Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
2 posters
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
7 sayfadaki 8 sayfası
7 sayfadaki 8 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Geldiğiniz yere geri döndüğünüz sırada ikiniz de tekrar acıktığınızı hissediyorsunuz. Kapıdaki er hiç yerinden kıpırdamadan, mimiği bile değişmeden sadece gözleriyle sizi takip ediyor. Yerinize geçtiğinizde o etin tadını yine istediğinize kanaat getiriyorsunuz ancak ocağa baktığınız zaman yemeğin bittiğini görebiliyorsunuz. Bu şekilde devam ederse açlıktan öleceksiniz gibi bir his var, görünüşe göre göründüğünden çok daha hafif bir yemekmiş.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Rayl geri döndüğünde acıktığını hissetti. Ocakta da yemek kalmamıştı. Daha yeni yemek yemiş olmalarına rağmen acıkmaları ''Acaba bu bir tür ilizyon muydu?'' diye düşünmesine sebep oldu. Daha yeni serumdan çıkmıştı uzun süre dayanabilirdi açlığa. Yapacak bir şey olmadığına karar veren Rayl sandalyeye oturup bir kolunu masaya dayayarak yüzünü tutmuş şekilde beklemeye başlamıştı. Bir yandan da Kiyorayı izliyordu.
Misafir- Misafir
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Kiyora ile Rayl yerlerine geri döndükleri sırada Kiyora bir anda çok acıktığını hissetti. Kısa süre önce doyacak kadar yemek yemişti üstelik. Kiyora karnını tutarak etrafını incelediğinde ocaktaki yemeğin çoktan bittiğini farketti. İçindeki açlık hissini bastırmaya çalışıp elleriyle karnını tutuyordu. Lecter'in gelişini beklemeye karar vermişti.
Kiyora Victoria- Ödül Avcısı
- Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Lecter'ı beklemeye koyuluyorsunuz, Kiyora her ne kadar yemek kalmış mı diye kontrol etse de hiç kalmadığını görmek üzücü olmuş olmalı ancak açlığın git gelli bir sanrı şeklinde seyretmesi de pek yardımcı olmuyordu. Beş dakika normal bir tokluk varken hemen sonrasında özellikle belli bir şeye olan açlık geliyordu. Bu hissi uyuşturucu isteği gibi tanımlamakta mümkün.
Bu sırada siz zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden çoktan bir saat geçmiş ve Lecter geri gelmişti. Hızla buzluğa yönelip bir parça daha et getirmişti. Hızlı bir şekilde eti hazırlarken "Acıktınız değil mi? Ödül işini de konuşalım. Ne kadarın peşindeydiniz?" diyor. Kendisi de çok acıkmış olacak ki epey hızlı bir şekilde hazırlıyor yemeği.
Bu sırada siz zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden çoktan bir saat geçmiş ve Lecter geri gelmişti. Hızla buzluğa yönelip bir parça daha et getirmişti. Hızlı bir şekilde eti hazırlarken "Acıktınız değil mi? Ödül işini de konuşalım. Ne kadarın peşindeydiniz?" diyor. Kendisi de çok acıkmış olacak ki epey hızlı bir şekilde hazırlıyor yemeği.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Kiyora içindeki açlık hissini kısa bir süre bastırır gibi olsa da o his çok geçmeden tekrar kendini gösteriyordu. Sanki bir şeye duyulan bağımlılık gibiydi bu his, bir türlü tamamen kurtulamıyordu. Başını Rayl'e çevirdiğinde onun da aynı durumda olduğunu farketti, o da aynı hissi bastırmaya çalışır gibiydi. Kiyora bu hissin sebebini anlamlandırmaya çalışıyordu ki, Lecter bir süre sonra geri geldi.
Hızla buzluğa yönelerek bir parça daha et çıkardı ve yemeği hazırlamaya koyuldu. Yemeği hazırlarken Lecter ikiliye "Acıktınız değil mi? Ödül işini de konuşalım. Ne kadarın peşindeydiniz?" dedi. Kiyora ne hissedeceğini bilmiyordu artık, o ette bir gariplik vardı. Üstelik sadece kendileri değil, Teğmen de epey acıkmışa benziyordu. Belki de o etten artık yememeliydi ama sanki yemezse ölecekmiş gibi bir his vardı içinde. Kendini pek de iyi hissetmiyordu.
Rayl ile olan ufak bir bakışmanın ardından ödül konusunu açıklamayı ona bıraktı. Bir süre daha karnını tutarak bekleyecek, Rayl ile Lecter'in konuşmasını dinleyecekti.
Hızla buzluğa yönelerek bir parça daha et çıkardı ve yemeği hazırlamaya koyuldu. Yemeği hazırlarken Lecter ikiliye "Acıktınız değil mi? Ödül işini de konuşalım. Ne kadarın peşindeydiniz?" dedi. Kiyora ne hissedeceğini bilmiyordu artık, o ette bir gariplik vardı. Üstelik sadece kendileri değil, Teğmen de epey acıkmışa benziyordu. Belki de o etten artık yememeliydi ama sanki yemezse ölecekmiş gibi bir his vardı içinde. Kendini pek de iyi hissetmiyordu.
Rayl ile olan ufak bir bakışmanın ardından ödül konusunu açıklamayı ona bıraktı. Bir süre daha karnını tutarak bekleyecek, Rayl ile Lecter'in konuşmasını dinleyecekti.
Kiyora Victoria- Ödül Avcısı
- Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Wiksax 1. pasiflik.
Rayl'in sessizliği ve aynı şekilde senin de tepkini görünce Lecter şaşırmış gibi görünüyor. Rayl'se açlıktan kendini kaybetmiş adeta ki gözleri kararmış öylece duruyordu. Lecter yemeği daha bir harlı ateşte yapmaya başlamıştı, aynı önceki gibi kokular almaaya başlıyordu burnunuz. İçerisine bir miktar şarap ekleyip soğuk su atmış ve hızlıca tencerenin kapağını kapatmıştı.
Karşınıza tekrar geçip "Yemeklerim hafiftir, her ne kadar kırmızı et olsa da. Bu yüzden acıkmanız çok normal ancak kullandığım et türü nedeniyle bağımlılık yapabilir hahaha!" demişti epey eğlenceli bir şekilde. Sonrasında Kiyora'ya bakıp "İsterseniz Yaviz'in ödülünün yarısını alabilirsiniz ancak Kağan'ı bulmamda yardımcı olmanızı istiyorum." diye de eklemişti biraz önceki sempatik havasıyla.
Rayl'in sessizliği ve aynı şekilde senin de tepkini görünce Lecter şaşırmış gibi görünüyor. Rayl'se açlıktan kendini kaybetmiş adeta ki gözleri kararmış öylece duruyordu. Lecter yemeği daha bir harlı ateşte yapmaya başlamıştı, aynı önceki gibi kokular almaaya başlıyordu burnunuz. İçerisine bir miktar şarap ekleyip soğuk su atmış ve hızlıca tencerenin kapağını kapatmıştı.
Karşınıza tekrar geçip "Yemeklerim hafiftir, her ne kadar kırmızı et olsa da. Bu yüzden acıkmanız çok normal ancak kullandığım et türü nedeniyle bağımlılık yapabilir hahaha!" demişti epey eğlenceli bir şekilde. Sonrasında Kiyora'ya bakıp "İsterseniz Yaviz'in ödülünün yarısını alabilirsiniz ancak Kağan'ı bulmamda yardımcı olmanızı istiyorum." diye de eklemişti biraz önceki sempatik havasıyla.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Açıklama yapma konusunu Rayl'e bırakmıştım ama o sessizliğini koruyarak beni de Lecter'i de şaşırtmıştı. Durumu pek iyi gözükmüyordu ve açlık çektiği her halinden belli oluyordu. Bende de durumlar pek farklı değildi, öyle ki karnımın gurultularını duyuyordum. Sanki günlerdir yemek yememişim gibi bir histi bu ve gitgide artıyordu.
Kendimi pek de iyi hissetmediğim sırada ocaktan tanıdık kokular gelmeye başladı. Teğmen aynı etten yine pişiriyordu. Artık emindim, Lecter'in pişirdiği etten daha fazla yemek istiyordum. Kokular iyice karnımı acıktırmıştı ve bağımlılığa benzeyen hissi tekrar ortaya çıkarmıştı.
Daha sonra Teğmen yemekleri yiyeceğimiz tezgahın önüne geçti ve, "Yemeklerim hafiftir, her ne kadar kırmızı et olsa da. Bu yüzden acıkmanız çok normal ancak kullandığım et türü nedeniyle bağımlılık yapabilir hahaha!" dedi, oldukça eğlenmişe benziyordu. Dediği şeylerin hepsini kısa süre önce fark ettiğimden dolayı söyledikleri pek de şaşırtıcı gelmemişti. Ben soracağım şeyleri kafamda toparlamaya çalışırken Lecter ödül konusunu kendi açmaya karar vermiş olsa gerek, hemen konuya girdi. Eğer Kağan'ı bulma konusunda kendisine yardım edersek Yaviz'in ödülünün yarısını alabileceğimizi söylüyordu. Bir anlığına içimdeki açlığı bastırıp tekrar İsmail Abi'leri düşünmeye başladım. Hala bir tarafım tam olarak bu adama inanmak istemiyordu... Yine de ortadaki para hiç de az sayılmazdı ve eğer katliam olayı doğruysa onlara iyi niyet göstermem saçmalık olurdu.
Karnımı bastırıp konuşmaya başlayacaktım; "Öncelikle... Bu et ne eti?! Vücudumda bağımlılık yaptığı konusunda hemfikir olmalıyız, nasıl bir et böyle bir etki yaratabilir ki?..." hemen sonra konuşmaya devam edecektim; "Nasıl yardım edebilirim? Eğer makul bir teklif olursa kabul etmekten çekinmem ama her detayı öğrenmek istiyorum."
Kendimi pek de iyi hissetmediğim sırada ocaktan tanıdık kokular gelmeye başladı. Teğmen aynı etten yine pişiriyordu. Artık emindim, Lecter'in pişirdiği etten daha fazla yemek istiyordum. Kokular iyice karnımı acıktırmıştı ve bağımlılığa benzeyen hissi tekrar ortaya çıkarmıştı.
Daha sonra Teğmen yemekleri yiyeceğimiz tezgahın önüne geçti ve, "Yemeklerim hafiftir, her ne kadar kırmızı et olsa da. Bu yüzden acıkmanız çok normal ancak kullandığım et türü nedeniyle bağımlılık yapabilir hahaha!" dedi, oldukça eğlenmişe benziyordu. Dediği şeylerin hepsini kısa süre önce fark ettiğimden dolayı söyledikleri pek de şaşırtıcı gelmemişti. Ben soracağım şeyleri kafamda toparlamaya çalışırken Lecter ödül konusunu kendi açmaya karar vermiş olsa gerek, hemen konuya girdi. Eğer Kağan'ı bulma konusunda kendisine yardım edersek Yaviz'in ödülünün yarısını alabileceğimizi söylüyordu. Bir anlığına içimdeki açlığı bastırıp tekrar İsmail Abi'leri düşünmeye başladım. Hala bir tarafım tam olarak bu adama inanmak istemiyordu... Yine de ortadaki para hiç de az sayılmazdı ve eğer katliam olayı doğruysa onlara iyi niyet göstermem saçmalık olurdu.
Karnımı bastırıp konuşmaya başlayacaktım; "Öncelikle... Bu et ne eti?! Vücudumda bağımlılık yaptığı konusunda hemfikir olmalıyız, nasıl bir et böyle bir etki yaratabilir ki?..." hemen sonra konuşmaya devam edecektim; "Nasıl yardım edebilirim? Eğer makul bir teklif olursa kabul etmekten çekinmem ama her detayı öğrenmek istiyorum."
Kiyora Victoria- Ödül Avcısı
- Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Sözlerinden sonra Lecter yemeği ocağa koyuyor ve sert bir şekilde "Tahmin edin." diyor ancak Rayl'e baktığında dişlerinin sivrilmeye başladığını görüyorsun. Aynı şekilde vücudunda da belli belirsiz bir kaplan kürkü ortaya çıkmaya başlamış durumda. Garip bir şekilde kendini kontrol edemiyormuş gibi görünüyor, epey sinirli bir hali olduğu da kedi gözüne dönmüş ve kan çanağı olmuş irisinden çok rahat bir şekilde anlaşılıyor. Sonrasında Lecter'a saldırmak istercesine bir bakış atıp "Kiyora sorma ne eti olduğunu. Buradan gidiyoruz." demişti ancak Lecter'a bakınca yüzünün şeklinin değişmiş olduğunu fark etmiştin.
Kendinden emin bir adeta zangır zangır titreyen elleriyle ve ölümün ta kendisi denebilecek bakışlarıyla bir kaç saniye önce kalktığı sandalyesine geri oturmuş ve sinirden kızarmış göz altlarını eliyle silmişti. Hemen sonrasında küçümseyici bir bakışla "Nasıl kaçacaksınız? Burası benim evim." demiş ve kapıdaki er hızlı bir bir kaç adımla koluna girmişti. Aynı şeyi Rayl için de yapmıştı ancak o daha agresif davranmış ve adamı itmişti. Lecter duruşunu hiç bozmadan beklemeye koyulmuştu. Bu sırada yarıdan yarıya dönüşmüş Rayl'in ittiği erin adeta kafa tası bir çeşit kapak gibi açılmış ve beyni görünür şekilde yere düşmüştü!
Rayl elini sana uzatıp kalkmanı işaret edip tutup koşmanı istercesine tireyen bedeni ile sana kitleniyor.
Kendinden emin bir adeta zangır zangır titreyen elleriyle ve ölümün ta kendisi denebilecek bakışlarıyla bir kaç saniye önce kalktığı sandalyesine geri oturmuş ve sinirden kızarmış göz altlarını eliyle silmişti. Hemen sonrasında küçümseyici bir bakışla "Nasıl kaçacaksınız? Burası benim evim." demiş ve kapıdaki er hızlı bir bir kaç adımla koluna girmişti. Aynı şeyi Rayl için de yapmıştı ancak o daha agresif davranmış ve adamı itmişti. Lecter duruşunu hiç bozmadan beklemeye koyulmuştu. Bu sırada yarıdan yarıya dönüşmüş Rayl'in ittiği erin adeta kafa tası bir çeşit kapak gibi açılmış ve beyni görünür şekilde yere düşmüştü!
Rayl elini sana uzatıp kalkmanı işaret edip tutup koşmanı istercesine tireyen bedeni ile sana kitleniyor.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Konuşmamı bitirip içimdeki açlığı bastırmaya çalışırken Teğmen yemeği karıştırmakla meşguldü. Bir anda durup "Tahmin edin." dedi. Bu cümle oldukça sinirime dokunmuş da olsa o anda yanımda oturan Rayl'e odaklanmak durumunda kaldım. Çünkü neredeyse yarı zoan formuna geçmişti! Titreyen ellerine hakim olamıyordu, vücudunda yer yer kendini belli etmeye başlamış kürkü belirginleşiyordu. Bir anda içimi bir korku kapladı çünkü onu, değerlimi ilk defa bu hâlde görüyordum. Gözleri kanlanmış, dişleri sivrilmeye başlamıştı. Adeta bir dönüşüm geçiriyordu ve bu durum beni oldukça korkutmuştu. Rayl'in bu beklenmedik tepkisine mantıklı bir açıklama getirmeye çalıştığım sırada Lecter'e tehditkar şekilde baktığını farkettim. Bir şey farketmiş olmalıydı, evet! Onu bu kadar sinirlendirmeye yetecek ne olmuş olabilirdi? Bir elimi onun pençeye dönüşmeye yakalaşmış eline koyduğum sırada konuşmaya başladı; "Kiyora sorma ne eti olduğunu. Buradan gidiyoruz." Kafamı doğrudan Lecter'e çevirdim ve o hoşnut ifadesinin artık öyle kalmadığını farkettim. Rayl'e güveniyordum ve onun sözünü dinleyecektim. Lecter ocağın başından ayrılmış, biraz önce kalktığı yerine oturmuştu. Yüzünün şeklinden sinirlendiğini anlayabiliyordum. Ama o an önemli olan oradan ayrılmamızdı, çünkü Rayl'ın tavrından ciddi olduğunu net şekilde anlamıştım. Rayl'ı sakinleştirmeye çalıştığım sırada Lecter küçümseyici bir tavırla "Nasıl kaçacaksınız? Burası benim evim." diye sürdürdü sözlerini. Peşi sıra kolumda bir el hissettim, kafamı çevirdiğimde kolumu tutan kişiyi gördüm. Kapıda duran garip görünümlü askerdi bu. Kolumu tutmasından hoşlanmadığımı belli eder bir ifadeyle kolumu sertçe kendime doğru çektim, Rayl de eş zamanlı olarak adamı oldukça hızlı ve agresif bir şekilde itti. Asker ani bir şekilde yere düştü ve kesik bir çığlık atmama sebebiyet verecek bir şey oldu. Adamın kafatası açılmıştı! Evet, resmen beynini görebiliyorduk. Olan şeylerin garipliği beni yeterince kötü hissettirdiğinden, artık ben de titremeye başlamıştım. Ama sakin olmalıydım çünkü Rayl çok daha önemliydi.
Sakinleşmeye çalıştığım sırada Rayl yavaşça elini bana doğru uzattı, kalkmamı istediğini anlatan gözlerle bakıyordu bana. Bana uzattığı titreyen elini tutacak ve hızlıca ayağı kalkacaktım. "Buradan gidelim, haydi!"
Koşarak odadan çıkmayı deneyecektik, bir çıkış bulmamız bizim için iyi olacaktı.
Sakinleşmeye çalıştığım sırada Rayl yavaşça elini bana doğru uzattı, kalkmamı istediğini anlatan gözlerle bakıyordu bana. Bana uzattığı titreyen elini tutacak ve hızlıca ayağı kalkacaktım. "Buradan gidelim, haydi!"
Koşarak odadan çıkmayı deneyecektik, bir çıkış bulmamız bizim için iyi olacaktı.
Kiyora Victoria- Ödül Avcısı
- Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue
Geri: Parlak zamanlar [Kiyora&Wiksax]
Odadan çıkmak için hareketlendiğiniz sırada yerde yatan ve kafatası ikiye ayrılmış olan er tekrar ayağa dikilmeye başladığını görüyorsunuz omzunuzun ucundan. Adam hiç bir şey olmamış, adeta konserve kapatıyor gibi kafasının çıkan kısmını alıp geri kafasına koyarken çıktığınız sırada kapının sağ ve sol tarafında adeta ordu gibi bekleyen onar kişi olduğunu görüyorsunuz ve kaçacak bir yer bulamıyorsunuz. Gözlerindeki fer sönmüş bu adamlar hiç bir şey söylemeden dikiliyor ve bu sefer sen de adamların kafasındaki derin çizikleri görebiliyorsun.
Uyandığınızdaysa Rayl tam karşında uzun bir masada uç tarafta oturuyor sense diğer uçta. Burası önceki mutfaktan çok daha farklı, etrafta altın kaplama şamdanlar ve ahşap, gül deseni işlemeli duvarları görebiliyorsun. Adeta bayıltılmış bir şekilde kendine geldiğin sırada Rayl'in hala baygın olduğunu görüyorsun. Arkasındaysa ellerini omuzlarına koymuş Lecter var. Bu sırada fark ediyorsun ki kıyafetlerin de değiştirilmiş. Bir baloya katılacakmış gibi giydirilmişsin ve baya da iyi bir kumaş olsa gerek.
Masa kurulmuş, salatalar ve pek çok aperatif sebze bulunmakta ancak beklenmedik bir şekilde hiç et yok lakin bir tane küçük mangal bulunmakta Lecter'ın sağında. Beyaz örtünü üzerine dizilmiş porselen tabaklar, kristal bardaklarla çok elit bir sofra kurulmuş. Yemek yiyebilesin diye ellerin serbest bırakılmış bir şekilde uyanıyorsun bunu da eklemeyi unutmayalım. Ancak belinden ve boynundan oturduğun antika sandalyeye bağlısın.
Uyandığınızdaysa Rayl tam karşında uzun bir masada uç tarafta oturuyor sense diğer uçta. Burası önceki mutfaktan çok daha farklı, etrafta altın kaplama şamdanlar ve ahşap, gül deseni işlemeli duvarları görebiliyorsun. Adeta bayıltılmış bir şekilde kendine geldiğin sırada Rayl'in hala baygın olduğunu görüyorsun. Arkasındaysa ellerini omuzlarına koymuş Lecter var. Bu sırada fark ediyorsun ki kıyafetlerin de değiştirilmiş. Bir baloya katılacakmış gibi giydirilmişsin ve baya da iyi bir kumaş olsa gerek.
Masa kurulmuş, salatalar ve pek çok aperatif sebze bulunmakta ancak beklenmedik bir şekilde hiç et yok lakin bir tane küçük mangal bulunmakta Lecter'ın sağında. Beyaz örtünü üzerine dizilmiş porselen tabaklar, kristal bardaklarla çok elit bir sofra kurulmuş. Yemek yiyebilesin diye ellerin serbest bırakılmış bir şekilde uyanıyorsun bunu da eklemeyi unutmayalım. Ancak belinden ve boynundan oturduğun antika sandalyeye bağlısın.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
7 sayfadaki 8 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8
Similar topics
» [Karne]Wiksax Rayl
» Gråt Gladius [Kiyora Victoria]
» Kızıl Kafalar (Rayl - Kiyora)
» [Karne] Kiyora Victoria
» [Envanter] Kiyora Victoria
» Gråt Gladius [Kiyora Victoria]
» Kızıl Kafalar (Rayl - Kiyora)
» [Karne] Kiyora Victoria
» [Envanter] Kiyora Victoria
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
7 sayfadaki 8 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz