Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
4 posters
1 sayfadaki 3 sayfası
1 sayfadaki 3 sayfası • 1, 2, 3
Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Yeni rotalarına yönelmelerinden iki gün sonra, bir gece vakti bir hırsız girmişti kahramanlarımızın gemisine. Hırsız kardeşler, kısa bir süre içinde yakaladıkları hırsızı öldürecekleri sırada, hırsızın ağzından dedelerinin ismi dökülmüştü. Bunun ardından sır perdesi aralanmış, Oncle adındaki adamın hırsızlarımızın dedelerinin oğlu,belki de onlarca oğlundan biri, olduğu ortaya çıkmıştı.
Daha sonra, dedelerinin isminin hatırına upuzun kollara sahip olan bu adamı affedip kendilerine katılmayı teklif etmişti hırsızlarımız. Her ne kadar babasından hala nefret etmekte olsa da bu teklifti kabul etmişti Oncle. Babasını bulana kadar bu adamlarla kalıp hayatta kalma şansını arttıracaktı.Babasını bulduktan sonraysa.... kesinlikle çok canice planları vardı.
Yolculuklarının üçüncü gününün sabahı, güvertede birtakım işlerle uğraşan Jeux dışında, herkes geminin mutfağında toplanıp güzel bir kahvaltı yapmıştı. Kahvaltının bittiği sırada telaşla içeriye gelen Jeux, Shingen'e bir gazete haberini göstermişti. Bugünün tarihini taşıyan haberde:
''SON İKİ GÜN!
Efatra adasında verilecek festivalin başlamasına iki gün kaldı. İki gün önce adaya teşrif eden Kral Kaplan Yürekli Raçard, komşu adalardan gelecek bazı değerli misafirlerini karşılamak için dün Yonra bölgesine teşrif etti. Bu sırada muhabirimizle de konuşan Kral Raçard, festivalin beş gün süreceğini, adaya gelen misafirlerin çekinmesine gerek olmadığını, adanın en uç kısmından itibaren güvenliğin oldukça sıkı tutulduğunu, kazandığı büyük zaferin ardından elde ettiği ganimetle şahane bir festival düzenleyeceklerini açıkladı.
Pek çok kral,kraliçe,prens,prenses ve iş adamı adaya tertif etmiş durumda. Bu sayının artması bekleniyor. Yine de bu duyduklarınız sizi endişelendirmesin. Kontrollerden geçildiği taktirde her gelir grubundan insanın yer alacağı bir festival olacağı açıklanmış durumda. ''
****************************************************************************
Star kahvesinden bir yudum aldıktan sonra ayağa kalkıp pencerenin kenarına gitti. Bir süre gözleri ile odanın dışını süzen Star, kimsenin kendilerini dinlemediğine emin olduktan sonra Şhelif'e dönüp: ''Şhelif-san. Diğer devriye gemilerinden biri Aoinin'in gemisini bulmuş. Aoinin'in söylediklerine göre gemileri, iki gün önce iki farklı korsan grubunun saldırısına uğramış. Bu sırada Spear ölmüş. Spear aynı zamanda rotacıları olduğundan rotayı belirleyememişler. Çağrılarımıza cevap vermemelerinin sebebi ise Den Den Mushi'lerinin çalınmış olmasıymış.'' dedi.
Tüm konuşma boyunca başını okuduğu kitaptan kaldırmayan Şhelif, Star'ın yanından sonsuza kadar uzaklaşmasını istermişcesine bir ses tonuyla: ''O iki eziğin ölüp ölmediği umurumda değil. Şimdilik Aoinin'e dokunma. Festivalden sonra cezasını kendim keserim. Eğer olay dediği gibi iki gün önce gerçekleşmişse gece vakti buraya bazı korsanlar gelebilir. Kıyıdaki denetimi arttırın. Şimdi git. O kadın ile ilgili bir haber almadıkça da beni rahatsız etme.'' dedi.
Out-1 : Eğer isterseniz aradaki iki günde neler yaptıklarınızı yazabilirsiniz.
Out-2: Clous, iki günlük zaman atlamasında meyveni nasıl yediğini anlatmanı istiyorum. Yazarsan bu konuya meyveli başlayabilirsin.
Out-3: Shingen'in bacağındaki yara hala kapanmamış olsa da Shingen yürürken ya da koşarken acı hissetmeyecek kadar iyileşmiş durumda. Jeux'un sırtındaki yara ise Shingen'e kıyasla daha kötü durumda.
Out-4: Hayırlı olsun.
Out-5: Tantosha eziktir.
Daha sonra, dedelerinin isminin hatırına upuzun kollara sahip olan bu adamı affedip kendilerine katılmayı teklif etmişti hırsızlarımız. Her ne kadar babasından hala nefret etmekte olsa da bu teklifti kabul etmişti Oncle. Babasını bulana kadar bu adamlarla kalıp hayatta kalma şansını arttıracaktı.Babasını bulduktan sonraysa.... kesinlikle çok canice planları vardı.
Yolculuklarının üçüncü gününün sabahı, güvertede birtakım işlerle uğraşan Jeux dışında, herkes geminin mutfağında toplanıp güzel bir kahvaltı yapmıştı. Kahvaltının bittiği sırada telaşla içeriye gelen Jeux, Shingen'e bir gazete haberini göstermişti. Bugünün tarihini taşıyan haberde:
''SON İKİ GÜN!
Efatra adasında verilecek festivalin başlamasına iki gün kaldı. İki gün önce adaya teşrif eden Kral Kaplan Yürekli Raçard, komşu adalardan gelecek bazı değerli misafirlerini karşılamak için dün Yonra bölgesine teşrif etti. Bu sırada muhabirimizle de konuşan Kral Raçard, festivalin beş gün süreceğini, adaya gelen misafirlerin çekinmesine gerek olmadığını, adanın en uç kısmından itibaren güvenliğin oldukça sıkı tutulduğunu, kazandığı büyük zaferin ardından elde ettiği ganimetle şahane bir festival düzenleyeceklerini açıkladı.
Pek çok kral,kraliçe,prens,prenses ve iş adamı adaya tertif etmiş durumda. Bu sayının artması bekleniyor. Yine de bu duyduklarınız sizi endişelendirmesin. Kontrollerden geçildiği taktirde her gelir grubundan insanın yer alacağı bir festival olacağı açıklanmış durumda. ''
- Kral Raçard:
****************************************************************************
Star kahvesinden bir yudum aldıktan sonra ayağa kalkıp pencerenin kenarına gitti. Bir süre gözleri ile odanın dışını süzen Star, kimsenin kendilerini dinlemediğine emin olduktan sonra Şhelif'e dönüp: ''Şhelif-san. Diğer devriye gemilerinden biri Aoinin'in gemisini bulmuş. Aoinin'in söylediklerine göre gemileri, iki gün önce iki farklı korsan grubunun saldırısına uğramış. Bu sırada Spear ölmüş. Spear aynı zamanda rotacıları olduğundan rotayı belirleyememişler. Çağrılarımıza cevap vermemelerinin sebebi ise Den Den Mushi'lerinin çalınmış olmasıymış.'' dedi.
Tüm konuşma boyunca başını okuduğu kitaptan kaldırmayan Şhelif, Star'ın yanından sonsuza kadar uzaklaşmasını istermişcesine bir ses tonuyla: ''O iki eziğin ölüp ölmediği umurumda değil. Şimdilik Aoinin'e dokunma. Festivalden sonra cezasını kendim keserim. Eğer olay dediği gibi iki gün önce gerçekleşmişse gece vakti buraya bazı korsanlar gelebilir. Kıyıdaki denetimi arttırın. Şimdi git. O kadın ile ilgili bir haber almadıkça da beni rahatsız etme.'' dedi.
Out-1 : Eğer isterseniz aradaki iki günde neler yaptıklarınızı yazabilirsiniz.
Out-2: Clous, iki günlük zaman atlamasında meyveni nasıl yediğini anlatmanı istiyorum. Yazarsan bu konuya meyveli başlayabilirsin.
Out-3: Shingen'in bacağındaki yara hala kapanmamış olsa da Shingen yürürken ya da koşarken acı hissetmeyecek kadar iyileşmiş durumda. Jeux'un sırtındaki yara ise Shingen'e kıyasla daha kötü durumda.
Out-4: Hayırlı olsun.
Out-5: Tantosha eziktir.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Spear'ın ölümünden sonra iki gün geçmişti. Bu arada Ame ile olan aşkımı tazelemiş hatta ilerletmiştim. Onunla güzel geceler geçirmiş ve birbirimizi daha iyi tanıma fırsatı bulmuştuk. Bu sırada Shingen bize karışmamış ve köşesinde usulca oturmuştu. Görünüşe göre o da biraz dinlenmek ve düşünmek istiyordu. Ame ile geçirdiğimiz güzel günlerden sonra bir gece ansızın bir hırsız gemiye saldırmıştı. Hırsızı yakalamışlar ve sorguya çekmişlerdi. Kaderin cilvesi olsa gerek ki hırsız da dedemizin çocuğuydu. Dedem az azman değilmiş diye düşündüm içimden. Daha kaç kadının kalbini çelip çocuk yapmıştı.
Amcamın da tayfaya katılacağını öğrenmemle birlikte daha rahatlamıştım. Sonuçta ne kadar fazla o kadar iyiydi. Sonraki gün ise Jeux önüme bir gazete haberi getirmişti. Görünüşe göre gittiğimiz adayla ilgili bir haberdi. Bu işlerle uğraşmayı ne severdim ne de anlardım. Adaya varmamıza da az kalmıştı ve bu tehlikeli ortamda sevdiklerime yarardan çok zararım dokunurdu o yüzden kendimden fedakarlık edip sevdiklerimi korumak için o pislik Shingen'e ihtiyacım vardı. Bİzimkileri koruyabilecek ve ona göre karar alabilecek nadir kişilerdendi. Keşke ona ihtiyacımız olmasaydı da mutlu mesut yaşasaydık.
Gazete haberini gördükten sonra Jeux'a çıkabileceğini işaret etmiş ve Ame'ye dönmüştüm. "Bundan sonrası benim için çok tehlikeli. Shingen'in yaptıklarını tavsip etmesem de o bizi korumak için uygun kişi. Onun aşırıya kaçmaması ve kendisini kaybetmemesi için senin yardımına ihtiyacı var Ame. Onu koru o da bizi korusun." demiş ve Ame'ye gitmeden önce son bir öpücük kondurmuştum. Kontrolü Shingen'e vermeden önce "Sakın bir daha adam öldüreyim deme. Sakın beni ve Ame'yi üzecek bir şeyler yapma. Sakııııın." demiş ve köşeme çekilmiştim.
2 gün boyunca Sütoş'un kahrını çekmiş ve onun sakinleşmesi için karışmamıştım. Zaten yapacak da pek bir şeyim yoktu sadece boş boş oturacak ve denizi seyredecektim. Bu arada abimde garip bir şeytan meyvesi yemiş ve çenesini oldukça güzel yapmıştı. Artık ikimizde şeytanın çocuğuyduk. Kontrolü ele aldıktan sonra "Merhaba Ame. Görünüşe göre ikimiz de aranan suçlularız artık. Bundan sonra daha dikkatli olmalıyız." demiş ve kontroldeki kişinin ben olduğumu anlamasını istemiştim. O sırnaşık hareketlerde bulunmasını istemiyordum.
Ne yapacağımı düşünürken jeux'un getirdiği gazeteyi açmış ve okumaya başlamıştım. Gideceğimiz ve vurgun yapacağımız festivale iki gün kalmıştı. Festivali düzenleyen kişi kral Raçard idi. Galiba bir şeyin zaferini kutluyordu ama bu beni ilgilendirmezdi beni ilgilendiren festivale gelecek olan kral,kraliçe,prens,prenses ve iş adamı gibi değerli ve zengin olan insanlardı. O festivaldeki güvenliğin de üst düzey olacağı kesindi. Yani hırsızlık hünerlerimizi göstermek zorundaydık ve bir arada görünmemeliydik olabildiğince. Artık aranan birer suçlulardık ve bu bizim hareket alanımızı kısıtlıyordu.
Gazete haberini okuduktan sonra güverteye çıkmış ve etrafta neler olduğuna bakmıştım artık kontrolün ben de olduğunu anlamaları gerekiyordu. Jeux'u yanıma çağırıp "Ne durumdayız ne zaman adaya varırız. Bizim yapmamız gerekn bir şey var mı?" demiş ve adaya ne zaman varacağımız hakkında bilgi almaya çalışmıştım. Ödüllerimiz hakkında Clous'un konuşma yapmasını beklemiştim. Ödül demek gizliliğin kalkması demekti. Bakalım ilerleyen zaman bize ne gösterecekti.
Amcamın da tayfaya katılacağını öğrenmemle birlikte daha rahatlamıştım. Sonuçta ne kadar fazla o kadar iyiydi. Sonraki gün ise Jeux önüme bir gazete haberi getirmişti. Görünüşe göre gittiğimiz adayla ilgili bir haberdi. Bu işlerle uğraşmayı ne severdim ne de anlardım. Adaya varmamıza da az kalmıştı ve bu tehlikeli ortamda sevdiklerime yarardan çok zararım dokunurdu o yüzden kendimden fedakarlık edip sevdiklerimi korumak için o pislik Shingen'e ihtiyacım vardı. Bİzimkileri koruyabilecek ve ona göre karar alabilecek nadir kişilerdendi. Keşke ona ihtiyacımız olmasaydı da mutlu mesut yaşasaydık.
Gazete haberini gördükten sonra Jeux'a çıkabileceğini işaret etmiş ve Ame'ye dönmüştüm. "Bundan sonrası benim için çok tehlikeli. Shingen'in yaptıklarını tavsip etmesem de o bizi korumak için uygun kişi. Onun aşırıya kaçmaması ve kendisini kaybetmemesi için senin yardımına ihtiyacı var Ame. Onu koru o da bizi korusun." demiş ve Ame'ye gitmeden önce son bir öpücük kondurmuştum. Kontrolü Shingen'e vermeden önce "Sakın bir daha adam öldüreyim deme. Sakın beni ve Ame'yi üzecek bir şeyler yapma. Sakııııın." demiş ve köşeme çekilmiştim.
2 gün boyunca Sütoş'un kahrını çekmiş ve onun sakinleşmesi için karışmamıştım. Zaten yapacak da pek bir şeyim yoktu sadece boş boş oturacak ve denizi seyredecektim. Bu arada abimde garip bir şeytan meyvesi yemiş ve çenesini oldukça güzel yapmıştı. Artık ikimizde şeytanın çocuğuyduk. Kontrolü ele aldıktan sonra "Merhaba Ame. Görünüşe göre ikimiz de aranan suçlularız artık. Bundan sonra daha dikkatli olmalıyız." demiş ve kontroldeki kişinin ben olduğumu anlamasını istemiştim. O sırnaşık hareketlerde bulunmasını istemiyordum.
Ne yapacağımı düşünürken jeux'un getirdiği gazeteyi açmış ve okumaya başlamıştım. Gideceğimiz ve vurgun yapacağımız festivale iki gün kalmıştı. Festivali düzenleyen kişi kral Raçard idi. Galiba bir şeyin zaferini kutluyordu ama bu beni ilgilendirmezdi beni ilgilendiren festivale gelecek olan kral,kraliçe,prens,prenses ve iş adamı gibi değerli ve zengin olan insanlardı. O festivaldeki güvenliğin de üst düzey olacağı kesindi. Yani hırsızlık hünerlerimizi göstermek zorundaydık ve bir arada görünmemeliydik olabildiğince. Artık aranan birer suçlulardık ve bu bizim hareket alanımızı kısıtlıyordu.
Gazete haberini okuduktan sonra güverteye çıkmış ve etrafta neler olduğuna bakmıştım artık kontrolün ben de olduğunu anlamaları gerekiyordu. Jeux'u yanıma çağırıp "Ne durumdayız ne zaman adaya varırız. Bizim yapmamız gerekn bir şey var mı?" demiş ve adaya ne zaman varacağımız hakkında bilgi almaya çalışmıştım. Ödüllerimiz hakkında Clous'un konuşma yapmasını beklemiştim. Ödül demek gizliliğin kalkması demekti. Bakalım ilerleyen zaman bize ne gösterecekti.
Shingen Cracher- Mesaj Sayısı : 161
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Yeni aile üyesi, yeni bir güç ve yeni bir görünüm. Son iki gündür bunları düşünüp bunlarla uğraşıyordu tüküren adam. Öncelikle yeni bir gücü vardı artık. Daha doğrusu gücü olduğunu tahmin ediyordu. Olmalıydı. Bu çirkin çene mutlaka bir şeyler getirmiş olmalıydı Clous'a. Galiba Shingenin yediği şeytan meyvelerinden birini yemişti. Yani öyl tahmin ediyordu. Bu çenenin ve o tadın başka açıklaması olamazdı. O zamandan beri yediği her yemek de bir tuafına gider olmuştu. Sanki yediklerini vücudunun içinde kontrol edebilecekmiş gibiydi. Üstelik çenesinde herşeyi yiyebilecekmiş gibi geliyordu.
Herşey denizci gemisini soydukları günün gecesinde olmuştu. Herkes kamaralarına çekildiğinde Clous'un sabah söylediği şey yüzünden O da Reev de suskunlardı. Tüküren adam ne yaptığını biliyordu ama yaptığı şeyin yanlış olduğunu düşünmüyordu. Bugünkü Teğmen Spear vakasındaki gibi -ve dahası kendisi de Shingen'i yaralamıştı- Birilerine ölümüne güvenmek hataydı. İşte bunu sağlamaya çalışıyordu tüküren adam. Reev'in kendisine canını emanet etmesini istemiyordu çünkü başarılı olamamaktan korkuyordu. kendi kardeşini yaralayan bir abiydi o. Dahası bunu ondan başkası bilmiyordu. Kimseye söylemeye cesaret edememişti. Görüldüğü üzere tayfadaki en güven duyulmayacak kişi kendisiydi. İşte bu yüzden Reev'e o lafları etmiş ve bunu sağlamayı amaçlamıştı. Fakat bunun sonucu olarak da burdaydı. Reev'in yanında ama onun çok uzağında hissediyordu. Birşeyler yapması gerektiğini hissediyordu ama mantığı yapmamasını söylüyordu.
Dakikalar böylece saatler gibi geçerken sonunda ilk hamle Reev'den gelmiş ve kadıncağız, Clous'a dönüp ona onu sevdiğini söylemişti. Bu hamleye karşı tüküren adam da kalbinin sözünü dinlemiş ve ona onu sevdiğini söylemişti. Saddece saniyeler sonra öpüşüyordu iki aşık. Clous tam öpüşmekten bir sonraki aşamaya geçecekti ki partneri kendini geri çekmiş, ona bir dakika beklemesini söyleyip kamaradan çekip gitmişti.
Genç kadın elinde bir meyve tabağı ile geldiğinde tüküren adam tek eliyle tuttuğu dergiyi yatağın altına atmıştı apar topar. Meyve tabağındaki en tepede duran meyve çok dikkat çekiyordu. Özenle kesilmiş ve yerleştirilmişti. Clous'un da ilk yaptığı şey onu sormak olmuştu Reev'e. "Bugün Kyrien'in getirdiği erzakların arasında vardı." Bunu söyledikten sonra yüzü biraz utangaç birazda suçlu bir şekle girmişti. Lafları ağzında geveleyerek suçlu psikolojisinde çıkartıyordu. "Sadece tek lokmalık vardı ben de sana vermek istediğimden diğerlerinden sakladım" Ardından yüzü kızarmış bir şekilde kendini savunmaya geçmişti. "ama merak etme. Diğer meyvelerden şimdi herkesin kapısını tıklatıp kapısının önüne bıraktım." ardında yatağa iyice yanaşmış ve o özel meyveyi ellerine alıp sevdiğinin ağzına kendi elleriyle koymuştu.
Clous meyvenin ağzına girdiği anda kusmasına engel olmuş ama o sesli geğiriğe engel olamamıştı. meyvenin tadı geçekten iğrençti ama yinede ağzından çıkartmamıştı tüküren adam onu. Tek hamlede yutmuş ve kadınına teşekkür etmişti. fakat daha sonra Reev'de parmaklarını yalayınca o iğrenç tadı almıştı. ardından Clous'a neden bunu yaptığını sormuştu. Neden meyvenin tadı bu kadar iğrenç olduğu halde yutmuştu onu. Tabi bu sorunun cevabından sonra da Reev kendi ağzına bir elma atıp onun ağzının tadını düzeltmek için erkeğinin dudaklarına yapışmıştı. "senin o düşüncenin sonucunda senin elinden öleceğimi bile bile zehir bile yerim" Ve böylece uzun ve yorucu bir gece başlamıştı o ikisi için. Çok uzun ve Çok yorucu...
Sabah uyandığında Clous'un çenesi değişmişti. Çenesinin yanında nelerin değiştiğini bilmiyordu ama bir şeylerin değiştiğine inanmak istiyordu. Ömrü boyunca yüzme yeteneğini kaybedip böyle bir çeneye mahkum olmak istemiyordu.
Eçen günler içinde Clous tek sefer dışında kamarasından çıkmamıştı. O olayda da Clous'un çenesini sadece iki kişi görmüştü. Shingen ve gemiye giren bir hırsız. bu olayla beraber yeni bir aile üyesi ortaya çıkmıştı. Üstülik bu yeni üye Clous ile kardeşinin dedelerine kan bağı olarak daha yakın olmasına rağmen sevgi bağı olarak çok daha uzaktı. Clous ve Shingen'in dayısı, dedelerinin öz oğluydu bu yeni adam. Ve Clous hafiften uyuz oluyordu dedesi hakkında konuşmalarına. Fakat şimdi daha büyük bir sorunu vardı tüküren adamın. Ömrünü tayfasından saklanarak geçiremezdi . Kendini Reev ve kardeşi dışındaki tayfa üyelerine de gösterecekti.
Herşey denizci gemisini soydukları günün gecesinde olmuştu. Herkes kamaralarına çekildiğinde Clous'un sabah söylediği şey yüzünden O da Reev de suskunlardı. Tüküren adam ne yaptığını biliyordu ama yaptığı şeyin yanlış olduğunu düşünmüyordu. Bugünkü Teğmen Spear vakasındaki gibi -ve dahası kendisi de Shingen'i yaralamıştı- Birilerine ölümüne güvenmek hataydı. İşte bunu sağlamaya çalışıyordu tüküren adam. Reev'in kendisine canını emanet etmesini istemiyordu çünkü başarılı olamamaktan korkuyordu. kendi kardeşini yaralayan bir abiydi o. Dahası bunu ondan başkası bilmiyordu. Kimseye söylemeye cesaret edememişti. Görüldüğü üzere tayfadaki en güven duyulmayacak kişi kendisiydi. İşte bu yüzden Reev'e o lafları etmiş ve bunu sağlamayı amaçlamıştı. Fakat bunun sonucu olarak da burdaydı. Reev'in yanında ama onun çok uzağında hissediyordu. Birşeyler yapması gerektiğini hissediyordu ama mantığı yapmamasını söylüyordu.
Dakikalar böylece saatler gibi geçerken sonunda ilk hamle Reev'den gelmiş ve kadıncağız, Clous'a dönüp ona onu sevdiğini söylemişti. Bu hamleye karşı tüküren adam da kalbinin sözünü dinlemiş ve ona onu sevdiğini söylemişti. Saddece saniyeler sonra öpüşüyordu iki aşık. Clous tam öpüşmekten bir sonraki aşamaya geçecekti ki partneri kendini geri çekmiş, ona bir dakika beklemesini söyleyip kamaradan çekip gitmişti.
Genç kadın elinde bir meyve tabağı ile geldiğinde tüküren adam tek eliyle tuttuğu dergiyi yatağın altına atmıştı apar topar. Meyve tabağındaki en tepede duran meyve çok dikkat çekiyordu. Özenle kesilmiş ve yerleştirilmişti. Clous'un da ilk yaptığı şey onu sormak olmuştu Reev'e. "Bugün Kyrien'in getirdiği erzakların arasında vardı." Bunu söyledikten sonra yüzü biraz utangaç birazda suçlu bir şekle girmişti. Lafları ağzında geveleyerek suçlu psikolojisinde çıkartıyordu. "Sadece tek lokmalık vardı ben de sana vermek istediğimden diğerlerinden sakladım" Ardından yüzü kızarmış bir şekilde kendini savunmaya geçmişti. "ama merak etme. Diğer meyvelerden şimdi herkesin kapısını tıklatıp kapısının önüne bıraktım." ardında yatağa iyice yanaşmış ve o özel meyveyi ellerine alıp sevdiğinin ağzına kendi elleriyle koymuştu.
Clous meyvenin ağzına girdiği anda kusmasına engel olmuş ama o sesli geğiriğe engel olamamıştı. meyvenin tadı geçekten iğrençti ama yinede ağzından çıkartmamıştı tüküren adam onu. Tek hamlede yutmuş ve kadınına teşekkür etmişti. fakat daha sonra Reev'de parmaklarını yalayınca o iğrenç tadı almıştı. ardından Clous'a neden bunu yaptığını sormuştu. Neden meyvenin tadı bu kadar iğrenç olduğu halde yutmuştu onu. Tabi bu sorunun cevabından sonra da Reev kendi ağzına bir elma atıp onun ağzının tadını düzeltmek için erkeğinin dudaklarına yapışmıştı. "senin o düşüncenin sonucunda senin elinden öleceğimi bile bile zehir bile yerim" Ve böylece uzun ve yorucu bir gece başlamıştı o ikisi için. Çok uzun ve Çok yorucu...
Sabah uyandığında Clous'un çenesi değişmişti. Çenesinin yanında nelerin değiştiğini bilmiyordu ama bir şeylerin değiştiğine inanmak istiyordu. Ömrü boyunca yüzme yeteneğini kaybedip böyle bir çeneye mahkum olmak istemiyordu.
Eçen günler içinde Clous tek sefer dışında kamarasından çıkmamıştı. O olayda da Clous'un çenesini sadece iki kişi görmüştü. Shingen ve gemiye giren bir hırsız. bu olayla beraber yeni bir aile üyesi ortaya çıkmıştı. Üstülik bu yeni üye Clous ile kardeşinin dedelerine kan bağı olarak daha yakın olmasına rağmen sevgi bağı olarak çok daha uzaktı. Clous ve Shingen'in dayısı, dedelerinin öz oğluydu bu yeni adam. Ve Clous hafiften uyuz oluyordu dedesi hakkında konuşmalarına. Fakat şimdi daha büyük bir sorunu vardı tüküren adamın. Ömrünü tayfasından saklanarak geçiremezdi . Kendini Reev ve kardeşi dışındaki tayfa üyelerine de gösterecekti.
En son Clous Cracher tarafından Perş. 11 Ağus. 2016, 20:25 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi (Sebep : gm'nin müdehalesi ile düzenlenmiştir)
Clous Cracher- Mesaj Sayısı : 237
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Shingen'in dışarı çıkmasının ardından mutfak sessizliğe gömülmüştü. Bir süre kimsenin konuşmamasının ardından, Kyrien sessizliği bozmuştu. ''Clous-san. Tüm kahvaltı boyunca bu soru beynimi meşgul etti. Çenenize ne oldu acaba? Bir süredir odandan çıkmamanın sebebi bu muydu yoksa?'' diye sormuştu, oldukça nazik bir ses tonuyla.
Kyrien'in sorusunun ardından gülmemek için bir süredir kendini sıkan Rayno patlayıvermiş ve karnını tutarak kahkaha atmaya başlamıştı. Birkaç saniye boyunca kahkahalarıyla odayı inleten Rayno, daha sonra kendisini toparlamış ve: ''Her neyse, şaka bir yana. Yeni imajınız çok seksi olmuş Clous-san.'' demişti;fakat bunun ardından tekrardan kahkaha atmaya başlamıştı. Ciddiyetleri ile dikkat çeken Kyrien ve Ame bile kıkırdamaya başlamıştı Rayno'nun sözlerinin ardından.
Reev ise utancından kıpkırmızı olmuştu. Clous'un çenesinin o hale gelmesi kendisinin yüzündendi. Clous'un bu halinin komik gözüktüğü kendisinin bile inkar edemeyeceği bir gerçekti. Yine de basit bir fiziksel değişim yüzünden Clous'a olan sevgisi azalacak değildi. Aralarındaki aşkın fiziksel etmenlerin çok ötesinde olduğunu inanıyordu Reev. Bu yüzden de Rayno'nun sevdiği adamla dalga geçer gibi kahkaha atması kendisini çok sinirlendirmişti. Rayno'ya duyduğu sinirden ve olaylardan dolayı hissettiği suçluluk duygusundan dolayı bir anda ayağa fırlamış ve ellerini beline koyup kaşlarını çatarak: ''Rayno yaptığın çok ayıp.'' demişti yüksek sayılabilecek bir ses tonuyla. Rayno gülmeyi kesip doğrulduğu sırada da konuşmasına devam etmişti. ''Ne varmış çenesinde?Bana göre hala çok karizma...''
Reev'in cümlesi yarıda kalmıştı. Karizmatik diyeceği sırada, bir saniyeliğine de olsa kendisini tutamayıp kıkırdamıştı Reev. Hemen ardından iki eliyle ağzını kapatıp endişe ile Clous'a baksa da artık çok geçti. Rayno, hatta Kyrien ve Ame bile Clous'un çenesine bakıp kahkahalar atmaya başlamışlardı.
Güverteye çıktığında, Jeux'un dümenin başında dikilip denizi seyrettiğini görmüştü Shingen. Jeux'a seslenip rotacısını yanına çağırmasının ardından da ona aklındaki soruları sormuştu. Jeux Shingen'in sorularını dikkatlice dinledikten sonra:''Durumumuz iyi. Log Pose sayesinde sorunsuzca ilerliyoruz. Adaya tam olarak varacağımız anı bilmem mümkün değil; fakat konuşturduğunuz teğmenin adanın çevresinde devriyede olduklarını söylemesini ve iki gündür yolda olduğumuzu hesaba katarsak çok yakın bir zamanda kıyıyı göreceğimizi düşünüyorum. Muhtemelen bugün ya da yarın adaya varırız. cevabını vermişti.
Jeux, birkaç saniyeliğine Shingen'in söylediklerini sindirmesini bekledikten sonra tekrardan söze girmişti: ''Shingen-san. Bunu sormak haddime değil biliyorum; fakat merak içerisindeyim. Gazete haberini ben de okudum. Anlaşılan adaya demir attığımız saniyeden itibaren pek çok sorunla karşılaşacağız. Muhtemelen bizlerin denizcilerle savaştığımız da adadakilerin kulağına varmıştır. Hal böyleyken korsan bayrağına sahip olan bir geminin pek çok güvenlik önlemi alındığı söylenen adaya demir atabilmesi bile çok zor gözüküyor. Festivale sızmak için nasıl bir plan izleyeceğiz acaba? demişti Jeux.
Kyrien'in sorusunun ardından gülmemek için bir süredir kendini sıkan Rayno patlayıvermiş ve karnını tutarak kahkaha atmaya başlamıştı. Birkaç saniye boyunca kahkahalarıyla odayı inleten Rayno, daha sonra kendisini toparlamış ve: ''Her neyse, şaka bir yana. Yeni imajınız çok seksi olmuş Clous-san.'' demişti;fakat bunun ardından tekrardan kahkaha atmaya başlamıştı. Ciddiyetleri ile dikkat çeken Kyrien ve Ame bile kıkırdamaya başlamıştı Rayno'nun sözlerinin ardından.
Reev ise utancından kıpkırmızı olmuştu. Clous'un çenesinin o hale gelmesi kendisinin yüzündendi. Clous'un bu halinin komik gözüktüğü kendisinin bile inkar edemeyeceği bir gerçekti. Yine de basit bir fiziksel değişim yüzünden Clous'a olan sevgisi azalacak değildi. Aralarındaki aşkın fiziksel etmenlerin çok ötesinde olduğunu inanıyordu Reev. Bu yüzden de Rayno'nun sevdiği adamla dalga geçer gibi kahkaha atması kendisini çok sinirlendirmişti. Rayno'ya duyduğu sinirden ve olaylardan dolayı hissettiği suçluluk duygusundan dolayı bir anda ayağa fırlamış ve ellerini beline koyup kaşlarını çatarak: ''Rayno yaptığın çok ayıp.'' demişti yüksek sayılabilecek bir ses tonuyla. Rayno gülmeyi kesip doğrulduğu sırada da konuşmasına devam etmişti. ''Ne varmış çenesinde?Bana göre hala çok karizma...''
Reev'in cümlesi yarıda kalmıştı. Karizmatik diyeceği sırada, bir saniyeliğine de olsa kendisini tutamayıp kıkırdamıştı Reev. Hemen ardından iki eliyle ağzını kapatıp endişe ile Clous'a baksa da artık çok geçti. Rayno, hatta Kyrien ve Ame bile Clous'un çenesine bakıp kahkahalar atmaya başlamışlardı.
- Rayno'nun kahkahası(temsili):
Güverteye çıktığında, Jeux'un dümenin başında dikilip denizi seyrettiğini görmüştü Shingen. Jeux'a seslenip rotacısını yanına çağırmasının ardından da ona aklındaki soruları sormuştu. Jeux Shingen'in sorularını dikkatlice dinledikten sonra:''Durumumuz iyi. Log Pose sayesinde sorunsuzca ilerliyoruz. Adaya tam olarak varacağımız anı bilmem mümkün değil; fakat konuşturduğunuz teğmenin adanın çevresinde devriyede olduklarını söylemesini ve iki gündür yolda olduğumuzu hesaba katarsak çok yakın bir zamanda kıyıyı göreceğimizi düşünüyorum. Muhtemelen bugün ya da yarın adaya varırız. cevabını vermişti.
Jeux, birkaç saniyeliğine Shingen'in söylediklerini sindirmesini bekledikten sonra tekrardan söze girmişti: ''Shingen-san. Bunu sormak haddime değil biliyorum; fakat merak içerisindeyim. Gazete haberini ben de okudum. Anlaşılan adaya demir attığımız saniyeden itibaren pek çok sorunla karşılaşacağız. Muhtemelen bizlerin denizcilerle savaştığımız da adadakilerin kulağına varmıştır. Hal böyleyken korsan bayrağına sahip olan bir geminin pek çok güvenlik önlemi alındığı söylenen adaya demir atabilmesi bile çok zor gözüküyor. Festivale sızmak için nasıl bir plan izleyeceğiz acaba? demişti Jeux.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Eninde sonunda olucaktı bu. Geciktirmenin manası yoktu. Yeni çenesine hen Clous'un hemde tayfasındaki diğer kişilerin alışması lazımdı. Şaşırtıcı şekilde Reev ve Shingen çok tepki vermemişti. Ki bu da tüküren adamın avuntusuydu. Sadece Reev'in gerçekten ne düşündüğünü merak ediyordu ama soramıyordu. Sorarsa hem olumsuz cevap almaktan korkuyor hemde asıl düşüncesi olumsuz olsa bile olumlu cevap vereceğini bildiği için bu konu hakkında konuşmuyordu. Gereksizdi bu konu hakkında konuşmak. Zaman geri alınamazdı. Olan olmuştu. Ne olduğu belli olmayan bu çeneyle yaşamaya mahkumdu artık. Asıl sorun yüzme yeteneğinin olup olmadığıydı.
Kahvaltıda özgüveni son derece yerindeydi. Sessizce herkes tabağındakileri yiyordu. Kimse çıt çıkartmıyordu. Clous bunun fırtınadan önceki sessizlik olduğunu tahmin ediyordu. Fakat ilk tepki şaşırtıcı şekilde Rayno'dan değil Kyrien'den gelmişti. Tam cevap vereceği sırada Rayno'nun kahkahaları sarmıştı etrafı. Tüküren adam kendisi de gülümsemişti Rayno ile beraber. Hele ettiği cümlelerden sonra kendine hashkahasını bile atmaya başlamıştı Reev onları susturana kadar. "mgh-mgh-mgh-mgh-mgh-mgh..." o çene ile bu gülüş daha acayip oluyordu. Bu aynı zamanda bir cezaydı ona. Kardeşini yaraladığı için.
Reev susturduğunda ise iki gündür merak ettiği sorunun cevapını almıştı. Reev onu savunurken bir anlığına da olsa kendi göğsü kabarmış ve özgüveni dahada artmıştı. Kendi kendine Halen daha karizmasnı koruduğunu düşünüyordu. Ama sonra...
Sözlerini bitirirken Reev'de gülmüştü bir an için. İşte o an tüküren adam için bir sınırdı. Artık eğlenmeyi bırakmış sinirlenmeye başlamıştı. Reev'in yüzüne bakmıyordu. Hatta sinirinden elindeki çatalı yiyordu ne yaptığını bilmez bir şekilde. Gücünü yeni yeni keşfetmeye başlıyordu Clous Cracher. Çatalı miğdesinde çiviye çevirip ağzına geri getirdikten sonra Rayno'yu sıyıracak şekilde tükürecekti. Gözlerind öfke vardı ama bu öfkenin asıl doğrultulduğu kişi Rayno değil Reev'di. Birkaç saniye sonrada kimsenin yüzüne bakmadan yada kimseye tek kelime etmeden güverteye çıkacaktı.
Kahvaltıda özgüveni son derece yerindeydi. Sessizce herkes tabağındakileri yiyordu. Kimse çıt çıkartmıyordu. Clous bunun fırtınadan önceki sessizlik olduğunu tahmin ediyordu. Fakat ilk tepki şaşırtıcı şekilde Rayno'dan değil Kyrien'den gelmişti. Tam cevap vereceği sırada Rayno'nun kahkahaları sarmıştı etrafı. Tüküren adam kendisi de gülümsemişti Rayno ile beraber. Hele ettiği cümlelerden sonra kendine hashkahasını bile atmaya başlamıştı Reev onları susturana kadar. "mgh-mgh-mgh-mgh-mgh-mgh..." o çene ile bu gülüş daha acayip oluyordu. Bu aynı zamanda bir cezaydı ona. Kardeşini yaraladığı için.
Reev susturduğunda ise iki gündür merak ettiği sorunun cevapını almıştı. Reev onu savunurken bir anlığına da olsa kendi göğsü kabarmış ve özgüveni dahada artmıştı. Kendi kendine Halen daha karizmasnı koruduğunu düşünüyordu. Ama sonra...
Sözlerini bitirirken Reev'de gülmüştü bir an için. İşte o an tüküren adam için bir sınırdı. Artık eğlenmeyi bırakmış sinirlenmeye başlamıştı. Reev'in yüzüne bakmıyordu. Hatta sinirinden elindeki çatalı yiyordu ne yaptığını bilmez bir şekilde. Gücünü yeni yeni keşfetmeye başlıyordu Clous Cracher. Çatalı miğdesinde çiviye çevirip ağzına geri getirdikten sonra Rayno'yu sıyıracak şekilde tükürecekti. Gözlerind öfke vardı ama bu öfkenin asıl doğrultulduğu kişi Rayno değil Reev'di. Birkaç saniye sonrada kimsenin yüzüne bakmadan yada kimseye tek kelime etmeden güverteye çıkacaktı.
Clous Cracher- Mesaj Sayısı : 237
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Güvertede Jeux ve ben vardık sadece. Diğer üyeler mutfakta abimle uğraşıyorlardı. Ona bakıcılık yapacak değildim kendi başının çaresine bakabilirdi. O yüzden mutfak kısmına hiç karışmayacak ve Jeux ile konuşmama devam edecektim.
Bugün ya da yarın adaya varacağımızı söylemişti balık adam. Görünüşe göre plan yapmak için oldukça az vaktimiz kalmıştı. Bu zamana kadar bir plan yapılmaması da oldukça garipti. Sütoş rahatlasın diye ona süre tanımıştım ama tayfanın diğer üyelerinin bu kadar raht olması beni rahatsız etmişti. Clous'un bebek gibi çenesini saklaması ve tayfayı savsaklaması da cabasıydı. Görünüşe göre kontrolü tekrar ele almalı ve tayfayı düzene sokmalıydım.
Jeux planımızın ne olacağını sorduğu zaman ise kısa bir süre denize bakmış ve söylediklerinin mantıklı olduğunu dşünmüştüm. "Galiba haklısın Jeux. O adanın oldukça iyi korunacağı kesin o yüzden dikkatli olmalı ve içeri sızarken tehlikeye girmemeliyiz." demiş ve sonra elimi şıklatıp "Bir planım var ama bakalım herkes ne diyor. Benimle mutfağa gel." demiş ve tayfa üyelerinin olduğu yere doğru harekete geçmiştim.
Mutfağa geçerken Clous'un sinirli bir şekilde mutfaktan çıktığını görmüştüm. Görünüşe göre alınmıştı abim ama şu anda onu teselli edemezdim. Jeux ile mutfağa geçerken Clous'a dönüp "Clous mutfağa gel önemli şeyler konuşacağız. Kızgınlığını sonra yaşarsın." demiş ve abimin olayın ciddiyetini anlamasını ummuştum. Clous inatçı bir tip değildi muhtemelen teklifimi kabul edecekti.
Mutfağa girdiğimde ise tayfanın lakayt haline biraz fırça atacaktım. Artık Grand Line denilen enizdeydik ve bu şekilde hareketler aşırıya kaçarsa büyük sıkıntı yaşayabilirdik. Herkese dönüp "Artık ciddileşme vakti geldi beyler. Şimdiye kadar gülüp etrafta dolaşıyordunuz peki adaya nasıl gireceğimize dair bir şeyler düşünen oldu mu?" diyecek ve onlara kızacaktım. "Daha yeni bir savaştan çıkmışken ve denizcilerle korunan bir adaya girecekken bu rahatlık niye. Oraya varmamıza az kalmasına rağmen bu gevşeklik niye. Size eğlenin demiyorum ama bunu sakın abartmayın. En ufak bir hatamızda hepimizin hapsi boylayacağını da biliyorsunuzdur. Özgür olmak için açıldığımız denizde mahkum olmak nasıl bir duygu olurdu." diyecek ve onların biraz düşünmesini sağlayacaktım.
Tayfaya biraz kaydıktan sonra aklımdaki planı açıklayacaktım. "Adaya varmamıza çok kalmadı o yüzden öncelikle korsan bayrağımızı indirin ve yerine varsa denizci bayrağı koyun. Jeux denizcilerden aldığımız kıyafetleri tayfadakilere dağıt. Herkes denizci kıyafeti giyecek. Gemimizde denizci gemisi zaten. Adaya denizci olarak girmeye çalışmak en mantıklı yol. Ayrıca herkesin tutarlı bir hikayesi olmalı. Mürettebat olarak ortak bir hikaye bulmalı ve onu uygulamalıyız. Şimdi herkes konuşsun ve ortaya güzel bir plan çıkaralım." diyecek ve herkesin işe koyulmasını isteyecektim. Bakalım neler olacaktı.
Bugün ya da yarın adaya varacağımızı söylemişti balık adam. Görünüşe göre plan yapmak için oldukça az vaktimiz kalmıştı. Bu zamana kadar bir plan yapılmaması da oldukça garipti. Sütoş rahatlasın diye ona süre tanımıştım ama tayfanın diğer üyelerinin bu kadar raht olması beni rahatsız etmişti. Clous'un bebek gibi çenesini saklaması ve tayfayı savsaklaması da cabasıydı. Görünüşe göre kontrolü tekrar ele almalı ve tayfayı düzene sokmalıydım.
Jeux planımızın ne olacağını sorduğu zaman ise kısa bir süre denize bakmış ve söylediklerinin mantıklı olduğunu dşünmüştüm. "Galiba haklısın Jeux. O adanın oldukça iyi korunacağı kesin o yüzden dikkatli olmalı ve içeri sızarken tehlikeye girmemeliyiz." demiş ve sonra elimi şıklatıp "Bir planım var ama bakalım herkes ne diyor. Benimle mutfağa gel." demiş ve tayfa üyelerinin olduğu yere doğru harekete geçmiştim.
Mutfağa geçerken Clous'un sinirli bir şekilde mutfaktan çıktığını görmüştüm. Görünüşe göre alınmıştı abim ama şu anda onu teselli edemezdim. Jeux ile mutfağa geçerken Clous'a dönüp "Clous mutfağa gel önemli şeyler konuşacağız. Kızgınlığını sonra yaşarsın." demiş ve abimin olayın ciddiyetini anlamasını ummuştum. Clous inatçı bir tip değildi muhtemelen teklifimi kabul edecekti.
Mutfağa girdiğimde ise tayfanın lakayt haline biraz fırça atacaktım. Artık Grand Line denilen enizdeydik ve bu şekilde hareketler aşırıya kaçarsa büyük sıkıntı yaşayabilirdik. Herkese dönüp "Artık ciddileşme vakti geldi beyler. Şimdiye kadar gülüp etrafta dolaşıyordunuz peki adaya nasıl gireceğimize dair bir şeyler düşünen oldu mu?" diyecek ve onlara kızacaktım. "Daha yeni bir savaştan çıkmışken ve denizcilerle korunan bir adaya girecekken bu rahatlık niye. Oraya varmamıza az kalmasına rağmen bu gevşeklik niye. Size eğlenin demiyorum ama bunu sakın abartmayın. En ufak bir hatamızda hepimizin hapsi boylayacağını da biliyorsunuzdur. Özgür olmak için açıldığımız denizde mahkum olmak nasıl bir duygu olurdu." diyecek ve onların biraz düşünmesini sağlayacaktım.
Tayfaya biraz kaydıktan sonra aklımdaki planı açıklayacaktım. "Adaya varmamıza çok kalmadı o yüzden öncelikle korsan bayrağımızı indirin ve yerine varsa denizci bayrağı koyun. Jeux denizcilerden aldığımız kıyafetleri tayfadakilere dağıt. Herkes denizci kıyafeti giyecek. Gemimizde denizci gemisi zaten. Adaya denizci olarak girmeye çalışmak en mantıklı yol. Ayrıca herkesin tutarlı bir hikayesi olmalı. Mürettebat olarak ortak bir hikaye bulmalı ve onu uygulamalıyız. Şimdi herkes konuşsun ve ortaya güzel bir plan çıkaralım." diyecek ve herkesin işe koyulmasını isteyecektim. Bakalım neler olacaktı.
Shingen Cracher- Mesaj Sayısı : 161
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
İnsan ilişkilerinin, temeli domino taşlarından kurulmuş bir binaya benzediğini söyler bazı bilginler. Denilir ki, en sağlam ilişkilerde bile bazı anlar gelir ve binanın temelindeki taşlar yıkılırmış. Bunu abileriyle birlikte olduğu zamanlardan kalma bir kitapta okumuştu Reev. Clous'un öfke dolu bakışlarını gördüğünde aklına bunlar gelmişti nedense. Eğer gökyüzü bir parça kağıt, deniz bir şişe mürekkep oIsaydı yine de Clous'a karşı hissettiği tüm duyguları yazamazdı Reev. Clous'a karşı bu kadar yoğun şeyler hissediyordu. Her geçen gün ona daha da bağlanmıştı Reev. Hal böyleyken Clous'un bu kadar kızması kendisini çok üzmüştü. Kendisi bir saniyeliğine gülene kadar normal gözüken Clous, kendisinin kıkırdamasının ardından sinirden çatalını yemişti. Yere oturmuş boş gözlerle zemine bakarken her şeyin kendi suçu olduğunu düşünüyordu Reev.
Rayno,Kyrien ve Ame'den de çıt çıkmamıştı Clous'un odadan çıkmasının ardından. Sessizliği bozan ise Oncle olmuştu. ‘’Onkokonkokonkok.’’ Diye gülmüştü Oncle. ‘’Ne olursa olsun onurlu bir erkeğe gülmemelisiniz.’’ Demişti ardından. Bu sözlerin ardından yeniden sessizlik kaplamıştı odayı.
Bu yaşananlardan kısa bir süre sonra, Shingen; Jeux ve Clous ile birlikte mutfağa girmişti. Odaya girdiğinde, odadaki atmosferin oldukça karanlık olduğunu hissetmişti. Bir kişiden bile çıt çıkmıyordu ve herkes ayrı bir köşeye çekilmişti. Shingen’in söylediği sözler odadaki karanlık atmosferi dağıtmaya yetmese de diğerlerinin toparlanıp kendisini dikkatli bir şekilde dinlemelerini sağlamıştı. Shingen’in konuşmasının bitmesinin ardından Jeux denizci kıyafetlerini almak amacıyla; Rayno da korsan bayrağını indirmek amacıyla mutfaktan çıkmıştı. Bu sırada mürettebat da fikirlerini söylemeye başlamıştı.
’'Adada görev alan denizcilermişiz gibi davransak nasıl olur?’' diye sormuştu Kyrien.
‘’Adadaki denizci sayısı az çok bellidir. Birkaç denizci kıyafeti çaldığımız da öğrenilmiş olabilir.’’ Demişti Ame.
‘’Peki ya komşu adadan festivale yardım amacıyla gönderilmiş denizciler gibi davransak?’’ demişti Reev.
‘’O zaman da muhtemelen yüksek rütbeli bir denizciye bizim gelişimizi onaylatacaklardır. Daha kesin bir yöntem bulmalıyız. ‘’ diyen Ame, Reev'i de reddetmişti.
Ame’nin ardından Oncle söze girmişti: ‘’Güçlü denizciler adanın daha iç kısımlarına konumlandırılmış olmalı. Eğer yüksek rütbeli denizciler gibi davranırsanız kıyıdakiler sizi yeterince sorgulayamazlar. Kıyıdakileri yüksek rütbeli denizciler olduğunuza inandırabileceğiniz bir şeye sahip misiniz?’’ diye sormuştu, Shingen ve Clous’a dönerek.
Rayno,Kyrien ve Ame'den de çıt çıkmamıştı Clous'un odadan çıkmasının ardından. Sessizliği bozan ise Oncle olmuştu. ‘’Onkokonkokonkok.’’ Diye gülmüştü Oncle. ‘’Ne olursa olsun onurlu bir erkeğe gülmemelisiniz.’’ Demişti ardından. Bu sözlerin ardından yeniden sessizlik kaplamıştı odayı.
Bu yaşananlardan kısa bir süre sonra, Shingen; Jeux ve Clous ile birlikte mutfağa girmişti. Odaya girdiğinde, odadaki atmosferin oldukça karanlık olduğunu hissetmişti. Bir kişiden bile çıt çıkmıyordu ve herkes ayrı bir köşeye çekilmişti. Shingen’in söylediği sözler odadaki karanlık atmosferi dağıtmaya yetmese de diğerlerinin toparlanıp kendisini dikkatli bir şekilde dinlemelerini sağlamıştı. Shingen’in konuşmasının bitmesinin ardından Jeux denizci kıyafetlerini almak amacıyla; Rayno da korsan bayrağını indirmek amacıyla mutfaktan çıkmıştı. Bu sırada mürettebat da fikirlerini söylemeye başlamıştı.
’'Adada görev alan denizcilermişiz gibi davransak nasıl olur?’' diye sormuştu Kyrien.
‘’Adadaki denizci sayısı az çok bellidir. Birkaç denizci kıyafeti çaldığımız da öğrenilmiş olabilir.’’ Demişti Ame.
‘’Peki ya komşu adadan festivale yardım amacıyla gönderilmiş denizciler gibi davransak?’’ demişti Reev.
‘’O zaman da muhtemelen yüksek rütbeli bir denizciye bizim gelişimizi onaylatacaklardır. Daha kesin bir yöntem bulmalıyız. ‘’ diyen Ame, Reev'i de reddetmişti.
Ame’nin ardından Oncle söze girmişti: ‘’Güçlü denizciler adanın daha iç kısımlarına konumlandırılmış olmalı. Eğer yüksek rütbeli denizciler gibi davranırsanız kıyıdakiler sizi yeterince sorgulayamazlar. Kıyıdakileri yüksek rütbeli denizciler olduğunuza inandırabileceğiniz bir şeye sahip misiniz?’’ diye sormuştu, Shingen ve Clous’a dönerek.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Kimsenin yüzüne bakmadan yada kimseye te gelime etmeden mutfağı terk etmişti Clous. Siniri bir anlıktı ve geçmişti. çıkmasının ve bu tribinin nedeni ona gülmeleri değildi. o anki tribi ne Rayno'ya ne Reev'e nede başka birine değildi. Tepkisi daha çok kendineydi. Rayno'ya saldırmıştı. En azından ona saldırmayı bir an için aklından geçirmişti. O yüzden tepkisi kendineydi. Önce yanlışlıkla da olsa Shingen'i yaralamıştı şimdi de hayatını kurtaran adama doğrudan saldırmayı aklından geçirmişti. Değişiyordu tüküren adam. Galiba Reev onudeğiştiriyordu. Kiseye acıması olmayan, yaptıklarını umursamayan adam yavaş yavaş kayboluyordu. Eskiden olsa Rayno'ya yaptığı hareket umrunda olmazdı. Kendi verdiği tepkiye verdiği tepkiye şaşırmıştı bu defa da. Eski haline dönmeye ihtiyacı vardı fakat dedesine ihtiyacı lazımdı bunun için. Akıl hocasına. Belli ki henüz tam olarak yetişmemişti.
Shingen geri mutfağa çağırdığında yeniden içeri geçecekti. Biraz önce olan olaylar hiç yaşanmamış gibi davranacaktı. Mutfağa ilk girdiğinde doğruca Reev'in yanına giderek ona sarılacaktı. Hiç bir problemi yoktu burdaki kimseyle dayısı hariç. onunla problemi de zaten anışmalarına dayanıyordu. Ciddi birşey yoktu. Sadece kardeşinin yüzüne bakamıyordu. Sırf bu nedenle Sorularına yada dediklerine cevap da veremiyordu. Haklı bir noktaya parmak basıyordu zaten. Müdehale etmeye yada cevap vermeye gerek yoktu. Planı da güzeldi.
Her ne kadar sevmesede dayısı da haklıydı. Zaten Clous, kardeşini yaraladığından beri doğru düzgün düşünemiyordu. Kendisindeki değişimin sebeplerinden biri de bu olmalıydı. Ama söz sırası ona gelmişti. Cebinden sanra bölgesine giriş kartlarını çıkartık gösterecekti herkese. "Bu kartlar işimize yarayabilir. Yeni çenem sayesinde bu kartlardan daha çok üretebileceğimü düşünüyorum. Rütbeli denizci üniformalarını ve denizci bayrağını da ben halledebilirim sanırım."
"Yeni çenem sayesinde" Mi? Odadakilere laf sokmaya mı çalışmıştı Clous? Tüküren adam gerçekten çok değişiyordu ama bu değişimin şimdilik iyi mi yoksa kötü me olduğu belli değildi.
Shingen geri mutfağa çağırdığında yeniden içeri geçecekti. Biraz önce olan olaylar hiç yaşanmamış gibi davranacaktı. Mutfağa ilk girdiğinde doğruca Reev'in yanına giderek ona sarılacaktı. Hiç bir problemi yoktu burdaki kimseyle dayısı hariç. onunla problemi de zaten anışmalarına dayanıyordu. Ciddi birşey yoktu. Sadece kardeşinin yüzüne bakamıyordu. Sırf bu nedenle Sorularına yada dediklerine cevap da veremiyordu. Haklı bir noktaya parmak basıyordu zaten. Müdehale etmeye yada cevap vermeye gerek yoktu. Planı da güzeldi.
Her ne kadar sevmesede dayısı da haklıydı. Zaten Clous, kardeşini yaraladığından beri doğru düzgün düşünemiyordu. Kendisindeki değişimin sebeplerinden biri de bu olmalıydı. Ama söz sırası ona gelmişti. Cebinden sanra bölgesine giriş kartlarını çıkartık gösterecekti herkese. "Bu kartlar işimize yarayabilir. Yeni çenem sayesinde bu kartlardan daha çok üretebileceğimü düşünüyorum. Rütbeli denizci üniformalarını ve denizci bayrağını da ben halledebilirim sanırım."
"Yeni çenem sayesinde" Mi? Odadakilere laf sokmaya mı çalışmıştı Clous? Tüküren adam gerçekten çok değişiyordu ama bu değişimin şimdilik iyi mi yoksa kötü me olduğu belli değildi.
Clous Cracher- Mesaj Sayısı : 237
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Planımı herkesle paylaşmıştım. Bunun sonucunda ortam ciddileşmiş ve herkes fikrini söylemeye çalışmıştı. Konuşulan fikirler arasında en akla yatkın olanı adaya rütbeli denizciler olarak girme fikriydi. Görünüşe göre bunu yapabilirdik. Denizci bayrağı, üniforması hazırdı ben de Spear hakkında az çok bir şeyler biliyordum. Yani benim kılığına gireceğim kişi Teğmen Spear idi.
Planı yaparken Clous yeni çenesi sayesinde bunları halledebileceğini söylemişti. Sonunda eski haline dönüyordu abim. Son zamanlarda Sütoş'a oldukça fazla benzemeye başlamıştı. Bu denizlerde hayatta kalmamız için biraz gaddar olmalıydık. İyilik yapacak adamlarımız yeteri kadar fazlaydı zaten. Clous'un elindeki kartlarda bize yardım edecek türden kartlardı. Onları da bir şekilde kullanabilirdik.
Tayfadakilere tekrardan dönüp "Sanırım planımız hazır. Devriye dönen bir mürettebatız. Ben Teğmen Spear olacağım. Spear'ın mızrağı buradaysa getirin yoksa Clous tarif edip halledelim. Denizci bayrağını asın ve üniformalarınızı giyin. Ben meyve yeteneğimle yüzümü Spear'a benzetmye çalışacağım. Siz de kendinize güzel takma isimler bulun. Hadi herkes iş başına." demişti Shingen. Adaya vardığımızda bu işi iyi kıvırmalı ve sorunsuzca içeriye sızmalıydık. Bakalım işler yolunda gidecek miydi?
Planı yaparken Clous yeni çenesi sayesinde bunları halledebileceğini söylemişti. Sonunda eski haline dönüyordu abim. Son zamanlarda Sütoş'a oldukça fazla benzemeye başlamıştı. Bu denizlerde hayatta kalmamız için biraz gaddar olmalıydık. İyilik yapacak adamlarımız yeteri kadar fazlaydı zaten. Clous'un elindeki kartlarda bize yardım edecek türden kartlardı. Onları da bir şekilde kullanabilirdik.
Tayfadakilere tekrardan dönüp "Sanırım planımız hazır. Devriye dönen bir mürettebatız. Ben Teğmen Spear olacağım. Spear'ın mızrağı buradaysa getirin yoksa Clous tarif edip halledelim. Denizci bayrağını asın ve üniformalarınızı giyin. Ben meyve yeteneğimle yüzümü Spear'a benzetmye çalışacağım. Siz de kendinize güzel takma isimler bulun. Hadi herkes iş başına." demişti Shingen. Adaya vardığımızda bu işi iyi kıvırmalı ve sorunsuzca içeriye sızmalıydık. Bakalım işler yolunda gidecek miydi?
Shingen Cracher- Mesaj Sayısı : 161
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hırsızlığın Amacı 2: Beş Bölgenin Tanrısı [Clous-Shingen ]
Güverteye çıkan Rayno, hızlıca yukarıya tırmanıp korsan bayrağını indirmişti. Sonunda tekrardan eğlenceli şeyler yapabileceklerdi. Hırsızlık yapılmadan geçilen günlerin ardından belli ki herkes gerilmişti. Millet en ufak bir şakayı bile kaldıramaz hale gelmişti. Bu soygunun herkese iyi geleceğini düşünüyordu içeri doğru giderken.
Mutfağa gireceği sırada Jeux'u görmüştü Rayno. Katlanmış denizci kıyafetleri taşıyordu Jeux. Kıyafetlerin üzerinde ise, önceden çaldıkları gemide asılı olan denizci bayrağı vardı. Kendisinin yanına yaklaşan Jeux: ''Rayno, bu bayrağı alıp gemiye asarsın. Bir de kendine buradan bir kıyafet al.Hepimiz bunlardan giyeceğiz.'' demişti. Rayno Jeux'un dediği gibi yapıp bayrağı ve kıyafeti alarak tekrardan güverteye doğru yönelmişti.
Clous ve Shingen'in konuşmalarının ardından, Jeux odaya dönmüştü. Mutfağa giren Jeux,Clous ve Shingen'e; Rayno'ya kıyafet verdiğini ve Rayno'nun kıyafeti alıp denizci bayrağını asmaya gittiğini söylemişti. Ardından da hızlıca elindeki denizci kıyafetlerini dağıtmaya başlamıştı. Elindeki altı adet denizci üniformasının dördünü Reev,Ame,Oncle ve Kyrien'e vermişti Jeux. Üniformalardan birini de, her ne kadar koca bedeni ile içine sığacağına inanmasa da, kendine ayırmıştı. Kalan denizci üniformasını ve Teğmen Spear'ın giydiği elbiseleri de Clous ve Shingen'e uzatmıştı balıkadam.
Jeux kıyafetleri dağıttığı sırada, elbiselerini alan Ame ve Reev, kıyafetlerini değiştirmek amacı ile odanın çıkışına yönelmişlerdi. Ame odadan çıkacağı sırada, Shingen'e Spear'ın mızrağını gemide bir yerde gördüğünü, üzerini değiştirdikten sonra bulup getireceğini söylemişti.
Mutfağa gireceği sırada Jeux'u görmüştü Rayno. Katlanmış denizci kıyafetleri taşıyordu Jeux. Kıyafetlerin üzerinde ise, önceden çaldıkları gemide asılı olan denizci bayrağı vardı. Kendisinin yanına yaklaşan Jeux: ''Rayno, bu bayrağı alıp gemiye asarsın. Bir de kendine buradan bir kıyafet al.Hepimiz bunlardan giyeceğiz.'' demişti. Rayno Jeux'un dediği gibi yapıp bayrağı ve kıyafeti alarak tekrardan güverteye doğru yönelmişti.
Clous ve Shingen'in konuşmalarının ardından, Jeux odaya dönmüştü. Mutfağa giren Jeux,Clous ve Shingen'e; Rayno'ya kıyafet verdiğini ve Rayno'nun kıyafeti alıp denizci bayrağını asmaya gittiğini söylemişti. Ardından da hızlıca elindeki denizci kıyafetlerini dağıtmaya başlamıştı. Elindeki altı adet denizci üniformasının dördünü Reev,Ame,Oncle ve Kyrien'e vermişti Jeux. Üniformalardan birini de, her ne kadar koca bedeni ile içine sığacağına inanmasa da, kendine ayırmıştı. Kalan denizci üniformasını ve Teğmen Spear'ın giydiği elbiseleri de Clous ve Shingen'e uzatmıştı balıkadam.
Jeux kıyafetleri dağıttığı sırada, elbiselerini alan Ame ve Reev, kıyafetlerini değiştirmek amacı ile odanın çıkışına yönelmişlerdi. Ame odadan çıkacağı sırada, Shingen'e Spear'ın mızrağını gemide bir yerde gördüğünü, üzerini değiştirdikten sonra bulup getireceğini söylemişti.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
1 sayfadaki 3 sayfası • 1, 2, 3
Similar topics
» Hırsızlığın Amacı [Clous-Shingen ]
» Bir şey mi kaybettiniz? (Shingen-Clous-Kyrien)
» Dorobo no Kyoudai [Clous&Shingen&John]
» Shingen Cracher
» [Envanter] Shingen Cracher
» Bir şey mi kaybettiniz? (Shingen-Clous-Kyrien)
» Dorobo no Kyoudai [Clous&Shingen&John]
» Shingen Cracher
» [Envanter] Shingen Cracher
1 sayfadaki 3 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz