabul etmemişti.  Tüm konuşmaları duyan mürettebat, başlangıçta Robert'a itiraz edecek gibi olsa da Robert'ın korsanlık anlayışını bildiklerinden ona ses çıkarmamışlardı. Bunun ardından sahil korsanları adaya farklı bir giriş aramak için harekete geçmişlerdi. Hedero'nun gemiyi çevirmesiyle gemi adanın çevresinde dolaşmaya başlamıştı.
Adanın çevresinde geçen sürede, Robert'ın adayı inceleme şansı olmuştu. Adanın sağ ve sol kıyısında iki büyük dağ vardı. Adanın orta kesiminde ise sık ağaçlar vardı. Evler, sahil korsanlarının az önce ayrıldığı kıyının yakınlarında ve sık ağaçların çevresinde yoğunlaşmış gibi gözüküyordu. Ayrıca ada şekil olarak bir kareye benziyordu.

Sahil korsanları, adanın arka tarafında demir atacak bir yer bulmuşlardı turlarının ardından. Arka kısımdaki sahile demir attıklarında, tıpkı az önceki gibi, bazılarının kıyıda beklediklerini görmüşlerdi; fakat bu kişiler, kahramanlarımızın  az önce  karşılaştıkları insanlardan daha normal gözükmüyorlardı.  Üzerilerinde penguen giysisi olan üç kişi görmüştü Robert. Üçü de ellerinde: ''Adamıza hoşgeldiniz.'' yazan bir tabela tutuyorlardı.

Spoiler:

O lanet olası pezevenklerden kurtularak yeni bir yol bulmuştuk. Üstelik böylece adanın yer şekillerini de inceleme fırsatı bulmuştuk. Bunun yanın da dikkatimi çeken biri vardı. Genko adında ki adam belli ki bu ada için önemli biriydi. Karar vermiştim. O adamı öldürerek korsanlık macerama başlayacaktım. Bunun yanın da adaya gelen kişilere yardım da edebilirdim. Yeni geldiğim yerde ki kişiler daha garip olsa da daha az korkutucu duruyorlardı. Haberleşme şekilleri daha da garipti. Bu yüzden tayfamla yanlarına geldiğim de elimden renkler çıkararak havaya siyah renkle '' Hoş bulduk. Ben Robert. Erzak alabileceğimiz  bir yer ve bizim gibi avcılara göre işleriniz var mı?'' yazacaktım. Daha sonra da biraz daha muhabbet ederek, Genko adlı herifi soracaktım.

Hep birlikte kıyıya inip penguen kıyafeti giyen insanların yanlarına gitmişti sahil korsanları. Robert meyve gücü sayesinde yazılar oluşturarak karşısındaki garip grupla iletişim kurmaya çalışmıştı;fakat üçü de Robert'a herhangi bir tepki vermemişti. Bunun ardından Hedero onlara doğru eğilmiş ve nazikçe konuşmaya çalışarak: ''Affedersiniz, bizi anlayabiliyor musunuz acaba?'' demişti. Hedoro'nun sözlerinin ardından üç adam da kıpırdanmaya başlamıştı. Arkadaki iki adam korkarak kendilerini arkaya doğru atarken, öndeki göz bandı takan penguen kıyafeti giymiş adamsa Hedoro'ya aldırmadan esnemiş ve yüksek bir ses tonuyla: ''Ah, içim geçmiş. Kusura bakmayın. Adamıza hoş geldiniz.Ben Pendaro.'' demişti.

Pendaro'nun konuşmasından sonra Joe öne çıkmış ve: ''Hey Ahbap. Erzak alabileceğimiz bir yer biliyor musun? Ayrıca bizim gibi avcılara göre işiniz var mı? '' diyerek, Robert'ın daha önce yazmaya çalıştığı soruları daha fazla zaman kaybetmemek adına sormuştu. Pendaro: ''Elbette erzak alabileceğiniz yerler var.''  demiş ve arkasındaki patika yolu göstererek: ''Şu yolu takip ederseniz şehre inersiniz. Orada biraz gezinseniz erzak alacak bir yer görürsünüz zaten; fakat size uygun bir iş olabileceğini sanmıyorum. Buraya çalışmak için geldiyseniz üzerimizdeki kıyafetleri giymek zorunludur çünkü. Bu,  Elizabelia-sama'nın emridir.'' demişti.

Robert bunun ardından Genko adlı herifin kim olduğunu sormuştu Pendaro'ya. Pendaro ise başını sağ omzuna doğru eğerek: ''Genko mu? Ne yapacaksın ki onu?'' demişti şaşırmış bir ses tonuyla.

Aptal penguenler. İnsan nasıl öyle uyur ki? neyse bunlara harcayacak vaktimiz yok. Ancak gittikçe farklı kişiler çıkıyor karşımıza sanırım bu ada hakkın da bir şeyler öğrenmeden devam edemeyeceğiz yolumuza. O yüzden adamın sorusunu gülümseyerek '' Adanın diğer kısmın da adamları bizden para istediler. Sadece kim olduğunu merak ettim. Aslın da bu ada oldukça ilginç. O yüzden lütfen bize bilgi ver dostum. '' diyecektim. Buraya çalışmak için gelmemiştim ancak yine de o kostümlerden 4 adet isteyecektim onlardan. Belki lazım olabilirdi. En olmadı hatıra olurdu bize.

Pendaro iki elini midesinde birleştirerek gülmüştü Robert'ın sözlerine. ''Siz de para vermeyi reddedip başka bir giriş mi aradınız?'' demişti neşeli bir ses tonuyla. ''Genko denen cimri işte ne beklersin? Elizabelia-sama gibi cömert ve bağışlayıcı olacak hali yok ya.'' demişti ardından, neşeli tavrını sürdürerek. Sonrasında ise iki elini beline dayamış ve kalçasını hafifçe kırarak: ''Şimdi bak. Adayı dört kişi yönetiyor ve her yöneticinin hükmettiği dört farklı bölge var. Sizden para isteyen aç gözlü köpeklerin yöneticisi Genko mesela. Bizim başımızda ise güzeller güzeli Elizabelia-sama var. Böyle iki kişi daha var. Birinin adı Patsuan idi. Diğerini de şimdi hatırlayamadım. demişti. Sonrasında ise: ''Yine de gerek insanı olsun gerekse içindekiler olsun en güzel bölge bizim bölgemizdir. Gezince anlayacaksınız zaten.'' diye eklemişti.

Bu kısa bilgi alışverişinin ardından Pendaro'dan dört adet kostüm istemişti Robert. Pendaro gülümseyerek hay hay demiş ve parmaklarını şıklatmıştı. Bunun ardından, Hedoro'dan korkup arkaya sıçramış olan ikili ayağa kalkmış ve ellerini kostümlerinin iç kısmına sokarak, nereden çıkarıldığı anlaşılmayan dört adet katlanmış kostüm çıkarmışlardı. Kırmızı saçlı penguen kostümü giyen adam kostümleri Malcolm'a teslim ederken, diğer ikili kenara geçip elleri ile patikayı işaret etmişti.

Geleceğim adayı sikeyim affedersiniz. Önce dev daha sonra bu tipler ve en sonunda da 4 yönetici. Bu adada hiç bir bok yapamayacaktım anlaşılan. İlk olarak gidip erzak alacaktım. Daha sonra da halkta ki kişilere bar soracaktım. Bunun yanın da sanırım bu adada ki karmaşan faydalanabilirdim. Şu benden para isteyen herifleri sanırım kimse sevmiyordu. Yöneticilerden biri ile nasıl görüşeceğimi öğrenerek Genko adında ki adamı öldürmeyi teklif edecektim ona.