Paskalya Avı (John Graywolf)

Avcı ve Angelo, yeni arkadaşlarını da yanlarına alarak yolcu gemisine binmiş ve birkaç günlük yolculuğun ardından Varren’a yetişmişlerdi güneş doğarken. Yolda angelo ve kaptanın anlattıklarından Varren’ı biraz tanımıştı John.
Varren Kuzey Mavi’nin ortalarına doğru batısında, ırmaklarının geniş ve sakin aktığı, baharın uzun geçtiği tepelikli yeşil bir adaydı. Demirleyecekleri doğu şehri adanın en büyük yerleşim yeriydi ve onun dışında kuzey ve güneyde iki küçük şehri daha vardı. Adanın en yüksek geçim kaynağı tarımdı. Düz ovalar veya hafif engebeli tepeliklere açılan devasa tarlalarda ekinler biçilir ve ticareti yapılırdı. Onlarca kilometre uzanan koca adanın merkezindeki tepeliklere doğru çoğalan ormanlarda birçok hayvan yaşasa da bu adanın en güçlü hayvanı böceklerdi. İnsan dahil her türlü eti iştahla kemiren bu kolektif böcekler yüzünden adaya gönüllü gelmezdi kimse, çiftçiler daima sorunlar yaşardı ve şehirler bu böcekleri uzak tutmak için daima ilaçlanırdı. Bir çocuğun serçe parmağından bile küçük olmalarına rağmen sürü halinde şiddetli ısırıklarla koca bir adamı bile dakikalar içinde öldürebilir ve gün batımına kadar kemiklerindeki tüm eti sıyırabilirlerdi.

Şehre vardıklarında güneş doğuyordu. Tembel ve genişçe denize boşalan nehrin iç taraflarına kurulmuştu şehir, gemiler nehre girip birkaç kilometre ötedeki şehre ulaşabiliyordu ve o kadar içeride bile nehir dört gemiyi aynı anda alacak kadar genişti. Şehrin en içlerine doğru iki yakayı bağlayan on kemerli bir köprü vardı sadece, onun dışında kayıklar ve küçük mavnalarla karşıdan karşıya geçiliyordu. Nehrin şehirle deniz arasında kalan kısmının iki yanında ise geniş pirinç tarlaları uzanıyordu. Gemi avare avare nehirden geçerken tarlalarda çalışanlar onlara bakıyordu bazen. Nehirde iyice ilerleyip şehrin içlerine geldiğinde ise gemi sağ yana demirledi ve şehrin girişinden köprüye kadar uzanan liman şeridinde yerini alıp mallarını indirmeye başladılar. Şehir genellikle ahşap yapılardan oluşuyordu ve üç katı geçen bina sayısı oldukça azdı. Tüm cadde ve sokaklar limana açılıyor gibiydi ve tüm liman şeridini gören yapıların alt katlarında dükkanlar vardı. Güneş henüz doğmuş olmasına rağmen şehirde hareketlilik başlamış gibiydi. Veya hareketlilik hiç bitmemişti.
Nehrin sağ yanındaki liman şeridinde köprüye kadar 5 gemi yanaşmıştı kıyıya, onların karşısında, sol yandaki şeritte ise sadece 3 gemi demirlemişti, biri ise henüz yelken açmış denize ilerliyordu. Hepsi sıradan görünümlü ticari veya yolcu gemileriydi, bir de denizci gemisi duruyordu köprünün dibinde. Denizci üssü de meclis binası gibi şehrin sağ yanındaydı ve köprüye de yakın bir yerdeydi.
Bu şehrin ismi Mira idi, Varren’in en büyük şehri ve adanın yönetim merkezi.
Üç yılda bir halk tarafından seçilen bir başkan ve 30 meclis üyesi tarafından yönetilirdi bu ada. Başkanlık ve meclis binası ise Mira şehrindeydi. Hükumete bağlı, bir kaptanın idaresinde denizci üssü bulunan ve korsanların oldukça az ziyaret ettiği bir adaydı Varren.


Rp out

Spoiler:

Bir kaç gün sonra  güneş doğarken varmıştık adaya. Yolda bir çok kez de ada hakkında Angelo ile sohbet etmiştim. Hatırladıklarım kadarıyla  düz ovaların ve büyük yaylaların bulunduğu bir tarım ülkesiydi burası. Bu haliyle bile aslında  bir avcı için mükemmel bir yerken, bir de sevincimi katlayan kolektif böcekler haberi gelmişti. Gerçi artık bu böceklerle ve diğer hayvanlarla uğraşmam ne kadar doğruydu bilemiyordum. Bu yüzden  amacım olan meyveyi  ve artık bir korsan olduğum için de bir gemi bulmalıydım. Bu adada ki amaçlarım bunlar olduğu için de böcekleri şimdilik boş vermeliydim.  Bunun yanında bu derin düşüncelere daldığım da Angelo çoktan sözünü bitirmişti.

Şehre gemiden biraz göz attığımda ahşap evlerin ve yüksek  binaların geldiğim şehre göre daha oranlı olduğunu görüyordum. Büyük nehirler etrafı kaplıyordu. En ilginci de liman bu saatte bile hareketliydi.  Etrafta bir çok yolcu ve ticaret gemisi olmak üzere, bir de denizci gemisi vardı.  Anlaşılan bu şehirde de rahat edemeyecektim. Neyse! Şimdi  diğer 2 dostumu da yanıma alarak limana gidecektim. Henüz korsan olduğumu belli etmeyecek ve bir ödül avcısı olduğumu söyleyerek bir kaç kişiyle konuşacaktım. Onlara bana göre bir iş olup olmadığını ve  varsa bana bir  barı   tarif etmelerini isteyecektim. Düşündüm de tayfaya bu ada hakkında bir şeyler bilen birini eklemek iyi olurdu. Böylece  burada ki hedeflerime daha rahat ulaşırdım. Daha sonra da  sırasıyla meyve ve gemiyle ilgilenirdim.  Ödül avcılığı mı mümkün olduğu kadar kullanmak işime gelirdi.

Spoiler:

Rp out


Bahsettiğin npc kim ve bilgileri nerede yazıyor?

Eğer ödül avcıları kısmına yazdığın https://oprpg.forumdizini.com/t394-eiji-kisaragi-north-blue bu npc'den bahsediyorsan  derhal turu değiştir ve hikayeni onsuz yaz.
Yazdığın npcnin kurgusu ve hikayesi tamamen farklıyken sen onu doğrudan kendi hikayene katmışsın. bununla da yetinmemiş adama sormadan etmeden direkt tayfana katmışsın. Zaten tayfası olan birini tayfana alamazsın. Tayfana alırsan onun tayfası boşta kalır.

Ayrıca bana ısmarlama hikaye yazdırmaya kalkma bir daha rica ediyorum. Burada kurguyu ben yapıyorum, hikayeyi ben yazıyorum.


Turu değiştirdikten sonra hikayeye devam edilecektir.

Hayır.
https://oprpg.forumdizini.com/t452-mart-korsanlar-north-blue-npc

Bu benim Npclerimi yazacağım yeni sayfam. Bildiğiniz gibi artık korsanım ve önceki rpmde 2 kaptanlık statı puanı kazandım. Daha önce ödül avcılarına yazdığım Angelo'yu da buraya taşımakla beraber ikinci bir Npc daha ekledim. Ancak üçüncü rpm başlayana kadar bakılmadı ve onaycı admine bildirdim. O da bakarım dedi. Bende herhalde bir şey olmaz diye ekledim. Npc or da bakabilirsiniz.

Diğer meseleye de gelirsek bana daha önce artık kararları benim vereceğimi söylediniz. Bende 2nci rpm de korsan oldum. Haliyle tayfa ve gemi lazım. Neyi amaçlama mı bekliyorsunuz? He eğer meyve ile de bu durum fazla olmuş ise bu amaçlardan birini erteleyebilirim. Veya beni öldürürsünüz ve sorun kalmaz. Hikayeyi siz yazıyorsunuz sonuçta.

Out

Bir grup olduğunda Taraf Seçimi bölümüne bir başlık açıp oraya grubun bilgilerini ve üyelerini yazman gerekiyor. Bunu yapmadıysan bile en azından anlatıcı hesabına bir mesaj atıp durumu bildirebilirdin. Korsan bölümüne Npc bölümüne sürekli başlık açılıyor, kimin kim olduğu belli değil ve sürekli de takip edemiyoruz.

Diğer konuda ise sen hikaye gidişatını belirleyebilirsin, istediğin yere gider istediğini yapabilirsin. Ama hikayeyi belirleyemezsin. Mesela karşıma şu adam çıksın, şu tayfa gelsin, şunla şunu yapayım diyemezsin. Ya da bu turda yaptığın gibi hakkın olan npc bile olsa kafana göre hikayeye dahil edemezsin. Senin yazdığın npc bile olsa anlatıcıya bağlıdır onu yönlendirmek.
Bu oyunda sen sadece kendi karakterinden ve onun yapacaklarından sorumlusun, anlatıcı senin hareketlerine veya kararlarına karışamaz hiçbir şekilde. Sen de anlatıcıya karışamazsın.
Sen çıkıp şu adaya gidip şunu yapmak istiyorum dersin ve gider yaparsın. Anlatıcı ise senin kararın doğrultusunda hikayeyi yazar, karşına adamlar çıkarır vesaire.

Neyse artık, bir yanlış anlaşılma oldu. Bir daha npc yazdığında doğrudan anlatıcıya mesaj at, bazen takip edemiyoruz.
Turundaki o npc ile karşılaşma kısmını da düzeltirsen hikayeye devam edebiliriz. Npc'yi hikayeye uygun şekilde karşına çıkarırım bu şehirde. Npc tanıtımındaki karşılaşma kısmını da değiştirmelisin.

Düzenlendi.

Avcı etrafa biraz göz gezdirdikten sonra malumat almak üzere şehirlerde en konuşulan yerlere gitmeye karar verdi, bar ve tavernalara. Limanda selamlaşıp kendini tanıttığı kişilerden pek bir şey alamamıştı John. Ödül avcısı olduğunu söyleyip bir iş sormuştu, ancak liman çalışanı bu adada o tür işleri kolay kolay bulamayacağını söylemiş ve onu limandan bir blok içerideki gündüz barına yönlendirmişti. Şimdi yanında Angelo ve Narme ile oraya yollanıyorlar, giderken etraflarına bakınıp fikir edinmeye çalışıyorlardı. Angelo oldukça sakinken Narme’de gözle görülür bir heyecan vardı. Etrafındaki her yere bakınıyor ve hızlı hareket ediyordu, yüzünde tuhaf bir neşe vardı adamın.
Nehir boyunca uzanan liman şeridini şehirden ayıran bina sırasını bir sokak geçtikten sonra karşılarına limandan pek de farklı olmayan bir manzara çıkmıştı. Dar sokaklarda yürüyen insanlar, ahşap binaların alt katlarında gürültülü dükkanlar ve nem kokan bunaltıcı hava. Güneş iyice yükselmeye başlamışken kapısından sallana sallana çıkanların olduğu bara yönelip kimseye aldırmadan içeri girdiler.
Üçü de etrafa bakınıyordu şimdi. Geniş bir salonun en sonunda uzunca bir tezgah ve ardında ortalığı bıkkınca temizleyen iri yarı sakallı bir adam vardı. Salona yayılmış ve çoğu boşalmış yuvarlak masalardan boşları toplayan biri kadın üç garson görülüyordu. Salonun iki yanındaki duvarlarda raflar, duvar oyunları, posterler aslıydı. Birkaç yana saçılmış saksı ve tuhaf figürler de salona güzellik katmaya çalışırken başarısız kalıyordu. Tüm geniş salon sadece ahşap kolonlarla ayakta duruyor gibiydi. Ortalardaki kolonun birinin dibindeki masada hala oturmuş kağıt oyanayanlar vardı. Sol yanda, duvar ile dışarıya bakan pencereler arasındaki masada da oturan üç kişi vardı. Salonda sabahlamış herkes gitmiş, çalışanlar yorgun görünüyordu…

Limanda ki herifler çok saçma tarif etmişti bu şehri. Bir de iş bulamayacağımı söyleyip iyice bitirmişlerdi beni. Ancak yine de bir gündüz barını tarif etmişlerdi. Tayfa üyelerim ise o an aynıydı. Angelo sakin , Narme heyecanlıydı. Bu beni de mutlu etmişti açıkçası. Bu mutlulukla bara girip kendime yeni bir dost bulacaktım. Bara doğru ilerlerken şehrin manzarasının pek değişmediğini görüyordum. Bunaltıcı hava, insanlar ven hareketli dükkanlar. Benite adlı adaya benziyordu aslında bura. Benite demişken acaba ihtiyar ne yapıyordur şimdi? Muhtemelen yine bir evin gölgeliğine oturmuş, tütününü içip dert yanıyordur. Neyse yeri geldiğinde tekrar uğrarım oraya. Şimdi devam etmeliyim.

Bir süre sonra güneş tepeye yükselmiş ve ben bara varmıştım. Karşımda duran iri yarı sakallı adam, etrafı temizleyen 3 garson ve kenarda kağıt oynayan 3 kişi daha vardı. Anlaşılan sabahlamışlardı. Neyse adam bulmaya gelmiştim ben buraya. Narme'den garsonlarla konuşmasını, iş ve tayfa arayışında olduğumuzu belirtmesini isteyecektim. Bıkkın iri yarı adam ile de Angelo'nun konuşmasını, iş ve tayfa aradığımızı söylemesini rica edecektim. Angelo gibi sakin biri bu bıkkın adamla daha iyi anlaşırdı. Ben de duvardaki posterlere ve duvar oyunlarına bakarak bir iş, haber olup olmadığını kontrol edecek ve ilgimi çeken bir şey olmazsa da kağıt oynaya 3 kişiye yönelecektim. Onların yanına gidip'' Merhaba beyler ben John.'' diye kendimi tanıtacak ve cevaplarına göre de sohbeti devam ettirecektim.

Konu bitirilmiştir. 3/3/3 puan ve 500.000 beli'yi karnene ekleyebilirsin.

Göremediğiniz için Konuda alacağım tayfa üyemin geçmişini yeniden değiştirerek yine tayfama katabilir miyim?