One Piece Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Forever Elizabeth [Elbis]

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı C.tesi 23 Ocak 2016, 01:03

Küçük kayığından kurtulalı tam bir hafta oldu. Kaptan verdiğin parayı beğenmemişti bu yüzden seni gemide çalışmaya zorlamıştı. Sabahları gemiye paspas atıyor, öğlenleri ise mutfağa yardım ediyor ve son olarak akşamları ise yemekhaneyi topluyordun. Bu kadar yoğun çalışmak seni sıksada elinden bir şey gelmiyordu. Kayıkla şansını denemekle, burada ağır şartlar altında çalışmak arasında yapılacak bir seçim sözkonusuydu. Kayıktan bahsetmişken, kaptan kayığa ve içindekilerede el koymuştu ama bunun karşılığında kişisel eşyaların ile azıcık parana dokunmamıştı.

Gemi ile ilgili detaylara gelirsek, gemi oldukça büyük ve iyi donanımlı bir ticaret gemisi ama neredeyse bir savaş gemisi kadar donanımlı. Tabi bunun en büyük sebebi geminin taşıdı yüktü. Kaptan Krasov ve 60 kişilik mürettebatı Easteki büyük adalardaki mağazalar için elmas, yakut, altın gibi değerli taşların ticaretini yapıyordu.

Kaptan Krasov 50'li yaşlarının sonlarındaki yaşlı ama iri bir adamdı. Genel olarak zararsız biri olsada aşırı derecede sapıktı. En büyük hobisi ise geceleri içki içerek daha önce ilişkiye girdiği kadınlarla ilgili muzip hikayeler anlatmaktı. Geminin adıda yine bu hikayelerdeki bir kadından gelmekteydi.

Şuanda geminin güvertesindesin. Senden 5-6m uzakta Kaptan Krasov, çoğu nöbette olan bir kaç kişilik dinleyici kitlesine her zamanki gibi hikayeler anlatıyordu. Güneşin doğmasına ise bir kaç saat kala işlerini bitirmiş ve hava almak için dışarı çıkmıştın.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından Misafir C.tesi 23 Ocak 2016, 04:57

Neredeyse sabah oldu, paspas daha yeni bitti! Paspas yapmaktan iflahım sikildi anasını satayım. Bey amca da çok fazla iş veriyor yahu.” diye söylendi. Söylenmekte haklıydı da. Bir haftadır çok yoğun bir şekilde çalıştırılıyordu Kaptan Krasov tarafından. Kayıkta açlıktan ölmemek için muzu yediğinden beridir de vücudu bir garipti. Tıpla uğraşan biri olduğundan vücuduna neler olduğuna anlam vermeye çalışıyordu. “Muzu yiyeceğime götüme soksam daha iyi olacaktı. Babamın ganimet diye aldığı şeyin izzeti ikramını sikeyim.” diye her gece dövünüp durmuştu hafta boyunca.

Hayatı boyunca çalışmadığı kadar bir haftada çalışmıştı. Geminin işlerini yapmasındansa Kaptan Krasov’un her gece götünü sikmesine razıydı, o derece yorulmuştu. Ara sıra adasından ayrıldığına pişman olacak gibi oluyordu ki aklına korsan saldırısı geliyordu ve “Çoğu cehennemi boylamıştır, ecdatlarını siktiklerim.” diye düşünüp mutlu oluyordu bir yandan.

Sabah temizliğini az önce bitirip hava almaya çıkmıştı ki Kaptan Krasov’un etrafındaki güruh ile güvertenin ucunda olduğunu gördü. “Yine götünden ne element uyduruyor acaba moruk?” diye sırıttı. Diğer tarafa baktığında ise kayıkları fark etti. Bir an aklına bir çılgınlık geldi. Kayıklar ile çaktırmadan kaçabilir miydi ki acaba? Kaçma şansı neydi? Kaçsa ne bok yiyecekti ki? Üç kuruş parası vardı ki üç gün bile idare edemezdi o kadarcık para ile. Kaptan harçlık da vermiyordu, tok karnına mal gibi çalışıyordu işte. Sonra aklına miçoların bahsettiği değerli taşlar geldi. Taşlardan birazını çalıp kaçma fikri çok cazip geldi fakat cazip geldiği kadar da mantıksızdı. “Hırsız olarak damgalanırım. Taşları çalıp daha parasını yiyemeden tepeme binerler hemencecik. Hem etim budum ne ki koskoca gemiden değerli taşları çalıp, satıp parasını yiyeceğim.” diye düşündü. Sonuçta burada çalışmak, ölümden ya da hapis yatmaktan daha iyiydi. Kafasındaki kaçma planını rafa kaldırdı. Geminin gittiği yere kadar gidecekti. Evet, kararını vermişti.

Şu tarafa gideyim de birazcık feyiz alayım bari moruktan. Komşuda pişen bize de düşer misali birazcık taktik alayım da işime yarar hatun kaldırırken, hiç belli olmaz. Çok çalıştırıyor falan ama en azından iyi adam.” diyerekten Kaptan Krasov’un olduğu tarafa yöneldi.


En son Elbis tarafından C.tesi 23 Ocak 2016, 23:53 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı C.tesi 23 Ocak 2016, 23:38

* Gemideki miçoların sana meyve hakkında bilgi verdigi ve alay konusu olduğunu yazmışsın. Ne meyve nede normal geçmişinde böyle bir şey yazmıyor. Bende boyle bir şey belirtmedim.

Düzeltince tekrar bakılacaktır.


East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından Misafir C.tesi 23 Ocak 2016, 23:55

*İlk rpg'm olduğu için böyle ufak şeylere dahi dikkat etmemiz gerektiğini bilmiyordum, bir daha olmaz.

Düzenledim.

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Ptsi 25 Ocak 2016, 01:12

Şu işler ve onların verdiği yorgunluktan kurtulmak için götünü cima ettirmeye bile razı idin. Şakası bir yana yaşlı sapık Krasov'un teklifi ciddiye alıp seni oracıkta sikmeside olası bir durumdu. Bu yüzden bu düşünceni dile getirmemenin akıllıca olacağına kanaat getiriyorsun.

Kayıklara bakınca ise aklına bir kaçma planı geliyor ama kayığın denize düşerken çıkaracağı sesin, senin planlarını ele verecek olması yüzünden bu planında pek mantıklı gelmiyor. En iyi durumda seni yakalarlar ve ya seni hapseder yada denize atarlardı.. En kötü durumda ise kayığını batırıp geminle bile hayatta kalmadığın okyanusta seni yüzmeye zorlarlardı,

Değerli taşları çalma planından ise iki kademede toplam 8 kişi tarafından sürekli korunması ve sağlam bir kasada saklamıyor olması yüzünden cayıyorsun. Savaşarsk bir şekilde çalsan bile gemi güvertesinde baş etmen gereken bir 52 kişi dahs olacaktı. Bu yüzden bu fikirinide dile getirmemen senin açısından en iyisi oluyor.

Kaptanın ve onun saz arkadaşları seni görünce önce bir dık dik bakıyor, bir an sonra ise işlerine geri dönüyorlardı. Kaptan Karslov'a yakından bakınca içki yüzünden pes pembe olmuş yanaklarını farkettmiştin. Kaptan Karslov'un bir alkolik olduğu büyük bir sır değildi. Karslov sen geldikten çok kısa bir süre sonra tekrsr konuşmaya başlıyor " işte genjlrler... Men o gön zok züzel vir kakire gız gibmiştim ama tu dilerlerimden farklı idi. Kona vovulmaz kelizabeth ziyorlardı. Zozel vir teymr nemiş. Gu teyme onu kamira tönüştürüyordu. Vu zuyden kekadar gibersen gib kala kakire kapıyordu. " sarhoşluğu yüzünden dediklerimi tam anlamıyorsun.

Spoiler:

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından Misafir Ptsi 25 Ocak 2016, 03:30

Kaptan Krasov’un olduğu yere varmasıyla tüm gözleri üzerine çekti.  Dik dik bakıyordu herkes. Belli ki rahatsız olmuşlardı. “Çok da sikimdeydiniz zaten.” diye diğerlerinin duyamayacağı şekilde mırıldandı. Zaten bir süre sonra da çekip gitmişti bazıları. Tabii, sonuç olarak sabahın körüydü ve yapacak işleri olmalıydı.  

Tam “Eee bey amca, anlat bakalım. Hangi limanda kimin belini kırdın?” diye soracaktı ki kendisinden önce davranan Kaptan Krasov ne dediği pek anlaşılmayan bir şekilde konuşmaya başladı: “İşte genjlrler... Men o gön zok züzel vir kakire gız gibmiştim ama tu dilerlerimden farklı idi.” Bu konuşmayı anlamak için kelimeleri cımbız ile çekmek gerekiyordu. “Yine zil zurna sarhoş olmuş bu moruk.” diye içinden geçirdi. Bu sırada Kaptan devam ediyordu tabii: “Kona vovulmaz kelizabeth ziyorlardı. Zozel vir teymr nemiş. Gu teyme onu kamira tönüştürüyordu. Vu zuyden kekadar gibersen gib kala kakire kapıyordu.

Elbis şaşırmıştı ve hayal etmekte de zorlanıyordu. Sürekli sikilen ve ona rağmen hep bakire kalan bir çamur kızdan bahsediyordu Kaptan. İşin ilginç olan tarafı ise bunlara neden olan şeyin özel bir meyve olmasıydı. “Yine neler saçmalıyor bu moruk? Alkol adamın hayal gücünü açmış galiba.” diye düşündü. Hayatında daha önce buna benzer hiçbir şey duymamıştı Elbis. Buna rağmen Kaptan’ın suyuna gitmeye karar verdi. Hem zaman geçirirdi hem de Kaptan ile arasını iyi tutmuş olurdu.

Yaa öyle mi? Çamur kız sikmek de bir başkadır, ha Kaptanım? Sikiyorsun ama hala bakire. Sonra yine sikiyorsun ve bakıyorsun, yine hala bakire. On numara, fantastik! Düşüncesi bile insanı azdırmaya yetiyor, insan da merak uyandırıyor. Nasıl bir özel meyveymiş de kıza bu gücü vermiş, birazcık anlatıver be Kaptanım. Belki ileride karıma ben de bu tarz özel meyve yedirir, zevkime zevk katarım.” diye Kaptan’a sorularını sordu.

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Ptsi 25 Ocak 2016, 23:28

Sözlerini bitirmenle beraber kaptanın gözlerindeki öfkeyi görüyorsun. Sanki sözlerindeki kinayeyi anlamıştı. Gerçi bunu anlamamak için salak olmak lazım. Yaptığın bu hata yüzünden hop oturup, hop kalksanda kaptanın gözlerindeki öfke geldiği gibi yok oluyor. Aslında sana mı sinirlendi yoksa içkiyle allak bullak olmuş aklıylamı bilmiyorsun. Körkütük sarhoş olmak böyle bir şey olsa gerek diye düşünüyorsun.

Tekrardan başlayan bir kaç saniyelik sessizliğin ardından adam konuşmaya devam ediyor "koyle kok kokel meyveler tar. Ku teymelere zeytan teymeleri denir. Giyenr zuper zucler keriyormuş. Gayatımda zadece diki daka duc kere zordum. Nama nuyduguma dore duc kesit garmis. Keni tayvana konuşturen zoanlar, elemente konusturen logialar ve digerleri paremeacialar. Gu teymeler cok ama kok kahalıdır. En tantigi bile 100.000.000 tutar. " diyor.

Söylediklerini anlamak için kendini epey zorluyorsun. Söyledikleri normalde hurafe gibi gözüksede senin durumun düşünülünce sana olanları çok iyi bir biçimde açıkladığını fark ediyorsun. Sende zamanında kötü tada sahip bir meyve yemiştin ama gücünün kaynağının bu olup olmadığından emin değildin. Belkide her şeyin mantıklı bir açıklaması vardı. Elbette senin bu kararsızlığının en büyük sebebi Karslov'un sözlerinin pek güvenilir olmamasıdır.

Sen düşüncelerinle boğuşurken bir anda muazzam bir patlama sesi ve onu takip eden bir çatırtı duyuyorsun. Etrafa daha dikkatli baktığında gemi direğinin üzerine düşmek üzere olduğunu fark ediyorsun.
Spoiler:

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından Misafir Çarş. 27 Ocak 2016, 01:39

Kaptan sorularım üzerine sinirli bir şekilde gözlerini bana dikmişti. “Hiçbir şey de kaçmıyor moruktan.“ diye içinden geçirdi. Sonra az önceki gibi konuşmaya devam etti Kaptan Krasov: “Koyle kok kokel meyveler tar. Ku teymelere zeytan teymeleri denir. Giyenr zuper zucler keriyormuş. Gayatımda zadece diki daka duc kere zordum. Nama nuyduguma dore duc kesit garmis. Keni tayvana konuşturen zoanlar, elemente konusturen logialar ve digerleri paremeacialar. Gu teymeler cok ama kok kahalıdır. En tantigi bile 100.000.000 tutar.

Yok artık ebesinin amı Ali Sami!” diyerekten Kaptan’a fiyat hakkında duyduğu şaşkınlığını belirtti. En başta kendisine çok mantıksız gelse de verdiği meyve tarifi kayıkta yediği sikimsonik muza çok benziyordu. “Babamın kemiklerini sikeyim!” diye tekrardan söylendi. Ya yediği şey de onlardan biriyse? Bok gibi bir şey olmalıydı bu meyveler. Ne de olsa tadı bok gibiydi.

Düşüncelerinde yüzerken bir patlama sesi geldi. Kafasını sese doğru çevirdiğinde ise gemi direğinin üzerine doğru düşmekte olduğunu gördü. Ne oluyordu? Korsan saldırısı mıydı? Bundan daha da önemlisi nasıl kurtulacaktı? Kaçacak kadar hızlı olduğunu düşünmüyordu. Direği engelleyebilecek kadar da güçlü değildi. Ne yapmalıydı? Aklına yediği meyve gelerekten “Belki ben de çamura dönüşür kurtulurum ha, he, he.” diye direkten en az hasarı alacağını düşündüğü tarafa doğru koşmaya başladı.

Eğer bu direk düşmesinden sağ çıkabilirse olabildiğince hızlı bir şekilde kayıklara doğru kaçacaktı. Tabii öncesinde değerli taşları da yoklayacaktı. Belki karmaşadan yararlanıp bir iki tane araklayabilirdi. Korumaların kargaşadan dolayı yerlerini terk etmesi çok yüksek ihtimaldi. Sonrasında zengin bir şekilde bu siktir boktan gemiden kaçardı.

Bunlar kısa sürede kurulan güzel hayallerdi fakat öncelikle sağ kurtulmak zorundaydı.

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Çarş. 27 Ocak 2016, 23:33

Gemi direği üzerine doğru düşerken aslında direğin tam kırılmadığıni fark ediyorsun. Buda direğin düşündüğünden daha yavaş düşmesini sağlıyor. Sen ve gece nöbetçileri bu ufak avantaj sayesinde hıç zorlanmadan direkten kaçabiliyorsunuz ama Krasov ve direğin üstundeki gözcü sizin kadar şanslı olamıyor. Krasov koca tahta parçasının altında kalırken gözcü ise suya düşüypr. Direk gemimim sol tarafına hatrı sayılır bir hasar verdikten sonra gözcüyü takip ediyor. Direk suya düştükten sonra Krasov'un can verdiğini fark ediyorsun.

Bu sırada ise çok sayıda top ateşleniyor. Bir kaç tanesi geminin çok yakınına düsmekle beraber hiç biri net bir isabet elde edemiyor. Kaptanın ölümü ile beraber gemide tam bir kargaşa çıkıyor. Yardımcı kaptan ise denizcileri örgütleyip bir düzen sağlama çabası ıçinde. Yaklaşık 12 kişiyi topların başına, bir kaç kişiyide geminin manevra ve hareket ile ilgili kısmına yolluyor.

Hazinelerin olduğu kısımdan tam 6 kişı çıkıyor. Kayıklar ise yerli yerinde. En yakın kayık hazine odasının girişinden 25m uzakta. Size saldıranlar ise hala görünmedi ama top atışlarının gittikçe yakına gelmesinden yaklaştıklarını anlayabiliyorsun

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Forever Elizabeth [Elbis] Empty Geri: Forever Elizabeth [Elbis]

Mesaj tarafından Misafir Perş. 28 Ocak 2016, 03:30

Şansı yaver gitmiş ve direkten kaçabilmişti. Arkasına döndü ve direğin geminin sol tarafına düştüğünü gördü. Büyük bir hasar almıştı gemi. Önce direğin üstündeki gözcü, sonra da direğin kendisi denizin dibini boylamıştı. “Durum hiç iyi değil, yarrağı yedik!” diye küfrü bastı. Direğin denize düşüşünden sonra Kaptan’ı yerde yatmış bir şekilde gördü. Düşüş esnasında altında kalmış olmalıydı. Baktığı yerden de ölü gibi gözüküyordu. Kurtarılabilir miydi bilmiyordu ama bu hengâmede onunla uğraşacak kadar da salak değildi.

Az önce geldiği yöne doğru koşarken toplar yağmur misali yağıyordu üstlerine. “Saldıranlar korsanlar olmalı.” diye düşündü. Ne de olsa iyi donanımlı bir ticaret gemisinden faydalanabilecek bir tek onlar vardı. Eğer korsansalar da hasar almış bu gemiye çıkmaları an meselesiydi.

Ticaret gemisi demişken aklına değerli taşlar geldi. Az önce aklına gelen çılgın kaçma planı için fırsat mıydı yoksa? O tarafa doğru baktı ve 6 korumanın hazine kısmından çıktığını gördü. Diğer tarafta ise kayıklar hasar almamış şekilde bekliyordu. Aklında seçenekler belirdi:

  1- Değerli taşları çalmaya gidecekti. Oradaki 2 kişi ile savaşacak, şansı yaver giderse değerli taşları çalıp kayıklara atlayacaktı. Tabii riskleri çok fazlaydı. 2 kişiye karşı kaybedebilirdi. Kazansa bile kayık ile denize indiğinde saldıran gemi çok rahat bir şekilde kayığını batırabilirdi. Batırmasalar bile yol yordam bilmeden erzak olmadan denizde nasıl hayatta kalacaktı? Son kayık macerası çok zorlu geçmişti ve şans eseri kurtulmuştu. Yine kurtulabileceğinin garantisi yoktu.

  2- Taşları çalıp korsanların güverteye çıkmasını beklemek de planlarından bir tanesi idi. Bir anlaşma yapabilirdi korsanlarla. Taşlara karşılık hayatı… Ama korsanların sözüne ne kadar güvenilebilirdi ki? Bu da çok riskli ve saçmaydı. Korsanlar kendisini öldürüp sonrasında taşları alabilirdi.

  3- Hiçbir şey yapmadan korsanların güverteye çıkmasını beklemek de seçenekleri arasındaydı. Ne de olsa mürettebattan değildi. Bunu dövmeleri -Mu adası geleneksel dövmeleri- ile kanıtlayabilirdi. Başından geçenleri ve gemi hakkında bildiği her şeyi anlatırdı. Korsanların işine yarayabilirdi. Doktordu sonuç olarak. Her korsan tayfasının bir doktora ihtiyacı vardır diye düşündü. Doktorları olsa bile fazla doktor göz çıkarmazdı ne de olsa. Hatta belki de adasına saldıran korsanlardı. “Bir teşekkür ederim belki de ha.” diye düşündü.

Aklından geçenleri hızlı bir şekilde tarttıktan sonra hayatta kalma ihtimalinin en yüksek olduğu son seçeneği uygulamaya karar verdi. Sonrasını ise kendi ikna kabiliyeti ve korsanların merhameti belirleyecekti.  Evet, daha fazla yaşayabileceği en iyi ihtimal buydu. Kararını verdi. Top atışlarından en az şekilde etkilenecek tarafa geçip kargaşanın sonuna kadar bekleyecekti. Saldıranlar korsan değilse de hayatta kalma şansı daha da artacaktı, en azından artmasını umuyordu.

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz