Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
4 sayfadaki 4 sayfası
4 sayfadaki 4 sayfası • 1, 2, 3, 4
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
Bacon, sersemleyen rakibine hızla ikinci hamlesini yaptı ve adamı kalan tüm kuvvetiyle ölesiye sıkmaya başladı. Demir yumruk, darbenin ardından gelen sersemlemenin etkisini daha atlatamadan boynuna anakonda misali dolanmış kollardan kurtulmaya çalışsa da başaramadı ve kollarını yere vura vura son nefesini verdi Bacon’un kollarında.
Böylece Bacon finale kalmıştı, ancak süreçte çok fazla yara almış, çok efor sarf etmişti. Sıradaki dövüşün uzun sürüp biraz daha kendine gelebilmesi için dua etmesi gerekiyordu. Rakibini öldürdükten sonra doğrudan yaralarıyla ilgilenmeye gitti.
Bacon ile Demir Yumruk’un görece kısa süren dövüşünden sonra ringe heyecanla dalan sunucunun neşesi görülmeye değerdi. İzleyenler ise aradıkları vahşeti fazlasıyla bulmuş olmanın sevincini yaşıyordu bağrışarak.
Sıradaki dövüş, Yıldırım Rod ve Keskin Sopa arasında olacaktı. Zaman kaybetmeden ringe girdiler ve küçük turnuvanın gördüğü en kanlı ve en vahşi dövüşü izlettiler herkese. Keskin Sopa, çivili metal sopasıyla hızlı ve yıkıcı hamleler yaparken, Yıldırım Rod her zamanki gibi seri ve etkili hamlelerini yapıyordu kısa kılıcıyla. Çok ani ve hızlı hamleler yapabildiği için ona Yıldırım lakabı takılmıştı bu barakalarda. Dövüşün sonunda kazanan yine o oldu. Sağ ayağına ve sol omzuna iki hatırı sayılır darbe almıştı Rod. Dövüş boyu aldığı diğer darbeler bu ikisinin yanında hafif kalıyordu. Belli etmese de bu yırtık ve ezik oluşturmuş yaralar adamın hızını etkilemişti. Keskin Sopa ise birkaç yerine derin kesikler almış ve ringin zeminini kana boyamış halde yatıyordu yerde. Cansız bedeni birkaç kez de tekmelenmişti adamlar tarafından, ölüp ölmediği kontrol edilmek için.
Bu dövüşten sonra finalde Bacon ve Rod’un kapışacağı belli olmuştu. Finalde önce yarım saatlik bir araları daha olacaktı dinlenmek ve hazırlanmak için.
Yarım saatin sonunda izleyenler sabırsızlanmış, sunucunun da abartılı sunumuyla gaza gelerek tezahüratlara başlamışlardı bile. Rod, yaralarıyla ilgilenip kendini biraz daha rahatlatmıştı ancak hala hızı eskisi gibi değildi ve gücü de düşmüştü. Ringe ilk çıkan o oldu, elinde keskin kısa kılıcıyla. Bu kılıca gladyo denirdi arenalarda, çelikten yapılmış epey sağlam, alabildiğine keskin, sivri uçlu ve kısa olmasından mütevellit epey de hızlıydı. Rod bu silahla çok seri hareketler yaparak rakiplerine ölümcül yaralar açardı. Genellikle tendonlarına yönelir, çok kan verecek damarlara hızlı kesikler atardı Rod. Şimdi yine aynı hamleleri düşünerek iri yarı rakibini bekliyordu. Kendisi gibi orta boylu biri için bu kadar yaralanmış ve iri birini indirmek çok da zor olmasa gerekti. Rakibinin hantallığını kullanıp ölümcül kesikler atacaktı yine. Baco’nun önceki dövüşlerinden kalan yaralarını biliyordu. Ayakları baldırlarından kesilmişti, yüzüne ve gövdesine çok fazla ezici ve kesici yumruk almıştı. Kanı temizlemiş olsa bile hala suratındaki çiziklerden sızıyordu kan, ayaklarına sardığı bezler ise şimdiden kızıla dönmüştü ve hala kan kaybediyordu. Kendisi de çok iyi durumda sayılmazdı. Sol omzuna aldığı darbenin morluğu metrelerce öteden seçilebilirdi ve bacağına yandan yediği ağır darbe yüzünden hala zonkluyordu sağ ayağı. Yine de rakibi ondan daha kötü durumdaydı ve o da bunu kullanacaktı.
Rp out:
Böylece Bacon finale kalmıştı, ancak süreçte çok fazla yara almış, çok efor sarf etmişti. Sıradaki dövüşün uzun sürüp biraz daha kendine gelebilmesi için dua etmesi gerekiyordu. Rakibini öldürdükten sonra doğrudan yaralarıyla ilgilenmeye gitti.
Bacon ile Demir Yumruk’un görece kısa süren dövüşünden sonra ringe heyecanla dalan sunucunun neşesi görülmeye değerdi. İzleyenler ise aradıkları vahşeti fazlasıyla bulmuş olmanın sevincini yaşıyordu bağrışarak.
Sıradaki dövüş, Yıldırım Rod ve Keskin Sopa arasında olacaktı. Zaman kaybetmeden ringe girdiler ve küçük turnuvanın gördüğü en kanlı ve en vahşi dövüşü izlettiler herkese. Keskin Sopa, çivili metal sopasıyla hızlı ve yıkıcı hamleler yaparken, Yıldırım Rod her zamanki gibi seri ve etkili hamlelerini yapıyordu kısa kılıcıyla. Çok ani ve hızlı hamleler yapabildiği için ona Yıldırım lakabı takılmıştı bu barakalarda. Dövüşün sonunda kazanan yine o oldu. Sağ ayağına ve sol omzuna iki hatırı sayılır darbe almıştı Rod. Dövüş boyu aldığı diğer darbeler bu ikisinin yanında hafif kalıyordu. Belli etmese de bu yırtık ve ezik oluşturmuş yaralar adamın hızını etkilemişti. Keskin Sopa ise birkaç yerine derin kesikler almış ve ringin zeminini kana boyamış halde yatıyordu yerde. Cansız bedeni birkaç kez de tekmelenmişti adamlar tarafından, ölüp ölmediği kontrol edilmek için.
Bu dövüşten sonra finalde Bacon ve Rod’un kapışacağı belli olmuştu. Finalde önce yarım saatlik bir araları daha olacaktı dinlenmek ve hazırlanmak için.
Yarım saatin sonunda izleyenler sabırsızlanmış, sunucunun da abartılı sunumuyla gaza gelerek tezahüratlara başlamışlardı bile. Rod, yaralarıyla ilgilenip kendini biraz daha rahatlatmıştı ancak hala hızı eskisi gibi değildi ve gücü de düşmüştü. Ringe ilk çıkan o oldu, elinde keskin kısa kılıcıyla. Bu kılıca gladyo denirdi arenalarda, çelikten yapılmış epey sağlam, alabildiğine keskin, sivri uçlu ve kısa olmasından mütevellit epey de hızlıydı. Rod bu silahla çok seri hareketler yaparak rakiplerine ölümcül yaralar açardı. Genellikle tendonlarına yönelir, çok kan verecek damarlara hızlı kesikler atardı Rod. Şimdi yine aynı hamleleri düşünerek iri yarı rakibini bekliyordu. Kendisi gibi orta boylu biri için bu kadar yaralanmış ve iri birini indirmek çok da zor olmasa gerekti. Rakibinin hantallığını kullanıp ölümcül kesikler atacaktı yine. Baco’nun önceki dövüşlerinden kalan yaralarını biliyordu. Ayakları baldırlarından kesilmişti, yüzüne ve gövdesine çok fazla ezici ve kesici yumruk almıştı. Kanı temizlemiş olsa bile hala suratındaki çiziklerden sızıyordu kan, ayaklarına sardığı bezler ise şimdiden kızıla dönmüştü ve hala kan kaybediyordu. Kendisi de çok iyi durumda sayılmazdı. Sol omzuna aldığı darbenin morluğu metrelerce öteden seçilebilirdi ve bacağına yandan yediği ağır darbe yüzünden hala zonkluyordu sağ ayağı. Yine de rakibi ondan daha kötü durumdaydı ve o da bunu kullanacaktı.
Rp out:
- Spoiler:
Geçici statlar:
Bacon:
Güç: 1.2
Hız: 1.1
Dayanıklılık: 1.2
Farkındalık: 1.3
Rod:
Güç: 1.1
Hız: 1.3
Dayanıklılık: 1.2
Farkındalık: 1.3
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
Rakibinin varlığına son vermekten aldığı hazla gülümsüyordu Bacon. Tüm yaralarını bu zaferin madalyonu gibi taşıyordu üstünde. Girdiği bir dövüşün kalıntılarını üzerinde taşımayı severdi her zaman. Kimine göre bu yaralar kişinin yeterince güçlü olmadığına delalet olsa da, bu ona göre yanlıştı. Bu onun ne kadar çok zorlukla karşılaşıp üstesinden geldiğinin kanıtıydı çünkü.
Yaralarına baktırırken gözü ringe yeni çıkan rakiplerindeydi. Parası olsaydı kesinlikle Yıldırım Rod denen herifin üzerine oynardı bahsini. İsminin hakkını verir şekilde hızlıydı Rod. Yine de içten içe onun kaybetmisini diliyordu. Hızlı bir rakiple karşılaşabilecek durumda değildi artık. Acılarını ne kadar dindirse de bu yaralar onu yavaşlacaktı.
Dövüş sonlarına yaklaştığında Bacon umduğunu bulamayacak gibiydi. Rod'un dövüşü bitirmesi an meselesiydi. Hızlı hamleleriyle rakibini köşeye kıstırmıştı. Ve Bacon'un da beklediği gibi rakibinin işini bitirmişti son vuruşla. Keskin Sopa'nın cesedi yerde tekmeleniyor, Bacon ona içinden küfür ediyordu. "Beceriksiz embesil" diye tepkisini gösteriyordu. Bacon, yenilen rakibine haksızlık yaptığının farkındaydı bunları söylerken. Yenilse bile Rod'a sağlam darbeler indirmiş ve onu yaralamıştı. Yine de daha fazla hasar veremediği için sövüyordu ona. Bacon, Rod'un yaralı bacağına bakıyordu aklından bunlar geçerken, teselli ikramiyesiydi bu. Dövüşün bitiminde yarım saat mola almışlardı, bu sürede o bacağın adam olmasının imkanı yoktu. Bu avantajı kullanabilirse birinci geleceğine gönülden inanıyordu artık. Galibiyet çok yakındı.
Süre kısaldıkça heyecanı artıyordu. İçinde hafif bir endişe ve mutluluk duygusu harmanlanmıştı. Bunun aroması son dakikalarda iyice artmış, heyecanın dozu kanına karışıp tüm bedenini sarmıştı. Sunucu ringe çıkıp, seyircilerin uğultusunda şovunu yaparken, Bacon kendini sakinleştirmeyi bırakmıştı artık. Hızlıca fırlamıştı oturduğu yerden ve ringe doğru yönelmişti. Ringin önünde duran masalardan uzun bir mızrak kaptıktan sonra içeri girecekti. Planını kafasında kurmuştu önceden, alacağı silahı seçmek öncekilere göre zor olmamıştı bu yüzden. Ringe gireceği sırada kendinden oldukça emin görünüyordu. Yanından geçtiği sunucuya bakıyordu sakince. Onun sıfatını yakından görmek, onu dövme istiği uyandırıyordu içinde. Böyle şovmenleri sevmezdi. "Çekil şurdan amına koduğumun dangozu." diyerek mızrağın kenarıyla itecekti sunucu adamı. "Şovu gerçek sahiplerine bırak." diye de ekleyecekti rakibine bakarak.
Mızrağını bir atlıyı bekler gibi önüne tutmuş, gözleri rakibinin bacağına odaklanmıştı. Temkinli, ufak adımlarla dönüyordu etrafta. Rakibi olduğu yerde duruyordu, ilk saldırıyı kendisinden bekler gibiydi. Bacon ise ilk hamleyi kendisinin yapmasının intihar olacağının farkındaydı. Bazen manyıklıklar yapsa da hala delirmemişti. Böyle hızlı bir rakibe bodoslama dalmak yapacağı en aptalca şey olurdu. Geri geri adımlar atarak mesafeyi açmaya başlamıştı. İlk saldırıyı Rod'un yapmasını istiyordu. Planladığı şey o üzerine gelirken mızrağıyla yaralı bacağına vurmaktı. Bunu aralarındaki mesafe 2-3 metreye indiğinde, eğilip, mızrağı alçak şekilde soldan sağa savurarak yapacaktı. Mızrağın ucuyla yaralı bacağa vurduğunda büyük ihtimalle düşecekti rakibi. Bunu fırsat bilip yerdeki rakibine mızrağını saplama amacındaydı. Bu iki zincirleme hamleyi yaparken "Baş aşağı, siktiğimin yavşağı!" diye haykıracaktı saldırısının ismini. Yaralı bacağının Rod'u ani kaçışlar yapamayacak şekilde zorlamasını umuyordu. Tüm planı bu hamleye bağlıydı çünkü. Kafasından bunları geçirirken soğukkanlı şekilde bekliyordu rakibini, gözlerinin içine bakarak.
Yaralarına baktırırken gözü ringe yeni çıkan rakiplerindeydi. Parası olsaydı kesinlikle Yıldırım Rod denen herifin üzerine oynardı bahsini. İsminin hakkını verir şekilde hızlıydı Rod. Yine de içten içe onun kaybetmisini diliyordu. Hızlı bir rakiple karşılaşabilecek durumda değildi artık. Acılarını ne kadar dindirse de bu yaralar onu yavaşlacaktı.
Dövüş sonlarına yaklaştığında Bacon umduğunu bulamayacak gibiydi. Rod'un dövüşü bitirmesi an meselesiydi. Hızlı hamleleriyle rakibini köşeye kıstırmıştı. Ve Bacon'un da beklediği gibi rakibinin işini bitirmişti son vuruşla. Keskin Sopa'nın cesedi yerde tekmeleniyor, Bacon ona içinden küfür ediyordu. "Beceriksiz embesil" diye tepkisini gösteriyordu. Bacon, yenilen rakibine haksızlık yaptığının farkındaydı bunları söylerken. Yenilse bile Rod'a sağlam darbeler indirmiş ve onu yaralamıştı. Yine de daha fazla hasar veremediği için sövüyordu ona. Bacon, Rod'un yaralı bacağına bakıyordu aklından bunlar geçerken, teselli ikramiyesiydi bu. Dövüşün bitiminde yarım saat mola almışlardı, bu sürede o bacağın adam olmasının imkanı yoktu. Bu avantajı kullanabilirse birinci geleceğine gönülden inanıyordu artık. Galibiyet çok yakındı.
Süre kısaldıkça heyecanı artıyordu. İçinde hafif bir endişe ve mutluluk duygusu harmanlanmıştı. Bunun aroması son dakikalarda iyice artmış, heyecanın dozu kanına karışıp tüm bedenini sarmıştı. Sunucu ringe çıkıp, seyircilerin uğultusunda şovunu yaparken, Bacon kendini sakinleştirmeyi bırakmıştı artık. Hızlıca fırlamıştı oturduğu yerden ve ringe doğru yönelmişti. Ringin önünde duran masalardan uzun bir mızrak kaptıktan sonra içeri girecekti. Planını kafasında kurmuştu önceden, alacağı silahı seçmek öncekilere göre zor olmamıştı bu yüzden. Ringe gireceği sırada kendinden oldukça emin görünüyordu. Yanından geçtiği sunucuya bakıyordu sakince. Onun sıfatını yakından görmek, onu dövme istiği uyandırıyordu içinde. Böyle şovmenleri sevmezdi. "Çekil şurdan amına koduğumun dangozu." diyerek mızrağın kenarıyla itecekti sunucu adamı. "Şovu gerçek sahiplerine bırak." diye de ekleyecekti rakibine bakarak.
Mızrağını bir atlıyı bekler gibi önüne tutmuş, gözleri rakibinin bacağına odaklanmıştı. Temkinli, ufak adımlarla dönüyordu etrafta. Rakibi olduğu yerde duruyordu, ilk saldırıyı kendisinden bekler gibiydi. Bacon ise ilk hamleyi kendisinin yapmasının intihar olacağının farkındaydı. Bazen manyıklıklar yapsa da hala delirmemişti. Böyle hızlı bir rakibe bodoslama dalmak yapacağı en aptalca şey olurdu. Geri geri adımlar atarak mesafeyi açmaya başlamıştı. İlk saldırıyı Rod'un yapmasını istiyordu. Planladığı şey o üzerine gelirken mızrağıyla yaralı bacağına vurmaktı. Bunu aralarındaki mesafe 2-3 metreye indiğinde, eğilip, mızrağı alçak şekilde soldan sağa savurarak yapacaktı. Mızrağın ucuyla yaralı bacağa vurduğunda büyük ihtimalle düşecekti rakibi. Bunu fırsat bilip yerdeki rakibine mızrağını saplama amacındaydı. Bu iki zincirleme hamleyi yaparken "Baş aşağı, siktiğimin yavşağı!" diye haykıracaktı saldırısının ismini. Yaralı bacağının Rod'u ani kaçışlar yapamayacak şekilde zorlamasını umuyordu. Tüm planı bu hamleye bağlıydı çünkü. Kafasından bunları geçirirken soğukkanlı şekilde bekliyordu rakibini, gözlerinin içine bakarak.
Misafir- Misafir
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
Bacon ringe girer girmez hiddetini saçmaya başlamıştı yine. O gelmeden çok önce ringden çıkmış sunucuya atarlanmıştı durduk yere, mızrağını öfkeyle tutup rakibini süzerken.
Elinde mızrakla rakibini bekliyordu şimdi, ilk hamleyi yapmamakta ısrarcı gibiydi. Rod ise hamle beklerken rakibin temkinle etrafında süzülüşünü görünce ilk o atlamaya karar verdi. Kılıcını sağ eline alıp hafifçe eğildi sıklıkla yaptığı gibi. Sakin ve yavaş birkaç adım attıktan sonra, Bacon’un mızrak menziline girdiği an topuklarını sertçe yere vurarak ileri atıldı elinde kılıcıyla. Mızrağı dik bir hamleyle bekliyordu ve ona göre kendini yana savurup mızraktan sıyrılarak Bacon’un karın boşluğuna bir kesik atacaktı. Ancak mızrak dik değil, yan geliyordu. Bacon tüm gücü ve hızını mızrağa vererek Rod’un yaralı bacağına yandan sert bir darbe indirip adamın en önemli uzvunu devre dışı bırakmayı düşünüyordu. Rod’un önceki dövüşten kalan sancıları olsa da hızı hala çok yüksekti ve böyle yavaş sallanan bir mızraktan sıyrılabilirdi refleksleriyle. O hızla ileri atılmışken Bacon mızrağı yandan savurunca, koşmakta olan Rod aniden sıçradı ve tüm koşu hızını vücudunun sağ yanına verdi. Sıçrayışı ani olduğundan sağ yanına düşmüştü, ancak alçaktan gelen mızrağın üstünden, bir yüksek atlama atleti gibi sıyrılmıştı. Rakibi oldukça yavaştı ve mızrağını öyle savuruşunun ardından ikinci bir hamleye geçişi epey uzun sürecekti. Rod da bunu kullanacaktı şimdi. Elinde kılıcıyla yere çakıldığı an yuvarlanmaya başladı ve Bacon’un ayakları dibine geldi hızla. Bacon henüz mızrağı sağdan sola çekmeye çalışırken Rod kısa kılıcıyla Bacon’un karın boşluğuna kılıcı saplamıştı bile. İri adamın karnına kısa kılıcın yarısı saplanmışken acıyla inlediğini duydu ve derhal kılıcı çekip hızla savunma pozisyonuna geçmeye uğraştı Rod. Ama kılıcı öyle ani saplamıştı ki aynı şiddette geri çekemedi ve geri giderken kılıç elinden düşüp zeminde bir gürültü çıkardı. Rod ise hızla geri adımlar atıp ayakları üstünde yarı eğilmiş ve gardını almış halde bir Bacon’a bir yerdeki kılıcına bakıyordu. İlk fırsatta kılıcı geri almalıydı. Karşısındaki adam ağır bir darbe almış olsa da hala elinde silahı vardı ve bu yarayla ölmeyecek kadar da dayanıklıydı. Kılıcı tekrar alamazsa seri yumrukları rakibin yaralarına yöneltecek ve güçsüzleştirecekti adamı. Şimdi ondan bir hamle bekliyordu. Sağ tarafına düşmek bacağındaki sancıyı da arttırmıştı şimdi.
Rp Out:
Elinde mızrakla rakibini bekliyordu şimdi, ilk hamleyi yapmamakta ısrarcı gibiydi. Rod ise hamle beklerken rakibin temkinle etrafında süzülüşünü görünce ilk o atlamaya karar verdi. Kılıcını sağ eline alıp hafifçe eğildi sıklıkla yaptığı gibi. Sakin ve yavaş birkaç adım attıktan sonra, Bacon’un mızrak menziline girdiği an topuklarını sertçe yere vurarak ileri atıldı elinde kılıcıyla. Mızrağı dik bir hamleyle bekliyordu ve ona göre kendini yana savurup mızraktan sıyrılarak Bacon’un karın boşluğuna bir kesik atacaktı. Ancak mızrak dik değil, yan geliyordu. Bacon tüm gücü ve hızını mızrağa vererek Rod’un yaralı bacağına yandan sert bir darbe indirip adamın en önemli uzvunu devre dışı bırakmayı düşünüyordu. Rod’un önceki dövüşten kalan sancıları olsa da hızı hala çok yüksekti ve böyle yavaş sallanan bir mızraktan sıyrılabilirdi refleksleriyle. O hızla ileri atılmışken Bacon mızrağı yandan savurunca, koşmakta olan Rod aniden sıçradı ve tüm koşu hızını vücudunun sağ yanına verdi. Sıçrayışı ani olduğundan sağ yanına düşmüştü, ancak alçaktan gelen mızrağın üstünden, bir yüksek atlama atleti gibi sıyrılmıştı. Rakibi oldukça yavaştı ve mızrağını öyle savuruşunun ardından ikinci bir hamleye geçişi epey uzun sürecekti. Rod da bunu kullanacaktı şimdi. Elinde kılıcıyla yere çakıldığı an yuvarlanmaya başladı ve Bacon’un ayakları dibine geldi hızla. Bacon henüz mızrağı sağdan sola çekmeye çalışırken Rod kısa kılıcıyla Bacon’un karın boşluğuna kılıcı saplamıştı bile. İri adamın karnına kısa kılıcın yarısı saplanmışken acıyla inlediğini duydu ve derhal kılıcı çekip hızla savunma pozisyonuna geçmeye uğraştı Rod. Ama kılıcı öyle ani saplamıştı ki aynı şiddette geri çekemedi ve geri giderken kılıç elinden düşüp zeminde bir gürültü çıkardı. Rod ise hızla geri adımlar atıp ayakları üstünde yarı eğilmiş ve gardını almış halde bir Bacon’a bir yerdeki kılıcına bakıyordu. İlk fırsatta kılıcı geri almalıydı. Karşısındaki adam ağır bir darbe almış olsa da hala elinde silahı vardı ve bu yarayla ölmeyecek kadar da dayanıklıydı. Kılıcı tekrar alamazsa seri yumrukları rakibin yaralarına yöneltecek ve güçsüzleştirecekti adamı. Şimdi ondan bir hamle bekliyordu. Sağ tarafına düşmek bacağındaki sancıyı da arttırmıştı şimdi.
Rp Out:
- Spoiler:
- Hızı ve farkındalığı yüksek olduğundan, düşük hızdaki hamleni görebildi ve aniden karşılık verebildi. Bu hamleyle dayanıklılığın 1.1’e düştü.
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
Hamlesinin boşa çıkmasının tedirginliğiyle toparlanmaya çalışıyordu Bacon. Rakibinin bacağı ona sandığından daha az sorun çıkarmıştı. Boku yediğinin habercisiydi bu. Dövüşten zevk alamıyordu artık. Hayatta kalma dürtüsüyle hareket ediyordu sadece, son çırpınışlarını veriyordu. Boktan bir çukurda ölmemeliydi, böyle boktan adamlara karşı kaybetmemeliydi.
Rakibi karnına kılıcını sapladığında, içindeki vahşi hayvan iyice ortaya çıkmış gibi bağırıyordu. Tüm öfkesini adamın üzerine boşaltmak istiyordu. Kafasını koparmak istiyordu oracıkta. Ama bedeni onu dinlemiyordu, beynindekilere tepki veremeyecek kadar hantallaşmıştı. Kan kusarken buldu kendini. Rakibi geriye doğru kaçmaya çalışırken gözleri bitkin şekilde ona bakıyordu. Derin derin nefes alıp veriyordu. Gözleri pes etmiş gibiydi, ama onun pes etmeye niyeti yoktu.
Yere düşen kılıca doğru bakıp gülümsedi zorlanarak. Nefesini çekmeye başladı derince içine. Zemindeki kılıç içine çektiği havanın etkisine kapılıp ayaklarına doğru yaklaşacaktı. Ayağıyla geriye çekecekti kılıcı daha sonra. Rod bu sırıda bir hamle yaparsa, nefesini tüm gücüyle onun üzerine boşaltacaktı Bacon. Böylece onu yavaşlatmayı planlıyordu. Nefesinin son damlasına kadar üflemeye devam edecekti. Yön değiştirirse de takip edecekti onu. Ardından elindeki mızrağı yavaşça kaldırıp, düz bir şekilde üflediği doğrultuda bırakacaktı aniden. Mızrağı rüzgarın akımına kaptırıp bir ok gibi fırlatmaktı amacı. Rüzgara karşı hareket etmekte zorlanacağı için kaçması da zor olacaktı Rod'un. Bacon bunu fırsat bilip yerdeki kılıcı alacaktı. Mızrakla çok yavaş kalıyordu, silah değiştirmenin zamanı gelmişti. Kafasındaki planı uygulamaya koyarken mızrağının hedefini bulması için yalvarıyordu içinden.
Rakibi karnına kılıcını sapladığında, içindeki vahşi hayvan iyice ortaya çıkmış gibi bağırıyordu. Tüm öfkesini adamın üzerine boşaltmak istiyordu. Kafasını koparmak istiyordu oracıkta. Ama bedeni onu dinlemiyordu, beynindekilere tepki veremeyecek kadar hantallaşmıştı. Kan kusarken buldu kendini. Rakibi geriye doğru kaçmaya çalışırken gözleri bitkin şekilde ona bakıyordu. Derin derin nefes alıp veriyordu. Gözleri pes etmiş gibiydi, ama onun pes etmeye niyeti yoktu.
Yere düşen kılıca doğru bakıp gülümsedi zorlanarak. Nefesini çekmeye başladı derince içine. Zemindeki kılıç içine çektiği havanın etkisine kapılıp ayaklarına doğru yaklaşacaktı. Ayağıyla geriye çekecekti kılıcı daha sonra. Rod bu sırıda bir hamle yaparsa, nefesini tüm gücüyle onun üzerine boşaltacaktı Bacon. Böylece onu yavaşlatmayı planlıyordu. Nefesinin son damlasına kadar üflemeye devam edecekti. Yön değiştirirse de takip edecekti onu. Ardından elindeki mızrağı yavaşça kaldırıp, düz bir şekilde üflediği doğrultuda bırakacaktı aniden. Mızrağı rüzgarın akımına kaptırıp bir ok gibi fırlatmaktı amacı. Rüzgara karşı hareket etmekte zorlanacağı için kaçması da zor olacaktı Rod'un. Bacon bunu fırsat bilip yerdeki kılıcı alacaktı. Mızrakla çok yavaş kalıyordu, silah değiştirmenin zamanı gelmişti. Kafasındaki planı uygulamaya koyarken mızrağının hedefini bulması için yalvarıyordu içinden.
Misafir- Misafir
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
Rod geriye doğru adımlarını atmış, gardını almış halde Bacon’u süzüyordu şimdi. Bir gözü hala kılıcına bakarken Bacon’un acı çekişini de zevk ve hevesle izliyordu. Ancak bir an önce ya kılıcını almalı, ya da bu yaralı adamın icabına bakmalıydı yumruklarıyla. Az önceki düşüşün etkisiyle hala acı hissediyordu ve demin yaptığı kadar hızlı bir hamle yapamayabilirdi, ancak rakibi oldukça ağır hasar almıştı.
Bacon’un elinde mızrağıyla tetikte ve ağır ağır yürüyüp kılıcını ayaklarıyla geriye çekişini görünce endişe kapladı yüzünü. Hızla düşünüp bir şeyler yapmalıydı. Rakibi ağır yaralanmış olsa da şimdi silahsız olan oydu. Gelecek hamleler ona göre yavaş kalacak olsa bile silahsız olmak ona büyük handikap katıyordu. Bacon acıyla inleyip mızrağını sıkıca kavramış halde tetikte beklerken iyice düşündü ve doğrudan üstüne gitmeye karar verdi Rod. Elinden geldiğince hızlı koşup mızrak menziline girince aniden yönünü değiştirecek ve bulduğu boşlukta Bacon’un yaralı kısımlarına sert yumruklar indirecekti. O boşlukta kılıcını geri almayı da umuyordu. Birkaç saniye daha düşünüp kararını verdi ve hızla koşmaya başladı Bacon’a doğru. Bacon ise istifini bozmadan bekliyordu adamı. Rod menzile girince aniden sağa yattı, ancak hiç beklemediği bir şey oldu. Bacon, biraz önce tuhaf şekilde derin nefesler alıyordu. Rod, bunun acıdan kaynaklandığını düşünmüştü, oysa bu bir hamle için hazırlıktı. Şimdi tüm şiddetiyle ani bir rüzgar darbesine maruz kalmıştı Rod ve tüm dengesini yitirip bu ani ve güçlü rüzgarın etkisiyle geri fırladı. Koşmakta olduğundan, geri düşüşü sırt üstü olmuştu. Kafası şiddetle ring kenarına çarparken, rüzgar devam ediyordu ve üstüne gelen mızrağı, sol omuz boşluğuna saplanana dek fark edememişti bile. Şimdi Rod hem başını çarpmanın hem de yaralı omzunun altına yediği mızrağın acısını çekiyordu. Şoku ise görülmeye değerdi. Rakibinden böyle bir güç beklemiyordu. Acayip bir teknik veya adını duyduğu o şeytan yeteneklerinden miydi bu güç?
Mızrak omzu ile göğüs kafesi arasındaki boşluğa saplanıp arkadan çıkmıştı ve şu an için çok acı veriyordu. O acıyla omzunu kavrar ve şoku atlatmaya uğraşırken, Bacon’un yerden kılıcı aldığını gördü. Ancak o da artık ayaklarını sürüyerek hareket ediyordu. Rod, rakibi hala temkinini korurken hızla toplanmaya niyetliydi, ancak omzuna saplanıp sırtından çıkmış bir mızrak varken bu zor olacaktı. Bu yüzden, ani bir kararla mızrağı kavradığı gibi omzundan çekip çıkardı. Mızrak çıkarken peşinden bir kan akıntısı başlattı ve ring zeminini kızıla boyamaya başladı, Rod ise ani ve acı dolu bir çığlık attı bunu yaparken. Birkaç saniye sonra kanın akışı yavaşladı, ancak Rod hala çok feci acılar çekiyordu.
Şimdi silahlar değişmişti ve Rod, bir mızrakla ne yapacağını tam olarak bilmiyordu. Aklına gelen en iyi şey, rakibe yaklaşıp tüm hızını kullanarak uzaktan dikine bir mızrak hamlesi yapmaktı kalbe doğru. Bu hamle ona mantıklı gelmişti ve zaman kaybedip daha fazla güç yitirmeden hızla planını devreye soktu. Seri adımlarla Bacon’un menziline girdi ve mızrağını tüm hızıyla Bacon’a itti. Amacı, adamın kalbine saplamaktı mızrağı.
İzleyenlerin tüm bu vahşet sırasındaki çığlıkları ise duyulmaya değerdi. Herkes büyük keyifle bağrışıyor ve birilerine tezahüratlar yapıyordu…
Rp out:
Bacon’un elinde mızrağıyla tetikte ve ağır ağır yürüyüp kılıcını ayaklarıyla geriye çekişini görünce endişe kapladı yüzünü. Hızla düşünüp bir şeyler yapmalıydı. Rakibi ağır yaralanmış olsa da şimdi silahsız olan oydu. Gelecek hamleler ona göre yavaş kalacak olsa bile silahsız olmak ona büyük handikap katıyordu. Bacon acıyla inleyip mızrağını sıkıca kavramış halde tetikte beklerken iyice düşündü ve doğrudan üstüne gitmeye karar verdi Rod. Elinden geldiğince hızlı koşup mızrak menziline girince aniden yönünü değiştirecek ve bulduğu boşlukta Bacon’un yaralı kısımlarına sert yumruklar indirecekti. O boşlukta kılıcını geri almayı da umuyordu. Birkaç saniye daha düşünüp kararını verdi ve hızla koşmaya başladı Bacon’a doğru. Bacon ise istifini bozmadan bekliyordu adamı. Rod menzile girince aniden sağa yattı, ancak hiç beklemediği bir şey oldu. Bacon, biraz önce tuhaf şekilde derin nefesler alıyordu. Rod, bunun acıdan kaynaklandığını düşünmüştü, oysa bu bir hamle için hazırlıktı. Şimdi tüm şiddetiyle ani bir rüzgar darbesine maruz kalmıştı Rod ve tüm dengesini yitirip bu ani ve güçlü rüzgarın etkisiyle geri fırladı. Koşmakta olduğundan, geri düşüşü sırt üstü olmuştu. Kafası şiddetle ring kenarına çarparken, rüzgar devam ediyordu ve üstüne gelen mızrağı, sol omuz boşluğuna saplanana dek fark edememişti bile. Şimdi Rod hem başını çarpmanın hem de yaralı omzunun altına yediği mızrağın acısını çekiyordu. Şoku ise görülmeye değerdi. Rakibinden böyle bir güç beklemiyordu. Acayip bir teknik veya adını duyduğu o şeytan yeteneklerinden miydi bu güç?
Mızrak omzu ile göğüs kafesi arasındaki boşluğa saplanıp arkadan çıkmıştı ve şu an için çok acı veriyordu. O acıyla omzunu kavrar ve şoku atlatmaya uğraşırken, Bacon’un yerden kılıcı aldığını gördü. Ancak o da artık ayaklarını sürüyerek hareket ediyordu. Rod, rakibi hala temkinini korurken hızla toplanmaya niyetliydi, ancak omzuna saplanıp sırtından çıkmış bir mızrak varken bu zor olacaktı. Bu yüzden, ani bir kararla mızrağı kavradığı gibi omzundan çekip çıkardı. Mızrak çıkarken peşinden bir kan akıntısı başlattı ve ring zeminini kızıla boyamaya başladı, Rod ise ani ve acı dolu bir çığlık attı bunu yaparken. Birkaç saniye sonra kanın akışı yavaşladı, ancak Rod hala çok feci acılar çekiyordu.
Şimdi silahlar değişmişti ve Rod, bir mızrakla ne yapacağını tam olarak bilmiyordu. Aklına gelen en iyi şey, rakibe yaklaşıp tüm hızını kullanarak uzaktan dikine bir mızrak hamlesi yapmaktı kalbe doğru. Bu hamle ona mantıklı gelmişti ve zaman kaybedip daha fazla güç yitirmeden hızla planını devreye soktu. Seri adımlarla Bacon’un menziline girdi ve mızrağını tüm hızıyla Bacon’a itti. Amacı, adamın kalbine saplamaktı mızrağı.
İzleyenlerin tüm bu vahşet sırasındaki çığlıkları ise duyulmaya değerdi. Herkes büyük keyifle bağrışıyor ve birilerine tezahüratlar yapıyordu…
Rp out:
- Spoiler:
Rod statlar
Hız: 1.2
Güç: 1.1
Dayanıklılık: 1.1
Farkındalık: 1.3
Bacon:
Hız: 1.1
Dayanıklılık: 1.1
Farkındalık: 1.3
Güç: 1.1
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
Kılıca tasasız şekilde uzanmıştı. Rakibine şöyle bi baktığında fazla acelesi de yoktu. Ölüm ikisi için de hevesliydi artık, çemberine almıştı onları ve pusuda bekliyordu. İlk hangisi için gelecekti? Bacon bunun kendisi olmaması için gücünün son damlasına kadar savaşmaya meyilliydi. Onun için cehennem erkendi daha, kendinden önce oraya postalamak istediği adamlar vardı.
Adımlarını sürüyerek ilerlerken, Rod'un çığlık içinde mızrağı omzundan çıkarışını izliyordu. Bu adamın da pes etmeye niyeti yoktu anlaşılan. Pes etse canının bağışlanmayacağını anlamış olmalıydı belki de. Bacon bu adamı öldürmeden bırakmaya niyetli değildi. Neden öldürdüğünü sorgulamazdı hiç bir zaman. Zevk alırdı bundan.
Rod mızrakla üzerine doğru gelirken, eski halinden uzak, amatör bir görüntü çiziyordu. "Mızrakla pek iyi değilsin, haa?" diyerek, birden yerini bulan keyfiyle gülümsüyordu Bacon. Mızrağı önüne katmış gelen adam umrunda değildi sanki. Ama menziline girdiğinde iş ciddiye binecekti ve şakayı bir kenera bırakması gerecekti. Rakibi yeterince yaklaştığında kılıcını var gücüyle göğsüne doğru fıralatacaktı. Iskalamamak için, ya da kaçmasını önlemek için iyice yaklaşmasını bekliyordu. Ardından, kılıç yerini bulamaz veya bulsa bile rakip hamlesine devam eder düşüncesiyle sırt üstü yere atacaktı kendini. Ve rakibi yere düşmezse, iki ayağına onun bacağını kıstırıp çelme takacaktı. Bu sırada onun dengesini kaybetmesini fırsat bilip mızrağı almaya çalışacaktı. Rakibi üzerine doğru gelirken iyice odaklanıyordu artık. Aklından geçenleri kusursuzca ortaya dökmesi gerekiyordu.
Adımlarını sürüyerek ilerlerken, Rod'un çığlık içinde mızrağı omzundan çıkarışını izliyordu. Bu adamın da pes etmeye niyeti yoktu anlaşılan. Pes etse canının bağışlanmayacağını anlamış olmalıydı belki de. Bacon bu adamı öldürmeden bırakmaya niyetli değildi. Neden öldürdüğünü sorgulamazdı hiç bir zaman. Zevk alırdı bundan.
Rod mızrakla üzerine doğru gelirken, eski halinden uzak, amatör bir görüntü çiziyordu. "Mızrakla pek iyi değilsin, haa?" diyerek, birden yerini bulan keyfiyle gülümsüyordu Bacon. Mızrağı önüne katmış gelen adam umrunda değildi sanki. Ama menziline girdiğinde iş ciddiye binecekti ve şakayı bir kenera bırakması gerecekti. Rakibi yeterince yaklaştığında kılıcını var gücüyle göğsüne doğru fıralatacaktı. Iskalamamak için, ya da kaçmasını önlemek için iyice yaklaşmasını bekliyordu. Ardından, kılıç yerini bulamaz veya bulsa bile rakip hamlesine devam eder düşüncesiyle sırt üstü yere atacaktı kendini. Ve rakibi yere düşmezse, iki ayağına onun bacağını kıstırıp çelme takacaktı. Bu sırada onun dengesini kaybetmesini fırsat bilip mızrağı almaya çalışacaktı. Rakibi üzerine doğru gelirken iyice odaklanıyordu artık. Aklından geçenleri kusursuzca ortaya dökmesi gerekiyordu.
Misafir- Misafir
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
“Mızrakla pek iyi değilsin ha?” Bu sözlerin ağır yaralı halde ayaklarını sürüyerek yürüyen birinin söylemesi Rod’u güldürebilirdi, ancak şu an hamle yapıyordu ve Bacon’un söylediklerini tam olarak hatırlamıyordu bile. Menzile girdiği an mızrağını hiddetle savurdu, ancak Bacon ondan çok önce bunu fark etmiş ve kendini sırt üstü yere atarken kılıcı da var gücüyle Rod’a fırlatmıştı. Bu güzel bir hamleydi ve Rod’un artık şansı kalmamıştı. Mızrak, yere düşen Bacon’un üstünden geçip giderken, iri adamın fırlattığı kısa kılıç ise çok yakın mesafedeki Rod’un göğsüne olanca şiddetiyle saplanmıştı. Rod bu darbenin etkisiyle elindeki mızrağı bıraktı ve olduğu yerde geriye doğru sendeleyerek düşüverdi. Birkaç derin nefes aldıktan sonra canını teslim etmişti bile.
Bacon, yere düşmenin etkisiyle tüm yaralarının acısını tekrar hissetmişti, ancak iri bedeni, hala gözlerinin açık kalmasını sağlıyordu. Son rakibini de devirmişti ve turnuvayı kazanmıştı artık. Şehre henüz gelen bu vahşi ve hiddet dolu adam, Rodan’ın Kafesinde galip gelerek ödülünü almıştı. Bacon tüm acısıyla yerde yatarken büyük bir sevinç ve heyecanla sunucu girdi içeri, “İşte galibimiz ahali! İşte galibimiz! Daha ilk anından belliydi! Hiddet’in Şafağı Baco! Haykırın!” Adamın neşesi görülmeye değerdi, zira izleyenler tamamen mest olmuştu ve her biri heyecanla çığlık atıyordu. Kimi ise kaybettikleri paranın hıncıyla öfkeli gibiydi.
Tarko arka taraftan Bacon’un adını haykırıyordu herkes gibi. Ona fazladan 700 bin beli kazandırmıştı ne de olsa. Parasının büyük kısmını Bacon’a oynamıştı Tarko ve şimdi de o paranın iki katını almayı bekliyordu. Bacon adına yatırdığı 315 bin belinin iki katı olan 630 bin beliyi de alacaktı bahisçilerden. Ringde yaralı yatan Bacon’a baktı, ağır yaralı olmasa doğrudan paralara gidecekti, ancak arkadaşını o halde bırakamazdı. Hızla ringe girdi ve iki adamın daha yardımıyla Bacon’u dışarı taşıyıp tedavisine başladı. Geçici olarak iyileşse de Bacon bir süre kendine gelemeyecek gibiydi, birkaç saatte üç azılı rakibi telef etmişti ne de olsa.
Onlar yaralarla uğraşır ve muhabbet ederken, sunucu çıktı aniden karşılarına, neşesinden hiçbir şey eksilmemişti. Elinde ise para dolu bir küçük çanta tutuyordu. “İşte paralarınız, siz böyle yaralarla uğraşırken daha fazla bekletemezdim hahaha!” Elindeki çantadan yüklü miktarda para aldı ve Bacon’un yanıbaşına bıraktı, “Bu turnuva galibiyetinin ödülü, tam bir milyon beli” Sonra biraz daha çıkarıp az önceki paranın üstüne bıraktı, “Bu da Tarko’nun yatırdığı bahis parandan kazandığın, tam olarak 630 bin beli” Ardından Tarko’ya dönüp ona da para bıraktı, sonra konuşmaya devam etti, “Burada kalıcı olmanı isterdim Baco, şu izleyenlerin haline bak. Uzun zamandır böyle vahşi bir dövüş izlememişlerdi, çarpık mızrağına ve nefesine sağlık! Hahahaha!” yanındaki adamlarla birlikte dönüp kalabalığın içine karıştı. Kalabalık içinden da hala onlara bakanlar vardı. Rodan’ın Kafesinde dövüşler nadiren durduğu için, yeni dövüşlere hazırlık yapılıyordu. Her gün ölecek bunca adamı nereden buldukları tam bir muammaydı. Numien’in kasvetli havası ve adı çıkmış pisliği buna bir dayanak olabilirdi elbette. Bu şehirde güzel şeyler nadiren yaşanırdı ve adaletin gücüne rağmen suçluların pek sevdiği bir yerdi.
Rp out:
Bacon, yere düşmenin etkisiyle tüm yaralarının acısını tekrar hissetmişti, ancak iri bedeni, hala gözlerinin açık kalmasını sağlıyordu. Son rakibini de devirmişti ve turnuvayı kazanmıştı artık. Şehre henüz gelen bu vahşi ve hiddet dolu adam, Rodan’ın Kafesinde galip gelerek ödülünü almıştı. Bacon tüm acısıyla yerde yatarken büyük bir sevinç ve heyecanla sunucu girdi içeri, “İşte galibimiz ahali! İşte galibimiz! Daha ilk anından belliydi! Hiddet’in Şafağı Baco! Haykırın!” Adamın neşesi görülmeye değerdi, zira izleyenler tamamen mest olmuştu ve her biri heyecanla çığlık atıyordu. Kimi ise kaybettikleri paranın hıncıyla öfkeli gibiydi.
Tarko arka taraftan Bacon’un adını haykırıyordu herkes gibi. Ona fazladan 700 bin beli kazandırmıştı ne de olsa. Parasının büyük kısmını Bacon’a oynamıştı Tarko ve şimdi de o paranın iki katını almayı bekliyordu. Bacon adına yatırdığı 315 bin belinin iki katı olan 630 bin beliyi de alacaktı bahisçilerden. Ringde yaralı yatan Bacon’a baktı, ağır yaralı olmasa doğrudan paralara gidecekti, ancak arkadaşını o halde bırakamazdı. Hızla ringe girdi ve iki adamın daha yardımıyla Bacon’u dışarı taşıyıp tedavisine başladı. Geçici olarak iyileşse de Bacon bir süre kendine gelemeyecek gibiydi, birkaç saatte üç azılı rakibi telef etmişti ne de olsa.
Onlar yaralarla uğraşır ve muhabbet ederken, sunucu çıktı aniden karşılarına, neşesinden hiçbir şey eksilmemişti. Elinde ise para dolu bir küçük çanta tutuyordu. “İşte paralarınız, siz böyle yaralarla uğraşırken daha fazla bekletemezdim hahaha!” Elindeki çantadan yüklü miktarda para aldı ve Bacon’un yanıbaşına bıraktı, “Bu turnuva galibiyetinin ödülü, tam bir milyon beli” Sonra biraz daha çıkarıp az önceki paranın üstüne bıraktı, “Bu da Tarko’nun yatırdığı bahis parandan kazandığın, tam olarak 630 bin beli” Ardından Tarko’ya dönüp ona da para bıraktı, sonra konuşmaya devam etti, “Burada kalıcı olmanı isterdim Baco, şu izleyenlerin haline bak. Uzun zamandır böyle vahşi bir dövüş izlememişlerdi, çarpık mızrağına ve nefesine sağlık! Hahahaha!” yanındaki adamlarla birlikte dönüp kalabalığın içine karıştı. Kalabalık içinden da hala onlara bakanlar vardı. Rodan’ın Kafesinde dövüşler nadiren durduğu için, yeni dövüşlere hazırlık yapılıyordu. Her gün ölecek bunca adamı nereden buldukları tam bir muammaydı. Numien’in kasvetli havası ve adı çıkmış pisliği buna bir dayanak olabilirdi elbette. Bu şehirde güzel şeyler nadiren yaşanırdı ve adaletin gücüne rağmen suçluların pek sevdiği bir yerdi.
Rp out:
- Spoiler:
Artı olarak kazandığın toplam para: 1.315.000 beli imzana işlersin.
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
Yerde öylece yatıyordu, sadece gözlerini hareket ettirecek hali vardı. Galibiyetin ona getirdiği rahatlamışlık hissiyle sabaha kadar yatabilirdi olduğu yerde. Zaferin verdiği haz başka bir şeyle kıyaslanamazdı. İnsanlar ismini bağırırken, seslerin eşliğinde birkaç el kaldırmıştı onu. Tavanı aşıp bulutların üzerine çıkacaktı sanki. Arenanın kahramanını yüceltiyordu herkes, herşey muazzamdı. Bu tabloyu bozan tek terslik vardı o da "Baco" ismiydi. Neden kendini Baco diye tanıtmıştı? Çok pişmandı ama iş işten geçmişti. Keyfini kaçırmayacaktı bunun için. Önemli olan zaferiydi, bunun önüne başka bir şeyi geçirmeyecekti.
Tarko yanı başındaydı yine. Kendine yakıştıramasa da bu adama karşı duyguları değişiyordu Bacon'un. Sevmeye bile başlamıştı. O yaralarıyla ilgilenirken iyice arkasına yaslanmıştı artık. Rahat bir poziyson aldıktan sonra gerine gerine kalabalığı izlemeye başlamıştı. Kendisini çoktan unutmuş gibiydiler. Bu durum neşesini kaçırıyordu. Başka türlü hayal etmişti. Bu kokuşmuş nankörler onlara yaptığı gösteriyi hak etmiyordu. Kanlı şovuyla onları mest ettikten sonra, omuzlar üzerinde taşımalıydılar kendisini. Yine de nankörlük pek az karşılaştığı bir şey değildi. Sadece içinden söverek geçiştiriyordu bu durumu. Şu gösterişçi sunucu birden içeri dalmasa belki de dışa yansıyabilirdi siniri. Sinir bozan sıfatını da getirmişti yanında. Gülümseyerek karşılarında dikiliyordu. Bacon, onun göt suratını geçiştirmişti bu seferlik, gözleri çantadaydı. Herif çantadan bir miktar para çıkardığı sırada, onun ne konuştuğuna dikkat bile etmiyordu. Çok para vardı önünde, ama açgözlülük laneti yakasına yapışmıştı yine. Herifin elindeki çanta para doluydu anlaşılan, oradaki paralar hesap edildiğinde bu önündeki az sayılırdı. Amına koduğumun salak sunucusuna ayar olmuştu yine. Bu salak niye bir çanta parayla geziyor diye düşünüyordu. Vücuduna söz geçirmeye ve doğrulmaya çalıştı o sırada ama boş yere kendini yoruyordu. İyileşmekten uzaktı şimdilik. Sunucuya dalamamasının verdiği buruklukla kaldı olduğu yerde.
Sunucu gevezelikleriyle Bacon'un ruhunu daraltırken, onun intihar etmesine sebep olabilirdi. İyici içi sıkılmıştı Bacon'un. "Her öldürdüğüm adam için bu kadar övgü alsam kendimi sorgulardım." dedi, tınlamaz bir tavırla. "Bu boktan organizaysona da katılmam bir daha." diyerek de geçiştirdi adamı. Herif arkasını dönüp gittiğinde derin bir oh çekecekti.
Yüzünü dahi görmek istemiyordu.
Tarko ile yalnız kaldığında bu fırsatı değerlendirip onunla konuşmak istiyordu. Onu kendisiyle birlekte denice açılmaya ikna etmeye çalışacaktı ama bazı şüpheleri vardı. "Tarko, yollarımızın ayrılması kötü olacak, ha?" diye söze girecekti. "Aslında benimle birlikte yolculuk etmeni isterdim. Büyük işler yapardık, zengin olabilirdik." diye devam edecekti ciddiyetle. Ardından gülümseyerek "Düşününce burada kalman için ne sebep var? Çalıştığın işte iyi para var ama dünyayı keşfetmek hoş olmaz mı?" diyecekti. Oldukça kararlı bir görüntü çizmeye çalışacaktı bu adamı yanına katmak için. Denizleri iyi biliyordu ve çok yardımı dokunurdu.
Kendini daha iyi hissedene kadar konakladıktan sonra, gün ışğına doğru adım atacaktı Bacon. İlk önce Gin-Oi bankasına gitmeyi planlıyordu. Gemiye ihtiyacı vardı bunun için de para gerekiyordu. Kredi çekebilirse bir gemi almak için limana uğrayacaktı. Belki birkaç eşya için pazara da gidecekti. Tarko teklifini kabul ederse yanında onun da olmasını istiyordu. Eşya alırken kazıklanmazdı bu sağyede, buralara yabancıydı ne de olsa. Tarko'dan gemi için para da isteyecekti. Bahisten büyük para kaldırmıştı o da kendsii gibi. Yine de vermek istemezse zorlamayacaktı onu. Gün sonunda her şey tamam olursa, karanlıkta yeni gemilereyle yelken açacaktı denize.
Tarko yanı başındaydı yine. Kendine yakıştıramasa da bu adama karşı duyguları değişiyordu Bacon'un. Sevmeye bile başlamıştı. O yaralarıyla ilgilenirken iyice arkasına yaslanmıştı artık. Rahat bir poziyson aldıktan sonra gerine gerine kalabalığı izlemeye başlamıştı. Kendisini çoktan unutmuş gibiydiler. Bu durum neşesini kaçırıyordu. Başka türlü hayal etmişti. Bu kokuşmuş nankörler onlara yaptığı gösteriyi hak etmiyordu. Kanlı şovuyla onları mest ettikten sonra, omuzlar üzerinde taşımalıydılar kendisini. Yine de nankörlük pek az karşılaştığı bir şey değildi. Sadece içinden söverek geçiştiriyordu bu durumu. Şu gösterişçi sunucu birden içeri dalmasa belki de dışa yansıyabilirdi siniri. Sinir bozan sıfatını da getirmişti yanında. Gülümseyerek karşılarında dikiliyordu. Bacon, onun göt suratını geçiştirmişti bu seferlik, gözleri çantadaydı. Herif çantadan bir miktar para çıkardığı sırada, onun ne konuştuğuna dikkat bile etmiyordu. Çok para vardı önünde, ama açgözlülük laneti yakasına yapışmıştı yine. Herifin elindeki çanta para doluydu anlaşılan, oradaki paralar hesap edildiğinde bu önündeki az sayılırdı. Amına koduğumun salak sunucusuna ayar olmuştu yine. Bu salak niye bir çanta parayla geziyor diye düşünüyordu. Vücuduna söz geçirmeye ve doğrulmaya çalıştı o sırada ama boş yere kendini yoruyordu. İyileşmekten uzaktı şimdilik. Sunucuya dalamamasının verdiği buruklukla kaldı olduğu yerde.
Sunucu gevezelikleriyle Bacon'un ruhunu daraltırken, onun intihar etmesine sebep olabilirdi. İyici içi sıkılmıştı Bacon'un. "Her öldürdüğüm adam için bu kadar övgü alsam kendimi sorgulardım." dedi, tınlamaz bir tavırla. "Bu boktan organizaysona da katılmam bir daha." diyerek de geçiştirdi adamı. Herif arkasını dönüp gittiğinde derin bir oh çekecekti.
Yüzünü dahi görmek istemiyordu.
Tarko ile yalnız kaldığında bu fırsatı değerlendirip onunla konuşmak istiyordu. Onu kendisiyle birlekte denice açılmaya ikna etmeye çalışacaktı ama bazı şüpheleri vardı. "Tarko, yollarımızın ayrılması kötü olacak, ha?" diye söze girecekti. "Aslında benimle birlikte yolculuk etmeni isterdim. Büyük işler yapardık, zengin olabilirdik." diye devam edecekti ciddiyetle. Ardından gülümseyerek "Düşününce burada kalman için ne sebep var? Çalıştığın işte iyi para var ama dünyayı keşfetmek hoş olmaz mı?" diyecekti. Oldukça kararlı bir görüntü çizmeye çalışacaktı bu adamı yanına katmak için. Denizleri iyi biliyordu ve çok yardımı dokunurdu.
Kendini daha iyi hissedene kadar konakladıktan sonra, gün ışğına doğru adım atacaktı Bacon. İlk önce Gin-Oi bankasına gitmeyi planlıyordu. Gemiye ihtiyacı vardı bunun için de para gerekiyordu. Kredi çekebilirse bir gemi almak için limana uğrayacaktı. Belki birkaç eşya için pazara da gidecekti. Tarko teklifini kabul ederse yanında onun da olmasını istiyordu. Eşya alırken kazıklanmazdı bu sağyede, buralara yabancıydı ne de olsa. Tarko'dan gemi için para da isteyecekti. Bahisten büyük para kaldırmıştı o da kendsii gibi. Yine de vermek istemezse zorlamayacaktı onu. Gün sonunda her şey tamam olursa, karanlıkta yeni gemilereyle yelken açacaktı denize.
Misafir- Misafir
Geri: Hiddetin Şafağı (Bacon Grim) - Bitti
Sunucu arkasını dönüp gidince, Bacon Tarko ile sohbete başlamıştı. Yaralarının acısını hissederken, ıkına ıkına konuşuyordu. “Tarko, yollarımızın ayrılması kötü olacak, ha?" acıdan yüzü ekşidi, bir an durup Tarko’ya baktı. Yeni arkadaşının tepkisini ölçmeye çalışıyordu. Ancak Tarko karnındaki yarayı üstünkörü dikmekle uğraşıyordu hala. Yine de Bacon’un rahatlıkla duyabiliyordu tüm seyirci tezahüratları arasından. Bacon devam etti, "Aslında benimle birlikte yolculuk etmeni isterdim. Büyük işler yapardık, zengin olabilirdik." Tarko ona bakarak güldü, neşesi daha da yerine gelmiş gibiydi. Bacon ona pek fırsat vermeden devam etti, "Düşününce burada kalman için ne sebep var? Çalıştığın işte iyi para var ama dünyayı keşfetmek hoş olmaz mı?" Şimdi Tarko’dan bir yanıt bekliyordu. Tarko ise yaraya son ilmeği atıp ipi keserken gülmeye başladı, “Seni baştan beri sevmiştim ahbap, benim gibisin! Eğer sen her zaman böyle hiddetli ve kavga meraklısıysan, elbette olur! Denizlere biraz hiddet salalım ha, yakıp yıkalım biraz! Kahrolası balinalardan gına gelmişti artık! Hahahaha!” Tarko heyecanlanmıştı teklifi alınca, sevinmişti. Baco denen bu herifi kendine benzetiyordu. Eğlenceyi ve şiddeti seviyordu onun gibi, bazen aklını kaçırıp tamamen vahşileşebiliyordu. Tüm dövüşlerinde bunu gözlerinde görmüştü Tarko. Kendi dövüşlerinde o da aynen onun gibi davranırdı, vurdumduymaz ve vahşi. Şimdi ise böyle biri onunla denize açılmasını istiyordu, Tarko bunu reddetmezdi.
Şimdi Bacon, yaraları iyileşene kadar hastaneden bozma bir yerde yatacaktı. Tarko da onunla takılıyordu ve bu sürede ona yardımcı oluyordu. Baco’nun gemisi olmadığını biliyordu ve gemi almak için paralarını birleştirmeye karar vermişlerdi, ancak Baco’nun bir süre dinlenmesi gerekiyordu. Baco iyileştikten sonra birlikte bankaya uğrayıp kredi alacaklardı, ardından gemi ve birkaç öteberi almaya. Baco’nun küçük tayfasıyla da bu süreçte tanışacaktı Tarko.
Rp out
Şimdi Bacon, yaraları iyileşene kadar hastaneden bozma bir yerde yatacaktı. Tarko da onunla takılıyordu ve bu sürede ona yardımcı oluyordu. Baco’nun gemisi olmadığını biliyordu ve gemi almak için paralarını birleştirmeye karar vermişlerdi, ancak Baco’nun bir süre dinlenmesi gerekiyordu. Baco iyileştikten sonra birlikte bankaya uğrayıp kredi alacaklardı, ardından gemi ve birkaç öteberi almaya. Baco’nun küçük tayfasıyla da bu süreçte tanışacaktı Tarko.
Rp out
- Spoiler:
İlk RP sona ermiştir, tebrik ederim. Bunun üstüne tur yazmayın, yarın yeni başlıkta yeni RP başlayacaktır.
RP sonu ödülleri:
Fizksel statlar: +5
Meyve statları: +4
Meslek statları: +4
Para: +150k beli
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
4 sayfadaki 4 sayfası • 1, 2, 3, 4
Similar topics
» Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
» Yeni Bir Başlangıç [Bacon Grim - Agachak Groli]
» E.N.D Zac En Değersizi Zac[Bitti]
» Donsuz Zebaniler (Bacon - Akubaru - Groli - Belle)
» Genç Avcı (John Graywolf) - Bitti
» Yeni Bir Başlangıç [Bacon Grim - Agachak Groli]
» E.N.D Zac En Değersizi Zac[Bitti]
» Donsuz Zebaniler (Bacon - Akubaru - Groli - Belle)
» Genç Avcı (John Graywolf) - Bitti
4 sayfadaki 4 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz