Renho [Robert]
2 sayfadaki 2 sayfası
2 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
Geri: Renho [Robert]
Gösterilen patikada ilerlemeye başlamıştı sahil korsanları. Yürüdükleri patika, minik bir ormanın içerisinde ilerliyormuşcasına bir his veriyordu kahramanlarımıza. Patikanın sağında ve solunda pek çok tropikal ağaç vardı çünkü. Patikanın aşağıya doğru kıvrılmasından yürünülen patikanın rakım olarak şehrin yükseğinde kaldığı anlaşılabiliyordu.
Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından , Hedoro'nun ''Hey Dostlarım. Şuraya baksanıza.'' demesiyle yürümeyi kesmişti grup.
Hedero'nun gösterdiği yere baktığında büyük bir şehir görmüştü Robert. Mimari olarak, gelenekçiliğin ve postmodernizmin çatıştığı bu şehirdeki bazı binalar; tek katlı ve ahşaptan yapılma iken, bazı binalarsa onlarca kata sahipti. Yeşil alanlar sadece küçük evlerin çevresinde vardı. Her ne kadar oldukça yüksek mesafeden bakılmış olsa da, sokaklarda gözüken beyaz noktaların vatandaşlar olduğu belli oluyordu.
Dörtlünün bir süre manzarayı izlemesinin ardından, söze giren kişi yine Hedero olmuştu. Robert'a dönen Hedero: ''Buradan birkaç çiçek almak istiyorum. Güverteye ya da odama koyarım. Olur mu acaba?'' diye sormuştu. Joe ise Hedero'nun sözlerine gülmüş ve: ''Zaten yeterice çiçek yok mu be Hedero. Onun yerine bir kumarhane bulalım da paramızı ikiye katlayalım.'' demişti. Malcolm ise, Rober'ın zar zor duyabildiği bir ses tonuyla: ''Önce aşağıya inelim. Bunları sonra düşünürüz.'' demiş ve ilerlemeye devam etmişti.
Birkaç dakika daha yürüyen grup, en sonunda şehre inmişti. Çevrelerindeki tabelalara bakarak erzak alacakları bir yer aradıkları sırada, Gökyüzünden oldukça kalabalık bir kuş sürüsü geçmişti. Gümüş renkteki bu kuşların her biri, atıklarını Robert'ın üzerine bırakmıştı. Kafası, yüzü, omuzları ve ayakkabıları kuş boku içinde kalmıştı Robert'ın. Her ne kadar bir yandan kendisine gülüp bir yandan da temizlenmesine yardım eden arkadaşları sayesinde boklardan arınsa da üzerindeki pis kokudan kurtulamamıştı Robert.
Bu garip olayın ardından ilerlemeye devam eden grubun karşısına bir kasap dükkanı çıkmıştı. Kasap dükkanına giren sahil korsanları-Dükkan sahibi Robert'ın kokusundan etkilenip bir şey satmak istemese de- 100.000 beli verip kendilerine oldukça uzun bir süre yetecek miktarda et almışlardı. Ardından da çevredekilere barın yerini sormak amacıyla dükkandan çıkmışlardı;fakat Robert'dan gelen yoğun konu nedeniyle kimse Robert ve yanındakilere yardımcı olmak istemiyordu.
Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından , Hedoro'nun ''Hey Dostlarım. Şuraya baksanıza.'' demesiyle yürümeyi kesmişti grup.
Hedero'nun gösterdiği yere baktığında büyük bir şehir görmüştü Robert. Mimari olarak, gelenekçiliğin ve postmodernizmin çatıştığı bu şehirdeki bazı binalar; tek katlı ve ahşaptan yapılma iken, bazı binalarsa onlarca kata sahipti. Yeşil alanlar sadece küçük evlerin çevresinde vardı. Her ne kadar oldukça yüksek mesafeden bakılmış olsa da, sokaklarda gözüken beyaz noktaların vatandaşlar olduğu belli oluyordu.
Dörtlünün bir süre manzarayı izlemesinin ardından, söze giren kişi yine Hedero olmuştu. Robert'a dönen Hedero: ''Buradan birkaç çiçek almak istiyorum. Güverteye ya da odama koyarım. Olur mu acaba?'' diye sormuştu. Joe ise Hedero'nun sözlerine gülmüş ve: ''Zaten yeterice çiçek yok mu be Hedero. Onun yerine bir kumarhane bulalım da paramızı ikiye katlayalım.'' demişti. Malcolm ise, Rober'ın zar zor duyabildiği bir ses tonuyla: ''Önce aşağıya inelim. Bunları sonra düşünürüz.'' demiş ve ilerlemeye devam etmişti.
Birkaç dakika daha yürüyen grup, en sonunda şehre inmişti. Çevrelerindeki tabelalara bakarak erzak alacakları bir yer aradıkları sırada, Gökyüzünden oldukça kalabalık bir kuş sürüsü geçmişti. Gümüş renkteki bu kuşların her biri, atıklarını Robert'ın üzerine bırakmıştı. Kafası, yüzü, omuzları ve ayakkabıları kuş boku içinde kalmıştı Robert'ın. Her ne kadar bir yandan kendisine gülüp bir yandan da temizlenmesine yardım eden arkadaşları sayesinde boklardan arınsa da üzerindeki pis kokudan kurtulamamıştı Robert.
Bu garip olayın ardından ilerlemeye devam eden grubun karşısına bir kasap dükkanı çıkmıştı. Kasap dükkanına giren sahil korsanları-Dükkan sahibi Robert'ın kokusundan etkilenip bir şey satmak istemese de- 100.000 beli verip kendilerine oldukça uzun bir süre yetecek miktarda et almışlardı. Ardından da çevredekilere barın yerini sormak amacıyla dükkandan çıkmışlardı;fakat Robert'dan gelen yoğun konu nedeniyle kimse Robert ve yanındakilere yardımcı olmak istemiyordu.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Renho [Robert]
Sanırım sonun da bu ada içinde bulunan cenneti keşfetmiştik dostlarımla. Huzur veren ağaçlar, garip sesler ve hayvanlar sonun da olmak istediğim maceraya varmıştım sanırım. Tekrar dün gece gördüğüm o rüyaya dalmıştım bir an ve kendimden geçmiştim. Bunun yanın da bir de, yine o canavar tarafından uyandırılmış oldum. Tanrı bunu bilerek mi yapıyordu? Ölmemi mi istiyordu acaba? Ne istiyordu benden, Hedoro'yu öldürmemi mi? Neyse, kendime gelerek şehre bakmaya başlamıştım o an.
Rezalet bir şehirdi bura. Zaten bu kadar garip yaratıkların bulunduğu bir şehrin iyi olması beklenemezdi. Ayrıca yine o kostümleriyle gösteriyorlardı kendilerini. Bunların patronlarını daha çok merak ediyordum şu an. Bu merakımı gidermek için de şehre yürümeye başladım. Bunun yanın da Tayfamın isteklerini de '' Kafanıza göre takılın'' diye cevaplamıştım.
Şehre indiğimiz de Tanrı beni çok şikayet ettiğim için ve az hareket ettiğim için cezalandırmıştı sanırım. Her yerim bok olmuştu. Bir yandan kuşlara küfür edip bir yandan da bana gülen tayfama çıkışarak '' gülmeyin lan'' diye bağırıyordum. Ancak bu onların daha çok benle dalga geçmesine sebep oluyordu...
En sonun da kuş boklarından kurtularak leş koku için de yürümeye başladım. Kimse yanıma yaklaşmıyordu o an. Onları da suçlamıyordum tabii. Bok kokuyordum, bok! Neyse, isyan ede ede sonun da kasap dükkanına vardık. Dükkan sahibi de benden uzak duruyordu. Ancak parayı görünce fikrini değiştirdi pezevenk. Ne varsa para da var.
Burada kolay kolay korsanlık için iş bulamayacağımızı anlamıştım. O yüzden tayfada ki dostlarımı dağıtarak iş ve bar aramalarını söyleyecektim. Ben de bir şehir haritası bularak, hamam arayacaktım. Bu kokudan kurtulmalıydım.
Rezalet bir şehirdi bura. Zaten bu kadar garip yaratıkların bulunduğu bir şehrin iyi olması beklenemezdi. Ayrıca yine o kostümleriyle gösteriyorlardı kendilerini. Bunların patronlarını daha çok merak ediyordum şu an. Bu merakımı gidermek için de şehre yürümeye başladım. Bunun yanın da Tayfamın isteklerini de '' Kafanıza göre takılın'' diye cevaplamıştım.
Şehre indiğimiz de Tanrı beni çok şikayet ettiğim için ve az hareket ettiğim için cezalandırmıştı sanırım. Her yerim bok olmuştu. Bir yandan kuşlara küfür edip bir yandan da bana gülen tayfama çıkışarak '' gülmeyin lan'' diye bağırıyordum. Ancak bu onların daha çok benle dalga geçmesine sebep oluyordu...
En sonun da kuş boklarından kurtularak leş koku için de yürümeye başladım. Kimse yanıma yaklaşmıyordu o an. Onları da suçlamıyordum tabii. Bok kokuyordum, bok! Neyse, isyan ede ede sonun da kasap dükkanına vardık. Dükkan sahibi de benden uzak duruyordu. Ancak parayı görünce fikrini değiştirdi pezevenk. Ne varsa para da var.
Burada kolay kolay korsanlık için iş bulamayacağımızı anlamıştım. O yüzden tayfada ki dostlarımı dağıtarak iş ve bar aramalarını söyleyecektim. Ben de bir şehir haritası bularak, hamam arayacaktım. Bu kokudan kurtulmalıydım.
Misafir- Misafir
Geri: Renho [Robert]
Robert'ın emriyle tayfa farklı yönlere dağılmıştı. Hedero: ''O halde akşam vakti kasap dükkanının önünde buluşuruz dostlarım. Elimizden geleni yapalım.'' diyerek gruptan ayrılıp kasap dükkanının güneyine doğru ilerlemeye başlamıştı. Joe ise Hedero'nun zıt yönüne doğru ilerlemiş ve: ''Ben de bu taraftan gideyim o halde. Bu arada Robert, bir ara kumar oynayalım. Kafana bir kuş sıçarsa şanslı olduğunu söylerler. Sana ise onlarca kuş bıraktı adamım! Ahaha!'' demiş ve bir yandan gülerken, bir yandan da koşarak uzaklaşmıştı. Malcolm ise, başı ile Robert'ı selamlamış ve batıya yönelmişti. Böylece herkes ayrılmıştı.
Hedero sokakta kendi başına yürüyordu. İnsanları sevse de kalabalık bir sokakta yürümekten haz etmiyordu Hedero. İnsanlar nedense kendisinden korkuyordu.Bazen bu korkudan dolayı insanların saldırganlaştığı da oluyordu. Kavga etmek sorun değildi kendisi için. Yine de insanların korku dolu yüzlerini görmek kendisinin içini parçalıyordu. Yine de Robert kendisinden bunu istemişti. Robert'ı yüz üstü bırakacak değildi. Bu yüzden de kendisinden istenilen şeyi yapması gerektiğini düşünüyordu Hedero. Yine de ne gibi bir iş bulması gerektiğinden emin değildi. Sonuçta kendileri korsanlardı ve burada uzun süre kalmayacaklardı. Neden iş aramaları gerekiyordu ki? Eğer illa ki bir işte çalışacaksa bir çiçekçide çalışmak isterdi Hedero. Bu yüzden de çevresini dikkatlice inceleyerek bir çiçekçi aramaya başladı.
Joe, diğerlerinden ayrıldığı anda kumarhane aramaya başlamıştı. İnsanlar para için iş arardı. Robert'ın iş bulunmasını istemesinin sebebi de paraydı. Eğer kumarhanede iyi para kaldırırsa iş aramasına gerek kalmazdı. Böylece hem kumar oynayarak kendisini tatmin eder, hem de arkadaşı ve kaptanı Robert'ın isteğini yerine getirmiş olurdu. Gerçi kumarhanede kaybetme ihtimali de vardı Joe'nun;fakat bu pek de umurunda değildi. İşin eğlencesi riske girmekteydi zaten. Çevredeki penguenlerden birine kumarhanenin yerini soran Joe, hızlıca oraya doğru hareketlenmişti.
Malcolm diğerlerinden ayrılmıştı ayrılmasına;fakat ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. İnsanlarla konuşmaktan çekinen Malcolm, insanlarla konuşmak zorunda kalacağı bir iş bulmaktan korkmuyor değildi. İnsanlara adres de sormak istemiyordu Malcolm. Bu yüzden de daha önce gördüğü büyük binalara doğru ilerlemeye karar verdi. Ninjalık yeteneklerini kullanarak büyük binalardan birine tırmanabilirse şehrin her yerini görebilirdi zaten.
Robert bir şehir haritası bulup hamam aramaya karar vermişti. Harita bulmak için sokakta gördüğü birkaç insana sorular sorsa da, her seferinde kokuyu fark eden insanlar kaçamak cevaplar verip uzaklaşmışlardı. Kıyıda tanıştığı adamın övdüğü insanlar, sadece kokmayan insanlara yardımcı oluyorlardı anlaşılan. Robert sokaktaki insanlardan ümidini keseceği sırada arkasından bir el kendisine dokunmuştu. Arkasına döndüğünde; sarı saçlara ve büyük sarı bir dudağa sahip, sarı dudağının sağında ve solunda üçer çizgi olan bir penguen kıyafeti giymiş biriyle karşılaşmıştı.
Adam önce elini kaldırıp Robert'ı selamlamış, sonra da: ''Selam dostum. Yardımcı olabilir miyim? Bir şeye mi ihtiyacın var ha? Söylesene? Nandebayo! Nandebayo!'' demişti heyecanlı bir ses tonuyla. Robert'ın haritadan bahsetmesi üzerine başını eğen adam: ''Üzgünüm dattebayo! Nereden harita bulabileceğin hakkında bir fikrim yok; fakat bir yer arıyorsan seni oraya götürebilirim dattebayo!'' demişti.
Hedero sokakta kendi başına yürüyordu. İnsanları sevse de kalabalık bir sokakta yürümekten haz etmiyordu Hedero. İnsanlar nedense kendisinden korkuyordu.Bazen bu korkudan dolayı insanların saldırganlaştığı da oluyordu. Kavga etmek sorun değildi kendisi için. Yine de insanların korku dolu yüzlerini görmek kendisinin içini parçalıyordu. Yine de Robert kendisinden bunu istemişti. Robert'ı yüz üstü bırakacak değildi. Bu yüzden de kendisinden istenilen şeyi yapması gerektiğini düşünüyordu Hedero. Yine de ne gibi bir iş bulması gerektiğinden emin değildi. Sonuçta kendileri korsanlardı ve burada uzun süre kalmayacaklardı. Neden iş aramaları gerekiyordu ki? Eğer illa ki bir işte çalışacaksa bir çiçekçide çalışmak isterdi Hedero. Bu yüzden de çevresini dikkatlice inceleyerek bir çiçekçi aramaya başladı.
Joe, diğerlerinden ayrıldığı anda kumarhane aramaya başlamıştı. İnsanlar para için iş arardı. Robert'ın iş bulunmasını istemesinin sebebi de paraydı. Eğer kumarhanede iyi para kaldırırsa iş aramasına gerek kalmazdı. Böylece hem kumar oynayarak kendisini tatmin eder, hem de arkadaşı ve kaptanı Robert'ın isteğini yerine getirmiş olurdu. Gerçi kumarhanede kaybetme ihtimali de vardı Joe'nun;fakat bu pek de umurunda değildi. İşin eğlencesi riske girmekteydi zaten. Çevredeki penguenlerden birine kumarhanenin yerini soran Joe, hızlıca oraya doğru hareketlenmişti.
Malcolm diğerlerinden ayrılmıştı ayrılmasına;fakat ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. İnsanlarla konuşmaktan çekinen Malcolm, insanlarla konuşmak zorunda kalacağı bir iş bulmaktan korkmuyor değildi. İnsanlara adres de sormak istemiyordu Malcolm. Bu yüzden de daha önce gördüğü büyük binalara doğru ilerlemeye karar verdi. Ninjalık yeteneklerini kullanarak büyük binalardan birine tırmanabilirse şehrin her yerini görebilirdi zaten.
Robert bir şehir haritası bulup hamam aramaya karar vermişti. Harita bulmak için sokakta gördüğü birkaç insana sorular sorsa da, her seferinde kokuyu fark eden insanlar kaçamak cevaplar verip uzaklaşmışlardı. Kıyıda tanıştığı adamın övdüğü insanlar, sadece kokmayan insanlara yardımcı oluyorlardı anlaşılan. Robert sokaktaki insanlardan ümidini keseceği sırada arkasından bir el kendisine dokunmuştu. Arkasına döndüğünde; sarı saçlara ve büyük sarı bir dudağa sahip, sarı dudağının sağında ve solunda üçer çizgi olan bir penguen kıyafeti giymiş biriyle karşılaşmıştı.
Adam önce elini kaldırıp Robert'ı selamlamış, sonra da: ''Selam dostum. Yardımcı olabilir miyim? Bir şeye mi ihtiyacın var ha? Söylesene? Nandebayo! Nandebayo!'' demişti heyecanlı bir ses tonuyla. Robert'ın haritadan bahsetmesi üzerine başını eğen adam: ''Üzgünüm dattebayo! Nereden harita bulabileceğin hakkında bir fikrim yok; fakat bir yer arıyorsan seni oraya götürebilirim dattebayo!'' demişti.
- Gördüğün Adam:
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Renho [Robert]
Yolda yürürken aklım bir an da ayakta uyuya kalmıştım. Rüyam da sarı saçlı sürekli dattebayo diyen bir velet bana bakarak '' Rasengan!'' diyor ve yanıma ışınlanıyordu. Tam bana vuracakken bir an da bana bir kişinin seslenmesiyle uyanmıştım. Uyandığım da beni karşılayan kişi o adamın bu ülke modeliydi anlaşılan. Biraz şaşırdıktan sonra ''Ah evet mümkünse şehir haritanız var mı?'' demiştim. Bunun üzerine adam başını eğerek, üzgün olduğunu söylemişti. Ben de '' Hamam var mı hamam? '' ce diyecek ve ardından da başkanların yerini soracaktım.
Misafir- Misafir
2 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
2 sayfadaki 2 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz