Gizemli Ay Işığı[Cygr]
2 posters
4 sayfadaki 4 sayfası
4 sayfadaki 4 sayfası • 1, 2, 3, 4
Geri: Gizemli Ay Işığı[Cygr]
Ölüm garip şeydi, doğrusu. İnsan doğduğunda ciğerininin %13'ünü dolduracak kadar ilk havayı alır. Ardından oksijen ciğerlerini yakarken ağlar insan. Ölürken ise verilen son nefes ciğerlere doldurulan insanı ağlatan ilk nefesin ta kendisidir. Çünkü ciğerler acil bir durum için o havayı sürekli muhafaza etmektedir.
Arkandaki iki makina ölümün şarkısını söylerken Rubrum ve Rahip için, son ve ilk nefeslerini veriyorlardı. Ölüyorlardı. Tiz sesin kulaklarını yıpratan melodisi onları az önce öldürmeye çalışma başarının sonuca vardığını ve azrailin senin başarılı olduğunu söyleme şekliydi. Öldürmüştün onları. İyi bir denizciyi ve bir rahibi öldürmüştün.
Karşında duran kadına yaptığın açıklamalar, imkansız gibi görünsede kadını daha da sinirlendirmişti. Öfke saçan gözleri yaşlarla doluyordu ama sevdiceğine koşamadan önce hesaplaşması gereken biri vardı.
Ellerini yumruk yapmış saldırıya geçmek üzereyken, senin toparlayacak zamanın bile yoktu. Bir dövüş olursa ölecektin, ama Tanrın merhametliydi. Bİr kılıç delerken Azul'un kalbini, sütyenin ortasında ki ipin içinden geçip kocaman memelerini özgür bırakırken, Azul'un göz bebekleri büyümüştü. Ölecekti oda. Azul'un arkasında kılıcı tutan yüz ise Amarillo'dan başkası değildi..
Arkandaki iki makina ölümün şarkısını söylerken Rubrum ve Rahip için, son ve ilk nefeslerini veriyorlardı. Ölüyorlardı. Tiz sesin kulaklarını yıpratan melodisi onları az önce öldürmeye çalışma başarının sonuca vardığını ve azrailin senin başarılı olduğunu söyleme şekliydi. Öldürmüştün onları. İyi bir denizciyi ve bir rahibi öldürmüştün.
Karşında duran kadına yaptığın açıklamalar, imkansız gibi görünsede kadını daha da sinirlendirmişti. Öfke saçan gözleri yaşlarla doluyordu ama sevdiceğine koşamadan önce hesaplaşması gereken biri vardı.
Ellerini yumruk yapmış saldırıya geçmek üzereyken, senin toparlayacak zamanın bile yoktu. Bir dövüş olursa ölecektin, ama Tanrın merhametliydi. Bİr kılıç delerken Azul'un kalbini, sütyenin ortasında ki ipin içinden geçip kocaman memelerini özgür bırakırken, Azul'un göz bebekleri büyümüştü. Ölecekti oda. Azul'un arkasında kılıcı tutan yüz ise Amarillo'dan başkası değildi..
South Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Gizemli Ay Işığı[Cygr]
Ölüm... gerçekten ilginç bir şey. Bir gün güneş bizsiz doğacak. Kaçınılmaz bir hakikat bu. Her canlı, doğar ve ölür. Doğduğunda ilk kez nefes alır, kalbi çarpar. Kan damarlarında dolaşmaya başlar. Öldüğünde ise artık nefes alamaz, kalbi durur ve kan damarlarında daha fazla dolaşamaz. İnsanlar ölümden çok korkar. Ölümün bilinmezliği bizi korkutur. Korkulan şey, ölüme beklenmedik bir şekilde yakalanmak değil; benliğin ve varoluşun yok olmasıdır. Ama ölümde kuşkusuz gerekli, çünkü Ölümün varlığı, hayatın sınırlı olması, yaşamımızı teşvik ediyor. Eğer ölüm olmasaydı, kimse kendini zora koşmayacaktı. Bu yüzden hayat sıkıcı, kasvetli ve monoton olacaktı. Bu yüzden hayat sevgim, en yüksek umuduma beslediğim sevgidir. En yüksek umudum da, en yüksek hayat düşüncemdir. Yani yaşama dört elle sarılırım.
Azrail, yani ölüm revirde kol geziyordu. Onu ben çağırmıştım, daha doğrusu ona yapacak işi ben çıkarmıştım. Rubrum ve rahip efendiyi zehirlemiştim. Makinelerin gürültüyle ötmeye başlaması, Azrail'in işine başladığını gösteriyordu. Azrail etrafta gezerken çok dikkatli olmak gerekir çünkü gelmişken benim canımı da almaya karar verebilir her an. Adanın, iki çok sevilen insanını öldürdüm. Kimilerine göre, çok iyi bir denizciyi öldürdüm. Ama o hain köpek, tapınakçılarla iş birliği içerisindeydi. Vicdanım gram sızlamıyor bu yüzden. Şuan tek bir derdim var, o da karşımda yumruklarını sıkan, beni onlara zehir enjekte ederken gören, eşi Azul. Gözleri yaşlı, elleri sinirden titreyerek karşımda dikiliyor.
Azul, şüphesizki hazır Azrail de buralarda gezerken, beni onunla göndermek istiyor. Ama ben bir şey yapmadım ki. Doktor ne dediyse onu yaptım. Hemen atılıp kalp masajı yapmaya karar verdim. Bu şekilde Azul'un bana saldırmasına engel olabileceğimi düşünüyorum. Çünkü Azul ile yüz yüze savaşacak kadar aptal değilim. Hatta bu plan sayesinde, kalp masajı sırasını Azul'a devrettiğim sırada onu sırtından bıçaklama şansım bile olabilir. Ama o, elini yumruk yaptı bile, her an saldırabilir.
Kendimi hayallerime çok mu kaptırdım acaba. Azul'un göğüslerini o kadar görmek istiyordum ki, halüsinasyon görmeye başladım. Bir kılıç Azul'un göğsünün ortasından çıkarak, sütyeninin ortasındaki ipi kesti ve Azul'un koca memelerini açığa çıkardı. Armut biçimindeki göğüsleri sütyenden kurtulup ileri fırladı, füze gibiydi maşallah. Dimdik karşıyı gösteriyordu. Tam hayal ettiğim gibiydi. Bu gerçek olamazdı, sürekli işlerim ters gidiyordu. Neden birden iyi gitmeye başlasın ki? Bu kesinlikle bir halüsinasyon olmalıydı. Gözlerimi ovuşturup bir daha baktığımda, Azul'un arkasında aşçı Amarillo'nun o güzel yüzünü gördüm. O mavi saçları ve mavi gözleri görünce bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi. Azul'un göğsünden çıkan kılıç ona aitti. Harbiden ölmüştü Azul. Amarillo, beni büyük bir beladan kurtardı. Ama ortaya büyük bir soru işareti çıktı. Bunu neden yaptı?
"Orospuyu mezara gömmüşler, tek mi yatacağım demiş," diye düşünürek, Azul ve Rubrum kevaşelerinin birbirinden ayrı olmasına gönlü razı gelmemiş miydi acaba? Ama bu çok saçma bir hareket olurdu. İkinci bir ihtimal olarak o da, onların tapınakçı olduğunu biliyordu ve fırsat kolluyordu. Üçüncü bir olasılık, kendisi bir devrimciydi ve karargahın bu zayıf anından faydalanarak, üst rütbelileri öldürerek adayı devrimcilerin eline geçirmek istiyordu. Dördüncü bir ihtimal kendisi korsandı ve adanın zayıf anından yararlanarak, adanın korsanların eline geçirmesini sağlayacaktı. Beşinci bir ihtimal, Azul'dan kişisel olarak haz etmiyordu, bu yüzden yaptı.
Amarillo'yu seviyorum ve onu öldürmek ve ya onunla dövüşmek istemiyorum. Kendisi bana defalarca yemek verdi. Bir çok defa beni zehirleme fırsatı eline geçti. Ama şüphe çekmemek için zehirlememiş de olabilir. Şuan önümde iki olasılık var. Birisi Amarillo, devrimci ve korsan olma ihtimalinden dolayı bana saldıracak. Yada kişisel bir mevzu olsa bile, olaya şahit olduğum için bana saldıracak. Ama sonuç aynı kapıya çıkıyor bana saldıracak. Diğer ihtimal ise, Amarillo bu işte ortağım olacak. Ama hangisi?
İlkinin olacağını bilsem, kılıcını çekip çıkaramadan hançerlerimi çekip saldırmam gerekir. Bu bana avantaj sağlar. Ama müttefikim ise boş yere öldürmüş olurum. Ayrıca benim ona minnet borcum var ve saldırmak istemiyorum. Belki bu büyük bir hata ama ona saldırmayacağım. Sonuçta ikimizde benzer rütbedeyiz, o benden daha kıdemli ama Azul'un göğsündeki kılıç yarası onu dezavantajlı duruma sokar, eğer askerler gelirse. Çünkü ben hançer kullanıyorum. Ama burada da şöyle bir sorun var ki doktor ve hemşirelerde hançerle öldürüldü. Yine de şuanki anlık avantaj bende, onlar ortaya çıkmadan ört bas edebilirim. Buna güvenerek hançerlerimi çekerek, geriye çekilip araya mesafe koyacağım ve bunu neden yaptığını soracağım. Onların tapınakçı olduğunu söylemediği takdirde savaşmaya hazır olarak bekleyeceğim. Aslında bu hareket bana yakışmıyor, normalde bu halde kim olursa olsun, öldürüp plana devam etmem gerekirdi. Ama Amarillo'yu nakamam yapmak istiyorum. Çünkü onun gerçekten çok iyi birisi olduğunu düşünüyorum. Gene de onların tapınakçı olduğunu söylemediği takdirde öldürmek zorundayım…
Azrail, yani ölüm revirde kol geziyordu. Onu ben çağırmıştım, daha doğrusu ona yapacak işi ben çıkarmıştım. Rubrum ve rahip efendiyi zehirlemiştim. Makinelerin gürültüyle ötmeye başlaması, Azrail'in işine başladığını gösteriyordu. Azrail etrafta gezerken çok dikkatli olmak gerekir çünkü gelmişken benim canımı da almaya karar verebilir her an. Adanın, iki çok sevilen insanını öldürdüm. Kimilerine göre, çok iyi bir denizciyi öldürdüm. Ama o hain köpek, tapınakçılarla iş birliği içerisindeydi. Vicdanım gram sızlamıyor bu yüzden. Şuan tek bir derdim var, o da karşımda yumruklarını sıkan, beni onlara zehir enjekte ederken gören, eşi Azul. Gözleri yaşlı, elleri sinirden titreyerek karşımda dikiliyor.
Azul, şüphesizki hazır Azrail de buralarda gezerken, beni onunla göndermek istiyor. Ama ben bir şey yapmadım ki. Doktor ne dediyse onu yaptım. Hemen atılıp kalp masajı yapmaya karar verdim. Bu şekilde Azul'un bana saldırmasına engel olabileceğimi düşünüyorum. Çünkü Azul ile yüz yüze savaşacak kadar aptal değilim. Hatta bu plan sayesinde, kalp masajı sırasını Azul'a devrettiğim sırada onu sırtından bıçaklama şansım bile olabilir. Ama o, elini yumruk yaptı bile, her an saldırabilir.
Kendimi hayallerime çok mu kaptırdım acaba. Azul'un göğüslerini o kadar görmek istiyordum ki, halüsinasyon görmeye başladım. Bir kılıç Azul'un göğsünün ortasından çıkarak, sütyeninin ortasındaki ipi kesti ve Azul'un koca memelerini açığa çıkardı. Armut biçimindeki göğüsleri sütyenden kurtulup ileri fırladı, füze gibiydi maşallah. Dimdik karşıyı gösteriyordu. Tam hayal ettiğim gibiydi. Bu gerçek olamazdı, sürekli işlerim ters gidiyordu. Neden birden iyi gitmeye başlasın ki? Bu kesinlikle bir halüsinasyon olmalıydı. Gözlerimi ovuşturup bir daha baktığımda, Azul'un arkasında aşçı Amarillo'nun o güzel yüzünü gördüm. O mavi saçları ve mavi gözleri görünce bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi. Azul'un göğsünden çıkan kılıç ona aitti. Harbiden ölmüştü Azul. Amarillo, beni büyük bir beladan kurtardı. Ama ortaya büyük bir soru işareti çıktı. Bunu neden yaptı?
"Orospuyu mezara gömmüşler, tek mi yatacağım demiş," diye düşünürek, Azul ve Rubrum kevaşelerinin birbirinden ayrı olmasına gönlü razı gelmemiş miydi acaba? Ama bu çok saçma bir hareket olurdu. İkinci bir ihtimal olarak o da, onların tapınakçı olduğunu biliyordu ve fırsat kolluyordu. Üçüncü bir olasılık, kendisi bir devrimciydi ve karargahın bu zayıf anından faydalanarak, üst rütbelileri öldürerek adayı devrimcilerin eline geçirmek istiyordu. Dördüncü bir ihtimal kendisi korsandı ve adanın zayıf anından yararlanarak, adanın korsanların eline geçirmesini sağlayacaktı. Beşinci bir ihtimal, Azul'dan kişisel olarak haz etmiyordu, bu yüzden yaptı.
Amarillo'yu seviyorum ve onu öldürmek ve ya onunla dövüşmek istemiyorum. Kendisi bana defalarca yemek verdi. Bir çok defa beni zehirleme fırsatı eline geçti. Ama şüphe çekmemek için zehirlememiş de olabilir. Şuan önümde iki olasılık var. Birisi Amarillo, devrimci ve korsan olma ihtimalinden dolayı bana saldıracak. Yada kişisel bir mevzu olsa bile, olaya şahit olduğum için bana saldıracak. Ama sonuç aynı kapıya çıkıyor bana saldıracak. Diğer ihtimal ise, Amarillo bu işte ortağım olacak. Ama hangisi?
İlkinin olacağını bilsem, kılıcını çekip çıkaramadan hançerlerimi çekip saldırmam gerekir. Bu bana avantaj sağlar. Ama müttefikim ise boş yere öldürmüş olurum. Ayrıca benim ona minnet borcum var ve saldırmak istemiyorum. Belki bu büyük bir hata ama ona saldırmayacağım. Sonuçta ikimizde benzer rütbedeyiz, o benden daha kıdemli ama Azul'un göğsündeki kılıç yarası onu dezavantajlı duruma sokar, eğer askerler gelirse. Çünkü ben hançer kullanıyorum. Ama burada da şöyle bir sorun var ki doktor ve hemşirelerde hançerle öldürüldü. Yine de şuanki anlık avantaj bende, onlar ortaya çıkmadan ört bas edebilirim. Buna güvenerek hançerlerimi çekerek, geriye çekilip araya mesafe koyacağım ve bunu neden yaptığını soracağım. Onların tapınakçı olduğunu söylemediği takdirde savaşmaya hazır olarak bekleyeceğim. Aslında bu hareket bana yakışmıyor, normalde bu halde kim olursa olsun, öldürüp plana devam etmem gerekirdi. Ama Amarillo'yu nakamam yapmak istiyorum. Çünkü onun gerçekten çok iyi birisi olduğunu düşünüyorum. Gene de onların tapınakçı olduğunu söylemediği takdirde öldürmek zorundayım…
Misafir- Misafir
Geri: Gizemli Ay Işığı[Cygr]
Bir süre bakıştıktan sonra, göz bebekleri küçülmüş ve heyecanlı görünen Amarillo "Hemen gitmezsek öldürüleceğiz. Acele et ve benimle gel!" deyip çıkıyor. Takip edersen solda ki koridordan sağa döndüğünü göreceksin. Takip edersen dışarıda bir at arabasında oturduğunu göreceksin ve seni bekliyor olacak.
Takip etmezsen izlerini kapatabilirsin ve ya kaçabilirsin. Şu an ne yapacağın tamamen sana kalmış. Amarillo'ya saldırmak istiyorsan konuşurken atağa kalkabilirsin, konuşmasını beklersen saldırmak için peşinden koşman gerekiyor...
Takip etmezsen izlerini kapatabilirsin ve ya kaçabilirsin. Şu an ne yapacağın tamamen sana kalmış. Amarillo'ya saldırmak istiyorsan konuşurken atağa kalkabilirsin, konuşmasını beklersen saldırmak için peşinden koşman gerekiyor...
South Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Gizemli Ay Işığı[Cygr]
hayat boştu, her şey boş verip hançerimi kalbime sokacaktım...
Misafir- Misafir
Geri: Gizemli Ay Işığı[Cygr]
Tam hançerini kalbine saplayacağın sırada, yaşlı bir adam sana yaklaşıp durdurdu seni, kafana vurup bayılttı.
Bundan sonra karakter Npc'dir. Emeğin için teşekkür ederim.
Bundan sonra karakter Npc'dir. Emeğin için teşekkür ederim.
4 sayfadaki 4 sayfası • 1, 2, 3, 4
4 sayfadaki 4 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz