One Piece Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

2 posters

5 sayfadaki 8 sayfası Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  Sonraki

Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından Misafir C.tesi 12 Mart 2016, 15:55

Adam sorulara net bir yanıt vermeden elindeki fenerle Kiyoraya yöneldi ve Kiyora'nın gözlerine bakmaya başladı. Belli ki bu bir doktordu ve sadece kontrol ediyordu. Daha sonra doktor Rayl'e döndü ve önce şah damarını kontrol etti. Daha sonra Rayl'in yaralı koluna baktı. Yoklarken bazı noktalarda Rayl'in omzuna hançer saplanıyor gibiydi. Bu yüzden istemsizce kasılıyordu Rayl. Daha sonra ''Bu sakat kolla ne yapacağım ben'' diye kara kara düşünüyordu ki doktor konuya girdi. Önce Kiyoraya ''Her şey yolunda gibi görünüyor genç kız, biraz daha yatağında kalman lazım en azından serum bitene kadar.'' dedi ve Rayl'e döndü. "Kolunu bir şekilde yerine oturtup diktim. Kırıkların bir kısmını da iyileştirmeyi başardım ancak kolun hareket edebilecek olsa da zorlarsan yine tuzla buz olmayacağının garantisini vermiyorum." diye bitirdi. Bu sırada elidndeki ufak deftere bir şeyler yazıyordu.

Sağlık durumlarıyla ilgili konuşması bittikten sonra "Ben bu karakolun en rütbeli kişisi Teğmen Hannibal Lecter. Siz ikinizi bir kaç gün daha burada benim gözetimimde tutacağım, Parlak İsmail hakkında bildiklerinizi öğrenmem gerekli, benim için değerli sayılabilecek bir şeyi kaçırdılar; ancak biraz daha dinlenip akşam yemeğinde bana katılmanızı istiyorum. Sorularınızı orada detaylıca sorabilirsiniz." dedi. Rayl biraz şaşırmıştı. Doktor sandığı adam adanın belki de en yetkili kişisiydi. ''Bizi korsanlar kurtardıysa biz buraya nasıl geldik? Burası karargahın hastahanesi mi?'' Şeklinde sorular kafasında dönüyordu. Bu sırada teğmen hızlıca odadan çıktı.

Daha sonra Kiyora lafa girdi ve "İsmail Abi çok iyi biri. Tayfası da öyle. Her korsan iyi değildir ancak karşılaştığımız insanlar gerçekten de iyilerdi. Bizi onlar kurtarmadı mı? Bildiklerimizi anlatırsak başlarını belaya sokmuş olmayacak mıyız? Ne düşünüyorsun?" dedi.

Rayl biraz duraksadıktan sonra. ''İkimiz ayrılıp ben merkeze gittiğimde dönercinin dediği gibi bankaların oraya yönelmiştim. Vardığım an orda bir patlama oldu ve zoan kullanıcısı bir adam ata dönüşmüş muhtemelen o bankadaki paraları çalmış kaçıyordu. Daha sonra çok hızlı olduğundan yetişemedim. Gemi çarptıktan sonra ise hayal mayal gördüğüm şey seni kurtaran kişinin tekrar ata dönüştüğüydü. Yani iyi adamlar olmaları hırsız oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Gene de önce teğmenin söyleyeceklerini dinleyip ondan bilgi alalım. Daha sonra anlatıp anlatmamaya karar veririz. Muhtemelen sen benden daha çok şey biliyorsun kararı gene sen verirsin.'' diye konuştu.

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria C.tesi 12 Mart 2016, 16:41

Kiyora'nın konuşması bittikten sonra Rayl şu şekilde cevap verdi;
"İkimiz ayrılıp ben merkeze gittiğimde dönercinin dediği gibi bankaların oraya yönelmiştim. Vardığım an orda bir patlama oldu ve zoan kullanıcısı bir adam ata dönüşmüş muhtemelen o bankadaki paraları çalmış kaçıyordu. Daha sonra çok hızlı olduğundan yetişemedim. Gemi çarptıktan sonra ise hayal mayal gördüğüm şey seni kurtaran kişinin tekrar ata dönüştüğüydü. Yani iyi adamlar olmaları hırsız oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Gene de önce teğmenin söyleyeceklerini dinleyip ondan bilgi alalım. Daha sonra anlatıp anlatmamaya karar veririz. Muhtemelen sen benden daha çok şey biliyorsun kararı gene sen verirsin.''

Kiyora derin bir nefes alıp konuşmaya başladı; "Hırsız oldukları bir gerçek, dediğin gibi. Ama şuan onlara borçlu durumdayız. Onların tarafında olmasak bile onların aleyhine bilgi vermeyi istemem." O sırada Kiyora'nın aklına İsmail'in sözleri geldi: "Babam var Mecnun!... Bana dedi ki! Gemiye gidiyorum ben, bi gün gelicem seni almak için! Ben de onu bekliyorum!" Aşağı inen bakışlarını tekrar Rayl'e çevirdi. Belki de çok saf düşünüyordu ama o insanlara kötülük yapmak içinden hiç gelmiyordu. "Hırsız da olsalar iyi insanlar, hem zaten bir korsan neden hayatı boyunca ilk defa gördüğü bir sivile rol yapar ki?" diye geçirdi içinden. Sonra konuşmaya devam etti. "İsmail Abi bunlardan ne çalmış, onu bir öğreniriz. Teğmen Bey neler biliyor, bize baştan söyleyecektir zaten. Ona göre ben yüzeysel olarak az da olsa bir şeyler anlatırım. Sonuçta yalan söylemiş olmayız." dedi.

Daha sonra ikili Lecter tekrar gelinceye kadar dinlenecekti.
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Paz 13 Mart 2016, 01:36

Hava kararmaya başlamış gök yüzü artık kavun içi rengini almaya başladığı sırada kahramanlarımız da az buçuk dinlenmişlerdi. Güzel gün batımı camdan içeri vuruyordu ve insanın içini ısıtan bir gök yüzü görünebiliyordu odanın sonundaki camdan. Beyaz panjurlardan bakan Kiyora İsmail'in söylediklerinden etkilenmiş bir şekilde yatıyordu, Rayl ise korsanlara karşı içinde bir öfke ile aklına geleni hemen ortaya atmıştı. Bu sırada kapıyı bir iki kere çalıp içeriye Lecter gelmişti hızlı adımlarla. Serumları kollarınızdan çıkardıktan sonra hızlı adımlarla kapıya ilerlemiş ve eliyle takip etmenizi işaret etmişti.

Takip etmeye başladığınızda bir villayı andıran karakolda da bir tur atmış oluyorsunuz. Yerler denizci mavisi ve köşeleri beyaz olan halılarla sarılmıştı. Camlar ve duvarların geneli ahşap işlemelere sahipti, eski bir ev olduğu anlaşılıyordu etrafa bakınca ancak çok iyi bakılmıştı. Duvarlardaki portrelere bakınca da eskiden epey zengin birisinin evi olduğu anlaşılıyor. Sonunda kapıda iki nöbetçinin beklediği bir oda görüyorsunuz. Burası bir mutfak, içeriye girdiğinizde bir tane albay ve yüz başı duruyor içeride. Lecter'ı görünce bir anda hızlıca ayaklarını bir birine vurarak denizci selamı veriyorlar ve yüksek bir sesle "Hoş geldiniz efendim!" diyorlar.

Lecter hiç bir şey söylemeden mutfak tezgahının arkasına geçip ceketini albaya veriyor ve yüzbaşı ya eliyle bir işaret verip oda şeklindeki dondurucudan bir et getirmesini işaret ediyor. Ardından da gömleğini bileklerine kadar sıvayıp bir bıçak takımı çıkarıyor. İçeriden taze kesilmiş bir kaç parça kuzu koluna benzer parça ve bir tane de akciğer geliyor. Kuzu sakatatı olabilecek kadar büyük bunlar. Derileri soyulmuş çoktan.

Lecter beyaz bir önlük takıyor ve tezgahın bir tarafına geçiyor. Size de bar taburelerini işaret ediyor ve konuşmaya başlıyor bir yandan yemek yaparken "Benim çok özel bir damak zevkim vardır, bu yüzden kendi yemeklerimi kendim yaparım. Taze kesilmiş etler kullanırım her zaman yemeğimde. Yemek eşliğinde daha iyi konuşabiliriz değil mi?" dedikten sonra bir satırla kemikleri parçalamaya başlamıştı arada bir tıslayarak vurduğu satırı kemiğe saplayıp bilekleriyle saçlarını geriye attıktan sonra "Şimdi, orada sizin gibi siviller ne yapıyordu? Üzerinizde silahlar var, ancak yüzünüzü daha önce görmedim. Parlak İsmail ile ne işiniz vardı?" diyor ve ellerini bulunduğunuz yerin tezgah bölümüne koyup ikinize hayli yakın durarak elini sanki sizi sarsmaya çalışıyormuşcasına sertçe masaya vurup "Doğrular, sadece doğrular değil mi?" diyor soğuk bir şekilde ve yapmacık bir de gülümseme konduruyor yüzüne.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından Misafir Paz 13 Mart 2016, 02:09

Rayl ve Kiyoranın konuşmasının üzerinden bir kaç saat geçmişti. İkiside bu süre boyunca güzelce dinlenmişlerdi. Rayl bu sırada olayları anlamlandırmaya çalışıyordu. Korsanlar neden onlara yardım etmek istesinlerdi ki? Sadece denizcilere hedef olmamak için kendilerini kullanmayı mı denediler?

Hava kararmaya başlamıştı. Kızıl güneş batarken pencereden içeri süzülüyordu. Kızıl renk Rayl'in içini gene gıdıklıyordu. Korsanlara borçlu kalmıştı belkide. Ama onun umrunda değildi. Daha sonra içeri teğmen kapıyı tıklayarak kibarca girmişti. Hızlıca serumları söktü Rayl ''Ne oluyoruz lan?'' diye hafif şakın teğmeni izliyordu. Ve sert burnu kalkık bir tavırla onu takip etmelerini işaret etmişti. Nihayetinde onları kurtardığı için Rayl bunu görmezden gelerek onu takip etmeye başladı.

Biraz ilerledikten sonra Rayl'in kafasındaki bir soru işareti kalkmıştı. Eski ev tarzı bir karakoldaydılar. Oldukça kaliteli bir yer gibi gözüküyordu. Belki de teğmen çok zengindi yada hatırı sayılır bir ağırlığı vardı. Bir kapıya yaklaştıklarında nöbetçilerle karşılaştılar. İçerde de rütbeli denizciler vardı. Burası güzel bir mutfaktı. Oldukça kaliteli gözüküyordu.

Teğmen üstündekini çıkartıp hızlıca tezgaha geçti. Gene burnu kalkık bir tavırla yüzbaşıya el işareti yapmıştı ve yüzbaşı dolaptan bir kaç parça et getirdi. Daha sonra teğmen bıçak takımı çıkarıyor. Rayl bu sırada bu adamın kaç farklı işle ilgilendiğini düşünmeden edemiyordu.

Teğmen boynuna bir önlük geçirdikten sonra tavrını koruyarak Rayl ve Kiyoraya sandalyeleri işaret ediyor. Rayl ''Bu herif konuşmasını bilmiyor mu?'' diye hafif tepkili düşünürken tepmen lafa giriyor. "Benim çok özel bir damak zevkim vardır, bu yüzden kendi yemeklerimi kendim yaparım. Taze kesilmiş etler kullanırım her zaman yemeğimde. Yemek eşliğinde daha iyi konuşabiliriz değil mi?'' demiş ve tehtitkar bir tavırla etleri doğramaya başlamıştı. Sonrasında "Şimdi, orada sizin gibi siviller ne yapıyordu? Üzerinizde silahlar var, ancak yüzünüzü daha önce görmedim. Parlak İsmail ile ne işiniz vardı?" dedi ve cevabını beklemeden iyice yaklaştıktan sonra "Doğrular, sadece doğrular değil mi?" diye sertçe bıçağı sallamıştı.

Rayl bu tehtitkar ve burnu kalkık havadan pek hoşlanmamıştı. Önce sert sayılabilcek bir bakıştan sonra biraz düşünüp sakinlemişti. Rayl hemen konuya girdi ve ''Bizler ödül avcısıyız buraya Yaviz denen bir adamı yakalayıp kafa ödülünü almak için geldik.'' dedi ve onlara ellerindeki arama posterini kanıt göstedi. Bu sırada kollarını kavuşturmuş kendine güvenen bir tavır takındı. Daha sonra banka soygunu olayıda gördüklerini anlatacak ve teğmenin de kendilerine bilgi vermesini isteyecekti.

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria Paz 13 Mart 2016, 04:48

Kiyora ve Rayl konuştuktan bir süre sonra akşam vakitleri yaklaştı. Gün batımını izlemek Kiyora'yı mutlu ediyordu. Adeta parlayan ve turuncu-kızıl arası bir renge çalan gökyüzü huzur vericiydi. Beyaz panjurların yanında dinlenen Kiyora, İsmail'in söylediklerini tekrar geçirdi kafasından. Hırsızlardı ama Kiyora sebepsiz bir şekilde onlara çok ısınmıştı. Bir süreliğine gökyüzüne dalıp gitti, odanın aydınlığı azalmıştı artık. Hava kararmak üzereydi.

O sırada Lecter içeriye girdi. Kiyora, Lecter kapıyı çalmasına rağmen irkildi. Hızlı adımlarla Kiyora'ya ilerleyip serumunu kolundan söktü. Hafif bir sızlamanın ardından Kiyora kolunu düzeltti. Dirseğine kadar sıyrılmış olan kıyafetini bileğine kadar çekti. Daha sonra Lecter Rayl'ın de serumunu çıkardı ve ikiliye kendisini takip etmelerini işaret ederek odadan çıktı. Kiyora ve Rayl Lecter'in peşinde yürümeye başladılar.

Odadan dışarı çıktıklarında Kiyora meraklı gözlerle etrafına bakındı. Yerler mavi-beyaz renklerinde halılarla döşenmişti. Duvarlar ahşaptandı ve bakımlıydı. Varlıklı birilerinin ikamet ettiği bir villayı andırıyordu burası. Bir süre ilerledikten sonra Kiyora ve Rayl biraz ileride, başında iki nöbetçi bulunan bir oda gördüler. Belli ki bu odaya gideceklerdi. İçeri girdiklerinde rütbeli olduğu belli olan iki denizci, Lecter'a selam verdiler. Lecter bu selama bir karşılık vermedi ve tezgahın başına geçti. Kiyora ise mutfağı incelemeye başladı. O sırada Lecter biraz önceki iki denizciden birine ceketini verip, birine bir şeyler işaret etti. Kısa süre sonra içeriye birçok hayvansal ürün getirdiler. Kiyora ne olduğunu seçmeye çalıştı, pek de estetik durmuyordu getirdikleri hayvan etleri.

Lecter ikiliye tabureleri işaret edip yemek hazırlamaya başladı. Kiyora, bu adamdan pek hoşlanmamıştı ve ona zerre güvenmiyordu. Kiyora ve Rayl sandalyeye oturdular. Kiyora boş bakışlarla adamı izliyorken Lecter konuşmaya başladı; "Benim çok özel bir damak zevkim vardır, bu yüzden kendi yemeklerimi kendim yaparım. Taze kesilmiş etler kullanırım her zaman yemeğimde. Yemek eşliğinde daha iyi konuşabiliriz değil mi?" Satırla hayvan parçalarını kesiyordu o sırada. Kiyora bu görüntüden hoşlanmadı. Hemen sonra Lecter konuşmaya devam etti; "Şimdi, orada sizin gibi siviller ne yapıyordu? Üzerinizde silahlar var, ancak yüzünüzü daha önce görmedim. Parlak İsmail ile ne işiniz vardı?" Kiyora heyecanlandı, paniklediğini belli etmemek için çaba sarf ediyordu adeta. İsmail ve tayfasını satmak gibi bir niyeti yoktu. Bu adama hiçbir şey anlatmazdı! Derken adam Kiyora ve Rayl'e yaklaşıp elini masaya vurdu. Kiyora adamın yaptığı hareketin anlamını çözmek istercesine bir bakış attı, derken, içinden "Sakin olmalıyım." diyip bakışlarını öne düşürdü. Teğmen, son olarak "Doğrular, sadece doğrular değil mi?" diyip hiç de gerçek gözükmeyen bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

Kiyora adamın tavırlarından hiç hoşlanmamıştı. İsmail ve tayfası hakkında bilgi vermemeye kararlıydı. O sırada Rayl konuşmaya başladı; "Bizler ödül avcısıyız buraya Yaviz denen bir adamı yakalayıp kafa ödülünü almak için geldik.'' Kiyora tedirginlik içerisinde Rayl'e baktı. "Umarım fazla ayrıntı vermezsin." diyordu içinden Kiyora. Derken Rayl elindeki posterleri kanıt olarak adama gösterdi. Bir de banka soygununu anlatarak bildiği hemen her şeyi anlatmış oldu Rayl. Karşılarındaki adamın bunları zaten bildiğini tahmin eden Kiyora bu kadar bilginin kâfi olduğunu düşünüyordu. Fikrinin değişmesi için çok kuvvetli bir sebebe ihtiyacı vardı. Derken Kiyora da konuşmaya başladı; "Rayl'in dediği gibi oldu. Bilgi edinmek amacıyla ortada gezen iki avcıdan fazlası değildik. Kendilerini tanımıyoruz." dedikten sonra derin bir nefes aldı ve "İsmail sizden ne çaldı? Onu arama sebebiniz nedir?" dedi. Bir denizciye ötüyor olmak Kiyora'yı kötü etmiş olsa da şuanlık ses çıkarması aptallık olacaktı. Lecter'in cevaplarını beklemeye başladı.
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Paz 13 Mart 2016, 20:39

Adama verdiğiniz cevaplardan sonra kemiğe sapladığı satırı alıp sessizce bir kaç saniye daha kemikleri kemeye başlamıştı. Vuruşlarının git gide sertleştiği de seslerden belli oluyordu, en sonunda ana kemiği parçaladıktan sonra bıçağı kesme tahtasına saplayıp bir kaç tane sebze alıp buz dolabından sonunda konuşmaya başlamıştı "Benden ne çaldığı önemli değil ancak, genç kız sen yalan söylüyorsun. Daha fazlasını biliyorsun." demiş ve sebzeleri bir şef edasıyla doğramaya başlamıştı.

Hızlı hızlı bir kaç havucu, soğanı ve mantarı çok kısa bir sürede doğramış ve Kiyora'ya "Guernica isminde bir adada bir katliam yaptılar ve benim için çok değerli bir şey çaldılar. Bana ne olduğunu anlat." demişti çok sert bir şekilde.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria Paz 13 Mart 2016, 21:44

Lecter Kiyora'nın sorularını dinledikten sonra bir müddet daha etleri kesmeye ve yemekle uğraşmaya devam etti. Teğmen'in etleri keserken çıkardığı gürültü Kiyora'yı rahatsız etmeye başlamıştı. Derken Lecter söze girdi; "Benden ne çaldığı önemli değil ancak, genç kız sen yalan söylüyorsun. Daha fazlasını biliyorsun." Kiyora büyük bir şaşkınlık yaşayıp kendini nasıl ele verdiğini düşünmeye başladı. Ani olmuştu ve şuanda ne diyeceği konusunda hiçbir fikri yoktu. O sırada adam sebzeleri doğruyordu. Bu görüntü eti kestiği görüntüsünden çok daha iyiydi. Derken adam sert bir ses tonuyla konuşmaya devam etti;

"Guernica isminde bir adada bir katliam yaptılar ve benim için çok değerli bir şey çaldılar. Bana ne olduğunu anlat." Kiyora şaşkınlığını gizleyemiyordu artık. "Nasıl?" dedi. "Ne yaptılar?!" Kiyora öfkelenmiş bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Karşısındaki adama güvenmiyordu lâkin adamda hiç de yalan söyleyen birinin tavırları yoktu. Kiyora, adamın söylediğine inandı.

O anda, İsmail Abi ve diğerleriyle rastlaştığı gün yaşanan her şeyi geçirdi kafasından. "Onlar öyle insanlara benzemiyorlardı ki!" dedi içinden adamın söylediğinin bir yalan olduğuna inanmak istercesine. Daha sonra sakin olmaya çalışıp konuşmaya başladı Kiyora; "Evet, bir şeyler bildiğim doğru. O adada tam olarak ne yaşandığını bana anlatacağını varsayarak bildiğim her şeyi anlatıyorum..." Katliam dedikleri şey basit bir şey değildi Kiyora için. Ve bu adam yalan söylemiyordu. Bakışlarından anlamıştı bunu. Konuşmasına devam etti; "Hirsiz Yaviz'i avlamak amacıyla gelmiştik adaya. Bir tayfası olup olmadığı konusunda bilgimiz de yoktu. Adaya giriş yaptığımız zaman bir seyyar dükkanda yemek yemiştik. Gazetede birkaç ilan eksikti. Daha sonra arkadaşım ile farklı bölgelere ayrıldık. O Yaviz hakkında bilgi almak için, ben kayıp ilanlara ulaşmak için. Derken adanın yerlisi gibi görünen parlak bir adama sordum ilanları. O ise gemide olduğunu, onunla gelmem gerektiğini söyledi. Gemilerine bindim. Dostça davranıp içeriden bilgi almaktı amacım. İlanları inceledim. Bir mürettebatın üyeleriydi bunlar. Mecnun, Ak Sakallı Dede, İsmail, İskender, Kaan ve Erdal. Erdal, adanın girişinde yemek yediğimiz dükkânın sahibiydi sanırım. Yaviz ise bu tayfanın bir üyesi olmalıydı." Derin bir nefes alıp devam etti;"Gemi odalarından birinde... Sizin birçok posteriniz asılıydı. Bu yüzden sizi odada gördüğüm zaman şaşırdım. Masada birçok harita vardı, bir plan yapılmışa benziyordu. Ayrıca birçok kılıç asılmıştı aynı odaya. Derken bir donanma gemisi, İsmail'lerin gemisine saldırmaya başladı. İki taraf çatışma haline girmişti. İsmail bana gemiden çıkmamı tembihledi, büyük ve uzun bir baltayı sırtlanarak güverteye çıktı. Ben ise yüzerek kıyıya ulaştım. Gerisini biliyorsunuz."
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından Misafir Paz 13 Mart 2016, 22:04

Rayl'in konuşmasından sonra adam Rayl'den şüphe etmiyor gibi görünüyordu. Ama Kiyoranın yalan söylediğini anlamıştı. O sırada bıçak hareketleri iyice sertleşmişti.  O sırada teğmen  "Benden ne çaldığı önemli değil ancak, genç kız sen yalan söylüyorsun. Daha fazlasını biliyorsun." dedi. Bu adamdan biraz etkilenmişti Rayl. Psikolojik baskıyı iyi veriyordu. Bıçak hareketlerine devam eden teğmen devam etti  "Guernica isminde bir adada bir katliam yaptılar ve benim için çok değerli bir şey çaldılar. Bana ne olduğunu anlat." Baskısı sonuç vermiş gibiydi Kiyora paniklemişti ve herşeyi anlatmaya başladı. Rayl ise bu sırada ''Katliam mı tam da korsanlardan beklendiği gibi. Başka ne işe yarar ki onlar zaten.'' diye düşünüp biraz kızmıştı. Bu sırada Kiyoranın hala çok saf olduğuna karar kılmıştı.

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Paz 13 Mart 2016, 23:28

Kiyora'nın söylediklerinden sonra ilk defa adamın yüzünde gerçekçi bir gülümseme oluşmuştu ve kendi kendine sessiz bir şekilde "Kaan demek ha..." demişti sonraskında Rayl'in dediğine karşılık olarak "Haklısın başka bir işe yaramazlar." demiş ve yemeğe öncekine nazaran çok nazik bir şekilde davranmaya başlamıştı. İstediği bilgiyi aldığını buradan anlayabiliyorsunuz.

Yemeği hazırlayıp ocağa sürüyor ve üstünü kapatıyor Lecer, bu sırada kokuyu alan burunlarınız hayatınızda ilk defa böyle bir yemek kokusunu aldığını söylüyor size. Pişen sanki et değildi, tatlı bir koku yayıyordu ama aynı zamanda da o et kokusu da etrafa saçılıyordu.

Lecter yemeği koyduktan sonra "Birazdan hazır olur." deyip önlüğünü çıkarıyor ve karşınıza geçip bir şişe kırmızı şarap koyuyor. "İsterseniz çekinmeyin." diyor ve üç bardak çıkarıyor. Kendine bir bardak koyduktan sonra yavaş yavaş yudumlarken "Peki bu Kaan neredeydi? Tayfanın gemisini, Erdal denen adamın bakkalını kontrol ettik ama bulamadık." demiş ve şarabından bir yudum alıp devam etmişti "Guernica benim ana vatanım sayılabilecek bir yer, kömür madenleriyle ünlüydük. Ben daha yeni doktor olduğum zamanlarda kömür madenlerinin yaydığı kimyasallar yüzünden hayvanlar hastalanıyordu, bitkiler de aynı şekilde. Tabi zengin bir adaydı, her ne kadar siyah beyazdan farklı olmasa da. Parlak İsmail henüz denizciyken adamıza bir korsan tayfası getirdi ve o tayfayı işçi olarak aramıza soktu. Sonunda da getirdiği adamlar bizi korumak yerine bizi öldürmeye başladı. Hükumet onları yok etmeleri için adam yollamıştı ancak İsmail sözde bizleri korumak için hükumetle savaşıp adayı batma noktasına gelecek kadar bombardımana tutmalarına neden oldu. Kadınlar ve çocuklar hepsi öldü. Tek kalan akrabamı da yanlarına aldılar." demiş ve bir yudum daha almıştı içkisinden.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax] - Sayfa 5 Empty Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria Ptsi 14 Mart 2016, 00:24

Kiyora bildiği hemen her şeyi anlattıktan sonra bir anlığına düşündü. "Bu adam yalan söylüyorsa eğer... Ben kötü bir şey yapmış olurum. Ama avcı halimle, rütbeli bir denizciye karşı korsanları savunmam fazla saçma olurdu..." Kiyora aklından bunları geçirirken Teğmen yüzüne ilk defa gerçek sayılabilecek bir gülümseme yerleştirdi. Kendi kendine bir şey mırıldandıktan sonra ikiliye karşı şaşırtıcı derecede kibar davranmaya başlamıştı. Kiyora bu adamdan böyle bir kibarlığı besbelli ki beklemiyordu. "Demek ki istediği şeyi öğrendi..." dedi içinden. Lecter yemeği fırına atmıştı ama Kiyora şuanda duyduğu kokuya bir anlam getiremedi. Et gibi kokuyordu ama sanki başka bir şeydi. Yine de Kiyora bu kokudan rahatsızlık duymadı.

Lecter yemeğin kısa sürede hazır olacağını belirtip bir şişe şarap çıkardı. Eğer isterlerse çekinmemeleri gerektiğini söyleyip üç bardak çıkardı. Kiyora "Hayır, teşekkür ederim." manasında bir el işareti yaptı. Lecter şarabını doldurdu ve içerken konuşmaya başladı; "Peki bu Kaan neredeydi? Tayfanın gemisini, Erdal denen adamın bakkalını kontrol ettik ama bulamadık." Kiyora tam cevap vereceği sırada adam devam etti; "Guernica benim ana vatanım sayılabilecek bir yer, kömür madenleriyle ünlüydük. Ben daha yeni doktor olduğum zamanlarda kömür madenlerinin yaydığı kimyasallar yüzünden hayvanlar hastalanıyordu, bitkiler de aynı şekilde. Tabi zengin bir adaydı, her ne kadar siyah beyazdan farklı olmasa da. Parlak İsmail henüz denizciyken adamıza bir korsan tayfası getirdi ve o tayfayı işçi olarak aramıza soktu. Sonunda da getirdiği adamlar bizi korumak yerine bizi öldürmeye başladı. Hükumet onları yok etmeleri için adam yollamıştı ancak İsmail sözde bizleri korumak için hükumetle savaşıp adayı batma noktasına gelecek kadar bombardımana tutmalarına neden oldu. Kadınlar ve çocuklar hepsi öldü. Tek kalan akrabamı da yanlarına aldılar."

Kiyora bir süre Teğmen'in dediklerini hazmetmeye çalıştı. Artık tamamen emin sayılırdı, bu adam yalan söylemiyordu. İsmail ve diğerlerinin tüm dostça tavırları bir anda sahte gelmişti Kiyora'ya. Gerçekten böyle iyi gözüken insanlar bu kadar kötü müydü? Adama inanmak zorundaydı belki de, inanmasa bile inanmış gibi yapıp bildiğini anlatmalıydı. Öyle de yapmıştı zaten... Kiyora anlatmaya başladı; "Kaan... Onu ilk gördüğümüz yer Erdal'ın Bakkalıydı. Çırak olarak çalışıyordu yüksek ihtimalle. Getir-götür işlerine bakıp masaları sandalyeleri düzenliyordu. Kısacası gelen müşterilerle ilgileniyordu. Daha sonra zaten oradan ayrıldık. Gemiye bindiğimde ise posterde gördüm aynı kişiyi. 10beli ödülü vardı. İşine yarayacaksa eğer... Sanırım anlatmadığım başka bir şey kalmadı." Daha sonra Kiyora birkaç saniye bekleyip devam etti; "Söylediklerine güvenebilir miyim? Bu kadar kötü insanlar olduklarını tahmin etmemiştim... Şuanda İsmail ve tayfası ile olan durumunuz nedir? Içlerinden herhangi biri yakalandı mı?"
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

5 sayfadaki 8 sayfası Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  Sonraki

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz