Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
3 posters
2 sayfadaki 8 sayfası
2 sayfadaki 8 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
İhtiyar adam şaşkın bir şekilde: ''North Blue mu?'' demişti. Bir süre bir şeyi düşünürmüşcesine sessizce duran yaşlı adam, daha sonra konuşmasına devam etmişti.
''En yakın arkadaşım Na-ha ırkındandı. Adı Ruby idi. Henüz çocukken tanışmıştık onla. Yaşadığımız yerdeki tek Na-ha oydu. Haliyle dışlanırdı. Bilirsin. Farklı olan her zaman dışlanır. Yine de ben onu severdim. Çok kafa çocuktu. Her şeye rağmen İnsanları severdi.'' demişti yaşlı adam. Daha sonra meyve suyunu kafasına diken ihtiyar bardaktaki meyve suyunun yarısını içmiş ve konuşmaya devam etmişti:
''Her neyse, büyüdüğümüzde birlikte çalışmaya karar vermiştik. Ticaretle geçiniyorduk. Ada ada gezip bir şeyler alır satardık. Onlarca yıl bu şekilde çalıştık. Ben diyeyim yirmi beş sen de otuz yıl.
Günlerden bir gün, bizimki kendi ırkından bir hatun ile tanıştı. Onlarca yıl boyunca denizde gezmesine rağmen ilk defa kendi ırkından biriyle karşılasmasından mı bilmem, kıza gönlünü kaptırdı. Daha sonra kızla evlenmeye karar verdi ve ortaklığımız bozuldu.''
İhtiyar bunları söyledikten sonra meyve suyunun kalanını içmiş ve bir kahkaha patlatarak: ''Keh! keh! keh! En büyük imparatorluklar bile kadınlar yüzünden yıkılmıştır. Bizim ortaklık nasıl dayansın? Keh keh keh!'' demişti.
Yaşlı adam konuşmaya devam edeceği sırada bir anda durmuş ve düşünceli bir şekilde kafasını kaşımıştı. Ardından da: ''Yahu evladım, bu North Blue dediğin yer Grand Line'in dışında değil miydi? Ne için buraya geldin ki sen?'' demişti merakla.
''En yakın arkadaşım Na-ha ırkındandı. Adı Ruby idi. Henüz çocukken tanışmıştık onla. Yaşadığımız yerdeki tek Na-ha oydu. Haliyle dışlanırdı. Bilirsin. Farklı olan her zaman dışlanır. Yine de ben onu severdim. Çok kafa çocuktu. Her şeye rağmen İnsanları severdi.'' demişti yaşlı adam. Daha sonra meyve suyunu kafasına diken ihtiyar bardaktaki meyve suyunun yarısını içmiş ve konuşmaya devam etmişti:
''Her neyse, büyüdüğümüzde birlikte çalışmaya karar vermiştik. Ticaretle geçiniyorduk. Ada ada gezip bir şeyler alır satardık. Onlarca yıl bu şekilde çalıştık. Ben diyeyim yirmi beş sen de otuz yıl.
Günlerden bir gün, bizimki kendi ırkından bir hatun ile tanıştı. Onlarca yıl boyunca denizde gezmesine rağmen ilk defa kendi ırkından biriyle karşılasmasından mı bilmem, kıza gönlünü kaptırdı. Daha sonra kızla evlenmeye karar verdi ve ortaklığımız bozuldu.''
İhtiyar bunları söyledikten sonra meyve suyunun kalanını içmiş ve bir kahkaha patlatarak: ''Keh! keh! keh! En büyük imparatorluklar bile kadınlar yüzünden yıkılmıştır. Bizim ortaklık nasıl dayansın? Keh keh keh!'' demişti.
Yaşlı adam konuşmaya devam edeceği sırada bir anda durmuş ve düşünceli bir şekilde kafasını kaşımıştı. Ardından da: ''Yahu evladım, bu North Blue dediğin yer Grand Line'in dışında değil miydi? Ne için buraya geldin ki sen?'' demişti merakla.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
Ben bonfileme tekrar devam ederken konuşma sırası yaşlı adama geçmişti. Şimdi bilgi alma sırasıydı. Düşündüğümden farklı olarak Na-ha'lar hakkında aşırı bilgisi yok gibiydi. Daha çok geçmişinden bahsetti. Bir arkadaşı Na-ha'ymış. Bu bilgiler işime yaramazdı. Bunlar gereksizdi. Bu nedenle sadece bir dinleyiciydim. Yani bir kulağım adamdayken yavaş yavaş bir bonfileyi bitirmiş diğer bonfileye geçmiştim.
En sonunda geçmişini bitirdiği sırada bende meyve suyuma yumulmuştum. North blue'nun Grand Line dışında olup olmadığını sordu ve buraya neden geldiğimi sordu. Meyve suyumdan iki üç yudum aldıktan sonra ağzımı silerek "Güç denilen kavram beni buraya getirdi, yaşlı adam. Ve evet North Blue buranın dışında dört denizden birisi... Neyse birazda bu adadan bahsetsene. Örneğin şu hıyarlardan. Ya da denizci korsan ne biliyorsan işte..." diyecek tekrar kalan yemeğe devam edecektim.
En sonunda geçmişini bitirdiği sırada bende meyve suyuma yumulmuştum. North blue'nun Grand Line dışında olup olmadığını sordu ve buraya neden geldiğimi sordu. Meyve suyumdan iki üç yudum aldıktan sonra ağzımı silerek "Güç denilen kavram beni buraya getirdi, yaşlı adam. Ve evet North Blue buranın dışında dört denizden birisi... Neyse birazda bu adadan bahsetsene. Örneğin şu hıyarlardan. Ya da denizci korsan ne biliyorsan işte..." diyecek tekrar kalan yemeğe devam edecektim.
Akaba Nimura- Mesaj Sayısı : 50
Kayıt tarihi : 12/08/16
Yaş : 30
Nerden : Gonya
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
''Keh Keh Keh! Anlaşılan hikayem senin ilgini çekemedi. Keh Keh Keh!'' diye gülmüştü ihtiyar adam. Öncelikle, buraya ada demeye bin şahit ister. Burası 30-40 haneli, yaklaşık 100 kişinin yaşadığı, her daim aşırı sıcak olan büyük bir kara parçası sadece. Bu kara parçası da yaklaşık iki gün uzaklıktaki Asdfgh adasına bağlıdır. Genelde benim gibi kafa dinlemek isteyen ihtiyarlar yaşar burada. Adada birkaç denizci olur sadece. Onların binası da tee kuyunun ordadır. Kısaca korsan saldırısına açık bir yer burası;fakat bu toprak parçasında değerli hiçbir şey olmadığından korsanlar bile nadiren uğrarlar buraya. Hıyarlara gelince, muhtemelen onları benden daha iyi tanıyorsundur. demişti ardından.
Sözlerinin ardından, bir süre susup Nimura'nın bonfile yemesini izlemişti ihtiyar. Sonra da konuşmaya devam etmişti: ''Az önce adaya gelen yolcu gemisinden olduklarını söyleyip birer içki söylediler. Birer şişe içkinin ardından, biraz daha içki istediler;fakat getirdiğim içki şişelerini kırıp başka bir şişe getirmemi istediler. Bu işlem birkaç defa daha tekrarladı. Ardından da sağı solu parçalayıp para ödemeden çıktılar. Onları durdurmaya çalışsak da durduramadık. '' demişti ciddi bir ses tonuyla. Hemen sonrasında ise bir kahkaha atmış ve: ''Keh keh keh. Başka bir şey yoksa kalkıyorum genç adam. Oturarak para kazanılmıyor malum.'' diyen ihtiyar adam ayağa kalkıp diğer masalara yemek götüren torununun yanına doğru yürümeye başlamıştı.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
Ada hakkında gereken bilgileri bonfilemin yarısına geldiğim sıralar almaya başladım. Pek ada olmadığını daha çok kara parçası olduğunu, denizcilerin uzakta kaldığını bu nedenle saldırıya açık bir halde bulunduklarını ama değerli bir şeyleri olmadığı için pek korsanın buraya uğramadığını söyledi. Ama en çok ilgimi çeken buranın o okuduğum adaya bağlı olduğuydu. Eğer o adaya gidersem çok ilginç şeyler olacak hissini içimden atamıyordum.
Ben yavaş yavaş bonfilemin sonuna gelirken yaşlı adam hıyarların bizim gemiden olduğunu söyledi. O sırada içimden "Hoo..." diyerek karşılamıştım. Ayrıca anlattığına göre bu adamlar baya kavga arayan tiplerdi. Hehehe acaba onlarla mı oynasam? Neyse amaaannn eğer benim gemidelerse illa ki karşılaşırız, şuan uğraşamayacağım. Ben bonfilemin son kalan parçasını keserken yaşlı adam başka bir şey olup olmadığını sordu, gülerek ve paranın oturarak kazanılmadığını söyledi. Hafifçe gülümseyip kafamla onaylamıştım. Sonra bende kalan son eti de yedikten sonra bardağımda kalan meyve suyunu yudumlayıp ağzımdakileri yutacaktım. Yemeği bitirdiğimde baya baya doymuştum. Bu beni en az yarına kadar götürecek gibi görünüyordu. Yavaş yavaş gemiye dönsem iyi olur, bu yemeğin ardına yatmakla kılıçlarımla antrenman yapmak arasında gidiyordum. Şimdilik bir karar verememiştim. Yerimden kalkıp ödememi yapmak için tezgaha yöneldim gereken parayı ödedikten sonra eğer karşımda yaşlı adam olursa "Verdiğin bilgiler adına teşekkür ederim. Ayrıca yüzün adına da geçmiş olsun dilerim." diyecek sonrasında Tom'un Yeri adlı mekandan çıkarken "İyi günler Yaşlı adam ve tırsak velet." diye seslenecektim gülerek ve arkamı bile dönmeden. Ah ah... Bu çocuğun davranışları neden bana geçmişi hatırlatıyor anlamıyorum. Neyse umrumda değil. Tom'un yeri adlı mekandan çıktıktan sonra tekrar sahile dönüp geminin yanına gidecektim. Şimdilik planım buydu. Oraya vardığımda uyumakla antrenman arasında kalsam da ilk önceliğim şu kaptan bozuntusunu bulup şu yaşlı adamında söylediği Asdfgh adındaki adaya varmamızın ne kadar süreceğini sormak olacaktı. Yani yönümüzü pek umursamıyordum ama orası gerçekten ilgimi çekmişti oraya gidip gitmediğimizi bilmeliydim değil mi? Ondan sonra yapacağım şeye karar veririm.
Ben yavaş yavaş bonfilemin sonuna gelirken yaşlı adam hıyarların bizim gemiden olduğunu söyledi. O sırada içimden "Hoo..." diyerek karşılamıştım. Ayrıca anlattığına göre bu adamlar baya kavga arayan tiplerdi. Hehehe acaba onlarla mı oynasam? Neyse amaaannn eğer benim gemidelerse illa ki karşılaşırız, şuan uğraşamayacağım. Ben bonfilemin son kalan parçasını keserken yaşlı adam başka bir şey olup olmadığını sordu, gülerek ve paranın oturarak kazanılmadığını söyledi. Hafifçe gülümseyip kafamla onaylamıştım. Sonra bende kalan son eti de yedikten sonra bardağımda kalan meyve suyunu yudumlayıp ağzımdakileri yutacaktım. Yemeği bitirdiğimde baya baya doymuştum. Bu beni en az yarına kadar götürecek gibi görünüyordu. Yavaş yavaş gemiye dönsem iyi olur, bu yemeğin ardına yatmakla kılıçlarımla antrenman yapmak arasında gidiyordum. Şimdilik bir karar verememiştim. Yerimden kalkıp ödememi yapmak için tezgaha yöneldim gereken parayı ödedikten sonra eğer karşımda yaşlı adam olursa "Verdiğin bilgiler adına teşekkür ederim. Ayrıca yüzün adına da geçmiş olsun dilerim." diyecek sonrasında Tom'un Yeri adlı mekandan çıkarken "İyi günler Yaşlı adam ve tırsak velet." diye seslenecektim gülerek ve arkamı bile dönmeden. Ah ah... Bu çocuğun davranışları neden bana geçmişi hatırlatıyor anlamıyorum. Neyse umrumda değil. Tom'un yeri adlı mekandan çıktıktan sonra tekrar sahile dönüp geminin yanına gidecektim. Şimdilik planım buydu. Oraya vardığımda uyumakla antrenman arasında kalsam da ilk önceliğim şu kaptan bozuntusunu bulup şu yaşlı adamında söylediği Asdfgh adındaki adaya varmamızın ne kadar süreceğini sormak olacaktı. Yani yönümüzü pek umursamıyordum ama orası gerçekten ilgimi çekmişti oraya gidip gitmediğimizi bilmeliydim değil mi? Ondan sonra yapacağım şeye karar veririm.
Akaba Nimura- Mesaj Sayısı : 50
Kayıt tarihi : 12/08/16
Yaş : 30
Nerden : Gonya
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
Nimura kalan son eti bitirdiği sırada, yaşlı adam torununun yanına gidip kafasını okşamış ve cebinden 20 beli çıkarıp torununa vermişti. Daha sonra da torununa boşları içeri götürüp bulaşıkları yıkamasını söylemişti. İhtiyar adam, bunların ardından rafın arkasında kalan tezgaha geçmişti. Nimura da yemeğini bitirdikten sonra ihtiyar adamın yanına gidip ona 1000 beli ödemiş ve bilgiler için teşekkür etmişti. Mekandan çıkarken de yaşlı adam ve çocuğa iyi günler dilemişti. Her ne kadar arkasına dönmese de, yaşlı adamın: ''Keh keh keh keh! Yine beklerim genç adam!'' deyip güldüğünü duyabiliyordu.
Mekandan çıkmasının ardından sahile doğru yönelmişti kahramanımız. Nimura gemiye varıp güverteye çıktığında, aradığı kaptanı görmesi pek de uzun sürmemişti. Buruşuk yüzlü kaptan bir şarkı mırıldanarak güverteyi süpürüyordu. Kaptanın yanına gidip sorusunu sorduğunda, kaptan tıpkı kamarada olduğu gibi korkmuştu. Yaşlı kaptan endişe ile Nimura'nın gözlerine bakmış ve titreyen sesiyle: ''Şe şe şe şey. Bizim çocukları kuyuya su almaya yolladım. Muhtemelen iki saat içinde dönerler. Döndükleri gibi, Ak ak akşamüstü yola çıkmış olsak iki gün sonra akşama doğru varırırız.'' demişti.
Kaptan konuşmasını bitirdiği sırada geminin aşağısından sesler gelmişti Nimura'nın kulağına. Birkaç adamın kahkahalarla karışık konuşmalarına kulak kabarttığında:
''Nasıl yapıştırdım yumruğu? Ahahahaha!
''Muhahahaha! Harikasın patron! Ağzına sıçtın adamların!
''Tabi yarraaam ne sandın? Boşuna başıma ödül konulmadı benim. İşte adamı böyle sikerler!
''Ehehehe. Herkes nasıl korkmuştu ama ehehehe.''
tarzı konuşmalar işitmişti. Birkaç saniye sonra güverteye üç adam çıkmıştı. Soldaki adamın başında kırmızı bir bandana vardı ve büyük bir güneş gözlüğü takıyordu.Üzerinde koyu gri renkte bir mont giymişti. Yüzü biraz bitkin gözüküyordu bu adamın.
Sağdaki adam kocaman dudaklara sahipti ve mavi bir gömlek giymişti. Oldukça şişman ve uzun boylu adamın yüzünde garip, yorulmuşcasına bir sırıtış vardı.
Ortadaki adamsa garip şekilli siyah bir mont giymişti. Uzun saçlı bu adam, diğer ikisinin aksine sıcaktan pek etkilenmiyora benziyordu.
Ortadaki adam, Nimura ve kaptanın kendisine baktığını görünce: ''Hayırdır yarraaam! Bir sorununuz mu var yoksa?'' diye bağırmış ve ardından da gülmeye başlamıştı.
Mekandan çıkmasının ardından sahile doğru yönelmişti kahramanımız. Nimura gemiye varıp güverteye çıktığında, aradığı kaptanı görmesi pek de uzun sürmemişti. Buruşuk yüzlü kaptan bir şarkı mırıldanarak güverteyi süpürüyordu. Kaptanın yanına gidip sorusunu sorduğunda, kaptan tıpkı kamarada olduğu gibi korkmuştu. Yaşlı kaptan endişe ile Nimura'nın gözlerine bakmış ve titreyen sesiyle: ''Şe şe şe şey. Bizim çocukları kuyuya su almaya yolladım. Muhtemelen iki saat içinde dönerler. Döndükleri gibi, Ak ak akşamüstü yola çıkmış olsak iki gün sonra akşama doğru varırırız.'' demişti.
Kaptan konuşmasını bitirdiği sırada geminin aşağısından sesler gelmişti Nimura'nın kulağına. Birkaç adamın kahkahalarla karışık konuşmalarına kulak kabarttığında:
''Nasıl yapıştırdım yumruğu? Ahahahaha!
''Muhahahaha! Harikasın patron! Ağzına sıçtın adamların!
''Tabi yarraaam ne sandın? Boşuna başıma ödül konulmadı benim. İşte adamı böyle sikerler!
''Ehehehe. Herkes nasıl korkmuştu ama ehehehe.''
tarzı konuşmalar işitmişti. Birkaç saniye sonra güverteye üç adam çıkmıştı. Soldaki adamın başında kırmızı bir bandana vardı ve büyük bir güneş gözlüğü takıyordu.Üzerinde koyu gri renkte bir mont giymişti. Yüzü biraz bitkin gözüküyordu bu adamın.
Sağdaki adam kocaman dudaklara sahipti ve mavi bir gömlek giymişti. Oldukça şişman ve uzun boylu adamın yüzünde garip, yorulmuşcasına bir sırıtış vardı.
Ortadaki adamsa garip şekilli siyah bir mont giymişti. Uzun saçlı bu adam, diğer ikisinin aksine sıcaktan pek etkilenmiyora benziyordu.
Ortadaki adam, Nimura ve kaptanın kendisine baktığını görünce: ''Hayırdır yarraaam! Bir sorununuz mu var yoksa?'' diye bağırmış ve ardından da gülmeye başlamıştı.
- Soldaki:
- Sağdaki:
- Ortadaki:
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
Tom'un yeri adlı mekandan çıkmamın ardından gemiye vardım. Kaptan bozuntusu yerleri süpürüyordu, bir şeyler mırıldanarak yaklaşıp sorumu sorduğumda yine tırsak herife dönüşmüştü. Konuşmasını bitirdiğinde kendimi alıkoyamadan "Tiiiiiiichichichichichichiiii.." diyerek gülmeyi patlatmıştım. Tabi sonra şeytani bir bakışla "Beni her gördüğünde neden korkuyorsun anlamıyorum." deyip tekrar gülecekken tüm neşemi bozan sesler duydum. Kendilerince gülüp eğlenen birileri vardı, aşağıda. Tüm eğlencemin içine eden bu heriflerin kim olduğunu merak ederken konuşma içerikleri bunların hıyar birliği olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
Patronları olan herifin dediğine göre başında ödül vardı. "Hooo... İşte bu gerçekten ilgi çekici." deyip gülümsemiştim. O sırada onları beklerken güverteye çıktıkları gibi bana bakıp sorunum olup olmadığını sordu. Çok ilginç bir pislikti. Hem eğlencemi bölüyordu hemde kafa ödülü vardı. Onu öldürüp şu denizcilere götürsem acaba ne kadar alırdım? Bunu öğrenmek için kafasını götürmem gerekiyordu. Adam bana gülerken şeytani bir gülümsemeyle "Yemek sonrası aparatif geldi. Tiiiichichichi..." deyip sağ ayağımın parmaklarından aldığım güçle fırlayacak ve iki kılıcımı da hızla çıkartıp birini sağdan sola diğerini soldan sağa savuracaktım. Şu yanındakilerin zaten bir boka yaramayacakları belliydi. Aparatifim tam ortadaki ödül olduğunu söyleyen pislikti. Onu öldürecek ve kafasını alacaktım. Tiiiiichichichi... Tiiiiiichichichichi...
Patronları olan herifin dediğine göre başında ödül vardı. "Hooo... İşte bu gerçekten ilgi çekici." deyip gülümsemiştim. O sırada onları beklerken güverteye çıktıkları gibi bana bakıp sorunum olup olmadığını sordu. Çok ilginç bir pislikti. Hem eğlencemi bölüyordu hemde kafa ödülü vardı. Onu öldürüp şu denizcilere götürsem acaba ne kadar alırdım? Bunu öğrenmek için kafasını götürmem gerekiyordu. Adam bana gülerken şeytani bir gülümsemeyle "Yemek sonrası aparatif geldi. Tiiiichichichi..." deyip sağ ayağımın parmaklarından aldığım güçle fırlayacak ve iki kılıcımı da hızla çıkartıp birini sağdan sola diğerini soldan sağa savuracaktım. Şu yanındakilerin zaten bir boka yaramayacakları belliydi. Aparatifim tam ortadaki ödül olduğunu söyleyen pislikti. Onu öldürecek ve kafasını alacaktım. Tiiiiichichichi... Tiiiiiichichichichi...
Akaba Nimura- Mesaj Sayısı : 50
Kayıt tarihi : 12/08/16
Yaş : 30
Nerden : Gonya
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
Nimura hızlıca fırlamış ve ortadaki adamın yanına gelip kılıçları ile iki farklı yönden saldırmıştı;fakat rakibi hızlıca geriye atlayarak kılıçlardan kurtulmuş ve Nimura ile arasındaki mesafeyi biraz açmıştı. Ardından da gülerek: ''Ahaha!Aperatif mi? Ben sana fazla gelirim be abicim! Sen ancak benimkini yersin. Ahaha!'' deyip gülmüştü.
Ardından da Nimura kendisinin üzerine geldiği sırada yana kaçan iki arkadaşına kafası ile Nimura'yı işaret eden adam, montunun cebinden dikenlere sahip iki eldiven çıkarmıştı.
Koca dudaklı adam, işaretin ardından pantolonunun içinden kahverengi büyük bir sopa çıkartmıştı. Güneş gözlüklü adamsa elini cebine atıp bir çakı çıkarmıştı aniden. İkili Nimura'nın üzerine doğru koşarken, ortadaki adam da eldivenlerini giyiyordu.
Son Durum: Koca dudaklı adam 2 metre kuzeydoğunda ve sana doğru geliyor. Güneş gözlüklü adamsa 2 metre kuzeybatında ve o da sana doğru geliyor. Kellesini almayı hedeflediğin rakibinse 5 metre önünde.
Ardından da Nimura kendisinin üzerine geldiği sırada yana kaçan iki arkadaşına kafası ile Nimura'yı işaret eden adam, montunun cebinden dikenlere sahip iki eldiven çıkarmıştı.
Koca dudaklı adam, işaretin ardından pantolonunun içinden kahverengi büyük bir sopa çıkartmıştı. Güneş gözlüklü adamsa elini cebine atıp bir çakı çıkarmıştı aniden. İkili Nimura'nın üzerine doğru koşarken, ortadaki adam da eldivenlerini giyiyordu.
Son Durum: Koca dudaklı adam 2 metre kuzeydoğunda ve sana doğru geliyor. Güneş gözlüklü adamsa 2 metre kuzeybatında ve o da sana doğru geliyor. Kellesini almayı hedeflediğin rakibinse 5 metre önünde.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
Saldırımdan sıçrayarak kaçmıştı. Refleksleri iyiydi sanırım. En son turnuvadan beri kimseyle savaşmayınca bu duyguyu unuttuğumu hissetmeye başlamıştım. Savaş esnasındaki o kanla boyanacak hissiyati... Çok heyecanlıydım. Adam geriye çekildikten sonra diğer iki gereksize emir vermişti ki bunlardan biri sopa diğeri çakı çıkarmıştı. Demek biri güçlü, diğeri hızlıydı. Gereksizler işte aperatifimin tadını çıkarmama engel olan soytarılar... Sopalı olan herif yüksek ihtimal gücü yerinde biriydi, diğeri ise pek yüksek bir ihtimalle hızına güveniyordu. İkisi de bana 2 metre uzaklıktaydı. Aperatifime gitmeden önce atıştırmalık bile denemeyecek lokmalarla ilgilenmek ne kadar ilgimi çekmese de onları da öldürmezsem kesin durmayacaklardı. Bu nedenle sırayla gidecektim sopa taşıyan heriften hızlı olduğumu varsayıyordum bu nedenle ilk hedefim o olacaktı. Hafiften ona yaklaşacak ve diğer eleman gelip saldırmadan o sopalının saldırmasını sağlayacaktım. Sopasını savurduğunda ise eğilerek ya da yana doğru hafif kaçınarak saldırısından kaçınacak ve sonra iki kılıcımı da herifin tam karnına sokacaktım. Aynen öyle ilk onu deşecektim. Tiiiiichichichichi...
Akaba Nimura- Mesaj Sayısı : 50
Kayıt tarihi : 12/08/16
Yaş : 30
Nerden : Gonya
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
Nimura, iri adama doğru koşmaya başlamıştı. Tam da planladığı gibi, iri adam sopasını boynunun sağ tarafına hızlıca savurmuştu. Nimura ise eğilerek saldırıyı atlatmış ve kaptanın çığlıkları eşliğinde büyük adamın karnına iki kılıcını da sokmuştu.
Bu sırada, güneş gözlüklü adam Nimura'nın yanında bitmişti. Rakibi, Nimuranın sol göğsüne doğru dikey bir saplama hamlesi denemek üzereydi ve Nimura'nın kılıçlarını diğer rakibinin midesinden çıkartacak vakti yoktu.
Son Durum: İri adam ani acıdan dolayı bilincini kaybetmiş durumda. Güneş gözlüklü adam hemen dibinde. Savaşmayı hedeflediğin rakibin ise 5.2 metre kuzeybatında, eldivenlerini giymiş durumda.
Bu sırada, güneş gözlüklü adam Nimura'nın yanında bitmişti. Rakibi, Nimuranın sol göğsüne doğru dikey bir saplama hamlesi denemek üzereydi ve Nimura'nın kılıçlarını diğer rakibinin midesinden çıkartacak vakti yoktu.
Son Durum: İri adam ani acıdan dolayı bilincini kaybetmiş durumda. Güneş gözlüklü adam hemen dibinde. Savaşmayı hedeflediğin rakibin ise 5.2 metre kuzeybatında, eldivenlerini giymiş durumda.
Grand Line Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 110
Kayıt tarihi : 21/01/16
Geri: Yalnız Kurt [Akaba Nimura]
Adam tam tahmin ettiğim gibi sopasını savurmuştu. Diyorum bunlardan bir cacık bile olmaz. Sopalı herif öldürmeme rağmen diğer adam dibimde bitmişti. Tahmin ettiğim gibi hızlıydı, bir şeyler düşünmeliydim. Bıçağı dibimdeydi. Eğer kılıç çıkarmakla zaman kaybedersem kesin o bıçağı bana girecekti. O nedenle bir şeyler düşünmeliydim. Aslında bir kılıcımı bırakıp o elimle elini tutmayı başarırsam belki biraz zaman kazanmayı başarabilirim. Aşırı güçlü olmadığı müddetçe de diğer kılıcımı çıkartım onunda tam boğazını kesebilmeyi başarırdım belki de... Evet ya da en kötü ihtimalle zaman kazanmış olurdum. Gerçi durumu düşünürsek aperatifim hazırlanmayı bitirmiş olmalı. O nedenle hızlı olmalıydım. Bakalım benden ne kadar hızlısın cacık gözlüklü...
Akaba Nimura- Mesaj Sayısı : 50
Kayıt tarihi : 12/08/16
Yaş : 30
Nerden : Gonya
2 sayfadaki 8 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8
2 sayfadaki 8 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz