[Karne]Mente Divine
One Piece Rpg :: Başlangıç :: Karakter Oluşturma :: Karne
1 sayfadaki 1 sayfası
[Karne]Mente Divine
Ad Soyad: Mente Divine Irk: İnsan Yaş: 25 Boy: 185 Kilo: 70 Cinsiyet: Erkek Meyve: - | Taraf: Ödül avcısı Bulunduğu Deniz:West Blue Grup: - |
- Kişilik + Geçmiş:
Kişilik: - Spoiler:
- Şizofren ve Escapisttir. Daha Tanrı bile yokken var olan bir varlığın kendisini seçtiğini düşünür. Bu varlık konuşarak ona tavsiyeler verir ve onun tüm hayatını yönlendirir. Bir yanlış yaptığında ya da bir sorunla karşılaştığında suçu ona atar, sorumluluk almaktan kaçınır. Çıkmaza girdiğinde bunu aklından siler ve bir şey yokmuş gibi yaşamaya devam edebilir. Kendisinin bir misyonu olduğunu, bu varlığın onu bu yüzden seçtiğini düşünür. Onu mutlak gerçek kabul eder. Gözlerinin gördüğünün aksini söylese bile onun daha doğru bildiğini kabul eder.
Geçmiş: - Spoiler:
Ne zamandan beri vardı bu ses kulaklarımda? Doğduğumu hatırlamıyorum, ama hatırladığım ilk anımda bile vardı. Oradaydı, beni izlediğini biliyorum. Ne mi yapmıştım? Küçük bir kurbağayı öldürmüştüm. Kaç yaşındaydım? 3 müydü? 4 mü? Bilmiyorum.
“Kaç yaşındaydım?”
“3 yıl 8 ay.”
4 yaşındaydım, bahçede oynuyordum. Aile denilen şey var mıydı bende bilmiyorum, yoktu sanırım. Hatırlamıyorum çünkü.
“Herkesin bir ailesi vardır.”
“Senin yok.”
“Çünkü ben herkes değilim!
Ben hep vardım, hep var olacağım. Ben her şeyi gördüm. Tanrı yokken, ışık ve karanlık, Evren ve güneşler, dünyalar ve aylar yokken ben buradaydım. İnsanlar doğarken, nehirler oluşurken ve savaşlar can alırken, ben hepsine şahit oldum. Ben her şeyi duydum. İlk ihaneti, ilk reddedişi, ilk bebeğin ağladığını, ilk kadının çığlıklarını, ilk insanın öldürüşünü. Ben hepsini bildim, ben hepsini biliyorum, ben hepsini bileceğim.”
Bir ailem vardı. Ama hatırlamıyorum. Bahçede oynarken bir kurbağa gördüm. Küçüktü biliyorum, büyük kurbağa da görmüştüm. Elime alıp gülmüştüm.
“Üzerine atlamıştı ve ağlamıştın.”
Üzerime atlamıştı ve ağlamıştım, büyük kurbağanın nasıl göründüğünü biliyordum. Küçük kurbağayı görünce tanıdım. Elime aldığım kocaman taşla vurdum kurbağaya. Kırmızı kanlar etrafa sıçrarken, yüzüm güldü.
“Hayır gülmedin, üzgündün.”
Kırmızı kanlar etrafa sıçrarken üzgündüm, ama vurmaya devam ettim. Vurdum, vurdum, vurdum ve vurdum. Çünkü öyle söylenmişti. Böyle yapmam uygun görülmüştü yaptım. Sonraki her günümde ses oradaydı, beni yönlendiriyordu. Ben büyürken, o benim için neler yapmam gerektiğini hazırlıyordu, Dünya’yı izliyordu. Ayı izliyordu, gezegenleri, güneşleri ve evrenleri izliyordu. O her şeyi izliyordu. Her bir hareket, daha büyük bir sonuca ulaşırdı. En ufak bir yanlış, tüm makinayı bozardı. Mesela 15 yaşındayken öldürdüğüm adam.
“13 yaşında ve 4 aylıktın.”
Mesela 13 yaşındayken öldürdüğüm adam. Ses bana izlememi ve tanımamı söylemişti. İzliyor ve tanıyordum. Ses bana öldürmemi söylemişti, öldürecektim. Adamı takip ettim, daha önce takip ettiğim 6 gün gibi evden çıktı, iş yerine doğru yürüyordu. Daha önce yaptığı 6 gün gibi, yoldaki fırına uğrayıp simit alacaktı, işe öyle gidecekti. Fırından çıkıp, ara sokağa girecekti. Ara sokakta öldürecektim onu. Daha önce 6 kere gördüm bu sahneyi. Adam 30 saniye içinde gelecekti. Bense içinde saklandığım çöp kutusundan üzerine atlayacaktım. Kolumda sakladığım bıçakla, boynundan bıçaklayıp öldürecektim. 10 saniye kaldı.
“5 saniye kaldı.”
5 saniye kaldı.
İşte bu küçük bir hataydı. Ben çöpten çıktığımda adam çoktan ara sokağın sonuna varmıştı. Neden mi böyle olmuştu? O zamanlar ben de bilmiyordum. Sonrasında takip ettiğim 15 günde fark ettim ki, benim öldürmek istediğim 7. Günde, yani her pazartesi fırın kapalı oluyordu. Bir fırın niye pazartesi kapalı olurdu ki zaten? Evet, ben de öyle düşündüm. Bu hesaba katmadığım bir şeydi ve sen bile bilmiyordun bunu.
“Ben her şeyi bilirim, sadece tecrübe etmen için bilerek söylemedim.”
Fırının neden kapalı olduğu kafama takılmıştı bir kere. Bu sefer fırıncıyı takip ettim, her sabah evden çıkıp işe geliyordu. Pazartesileri ise çıkmıyordu. 1 ay boyunca pazartesileri evden hiç çıkmadı. Çok merak ediyordum artık. Neden pazartesi? Neden Pazar değil? Bu yüzden daha detaylı takip etmek için evine girmeye karar verdim.
“Evine girmen gerektiğini ben söyledim.”
Evine girmem gerektiğini söyledi. Ben de kabul ettim. Bir Pazar akşamı fırıncı eve gelmeden eve girip saklandım. Fırıncıyı tanımak için evi inceledim. Evi düzenliydi, ama fotoğraf yoktu, bir dostu olmamalı o zaman ya da bir ailesi. Kiler neredeyse boş, sadece peynir ve yoğurt var. Çöpte eskimiş simit var. Demek ki işten simit getirip peynirle yiyiyor. Yatak odası yok, üst katta yere serili döşekte yatıyor. Rahatına pek düşkün değil, yemek zevkinden anlaşıldığı üzere. Evin kalan bütün odaları boş. Bu adam bir şeyler atlatmış olmalı. Tüm ailesini kaybettiğini düşünüyorum. Hem de bir pazartesi günü. Bu yüzden pazartesileri çalışmıyor olmalı.
“Haklısın.”
Yine de bekleyip görelim.
“Gelmek üzeredir, saklansan iyi olur.”
Geldi, beklediğimiz saatte geldi. Saklandığım yerden izledim onu. Elindeki iki poşetten birini mutfağa bırakıp üst kata çıktı. Üstüne rahat bir şeyler giyip çay koydu. Simit, peynir ve çay yedi. Sonra uyudu.
“Çok sıkıcı bir adam.”
“Kesinlikle öyle.”
Sabaha kadar bekledim. Bu adamın alışkanlıklarını görmem gerekiyordu, gece tuvalete kalksa bile bilmem gerekiyordu. Hedefimi öldürmek için bu adamı tanımam gerekiyordu.
“Aslında gerekmiyor.”
“Neden buradayım peki?”
“Küçük detayların önemimi kavramak için.”
Sabaha kadar kalkmadı. Uyumak için cenin pozisyonunda yatakta uzandı. Uyumaya başladığı sırada önce sırt üstü uzandı, sonra koma pozisyonuna geçip sabaha kadar bu şekilde kaldı. Vücudu yorgun. Daha rahat yatağa ihtiyacı var. Cenin pozisyonuna geçmesini sağlayacak kadar soğuk bir hava değildi, anne özlemi mi çekiyor?
“Hayır, çocuk olduğunu sanıyor.”
“Anlamadım.”
“Anlayacaksın.”
Uyandığında saat 6’ydı. Normal bir günde de bu saatte uyanıyor olmalıydı. 7 gibi evden çıkıyordu çünkü. Kilere doğru gitti, aldığı peynir dilimini ısıra ısıra salona doğru ilerledi. Salondaki kilimi kaldırıp, altındaki gizli kapı vasıtasıyla aşağı indi. Ben de indim. Oda oyuncaklarla doluydu. Elindeki peynir dilimini ısırırken oyuncaklarıyla oynuyordu.
“Çocuk olduğunu sanıyor.”
“Evet, bu yüzden pazartesileri çalışmıyor.”
Tüm gün oyun oynadı. Kocaman adam, işletme sahibi kocaman adam tüm gün oyun oynadığı için, kendini çocuk sandığı için avımı kaçırdım.
“Daha önceden biliyor muydun?”
“Ben her şeyi biliyorum. Sen dün kilerin altındaki gizli kapıyı görmemiş olsan da ben gördüm. Ben her şeyi görürüm.”
“Neden bana söylemedin?”
“Sabırlı olmayı öğrenmen gerekiyordu.”
Sabırlı olmayı öğrendim. Fırıncı uyuduktan sonra çıktım evden. Eve gidip dinlendim.
“Hayır dinlenmedin. Sabaha kadar avını bekledin.”
Eve gidip dinlenmedim, sabaha kadar avımı bekledim ve zamanı geldiğinde atladım çöp tenekesinden. Öldürdüm adamı. Sonra küçük detaylara dikkat etmeyi öğrendim.
“Öğrenmen bundan çok daha uzun sürdü.”
Sonra küçük detaylara dikkat etmeyi öğrenmem uzun zaman alsa da, öğrendim. Sesin bana söylediği her şeyi yaptım. Ben bu Dünya’da bir amaç için varım. Ses beni bir nedenden dolayı seçti. Sonrasında hep avımı takip ettim, hep tanıdım avımı. Hep öldürdüm onları. Hatalar da yaptım. Çünkü bana yanlış bilgiler verdin.
“Ben yanlış bilgi vermedim. Sen yanlış bilgiler aldın.”
Yanlış bilgiler aldım. Hatalar yaptım, ama hep sonuca ulaştım. Şu an 25 yaşındayım.
“Hayatımı yaşayabildiğim en iyi şekilde yaşadım, amacımı bilmeyerek, ama sürüklenirken Ay’a bir ateş böceği gibi; nihayet buradayım. Garip bir gerçeği fark ettim. Ben sadece bir aracıyım, benim gibi düşünmeyenler için.”
Statlar Güç: 1.1 Dayanıklılık: 1.2 Hız: 1.4 Farkındalık:2.1 | Meslek Statları [Meslek 1]: Suikastçilik 0.6 [Meslek 2]: - Yan Meslek: | Meyve Statları Meyve İsmi: - Türü: - Saf Meyve Gücü: - Kullanım Süresi: - Ek Güçler: - Mod/ Ek Dönüşüm: - Kontrol: - |
Dövüş Tekniği: Tekniğin Adı:Assassin's Style Tekniğin Stili:Kesici Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar:Assassin's Blades Tekniğin Açıklaması:
| Tekniğin Altdalları: Teknik: 9 Yetenek: 9 Yan Stil: - Mod: - Özel Stil: - | Değerler-Eşyalar Eşyalar:2 Assassin's Blade Kafa Ödülü:- Para: - Dağıtılmamış Stat: - |
En son Captain 'God' Usopp tarafından Perş. 17 Mart 2016, 23:15 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Geri: [Karne]Mente Divine
Farkındalığa 2, Dövüş stiline 3x3=9: Teknik 4, Yetenek 5, Meslek suikastçiliğe 4 puan veriyorum.West Blue Anlatıcı demiş ki:
- Not:
Uzun yazıldığı için ara puanlama.
Ana statlar için 2, Dövüş tekniği ve Meyve için 3, Mesleğe dağıtmak için de 4 puanın var. Konu aynı yerden devam ediyor.
Misafir- Misafir
Geri: [Karne]Mente Divine
Arenadan kazandığım 1 serbest gelişim puanını dövüş stiline veriyorum. 3 alt dal puanımın 2'sini tekniğe, 1'ini yeteneğe veriyorum.
Misafir- Misafir
One Piece Rpg :: Başlangıç :: Karakter Oluşturma :: Karne
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz