Öğle Güneşi[Akira-Karl]
7 sayfadaki 8 sayfası
7 sayfadaki 8 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Akira beklemeye karar veriyorsun. İşi kadere bırakmışsın, ama kader nadiren iyidir. Genelde hep en kötü olaylar yaşanır, ama kimisi için kötü olan kimisi için kötüdür. 9. dakika falan olmalı ki, arkadan biri yaklaşıyor. Takım elbiseli ve Denizci pelerini ile sıkı bakışları ve kel kafasıyla yanına geliyor. Tok sesi ile "Uzman Başçavuş Akira, Ben Tümamiral Query. Görev ile ilgili sorularım var. İçeri gelir misiniz lütfen? Uzman Başçavuş Karl'ın nerede olduğunu biliyor musunuz? Kendisini de sorgulayacağız." diyor.
İçeri girdiğiniz de karargahın hiç değişmediğini farkediyorsun. Sağ tarafında yemekhane ve üst, alt kata giden merdivenler. Karşında arkadaki çalışma alanına çıkan bir kapı, solunda danışman masası ve genç bir er. Duvarlarda karargah için kanını döken askerlerin fotoğrafları. Önünde Tümamiral, üst kata doğru çıkıyorsunuz. Aydınlık koridorda dizilmiş sağlı sollu odalardan en sondaki Kaptan'ın adıyla işaretlenmiş odaya giriyorsunuz. Kaptan odada değil. Karşında adayı izleyen bir pencere sağda solda duvarların boş olduğunu farkediyorsun. Kapının üstünde üçgen şeklinde asılmış 3 kılıç var.
Kaptan'ın tahtına oturan Tümamiral senin oturmanı bekledikten sonra sorularını soruyor.
"Hangi adaya çıktınız? Amacınız neydi? Eski Uzman Başçavuş Koto Ruoka nasıl öldü? İstihbarat nereden geldi? Kaptan hakkında şüpheleriniz var mı?" diye yavaş bir ritimde sıralıyor soruları. "İstediğin kadar düşünebilirsiniz, sorulara doğru cevap vermenizi tavsiye ederim." diyor usulca...
Karl çıktığın yoldan tekrar limana doğru ilerliyorsun, cennetten cehenneme geçmek gibi bir his bu. Serin yayladan, sıcak çöle inmek...
Limana geldiğinde sizin geminin yanında bir gemi daha olduğunu görüyorsun. Ucunda Barbum oturuyor. Halk biraz korkmuş gibi sana bakıyor. Genç bir kadın yaklaşıp "Gemide bir sürü ölü var." diyor korku ile. Barbum "Nerede kaldınız? Korsan gemisini size hediye olarak getirdim. Hadi karargaha gidelim, konuşmamız gereken şeyler var." diyor...
İçeri girdiğiniz de karargahın hiç değişmediğini farkediyorsun. Sağ tarafında yemekhane ve üst, alt kata giden merdivenler. Karşında arkadaki çalışma alanına çıkan bir kapı, solunda danışman masası ve genç bir er. Duvarlarda karargah için kanını döken askerlerin fotoğrafları. Önünde Tümamiral, üst kata doğru çıkıyorsunuz. Aydınlık koridorda dizilmiş sağlı sollu odalardan en sondaki Kaptan'ın adıyla işaretlenmiş odaya giriyorsunuz. Kaptan odada değil. Karşında adayı izleyen bir pencere sağda solda duvarların boş olduğunu farkediyorsun. Kapının üstünde üçgen şeklinde asılmış 3 kılıç var.
Kaptan'ın tahtına oturan Tümamiral senin oturmanı bekledikten sonra sorularını soruyor.
"Hangi adaya çıktınız? Amacınız neydi? Eski Uzman Başçavuş Koto Ruoka nasıl öldü? İstihbarat nereden geldi? Kaptan hakkında şüpheleriniz var mı?" diye yavaş bir ritimde sıralıyor soruları. "İstediğin kadar düşünebilirsiniz, sorulara doğru cevap vermenizi tavsiye ederim." diyor usulca...
Karl çıktığın yoldan tekrar limana doğru ilerliyorsun, cennetten cehenneme geçmek gibi bir his bu. Serin yayladan, sıcak çöle inmek...
Limana geldiğinde sizin geminin yanında bir gemi daha olduğunu görüyorsun. Ucunda Barbum oturuyor. Halk biraz korkmuş gibi sana bakıyor. Genç bir kadın yaklaşıp "Gemide bir sürü ölü var." diyor korku ile. Barbum "Nerede kaldınız? Korsan gemisini size hediye olarak getirdim. Hadi karargaha gidelim, konuşmamız gereken şeyler var." diyor...
South Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Akira, işleri oluruna bırakmaya karar vermiş ve oturur vaziyette manzarayı izlemeye başlamıştı. Beklerken ara ara dalıyor ve gözlerini kapatıp hafif uyukluyordu, bir gün boyunca hiç uyumadığı için bu normal karşılanabilirdi. Beklemeye karar verdiği süre bitmek üzereyken, birden kendisinin ismini duymuş ve gözlerini açıp kafasını sesin geldiği yöne çevirmişti. Ses karargahın kapısından geliyordu ve kafasını oraya çevirdiğinde seslenen kişinin bir denizci olduğunu görebiliyordu. Başta önemsemese de giydiği kıyafetteki rütbe sembolü ve kendisini tanıtmasıyla kendisinden üst rütbeli birisi olduğunu anlayabilmişti.
Denizci kendisini tanıttıktan sonra, bir takım soruları olduğunu söylemiş ve daha sonra onu içeri davet etmişti. Daha sonra ise Karl'n yerini öğrenmek isteyip, onu da sorgulayacaklarını söyleyip konuşmasını bitirmişti.
Akira, bu konuşma sırasında ayağa kalkıp, doğrulmuş ve "Tabii efendim!, Kusuruma bakmayın görev sebebiyle biraz uykusuz kaldım. Uzman Başçavuş Karl, yaklaşık 10 dakika önce buradan ayrıldı. Sanırım limana gidiyordu." demiş ve karargahın içine doğru sakince yürümeye başlamıştı. Sanırım kader kararını vermişti ve bu karar kaptanı için pek hayırlı görünmüyordu.
İçeri girdiğinde evine dönmüş gibi huzurluydu genç denizci, yemek kokuları eşliğinde sağında kalan yemekhanenin önünden geçmiş, çalışma alanına çıkan kapının önünde ve danışmanın yanındaki merdivenlerden, duvarda asılı denizci fotoğrafları eşliğinde çıkmaya başlamıştı. Üst kata çıktığında kendisini "Tümamiral Query" olarak tanıtan denizci ile birlikte ilerleyip, kaptanının isminin yazıldığı kapıdan içeri girmişlerdi. Akira, odaya girdiğinde gözleriyle kaptanını aramıştı fakat o, orada değildi. Etrafına yorgun gözlerle baktığında pencerenin manzarasını görebiliyor, pek ilgilenmese de kapının üzerindeki kılıçlara gözü takılıyordu.
Kaptanın koltuğuna oturan Tümamiral'in kendisini beklediğini gören Akira, gözüne kestirdiği bir koltuğa geçip oturuyor ve onu dinlemeye koyuluyordu. Onun sorularını dinledikten sonra kafasını iyice geriye yaslayıp gözleriyle tavanı süzmeye başlıyor ve daha sonra "Imm!Neydi o adanın adı, tam anımsayamadım. Amacımız, Tatsumaki ve Akaken korsanları hakkında bilgi toplamaktı. Bunun için kaptan Hermo'nun, kim olduğunu tam olarak bilmediğimiz Barbum isimli bir muhbiri bize, daha doğrusu kaptana yerlerini bildirmişti. Biz oraya gitmeden onların arasına sızmış ve inkar edemeyeceğimiz kadar yardım etmişti bize. Kim olduğunu bende merak ediyorum açıkcası. Onun hakkında bildiğim şeyler pek net değil. Sadece bir denizci olmadığı ve çok güçlü olduğunu biliyorum. Yalnız fazlasıyla bencil birisi, onun yüzünden tüm uğraşlarımız boşa çıktı. Bunca ölen asker..." diyip biraz duraksadıktan sonra "Koto-chan ve nice denizci eri onun yüzünden boş yere ölmüş oldu. Niçin sadece Koto-chan'i sorduğunuzu anlamadım ama operasyonumuzun nasıl gerçekleştiğini anlatayım. Öncelikle gelen istihbarat üzerine gecenin bir vakti harekete geçtik. Karanlıktan yararlanarak adaya farkedilmeden çıkabilmeyi başardık. Daha sonra Kaptan Hermo'nun talimatlarıyla ben ve Uzman Başçavuş Karl, gruptan ayrıldık ve korsanların merkezine sızmaya çalıştık. İşte tam o esnada bir kaç korsanı öldürmemiz ile birlikte onunla tanıştık..."diyecek ve biraz daha duraksayıp, konuşmasına devam edecekti. "Biz dövüşürken o sadece izledi ve yeteri kadar zaman geçtiğini söyleyip, kalan korsanları avlamaya başladı. Başta onun düşman olduğunu sanıyorduk fakat hiçte sandığımız gibi olmadı. Daha sonra onunla birlikte kaptan ve grubuna yardım etmek için harekete geçtik fakat oraya ulaştığımızda savaş çoktan sonuçlanmıştı ve Koto-chan'in de dahil olduğu bir çok denizci eri yerde cansız yatıyordu... " diyip biraz daha duraksadıktan sonra başını eğmiş ve gözleri biraz dolmuştu ve karşısındaki denizciye anlatmaya devam edecekti. Biraz sesini yükseltip ciddileştirdikten sonra "Ama ne içindi? Bir hiç! Kaptanın muhbiri yakaladığımız Dolandırıcı korsanların kaptanını, sorgu sırasında sırf hakkında ileri geri konuştuğu için öldürdü. Üstelik adam konuşmaya da niyetlenmişti. Daha sonra bunu kaptan Hermo'ya bildirmek istedim fakat aldığım yanıt büyük bir hayal kırıklığıydı. Kaptan güçsüz olduğumuzu düşündüğü ve Tatsumaki ve Akaken korsanlarını yakalamak için onunla anlaştığını ve çok güçlü olduğu için tüm bunlara göz yummamızı istedi." dedikten sonra tekrar duraksadı ve kendisini toparlayıp, devam etti. "Kaptan hakkında bir şüphem yok fakat son olaylardan sonra ondan pek hoşlandığım söylenemez. O sadece amaçlarına ulaşabilmek için yanlış tercihler yaptı. Benim gözümde başarılı olmak isteyen birisidir. Söyleyeceklerim bu kadar, efendim! İzninizle biraz dinlenmek istiyorum." diyerek konuşmasını bitirecek ve karşısındaki denizci herhangi bir şey istemezse oturduğu koltuktan kalkıp kapıya yönelecek ve daha sonra da karargah içinde nerede kalıyorsa oraya yönelip, biraz kestirmeye çalışacaktı.
Denizci kendisini tanıttıktan sonra, bir takım soruları olduğunu söylemiş ve daha sonra onu içeri davet etmişti. Daha sonra ise Karl'n yerini öğrenmek isteyip, onu da sorgulayacaklarını söyleyip konuşmasını bitirmişti.
Akira, bu konuşma sırasında ayağa kalkıp, doğrulmuş ve "Tabii efendim!, Kusuruma bakmayın görev sebebiyle biraz uykusuz kaldım. Uzman Başçavuş Karl, yaklaşık 10 dakika önce buradan ayrıldı. Sanırım limana gidiyordu." demiş ve karargahın içine doğru sakince yürümeye başlamıştı. Sanırım kader kararını vermişti ve bu karar kaptanı için pek hayırlı görünmüyordu.
İçeri girdiğinde evine dönmüş gibi huzurluydu genç denizci, yemek kokuları eşliğinde sağında kalan yemekhanenin önünden geçmiş, çalışma alanına çıkan kapının önünde ve danışmanın yanındaki merdivenlerden, duvarda asılı denizci fotoğrafları eşliğinde çıkmaya başlamıştı. Üst kata çıktığında kendisini "Tümamiral Query" olarak tanıtan denizci ile birlikte ilerleyip, kaptanının isminin yazıldığı kapıdan içeri girmişlerdi. Akira, odaya girdiğinde gözleriyle kaptanını aramıştı fakat o, orada değildi. Etrafına yorgun gözlerle baktığında pencerenin manzarasını görebiliyor, pek ilgilenmese de kapının üzerindeki kılıçlara gözü takılıyordu.
Kaptanın koltuğuna oturan Tümamiral'in kendisini beklediğini gören Akira, gözüne kestirdiği bir koltuğa geçip oturuyor ve onu dinlemeye koyuluyordu. Onun sorularını dinledikten sonra kafasını iyice geriye yaslayıp gözleriyle tavanı süzmeye başlıyor ve daha sonra "Imm!Neydi o adanın adı, tam anımsayamadım. Amacımız, Tatsumaki ve Akaken korsanları hakkında bilgi toplamaktı. Bunun için kaptan Hermo'nun, kim olduğunu tam olarak bilmediğimiz Barbum isimli bir muhbiri bize, daha doğrusu kaptana yerlerini bildirmişti. Biz oraya gitmeden onların arasına sızmış ve inkar edemeyeceğimiz kadar yardım etmişti bize. Kim olduğunu bende merak ediyorum açıkcası. Onun hakkında bildiğim şeyler pek net değil. Sadece bir denizci olmadığı ve çok güçlü olduğunu biliyorum. Yalnız fazlasıyla bencil birisi, onun yüzünden tüm uğraşlarımız boşa çıktı. Bunca ölen asker..." diyip biraz duraksadıktan sonra "Koto-chan ve nice denizci eri onun yüzünden boş yere ölmüş oldu. Niçin sadece Koto-chan'i sorduğunuzu anlamadım ama operasyonumuzun nasıl gerçekleştiğini anlatayım. Öncelikle gelen istihbarat üzerine gecenin bir vakti harekete geçtik. Karanlıktan yararlanarak adaya farkedilmeden çıkabilmeyi başardık. Daha sonra Kaptan Hermo'nun talimatlarıyla ben ve Uzman Başçavuş Karl, gruptan ayrıldık ve korsanların merkezine sızmaya çalıştık. İşte tam o esnada bir kaç korsanı öldürmemiz ile birlikte onunla tanıştık..."diyecek ve biraz daha duraksayıp, konuşmasına devam edecekti. "Biz dövüşürken o sadece izledi ve yeteri kadar zaman geçtiğini söyleyip, kalan korsanları avlamaya başladı. Başta onun düşman olduğunu sanıyorduk fakat hiçte sandığımız gibi olmadı. Daha sonra onunla birlikte kaptan ve grubuna yardım etmek için harekete geçtik fakat oraya ulaştığımızda savaş çoktan sonuçlanmıştı ve Koto-chan'in de dahil olduğu bir çok denizci eri yerde cansız yatıyordu... " diyip biraz daha duraksadıktan sonra başını eğmiş ve gözleri biraz dolmuştu ve karşısındaki denizciye anlatmaya devam edecekti. Biraz sesini yükseltip ciddileştirdikten sonra "Ama ne içindi? Bir hiç! Kaptanın muhbiri yakaladığımız Dolandırıcı korsanların kaptanını, sorgu sırasında sırf hakkında ileri geri konuştuğu için öldürdü. Üstelik adam konuşmaya da niyetlenmişti. Daha sonra bunu kaptan Hermo'ya bildirmek istedim fakat aldığım yanıt büyük bir hayal kırıklığıydı. Kaptan güçsüz olduğumuzu düşündüğü ve Tatsumaki ve Akaken korsanlarını yakalamak için onunla anlaştığını ve çok güçlü olduğu için tüm bunlara göz yummamızı istedi." dedikten sonra tekrar duraksadı ve kendisini toparlayıp, devam etti. "Kaptan hakkında bir şüphem yok fakat son olaylardan sonra ondan pek hoşlandığım söylenemez. O sadece amaçlarına ulaşabilmek için yanlış tercihler yaptı. Benim gözümde başarılı olmak isteyen birisidir. Söyleyeceklerim bu kadar, efendim! İzninizle biraz dinlenmek istiyorum." diyerek konuşmasını bitirecek ve karşısındaki denizci herhangi bir şey istemezse oturduğu koltuktan kalkıp kapıya yönelecek ve daha sonra da karargah içinde nerede kalıyorsa oraya yönelip, biraz kestirmeye çalışacaktı.
- Spoiler:
- Out: Olayları anlatırken bir kaç şey atladım sebebini bildirmek istedim. Barbum denize atlayıp savaşmaya gittiğinde karakterim topu götürmekle uğraşıyordu ve bu olaya tanık olmadı. Birde isim hafızası çok iyi değil, bu yüzden ada adını hatırlayamıyor.
Misafir- Misafir
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Verilen emir sonrası limana doğru yürümeye başlamıştı. İlk başta hızlı bir şekilde yürürken, sonraki yürüyüş adımları kısaydı. Çünkü yorgundu... Bu yorgunluğunu daha da bir görünür hale getiren alnından akan terlerdi; çünkü gittiği istikamet boyunca sıcaklık bir alacaklı gibi yakasındaydı. Ve alacaklının dükkanının önünden geçince yakalaması da güç olmamıştı.
Yol boyu kafasında dolanan ve tekrar eden şey: "Sadece işini yapıyorsun..." cümlesiydi. Ve bu tekrarlama eşliğinde limana kadar yürümüştü. Limanda kendilerinin gemisi dışında bir gemi ve o geminin ucunda Barbum'u oturmuş bir şekilde görmüştü. Etrafta toplanan kalabalığın da olması sıkıntılıydı ve o kalabalığın tavrı da sadece korku dolu gözlerdi. Karl ilk başta durumu anlamasa da, bir kadının konuşması sonucu duruma vakıf oldu. Tabii kadının arkasından Barbum'un konuşması geldi. Bu adamın dili çözülmüş gibiydi.
Karl ilk önce kadına sakin bir şekilde ve sonra diğerleri de duysun diye biraz yüksek bir ses ile: "Her şey kontrol altında hanımefendi. Bu durumu kontrol altına almaya geldim. Birazdan yetkililer burada olacaktır. Emin olabilirsiniz." diyecek ve ardından diğer insanlara doğru: "Herkes dağılsın. Bu özel bir durumdur. Güvenliğiniz için gemiye yaklaşmayın!" diyerek gözlerini Barbum'a çevirip, soğuk bir ses tonuyla: "Yola koyulsak iyi olur." diyecek ve adımlarını tekrardan geldiği yöne doğru çevirecekti. Tabii bu yürüme esnasında bir denizci eri görürse gemiye yönlendirecekti. Adadaki insanlara korku hakim olmamalıydı. Bu arada olacakları da merak ediyordu ve Kaptan Hermo'nun bu emrinin amacı Denizci Kurumu'na zarar verici bir şey ise durum çok farklı bir hal alacaktı. Tabii böyle bir şey yaşandığı anda Karl kendi pisliğini temizleyecekti...
Yol boyu kafasında dolanan ve tekrar eden şey: "Sadece işini yapıyorsun..." cümlesiydi. Ve bu tekrarlama eşliğinde limana kadar yürümüştü. Limanda kendilerinin gemisi dışında bir gemi ve o geminin ucunda Barbum'u oturmuş bir şekilde görmüştü. Etrafta toplanan kalabalığın da olması sıkıntılıydı ve o kalabalığın tavrı da sadece korku dolu gözlerdi. Karl ilk başta durumu anlamasa da, bir kadının konuşması sonucu duruma vakıf oldu. Tabii kadının arkasından Barbum'un konuşması geldi. Bu adamın dili çözülmüş gibiydi.
Karl ilk önce kadına sakin bir şekilde ve sonra diğerleri de duysun diye biraz yüksek bir ses ile: "Her şey kontrol altında hanımefendi. Bu durumu kontrol altına almaya geldim. Birazdan yetkililer burada olacaktır. Emin olabilirsiniz." diyecek ve ardından diğer insanlara doğru: "Herkes dağılsın. Bu özel bir durumdur. Güvenliğiniz için gemiye yaklaşmayın!" diyerek gözlerini Barbum'a çevirip, soğuk bir ses tonuyla: "Yola koyulsak iyi olur." diyecek ve adımlarını tekrardan geldiği yöne doğru çevirecekti. Tabii bu yürüme esnasında bir denizci eri görürse gemiye yönlendirecekti. Adadaki insanlara korku hakim olmamalıydı. Bu arada olacakları da merak ediyordu ve Kaptan Hermo'nun bu emrinin amacı Denizci Kurumu'na zarar verici bir şey ise durum çok farklı bir hal alacaktı. Tabii böyle bir şey yaşandığı anda Karl kendi pisliğini temizleyecekti...
Misafir- Misafir
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
"Hayır gidemezsiniz, sorgu henüz bitmedi." diyor tüm ciddiyeti ile. "Özellikle neden Koto dediniz? "Eski Uzman Başçavuş Koto", daha önce sizin yerinizde bu koltukta bulunuyordu. Kaptan'ını korumayı ve hiç bir şey paylaşmamayı seçti. Ondan sonra Kaptan bütün suçu onun üzerine attı ve rütbesi düşürüldü. Aynısı karargahın rotacısı "Eski Uzman Başçavuş Reitti" içinde geçerli. Bu yüzden dürüstçe sorularıma cevap verdiğiniz için teşekkür ederim, bu şekilde devam etmenizi tavsiye ederim." diyor sana diktiği gözlerle. Cebinden çıkardığı deftere bir şeyler not etmeye başlıyor sonra.
"Barbum dediğiniz kişiyi tarif edin. Nasıl biridir? Nasıl dövüşür? Bahsettiği önemli bir şey var mı?" diye soruyor sonra...
İkince kez yürüdüğün yollarda bu cehennem sıcağında, tekrar yürüyorsun şimdi. Bu tavaf çeyreği artık canına tak etmiş durumda. Hava o kadar sıcak ki, kıyafetleriniz bedenlerinize yapışacak biraz daha terlerseniz. Ama Barbum'a bakarsan bununla sorunu yok gibi görünüyor.
"Kaptan bizi mi bekliyor? Ona limanda beklemesini söylemiştim, hemen yola çıkmamız gerekiyor." diyor biraz sinirli. "Umarım geçerli bir sebebi vardır. Neden seni tek yolladı. Atarlı arkadaşın nerede?" diye devam ediyor. Karargaha çıkan yokuşa vardınız..
"Barbum dediğiniz kişiyi tarif edin. Nasıl biridir? Nasıl dövüşür? Bahsettiği önemli bir şey var mı?" diye soruyor sonra...
İkince kez yürüdüğün yollarda bu cehennem sıcağında, tekrar yürüyorsun şimdi. Bu tavaf çeyreği artık canına tak etmiş durumda. Hava o kadar sıcak ki, kıyafetleriniz bedenlerinize yapışacak biraz daha terlerseniz. Ama Barbum'a bakarsan bununla sorunu yok gibi görünüyor.
"Kaptan bizi mi bekliyor? Ona limanda beklemesini söylemiştim, hemen yola çıkmamız gerekiyor." diyor biraz sinirli. "Umarım geçerli bir sebebi vardır. Neden seni tek yolladı. Atarlı arkadaşın nerede?" diye devam ediyor. Karargaha çıkan yokuşa vardınız..
South Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Akira, kendisine sorulan tüm sorulara ne gördüyse hiçbir şey değiştirmeden anlatmış ve gitmek için izin istemişti fakat sorguyu yapan Tümamiral Query sorgunun henüz bitmediğini ve yerinde kalması gerektiğini söyledikten sonra konuşmasına devam etmişti. O konuşmasınısürdürürken ve Akira onu dinlerken o kadar ilginç şeyler duyacaktı ki birden uykusu kaçacak ve kendisine gelecekti. Gözlerini iyice açıp şaşırdığını belli edercesine söylenenleri dinleyecek ve daha sonra hızlıca yerinden kalkarak "Şaka mı yapıyorsunuz? Bu saçmalık da ne? Nasıl böyle bir şey yapabilir?" diyerek çıkışacaktı. Daha sonra birden durulacak ve "Afedersiniz, kendimi kaybettim." dedikten sonra yerine oturacaktı. Sonrasında ise cevap vermeye başlayacaktı.
"Ben yapmam gerekeni yaptım, teşekkür etmenize gerek yok. Barbum... Nasıl anlatsam, fazlasıyla tehlikeli birisi. 2 adet pistol tabanca taşıyor fakat dövüşlerde hiç kullandığına tanık olmadım. Bizim biraz da olsa uğraşarak yendiğimiz korsanları o alay edercesine kalplerini sökerek yendi. Ellerini rakiplerinin vücuduna sokarak dövüşüyor ve tek hamlede işlerini bitiriyor. Çok güçlü fakat bir o kadarda kibirli ve umursamaz birisi. Söylediğim gibi tüm emeklerimizin boşa çıkmasının sorumlusu oydu. Ne gibi önemli bir şey tam anlayamadım. Hakkında öğrenebildiğim tek şey korsan yada denizci olmadığı. Anımsadığım kadarıyla ince kaypan bıyıkları, bakımlı düz saçları olan, keskin kahverengi gözlere sahip bir adam. Onunla karşılaştığımız vakit üzerinde beyaz bir gömlek vardı. Ha birde yanında küçük bir kız ile dolaşıyor." diyerek konuşmasını bitirecekti.
Kaptan Hermo'nun yaptıklarını duyduğu andan itibaren küplere binse de bir süre sonra tekrar soğukkanlılığını kazanabilmiş ve soruları cevaplamıştı. Cevaplamıştı cevaplamasına fakat kaptanının bu kadar ileri gidebileceğine inanamıyordu. Ona karşı beslediği iyi duygular birden silinivermişti. Artık onun yönetiminde olmayı bile istemiyordu fakat hakkının verilmesi lazımdı. Akira'nın gördüğü en kurnaz adam oydu, duyduklarını Karl'a da anlatmak istiyordu fakat zaten o da sorguya alınacağı için öğrenme fırsatı bulabilecekti.
"Ben yapmam gerekeni yaptım, teşekkür etmenize gerek yok. Barbum... Nasıl anlatsam, fazlasıyla tehlikeli birisi. 2 adet pistol tabanca taşıyor fakat dövüşlerde hiç kullandığına tanık olmadım. Bizim biraz da olsa uğraşarak yendiğimiz korsanları o alay edercesine kalplerini sökerek yendi. Ellerini rakiplerinin vücuduna sokarak dövüşüyor ve tek hamlede işlerini bitiriyor. Çok güçlü fakat bir o kadarda kibirli ve umursamaz birisi. Söylediğim gibi tüm emeklerimizin boşa çıkmasının sorumlusu oydu. Ne gibi önemli bir şey tam anlayamadım. Hakkında öğrenebildiğim tek şey korsan yada denizci olmadığı. Anımsadığım kadarıyla ince kaypan bıyıkları, bakımlı düz saçları olan, keskin kahverengi gözlere sahip bir adam. Onunla karşılaştığımız vakit üzerinde beyaz bir gömlek vardı. Ha birde yanında küçük bir kız ile dolaşıyor." diyerek konuşmasını bitirecekti.
Kaptan Hermo'nun yaptıklarını duyduğu andan itibaren küplere binse de bir süre sonra tekrar soğukkanlılığını kazanabilmiş ve soruları cevaplamıştı. Cevaplamıştı cevaplamasına fakat kaptanının bu kadar ileri gidebileceğine inanamıyordu. Ona karşı beslediği iyi duygular birden silinivermişti. Artık onun yönetiminde olmayı bile istemiyordu fakat hakkının verilmesi lazımdı. Akira'nın gördüğü en kurnaz adam oydu, duyduklarını Karl'a da anlatmak istiyordu fakat zaten o da sorguya alınacağı için öğrenme fırsatı bulabilecekti.
Misafir- Misafir
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Tekrardan o cehennemvari yolda yürümeye başlamıştı: Sıcaklık, düşüncelerine kilit vurmuştu; çünkü böylesi bir havada bir şeyleri düşünmeye kalkmak oldukça zor ve zahmetli bir işti. Düşüncelerinde sıcaklığın o kasvetli havası dışında bir şey yoktu. Ayaklarını gelişigüzel bir şekilde sürüyor ve arada bir göz ucuyla Barbum'a göz kesiyordu. Barbum'un böylesi bir havaya karşın hiçbir şekilde etkilenmemiş olduğunu görmesi, elbisesinin biraz daha içine doğru iyicene yapıştığı hissine yol açıyordu. Onun niye hiçbir şeyi yoktu ki!
Veya neden hiçbir şey olmamış gibi bir hava takınıyordu ki!
Bu sıra Barbum'un sözleri ile birlikte ciddi bir ifade takındı ve soğukkanlılığını korumaya çalışarak oldukça kararlı bir ses tonuyla: "İkiniz arasında geçen konuşma hakkında bilgim yok. Ve Akira ise şu anda karargahta olmalı. İki sorunun cevabını yalnızca Kaptan Hermo verebilir. Ona sorman daha doğru olur." diyerek ilerleyişine devam edecekti. Barbum'a detaylar hakkında bilgi vermesi gerekmiyordu; çünkü aynı şeyi o da yapmıştı. Gerçek sadece onun merak ettiği bir şey değildi...
Veya neden hiçbir şey olmamış gibi bir hava takınıyordu ki!
Bu sıra Barbum'un sözleri ile birlikte ciddi bir ifade takındı ve soğukkanlılığını korumaya çalışarak oldukça kararlı bir ses tonuyla: "İkiniz arasında geçen konuşma hakkında bilgim yok. Ve Akira ise şu anda karargahta olmalı. İki sorunun cevabını yalnızca Kaptan Hermo verebilir. Ona sorman daha doğru olur." diyerek ilerleyişine devam edecekti. Barbum'a detaylar hakkında bilgi vermesi gerekmiyordu; çünkü aynı şeyi o da yapmıştı. Gerçek sadece onun merak ettiği bir şey değildi...
- Spoiler:
- Out: Telefondan yazıyorum. Çok özenemedim.
Misafir- Misafir
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Kaptanın açık penceresinden gördüğün kadarıyla Barbum ve Karl yolu tırmanmaya başlıyor. Güneş tepeden yavaş yavaş inerken, çölle vahayı ayıran noktada ısı değişimi nedeniyle kırılma olduğu için, havada garip bir şeylerin yüzdüğünü görebiliyorsun. Pencereden ılık bir rüzgar girip, masadaki kağıtları biraz sallarken, Akira'nın son cümleleri Tümamiral Query'nin göz bebeklerinin küçülmesine, bakışlarının donuklaşmasına ve anlında ter damlaları oluşmasına sebep olmuştu.
"Ee-Emin misin? Eliyle bir insanın kalbini çıkarıyor dedin değil mi? EMİN MİSİN?" diyor korku ile sandalyesinden kalkıp. "Kalpleri çıkardığı yerde yara olmuyor değil mi?" diye soruyor, Akira onaylayınca ise kalktığı sandalyeye yığılıyor. "Bir Jumala'nın burada ne işi olabilir amına koyayım. Şansımı sikeyim." diyor sessizce gözlerini diktiği masaya. Bir kaç saniye hareketsiz kalıyor, gözü sağa sola oynuyor, belli ki bir şeyler planlıyor.
Ciddiyetini takınıp, cesaretini kazanınca Akira'ya dönüyor ve "Hemen Kaptan Hermo ile Yüzbaşı Noyris'i tutuklayın. Gerekirse öldürme yetkisine sahipsin. HEMEN!" diye emir veriyor. Den Den Mushi ile bir yeri arayıp, "Alarm durumu. Kod Turkuaz, 505. Tüm birimler savaş pozisyonu alsın." diyor...
Toprak yoldan çıkarken sessizsiniz ikinizde. Karl karargaha bakınca Kaptan'ın odasının pencersinde Akira'nın biriyle konuştuğunu görüyorsun. Adamı tanımıyorsun. Sonrasında adam yerinden hışımla kalkıp, sandalyesine dönüyor. Bir süre sonra tekrar Akira ile konuşmaya başlıyor ve sonrasında Den Den mushi çıkarıyor, 1-2 saniye sonrada karargahta alarm çalmaya başlıyor. Barbum adımları yavaşlıyor. Karl'a bakıp "Bir şey bilmediğinden emin misin Karl?" diyor. Neredeyse karargaha vardınız.
"Senin burada olduğunu biliyorlar." diyor küçük bir kız çocuğu. Sesin olduğu yere bakınca, küçük kızın karargahın çatısında yatarak sizinle konuştuğunu anlıyorsun. "Alarm durumuna geçtiler. Şu Akira her şeyi öttü. Sanırım onu öldürmemiz gerekecek." diyor. Barbum yumruklarını sıkıp Karl'a dönüyor.
"Birazdan savaş çıkacak burada evlat. Kimin tarafında olduğunu şimdi seçmen lazım. Benim mi, yoksa onların mı?" diyor soğuk bakışlar eşliğinde.
"Ee-Emin misin? Eliyle bir insanın kalbini çıkarıyor dedin değil mi? EMİN MİSİN?" diyor korku ile sandalyesinden kalkıp. "Kalpleri çıkardığı yerde yara olmuyor değil mi?" diye soruyor, Akira onaylayınca ise kalktığı sandalyeye yığılıyor. "Bir Jumala'nın burada ne işi olabilir amına koyayım. Şansımı sikeyim." diyor sessizce gözlerini diktiği masaya. Bir kaç saniye hareketsiz kalıyor, gözü sağa sola oynuyor, belli ki bir şeyler planlıyor.
Ciddiyetini takınıp, cesaretini kazanınca Akira'ya dönüyor ve "Hemen Kaptan Hermo ile Yüzbaşı Noyris'i tutuklayın. Gerekirse öldürme yetkisine sahipsin. HEMEN!" diye emir veriyor. Den Den Mushi ile bir yeri arayıp, "Alarm durumu. Kod Turkuaz, 505. Tüm birimler savaş pozisyonu alsın." diyor...
Toprak yoldan çıkarken sessizsiniz ikinizde. Karl karargaha bakınca Kaptan'ın odasının pencersinde Akira'nın biriyle konuştuğunu görüyorsun. Adamı tanımıyorsun. Sonrasında adam yerinden hışımla kalkıp, sandalyesine dönüyor. Bir süre sonra tekrar Akira ile konuşmaya başlıyor ve sonrasında Den Den mushi çıkarıyor, 1-2 saniye sonrada karargahta alarm çalmaya başlıyor. Barbum adımları yavaşlıyor. Karl'a bakıp "Bir şey bilmediğinden emin misin Karl?" diyor. Neredeyse karargaha vardınız.
"Senin burada olduğunu biliyorlar." diyor küçük bir kız çocuğu. Sesin olduğu yere bakınca, küçük kızın karargahın çatısında yatarak sizinle konuştuğunu anlıyorsun. "Alarm durumuna geçtiler. Şu Akira her şeyi öttü. Sanırım onu öldürmemiz gerekecek." diyor. Barbum yumruklarını sıkıp Karl'a dönüyor.
"Birazdan savaş çıkacak burada evlat. Kimin tarafında olduğunu şimdi seçmen lazım. Benim mi, yoksa onların mı?" diyor soğuk bakışlar eşliğinde.
South Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Akira, tam olaylar bitti dediğinde her defasında yeni bir olay cereyan ediyor ve işler git gide karışıklaşmaya ve ciddileşmeye başlıyordu. Konuşmasını sürdürürken Barbum ve Karl'ın karargaha yaklaştıklarını görebiliyordu. "İşte bu büyük bir sorun." diye mırıldandı ve karşısındaki Tümamiralin söylediklerini dinlerken kendisinin görülebileceğini düşünerek onlara çok bakmadan konuşmayı dinlemeye koyulmuştu.
Tümamiral Query, Akira'nın cevabının ardında trajedik bir sahne yaşamış, adeta başından kaynar sular dökülmüştü. Göz bebekleri bile istemsizce küçülmüştü, Akira bu olayı da bu macerasında olan tüm olaylar gibi yadırgamıştı. Daha az önce karşısında aslan kesilen adam ürkek kedilere dönmüştü. Üstelik bu adam öyle küçümsenecek bir rütbede de değildi, denizciler bu kadar mı acizdi? Akira'nın acilen ipleri eline alması gerekiyordu...
Akira, onun kendisine sorduğu soruya onay verdikten sonra Barbum'un bir Jumala olduğunu öğrenmişti ama bu Jumala denen şey neydi ki? Bunu düşünmenin yeri ve zamanı değildi. Bu yüzden Akira, kendisinin sahip olduğu yetkileri öğrenmesiyle birlikte bir ihtimal izleniyor olma ihtimaline karşı. Usulca kapıdan dışarı çıkacaktı. Daha sonra ise ne yapması gerektiğine karar vermesi gerekiyordu. Kaptan Hermo'yu yakalama emri almıştı fakat büyük balığın o olmadığını çok iyi biliyordu. Zorda olsa ne yapması gerektiğine karar verebilmişti, Barbum ona oranla çok güçlüydü fakat güç her şey değildi. Bir yandan hızlı adımlarla Karl'ın yanına gitmeye çalışıyor, bir yandan da kafa patlatıyordu. Kısa bir süre sonra yanlış yöne gittiğinin farkına varacaktı çünkü aşırı önemli bir bilgiyi hatırlayabilmişti.
Aniden yön değiştirip merdivenlerden üst kata çıkmaya başlamıştı. Neden mi? Barbum, yanında daima bir veletle dolaşıyordu ve bu velet onun için önemli olmalıydı. Karl'ın yanına doğru hareketlendiğinde bu veleti bulup ona karşı kullanmayı akıl etmişti Akira, peki neden yön değiştirmişti yoksa ilahlar yardım mı etmişti? Pek sanmıyorum. Akira, sadece o kızı ilk gördüğü zamanki bulunduğu yerin, bir çatı olmasından esinlenerek çatılara bakma gereksinimi duymuştu. Şansı yaver giderse o kızı yakalayabilir ve Barbum'a karşı kullanabilirdi. Merdivenlerden olabildiğince sessiz ve hızlı çıkmaya çalışacaktı, hatta işi biraz abartarak tam formunda hareket ederek farkedilme ihtimalini azaltmaya çalışacaktı. Tam formunda patileri ona daha az ses çıkarması konusunda yardımcı olabilirdi.
Tümamiral Query, Akira'nın cevabının ardında trajedik bir sahne yaşamış, adeta başından kaynar sular dökülmüştü. Göz bebekleri bile istemsizce küçülmüştü, Akira bu olayı da bu macerasında olan tüm olaylar gibi yadırgamıştı. Daha az önce karşısında aslan kesilen adam ürkek kedilere dönmüştü. Üstelik bu adam öyle küçümsenecek bir rütbede de değildi, denizciler bu kadar mı acizdi? Akira'nın acilen ipleri eline alması gerekiyordu...
Akira, onun kendisine sorduğu soruya onay verdikten sonra Barbum'un bir Jumala olduğunu öğrenmişti ama bu Jumala denen şey neydi ki? Bunu düşünmenin yeri ve zamanı değildi. Bu yüzden Akira, kendisinin sahip olduğu yetkileri öğrenmesiyle birlikte bir ihtimal izleniyor olma ihtimaline karşı. Usulca kapıdan dışarı çıkacaktı. Daha sonra ise ne yapması gerektiğine karar vermesi gerekiyordu. Kaptan Hermo'yu yakalama emri almıştı fakat büyük balığın o olmadığını çok iyi biliyordu. Zorda olsa ne yapması gerektiğine karar verebilmişti, Barbum ona oranla çok güçlüydü fakat güç her şey değildi. Bir yandan hızlı adımlarla Karl'ın yanına gitmeye çalışıyor, bir yandan da kafa patlatıyordu. Kısa bir süre sonra yanlış yöne gittiğinin farkına varacaktı çünkü aşırı önemli bir bilgiyi hatırlayabilmişti.
Aniden yön değiştirip merdivenlerden üst kata çıkmaya başlamıştı. Neden mi? Barbum, yanında daima bir veletle dolaşıyordu ve bu velet onun için önemli olmalıydı. Karl'ın yanına doğru hareketlendiğinde bu veleti bulup ona karşı kullanmayı akıl etmişti Akira, peki neden yön değiştirmişti yoksa ilahlar yardım mı etmişti? Pek sanmıyorum. Akira, sadece o kızı ilk gördüğü zamanki bulunduğu yerin, bir çatı olmasından esinlenerek çatılara bakma gereksinimi duymuştu. Şansı yaver giderse o kızı yakalayabilir ve Barbum'a karşı kullanabilirdi. Merdivenlerden olabildiğince sessiz ve hızlı çıkmaya çalışacaktı, hatta işi biraz abartarak tam formunda hareket ederek farkedilme ihtimalini azaltmaya çalışacaktı. Tam formunda patileri ona daha az ses çıkarması konusunda yardımcı olabilirdi.
Misafir- Misafir
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Sözleri sonrası etrafı sessizlik kaplamıştı. Bu sessizlik, tiksinti doluydu. Düşüncelerin bir bir açığa çıkması gerekirken, hiçbir şey yokmuş gibi bir davranış iğrenç bir şeydi. Yol boyu süresince toprağa doğru ayaklarıyla yavaşça yükleniyor ve arada bir gözlerini aşağıya kaydırarak toprağın yapısını inceleme gereksinimi güdüyordu. Bu tavrı dışardan anlamsız gibi görünebilirdi ama öyle değildi elbette: Sıkkın ve bıkkın halinin açığa çıkmaması için bir uğraşın içinde olması bu anlamsız görünen tavrına bir anlam katıyordu.
Yokuş bitimi kafasını karargaha doğru çevirdi ve oradan da pencereleri taradı. Bir pencerede takılı kaldı: Akira ile birisinin konuştuğunu gördü. Akira''nın konuştuğu kişiyi daha önce hiç görmemişti ve aralarında geçen konuşmayı da içten içe merak etmeye başladı. Seyri sırasında adam yerinden aniden kalkıp, tekrardan oturdu ve Den Den Mushi ile bir konuşma yaptı. Kısa bir süre sonra alarmlar çalmaya başladı. Genç denizci ne olduğunu anlamadı ve Barbum'un sorusuna karşılık cevap vereceği sırada küçük kızın sesini duydu. Gözleri ile kısa bir süre etrafa bakındı. Çatıda durakladı. Küçük kız çatıda yüzükoyun şekilde yatıyordu ve sözleri hiç de umut dolu değildi. Öte yandan Barbum'un sözleri sonrası durumu -tavrı- da bir hayli tehdit doluydu.
Genç denizci bir taraf seçmeliydi. Tabii ki de denizcilerden yanaydı ama şu anda Barbum'a böyle bir şey söylemesi ölümüne yol açardı. Soğukkanlı bir şekilde: "Sana karşın kılıcımı çekmediğime göre kimin tarafında olduğum belli. Yanında olmasaydım karşında dikiliyor olurdum sanırım. Hem buna karar verecek olan da sensin. Yanında olmamı istemiyorsan öldür..." diyerek ileriye doğru sakince yürüyecekti. Tabii herhangi bir tehditvari bir hamleye karşın da ileriye doğru sıçramak için hazır konumda bulunacaktı. Sadece denizciler gelene kadar zaman kazanmaya çalışıyordu. Ve o zamana kadar da oyalamaktan başka şansı yoktu! Teke tek bir mücadelenin içine girmesi şu an için oldukça zordu. Kaldı ki aralarındaki mesafede oldukça kısaydı. Şu anda yapabileceği şey çok üstünkörü bir hareket olurdu.
Yokuş bitimi kafasını karargaha doğru çevirdi ve oradan da pencereleri taradı. Bir pencerede takılı kaldı: Akira ile birisinin konuştuğunu gördü. Akira''nın konuştuğu kişiyi daha önce hiç görmemişti ve aralarında geçen konuşmayı da içten içe merak etmeye başladı. Seyri sırasında adam yerinden aniden kalkıp, tekrardan oturdu ve Den Den Mushi ile bir konuşma yaptı. Kısa bir süre sonra alarmlar çalmaya başladı. Genç denizci ne olduğunu anlamadı ve Barbum'un sorusuna karşılık cevap vereceği sırada küçük kızın sesini duydu. Gözleri ile kısa bir süre etrafa bakındı. Çatıda durakladı. Küçük kız çatıda yüzükoyun şekilde yatıyordu ve sözleri hiç de umut dolu değildi. Öte yandan Barbum'un sözleri sonrası durumu -tavrı- da bir hayli tehdit doluydu.
Genç denizci bir taraf seçmeliydi. Tabii ki de denizcilerden yanaydı ama şu anda Barbum'a böyle bir şey söylemesi ölümüne yol açardı. Soğukkanlı bir şekilde: "Sana karşın kılıcımı çekmediğime göre kimin tarafında olduğum belli. Yanında olmasaydım karşında dikiliyor olurdum sanırım. Hem buna karar verecek olan da sensin. Yanında olmamı istemiyorsan öldür..." diyerek ileriye doğru sakince yürüyecekti. Tabii herhangi bir tehditvari bir hamleye karşın da ileriye doğru sıçramak için hazır konumda bulunacaktı. Sadece denizciler gelene kadar zaman kazanmaya çalışıyordu. Ve o zamana kadar da oyalamaktan başka şansı yoktu! Teke tek bir mücadelenin içine girmesi şu an için oldukça zordu. Kaldı ki aralarındaki mesafede oldukça kısaydı. Şu anda yapabileceği şey çok üstünkörü bir hareket olurdu.
Misafir- Misafir
Geri: Öğle Güneşi[Akira-Karl]
Odadan çıkınca büyük bir karmaşanın ortasında kalıyorsun Akira. Etrafını incelediğinde bu dörtgen binadaki odanın bir köşene kurulmuş odadan içeriyi net görebiliyorsun. Kapıdan çıkınca 2. kattan 1. katta ki askerlerin koşturduğunu görebiliyorsun. İç balkonun kenarından yukarı bakarsan 1 kat yukarıda çatıya bakan merdivenleri görebilirsin. İç balkon boyunca dizilmiş odaları geçip, senin ve Karl'ın odasının bulunduğu 3. kata çıkıyorsun. Yatakhaneleri ve kütüphaneyi geçip, çatıya çıkan merdivenlere geliyorsun. Çatıya çıkan kapıyı açmak istediğinde çıkan sese engel olamıyorsun. Çatıya çıktığında yüzü koyun yatan kız sana bakıyor. Sonrasında aşağı dönüp, "Birazdan atlayacağım tut beni." diyor gülerek. Aşağı atlıyor ama Barbum hiç oralı olmuyor. Küçük kız yumuşak bir şekilde yere iniyor.
Sinirle "Niye tutmadın beni? Az kalsın ölecektim." diyor.
Binanın içinde silah sesleri ve insan çığlıkları geliyor.
Barbum Karl'ın dediklerine güvenmiş dikkatini karşısında ki binadan çıkacaklara vermişti. Küçük kız çatıdan atlayınca hareketsiz kalmış. Kız inip atarlanınca da bir şey dememişti. Bir şey bekliyormuş gibi sadece içeri bakıyordu. Bir süre sonra silah sesleri ve çığlıklardan sonra Kaptan Hermo ve Yüzbaşı silahları ellerinde kapıdan çıkıp Barbum'un yanına geldiler.
"Gidelim, Tümamiral burada."
"Şu an kavga etmek istemiyorum zaten. Belgeler?"
Hepsini yok ettim."
"Güzel." diyor ve yürümeye başlıyorlar. Barbum "Geliyor musun Karl?" diye soruyor, sonra karargahın kapısında Tümamiral görünüyor.
Karşısında ki manzaraya bakınca bir küfür savuruyor. "Acemilere iş verirsem böyle olur." diyor Kaptan ve Yüzbaşını görünce, sonra "Uzman Başçavuş Karl, Dünya Hükümeti ve Denizci kuvvetlerine ihanet mi ediyorsun?" diye bağırıyor.
Sinirle "Niye tutmadın beni? Az kalsın ölecektim." diyor.
Binanın içinde silah sesleri ve insan çığlıkları geliyor.
Barbum Karl'ın dediklerine güvenmiş dikkatini karşısında ki binadan çıkacaklara vermişti. Küçük kız çatıdan atlayınca hareketsiz kalmış. Kız inip atarlanınca da bir şey dememişti. Bir şey bekliyormuş gibi sadece içeri bakıyordu. Bir süre sonra silah sesleri ve çığlıklardan sonra Kaptan Hermo ve Yüzbaşı silahları ellerinde kapıdan çıkıp Barbum'un yanına geldiler.
"Gidelim, Tümamiral burada."
"Şu an kavga etmek istemiyorum zaten. Belgeler?"
Hepsini yok ettim."
"Güzel." diyor ve yürümeye başlıyorlar. Barbum "Geliyor musun Karl?" diye soruyor, sonra karargahın kapısında Tümamiral görünüyor.
Karşısında ki manzaraya bakınca bir küfür savuruyor. "Acemilere iş verirsem böyle olur." diyor Kaptan ve Yüzbaşını görünce, sonra "Uzman Başçavuş Karl, Dünya Hükümeti ve Denizci kuvvetlerine ihanet mi ediyorsun?" diye bağırıyor.
- Rp Out:
- Karl tüm bunlar yaşanırken hamle şansı buluyor. İstersen kız atlarken hamle yapabilirsin, bu durumda Barbum'a da hamle hakkı doğuyor. Karl askerler gelene kadar Barbum'un yanında görünmek istediği için, haraketsiz sayılmış, rp ona göre yazılmıştır.
South Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 17/01/16
7 sayfadaki 8 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8
7 sayfadaki 8 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz