B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
2 posters
One Piece Rpg :: Kurgu-Rehberler :: Arena :: Arşiv :: 2. Arena
1 sayfadaki 7 sayfası
1 sayfadaki 7 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
İçinde bulunduğunuz bekleme odası kalın kahverengi duvarlara ve sarı renkli bir zemine sahip. Odada, oturmanız için odanın çeşitli yerlerine konulmuş taburelerden başka bir şey yok. Siz de şimdilik bir köşeye çekilip rakiplerinizi incelemeye karar veriyorsunuz.
Dikkatinizi çeken ilk kişi uzun sarı saçlara ve büyük bir kılıca sahip olan bir kadın oluyor. Vücudunun çeşitli yerlerine zırh giymiş olan bu kadın sol elinde tuttuğu Den Den Mushi aracılığıyla biri ile konuşuyor. Konuştuğu kişi, yalvaran bir ses tonu ile: ''Prenses Sorami! Lütfen geri dönün. Neden oraya gittiniz?'' diyor. Kadın ise Den Den Mushi'deki kişiye ''Kendimi kanıtlamak için. Dövüşmeyi bilmeyen biri Rhodolfo adasının başına geçemez. Turnuvayı kazanarak yeteneklerimi göstereceğim.'' diyerek bağırıyor ve Den Den Mushi'yi kapatıyor. Çevresindekileri pek umursamıyormuş gibi bir hali var.
Kadının konuşmasının bitmesinin hemen ardından yanına sarı saçlı, kırmızı kapüşonlu bir kıyafet giymiş, ellerinde metal pençeler olan bir adam geliyor. Adam Sorami'ye doğru eğiliyor ve ''Hey soylu bayan. Yeteneklerinizi benim üstümde göstermeye ne dersiniz ha? Pençelerimle size çığlık attırmayı arzuluyorum. Hahaha!'' diyor.
''Hey, sarı saçlı genç adam. Kadınlarla uğraşmak yerine enerjini arenaya sakla ki ben, Hasame-sama, arenada senin sarı tüylü poponu bir güzel düdükleyebileyim. ''
Başınızı çevirip bu sözü söyleyen kişiye baktığınızda bembeyaz saçlara sahip, üzerinde mavi bir yelek olan orta yaşlı bir adam görüyorsunuz. Hasame, yumruklarını sarı saçlı adama doğru doğrultmuş ve parmakları ile ''gel'' işareti yapıyor.
Sarı saçlı adam ise bu sözleri umursamamış gibi. ''Vaktimi senin gibi orta yaşlı ibnelerle harcasaydım kendime nasıl Wolkerin diyebilirdim ki? Bekle, seninle arenada da hesaplaşabiliriz.'' diyor ve tekrardan Sorami'ye doğru dönüyor.
Üçlü arasındaki gerilim yükselirken, iki kadının onlardan uzakta oturduğunu ve lafladığını fark ediyorsunuz.
Kadınlardan biri oldukça uzun, siyah saçlara sahip. Kıvırcık siyah saçlarında boynuz şeklinde küpeler var. Göğüslerini kapatan siyah saçlarını saymazsak üzerinde hiçbir şey yok. Altında ise kısa bir kot etek var. Bacaklarına uzun kırmızı çoraplar geçirmiş. Ayaklarında ise büyük topuklu ayakkabılar var. Yanındaki kıza 'Yasmin' şeklinde hitap ediyor ve ona tabancalar hakkında bir iki soru soruyor.
Siyah saçlı kadının yanında ise uzun sarı saçlara ve mavi gözlere sahip bir başka kadın var. Kadının üzerinde siyah renkli bir askılı kıyafet,altında ise bordo renkli bir pantolon var. Kadının elinde siyah renkli eldivenler var ve bir yandan tabancalarına bakım yağarken bir yandan da uzun siyah saçlara sahip kadının sorularını cevaplıyor.
Bu yarışmacıların dışında, taburelerden birine oturup uyuyakalmış bir çocuk görüyorsunuz. Beyaz saçlara ve kırmızı gözlere sahip olan bu çocuğun elinde bir bıçak var.
Dikkatinizi çeken ilk kişi uzun sarı saçlara ve büyük bir kılıca sahip olan bir kadın oluyor. Vücudunun çeşitli yerlerine zırh giymiş olan bu kadın sol elinde tuttuğu Den Den Mushi aracılığıyla biri ile konuşuyor. Konuştuğu kişi, yalvaran bir ses tonu ile: ''Prenses Sorami! Lütfen geri dönün. Neden oraya gittiniz?'' diyor. Kadın ise Den Den Mushi'deki kişiye ''Kendimi kanıtlamak için. Dövüşmeyi bilmeyen biri Rhodolfo adasının başına geçemez. Turnuvayı kazanarak yeteneklerimi göstereceğim.'' diyerek bağırıyor ve Den Den Mushi'yi kapatıyor. Çevresindekileri pek umursamıyormuş gibi bir hali var.
- Prenses Sorami:
Kadının konuşmasının bitmesinin hemen ardından yanına sarı saçlı, kırmızı kapüşonlu bir kıyafet giymiş, ellerinde metal pençeler olan bir adam geliyor. Adam Sorami'ye doğru eğiliyor ve ''Hey soylu bayan. Yeteneklerinizi benim üstümde göstermeye ne dersiniz ha? Pençelerimle size çığlık attırmayı arzuluyorum. Hahaha!'' diyor.
- Wolkerin:
''Hey, sarı saçlı genç adam. Kadınlarla uğraşmak yerine enerjini arenaya sakla ki ben, Hasame-sama, arenada senin sarı tüylü poponu bir güzel düdükleyebileyim. ''
Başınızı çevirip bu sözü söyleyen kişiye baktığınızda bembeyaz saçlara sahip, üzerinde mavi bir yelek olan orta yaşlı bir adam görüyorsunuz. Hasame, yumruklarını sarı saçlı adama doğru doğrultmuş ve parmakları ile ''gel'' işareti yapıyor.
- Hasame:
Sarı saçlı adam ise bu sözleri umursamamış gibi. ''Vaktimi senin gibi orta yaşlı ibnelerle harcasaydım kendime nasıl Wolkerin diyebilirdim ki? Bekle, seninle arenada da hesaplaşabiliriz.'' diyor ve tekrardan Sorami'ye doğru dönüyor.
Üçlü arasındaki gerilim yükselirken, iki kadının onlardan uzakta oturduğunu ve lafladığını fark ediyorsunuz.
Kadınlardan biri oldukça uzun, siyah saçlara sahip. Kıvırcık siyah saçlarında boynuz şeklinde küpeler var. Göğüslerini kapatan siyah saçlarını saymazsak üzerinde hiçbir şey yok. Altında ise kısa bir kot etek var. Bacaklarına uzun kırmızı çoraplar geçirmiş. Ayaklarında ise büyük topuklu ayakkabılar var. Yanındaki kıza 'Yasmin' şeklinde hitap ediyor ve ona tabancalar hakkında bir iki soru soruyor.
- Jeanette:
Siyah saçlı kadının yanında ise uzun sarı saçlara ve mavi gözlere sahip bir başka kadın var. Kadının üzerinde siyah renkli bir askılı kıyafet,altında ise bordo renkli bir pantolon var. Kadının elinde siyah renkli eldivenler var ve bir yandan tabancalarına bakım yağarken bir yandan da uzun siyah saçlara sahip kadının sorularını cevaplıyor.
- Yasmin:
Bu yarışmacıların dışında, taburelerden birine oturup uyuyakalmış bir çocuk görüyorsunuz. Beyaz saçlara ve kırmızı gözlere sahip olan bu çocuğun elinde bir bıçak var.
- Cedric:
Kyros- Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 08/02/16
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Bekleme odasına gitmiş ve taburelerden birine oturmuştum. Bir süre sonra da biraz dinlenip rakiplerimi süzmeye başlamıştım. Aslında bakınca çoğu sıradan tiplerdi. En çok dikkatimi çeken kişi 4 metre boyunda ki adamdı doğrusu oda gereksizdi. Bir kaç saniye sonra ise bir kaç atışma döndü savaşçılar arasın da. Birbirlerini öldüreceklerini iddia ettiler akıllarınca. Gereksiz boş konuşmalara gerek yoktu. Şuan kendime düşman edinmemin de sadece sıkı duracak ve izleyicilere bir kan şöleni izletmeyi ümit edecektim. Arena'nın başlamasına yakın bir süre de bisento'mu akışkan ile yakacak ve arenaya girecektim.
Misafir- Misafir
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Metal kokan silah odasında birinin gelmesini bekliyordum. Odada birkaç tur yürüyüp, yeni kalkanıma alışmaya çalıştım bir süre. Savunma amaçlı olduğu gibi, saldırı amaçlı da kullanabileceğim bir kalkandı. Birazdan karşılaşacağım rakipler hakkında fikir yürüttüğüm sırada odaya görevlilerin isimleri okumasıyla beraber başka bir odaya geçtim. Odada oturan kişilerin rakiplerim olduğunu tahmin etmek hiç de zor olmadı. Görevlinin okuduğu isimler bu insanlar olmalıydı. Görevlinin dediğine göre burada on dakika beklemem gerekiyormuş, arena başlamadan ölüm olursa sorumlu kişiler diskalifiye olacakmış. Bunu yapacak kadar salak olan biri yoktur herhalde.
Geldiğim bekleme odasında tabureler dışında hiçbir şey yoktu, ben de köşede bir tabureye oturdum ve sessizce etrafımı incelemeye başladım. Odaya girdiğimde boyu gerçekten bir devi andıran adama baktım önce. Elinde bir gürz ve oldukça büyük bir kalkan tutuyordu. Bu adamın boyu gereksiz uzundu, hiç rahatsız olmuyor muydu acaba? Belki de uzun boyu yüzünden çok zorluk yaşamıştır. Belki de arkadaşları onu dışlamıştır. Her neyse, ne derler bilirsiniz. Önemli olan boyu değil işlevi. Kendisi hakkında bir saniyede dram dolu bir geçmiş ürettiğim uzun boylu adamı inceledikten sonra bakışlarımı sarı saçlı kıza çevirdim. Den Den Mushi'den, kendisine Prenses Sorami diye hitap eden biriyle tartışan bu kız, elinde bir kılıç tutuyordu. Belki de onla dövüşerek kılıç konusundaki seviyemi test edebilirdim. Acaba gizlediği bir silahı falan var mıydı? Aklımdan bunları geçirip kızı sakin bakışlarla incelediğim sırada yanına kırmızı kapşonlu bir adam oturdu ve kıza laf attı. Bu adamı görünce ilgimi çeken ilk şey ellerindeki metal pençeler oldu. O anda iyi ki kalkan almışım diye geçirdim içimden. Kırmızı kapşonlu adamın sarı saçlı kızı kışkırtmasından sonra kız kılıcını adama doğrulttu. Hey, bu kadar saf mısınız gerçekten? İkili birbirine girmek üzere iken araya beyaz saçlı biri girdi. Güya hepsi hava yapıp kendini gösteriyordu. Bu anlamsız çabayı bomboş bakışlarla karşıladım ve bir süre dönen tartışmayı dinlemedim. O üçlü birbirleriyle atıştığı sırada bakışlarımı odadaki diğer insanlara çevirdim.
Kafamı çevirdiğim gibi üst tarafına hiçbir şey giymemiş, uzun saçlara sahip bir kadın gördüm. Kırmızı, tüm bacaklarını kaplayacak uzunluktaki çorapları dikkat çekiyordu. Özgüveni ise hoşuma gitmişti. Kıyafet dediğimiz şey o kadar da önemli değildi. Tarzını beğendiğim bu kız yanındaki diğer kızla bir diyalog içerisindeydi. Yasmin diye hitap ettiği bu kızın sarı saçları, dikkat çeken renkli eldivenleri vardı. İki de tabancası vardı bu kızın. O anda kalkanın doğru bir seçim olduğuna tekrar inandırdım kendimi. Peki acaba, beyaz saçlı adam ve çıplak kadın nasıl dövüşüyor olabilirdi? Sanırım bekleyip öyle görmekten başka bir seçeneğim yoktu.
Bu iki kızı da incelemiştim ve sıra, elindeki bıçakla taburede uyuyan beyaz saçlı çocuğa gelmişti. Bıçağı ilgimi çekmişti, nasıl saldırılar yaptığını ve nasıl dövüştüğünü merak etmiştim.
Daha sonra gri saçlı, bisentolu adam dikkatimi çekti. Elindeki silahı yeterince iyi kullanabildiğini ümit ederek bakışlarımı odadaki son kişiye çevirdim. Yaklaşık iki metre boyundaydı, iri biriydi ve birçok silahı vardı. Kalkan, bıçaklar, kılıç... Birinde iyiyse, diğerinde kesinlikle kötü olmak zorundaydı. Açıklarını bulmaktan çekinmeyecektim.
Detaylı incelememi bitirdikten sonra arenanın başlamasını bekleyecektim.
Geldiğim bekleme odasında tabureler dışında hiçbir şey yoktu, ben de köşede bir tabureye oturdum ve sessizce etrafımı incelemeye başladım. Odaya girdiğimde boyu gerçekten bir devi andıran adama baktım önce. Elinde bir gürz ve oldukça büyük bir kalkan tutuyordu. Bu adamın boyu gereksiz uzundu, hiç rahatsız olmuyor muydu acaba? Belki de uzun boyu yüzünden çok zorluk yaşamıştır. Belki de arkadaşları onu dışlamıştır. Her neyse, ne derler bilirsiniz. Önemli olan boyu değil işlevi. Kendisi hakkında bir saniyede dram dolu bir geçmiş ürettiğim uzun boylu adamı inceledikten sonra bakışlarımı sarı saçlı kıza çevirdim. Den Den Mushi'den, kendisine Prenses Sorami diye hitap eden biriyle tartışan bu kız, elinde bir kılıç tutuyordu. Belki de onla dövüşerek kılıç konusundaki seviyemi test edebilirdim. Acaba gizlediği bir silahı falan var mıydı? Aklımdan bunları geçirip kızı sakin bakışlarla incelediğim sırada yanına kırmızı kapşonlu bir adam oturdu ve kıza laf attı. Bu adamı görünce ilgimi çeken ilk şey ellerindeki metal pençeler oldu. O anda iyi ki kalkan almışım diye geçirdim içimden. Kırmızı kapşonlu adamın sarı saçlı kızı kışkırtmasından sonra kız kılıcını adama doğrulttu. Hey, bu kadar saf mısınız gerçekten? İkili birbirine girmek üzere iken araya beyaz saçlı biri girdi. Güya hepsi hava yapıp kendini gösteriyordu. Bu anlamsız çabayı bomboş bakışlarla karşıladım ve bir süre dönen tartışmayı dinlemedim. O üçlü birbirleriyle atıştığı sırada bakışlarımı odadaki diğer insanlara çevirdim.
Kafamı çevirdiğim gibi üst tarafına hiçbir şey giymemiş, uzun saçlara sahip bir kadın gördüm. Kırmızı, tüm bacaklarını kaplayacak uzunluktaki çorapları dikkat çekiyordu. Özgüveni ise hoşuma gitmişti. Kıyafet dediğimiz şey o kadar da önemli değildi. Tarzını beğendiğim bu kız yanındaki diğer kızla bir diyalog içerisindeydi. Yasmin diye hitap ettiği bu kızın sarı saçları, dikkat çeken renkli eldivenleri vardı. İki de tabancası vardı bu kızın. O anda kalkanın doğru bir seçim olduğuna tekrar inandırdım kendimi. Peki acaba, beyaz saçlı adam ve çıplak kadın nasıl dövüşüyor olabilirdi? Sanırım bekleyip öyle görmekten başka bir seçeneğim yoktu.
Bu iki kızı da incelemiştim ve sıra, elindeki bıçakla taburede uyuyan beyaz saçlı çocuğa gelmişti. Bıçağı ilgimi çekmişti, nasıl saldırılar yaptığını ve nasıl dövüştüğünü merak etmiştim.
Daha sonra gri saçlı, bisentolu adam dikkatimi çekti. Elindeki silahı yeterince iyi kullanabildiğini ümit ederek bakışlarımı odadaki son kişiye çevirdim. Yaklaşık iki metre boyundaydı, iri biriydi ve birçok silahı vardı. Kalkan, bıçaklar, kılıç... Birinde iyiyse, diğerinde kesinlikle kötü olmak zorundaydı. Açıklarını bulmaktan çekinmeyecektim.
Detaylı incelememi bitirdikten sonra arenanın başlamasını bekleyecektim.
Kiyora Victoria- Ödül Avcısı
- Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Silah odasından aldığım kalkanı sırtıma yerleştirdikten sonra bekleme odasına gitmiştim. Bekleme odası sıradan bir odaya benziyordu. Oturmak için bir kaç tabure bırakmışlardı ama hiç biri bana uygun değildi. Bu yüzden etrafı izleyebileceğim bir yere 6-7 tane tabure çekip oturmuştum. Koca götüm anca sığıyordu.
Benim dışımda sekiz kişinin daha olduğunu saymıştım. Yani arenada dokuz kişi olacaktık. Gerçi arenanın büyüklüğü düşünülürse bu normaldi, hatta az bile sayılırdı. Saymayı bitirdikten sonra rakiplerimi incelemeye koyulmuştum.
Dikkatimi ilk çeken kişi bir yerin prensesi olduğunu idda eden ve denden mushide konuşan bir karıydı. Fena tipi yoktu. O yüzden en son onu öldürecek, öldürmeden öncede tecavüz edecektim. Fazla güçlü birine benzemiyordu. Ben kadına odaklanırken yanına biri gelmiş ve bir şeyler zırvalamıştı. Pençeli eldivenler giymiş biriydi. Epey tehlikeli birine benziyordu. Bu yüzden ilk başta onla karşılaşmamaya çalışacaktım. En son ise üçüncü bir adam gelip pençeliye bulaşmıştı. Pençeli karşısında pek şansı yok gibiydi çünkü gördüğüm kadarıyla bir silah taşımıyordu.
Bunlar dışında bir kalkan ve katana taşıyan bir kız vardı. Katana ve kalkan uyumlu silahlar değildi. Kız büyük ihtimalle kalkanı kullanma konusunda usta değildi. Ayrıca bu kızda güzele benziyordu. Öldürmeden önce onada tecavüz edecektim.
Arenada iki tane daha kız vardı. Biri tabanca taşıyan güzel sarışın, diiğeri ise çirkin kıvırcık saçlı bir gacıydı. Silahlı olan bana sorun yaşatabilirdi. Silahsız olan ise büyük ihtimalle silahlarını ya saklıyordu yada meyve kullanıcısıydı. Bu ikiliden de uzak durmam benim için iyi olurdu. Zaten müttefik gibi duruyorlardı.
Arenada bir tanede mızraklı bir herif vardı. Güçlü birine benziyordu. Mızrak erimi yüzünden beni biraz dezavantajlı konuma soksada kalkanımı kullanarak kendimi koruyabilirdim.
Orta boylu amiral kıyafeti giymiş adam ise bir acemiye benziyordu. Alabildiği tüm silahları almıştı ama idda ediyorum ki içlerinden birini bile düzgün kullanamazdı.
Son kişi ise uyuma numarası yapan bir veletti. Kesin birinin ona saldırmasını bekliyordu. Böylece ona yaklaşanı öldürüp, diskalifiye olmadan bir kişiyi indirmeyi planlamıştı. Ufak tefek olduğu için çevik olduğunu varsayacaktım ama aramızdaki boy farkı yüzünden zıplasa bile elindeki çakı ile benim hayati bölgelerime yetişemezdi.
Rakiplerimi detaylıca inceledikten sonra kazanma şansımı arttırmak için bir şeyler yapmaya karar verdim. Bir biri ile tartışan üçlüyü; bir birine düşürecektim. Silahsız adama(Hasame) doğru dönüp '' Bayım şu pençeli adam ve sarışın kadına dikkat etseniz iyi olur. Kayıt sırasında bir prensesle birlik olup yumruklarıyla dövüşen birini öldüreceklerini söylüyordu. '' diyecektim. Söylediğim aslında çok bariz bir yalandı ama karşımdaki adam pek zeki gibi durmuyordu. Eğer şansım yaver giderse; arena sırasında pençeli adam ve prenses bozmasına saldırırdı ve büyük ihtimalle kaybederdi. Daha sonrada Prenses Bozması ile pençeli kapışırdı. Bu kapışmanın galibi büyük ihtimalle pençeli olurdu ama iki kişi ile dövüşmekten gücü düşeceğinden eğer karşılaşırsak bana avantaj sağlardı.
Benim dışımda sekiz kişinin daha olduğunu saymıştım. Yani arenada dokuz kişi olacaktık. Gerçi arenanın büyüklüğü düşünülürse bu normaldi, hatta az bile sayılırdı. Saymayı bitirdikten sonra rakiplerimi incelemeye koyulmuştum.
Dikkatimi ilk çeken kişi bir yerin prensesi olduğunu idda eden ve denden mushide konuşan bir karıydı. Fena tipi yoktu. O yüzden en son onu öldürecek, öldürmeden öncede tecavüz edecektim. Fazla güçlü birine benzemiyordu. Ben kadına odaklanırken yanına biri gelmiş ve bir şeyler zırvalamıştı. Pençeli eldivenler giymiş biriydi. Epey tehlikeli birine benziyordu. Bu yüzden ilk başta onla karşılaşmamaya çalışacaktım. En son ise üçüncü bir adam gelip pençeliye bulaşmıştı. Pençeli karşısında pek şansı yok gibiydi çünkü gördüğüm kadarıyla bir silah taşımıyordu.
Bunlar dışında bir kalkan ve katana taşıyan bir kız vardı. Katana ve kalkan uyumlu silahlar değildi. Kız büyük ihtimalle kalkanı kullanma konusunda usta değildi. Ayrıca bu kızda güzele benziyordu. Öldürmeden önce onada tecavüz edecektim.
Arenada iki tane daha kız vardı. Biri tabanca taşıyan güzel sarışın, diiğeri ise çirkin kıvırcık saçlı bir gacıydı. Silahlı olan bana sorun yaşatabilirdi. Silahsız olan ise büyük ihtimalle silahlarını ya saklıyordu yada meyve kullanıcısıydı. Bu ikiliden de uzak durmam benim için iyi olurdu. Zaten müttefik gibi duruyorlardı.
Arenada bir tanede mızraklı bir herif vardı. Güçlü birine benziyordu. Mızrak erimi yüzünden beni biraz dezavantajlı konuma soksada kalkanımı kullanarak kendimi koruyabilirdim.
Orta boylu amiral kıyafeti giymiş adam ise bir acemiye benziyordu. Alabildiği tüm silahları almıştı ama idda ediyorum ki içlerinden birini bile düzgün kullanamazdı.
Son kişi ise uyuma numarası yapan bir veletti. Kesin birinin ona saldırmasını bekliyordu. Böylece ona yaklaşanı öldürüp, diskalifiye olmadan bir kişiyi indirmeyi planlamıştı. Ufak tefek olduğu için çevik olduğunu varsayacaktım ama aramızdaki boy farkı yüzünden zıplasa bile elindeki çakı ile benim hayati bölgelerime yetişemezdi.
Rakiplerimi detaylıca inceledikten sonra kazanma şansımı arttırmak için bir şeyler yapmaya karar verdim. Bir biri ile tartışan üçlüyü; bir birine düşürecektim. Silahsız adama(Hasame) doğru dönüp '' Bayım şu pençeli adam ve sarışın kadına dikkat etseniz iyi olur. Kayıt sırasında bir prensesle birlik olup yumruklarıyla dövüşen birini öldüreceklerini söylüyordu. '' diyecektim. Söylediğim aslında çok bariz bir yalandı ama karşımdaki adam pek zeki gibi durmuyordu. Eğer şansım yaver giderse; arena sırasında pençeli adam ve prenses bozmasına saldırırdı ve büyük ihtimalle kaybederdi. Daha sonrada Prenses Bozması ile pençeli kapışırdı. Bu kapışmanın galibi büyük ihtimalle pençeli olurdu ama iki kişi ile dövüşmekten gücü düşeceğinden eğer karşılaşırsak bana avantaj sağlardı.
Misafir- Misafir
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Oturduğu yerden sırtlanı andıran gülümsemesiyle ilk defa gördüğü rakiplerini izliyordu. Ufak atışmalar, düşmanca bakışmalar... Oda şimdiden bir ölüm atmosferine bürünmüştü. Havadaki kana susamışlığı sezmek, Bacon gibi bir katil için kolaydı. Dövüşçülerin cilveleşmelerini keyifle izlerken, dövüşün ne denli kanlı geçeceğini de anlamıştı.
Cani gülümsemesinin parıltısıyla uyumlu beyaz gözleri, son birkaç dakikadır bir kişide sabitti. Kalabalığa ilgisini yitirmiş ve uykuya dalmış velede odaklanmıştı. Kafasında dönen tikliler ona aradığı müttefiki bulduğunu fısıldıyordu. Çelimsiz ve sıska çocuk hiç de güçlü bir görüntü çizmiyordu. Ama Bacon'un istediği şey de buydu, ona muhtaç biri. Güçsüzler sonradan postalamak için en uygunlarıydı, güçlü bir müttefikse ileride başını ağrıtırdı.
Oturduğu yerden yavaşça doğruldu ve çocuğun yanına varıp, tüm uğursuzluğuyla başında dikildi. Uyanması için onu diziyle dürtükledi. Uyan çocuk. ona kendini toparlaması için biraz zaman tanıdı ve tekrar söze girdi. Çocuk, sen ve ben. Takım olalım, ne dersin? Seni seçtim çünkü sen farklısın. Diğerleri didişirken sen burada sikinin keyfindesin, bunu sevdim.
Cani gülümsemesinin parıltısıyla uyumlu beyaz gözleri, son birkaç dakikadır bir kişide sabitti. Kalabalığa ilgisini yitirmiş ve uykuya dalmış velede odaklanmıştı. Kafasında dönen tikliler ona aradığı müttefiki bulduğunu fısıldıyordu. Çelimsiz ve sıska çocuk hiç de güçlü bir görüntü çizmiyordu. Ama Bacon'un istediği şey de buydu, ona muhtaç biri. Güçsüzler sonradan postalamak için en uygunlarıydı, güçlü bir müttefikse ileride başını ağrıtırdı.
Oturduğu yerden yavaşça doğruldu ve çocuğun yanına varıp, tüm uğursuzluğuyla başında dikildi. Uyanması için onu diziyle dürtükledi. Uyan çocuk. ona kendini toparlaması için biraz zaman tanıdı ve tekrar söze girdi. Çocuk, sen ve ben. Takım olalım, ne dersin? Seni seçtim çünkü sen farklısın. Diğerleri didişirken sen burada sikinin keyfindesin, bunu sevdim.
Misafir- Misafir
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Hasame, Allahu'nun sözlerini duyduktan sonra bir kahkaha atıyor ve: ''Ahaha! Güzel bayanın böyle bir şey yapmasını beklemiyorum; fakat bu karı kılıklı heriften her şey beklenir.Ahaha!'' diyor. Sorami, Hasame'nin bu sözlerine gülüyor. Bunun üzerine Wolkerin'in tepesi atıyor. Önce Sorami'nin üzerine doğru yürüyor Wolkerin. Sonra Sorami'nin üzerine yürümekten vazgeçip Hasame'nin üzerine doğru yürümeye başlıyor. Yürürken de parmağını Hasame'ye doğru doğrultuyor ve ''Sensin ulan karı kılıklı! Bekle, arenada göstereceğim sana gülmeyi!'' diyor. Daha sonra Hasame'nin de üzerine yürümekten vazgeçen Wolkerin, hızlıca yanına doğru birkaç adım atıyor ve uzaktan gözlerini sana doğru dikip: ''Her şey senin başının altından çıktı göt herif. Uzun ve irisin diye kendini bir şey mi sanıyorsun? Ulan...dua et ki yarışma başlamadan önce kimseyi öldüremiyoruz. Sen bekle, arenada ilk senle hesaplaşacağız.'' diyor ve odanın üçünüzden uzak bir köşesine doğru hızlı adımlarla ilerliyor. Eğer Allahu dikkatli bir şekilde bakacak olursa, Wolkerin'in köşeye gideceği sırada gözlerinin dolduğunu görebilir.
Wolkerin köşeye giderken, Hasame Allahu'ya sesleniyor: ''Hey ahbap! Az önce iyi dalavere çevirdin ha! Seni sevdim!''
Bu sırada Bacon, beyaz saçlı çocuğun yanına varıp çocuğun başına dikiliyor. Dizi ile çocuğu dürtükleyeceği sırada çocuk bir anda dizlerini geri çekiyor ve bıçağının keskin kısmını Bacon'a doğru doğrultuyor. Ardından da Bacon'a sesleniyor: ''Ne var?'' Bacon, diğerleri didişirken çocuğun sikinin keyfinde olduğunu ve bunu sevdiğini söyleyip ona takım olmayı teklif ediyor. Cedric bunu duyunca gülümsüyor. ''Olabilir aslında. İnsanları bağırtarak öldürmeyi seviyorum; fakat böyle kalabalık bir ortamda öldüreceğim kurban bağırırsa çok dikkat çekerim. Arkamı kollayacak birinin olması pek kötü bir fikir değil. Yine de bilmem lazım. Dövüşürken ne kadar canileşebilirsin?'' diyor, dili ile bıçağını yalarken.
Yasmin'in yanından kalkan Jeanette, Kiyora'nın yanına doğru yürümeye başlıyor. Yürürken her seferinde iki adım atıp, ikinci adımın ardından hafifçe zıplıyor Jeanette. Ayrıca yürürken sol elini kıvırcık saçlarının arasında gezdiriyor sürekli. Kiyora'nın yanına varan Jeanette, iki eliyle saçlarını kavrayıp saçlarını arkaya doğru atıyor ve Kiyora'ya doğru eğiliyor. Kiyora şu an Jeanette'nin göğüslerini net bir şekilde görebilmekte.
Kiyora'ya doğru eğilen Jeanette, ''Merhaba, eğer yanlış anlamazsanız kalkanınızı bir süreliğine elime alabilir miyim? Size zarar vermeye niyetim yok. Sadece bir şey deneyeceğim.'' diyor.
Gereksiz tartışmalara girmemeyi kafaya takmış olan John, bulunduğu konumda oturmaya devam ediyor ve rakiplerinin hareketlerini gözlemliyor. Bir anlığına, kendisi gibi oturduğu yerden diğerlerini gözetleyip başkasıyla konuşmayan sarışın kadın ile göz göze geliyor. Sarışın kadın birkaç saniye kendisine baktıktan sonra silahları ile ilgilenmeye devam ediyor.
Out: Allahu'nun kısımlarında yaşanan konuşmaları hepiniz duyuyorsunuz. Diğer kısımlarda yaşanan konuşmaları sadece muhattapları duyuyor. Yine de herkes, odanın içinde kimin nereye hareket ettiğini görebiliyor.
Out 2: Biliyorum, hepiniz bu odada bekleme faslını atlayıp dövüşlere geçmek istiyorsunuz. Bir ya da iki tur sonra dövüşler başlayacak.
Wolkerin köşeye giderken, Hasame Allahu'ya sesleniyor: ''Hey ahbap! Az önce iyi dalavere çevirdin ha! Seni sevdim!''
Bu sırada Bacon, beyaz saçlı çocuğun yanına varıp çocuğun başına dikiliyor. Dizi ile çocuğu dürtükleyeceği sırada çocuk bir anda dizlerini geri çekiyor ve bıçağının keskin kısmını Bacon'a doğru doğrultuyor. Ardından da Bacon'a sesleniyor: ''Ne var?'' Bacon, diğerleri didişirken çocuğun sikinin keyfinde olduğunu ve bunu sevdiğini söyleyip ona takım olmayı teklif ediyor. Cedric bunu duyunca gülümsüyor. ''Olabilir aslında. İnsanları bağırtarak öldürmeyi seviyorum; fakat böyle kalabalık bir ortamda öldüreceğim kurban bağırırsa çok dikkat çekerim. Arkamı kollayacak birinin olması pek kötü bir fikir değil. Yine de bilmem lazım. Dövüşürken ne kadar canileşebilirsin?'' diyor, dili ile bıçağını yalarken.
Yasmin'in yanından kalkan Jeanette, Kiyora'nın yanına doğru yürümeye başlıyor. Yürürken her seferinde iki adım atıp, ikinci adımın ardından hafifçe zıplıyor Jeanette. Ayrıca yürürken sol elini kıvırcık saçlarının arasında gezdiriyor sürekli. Kiyora'nın yanına varan Jeanette, iki eliyle saçlarını kavrayıp saçlarını arkaya doğru atıyor ve Kiyora'ya doğru eğiliyor. Kiyora şu an Jeanette'nin göğüslerini net bir şekilde görebilmekte.
Kiyora'ya doğru eğilen Jeanette, ''Merhaba, eğer yanlış anlamazsanız kalkanınızı bir süreliğine elime alabilir miyim? Size zarar vermeye niyetim yok. Sadece bir şey deneyeceğim.'' diyor.
Gereksiz tartışmalara girmemeyi kafaya takmış olan John, bulunduğu konumda oturmaya devam ediyor ve rakiplerinin hareketlerini gözlemliyor. Bir anlığına, kendisi gibi oturduğu yerden diğerlerini gözetleyip başkasıyla konuşmayan sarışın kadın ile göz göze geliyor. Sarışın kadın birkaç saniye kendisine baktıktan sonra silahları ile ilgilenmeye devam ediyor.
Out: Allahu'nun kısımlarında yaşanan konuşmaları hepiniz duyuyorsunuz. Diğer kısımlarda yaşanan konuşmaları sadece muhattapları duyuyor. Yine de herkes, odanın içinde kimin nereye hareket ettiğini görebiliyor.
Out 2: Biliyorum, hepiniz bu odada bekleme faslını atlayıp dövüşlere geçmek istiyorsunuz. Bir ya da iki tur sonra dövüşler başlayacak.
Kyros- Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 08/02/16
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Etrafımı incelemeyi bitirip gözlerimi hafifçe kapatmıştım. O sırada bir gürültü ile uyandım. Söylenen şeylerden şu uzun boylu herifin bir şeyler peşinde olduğunu anlamıştım. Kendini zeki sanıyordu sanırım. Yaptığı şeyin basitliğine aldanan insanları görüp gülümsedim. O sırada silahlı kızın yanından kalkan siyah saçlı kız bana doğru gelmeye başladı. İsmi Jeanette'ydi galiba. Her iki adımından sonra bir kez seken bu kız yanıma yaklaştığı zaman eğildi. Saçlarını arkaya attığı için artık göğüsleri net şekilde belli oluyordu. Hafifçe utandım ve kızın yüzüne baktım. Diğerlerinin görmesini umursamıyor gibiydi. Aramızda sapıklar olabilirdi, şüpheli bakışlarla etrafıma bakındım. O sırada bana doğru eğilen Jeanette, kalkanımı eline almak istediğini söyledi. Bana zarar vermeye niyeti yokmuş, bir şey deneyecekmiş. Bunun üzerine kıza kalkanımı verecektim, "Arena başlayana kadar sende kalabilir." Diyecektim ve gülümseyecektim. Hem sapıklara da meydan vermemiş olurduk. Kızın tepkisine göre ona ittifak teklif edecektim; "Şey, acaba yanlış anlamazsınız, birlikte dövüşmemiz sizin için sıkıntı olur mu? Bu sapık kılıklı heriflerden hoşlanmadım."
Kiyora Victoria- Ödül Avcısı
- Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Sözlerim sonrasında yumruklu çocuk pek etkilenmemiş gibiydi. Onun aksine sinirlenip atar gider yapan pençeli herif olmuştu. Kolay sinirlenen birine benziyordu. Pençeli adam beni ve diğerlerini tehtit ettikten sonra bir kenara çekilmişti. Galiba ağlıyordu.
Planım yarı yarıya işlemişti. Hedeflediğim kişiyi kızdıramasamda Pençeli çocuğu kızdırmayı başarmıştım ki bunun karşılığında da ilk olarak bana dalacaktı ama silahsız dövüşen adamın ilgisini çekmeyi başarmıştım. Bu işten farklı bir şekilde karlı çıkabilirdim.
Bana seslenen adamın yanına gidip '' Ah, ufak bir oyun denedim ama sonucu pek beklediğim gibi olmadı. Adamda fazla sinirli çıktı. Kesin çocukken birileri bunun elinden şekerini falan almıştır.'' dedikten sonra bakışlarımı önce adama sonrada Sorami'ye çevirip '' Müttefik olmaya nedersiniz? Diğerleri yavaştan birlik olmaya başladılar bile...'' diyip elimle bir biri ile konuşan diğer yarışmacıları gösterecektim.
Planım yarı yarıya işlemişti. Hedeflediğim kişiyi kızdıramasamda Pençeli çocuğu kızdırmayı başarmıştım ki bunun karşılığında da ilk olarak bana dalacaktı ama silahsız dövüşen adamın ilgisini çekmeyi başarmıştım. Bu işten farklı bir şekilde karlı çıkabilirdim.
Bana seslenen adamın yanına gidip '' Ah, ufak bir oyun denedim ama sonucu pek beklediğim gibi olmadı. Adamda fazla sinirli çıktı. Kesin çocukken birileri bunun elinden şekerini falan almıştır.'' dedikten sonra bakışlarımı önce adama sonrada Sorami'ye çevirip '' Müttefik olmaya nedersiniz? Diğerleri yavaştan birlik olmaya başladılar bile...'' diyip elimle bir biri ile konuşan diğer yarışmacıları gösterecektim.
Misafir- Misafir
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Bir kaç dakika sonra çakma dev harekete geçmişti. Biraz etrafı karıştırıp başımın iyice şişmesine sebep olmuştu. Daha ilginci daha önce benim gibi hiç bir şey yapmayan kişiler arasın da bile ittifak rüzgarları esmeye başlamıştı. Böyle giderlerse avcı olarak geldiğim yarışma da av olacaktım anlaşılan. Bunları düşünürken benim gibi milleti gözetleyen sarışın kadın ile göz göze gelmiştim. O da ittifak arıyordu belki de. Neyse ya. Öldüreceğim birine bel bağlamak kadar saçma bir şey olamazdı. Hem önümde ki düşmanlarla savaşırken hemde arkamı koruduğunu sandığım bir hançerle vurulmak istemedim. Gerek yok. Bunun yanın da ses de iyice yükseliyor oda da. O yüzden '' Sesinizi kesin!'' diye uyaracaktım onları.
Misafir- Misafir
Geri: B GRUBU(BACON-ALLAHU-JOHN-KİYORA)
Çocuğun tavırlarını hayretler içinde karşılamış Bacon, bir anlık duraksamadan sonra gülümsedi. Gözünde çocukluğu canlanmıştı. Sadece öldürmek için dövüşürüm, velet. dedi, çocuğun sorusuna karşılık.
Yükselen bağırış sonrası bakışlarını çocuktan çevirerek, sesin geldiği yere doğru baktı. Yüzü façalı bir ibne odadakilerin sessini kesmesini buyurmuştu. Dikkat mi çekmeye çalışıyordu bilinmez ama, kendi mezarını kazdığına emindi Bacon. Çoğu kişinin bu hareket sonrası bu piçe uyuz olacağından adı gibi emindi.
"Şu piçe bak evlat, ilk bu götü kalkığı öldürelim derim." diye fısıldadı yanındaki çocuğa.
Yükselen bağırış sonrası bakışlarını çocuktan çevirerek, sesin geldiği yere doğru baktı. Yüzü façalı bir ibne odadakilerin sessini kesmesini buyurmuştu. Dikkat mi çekmeye çalışıyordu bilinmez ama, kendi mezarını kazdığına emindi Bacon. Çoğu kişinin bu hareket sonrası bu piçe uyuz olacağından adı gibi emindi.
"Şu piçe bak evlat, ilk bu götü kalkığı öldürelim derim." diye fısıldadı yanındaki çocuğa.
Misafir- Misafir
1 sayfadaki 7 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
Similar topics
» A Grubu : Shingen- Wİksax-Bacon
» C Grubu : Zack-Kiyora-Akira
» B Grubu : Cygr-Karl-John
» 2. Tur. Clous vs Allahu
» Allahu Akubaru-Saldırılar
» C Grubu : Zack-Kiyora-Akira
» B Grubu : Cygr-Karl-John
» 2. Tur. Clous vs Allahu
» Allahu Akubaru-Saldırılar
One Piece Rpg :: Kurgu-Rehberler :: Arena :: Arşiv :: 2. Arena
1 sayfadaki 7 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz