Geri: A GRUBU(VINCE-MEIRIN-CLOUS-AYBERK-NIENDA)

tarafından Misafir Çarş. 08 Haz. 2016, 17:44

Sonunda Kapüşonlu kızı buldum! Ne kadar mutlu oldum anlayamazsınız! Kızla buluştuğum anda az önce yanından yürüyüp geçtiğim adama iki adet ok fırlattı. Birincisi sıradan bir oktu, adamın bölgesine girer girmez ortadan ikiye ayrılmıştı. O kadar harika gözlerim olmasına rağmen kılıcı çekişini zar zor görmüştüm. İkinci okun ucunda ise bir patlayıcı vardı. Adam bunu fark edip oktan sıyrılmıştı. Tam bu adama bulaşmamamız gerektiğini düşünürken biricik ortağım lafı ağzımdan almıştı.

"Harika bir fikrim var." dedim kendimden emin bir şekilde. Hafifçe sırıtarak "Neden diğerleri birbirini yerken saklanmıyoruz? Hem herkesi yenersek bu kılıçlı adamı da halletmemiz gerekecek. Bırakalım başkaları halletsin onu. Ama sen bilirsin, diyorsan biraz eğlence olsun, heyecan olsun o zaman millete dalabiliriz. Karar senin." dedim. Kapüşonlu kızın cevap vermesini beklemeye başladım. Bu sırada tabii ki gardımı indirmedim. Pür dikkat bir şekilde etrafımı izliyordum, olası bir saldırıya karşı hazırlıklıydım.

tarafından **Clous Cracher** Perş. 09 Haz. 2016, 02:41

Bingo! Clous tahmininde yüde yüz haklıydı. Oturan kılıçlı adam bir İai kullanıcısıydı ve öylece rakiplerinin ona gelmesini bekliyordu. dahası ona karşı doğru gelen bir kılıcı kesebilecek kadar da hızlıydı. Kesinlikle o daireye girmemesi hatta bilerek dairesini küçük çizmiş olma ihtimaline karşı yaklaşmaması gerekiyordu. Ayrıca o oku kimin attığı da barizdi. Onun gibi okları atlatacak yeteneğe sahip olduğunu düşünmüyordu tüküren adam bu yüzden bekleyip gözlen yapmaya devam edecekti.

Bu sırada ikinci bir oku da görmüştü. William bunu bölmek yerine kaçmış ve hayatını kurtarmıştı. Çünkü ok patlıyıcılıydı. Clous, okçu kadının daha ne çeşit oklarının olduğunu merak etmeye başlamıştı. Uzak bir mesafeden saklanarak onu izleyecekti.

tarafından Kyros Perş. 09 Haz. 2016, 18:45

Clous beklemede.
Vince bakıyor ama görmüyor.
Dişi Kartal "Sen nasıl istersen." diyor Ayberk'e.
Meirin saldırdığın kılıcı yumruğu ile durduruyor Joni. Kılıç elinden başlayıp kolunu biraz kesip devam ediyor. Ama Joni durmuyor dibine kadar gelip yumruk atmaya çalışıyor. Kılıçlarınla durduruyorsun ama kötü kılıcın kırılıyor. O sırada Asia koşarak Nienda'nın boynunu tutuyor ve tek hamlede kırıyor. Arkandan sana uçan tekme atmak için zıplıyor.
Lukas görüş alanına giriyor. Senden 3 metre uzakta. Sağında.

tarafından Misafir Perş. 09 Haz. 2016, 20:08

Savaş tüm şiddetiyle insanın üzerine çöktüğünde, kişinin kalbi kontrolü ele alırmış derler. Eğer zayıf bir kalbe sahipsek fırtınadan hemen önceki sessizlikte boğulurmuşuz. Bir elektrikli süpürgeye benzeyen vücudumuza zalim korku yumakları boşalırmış ve rutubetten akmayan bir tuzluk misali tıkanırmışız. Nienda-chan da o hissi yaşamış ve ölmüştü. İnsanlar ölür.... Hep ölürler, hep de ölecekler. Ardından da Gecenin çekmecesinde, boncukları dağılmış bir inci kolye misali unutulacaklar. Damındaki çatlaklardan dolayı içerisini su basmış, terk edilmiş bir gecekondu misali toprağa karışacaklar. Hoşçakal Nienda-chan, seni unutacağım ana kadar hep aklımda kalacaksın.

Beynini, geçtiğimiz sonbaharın ardından kış uykusuna yatırmış rakibim, üzerine doğru gelen kılıca yumruk atmış ve kolu kesilmişti; fakat bu onu durdurmamıştı.Raydan çıkmış bir tren misali üzerime gelen Joni, vücudunun parçalanma riskini göze alıp üzerime doğru bir yumruk bombardımanı başlatmıştı. Her ne kadar saldırılarından kurtulmuş olsam da kalitesiz kılıcım parçalanmıştı. Bu sırada Asia da üzerime doğru saldırıya geçmişti. Ayrıca sarışın kılıç ustası da buraya doğru geliyordu.

Anlaşılan bütün talih kuşlarım kuş gribi olmuştu. Koltuk altına sıkıştırılmış yenik bir tavla maçı ertesinde gibiydim. Müttefiğim ölmüştü. Karşımda ise üç güçlü rakip vardı. Şu an, çocuk bayramının olduğu güne uyanan yoksul bir çocuktan farkım yoktu. Yine de yapılacak bir şey yok. Anlaşılan ölümle ufak bir randevum var.

Sol tarafıma doğru atlayacak ve arkamdan doğru zıplayan Asia'dan ve Önümdeki İri adamdan kısa bir süreliğine de olsa kurtulacağım. Sola atladığım sırada, Aerocab Wall saldırımı kullanacağım. Ardından da sol elimdeki kılıcım ve etrafımda oldukça hızlı bir şekilde dönen kopya kılıcım ile birlikte bir süreliğine savunmada kalacağım. Sonraki hamleme ise sarışın kılıç ustasının yapacaklarına göre karar vereceğim.

tarafından **Clous Cracher** C.tesi 11 Haz. 2016, 02:27

Saklanıyordu Clous. Ortaya pek çıkmak istemiyordu. Çok korkuyor sayılmazdı ama sadece ortaya çıkarsa takım olanların direk tek olanlara çullanacağını biliyordu. En azından O gözlüklüyü indirebilseydi biraz daha rahat olabilirdi. Yinede sorun yoktu. Saklanıyordu. Ama başkalarının da öyle yaptığını varsayılabilirdi. Az önceki okun geldiği yönden başka bir ok gelmemişti ve dahası ordan sesler de gelmeyi kesmişti. Zaten orda olduğunu bildiği iki kişi olan gözlüklü ve okçu kadın aynı takımdaydı. Diğerlerini aramaya gitmiş olabilirlerdi. bu da tüküren adam için onları arkadan vurailmek için iyi bir şanstı.

Cebinden bir avuç çivi alıp ağzını yeniden dolduracak ve sırtını dayadığı koca kayanın etrafında götün götüm dönmeye başlayacaktı. Ardından başka bir kaya ve ardından başka bir kaya. Amacı gizlenerek diğer gizlenenleri bulmaktı. Gördüğü ilk kişinin ise direk nefes borusuna tükürecekti ağzındaki çivilerden birini.

tarafından **Vince Grey** C.tesi 11 Haz. 2016, 13:34

Ne korkak adamlarla arenaya girmişim herkes saklanıyor!Artık tabancalarımı çıkarıp orağımı ve bıçağımı belimde kolayca ulaşabileceğim bir yere koyacaktım.Ardından dikkatli bir şekilde namlumu okun geldiği kayaya odaklayacaktım tabii bunu yaparken etrafıma dikkat edecektim.Eğer yine bir şey olmazsa kayadan çıkıp hızlı bir şekilde arenanın orta kısmına doğru koşacaktım artık sıkılmıştım ayrıca müttefiklerimi bulmam gerekiyordu.Koşarken bileğime dikkat etmeyi unutmayacaktım.Belki orta kısımda bir şeyler dönüyordur.

tarafından Kyros C.tesi 11 Haz. 2016, 14:12

Vince ortaya doğru koşarken sol tarafında saklanan Dişi Kartal ve Ayberk'i görüyorsun. Hiç bir şey yapmadan duruyorlar. Onlarda seni gördü. Bir süre sonra karşından arkasına bakmadan Kaslı Joni geliyor.
Clous ilerlerken Vince'i görüyorsun. Sol tarafında bir şeye bakıyor. O tarafa baktığında bir şey göremiyorsun ama okun çıktığı yer.
Meirin tarafa atladığında Asia senin olman gereken yere doğru zıplıyor iki ayağı havada. Kaslı Joni Asia'yı ayaklarından tutup etrafında bir tur döndükten sonra Asia'yı Lukas'a doğru fırlatıp, arkasına bile bakmadan yanından geçip kaçıyor. Lukas kendisine doğru gelen Asia'nın bacaklarını tek hamlede kesip yürümeye devam ediyor sana doğru...

tarafından **Clous Cracher** Paz 12 Haz. 2016, 23:24

Yavaş ama sağlam adımlarla aramaya koyulmuştu tüküren adam. Kayaların etrafından yavaşça dolanarak ilerliyordu. Elinden geldiğince kimseye fark edilmeden ilereyecek ve fark edeni de anında öldürmek gibi bir düşüncesi vardı. Tıpkı arkasında görgü tanığı bırakmak istemeyen hırsızler gibi. Yani bir bakıma zaten kendisi olacaktı tüküren adam. sadece bu sefer öldürdüğü adamı öldürdükten sonra bir yerlere çekip saklaması gerekmeyecekti.

Şans bu ya ilk karşısına çıkan kişi de gözlüklüydü. Az önce William denilen adama atılan okun geldiği yöne bakıyordu. Elinde bir çift tabanca vardı. İyi gizlemiş diye düşündü Clous ama yeteri kadar değildi. Öyle olsaydı hala gizli olurdu. Ayrıca henüz fark edilmemiştide tüküren adam gizliliği şuan en büyük kozuydu. işte bu yüzden tek bir atış hakkı vardı. Gözlüklünün boğazına yapacağı tek bir atış. Bir süpriz saldırı.

tarafından Misafir Ptsi 13 Haz. 2016, 05:40

Üzücü. Bu dünyadan ihanete uğramanın verdiği hayal kırıklığı ile ayrılacak olmak kötü bir his olmalı. Acaba bacakları kesilmiş olan Asia, ölmek üzere olduğu şu vakitlerde aklından neler geçiriyordur?Kızın birini, sırf silah kullandığı için herkesin gözü önünde korkak olmakla suçlamıştı. Şimdi ise gücüne ve ceseratine güvenip ittifak oluşturduğu Joni denilen mutant, onu Lukas'a fırlatmış ve arkasına bakmadan kaçmıştı. Küçümsediği korkaklık yüzünden ölecek olmak... Neyse, sonuçta buradan sadece bir kişi çıkıyor ve herkes benim kadar iyi niyetli değil. Eninde sonunda ikisinden biri öbürüne ihanet edecekti zaten. Şimdilik bu üzücü anı hafızamdan silecek ve karşımdaki Lukas'a odaklanacağım.
Benim kılıcım tarafından kesilmeyi umursamayıp bana saldırmaya devam eden Joni, Lukas'ı görünce bir kedinin sudan kaçması misali kaçmıştı. Bu durum, üzerime doğru gelmekte olan rakibim ile aramdaki güç farkını açıklamaya yeterdi.Korkunç bir canavar üzerime yaklaşıyordu. Kana susamışlığını beni keserek dindirmek istiyor gibiydi karşımdaki kişi. Böyle bir durumda kaçmaya çalışmanın faydası yoktu. Elimden geleni yapacak ve benden daha güçlü olduğunu düşündüğüm rakibime karşı tüm dikkatimle savaşacaktım.

Aerocab Wall saldırımı iptal edecek ve Aerocab Gun saldırım ile Lukas'a saldıracağım. Lukas, büyük ihtimalle saldırımı atlatacak ve ikinci kez böyle bir saldırı ile uğraşmamak için üzerime doğru hamle yapacaktır. Lukas bana doğru hamle yapacağı sırada, hem sol elimdeki kılıcımla bu hamleyi karşılamaya çalışacak hem de Aerocab Wall sadırımı tekrardan aktif ederek savunmamı güçlendireceğim. Böyle yaparak dövüşü kazanabileceğimi düşünmüyorum; fakat önce birbirimizi tartalım bakalım.

tarafından **Vince Grey** Ptsi 13 Haz. 2016, 17:45

Ortaya doğru koşarken sol tarafımda kapşonlu kızı ve tipsiz çocuğu saklanırken görmüştüm.Hiç bir şey yapmadan duruyorlardı gerçekten bu kadar korkak insanlarla aynı arenaya düşmüş olamam herhalde.İki tarafda birbirini görmüştü.Bir süre bakıştıktan sonra arkasına bakmadan kaçan Kaslı Joni geliyordu.

Neyse ben şimdilik önümdeki yemeğe odaklanayım iki tabancamın birini tipsiz velete diğerini ise kapşonlu kıza tutup kalplerine hedef aldıktan sonra aldıktan sonra tetiğe basacaktım.Kaçacak pek yerleri yoktu ama yinede kaçarlarsa orağımı hemen tabancamı paltoma koyup(zaman olmazsa yere atıp.)orağımı karnına yeleştirecektim içlerinden birisinin.Bu hareketleri yaparken başka bir rakipten gelebilecek saldırılara karşı dikkatli olacaktım.Sonuçta Kaslı Joni buraya geliyordu ve beni vuran korkak adamda ortalıklarda yoktu.