B Grubu : Cygr-Karl-John

Duman kaplı alandan çıkmak için koşuyordu. Dışardan birileri görseydi eğer bir şeyden kaçıyor zannederdi. Aklında sadece: "Durma ve koşmaya devam et!" dışında hiçbir şey yoktu. Bu sırada bir ses ile dumanın hareketlenişe şahit oldu; duman sanki üzerine bir kat daha atılmış bir örümcek ağı gibiydi. Örümcek ağları yağmur veya bir darbe sonucu bozulunca, ağı kuran örümcek tekrardan orayı örerdi. Tabii uzunca bir süre hiç hasar almasa dahi beklemekten kendi kendini yok eden ağlarda buna örnek gösterilebilirdi. Bu duman kaplı alan da bu duruma benziyordu: Hiç hasar almayan duman, zamandan dolayı işlevini yitiriyor ve dağılmaya yüz tutuyordu; ama tekrardan buna izin vermeyen bir örümcek bu duruma karşın tekrardan yeniliyordu.

Genç denizcinin aklında beliren örümcek benzetmesi ile birlikte dumanın içinden çıkması bir oldu. Şimdi yapacağı şey biraz daha duman kaplı alanla arasına mesafe koymaktı. Koşusuna bir süre daha devam edecek ve ardından bir dönüş gerçekleştirerek etrafı incelemeye başlayacaktı. Bir hareketlenme sezerse tetikte kalacak ama sezmezse ilerleyişine devam edecekti. Tabii bu sırada bir tehlike ile karşı karşıya gelmesi adına elindeki kılıcıyla kendini savunmayı da ihmal etmeyecekti.

Üst üste patlama sesleri geldi. Bunun üzerine bir takım ayak sesleri ve ardından da derin bir sessizlik içine büründü arena. Duman bir an hareketlendi sonra da yavaş yavaş dağılmaya başladı. Bu patlayanlar neydi acaba? Demek ki rakiplerimden en az bir tanesi patlayıcı kullanıyor olmalı. Sis bir yandan dağılırken ayrı ayrı yönlere koşan rakiplerimi gördüm. Bana göre, avcı olan adam sağ üst çapraza, kılıç taşıyan eleman sol alt çapraza doğru ilerliyor.

İçime aniden bir hiddet doldu. Korkaklar! Lanet olasıca ödlekler! Biraz olsun yürekleri yok mu bunların. Bu kadar mı tavşan yürekliler? Birbirleriyle karşılaşıp, birbirlerinden kaçacaklarsa neden geldiler bu arenaya? Ölmeye, öldürmeye gelmediyseler neden geldiler?

Ezik herifler diye düşünürken, avcı kıyafeti giymiş olan, görünüşü beyaz saçlı bir homoyu andıran adam aniden bu tarafa doğru döndü. Sonra dumana doğru bir şeyler fırlattı. Demek ki bomba kullanan herif bu olmalı. Ve dönüp bu tarafa doğru da atmaya çalışacak gibi duruyor. İlahi bir güç benim nerede olduğumu söylemediyse bu herif nereden anladı benim burada olduğumu? Kendimi açığa çıkaracak herhangi bir şey yapmadım. Neyse ki rüzgar ona karşı esiyordu. Çünkü ben duman bombamı atarken rüzgarı arkama alıp öyle atmıştım. Bu herif kesinlikle buraya kadar bir şey fırlatamaz.

Artık Kulede durmama gerek yok. Rüzgara karşı bir şey fırlatacak kadar aptal olan mızraklı herifin peşine düşeceğim. Kuleden inip beni duyabileceği yere yaklaştığımda, ses kasarak, gelebilecek herhangi bir hamle karşısında tetikte olacağım. Bir hamle geldiğini hissedersem sağ tarafa doğru yuvarlanacağım. onun bulunduğu tarafa doğru ilerleyeceğim. Eğer o beni görmeden ona yaklaşabilirsem bir binanın çatısına çıkmayı planlıyorum.

Rp Out: Ses kasmak: Kendim sessizce ilerlerken etraftaki diğerlerinin seslerini dinleyerek gitmem.
Rp Out 2: Graywolf'a vahiy mi indi ? Kuşların uçması kyros'un bundan 4 mesajı öncesiydi yani aradan 4 tur geçti. En yavaş uçan kuş bile etraftan çoktan kaybolmuş olmalı. Ben kuşları uçurduğum tur graywolf kuşlar hakkında hiç bir şeyden bahsetmemiş ve dumanın içine girmişti. Ben kuleden gözlemlerken hiç kimse bu tarafa doğru bir hamlede bulunmamıştı. Bunun üzerine dumanın içinde de o kadar hamle döndü sonra çıktı ve kuşları gördü nasıl olduysa. Bir de hadi kuleyi gördü uzun ve yüksek bir bina. Kulenin kapısı ise oldukça alçakta ve araya sürüyle bina-engel giriyor olmalı. Kulenin kapısını nasıl görüp de oraya doğru bir şey fırlatıyor ve kapının yanıcı bir maddeden(tahta) olduğunu bilip de kapıyı yakmayı planlıyor? Kapı demir de olabilirdi. Veya harabe olduğu için kapı yıkılmışta olabilir? Üstelik ben bu mesafeden onun yaralı olduğunu tepeden göremiyorken?

John: Rakibinin tam olarak nerede olduğunu kestiremiyorsun. Çünkü attığın torpiller onun ayak seslerinide gizledi. Ayrıca kuşlar uçalı, hatta ineli çok oldu. Bu yüzden orada ilgini çekecek bir durum yok. Sisten çıktıktan sonra anladığım kadarıyla pek fazla uzaklaşmadın. Harabelere 19 metre var, sis ise dağılıyor. Çıkarımlarını yapabilirsin.

Karl: Sisten çıktıktan sonra harabelere 15 metre mesafedeydin. Hâli hazırda hareket halinde olduğun için normal bir rp süresinde oraya varman pek bir süre almıyor. Bu yüzden ister sis ile harabe arasında kaldığını, istersen de harabelere ulaştığını varsayabiliriz. Kararını verdikten sonra sise doğru döndün ve dikkatlice hareketlenme olup olmadığını kontrol etmeye başladın. Sis dağılıyor ve hafiften arena ortaya çıkıyor. Yine de gözle görülür bir şey yok. Bu sırada tetikte kaldığın için kılıcın kınısında olmamalı ama farketmez. Kınısına koyarkende farkedebilirdin, kılıcın ucunda ki kanı. Şimdi ise dışarıda varsaysak dahi farkedebilirsin çünkü damlıyor. Bundan anladığın rakibine zarar verdiğin. Gerçi kılıcını savururken o hissiyatı yaşarsın ama siste vücuduna mı vurduğunu veya kendisini savunabildiğini seçemiyordun. Çıkarımlarını yapabilirsin.

Cygr:Avcı kıyafetli adamın sana doğru bir şey atmaya çalıştığını gördün lakin bir anda vazgeçti. Daha doğrusu sana bile bakmıyordu. Öylesine ilgisini çekmiş olmalı içinde bulunduğun kule.

Kuleden inmeye başlıyorsun. İndikten sonra avcı giysili adamı takip etmek için önce konumunu iyi anlamalısın. Önceden neden belirtmedim diye düşünüyorum ama mühim değil. Kulenin baktığı yön ile kapısı ters yerlerdeydi. Yani kapıdan çıktığında arena arkanda kalıyor. Bu yüzden gideceğin yönü seçmelisin. Seçtikten sonra en az 5 blok gitmeli ve sonra arena yönüne dönmelisin veya binaların aralarında harabelerin içinde ilerleyerek de gidebilirsin ancak harabelerin bazıları yarı kapalı olduğu için ayak sesin normalden fazla yankılanabilir. Dışarıya pek vermesede yakında biri varsa çok net duyar. Ayrıca normal hızın yarı yarıya düşer. Çünkü yıkık taşlar, yıkık duvarlar bir ton moloz ile uğraşmak durumunda kalırsın. Çıkarımlarını yapabilirsin.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu arada ayak seslerini farkındalığı 1.1 olan 10, 1.2 olan 20, 1.3 olan 30, 1.4 olan 40 ve 1.5 olan 50 metre olacak şekilde değiştiriyorum. Buna göre rakibinizle aranızda ki mesafeyi analiz edebilir ve koşabilirsiniz. Son olarak her birinize ayrı ayrı yazsam da, genel bir bilgi verdiğimde hepiniz için de geçerlidir. Gerçi belkide o şekilde düşünüyor ve algılıyorsunuzdur.  
Rp out;

Uyarı:

Edit: İkinci kez aynı hataya düşersen bundan bir tane hediye ederim John.

Spoiler:

İlgili video:

Sonunda sis dağılıyordu ki kaçmaktan, pusu kurma ve plan çabalarından sıkılmıştım artık. Bu yüzden yakın konumda ki bir evin çatısına çıkacak ve rakiplerimin ayağıma gelmesi için yüksek sesle bağıracaktım. Eğer rakiplerimden biri yanıma gelir ve ya ikisi de gelmez, basit planlarını uygulamaya çalışırlar ise de dikkatlice bulunduğum yerden adım seslerini dinlemeye başlayacaktım. Eğer rakiplerim sesimi duyup gelirlerse de, hamlelerini alevli mızrağım ve sol eldivenimde ki bıçaklarla karşılayacak bir açık ya da saklandıkları yeri bulursam, alevli mızrağımla hamle yapacaktım.

Gözlerim bana oyun oynamış olmalı. Beyaz saçlı homoya benzeyen buraya doğru şöyle bir baktı ama bir şey fırlatmadı. Böyle düşünmemin nedenini anladım o anda. Çünkü ben bu heriften gıcık aldım. Ben bu dünyada iki şeyden nefret ederim. Birisi ibneler, diğeri korkaklar. Bu adam hem homo hemde korkak olduğu için dünyadaki en nefret ettiğim varlıklardan birisi. İlk ona saldırıp aradan çıkarmalıyım. Yoksa bu homo beni sırtımdan vurmaya çalışabilir.

Kuleden inmeden önce çizmelerimi çıkaracağım. Lanet olsun bu taş mekana ve ayak seslerine! Çıplak ayak yürümek ayaklarımı biraz tehlikede bırakabilir ama sesi çok büyük oranda azaltacaktır. Ardından beni yavaşlatacak, su mataramı kulenin tepesinde bırakacağım. Normalde kendi üzerimde 5 tane hançer taşıyorum zaten. Ancak çizmelerimi çıkarınca 2 hançerim yerini kaybetti. Fırlatmak amacıyla odadan aldığım diğer 3 hançeri de burada bırakıyorum. Onların yerine kendi alışık olduğum, bildiğim, güvendiğim çizmemdeki hançerleri takacağım. Bu korkaklara yenilmemek için tüm hızıma ihtiyacım var.

Ardından operasyon başlasın.

rp out:

Rp in: İlk olarak beyaz saçlı homoya saldıracağım. Bunun için kuleden tespit ettiğim en kısa yolu kullanacağım. O herifin kaçmasına izin veremem. Daha açık bir yol seçip depar atabilirim ama bu beni oldukça yoracaktır. Yoluma engeller çıksa da, en kısa yoldan, ayaklarımı bastığım yere dikkat ederek, olabildiğince hızlı gideceğim. Homonun kuleden ezberlediğim konumuna tahmini 100 metre kala, hançerlerimi çekip mümkün olduğu kadar ses çıkarmadan, binaların gölgelerinde saklanarak ilerleyeceğim. Bu esnada herhangi bir ses duyarsam, garip bir koku alırsam, duman vb işaret görürsem tepkim değişebilir. Herhangi bir saldırıya karşı tetikte olacağım. Bir saldırı hissettiğim zaman sol yana doğru yuvarlanacağım. Homonun işini bitirdikten sonra sıra, kılıç kullanan diğer tavşan yürekli elemana gelecek. Korkak herifler, kaçarak beni çok yormasalar bari.

Rp out: Hançerlerden birisi sırtımda, ikisi belimde (çektiğimde elimde) diğer ikisi çizmemde ama çizmeyi bırakınca belime taktım. Bu arada hançerlerimin hepsi iyi kalite zehirle zehirlenmiştir, rpdeki silahları alabildiğimiz için elimdeki 2si iyi kalite diğer 3 ü orta kalitedir.

Karl harekete geçip, duman ile arasına mesafe koymuştu; harabe ile sisin arasındaki bir yerde durup, bir dönüş gerçekleştirmişti. Akabinde etrafı incelemeye koyulmuştu: Dumanın dağılmaya başladığı dışında pek olağan bir şey yoktu. Tabii bu bakınmada kimselerin olmayışı da bir hayli ilginçti. Bu sırada genç denizci kılıcını eline daha da bir sabitlemeye çalışmıştı; ama bu eylemi sonucu kılıcında bulunan kanı görmesi ile gözleri kılıçta çakılı kaldı. Ardından düşünmeye başladı: Dumanın içinde kendisine zarar vermiş olabileceğini düşünerek üzerini kontrol etti; ama hiç yarası yoktu. O zaman dumanın içindeki gölgeye hasar vermiş olabileceğini düşündü.

Karl dumanın dağılmasını bekleyecekti ve bu sıra etrafa kulak kabartacaktı. Bir ses duyduğu takdirde dumanın dağılması sonrası o tarafa doğru yönelecekti; ama hiçbir şey duymazsa biraz daha yerinde beklemede kalacaktı. Bu bekleme yaklaşık olarak beş dakika kadardı. Ve sonrası yürümeye başlayacaktı ve istikametini harabe alanın ilerisine doğru çevirecekti.

"WHO AM I" Diye bağırmıştım yüksek sesle. Rakiplerimde bunu duymuş ve yerimi anlamış olmalıydılar muhtemelen. Sonuçta ayak sesi bile duyuluyordu lanet şehirde. Şimdi ise bekleyecektim, öylece rakiplerimin gelmesini. Bunun yanın da etrafıma bakarak uzaktan saldırılara karşı tetikte olacaktım ve mızrağımın ateşinin sönmesini engelleyecektim, eldivenimde ki alevli bıçağımla.

John: Yukarıdan 2 tane alev almış taşın iki farklı noktaya düştüğünü görüyorsun.

Cryg: Boş boş durmayı seçtin. Sen beklerken kafana alev almış bir taş düştü. Canın epey yandı ve üstün başın alev içinde.

Karl: Boş boş durmayı seçtin. Sen beklerken kafana mini meteor düştü. Canın yandı ve üstün başın alev almış durumda.

Yukarıdan iki adet meteor düşüyordu aşağıya doğru. Merak etmiştim ancak, ikisi de farklı noktalara doğru hareket ettiği için hangisine doğru ilerleyeceğimi düşünüyordum. karar vermiştim. Şimdilik çatıdan inecek ve hızlı bir biçimde merkeze doğru ilerleyecektim. Rakiplerim ile karşılaşırsam da mümkünse kaçmaya çalışacak ve onları merkeze epeyce yaklaştırmayı deneyecektim. Eğer başarılı olursam bir 3'ncü ile savaşmama gerek kalmayacaktı.