[Karne] Elbis
One Piece Rpg :: Başlangıç :: Karakter Oluşturma :: Karne
1 sayfadaki 1 sayfası
[Karne] Elbis
Ad Soyad: Yato Nagai Irk: İnsan Yaş: 23 Boy: 173 Kilo: 67 Cinsiyet: Erkek Meyve: Kaeru Kaeru no Mi Model: Mavi Zehirli Ok Kurbağası | Taraf: Gezgin Bulunduğu Deniz:East Blue Grup: - |
- Kişilik + Geçmiş:
Kişilik:Çevresinde olanlara karşı aşırı ilgisiz olmakla birlikte, kendisi hakkında da oldukça vurdumduymazdır. Anı yaşamayı severken geleceğini düşünmeyi pek sevmez. Kendine göre realist, çoğunluğa göre karamsar düşünen biridir. Olaylara karşı tepkisizliği sabrından değil, üşengeçliğindendir -tabii olayın ilgisini çektiğini varsayıyoruz-. Aşırı derecede pragmatisttir. Kendisi her şeyden önce gelir. Hayattaki en değerli iki şeyi saçları ve kolyesidir. İkiyüzlü insanlardan nefret eder. İnsanlara ikinci şansı asla vermez. Geçmiş: “Hadisene Yato, kaldır o götünü! Acele etsen iyi olur, yoksa babam kan alır bir tarafından.” diye bağırdı Yato’nun çift yumurta ikizi olan Sato. Kimse Yato’nun senede bir defa yapılan ve 15 yaşında olan her erkek çocuğunun geçmek zorunda olduğu bu sınava girme niyetinin olduğunu söyleyemezdi. Bir yandan da sınavı geçemediği takdirde, geçene kadar her sene tekrar girmek zorunda olacağını bildiğinden vereyim de kurtulayım diye düşünüyordu. “Soktuğumun gelenekleri…” diye söylendi. Sınav tamamen kişinin dayanıklılığını ve savaşçılığını ölçen fiziksel bir testti. Öğleden önce ormanın batı kıyısından bir yay ve 5 ok ile bırakılan adaylardan akşam vaktine kadar doğu kıyısına bir geyik avlamış bir vaziyette ulaşmaları isteniyordu. Tabii olay basit bir avcılık değildi. Avı taşıması, aşmaları gereken nehir, ormandaki diğer yabani hayvanlar da işin cabasıydı. Yato bu olay için ne kadar uygun değildiyse de kardeşi Sato bu iş için tam bir biçilmiş kaftandı. Ne de olsa babasının, hatta tüm kabilenin gözdesi olan Sato’ydu. Belki de kabilenin uzun senelerden beri beklediği, tüm dünyayı fethedecek olan kişiydi kendisi. Beklenti büyüktü yani Sato’dan anlayacağınız. Yato ise yıllardan beri üvey evlattı, gölgede kalan kişiydi hep. Tabii bunlar Yato’nun zerre umurunda değildi.
Sınav yerine geldiğinde bakışlar kendisine çevrildi. Anlamıştı herkesin testin başlaması için kendisini beklediğini. “Nerede kaldın lan zibidi? Bugünün bir erkek için ne kadar önemli olduğunu bilmiyor musun? Zaten senin erkek olduğundan da şüpheliyim ama neyse…” diye söylendi kabilenin reisi olan babası. Sineye çekmek zorunda kaldı Yato. Başka ne yapabilirdi ki?
Her adaya yay ve okları verildi. Tam öğle sıcağı vurmak üzere iken işaret verildi. Artık test başlamıştı. Bir daha uğraşmamak için bu siktir boktan testi geçmek zorunda olduğunu biliyordu. Sınav normal şartlarda Yato için zor olurdu ama ormandaki dostları sayesinde bu işi kısa yoldan çözmeyi düşünüyordu. Annesi öldüğünden beri -yaklaşık 6 yıl- belki de Yato’ya tek şefkat ve sevgi gösteren, aynı zamanda ormandaki kurt sürünün de lideri olan dişi kurttan yardım alacaktı. Her gün geyik ve daha nice türlü hayvan avlayan bu arkadaşının bir avını ödünç alabileceğini düşündü. Yalandan ok saplayıp akşama doğru sınav bitim yerine gidecekti. Zaten yıllardır Ni -lider olan dişi kurda taktığı isim- ile takıldığından ormanı da gayet iyi biliyordu. Süre de onun için zerre sorun olmayacaktı. O zaman kadar vakit geçirmek için Ni’nin yaşadığı alana doğru gitmek için ormanın derinliklerine daldı, yola koyuldu.
Ni’nin yaşadığı mağaraya doğru giderken iken aniden “Uzak dur benden!” diye Sato’nun bağırdığını, ardından Ni’nin acı bir ulumasını duydu. Ses şelalenin olduğu taraftan gelmişti. Hızlıca o tarafa doğru koşmaya başladı. Giderken de “Sikik Sato, umarım Ni’ye bir şey yapmamışsındır!” diye söyleniyordu. Vardığı anda gördüğü manzara karşısında nutku tutuldu. Ni’nin daha 6 aylık bile olmayan yavrusu bacağına ok saplanmış vaziyette yerde inlerken Sato elinde bir dal parçası ile uçurumun kenarında Ni’yi kendinden uzak tutmaya çalışıyordu. İki tane ok da Ni’ye saplanmış vaziyetteydi. Yato’yu gören Sato “Yardım et Yato, vur şu iti!” diye bağırdı. Yato daha da sinirlenmişti Sato’ya karşı. Hem yıllardan beri tek dostu olan Ni’nin yavrusu yaralı bir vaziyette yerde yatıyordu hem de Sato kendisine Ni’yi vurmasını söylüyordu. Her zaman yaptığını yaptı ve görmezden geldi Sato’yu. Ardından hızlı bir şekilde yavruya eğildi. Tıbbi yeteneklerinin işe yarama vaktiydi şu an. Ne de olsa yıllardır isteyerek aldığı tek eğitimi şifacı kadın vermişti. Hatta sadece o eğitim ile kalmamış, babasıyla gittiği ticaret gezisinde gizlice aldığı 3 tıp kitabını da yalayıp yutmuştu. Her ne kadar kabiledekiler kendisini sevmese de tıbbi yeteneklerinden ötürü çoğu kadın, çocukları hastalanınca ya da yaralanınca kendisine gelmişti yıllardır. Kardeşi ağlayarak yalvarıyordu fakat nafileydi! Ni ve kardeşi arasında bir seçim yapması gerekirse seçeceği taraf belliydi. Ardından bir çığlık geldi ve kafasını yavrudan kaldırdı. Kardeşi artık yoktu, uçurumdan kayalıklara düşmüş olmalıydı. Pek de oralı olmadı, o an tek düşündüğü yavruydu. Yavrunun ve Ni’nin tedavisini yaptıktan sonra sınav bitim yerine gitmek için yola çıktı. Tedavi etmek çok zamanını almıştı ve sınav yalan olmuştu haliyle. “Seneye tekrar girmek zorunda kalacağım.” diye söylenerekten yola koyuldu.
Bitişe vardığında herkesin dört gözle beklediğini gördü. Tabii beklerlerdi, ne de olsa biricik evlatları Sato daha gelmemişti. Pis pis sırıttı ve “Geyik falan avlayamadım, galiba seneye tekrar gireceğim.” dedi. Babası dediğini duymazlıktan gelerekten “Sato’yu gördün mü ha?” diye sordu. “Daha gelmedi mi?” diye cevapladı ve “Bana dün gece ormanın en büyük geyiği olan Ulu Geyiği avlayacağını söylemişti, onunla uğraşıyordur herhalde.” diyerekten ekledi. Yalan söylemeliydi, kardeşini yanlış yerde aramaları gerekiyordu. Onlara Ni’nin alanından uzak en mantıklı sebebi vermeliydi ve verdiğine de inanıyordu. Bir zaman sonra tüm kabile ormana daldı Sato’yu aramak için. Kendisi ise sıcacık evine Ni’ye bir şey olmayacağını bilmenin rahatlığı ile gitmek için yola koyuldu.
Sınavdan sonra bir hafta geçmişti ve kabile Sato’nun öldüğünü kabullenmişti. Bu bir haftalık süreçte üzülüyor numarası yapmak zorunda olmak, kabiledekilerle birlikte sabahları ormanda Sato’yu aramak tarzı yalan dolan işler Yato’nun canını daha da çok sıkmıştı. Hatta birtakım köylüler kendisine iblis anlamına gelen “Elbis!” diyerekten hakaretler etmişlerdi saçma sapan sebeplerle. Onlara göre Sato’nun böyle büyük bir işe kalkışacağını söylemek zorundaymış Yato, ölümü de kendisinin suçuymuşmuş gibi saçma sapan sebepler… Yato yine hiç oralı olmamıştı. Hatta Elbis ismini baya beğenmişti. Tam da kendisine göre olduğunu düşündüğünden bundan sonraki hayatında yabancılar ile karşılaştığında Elbis ismini kullanma hayali kurdu ve gülümsedi “Elbis ha!”.
Yıllar aynı sıkıcılıkta geçiyordu. Sato ölmesine rağmen kabileden hala üvey evlat muamelesi görüyordu. Elbis’in tek yaptığı tıp üzerine daha fazla pratik yapmaktı. Dış dünyada öğrenebileceği çok şey varken kendisi sınırına gelmiş vaziyetteydi. Şifacı kadını iliğine kadar sömürmüş, elinde olan kitapları da yalayıp yutmuştu. İçindeki yeni bilgiler öğrenme dürtüsü kendisini rahat bırakmıyordu ama adadan gitmek için ne yapabilirdi ki? Adadan mı kaçmalıydı acep?
Tam da bu kaçma düşüncesinin Elbis’i bunalttığı gecelerden birisinde aniden bir ses yükseldi: “Kalkın, saldırı var! Korsanlar saldırıyor!”. Hemen yatağından fırladı. Kendisi yatağından çıkana kadar babası çoktan silahlarını almış kapıdan çıkıyordu bile. Seslere bakılırsa durum ciddi olmalı diye düşündü. Ne de olsa liman girişinde 20 savaşçı vardı ve onlar geçildiyse işler vahim demekti. Köyde 225 civarı erkek olduğundan ve bu erkeklerin yaklaşık 170 tanesi savaşabilir durumda olduğundan saldıran korsanlar çok kalabalık olmadığı sürece sorun olmaz diye kendisi teselli ederekten kapıdan adımını attı ve köyde muazzam bir kargaşanın olduğunu gördü. Pek iplemedi. Kendisine bir şey olmadığı sürece geri kalan 500 kişi ölebilirdi, hiç sorun değildi onun için diye içinden geçirirken aniden kaçma fikri kafasında belirdi.
Neden şimdi olmasındı ki? Heyecanlandı! Yabancı diyarlarda ne yapardı, nasıl geçinirdi? Her şeyden önce limandan nasıl geçerdi? Limanda sağlam bir kayık bulabilecek miydi? En yakın adaya kadar kürek çekebilecek miydi? Denizde yolunu bulabilecek miydi? Kafasına deli sorular geliyordu. Tam cayma aşamasına gelmişti ki “Korkanın çocuğu olmazmış!” deyip eve doğru koşmaya başladı. Yanına birkaç değerli eşya ve para almalıydı bir süre ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için. Tam da o esnada aklına babasının geçen hafta adaya getirdiği ufak sandık aklına geldi. Babası onun en az 500k değerinde olduğunu söylemişti. O sandığı ve bir miktar nakit para alırsa bir müddet geçinebileceğini tahmin etti ve sandığı almak için babasının odasına girdi. Sandıkla beraber çekmecelerde bulabildiği tüm paraları aldı ve limana doğru koşmaya başladı.
Şanslıydı! Korsanlar iskele tarafından saldırmamıştı. Hatta korsanlar ufak kayıklar ile iskeleye uzak bir noktaya kıyıya çıkıp sinsice saldırmışlardı. Yani bu yakınlarda yakalanabileceği bir korsan gemisinin olmadığı anlamına geliyordu. İskeleye doğru hızlıca koştu ve balık tutmak için kabiledeki insanların kullandığı kayıklardan birine atladı. Ni ve yavrusuna veda edemediği için üzgündü. Tek üzgün olduğu nokta buydu. Ne babasını, ne kabilesini geride bıraktığına üzülüyordu. Hızlıca çekmeye başladı kürekleri! Macerası net bir şekilde başlamıştı!
Statlar Güç: 1.4 Dayanıklılık: 1.2 Hız: 1.3 Farkındalık:1.3 | Meslek Statları [Doktor]: 0.2 [Meslek 2]: - | Meyve Statları Meyve İsmi: Kaeru Kaeru no Mi Model: Mavi Zehirli Ok Kurbağası Türü: Zoan Saf Meyve Gücü: 2 Kullanım Süresi: 1 Ek Güçler: - Mod/ Ek Dönüşüm: - Kontrol: 3 |
Dövüş Tekniği: Tekniğin Adı: - Tekniğin Stili:- Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar:- Tekniğin Açıklaması:
| Tekniğin Altdalları: Teknik: - Yetenek: - Yan Stil: - Mod: - Özel Stil: - | Değerler-Eşyalar Eşyalar:Kötü Tabanca, 50 adet orta kalitede Özel Mermi, Doktorluk Malzemeleri Kafa Ödülü:- Para: 10kß Dağıtılmamış Stat: - |
En son Captain 'God' Usopp tarafından C.tesi 23 Ocak 2016, 13:40 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Geri: [Karne] Elbis
Onaylandı, işlendi.Elbis demiş ki:Meyve statlarını 1-1-0-2-2'den 2-1-0-0-3 yaptım.
One Piece Rpg :: Başlangıç :: Karakter Oluşturma :: Karne
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz