Geri: A GRUBU(VINCE-MEIRIN-CLOUS-AYBERK-NIENDA)

tarafından Kyros Ptsi 13 Haz. 2016, 18:49

Clous attığın çivi rakibinin ensesinden giriyor. Başka yerden kalbine giren bir okla birlikte ölüyor. Clous Kaslı Joni'nin Vince'in cesedinin üzerinden atlayıp sana doğru geldiğini görüyorsun.
Vince silahını çekip ateş ediyorsun. Dişi kartal kaçıyor ve sana bir ok fırlatıyor. Kızıl saçlı adam kalbine yediği bir kurşunla ölürken, arkandan gelen bir darbe sonrasında kalbine giren bir okla ölüyorsun.
Meirin Lukas sana doğru gelirken 'Aerocab Gun' saldırınla saldırıyorsun. Saldırıdan sıyrılıp sana doğru atağa kalkarken sol elinle kendini savunuyor. Sağ elinle ise 'Aerocap Wall' tekniğini uyguluyorsun. Bu sırada dibine kadar girmiş olan Lukas sağ elini kesiyor. Ama 'Aerocap Wall' saldırından dolayı iki bacağında da derin kesikler oluyor. Sağ elin kopmuş durumda. Lukas 2 adım ötende bacakları neredeyse iş görmez durumda.

tarafından Misafir Salı 14 Haz. 2016, 17:41

Planım kısmen başarılı olmuş olsa da bu mücadeleden zararlı çıkan taraf ben olmuştum. Saldırım rakibimin bacaklarına hasar vermişti; fakat bu sırada sol elimdeki kılıcımla kendimi savunamamış ve sağ elimi kestirmiştim. Sağ elim olmadan kopyaladığım nesneleri kontrol edemezdim; fakat asıl mesele bu değildi. Elim kesilmişti ve sadece birkaç dakika sonra, kan kaybından dolayı kalbim atmayı kesecekti. Siyah denizlerin çağırdığı beyaz bir gemiye benzeyen ölüm beni alacaktı. Sönmüş yıldızlar, yanmış otlar misali yok olup gidecektim. Buna izin veremezdim.

Karşımdaki rakibimi yensem bile arenada daha pek çok kişinin olduğuna emindim. Dövüşler bu kadar çabuk bitemezdi çünkü. Kanlar fışkıran bileğimi boşverip Lukas'a saldırmam sadece daha çok hasar almama neden olurdu. Bacakları iş görmez durumda olan Lukas'ı bırakıp, arkama dönecek ve sol çaprazıma doğru tüm hızımla depar atacaktım. Böylece arenaya ilk çıktığım yerin birkaç metre daha duvara yakın tarafına ulaşacaktım. Daha sonra, sol çaprazdaki kayalardan birinin arkasına geçecek ve çevremi kontrol edecektim. Eğer etrafımda kimsenin olmadığına emin olursam, seyircilere arkamı dönecek ve üzerimdeki kıyafetimi çıkaracaktım. Kıyafetimi, kanayan koluma saracak ve kan akışını durduracaktım. Kan akışını durdurmamın ardından da kangren olmamak için, bağladığım kısmı dişlerimle kopartacaktım. İşler planladığım gibi giderse kanamam duracaktı. Gerçi arenanın geri kalan kısmında yarı çıplak bir şekilde dövüşmek zorunda kalacaktım; fakat ne kadar utanç verici olursa olsun ölmekten iyidir. Değil mi?

tarafından **Clous Cracher** Çarş. 15 Haz. 2016, 00:28

Tabancasını çıkartmış ve sıkmıştı gözlüklü. Ardından Clous tükürmüştü, ardından kabine bir ok saplanmıştı. Önce çivi sonrada ok. Kolay bir ölüm olmamıştı gözlüklünün ki. Hele de okçu kadının onun tarafında olduğunu düşününce. Gerçi takım olmanın tehlikesinin farkında olmalıydı gözlüklü adam. Burdan sadece bir kişi kurtulacaktı. Takım kurmak mantıksızdı. En azından öyle olmasını umuyordu. Hiç takım akalmamış olmasını diliyordu.

Kimlerin gittiğini yada kimlerin kaldığını bilmiyordu tüküren adam. Ölenlerden emin olduğu gözlüklü vardı sadece. Birde ölmeden hemen önce silahıyla okun geldiği yöne ateş etmişti. Okçu kadının da öldüğünü düşünebilirdi böylece. Kalanlardan ise William olmalıydı sapasağlam. Birde şu kendine doğru gelen ayı oğlu ayı vardı. Pek sapasağlam denemezdi kendisi için çünkü kolunda boydan boya çizik vardı fakat bu yara bu ayıyı durdurmamıştı. Clous'un dövüş tekniğini bilmemesi işine geliyordu. Bu sayede çivilerine karşı hiç bir önlem almadan doğruca üstüne geliyordu. Her ne kadar tam bir ayı olsada tüküren adam korkmamıştı. Ağzında çivilerden bir tanesini onun boğazına gönderecekti. Ve ıskalarsabir tane daha. Ve sonra bir tane daha...

tarafından Kyros Çarş. 15 Haz. 2016, 19:42

Kaslı Joni, rakibine doğru koştuğu sırada kolunu önüne siper ediyor ve Clous'un gönderdiği ilk çivi, rakibinin sol kolunun dışına doğru saplanıyor. Clous, bunun ardından hızla üzerine doğru gelmekte olan rakibine çivilerini fırlatmaya devam ediyor. Clous'un attığı ikinci çivi de rakibinin sol kolunun dışına saplanırken; atılan üçüncü çivi rakibinin boğazını sıyırıyor. Dördüncü çivi de ilk iki çivi gibi rakibin koluna saplanıyor. Clous dördüncü çiviyi yolladığı sırada, rakibinin dibine gelen Kaslı Joni, sağ kolu ile Clous'un yüzüne doğru bir yumruk atıyor ve rakibini uçuruyor. Clous'un yere düşmesinin ardından, kendisinin de durumu pek parlak sayılmayan Kaslı Joni, Clous'a doğru yavaşça yürüyor; fakat bu sırada Kasli Joni'ye arka tarafından bir ok saplanıyor ve Kaslı Joni yere yığılıyor. Clous, oku görse de oku atan kişinin yerini göremiyor.

Meirin, arenanın sol çaprazındaki kayalardan birinin arkasına geçiyor ve yarasını sarıyor. Bunun ardından kanaması duruyor; fakat kanamanın durmasından kısa bir süre sonra Meirin'in tansiyonu düşüyor ve nabzı yükseliyor. Ateşinin hafiften yükseldiğini fark eden Meirin'i bir uyuşukluk hissi kaplıyor.

tarafından **Clous Cracher** Cuma 17 Haz. 2016, 02:48

Sağlam bir yumruk yemişti Clous. Biraz geriye uçup yere yığılmıştı. Rakibi üstüne gelmeye evam ediyordu. O da kendini toparlamaya çalışıyordu. Ağzında hala bir dolu çivi vardı ve bunları tükürmeye hazırdı ki birden üstüne doğru gelen devasa adamın döştüğünü fark etti. Arkasından bir ok ile devrilmişti rakibi. Bu iki olmuştu. İkinci defadır onun başlattığı işi şu okçu kadın bitiriyordu. Zoraki bir ortaklık oluşmuştu sanki. Ona güvenemezdi belki ama sadece tek seferlik daha yardım etmesini istiyordu. Yada umuyordu.

İlk iş olarak ayağa kalkacaktı. Yediği yumruktan sonra denge problemi varmı yokmu diye kısa süre kendine bakacaktı. Problem yoksa etrafta gözlriyle okçu kadını arayacak ve ona William'ın olduğu yeri işaret edecekti. Kendisi de oraya hareketlenecekti. Tabi Okçu kadından gelecek herhangi bir karşı saldırıya da hazırlıklı olarak. Şayet denge problemi varsada bir kayanın arkasına kendini atıp düzelmeyi bekleyecekti. Coni'ye ok arkasınan girmiş olduğuna göre okçu kadın da o tarafta olmalıydı. Yani salanacağı yön onun zıt yönüydü

tarafından Kyros C.tesi 18 Haz. 2016, 14:50

Meirin gözleri kapanmadan önce kolunda bir ağrı hissediyor. Sonrasında kulağında 'uyuma' sesleri yankılanıyor. Ama uykuya yenik düşüyor ve hayata gözlerini son kez kapıyor.
Clous ayağa kalkıp baş dönmesi hissediyor. Kendine geldiğinde Dişi Kartala bakıp kafasıyla William'ı işarer ediyor, Dişi Kartal kafasıyla onaylayıp okunu indiriyor, Clous'u yanına bekliyor.

tarafından **Clous Cracher** Ptsi 20 Haz. 2016, 02:14

Kadın Clous'un isteğini kafasıyla onaylamıştı fakat iş tam olarak tüküren adamın istediği gibi olmuyordu. Dişi Kartal Clous'u yanına çağırıyordu. Galibi niyeti plan yapmaktı fakat işler tam olarak öyle gitmemişti şimdiye kadar. Onların ortaklığı planlı değil doğaçlama gelişen bir ortaklıktı ve netice vermesinin de nedeni buydu. Yanına gidip plan yaptıklarında büyü bozulabilirdi.

Öte yandan Okçu kadına biraz yaklaşmak Clous'un işine gelebilirdi. Doğrudan ne tip oklarınn bulunduğunu elbette ki salak değilse söylemezdi ama fikir sahibi olabilirdi. Aiç olmazsa ona yaklaşırken sadağındaki okları sayacaktı. Ardından ona "Ne yapıyoruz?" diye soracaktı fısıldayarak. Buraya kendini çağıran o olduğuna göre bir planı da vardı. yada olmalıydı.

tarafından Kyros Ptsi 20 Haz. 2016, 21:55

Dişi Kartalın yanına gittikten sonra dönüp baktığınızda William'ın artık orada olmadığını görüyorsunuz. Yakından baktığında Dişi Kartal'ın sadağında 20 kadar normal ok görüyorsun. Göze çarpan başka bir şey ise kıyafetinin kol kısmının içinde bir bıçak çıkıyor ve etrafına bakarak yürümeye başlıyor..

tarafından **Clous Cracher** Salı 21 Haz. 2016, 00:13

Tam yirmi tane ok asaymıştı Clous. Yirmi tane sıradan ok. Yüksek intimal patlayıcı vesaire özel cephanesi sadece ok başı halindeydi ve atacağı oka monte ediyordu. yani sedaca yirmi atış hakkı vardı. Okları bitince savunmasız kalırdı. O zaman da tüküren adam için kolay lokma olurdu. Sona bırakmak için mükemmel adaydı. Tabi önce William'ı halletmek gerekiyordu.

Yalnız William'ın oraya gittiklerinde yerinde yoktu. Nerde olduğu konusunda hiç bir fikri yoktu tüküren adamın. Bir iai kullanıcısı dövüş esnasında yerini terk ettiyse bu sadece iki anlama gelebilirdi. ya ölmüştü ki öyle olsaydı da cesedi olurdu. Yada tuzak kurmuştu. Acaba iai den başka gücü mü vardı? İlk akla gelen şey görünmezlik veya kamuflaj gibi bir yetenti ama eğer onu yapabiliyor olsaydıen başından yapardı. Etraftaki taşların birinin ardında Clous'un en başında düşünmüş olduğu saldırmak için yakınlaşmak gereken bir alan mı bulmuştu acaba?

Bu arada Dişi Kartal Clous'a bilmediği birşey daha gösteriyordu. kıyafetinin kol kısmından çıkardığı bıçak ile yavaş yavaş yürümüye başlamıştı. Clous'da onu takip edecekti ama aynı zamanda kolunu uzatınca bıçaklayamayacağı kadar da mesafe bırakacaktı.

tarafından Kyros Salı 21 Haz. 2016, 18:44

Aranızda belli bir mesafe, Dişi Kartal'ı takip ediyorsun. Dişi Kartal ara ara koklayıp ara ara durarak etrafını izliyor. Merkeze kadar ilerlediğinizde William'ın yerde yatan Lukas'ın kalbinden kılıcını çektiğini görüyorsunuz. Kılıcını kınına sokup kınıyla birlikte sol kolunun altına alıp size doğru bakıyor ve bir hamle bekliyor.