Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
4 sayfadaki 5 sayfası
4 sayfadaki 5 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Avcı kaptana cevabını net şekilde vermişti, limanda kalacak ve o adamı bekleyecekti.
Üç gün sonra…
Avcı üçüncü gün de pek bir hareket yaşamamanın sıkıcılığıyla oturuyordu limanda Angelo ve diğerleriyle beraber. Güneş batıya düşmeye başlamış ve ikindi vakti yaklaşıyordu. Avcıya iş teklif eden kaptanın gemisi üç günde dört sefer düzenlemişti diğer kasabalara ve bugün de Nomu şehrinden erzak depolayıp adanın diğer taraflarına dağıtıma gideceklerdi. Ufak gemilerine çuvallar ve kasalar yükleniyordu bu saatlerde.
Liman her zamanki gibi sükunet içinde işliyordu. Birkaç gün önce denizci devriye gemilerinin koruduğu koylar şimdi boştu. Bir hareketlilik olmayınca denizciler gemileri üssün yakınlarına geri çekmişti ve ada açıklarındaki devriyeleri de kısmışlardı. Yine de limanda denizciler kol geziyordu ara ara. Bugün de beş denizci eri, başlarında bir çavuşla limanı dolaşıyordu.
O anlarda Avcının oturduğu iskelenin sol tarafından beşinci gemiden gürültüler gelmeye başladı. Siyah giyimli herifin biri güverteden direkt iskeleye atladı ve koşmaya başladı. Koşarken rüzgarda düşmesin diye geniş şapkasını tutuyordu bir eliyle. Onun ardından üçgen şapkalı biri bağırdı güverteden, “Bu gemiye kaçak yolcu binemez lan! Bir daha bu limanda görmeyeyim seni!” Etraftaki liman çalışanları önce şaşkınlıkla bakıp olayı anlayınca gülüp eğlenmeye başlamışlardı. Her limanda mutlaka kaçak yolcular olurdu ve bazen bazıları enselenirdi. Bu tazı gibi koşan herif de enselenmişti ve kaptan ardından küfürler yağdırıyordu.
O sırada oradan geçen denizciler de olayı görmüş ve diğerleri gibi gülüp eğlenmişlerdi sadece. Şehre doğru koşan adamın arkasından bakıp sadece gülüşüyorlardı.
Adam limandan olanca hızıyla çıkıp şehre doğru koşmaya başlamıştı. Şu an liman meydanını yarılamış görünüyordu ve hala bir tazı gibi koşuyordu…
Rp out
Üç gün sonra…
Avcı üçüncü gün de pek bir hareket yaşamamanın sıkıcılığıyla oturuyordu limanda Angelo ve diğerleriyle beraber. Güneş batıya düşmeye başlamış ve ikindi vakti yaklaşıyordu. Avcıya iş teklif eden kaptanın gemisi üç günde dört sefer düzenlemişti diğer kasabalara ve bugün de Nomu şehrinden erzak depolayıp adanın diğer taraflarına dağıtıma gideceklerdi. Ufak gemilerine çuvallar ve kasalar yükleniyordu bu saatlerde.
Liman her zamanki gibi sükunet içinde işliyordu. Birkaç gün önce denizci devriye gemilerinin koruduğu koylar şimdi boştu. Bir hareketlilik olmayınca denizciler gemileri üssün yakınlarına geri çekmişti ve ada açıklarındaki devriyeleri de kısmışlardı. Yine de limanda denizciler kol geziyordu ara ara. Bugün de beş denizci eri, başlarında bir çavuşla limanı dolaşıyordu.
O anlarda Avcının oturduğu iskelenin sol tarafından beşinci gemiden gürültüler gelmeye başladı. Siyah giyimli herifin biri güverteden direkt iskeleye atladı ve koşmaya başladı. Koşarken rüzgarda düşmesin diye geniş şapkasını tutuyordu bir eliyle. Onun ardından üçgen şapkalı biri bağırdı güverteden, “Bu gemiye kaçak yolcu binemez lan! Bir daha bu limanda görmeyeyim seni!” Etraftaki liman çalışanları önce şaşkınlıkla bakıp olayı anlayınca gülüp eğlenmeye başlamışlardı. Her limanda mutlaka kaçak yolcular olurdu ve bazen bazıları enselenirdi. Bu tazı gibi koşan herif de enselenmişti ve kaptan ardından küfürler yağdırıyordu.
O sırada oradan geçen denizciler de olayı görmüş ve diğerleri gibi gülüp eğlenmişlerdi sadece. Şehre doğru koşan adamın arkasından bakıp sadece gülüşüyorlardı.
Adam limandan olanca hızıyla çıkıp şehre doğru koşmaya başlamıştı. Şu an liman meydanını yarılamış görünüyordu ve hala bir tazı gibi koşuyordu…
Rp out
- Spoiler:
- Üç gün çalıştığın için 60k beli kazandın, imzana işleyebilirsin.
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
3 gün geçmişti aradan. Yine sakin bir günde bir anda etrafı yaygaraya vermişti biri ve o biri, benim beklediğim kişiydi. Anlaşılan az daha kaybediyordum izini ki şu an da peşinden koşsam bile, yine yakalayamazdım onu. Yine de hemen harekete geçecek, Angelo ve arkadaşlarına aranma posterini verecek, bu adama dikkat etmelerini ve görünce bana söylemelerini söyleyecek, Ardından da Denizcilere doğru koşup, hemen adamın ödüllü bir hırsız olduğunu belirterek, limanın sağındaki denizci binasından destek istemelerini söyleyecektim. Hırsızın Arka tarafında bekçiler ve sağ tarafında da denizciler olduğu için de sola gitmesi gerektiğini düşünerek bende sol tarafa doğru ilerleyecektim. Ne de olsa limandan kaçması gerektiği için boşa bir çaba olsa bile sorun olmayacaktı bu. Eğer şehre kaçarsa da kuyumcunun orada ki insanları örgütleyecek ve onlarında şehrin kuzeyini aramalarını söyleyecektim. Bu da eğer plan tutarsa hırsızın orta bir noktaya doğru hareket etmesini sağlayacaktı ve geriye kalan tek şey de o noktayı bularak, hırsıza sessizce yaklaşmaktı.
Misafir- Misafir
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Avcı, limandan hızla koşan adamın aradığı Orvin Rubar olduğunu anlamış ve derhal peşine düşmüştü. Hemen yanındakilere posteri verip onları uyardıktan sonra ilerideki denizcilere koşup durumu hızla anlattı. Denizciler bunu duyunca gülmeye başladılar, ancak avcı onların eğlencesine ortak olacak kadar sabırlı değildi ve hızla hırsızın peşinden şehre koşturdu. O denizcilere durumu anlatırken hırsız çoktan sokaklara girip gözden kaybolmuştu bile.
Denizciler bir süre güldükten sonra çavuşun emriyle üçü karargaha dönüp oradakileri uyaracaktı ve denizciler de gevşek bir alarma geçeceklerdi.
Hırsız şehre girer girmez ilk sağdaki sokaktan girip aralara girmeye çalışacaktı. Denizci üssünün yerini bilmesine rağmen bu heyecanla unutmuştu ve şehrin sağ yanlarında sokaklara girip çıkıyordu. Oradaki insanlar henüz onun varlığından haberdar değildi, kuyumcunun teki hariç tabi ki. Üç gün önce şehrin güney tarafında arkadaşının kuyumcu dükkanını soyan adamın tarifini iyi almıştı ve posterini de dükkanına asmıştı bu adam. Siyah paltolu, siyah geniş şapkalı elemanı nefes nefese görünce de hemen velveleyi verip pazardaki herkesi ona karşı kışkırtmıştı bile. Şimdi şehrin üst sokaklarından koşturma sesleri ve bağrışlar yükseliyordu. Etraftaki hemen herkes aniden örgütlenmişti bu baş belası hırsızı yakalamak için ve sokak sokak tazı gibi koşan adamı kovalıyorlardı. Şehrin kuzeyi birden keşmekeşe sürüklenmişti. Kimi cidden hırsızı kovalarken bazıları sırf eğlence için onu arıyordu. Çocuklar da bu hengameye ortak olmuş ve karmaşadan eğlence çıkarmaya çalışıyordu. Bazen bir yumurcak aniden bağırıp “gördüm onu gördüm buradan kaçtı” diyerek insanları sağa sola yönlendiriyordu. Şu an hırsızın nerede olduğunu tam olarak bilen kimse yoktu ve her ihbar nidasına inanıp oraya yönleniyordu insanlar. Hırsız da bazen kendini gösterip sonra yine kaçmayı başarıyordu hızı sayesinde. Bu şekilde karmaşa sesleri limandan bile duyulabilir hale gelmişti ve bu sesler de bazı denizcileri o tarafa çekmişti. Eğlenmek onların da hakkıydı ne de olsa.
Denizciler bir süre güldükten sonra çavuşun emriyle üçü karargaha dönüp oradakileri uyaracaktı ve denizciler de gevşek bir alarma geçeceklerdi.
Hırsız şehre girer girmez ilk sağdaki sokaktan girip aralara girmeye çalışacaktı. Denizci üssünün yerini bilmesine rağmen bu heyecanla unutmuştu ve şehrin sağ yanlarında sokaklara girip çıkıyordu. Oradaki insanlar henüz onun varlığından haberdar değildi, kuyumcunun teki hariç tabi ki. Üç gün önce şehrin güney tarafında arkadaşının kuyumcu dükkanını soyan adamın tarifini iyi almıştı ve posterini de dükkanına asmıştı bu adam. Siyah paltolu, siyah geniş şapkalı elemanı nefes nefese görünce de hemen velveleyi verip pazardaki herkesi ona karşı kışkırtmıştı bile. Şimdi şehrin üst sokaklarından koşturma sesleri ve bağrışlar yükseliyordu. Etraftaki hemen herkes aniden örgütlenmişti bu baş belası hırsızı yakalamak için ve sokak sokak tazı gibi koşan adamı kovalıyorlardı. Şehrin kuzeyi birden keşmekeşe sürüklenmişti. Kimi cidden hırsızı kovalarken bazıları sırf eğlence için onu arıyordu. Çocuklar da bu hengameye ortak olmuş ve karmaşadan eğlence çıkarmaya çalışıyordu. Bazen bir yumurcak aniden bağırıp “gördüm onu gördüm buradan kaçtı” diyerek insanları sağa sola yönlendiriyordu. Şu an hırsızın nerede olduğunu tam olarak bilen kimse yoktu ve her ihbar nidasına inanıp oraya yönleniyordu insanlar. Hırsız da bazen kendini gösterip sonra yine kaçmayı başarıyordu hızı sayesinde. Bu şekilde karmaşa sesleri limandan bile duyulabilir hale gelmişti ve bu sesler de bazı denizcileri o tarafa çekmişti. Eğlenmek onların da hakkıydı ne de olsa.
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Denizciler benle alay etmişti sanırım. Cidden önemli birini mi arıyordum ben? Herkesin dalga geçtiği sahipsiz bir itle uğraşmak cidden canımı sıkmaya başlamıştı ve sorun şu ki, ben de alay konusu oluyordum. Ancak ne yazık ki paraya da ihtiyacım vardı ve bu yüzden sol tarafa doğru yönelmiştim ben de. Ne kadar adam benden hızlı olsa da eminim ki bir gün onu yakalama şansı bulacaktım. İnsanlar bana artık güvenmese de ve hatta sürekli benle dalga geçseler bile buradan ayrılmayacaktım. Kararımı vermiştim. O adamı yakalayacaktım. Şans sadece şu anlık onun yüzüne gülüyordu ve karşıma çıkarmıyordu. Bu sürede de şehrin sağ tarafından sesler geliyordu. Hırsız nasıl bir beyinsiz ise oraya itmiş olmalıydı veya hızına çok güveniyordu. Bende şehrin sağ tarafında doğru ilerleyecektim ve hırsızı arayacaktım. Eninde sonunda yorulacaktı ve o zaman avlayacaktım bende onu.
Misafir- Misafir
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Avcı kuzeyden gelen sesleri duyup yanlış yere gittiğini anlamıştı. Hırsızı biraz daha zeki sanıyordu, ancak daha geçen gün karşılaştıklarında aklı beş karış havada hırsızın söylediklerini ve hareketlerini çok yanlış değerlendirmişti, bu adam pek akıllı değildi. Daha çok eğlence düşkünü ve geniş düşünemeyen bir megalomandı bu herif, sadece gelişine yaşardı.
Avcı kuzey sokaklarına geldiğinde karmaşanın ortasında kalmıştı. İnsanlar bir sağa bir sola koşturuyor, her sokaktan sesler geliyor ve her kapı açılıp kapanıyordu. Esnaf ve sokaktan geçenlerin yanı sıra mahalle ahalisi de evlerinden çıkıp karmaşayı daha da büyütmüştü. Çocuklar için muhteşem bir eğlence fırsatı doğmuştu ve her sokaktan en çok onların çığlık ve kahkahaları yükseliyordu. Yetişkinlerin ise bir kısmı ciddi, büyük kısmı ise güle oynaya arıyordu hırsızı. Bazıları artık öfkelenmeye başlamıştı bu yakalanamayan hırsız yüzünden.
Avcı da tam bunların arasındaydı şimdi bir sokakta. İki yanda evler sokağın bitimine kadar uzanıyordu. İki katlı ahşap yapıların arasında sağ ve sol yanda birer de taş bina vardı üçe katlı. Ahşap evlerin arasında sırıtıyorlardı beyaz renkleriyle. Sokakta onlarca kişi vardı. Evlerinin önünde verandaya kurulmuş koşturmacayı zevkle izleyen ihtiyarlar, her yere koşturan gençler, küfürler savurarak pencere ve balkonlardan bağıran yetişkinler ve tüm sokağı sarmış çocuklar…
Avcı etrafına bakınırken bir ihbar sesi daha yükseldi aynı sokaktan. Aşağıdan bir çocuk bağırarak koşuyordu avcının olduğu tarafa doğru, “Wilson’ların evinde gördüm onu yemin ederim gördüm, çatıda” O an herkes avcının durduğu noktanın beş ev ilerisinde, soldaki binaya yöneldi ve birkaç kişi kapıdan, birkaçı da verandadan çatıya çıkmaya başladı.
Avcı henüz harekete geçmeden kafasına çarpan nesnenin acısını hissetti. Başını çevirip baktığında, tam durduğu evin verandasından hırsızı görecekti. Çılgın hırsız kaçmaya çalıştığı avcının kafasına çaldığı dandik bileziklerden birini fırlatmıştı onu aşağıda görünce. Ne kadar kaçmaya çalışsa da vurdumduymaz kişiliğine daha fazla direnemeyip yine bir delilik yapmıştı. Gözleri ise kızıla çalmıştı artık. Benite haşhaşı tüketmekten olsa gerekti. Hırsızın kafası göklere ulaşmış olmalıydı, zaten avcıya bakarken de hala sırıtıyordu. Avcı daha bir hamle yapmadan hırsız verandadan hızla atladı ve sokağın yakındaki girişine doğru koşmaya başladı beklemeden. Birkaç saniye içinde sokağı geçip sağına dönmüştü.
Tüm sokak sakinleri bir eve ve çatılara odaklanmışken hırsız karmaşanın ortasından kaçabilmişti sonunda ve gittiği yerde pek kimse de yoktu. Köşesini döndüğü evin duvarına yaslandı ve peşinden geleceğini tahmin ettiği avcıyı beklemeye başladı. Duvarın dibinde bulduğu uzun bir odunu da eline almıştı. Avcı köşeyi döner dönmez odunu şiddetle kafasına geçirecekti.
Rp out
Avcı kuzey sokaklarına geldiğinde karmaşanın ortasında kalmıştı. İnsanlar bir sağa bir sola koşturuyor, her sokaktan sesler geliyor ve her kapı açılıp kapanıyordu. Esnaf ve sokaktan geçenlerin yanı sıra mahalle ahalisi de evlerinden çıkıp karmaşayı daha da büyütmüştü. Çocuklar için muhteşem bir eğlence fırsatı doğmuştu ve her sokaktan en çok onların çığlık ve kahkahaları yükseliyordu. Yetişkinlerin ise bir kısmı ciddi, büyük kısmı ise güle oynaya arıyordu hırsızı. Bazıları artık öfkelenmeye başlamıştı bu yakalanamayan hırsız yüzünden.
Avcı da tam bunların arasındaydı şimdi bir sokakta. İki yanda evler sokağın bitimine kadar uzanıyordu. İki katlı ahşap yapıların arasında sağ ve sol yanda birer de taş bina vardı üçe katlı. Ahşap evlerin arasında sırıtıyorlardı beyaz renkleriyle. Sokakta onlarca kişi vardı. Evlerinin önünde verandaya kurulmuş koşturmacayı zevkle izleyen ihtiyarlar, her yere koşturan gençler, küfürler savurarak pencere ve balkonlardan bağıran yetişkinler ve tüm sokağı sarmış çocuklar…
Avcı etrafına bakınırken bir ihbar sesi daha yükseldi aynı sokaktan. Aşağıdan bir çocuk bağırarak koşuyordu avcının olduğu tarafa doğru, “Wilson’ların evinde gördüm onu yemin ederim gördüm, çatıda” O an herkes avcının durduğu noktanın beş ev ilerisinde, soldaki binaya yöneldi ve birkaç kişi kapıdan, birkaçı da verandadan çatıya çıkmaya başladı.
Avcı henüz harekete geçmeden kafasına çarpan nesnenin acısını hissetti. Başını çevirip baktığında, tam durduğu evin verandasından hırsızı görecekti. Çılgın hırsız kaçmaya çalıştığı avcının kafasına çaldığı dandik bileziklerden birini fırlatmıştı onu aşağıda görünce. Ne kadar kaçmaya çalışsa da vurdumduymaz kişiliğine daha fazla direnemeyip yine bir delilik yapmıştı. Gözleri ise kızıla çalmıştı artık. Benite haşhaşı tüketmekten olsa gerekti. Hırsızın kafası göklere ulaşmış olmalıydı, zaten avcıya bakarken de hala sırıtıyordu. Avcı daha bir hamle yapmadan hırsız verandadan hızla atladı ve sokağın yakındaki girişine doğru koşmaya başladı beklemeden. Birkaç saniye içinde sokağı geçip sağına dönmüştü.
Tüm sokak sakinleri bir eve ve çatılara odaklanmışken hırsız karmaşanın ortasından kaçabilmişti sonunda ve gittiği yerde pek kimse de yoktu. Köşesini döndüğü evin duvarına yaslandı ve peşinden geleceğini tahmin ettiği avcıyı beklemeye başladı. Duvarın dibinde bulduğu uzun bir odunu da eline almıştı. Avcı köşeyi döner dönmez odunu şiddetle kafasına geçirecekti.
Rp out
- Spoiler:
Orvin Rubar
Boy: 1.90
Kilo: 90
Yaş: 28
Statlar:
Güç: 1.4
Hız: 2.0
Dayanıklılık: 1.3
Farkındalık: 1.1
Ödül: 2 milyon beli
Dövüş stili, denizci kılıcı ve uzun bıçakla seri dövüşmektir. Yumruklarını ve tekmelerini de çok iyi kullanır. Sürekli yanında taşıdığı pistolünü asla düzgün hedefleyemez, sürekli karavana atar.
Ek: Diğerlerini beklerken senin turu birkaç gün fazladan beklettiğim için bugün iki tur yazıyorum. Beklettiğim için kusura bakma, sınavlar var. :/
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Eh kafayı yemiş olmalıyım. İlk önce hayali adam ve şimdi de yanlış yöne doğru ilerlemem. Halbuki ben bir avcıyım. Yön duygumun iyi olması lazım ancak sanırım kafam çok karışmış olmalı. Kuzeye doğru ilerlemeli idim aslında ve ilerlemeye başlamıştım da.
Kuzey sokaklarına vardığımda ise beni alaycı çocuklar, sinirli bir kaç adam ve keyifli ihtiyarlar karşılamıştı. Bu hoşuma gitmişti biraz çünkü durumu ciddiye alan insanlarda vardı etrafta. Ben bunları düşünürken ise yine bir çocuk sesi yükselmişti. “Wilson’ların evinde gördüm onu yemin ederim gördüm, çatıda” diye bağırıyordu bu çocuk ve diğer alaycı seslere göre daha ciddi görünüyordu. Ben de tam gösterdiği eve doğru yöneliyordum ki saçlarımın arasına düşen bir nesnenin acısıyla irkildim. Geriye tam saçımdaki nesneyi alarak'' Hangi ...'' diye dönüyorken yine tepemde duran hırsızı gördüm. Elimdekinin ise bilezik olduğunu ve ayrıcada hırsızın artık eskisi gibi bakmadığını da fark etmiştim. Verandadan hemen atlamış ve ilerlemişti ki ben de bileziği yere atarak hemen peşine takılacaktım. Eğer yeterince hızlı olursam nereye gittiğini görebilirdim ve görmüştüm de. Hemen köşedeki sokaktan keskin bir dönüş yapmıştı. Bu da en azından bir kaç saniye duraksadığı veya orada yeni bir sokağa döndüğü anlamına geliyordu. Bu yüzden bende sokağın diğer tarafından ilerleyecek, hırsızın döndüğü noktaya kadar buradan ilerleyecek ve hızımı alarak, döndükten sonra depar atacaktım. Böylece de hırsıza yetişmeyi ümit edecektim.
Kuzey sokaklarına vardığımda ise beni alaycı çocuklar, sinirli bir kaç adam ve keyifli ihtiyarlar karşılamıştı. Bu hoşuma gitmişti biraz çünkü durumu ciddiye alan insanlarda vardı etrafta. Ben bunları düşünürken ise yine bir çocuk sesi yükselmişti. “Wilson’ların evinde gördüm onu yemin ederim gördüm, çatıda” diye bağırıyordu bu çocuk ve diğer alaycı seslere göre daha ciddi görünüyordu. Ben de tam gösterdiği eve doğru yöneliyordum ki saçlarımın arasına düşen bir nesnenin acısıyla irkildim. Geriye tam saçımdaki nesneyi alarak'' Hangi ...'' diye dönüyorken yine tepemde duran hırsızı gördüm. Elimdekinin ise bilezik olduğunu ve ayrıcada hırsızın artık eskisi gibi bakmadığını da fark etmiştim. Verandadan hemen atlamış ve ilerlemişti ki ben de bileziği yere atarak hemen peşine takılacaktım. Eğer yeterince hızlı olursam nereye gittiğini görebilirdim ve görmüştüm de. Hemen köşedeki sokaktan keskin bir dönüş yapmıştı. Bu da en azından bir kaç saniye duraksadığı veya orada yeni bir sokağa döndüğü anlamına geliyordu. Bu yüzden bende sokağın diğer tarafından ilerleyecek, hırsızın döndüğü noktaya kadar buradan ilerleyecek ve hızımı alarak, döndükten sonra depar atacaktım. Böylece de hırsıza yetişmeyi ümit edecektim.
En son John Graywolf tarafından Salı 15 Mart 2016, 22:21 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi (Sebep : düzenlemem gerekiyormuş.)
Misafir- Misafir
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Avcı hırsızın sokağı dönerek koşmaya devam ettiğini sanıyordu. Yine de tedbiri elden bırakmadan, haki açmışcasına, hırsızın köşede onu bekliyor olma ihtimalini göz önünde bulundurarak sokağa geniş açıyla girdi yavaşça. Hırsızın elinde bir sopayla köşede beklediğini görmeden sokağa doğru hızla koşmaya başlamıştı. Orvin onu tam köşede beklerken sokağın diğer ucundan yavaşça görünüp aniden koşmasına şaşırmış ve gülmüştü. Sonunda kendi gibi bir manyakla yüzleşecek olmanın mutluluğunu yaşarken biraz önce karşısından koşup giderek mesafeyi açan avcıya bağırdı, “Buradayım lan geri zekalı!” Bağırırken elindeki sopayı da on metre kadar ilerisindeki avcıya fırlatmıştı. Avcı dönüp bakarsa kılıcını çekecek ve hamlesini bekleyecekti. Artık kaçmanın anlamı yoktu, peşindekini indirip yoluna devam etmeliydi. Hem bir ödül avcısını öldürürse ödülü de bir hayli artardı. Şehirde de hatırı sayılır bir karmaşa çıkarmıştı. Aptal denizciler bunu göz ardı edemezdi artık. Ödülünün beşe katlanmasını düşlüyordu şimdi. Artık o kendini beğenmiş bay komik kaptanının karşısına çıkıp yüzüne gülebilirdi bu ödülle. Ya da ödülü yirmi katına çıkınca. Her neyse işte…
Şehirliler de hırsızın Wilson’ların evinde olmadığını anlayıp onu tekrar aramaya başlamışlardı sokak sokak. Bir ihtiyarın ihbarıyla az önceki sokağın aşağı kısmına ilerlemişlerdi ve şu an avcı ile hırsızın bulunduğu sokaktan epey uzaktaydılar. Tekrar yerleri belli olmadan önce birkaç dakikaları vardı kapışmak için. Şehirliler yine ortaya çıkarsa Orvin’in kaçmaktan başka çaresi kalmayacaktı.
Rp Out
Şehirliler de hırsızın Wilson’ların evinde olmadığını anlayıp onu tekrar aramaya başlamışlardı sokak sokak. Bir ihtiyarın ihbarıyla az önceki sokağın aşağı kısmına ilerlemişlerdi ve şu an avcı ile hırsızın bulunduğu sokaktan epey uzaktaydılar. Tekrar yerleri belli olmadan önce birkaç dakikaları vardı kapışmak için. Şehirliler yine ortaya çıkarsa Orvin’in kaçmaktan başka çaresi kalmayacaktı.
Rp Out
- Spoiler:
- Hızla koşarak hırsızı geçtin ve şu an aranızdaki mesafe 13 metre, tam kafana gelen bir meşe odunu var. Odun sana doğru gelirken arkan dönük durumda.
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Rakibim beni çağırıyordu ilk defa. bekletmek olmazdı şimdi. Arkama dönüp savaşacaktım sonunda onunla. Bacaklarımla ve sağ elime eğilerek kendimi frenleyecek yırtıcı bir kedinin görüntüsüne geçecektim o an. Ardından da rakibime doğru hızla ilerleyecek ve son 5 metre kala bir anlık depar atarak onu şaşırtacaktım. O anlık yakın mesafeli dövüşte mızrağın uzun bir silah olmasından faydalanıp rakibimin bana saldıracak kadar yaklaşmasına izin vermeyecek, ona uzaktan küçük kesikler atacak ve gerekli şansı bulduğumda da mızrağımı daha sıkı kavrayıp, rakibime saplayacaktım.
Misafir- Misafir
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Avcı üzerine gelen sopaya pek aldırmamış görünüyordu ve hızla kafasına gelen şeyi durdurmak için hiçbir hamle yapmamıştı. Sopa olanca süratiyle avcının kafasına çarptı ve alnının yarılmasına neden oldu. Alnından yüzüne doğru kanlar süzülüyor ve göz çeperini sararak görüşünü kısmen engelliyordu hırsıza doğru koşmaya başladığında. Orvin ise kendinden oldukça emin şekilde kılıcını kavrayarak rakibini bekliyordu. Aralarında beş metre kaldığında avcı aniden hızlandı ve mızrağını hırsıza savurdu, ancak ondan çok daha hızlı olan Orvin bu hamleyi kolaylıkla görüp kendi etrafında sola tam tur dönüp ilerleyerek mızraktan kolayca sıyrıldı ve avcıyla bir kol mesafesine girip kılıcını mızrağı tutan sağ eline savurdu. Avcının kolu derin bir kesik alarak inmişti ve mızrağı tutmakta zorlanıyordu. Koluna aldığı darbeyle ileriye savrulmuşken hırsız bunu fırsat bilip bir eskrim hamlesiyle sağ adımını ileri atıp kılıcını dümdüz avcının göğsüne savurdu. Avcı bunu engellemek için hızlı bir hamle yapmazsa kılıç sağ kolunun üstünden göğsüne on santim kadar saplanacak ve avcı çok daha zor bir duruma düşecekti.
Rp out
Rp out
- Spoiler:
Çok basit, detaysız ve muallak hamleler yapıyorsun, böyle devam ederse bedelini ağır ödeyeceksin.
Kafana doğru gelen sopa için hiçbir hamle yapmamışsın, bu yüzden tam döndüğün an alnına çarptı ve yardı. Senden daha hızlı birine hız odaklı ve detaysız, muallak bir saldırı yaptığın için kolayca engellendi ve karşı hamle yapıldı. Olay çok anlık olduğundan ve rakibinin senden hızlı olmasından dolayı karşı hamleyi aldın.
Şu an alnından yüzüne epey kan akıyor ve göz çevreni sarıp görüşünü kısmen engelliyor. Koluna dirsek üzerinden derin bir kesik aldın ve oradan da fena kan sızıyor. O kolla mızrağı tutabilir ve dövüşebilirsin ancak sağlam olduğu zamanki kadar performans sağlamaz ve mızrağı her savuruşunda acı duyarsın.
Son durumda sağ tarafından göğsüne doğru bir kılıç geliyor hızla, bir şekilde engellemezsen sağ memenin hemen sağından on santim kadar saplanacak.
North Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
Yaralanmıştım ve rakibim hala üzerime geliyordu. Sıkıldım lan artık. Bıktım bu piç heriften. ölmemi istiyorsa vereceğim ona canımı ve ikimizde öldürmeye çalışacağım o anda. Bana geliyorken mızrağımı diğer elime alacak ve yaralı kolumla kılıcı durdurmaya çalışacaktım ki ayrıca eş zamanlı olarak mızrağımı rakibimin kalbine saplamaya çalışacaktım. Yaramın beni engellemesine veya rakibimin kaçmasına izin vermeyecek bir zamanlamada yapacaktım bunu da.
Misafir- Misafir
4 sayfadaki 5 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5
Similar topics
» Genç Avcı (John Graywolf) - Bitti
» Paskalya Avı (John Graywolf)
» [Karne]John Graywolf
» Dorobo no Kyoudai [Clous&Shingen&John]
» Valko Adası[Meirin][Bitti]
» Paskalya Avı (John Graywolf)
» [Karne]John Graywolf
» Dorobo no Kyoudai [Clous&Shingen&John]
» Valko Adası[Meirin][Bitti]
4 sayfadaki 5 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz