A Grubu : Shingen- Wİksax-Bacon

Kokunun kaynağındaki kokarca salmıştı gazı. Niye saldığı konusunda bir fikrim yoktu ama korktuğu kesindi. Kokarcaya karışmamış ve doğru olanı yapmıştım. O da bana karışmaya niyetli değildi zaten. Etrafıma baktığımda ise karşımda rakiplerimden birini görmüştüm. Kırmızı saçlı birisiydi ve çok da güçlü görünmüyordu.

Rakibime odaklanmışken birden önüme bir kafa gelmişti. Rakiplerimden biri çoktan öldürülmüştü acaba şu kızıl mı yapmıştı? ...Hiç sanmıyorum görünüşe göre bu kafadan haberi yoktu. Kafayı elime alıp karşımdaki kızıla gösterecektim. ''Sonunun böyle olmasını istemiyorsan Madalyonunu ver ve defol buradan.'' diyecek ve kafayı kızıla doğru fırlatacaktım. UIzlaşmacı yolu tercih edecektim. Kabul edeceğini zannetmiyordum ama denemekten zarar gelmezdi.

Yakın dövüşte iyi olmadığım için arayı kapatmak gibi bir niyetim de yoktu. Kartlarımı da rakibime göstermeyecektim böylelikle ne ile dövüştüğümü öğrenmesine izin vermeyecektim. Kızılında nasıl dövüştüğünü bilmiyordum. Bekleyecek ve üzerime doğru gelmesini umacaktım. Kartlarımı kullanmak için hazır tutacak ve bana doğru ilerlediğinde onları oldukça etkili bir şekilde kullanacaktım ama önce sabır gerekiyordu sonra uygulama. Bakalım rakibim ne yapacaktı?

Rayli ayıya doğru yaklaşmaya başlamıştı. Rayl yaklakştıkça, ayı panikliyor gibiydi. Artık dokunmak üzereyken Rayl'in heyecanı iyice artmıştı. Fakat ayıya dokunamamış, içinden geçip gitmişti. Rayl ''Ne oluyor lan!'' diye düşünürken Ayı hala duruyordu ve ''Meme'' dedi. O sırada Rayl uzaklarda beyaz saçlı bir adamı gördü. ''Heh bir Gandalf eksikti siktiğimin ormanında'' diye düşündü. Fakat bu gerçek miydi yoksa gene bir hayal veya benzeri bir şey mi? Emin olmalıydı ayrıca ayıyı bir tek kendisi mi görüyordu? Rayl, ''meme'' diye hafiften bağıracak ve ayıyı çekmeye çalışacaktı. Rakibini de şaşırtabilirdi böylece. Ayrıca savunmasını da ihmal etmiyecekti. Ters bir durumda tam kaplan moduna geçerek 3 ayağını kullanacak ve 4. ayağındaki burukluğun dezavantajını en aza indirecekti. Savaşmadan önce bir durum değerlendirmesi yapmalıydı.

Ateşi içine çektiği için öksürüp duruyordu ilerlerken. Ne salaklıktı ama. Kızarmış ve yaşlanmış gözleriyle tepeye çıkarken bir yandan da kaderine küfrediyordu. Genizden bir tükürükle rahatlatmaya çalışmıştı boğazını. Tepeye ulaştığında aşağı doğru tükürmüştü rastgele. Tükürürken fal taşı gibi açılan kan çanağı gözleri, kızıl saçlı bir hergeleye rastlamıştı. Beyaz saçlı, ibneye benzeyen bir başka hergeleyle bakışıyorlardı. Görüşünün netleşmesi için koluyla gözündeki yaşları silmişti hemen. Görünmemek için yere uzanmış, Zac'in bedenini sağına doğru bırakmıştı. Olanları izleyecekti hamle yapmadan önce.

Bacon tepeden olayları izlerken, içinden beyaz saçlı olanın homo olduğuna yemin ediyordu. Kızıl saçlı da kız gibi duruyordu. Böyle şeyler düşünmekten alamıyordu kendini, oysa rakiplerini gücünü analiz etmesi gerekirdi. Shingen yerdeki kelleye uzanırken bir şaşkınlık daha yaşamıştı Bacon. Bu Zac'in kafası olmalıydı. Tekmelediğinde buraya kadar gitmişti anlaşılan. Shingen kelleyi kullanarak rakibini tehdit ederken, Bacon dişlerini gıcırdatıyordu öfkeyle. Ne cüretle kendine addetmişti bu galibiyeti, kendini saldırmamak için zor tutuyordu. Yine de zorlu bir dövüşten çıktığı için saklanması onun yararına olacaktı. İkisinin arasındaki dövüşe şimdilik katılmayacaktı.

Rayl karşısındaki ak sakallı dede kılıklı herifle birbirlerine bakarken. Herif kopmuş bir kafayı göstermiş ve tehtitkar bir dille madalyonunu istemişti. Rayl ilk başta şaşırsa da karşısındaki adamda görünür hiç bir yara yoktu ve birini öldürdüyse neden madalyona ihtiyaç duymayacağını düşündü. Belli ki bu adam sahtekar korkağın tekiydi. Kendisine boş boş bakıyordu. Arkada gene saçma sapan bir aksiyon vardı fakat Rayl bu sefer görmezden geldi.
Rayl hamle yapmaya karar verdi. Tam kaplan moduna girecek ve burkulmuş bacağını olabildiğince az kullanarak onun üstüne atılacaktı. Zıpladıktan hemen sonra hybrit moda geçip belindeki hançerlerden birini sağ eliyle çekecekti. Rayl'in bacağı sakat dahi olsa hala hızlı hamleler yapabilirdi ve buna güvenerek, hançerle rakibin sol omzuna saldırıyormuş gibi hamleye başlayacak ama sol elindeki kalkanın ince tarafı ile ile sağ omzuna sert bir darbe indirecekti. Rakiple aynı boyutlarda da olsa hybrit modda ciddi irileşen Rayl, rakibi bunu karşılasa bile sarsılmalıydı. Daha sonra bu denge bozukluğundan yararlanacak ve kuyruğunu rakibin önde duran ayak bileğine dolayarak çekerek düşürecekti. Daha sonra düşen rakibine elindeki hançeri göğüsüne doğru fırlatabilirdi.

Kızıl herif karşımda tip tip bana bakıyordu. Beni ölçtüğünü hissedebiliyordum. Bir süre böyle devam etmiştik ve sonunda kızıl herif bu aşk havasını bozmuş ve üzerime doğru koşmaya başlamıştı. Fakat garip bir şey vardı lanet olası meyve yemiş ve bir hayvana dönüşmüştü. Kaplan zoanı yemiş birisiyle aynı gruba düşmüştüm. Normalde beni yakalarsa işimi bitirebilirdi. Ama rakibim oldukça acemi gözüküyordu üzerime bodoslama dalıyordu. Ne sağ sol yapıp dikkatimi dağıtmıştı ne de savunma için bir hamle yapmıştı.

Rakibim ile aramda 50 metreden fazla bir mesafe vardı. Bu mesafeyi kat edene kadar ona oldukça fazla miktarda kart fırlatabilirdim. Elimdeki kartları çıkartacak ve seri bir şekilde rakibime fırlatacaktım. Üzerime doğru hızlıca gelmesi benim için büyük bir avantajdı. KAçma şansı azalıyordu. Kartlarımın hedefi rakibimin kafası, bacakları ve göğsü olacaktı. O gelene kadar tahmin ettiğinden fazla kart savurabilirdim.

Kartlarımın rakibimin işini bitireceğini düşünüyordum. Fakat olası bir terslikte rakibim üzerime gelirse hemen sağa doğru sıçrayacak ve onunla bire bir savaşı girmeyecektim. Sağa doğru sıçradıktan sonra tekrar kartlarımı savuracaktım. Yani kesinlikle bire bir savaşa girmeyecek ve rakibimin işini uzaktan bitirecektim. Zaten bu şekilde acemi bir rakibe de kartlarımı tutturamayacaksam doğduğum yere geri dönmeliydim.

Sıkıcı bir film izliyordu sanki. İki homo sevgili final sahnesinde tüm yaşanmışlıkların öfkesiyle birbirlerine suçlar gözlerle bakıyorlardı. Baygın gözlerle kusacakmış gibi bir hareket yapmıştı Bacon, tepki gösterme biçimiydi bu. Normalde izlemezdi bu sahneyi ama mecburiyetten izlemek zorunda kalmıştı.

Sonunda tüm seyircilerin ağlayacağı, duygu patlaması yaratacak sahne gelmişti. Sevgililer birbirine doğru koşacak ve bu hasrete son vereceklerdi. Duygusal bir müzik canlandırıyordu kafasında Bacon, bu filmin yönetmeniydi o. Her şey yolunda giderken beyaz saçlı, başrol olan havalı ergenin sevgilisi kaplana dönüşmüştü aniden. Neler oluyordu? Bu sahne senaryoda yoktu. Bacon daha ciddiyetle izlemeye başlamıştı artık olayları. Bu arena meyve kullanıcısı kaynıyordu galiba.

Gözleri ikili arasında gidip gelirken başka şeyler de dolanmaya başlamıştı aklında. Arenada üç kişi olmalıydılar ama şu ikisiyle beraber toplam dört kişi vardı. Ne haltlar döndüğünü anlamaya çalışsa da bir yorum getiremiyordu. İkisi arasındaki dövüşü izleyip, ilk fırsatta onları öldürmeye odaklanacaktı sadece. Merkeze vardığında kafasındaki sorulara cevap bulabilirdi.

Wiksax Rayl ve Shingen Cracher
Wiksax aradaki mesafeyi kapatmak için tam form'a dönüşüp zıplıyor ve havada yarı forma geçiyor ama işler hiçte onun beklediği gibi gitmiyor. Çünkü 50-60m'lik mesafeyi zıplayarak kapatamıyor ve yüz üstü yere düşüyor. Shigen'in bu sırada attığı üç karttan ikisi onun götünü sıyırıp hafifçe kesiyor.

Durum: Aranızda 45-50m var.

Notlar:

Rakibim bir kaplana dönüşmüş ve gözümü korkutmaya çalışmıştı ama sadece beni eğlendiriyordu galiba. Garip bir şekilde ileri atılmış ve yüz üstü yere düşmüştü. Komik miydi şimdi bu ha söyle komik mi? Neyse galiba dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Attığım kartlar nedense duran bir hedefi ıskalamıştı. Galiba ilahi bir güç bu dostumuzu koruyordu. Duran bir hedefe kartlarımla vuramadığım çok nadir olmuştur hem de 50 metre uzağımdaki bir hedefe.

Rakibim yerdeyken yani tekrardan hareketi sınırlanmışken hemen kartlarımdan üç tane daha fırlatacaktım. Yüz üstü yere düştüğü için onun kalkmasına izin vermeyecektim. Kartlarımdan kaçarsa tekrar kartlarımı fırlatacak ve onun toparlanmasına izin vermeyecektim.

Spoiler: