Valko Adası[Meirin][Bitti]
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
1 sayfadaki 7 sayfası
1 sayfadaki 7 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
Valko Adası[Meirin][Bitti]
Güneş, gökyüzünün tam ortasında. Göz kırparken genç denizciye, genç denizci ayak bastığı beyaz şehre hayranlık duyuyordu. Ada o kadar beyazdı ki güneş bu adadan yanıyordu. Adanın bu kadar beyaz olmasının nedeni ise adadan çıkarılan Valko mermerleridir. Adanın gelir kaynağında en büyük rol bu mermerlerdir ve bu güzelliği görmeye gelen turistlerdir. Hava o kadar güzeldi ki, ada halkı sokaklara dökülmüş, insanlardan mutluluk fışkırıyordu. Genç denizci sokakta yürürken adanın genç erkekleri onu izliyordu. Güzel ve mağrur genç Meirin bu güzel manzaranın tadını çıkara çıkara karargaha yürüyordu..
Genç denizci sokaklar boyunca ilerlerken, binaların hepsinin aynı yöne baktığını farkediyordu. Kuş bakışı bakıldığında, ada bir dörtgeni andırırdı, 4 köşeden çıkan sokaklar, şehrin ortasında ki gölde kesiyordu. Devasa gölün üstüne kurulan tahta köprü ve tahta meydan şehrin kalbiydi. Adada ki tüm yapılar ise kalbe bakacak şekilde konumlanmıştı. Genç denizcinin gittiği yönde burasıydı, limandan tüm cadde boyunca ilerleyip kalbin diğer tarafında ki denizci karargahına vardığında, adadaki tüm yapılar gibi beyaz bir bina görecekti. Bu bina 3 katlıydı ve birinci katı bomboştu. Genç denizci birinci kata vardığında girdiği kapı hariç, avluya açılan bir kapı, üst kata çıkan merdivenler ve duvarları süsleyen denizci erlerinin resmini görecekti. Resimlerin altında eski ve yeni çiçekler vardı. Burası anıt olmalıydı. İkinci kata çıkınca merdivnlerin hemen karşısında gelenleri karşılamak için bekleyen bir er masasında oturuyor olacaktı. İkinci kat 1. Kat kadar büyük olsada, ofislerler dolu olduğu için, sadece koridor görünüyordu. 3 kata çıktığında Binbaşı Sata'nın isminin yazılı olduğu bir levha görecekti.
Genç denizci sokaklar boyunca ilerlerken, binaların hepsinin aynı yöne baktığını farkediyordu. Kuş bakışı bakıldığında, ada bir dörtgeni andırırdı, 4 köşeden çıkan sokaklar, şehrin ortasında ki gölde kesiyordu. Devasa gölün üstüne kurulan tahta köprü ve tahta meydan şehrin kalbiydi. Adada ki tüm yapılar ise kalbe bakacak şekilde konumlanmıştı. Genç denizcinin gittiği yönde burasıydı, limandan tüm cadde boyunca ilerleyip kalbin diğer tarafında ki denizci karargahına vardığında, adadaki tüm yapılar gibi beyaz bir bina görecekti. Bu bina 3 katlıydı ve birinci katı bomboştu. Genç denizci birinci kata vardığında girdiği kapı hariç, avluya açılan bir kapı, üst kata çıkan merdivenler ve duvarları süsleyen denizci erlerinin resmini görecekti. Resimlerin altında eski ve yeni çiçekler vardı. Burası anıt olmalıydı. İkinci kata çıkınca merdivnlerin hemen karşısında gelenleri karşılamak için bekleyen bir er masasında oturuyor olacaktı. İkinci kat 1. Kat kadar büyük olsada, ofislerler dolu olduğu için, sadece koridor görünüyordu. 3 kata çıktığında Binbaşı Sata'nın isminin yazılı olduğu bir levha görecekti.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Gökyüzünün tam ortasındaki Güneş, altın bir tepsiyi andırıyordu. Sanki Güneş, sonsuz maviliğin arasından başını çıkarıp insanları selamlamak istiyor gibiydi. Meirin :''Yeni bir başlangıç için çok uygun bir hava.'' diye mırıldandı. Bu sırada adaya ayak basan Meirin, çok büyüleyici bir manzara ile karşılaşmıştı. Ada bembeyazdı. Sanki bütün adaya beyaz bir örtü serilmişti. Saflığın ve temizliğin rengi olan beyaz renk, adanın her yerindeydi. Bu durum insanın içinin huzurla dolmasını sağlıyordu. Meirin buraya geldiği için mutluydu. Son 6 yılını kalp adasında geçirmişti. Uzun süre kaldığı kalp adasını aratmayacak güzellikte bir yere geldiğini düşünen Meirin, karargaha doğru yola koyuldu.
Yolda çok fazla insan vardı. Ada halkı adeta sokağa dökülmüştü. İnsanlar gülüşerek şehir içinde geziniyorlardı. Adada gezinen insanların bir kısmı da turistti. Meirin, bu adanın da Kalp Adası gibi bolca turist barındıran bir yer olduğunu düşündü. Bu sırada birkaç erkeğin kendisine özenerek baktığını fark etti. Bu duruma istemsizce güldü.
Artık resmi bir denizci olduğundan yaşıtlarının kendisine özenmesi normaldi. Halk denizcileri şehrin güvenliğini sağladığı,insanları tehlikelerden koruduğu için seviyordu. Meirin de bu sevgiye layık olmak için elinden geleni yapacaktı. Rashibal'in gerçek tarihini bildiğinden her denizcinin iyi olmadığının farkındaydı. Yine de kendisi iyi biri olacaktı.Bunları düşünürken aklına İzumi geldi. Acaba hocası İzumi şimdi neredeydi? Kendisini bu şekilde görse onunla gurur duyar mıydı? Hocası da Rashibalde birlikte eğitim gördüğü arkadaşları da denizcileri sevmiyordu. Acaba ileride bir yerde karşılaştıklarında tercihinden dolayı kendisinden nefret ederler miydi?
Bu düşünceler eşliğinde devasa bir gölün dibine geldi. Devasa gölün üstüne kurulan tahta köprü ve tahta meydan aşırı kalabalıktı. Şehrin kalbi burası olmalıydı. Adada ki tüm yapıların göle bakacak şekilde konumlanması ve 4 köşeden çıkan sokakların şehrin ortasında ki gölde birleşmesi de bu düşüncesini destekliyordu . Meirin'in gittiği yer de burasıydı. Meirin, limandan tüm cadde boyunca ilerleyip kalbin diğer tarafındaki denizci karargahına vardı. Karargah da adadaki diğer yapılar gibi beyaz renkliydi. Adaya gelmeden önce adanın Valko Mermerleri ile ünlü olduğunu biliyordu. Yine de adadaki her yapıda Valko Mermerleri'nin kullanılmasını garip karşılayan Meirin, karargahtan içeri adımını attı.
İlk kat bomboştu. Görebildiği tek şey avluya açılan bir kapı, üst kata çıkan merdivenler ve duvarları süsleyen denizci erlerinin resimlerini barındıran çerçeveler oldu. 2.kata çıkmadan önce resimleri incelemek istediğinde , Resimlerin altında eski ve yeni çiçekler olduğunu fark etti. Burası bir anıttı. Uygulamayı taktir etse de neşesi kaçmıştı. İçinden askerlerin huzur içinde uyumalarını dileyerek 2. kata çıktı.
İkinci katın hemen başında gelenleri karşılamak üzere görevlendirilen bir er masada oturuyordu. Meirin, kendisinin yanına giderek yapması gereken işlemleri öğrendi. 3. Kata çıkıp Binbaşı Sata'yı görmeliydi. 3.kata çıkarken ikinci katı biraz daha gözlemlese de
ofisler dolu olduğu için, sadece koridoru görebildi.
3.Kata vardı. Bibaşı Sata'nın ofisini görmesi çok uzun sürmedi. Şimdi odaya girip kayıt işlemlerini tamamlaması gerekiyordu.Ardından adadaki görevine başlayacaktı.
Yolda çok fazla insan vardı. Ada halkı adeta sokağa dökülmüştü. İnsanlar gülüşerek şehir içinde geziniyorlardı. Adada gezinen insanların bir kısmı da turistti. Meirin, bu adanın da Kalp Adası gibi bolca turist barındıran bir yer olduğunu düşündü. Bu sırada birkaç erkeğin kendisine özenerek baktığını fark etti. Bu duruma istemsizce güldü.
Artık resmi bir denizci olduğundan yaşıtlarının kendisine özenmesi normaldi. Halk denizcileri şehrin güvenliğini sağladığı,insanları tehlikelerden koruduğu için seviyordu. Meirin de bu sevgiye layık olmak için elinden geleni yapacaktı. Rashibal'in gerçek tarihini bildiğinden her denizcinin iyi olmadığının farkındaydı. Yine de kendisi iyi biri olacaktı.Bunları düşünürken aklına İzumi geldi. Acaba hocası İzumi şimdi neredeydi? Kendisini bu şekilde görse onunla gurur duyar mıydı? Hocası da Rashibalde birlikte eğitim gördüğü arkadaşları da denizcileri sevmiyordu. Acaba ileride bir yerde karşılaştıklarında tercihinden dolayı kendisinden nefret ederler miydi?
Bu düşünceler eşliğinde devasa bir gölün dibine geldi. Devasa gölün üstüne kurulan tahta köprü ve tahta meydan aşırı kalabalıktı. Şehrin kalbi burası olmalıydı. Adada ki tüm yapıların göle bakacak şekilde konumlanması ve 4 köşeden çıkan sokakların şehrin ortasında ki gölde birleşmesi de bu düşüncesini destekliyordu . Meirin'in gittiği yer de burasıydı. Meirin, limandan tüm cadde boyunca ilerleyip kalbin diğer tarafındaki denizci karargahına vardı. Karargah da adadaki diğer yapılar gibi beyaz renkliydi. Adaya gelmeden önce adanın Valko Mermerleri ile ünlü olduğunu biliyordu. Yine de adadaki her yapıda Valko Mermerleri'nin kullanılmasını garip karşılayan Meirin, karargahtan içeri adımını attı.
İlk kat bomboştu. Görebildiği tek şey avluya açılan bir kapı, üst kata çıkan merdivenler ve duvarları süsleyen denizci erlerinin resimlerini barındıran çerçeveler oldu. 2.kata çıkmadan önce resimleri incelemek istediğinde , Resimlerin altında eski ve yeni çiçekler olduğunu fark etti. Burası bir anıttı. Uygulamayı taktir etse de neşesi kaçmıştı. İçinden askerlerin huzur içinde uyumalarını dileyerek 2. kata çıktı.
İkinci katın hemen başında gelenleri karşılamak üzere görevlendirilen bir er masada oturuyordu. Meirin, kendisinin yanına giderek yapması gereken işlemleri öğrendi. 3. Kata çıkıp Binbaşı Sata'yı görmeliydi. 3.kata çıkarken ikinci katı biraz daha gözlemlese de
ofisler dolu olduğu için, sadece koridoru görebildi.
3.Kata vardı. Bibaşı Sata'nın ofisini görmesi çok uzun sürmedi. Şimdi odaya girip kayıt işlemlerini tamamlaması gerekiyordu.Ardından adadaki görevine başlayacaktı.
Misafir- Misafir
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Genç denizci vakit kaybetmeden Binbaşı'nın odasına doğru ilerledi. Odanın geneline bir simetri hakimdi. Odanın tamamımı tek tek incelense bir tane toz parçası bulunmayacak şekilde temizdi. Pencereden gelen güneş ışığı odanın temizliği ile birleşince göz alıcı bir görüntü oluşuyordu. Ama odaya girer girmez ilk dikkat çeken şey ne odanın temizliği ne de düzeniydi. Binbaşının oturduğu masanın arkasındaki devasa pencereden gözüken muhteşem manzara ve adanın kalbinin etkileyici görüntüsü genç denizciyi etkilemeye yetmişti. Masanın sağ tarafında ki duvarda ise aranıyor posterlerinden oluşan 2 pano vardı. Panolardan biri sadece önemli korsan ve kanun kaçaklarının aranıyor posterlerinden oluşuyorken diğeri ise Valko adasında huzursuzluk çıkartma aptallığına düşen suçlular bulunuyordu. Bu panoda asılı posterler pek
uzun süreli olmuyordu. Ya korsan avcıları ya da denizci erleri 2. panodaki kanun kaçaklarını canlı olarak ele geçirdiklerinde Binbaşı Sata tarafından ödüllendirleceklerini, gerektiğinde rütbe artışı veya ödül parasına ekstra bile alacaklarını biliyordu.
Binbaşı Sata adayı çok seviyordu ve adaya zarar vermeye kalkan kim olursa olsun anında parmaklıkların arkasında görmek istiyordu. Sata'nın adalet anlayışına göre suçun cezası ölümle ile geçmiyordu. Ölüm sadece suçlu için kurtuluştu. Suçlunun hayatını kaybedip cezasının anında kesilmesini istemiyordu. Suçunun ağırlığına göre suçluların özgürlüğünü yitirmesini ve belki bir umut akıllanmasını istiyordu. Özgürlük en büyük haktı ve bunu suçlulardan almak büyük bir cezaydı. Binbaşı Sata görünüşün aksine çok disiplinli ve sert birisiydi. Her dediğinin harfi harfine uygulanmasını ister ve istediğini başarıyla gerçekleştiren erleri de cömertçe ödüllendirirdi. Tüm karargah tarafından sevilen bir baba figürüydü.
Odanın içinde Binbaşı Sata dışında 2 üst rütbeli komutan da bulunuyordu. Bunlar ikiz kardeşler Yüzbaşı Tuhat ve Tuhatta idi. Yüzbaşı Tuhat her ne kadar Binbaşı Sata'nın yanında ciddi ve sert bir tavır sergilese de normalde ciddiyetsiz ve sulu davranışlar sergiliyordu. Eğlenceli birisiydi ve karargahta Tuhatta dışında herkes tarafından seviliyordu. Tuhatta içten içe kardeşini sevsede sululukları ona göre dayınılmaz birşeydi. Sadece görev sırasında değil, hayatının her anında ciddiyeti elden bırakmak askerin ölümüyle sonuçlanabilirdi. İşini fazlasıyla seviyordu ve hayatının merkezi haline getirmişti. Kardeşler görünüş açısından birbirlerine hiç benzemiyorlardı. Tuhat iri yapılı, güneş gözlüğünü asla çıkarmayan, yüzünden gülümseme eksik olmayan birisiydi. Saçları genelde dağınık bir şekilde dolaşırdı. Ve çenesinin sağ tarafında denizci olmadığı dönemlerden kalma bir yara izi bulunuyordu. Tuhatta ise kardeşine göre daha zayıftı. Yüzünde endişeli bakış asla eksik olmazdı. Saçlarını her zaman ceketinde taşıdığı tarak ile düzeltir. Giyimine önem verirdi. Dış görünüş olarak tam olarak bir denizciydi.
Meirin selamını verdikten sonra Binbaşı Sata elleriyle genç askeri buyur etti. "Hoşgeldin genç denizci, zamanlama olarak sıkıntılı bir dönemde geldin. Karargahı tanıtmak veya sohbet için pek zamanımız yok ne yazık ki. Yakın zamanda gelen istihbarata göre adaya son derece tehlikeli bir suçlu kaçak olarak girdiğini öğrendik." diyerek sağ tarafta ki posterlerden birini işaret eder.
Ve devam eder; "Tüm ekipler suçluyu ele geçirmek üzere görevlendirildi. Adada yeni olduğun için ilk görevin olarak sana göl etrafında devriye vereceğim. Suçlu ile karşılaşman durumunda direk olarak karargah ile iletişime geç. Tabi eğer tek başına halledebileceğini
düşünüyorsan orası başka." der ve gülümseyerek, "Çıkabilirsin!"
Binbaşı Sata
uzun süreli olmuyordu. Ya korsan avcıları ya da denizci erleri 2. panodaki kanun kaçaklarını canlı olarak ele geçirdiklerinde Binbaşı Sata tarafından ödüllendirleceklerini, gerektiğinde rütbe artışı veya ödül parasına ekstra bile alacaklarını biliyordu.
Binbaşı Sata adayı çok seviyordu ve adaya zarar vermeye kalkan kim olursa olsun anında parmaklıkların arkasında görmek istiyordu. Sata'nın adalet anlayışına göre suçun cezası ölümle ile geçmiyordu. Ölüm sadece suçlu için kurtuluştu. Suçlunun hayatını kaybedip cezasının anında kesilmesini istemiyordu. Suçunun ağırlığına göre suçluların özgürlüğünü yitirmesini ve belki bir umut akıllanmasını istiyordu. Özgürlük en büyük haktı ve bunu suçlulardan almak büyük bir cezaydı. Binbaşı Sata görünüşün aksine çok disiplinli ve sert birisiydi. Her dediğinin harfi harfine uygulanmasını ister ve istediğini başarıyla gerçekleştiren erleri de cömertçe ödüllendirirdi. Tüm karargah tarafından sevilen bir baba figürüydü.
Odanın içinde Binbaşı Sata dışında 2 üst rütbeli komutan da bulunuyordu. Bunlar ikiz kardeşler Yüzbaşı Tuhat ve Tuhatta idi. Yüzbaşı Tuhat her ne kadar Binbaşı Sata'nın yanında ciddi ve sert bir tavır sergilese de normalde ciddiyetsiz ve sulu davranışlar sergiliyordu. Eğlenceli birisiydi ve karargahta Tuhatta dışında herkes tarafından seviliyordu. Tuhatta içten içe kardeşini sevsede sululukları ona göre dayınılmaz birşeydi. Sadece görev sırasında değil, hayatının her anında ciddiyeti elden bırakmak askerin ölümüyle sonuçlanabilirdi. İşini fazlasıyla seviyordu ve hayatının merkezi haline getirmişti. Kardeşler görünüş açısından birbirlerine hiç benzemiyorlardı. Tuhat iri yapılı, güneş gözlüğünü asla çıkarmayan, yüzünden gülümseme eksik olmayan birisiydi. Saçları genelde dağınık bir şekilde dolaşırdı. Ve çenesinin sağ tarafında denizci olmadığı dönemlerden kalma bir yara izi bulunuyordu. Tuhatta ise kardeşine göre daha zayıftı. Yüzünde endişeli bakış asla eksik olmazdı. Saçlarını her zaman ceketinde taşıdığı tarak ile düzeltir. Giyimine önem verirdi. Dış görünüş olarak tam olarak bir denizciydi.
Meirin selamını verdikten sonra Binbaşı Sata elleriyle genç askeri buyur etti. "Hoşgeldin genç denizci, zamanlama olarak sıkıntılı bir dönemde geldin. Karargahı tanıtmak veya sohbet için pek zamanımız yok ne yazık ki. Yakın zamanda gelen istihbarata göre adaya son derece tehlikeli bir suçlu kaçak olarak girdiğini öğrendik." diyerek sağ tarafta ki posterlerden birini işaret eder.
Ve devam eder; "Tüm ekipler suçluyu ele geçirmek üzere görevlendirildi. Adada yeni olduğun için ilk görevin olarak sana göl etrafında devriye vereceğim. Suçlu ile karşılaşman durumunda direk olarak karargah ile iletişime geç. Tabi eğer tek başına halledebileceğini
düşünüyorsan orası başka." der ve gülümseyerek, "Çıkabilirsin!"
Binbaşı Sata
- Spoiler:
- Spoiler:
- Spoiler:
- Spoiler:
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Meirin kapıyı çaldı ve odaya girdi. Odaya girer girmez büyüleyici bir görüntü ile karşılaştı. Binbaşının oturduğu masanın arkasındaki devasa pencereden muhteşem bir manzara gözüküyordu. Daha birkaç dakika önce yürüyerek geçtiği Adanın Kalbi, 3.kattan bakıldığında gerçekten de etkileyici görünüyordu. Böyle bir güzelliği nasıl olur da kendisi farketmemişti? İçinden ''Bu Binbaşı işini biliyor. '' dedi.
Selamını vermeden önceki birkaç kısa saniyede odaya biraz daha göz attı.Odanın geneline bir simetri hakimdi ve oda tertemizdi. Nasıl ki bu bembeyaz şehir hiçbir kötülük barındırmıyormuş gibi saf ve temiz duruyorsa bu oda da tüm kirlere kendisini kapatmıştı.
Devasa pencerenin önündeki masada Binbaşı Sata oturuyordu. Binbaşı Sata'yı gören Meirin şaşırdı. Kalp adasındaki genç ve kavruk tenli Bird'ün aksine karşısında yaşlı ve beyaz tenli bir adam görüyordu.Kel kafası,renkli gözleri ve yüzündeki kırışıklıklar onu çok karizmatik gösteriyordu.Binbaşının kahverengi ceketi de çok hoşuna gitmişti. Yine de gür bıyıklar konusunda aynı şeyi düşünmüyordu. Bıyıkları olmasa Binbaşının daha da yakışıklı olacağını düşündü.
Odada iki kişi daha vardı. Meirin, bunlar da iki yüzbaşı olmalı diye düşündü. Adamlardan biri iri yapılı, Yüzünde güneş gözlüğü olan ve sürekli karizmatik bir şekilde gülen birisiydi. Dağınık kahverengi saçları, çenesinin sağ tarafında ki yara izi ile birleştiğinde ortaya çok havalı bir görüntü çıkıyordu. Meirin bu adama hayran kaldı.
Öbür adam ise ilk adama göre daha zayıftı. Yüzünde endişeli bir bakış vardı.Düzgün taranmış kahverengi saçları vardı.Mavi gömleği ile birlikte giyimine önem veren birine benziyordu. Meirin üç kişiyi de çok karizmatik buldu.Üç kişi de dış görünüş olarak tam olarak bir denizciydi. Acaba göründükleri kadar sertler miydi? Keşke acele ile 3. kata çıkmadan önce ikinci kattaki erden yukarısı ile ilgili daha fazla bilgi alsaydı.Bunu yapmadığı için kendine kızdı.
Meirin selamını verdi. Meirin selamını verdikten sonra Binbaşı Sata elleriyle genç askeri buyur etti. "Hoşgeldin genç denizci, zamanlama olarak sıkıntılı bir dönemde geldin. Karargahı tanıtmak veya sohbet için pek zamanımız yok ne yazık ki. Yakın zamanda gelen istihbarata göre adaya son derece tehlikeli bir suçlunun kaçak olarak girdiğini öğrendik." diyerek sağ tarafta ki posterlerden birini işaret etti.
Meirin masanın sağındaki duvara baktı. Masanın sağ tarafında ki duvarda aranıyor posterlerinden oluşan 2 pano vardı. Sol panoda önemli korsanlar ve kanun kaçakları vardı. Bunu ödüllerin miktarından anladı. Binbaşının gösterdiği sağ panoda ise daha çok yerel suçlular olmalıydı. Binbaşının işaret ettiği postere bakan Meirin, biraz ürkmüştü.
Saçları garip bir şekilde örülmüş, gözlüklerinin üstünden korkunç bir bakış atan orta yaşlı bir adam görüyordu.Boynunda sarı garip bir kolye vardı.Kulağından burnuna uzanan garip şeyin ne olduğunu anlamadı. Meirin mavi ceketli ve geniş omuzlu bu adamı bir mafya babasına benzetti.
Bu sırada binbaşı konuşmasına devam etti. "Tüm ekipler suçluyu ele geçirmek üzere görevlendirildi. Adada yeni olduğun için ilk görevin olarak sana göl etrafında devriye vereceğim. Suçlu ile karşılaşman durumunda direk olarak karargah ile iletişime geç. Tabi eğer tek başına halledebileceğini
düşünüyorsan orası başka." diyen binbaşı, gülümseyerek Çıkabilirsin! dedi.
''Emredersiniz!'' diyen Meirin usulca odadan çıktı. İlk önce 2.kattan pek çok telsiz alıp, kendi kopyalarını yaratıp onlarla birlikte adamı aramayı düşündü. Sonra bu fikri ona mantıklı gelmedi. Adam pek tekin bir tipe benzemiyordu.Meyve yeteneklerini uzun süre kullanamadığından gücünü boş yere harcamaması gerektiğini düşündü. Meirin aşağıdan tek bir telsiz alıp devriyeye çıkmak amacıyla göl tarafına gitmeye karar verdi.
Selamını vermeden önceki birkaç kısa saniyede odaya biraz daha göz attı.Odanın geneline bir simetri hakimdi ve oda tertemizdi. Nasıl ki bu bembeyaz şehir hiçbir kötülük barındırmıyormuş gibi saf ve temiz duruyorsa bu oda da tüm kirlere kendisini kapatmıştı.
Devasa pencerenin önündeki masada Binbaşı Sata oturuyordu. Binbaşı Sata'yı gören Meirin şaşırdı. Kalp adasındaki genç ve kavruk tenli Bird'ün aksine karşısında yaşlı ve beyaz tenli bir adam görüyordu.Kel kafası,renkli gözleri ve yüzündeki kırışıklıklar onu çok karizmatik gösteriyordu.Binbaşının kahverengi ceketi de çok hoşuna gitmişti. Yine de gür bıyıklar konusunda aynı şeyi düşünmüyordu. Bıyıkları olmasa Binbaşının daha da yakışıklı olacağını düşündü.
Odada iki kişi daha vardı. Meirin, bunlar da iki yüzbaşı olmalı diye düşündü. Adamlardan biri iri yapılı, Yüzünde güneş gözlüğü olan ve sürekli karizmatik bir şekilde gülen birisiydi. Dağınık kahverengi saçları, çenesinin sağ tarafında ki yara izi ile birleştiğinde ortaya çok havalı bir görüntü çıkıyordu. Meirin bu adama hayran kaldı.
Öbür adam ise ilk adama göre daha zayıftı. Yüzünde endişeli bir bakış vardı.Düzgün taranmış kahverengi saçları vardı.Mavi gömleği ile birlikte giyimine önem veren birine benziyordu. Meirin üç kişiyi de çok karizmatik buldu.Üç kişi de dış görünüş olarak tam olarak bir denizciydi. Acaba göründükleri kadar sertler miydi? Keşke acele ile 3. kata çıkmadan önce ikinci kattaki erden yukarısı ile ilgili daha fazla bilgi alsaydı.Bunu yapmadığı için kendine kızdı.
Meirin selamını verdi. Meirin selamını verdikten sonra Binbaşı Sata elleriyle genç askeri buyur etti. "Hoşgeldin genç denizci, zamanlama olarak sıkıntılı bir dönemde geldin. Karargahı tanıtmak veya sohbet için pek zamanımız yok ne yazık ki. Yakın zamanda gelen istihbarata göre adaya son derece tehlikeli bir suçlunun kaçak olarak girdiğini öğrendik." diyerek sağ tarafta ki posterlerden birini işaret etti.
Meirin masanın sağındaki duvara baktı. Masanın sağ tarafında ki duvarda aranıyor posterlerinden oluşan 2 pano vardı. Sol panoda önemli korsanlar ve kanun kaçakları vardı. Bunu ödüllerin miktarından anladı. Binbaşının gösterdiği sağ panoda ise daha çok yerel suçlular olmalıydı. Binbaşının işaret ettiği postere bakan Meirin, biraz ürkmüştü.
Saçları garip bir şekilde örülmüş, gözlüklerinin üstünden korkunç bir bakış atan orta yaşlı bir adam görüyordu.Boynunda sarı garip bir kolye vardı.Kulağından burnuna uzanan garip şeyin ne olduğunu anlamadı. Meirin mavi ceketli ve geniş omuzlu bu adamı bir mafya babasına benzetti.
Bu sırada binbaşı konuşmasına devam etti. "Tüm ekipler suçluyu ele geçirmek üzere görevlendirildi. Adada yeni olduğun için ilk görevin olarak sana göl etrafında devriye vereceğim. Suçlu ile karşılaşman durumunda direk olarak karargah ile iletişime geç. Tabi eğer tek başına halledebileceğini
düşünüyorsan orası başka." diyen binbaşı, gülümseyerek Çıkabilirsin! dedi.
''Emredersiniz!'' diyen Meirin usulca odadan çıktı. İlk önce 2.kattan pek çok telsiz alıp, kendi kopyalarını yaratıp onlarla birlikte adamı aramayı düşündü. Sonra bu fikri ona mantıklı gelmedi. Adam pek tekin bir tipe benzemiyordu.Meyve yeteneklerini uzun süre kullanamadığından gücünü boş yere harcamaması gerektiğini düşündü. Meirin aşağıdan tek bir telsiz alıp devriyeye çıkmak amacıyla göl tarafına gitmeye karar verdi.
Misafir- Misafir
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Binbaşı'nın odasını terk ettikten sonra 2. kata, bir telsiz almak için iniyorsun. Yerdeki kağıtlar, sağdan soldan bir anda fırlayan insanlar düşünüldüğünde ikinci kat, Binbaşı Sata'nın odasına kıyasla tam bir keşme keş içinde. Etrafına bakınsanda sana yardım edebilecek kimseyi bulamıyorsun. Bunun en büyük sebebi ise herkesin işinin başından aşkın olması. Tabi bunuda normal karşılamak gerkir. Çünkü ada'nın nüfusuna kıyasla ada içerisindeki Denizci gücü malesef zayıf.
Bir süre ortalıkta oyalandıktan sonra, merkezi bir konumda büyük içi çıkarılmış çember şeklinde bir masa dikkatini çekiyor. Çemberin iç tarafında çalışan bir kaç kişi var ve çemberin tam ortasında bir yığın kağıdın konduğu bir kaç raf duruyor. Çemberin içindeki insanlar bir nevi danışman görevi görüp kimin ne yapması gerektiğini yada nereye gitmesi gerektiğini söylüyor. Sende şansını deniyip yanlarına gidiyorsun.
Danışmanlar'dan ekipmanların zemin katta tutulduğunu ve oradaki Raff adındaki bir yetkili ile konuşup alabileceğini söylüyorlar. Önce birinci kata ardından ise zemin kata indiğinde oldukça ufak bir odayla karşılaşıyorsun. Oda'nın içinde toplam ikişerli gruplar halinde dört denizci nöbet tutmakta. Hemen merdivenlerin sağında ise ikinci bir oda görüyorsun. Daha doğrusu içeriyi gösteren bir cam ve oldukça sağlam gözüken kilitli demirden bir kapı görüyorsun. Camın arka tarafında ise bir adam bulunmakta.
Bir süre ortalıkta oyalandıktan sonra, merkezi bir konumda büyük içi çıkarılmış çember şeklinde bir masa dikkatini çekiyor. Çemberin iç tarafında çalışan bir kaç kişi var ve çemberin tam ortasında bir yığın kağıdın konduğu bir kaç raf duruyor. Çemberin içindeki insanlar bir nevi danışman görevi görüp kimin ne yapması gerektiğini yada nereye gitmesi gerektiğini söylüyor. Sende şansını deniyip yanlarına gidiyorsun.
Danışmanlar'dan ekipmanların zemin katta tutulduğunu ve oradaki Raff adındaki bir yetkili ile konuşup alabileceğini söylüyorlar. Önce birinci kata ardından ise zemin kata indiğinde oldukça ufak bir odayla karşılaşıyorsun. Oda'nın içinde toplam ikişerli gruplar halinde dört denizci nöbet tutmakta. Hemen merdivenlerin sağında ise ikinci bir oda görüyorsun. Daha doğrusu içeriyi gösteren bir cam ve oldukça sağlam gözüken kilitli demirden bir kapı görüyorsun. Camın arka tarafında ise bir adam bulunmakta.
- Not:
- Yazarken benim yazdığım konuşmaları kendi mesajında tekrar yazmak zorunda değilsin. Benim yazdıklarımın bir özetini yazabilirsin yada ona bir yorum yapabilirsin. Mesela '' Binbaşı Sata bana ada'ya tehlikeli bir suçlunun geldiğini söylemişti. Umarım ilk günden onla karşılaşıp başımı belaya sokmam. '' gibi.
- Cam:
- Adamın arkasında durduğu cam az çok buna benziyor ama bunun tamamen kapalı ve daha büyük hali.
- Camın Arkasındaki Adam:
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Binbaşının odasından çıkan Meirin, bir telsiz almak amacıyla 2.kata indi. Telsizi nereden bulacağını daha önceden 2.katın girişinde karşılaştığı ve yapacakları ile ilgili bilgi aldığı askere sormayı planlasa da onu yerinde görememişti. Bu yüzden yardım istemek amacı ile ofislere doğru yürümeye başladı. Bu sırada daha önceden fark etmediği bir şey fark etti.
2. Kat çok hareketliydi. Sağdan soldan insanlar fırlıyordu. Hem insanlara çarpmayıp hem de yerdeki kağıtlara basmadan yürümek Meirin için çok zordu. Meirin: ''Sanırım kendini tüm kirlere kapatan oda sadece Binbaşının odası. diye mırıldandı.
Etrafına biraz daha bakınan Meirin , kendisine yardım edecek kimseyi bulamadı. Herkesin işi başından aşkındı. Yine de bu durumu normal karşıladı. Ada çok kalabalıktı.Bu yüzden karargahtaki denizcilere büyük bir yük biniyor olmalıydı.Bir süre ortalıkta oyalandıktan sonra merkezi bir konumda büyük, içi çıkarılmış çember şeklinde bir masa dikkatini çekti. Bu durum nedense ona komik gelmişti. Askerleri yuvarlak bir hapishanede çalışmaya zorlanan, asla dışarı çıkamayacak mahkumlara benzetmişti. Bu aptalca düşünceyi bir kenara bırakıp onları gözlemlemeye başladı.
Çemberin iç tarafında çalışan birkaç kişi vardı. Ayrıca çemberin tam ortasında bir yığın kağıdın konduğu birkaç raf duruyordu. Bu birkaç kişi de raflardan kalan alana konumlanmış, yanlarına gelen insanlarla konuşuyorlardı. Meirin, çemberin içindeki insanlara danışabileceğini düşünerek oraya doğru gitti.
Görevliler Meirin'e , ekipmanların zemin katta tutulduğunu ve oraya inip Raff adındaki bir yetkili ile konuşursa telsizi alabileceğini söylediler. Bunu duyan Meirin, görevlilere teşekkür ettikten sonra hızlıca zemin kata yöneldi. Neden 2.kattaki herkes gibi hızlı bir şekilde hareket ettiğini bilmiyordu. Sanki o da bir şekilde ortamdaki atmosfere kapılmıştı.İçinde bu karargaha çok çabuk alışacağına dair bir his vardı.
Önce birinci kata ardından da zemin kata inen Meirin, oldukça ufak bir oda ile karşılaştı. Odanın içinde toplam ikişerli gruplar halinde dört denizcinin nöbet tuttuğunu gördü. Hangisinin Raff olduğunu düşünürken gözüne merdivenlerin sağındaki ikinci bir yer ilişti. İçeriyi gösteren büyük,kapalı bir cam ve oldukça sağlam gözüken demirden bir kapı gören Meirin, kapının kilitli olduğunu fark etti. Demir kapıyı incelerken kapının ardında birini gördü.
Siyah tenli, koca dudaklı ve mavi gözlü bir adamla göz göze gelmişti. Adam genç biri olmalıydı.Kırışıklıklardan uzak yüzü genç olduğunu kanıtlıyordu. Kulaklarında küpe, dudağında piercing olan adamın saçları,Meirin'in ilgisini çekmişti. Binbaşının kendisine gösterdiği posterdeki adamın saçları ile bu adamın saçları aynı şekilde örülmüştü. Bu bir rastlantı olabilir miydi? İçeride kilitli tutulduğuna göre bu kişi bir suçlu olmalıydı. Posterdeki adam da bir suçluydu.
Meirin bundan sonra odadaki 4 denizciden birinin yanına gidip Raff'ın odada olup olmadığını soracaktı. Telsizi aldıktan sonra da Raff'a adamın kim olduğunu sormayı düşünüyordu. Ardından da devriye için göle gitmeliydi.Çok fazla işi vardı ve o öylece dikiliyordu. Daha fazla oyalanmadan denizcilerden birinin yanına gitti.
2. Kat çok hareketliydi. Sağdan soldan insanlar fırlıyordu. Hem insanlara çarpmayıp hem de yerdeki kağıtlara basmadan yürümek Meirin için çok zordu. Meirin: ''Sanırım kendini tüm kirlere kapatan oda sadece Binbaşının odası. diye mırıldandı.
Etrafına biraz daha bakınan Meirin , kendisine yardım edecek kimseyi bulamadı. Herkesin işi başından aşkındı. Yine de bu durumu normal karşıladı. Ada çok kalabalıktı.Bu yüzden karargahtaki denizcilere büyük bir yük biniyor olmalıydı.Bir süre ortalıkta oyalandıktan sonra merkezi bir konumda büyük, içi çıkarılmış çember şeklinde bir masa dikkatini çekti. Bu durum nedense ona komik gelmişti. Askerleri yuvarlak bir hapishanede çalışmaya zorlanan, asla dışarı çıkamayacak mahkumlara benzetmişti. Bu aptalca düşünceyi bir kenara bırakıp onları gözlemlemeye başladı.
Çemberin iç tarafında çalışan birkaç kişi vardı. Ayrıca çemberin tam ortasında bir yığın kağıdın konduğu birkaç raf duruyordu. Bu birkaç kişi de raflardan kalan alana konumlanmış, yanlarına gelen insanlarla konuşuyorlardı. Meirin, çemberin içindeki insanlara danışabileceğini düşünerek oraya doğru gitti.
Görevliler Meirin'e , ekipmanların zemin katta tutulduğunu ve oraya inip Raff adındaki bir yetkili ile konuşursa telsizi alabileceğini söylediler. Bunu duyan Meirin, görevlilere teşekkür ettikten sonra hızlıca zemin kata yöneldi. Neden 2.kattaki herkes gibi hızlı bir şekilde hareket ettiğini bilmiyordu. Sanki o da bir şekilde ortamdaki atmosfere kapılmıştı.İçinde bu karargaha çok çabuk alışacağına dair bir his vardı.
Önce birinci kata ardından da zemin kata inen Meirin, oldukça ufak bir oda ile karşılaştı. Odanın içinde toplam ikişerli gruplar halinde dört denizcinin nöbet tuttuğunu gördü. Hangisinin Raff olduğunu düşünürken gözüne merdivenlerin sağındaki ikinci bir yer ilişti. İçeriyi gösteren büyük,kapalı bir cam ve oldukça sağlam gözüken demirden bir kapı gören Meirin, kapının kilitli olduğunu fark etti. Demir kapıyı incelerken kapının ardında birini gördü.
Siyah tenli, koca dudaklı ve mavi gözlü bir adamla göz göze gelmişti. Adam genç biri olmalıydı.Kırışıklıklardan uzak yüzü genç olduğunu kanıtlıyordu. Kulaklarında küpe, dudağında piercing olan adamın saçları,Meirin'in ilgisini çekmişti. Binbaşının kendisine gösterdiği posterdeki adamın saçları ile bu adamın saçları aynı şekilde örülmüştü. Bu bir rastlantı olabilir miydi? İçeride kilitli tutulduğuna göre bu kişi bir suçlu olmalıydı. Posterdeki adam da bir suçluydu.
Meirin bundan sonra odadaki 4 denizciden birinin yanına gidip Raff'ın odada olup olmadığını soracaktı. Telsizi aldıktan sonra da Raff'a adamın kim olduğunu sormayı düşünüyordu. Ardından da devriye için göle gitmeliydi.Çok fazla işi vardı ve o öylece dikiliyordu. Daha fazla oyalanmadan denizcilerden birinin yanına gitti.
Misafir- Misafir
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Denizci gruplarından biri sağlı sollu olmak üzere merdivenlerin hemen aşağısında nöbet tutuyordu. Diğer grup ise yaklaşık 10m ileride hemen karşıda benzer bir şekilde nöbet tutuyordu. Tabi ikinci grubun yanında bir merdiven yoktu. Senin merdivenlerden inmenle birlikte merdivenin yanlarındaki iki denizcide bir an için dönüp sana bakıyorlar. Bakışlarından herhangi bir rahatsızlık duymuyorsun. Büyük ihtimalle sadece kim olduğuna baktılar. Cam'ın arkasındaki zenci ise bir şeyler okuyor gibi duruyor. Oda senin merdivenlerden inmenle birlikte bir an için dönüp sana bakıyor ve tekrar okuduğu şeye dönüyor.
Merdivenin solundaki Denizciye sorunu soruyorsun. Uzman Onbaşı rütbesinde olduğunu gördüğün Denizci parmağı ile camın arkasındaki siyahi adamı göstererek '' Camın arkasındaki kişi Raff'tır, efendim. '' diyor. Senden rütbece düşük olduğu için sana efendim diye hitap etmesi gayet normal bir şey ama yinede bu hitap şekli sana olağan dışı geliyor.
Denizci'nin yanından ayrılıp Raff olduğunu öğrendiğin adamın yanına gittiğinde telsiz talebini söylüyorsun. Raff ise bir anahtar çıkartıp ona göre camın solundaki bir yere takıyor ve bir şeyi eliyle çekiyor. Elini çektiği yerden bir çıkıntı ortaya çıkıyor. Bu çıkıntının içine bir kağıt doldurup geriye doğru ittiriyor. Bu sefer aynı çıkıntı senin tarafından çıkıyor. Çıkıntının içindeki kağıda baktığında bunun iki katlı bir resmi kağıt olduğunu anlıyorsun. Kağıdın üzerinde ad,rütbe,alınan eşya,alındığı tarih,sebep,geri getirileceği süre..v.s gibi çeşitli şeyler yazıyor. '' Kağıdı doldur ve Denizci Kİmliğin ile birlikte geri koyup bana gönder. '' diyor.
Merdivenin solundaki Denizciye sorunu soruyorsun. Uzman Onbaşı rütbesinde olduğunu gördüğün Denizci parmağı ile camın arkasındaki siyahi adamı göstererek '' Camın arkasındaki kişi Raff'tır, efendim. '' diyor. Senden rütbece düşük olduğu için sana efendim diye hitap etmesi gayet normal bir şey ama yinede bu hitap şekli sana olağan dışı geliyor.
Denizci'nin yanından ayrılıp Raff olduğunu öğrendiğin adamın yanına gittiğinde telsiz talebini söylüyorsun. Raff ise bir anahtar çıkartıp ona göre camın solundaki bir yere takıyor ve bir şeyi eliyle çekiyor. Elini çektiği yerden bir çıkıntı ortaya çıkıyor. Bu çıkıntının içine bir kağıt doldurup geriye doğru ittiriyor. Bu sefer aynı çıkıntı senin tarafından çıkıyor. Çıkıntının içindeki kağıda baktığında bunun iki katlı bir resmi kağıt olduğunu anlıyorsun. Kağıdın üzerinde ad,rütbe,alınan eşya,alındığı tarih,sebep,geri getirileceği süre..v.s gibi çeşitli şeyler yazıyor. '' Kağıdı doldur ve Denizci Kİmliğin ile birlikte geri koyup bana gönder. '' diyor.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Rp out: Dün yazdığınız son paragraf ile bugün yazdığınız ilk paragraf küçük farklılıklar hariç aynı şeyden bahsediyor. Bir mahsuru olmayacaksa aynısını bir daha yazmamak için ikinci paragraftan başlıyorum. Olmadı sonradan düzenlerim.
Bir de Raff'ın kapı kilitliydi. İletişimi camın dışından kuruyoruz sanırım.O yüzden camın arkasından konuşuyormuş gibi yazıyorum. Yanlış anlamışsam söylersiniz.Burayı da duruma göre sonradan düzeltirim.
Rp in:
Meirin, merdivenin solundaki denizciye Raff'ın burada olup olmadığını sormuştu. Uzman onbaşı rütbesindeki denizci de: '' Camın arkasındaki kişi Raff'tır, efendim. '' cevabını verdi. Meirin , kendisinden büyük birinin kendisine ''efendim'' şeklinde seslenmesine alışık değildi. Bu durum onu şaşırtmıştı. Kendisini daha da şaşırtan şey ise camın arkasındaki kişinin Raff olmasıydı. Meirin camın arkasındaki kişiyi bir suçlu sanmıştı. Hatta sadece sıradan bir suçlu olduğunu düşünmekle kalmamış, suçlunun binbaşının kendisine gösterdiği posterdeki adamla alakası olduğunu düşünmüştü. Gerçeği öğrenince utandı. Yine paranoyakça düşünceleri sapıtmıştı. İçinden camın arkasındaki adamın kimliği ile daha kötü bir tahmin yapabilir miydim diye düşündü.
Meirin, kendisine yardımcı olan uzman onbaşıya yüzünde sevimli bir ifade takınmaya çalışarak teşekkür etti. Astları ile arasına duvar örmek istemiyordu. Kendisine ''efendim'' denilmesi gururunu okşasa da kendisine Meirin-san denilmesi onun için yeterliydi. Raff'ın yanına doğru gittiği sırada onlarca askerin çevresinde bir çember oluşturup, el ele tutuşarak ''Meirin- san! Meirin-san! Öl deyin ölelim!'' diye bağırdıklarını hayal etti. Yüzünü gizleyemeyeceği kadar büyük bir sırıtış kapladı.
Meirin, Raff'ın yanına gelip camın dışından ona seslendi. Affedersiniz! Devriyeye çıkmak için bir telsize ihtiyacım var; fakat karargaha yeni geldiğimden bir telsizim yok. Bana bir telsiz verebilir misiniz? Raff bunun üzerine bir anahtar çıkartıp ona göre camın solundaki bir yere taktı.Ardından da bir şeyi eliyle çekti.Elleri çok hızlı hareket ediyordu. Meirin takip etmekte zorlandı.
Elini çektiği yerden bir çıkıntı ortaya çıktı. Bu çıkıntının içine bir kağıt dolduran Raff, çıkıntıyı geriye doğru ittirdi. Bu sefer aynı çıkıntı Meirin'in tarafından çıkmıştı.
Çıkıntının içindeki kağıda bakan Meirin, kağıdın üzerinde yazan ad,rütbe,alınan eşya gibi yazıları okuduktan sonra kağıdın iki katlı bir resmi kağıt olduğunu anladı. Meirin kağıdı incelerken Raff ondan kağıdı doldurmasını ve denizci kimliği ile birlikte geri getirmesini istedi. Meirin bu formalitelerle uğraşmak istemiyordu.Yine de Raff'ı zihninde bir suçlu olarak hayal ettiğinden dolayı pişmanlık duyuyordu. Bu yüzden acele ile kağıdı doldurup kimliği ile birlikte kağıdı geri verecekti.
Bir de Raff'ın kapı kilitliydi. İletişimi camın dışından kuruyoruz sanırım.O yüzden camın arkasından konuşuyormuş gibi yazıyorum. Yanlış anlamışsam söylersiniz.Burayı da duruma göre sonradan düzeltirim.
Rp in:
Meirin, merdivenin solundaki denizciye Raff'ın burada olup olmadığını sormuştu. Uzman onbaşı rütbesindeki denizci de: '' Camın arkasındaki kişi Raff'tır, efendim. '' cevabını verdi. Meirin , kendisinden büyük birinin kendisine ''efendim'' şeklinde seslenmesine alışık değildi. Bu durum onu şaşırtmıştı. Kendisini daha da şaşırtan şey ise camın arkasındaki kişinin Raff olmasıydı. Meirin camın arkasındaki kişiyi bir suçlu sanmıştı. Hatta sadece sıradan bir suçlu olduğunu düşünmekle kalmamış, suçlunun binbaşının kendisine gösterdiği posterdeki adamla alakası olduğunu düşünmüştü. Gerçeği öğrenince utandı. Yine paranoyakça düşünceleri sapıtmıştı. İçinden camın arkasındaki adamın kimliği ile daha kötü bir tahmin yapabilir miydim diye düşündü.
Meirin, kendisine yardımcı olan uzman onbaşıya yüzünde sevimli bir ifade takınmaya çalışarak teşekkür etti. Astları ile arasına duvar örmek istemiyordu. Kendisine ''efendim'' denilmesi gururunu okşasa da kendisine Meirin-san denilmesi onun için yeterliydi. Raff'ın yanına doğru gittiği sırada onlarca askerin çevresinde bir çember oluşturup, el ele tutuşarak ''Meirin- san! Meirin-san! Öl deyin ölelim!'' diye bağırdıklarını hayal etti. Yüzünü gizleyemeyeceği kadar büyük bir sırıtış kapladı.
Meirin, Raff'ın yanına gelip camın dışından ona seslendi. Affedersiniz! Devriyeye çıkmak için bir telsize ihtiyacım var; fakat karargaha yeni geldiğimden bir telsizim yok. Bana bir telsiz verebilir misiniz? Raff bunun üzerine bir anahtar çıkartıp ona göre camın solundaki bir yere taktı.Ardından da bir şeyi eliyle çekti.Elleri çok hızlı hareket ediyordu. Meirin takip etmekte zorlandı.
Elini çektiği yerden bir çıkıntı ortaya çıktı. Bu çıkıntının içine bir kağıt dolduran Raff, çıkıntıyı geriye doğru ittirdi. Bu sefer aynı çıkıntı Meirin'in tarafından çıkmıştı.
Çıkıntının içindeki kağıda bakan Meirin, kağıdın üzerinde yazan ad,rütbe,alınan eşya gibi yazıları okuduktan sonra kağıdın iki katlı bir resmi kağıt olduğunu anladı. Meirin kağıdı incelerken Raff ondan kağıdı doldurmasını ve denizci kimliği ile birlikte geri getirmesini istedi. Meirin bu formalitelerle uğraşmak istemiyordu.Yine de Raff'ı zihninde bir suçlu olarak hayal ettiğinden dolayı pişmanlık duyuyordu. Bu yüzden acele ile kağıdı doldurup kimliği ile birlikte kağıdı geri verecekti.
En son Meirin tarafından Paz 24 Ocak 2016, 01:28 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Misafir- Misafir
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Denizci Onbaşısının yanından ayrılıp Raff'tan bir telsiz istiyorsun. Raf önce senin kağıdı doldurmanı bekliyor. Sen kağıtlarla birlikte kimliğini çıkıntıya koyduğunda Raff çıkıntıyı kendi tarafına çekip evrakları alıyor. Kağıdı ve kimliğini kontrol ettikten sonra Raff bir yere imza atıp mühür basıyor ve sol arkasındaki kapıdan başka bir odaya gidiyor. 4-5 dakikalık bir beklemenin ardından bir elinde telsiz, diğer elinde ise kırmızi bir kitap ile içeri girip az önce imzaladığı kağıda bir şeyler yazıyor.
Raff kağıtla olan işini bitirdikten sonra kağıdın üst tabakasını çekip alttaki yeşil kağıdı, kırmızı defteri ve telsizi çıkınti yoluyla senij tarafına yolluyor. Yeşil renkteki kağıt bankalarda kullanılan kağıt çeşidinin aynısı yani üstteki kağıda yazdıkların alttada gözüküyor. Kırmızi defterde ise çeşitli numaralar ve kodlar var. Numaralar genelde Denizcilerle ilgili. Kodlar ise çeşitli durumlarda Denizcilerin bir biri ile konuştukları şifreli kodları içeriyor.
Esyaları aldıktan sonra Raff " Bebek, o elindeki kitabı sakın çaldırayım deme. Ayrıca telsizde senin üzerine zimmetli. Eğer ona bir şey olursa cebinden ödersin. Ayrıca o yeşil kağıdıda kaybetme telsizi onla beraber vereceksin. Başka birşey istiyormusun ? " diyor.
Raff kağıtla olan işini bitirdikten sonra kağıdın üst tabakasını çekip alttaki yeşil kağıdı, kırmızı defteri ve telsizi çıkınti yoluyla senij tarafına yolluyor. Yeşil renkteki kağıt bankalarda kullanılan kağıt çeşidinin aynısı yani üstteki kağıda yazdıkların alttada gözüküyor. Kırmızi defterde ise çeşitli numaralar ve kodlar var. Numaralar genelde Denizcilerle ilgili. Kodlar ise çeşitli durumlarda Denizcilerin bir biri ile konuştukları şifreli kodları içeriyor.
Esyaları aldıktan sonra Raff " Bebek, o elindeki kitabı sakın çaldırayım deme. Ayrıca telsizde senin üzerine zimmetli. Eğer ona bir şey olursa cebinden ödersin. Ayrıca o yeşil kağıdıda kaybetme telsizi onla beraber vereceksin. Başka birşey istiyormusun ? " diyor.
- Aldığın Telsiz.:
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Meirin, acele ile kağıdı doldurup kimliği ile birlikte kağıdı çıkıntıya geri koydu. Raff çıkıntıyı kendi tarafına çekip evrakları aldı ve kağıt ile kimliği kontrol etti. Bir yere imza atıp mühür bastıktan sonra da sol arkasındaki kapıdan başka bir odaya gitti. Raff belli bir süre dönmeyince Meirin'in canı sıkılmıştı. Bir sorun çıkıp çıkmadığını düşündü. Bir an önce devriyeye gitmek istiyordu. Yakınındaki 4 denizciye Raff'ın nereye gittiğini sormak istediyse de bu kararından vazgeçti. Muhabbeti olmadığı kişilerle konuşurken de sıkılıyordu. Sessizce bekleyecekti.
4-5 dakikalık bir beklemenin ardından Raff bir elinde telsiz, diğer elinde ise kırmızı bir kitap ile içeri girdi. Az önce imzaladığı kağıda bir şeyler yazdı.
Raff daha sonra kağıdın üst tabakasını çekip alttaki yeşil kağıdı, kırmızı defteri ve telsizi çıkıntı ile Meirin'in tarafına yolladı.
Meirin kendi tarafına gelen nesneleri inceledi. Yeşil kağıdın ne işe yaradığını anlamamıştı. Kırmızı defterde ise çeşitli numaralar ve kodlar vardı. Numaraların Denizcilerle ilgili olduğunu düşündü.Kodlar da çeşitli durumlarda Denizcilerin birbiri ile konuştukları sifreleri içeriyor olmalıydı.Bir de küçük ,sevimli, mavi bir telsizi vardı. Telsizin görüntüsü hoşuna girmişti.
Meirin'in eşyaları incelediği sırada Raff: "Bebek, o elindeki kitabı sakın çaldırayım deme. Ayrıca telsizde senin üzerine zimmetli. Eğer ona bir şey olursa cebinden ödersin. Ayrıca o yeşil kağıdı da kaybetme telsizi onla beraber vereceksin. Başka bir şey istiyor musun? " dedi.
Raff'ın yavaş hareketlerine kıl kapan Meirin, kendisine bebek denilmesine sinirlenmişti. Yine de ilk günden biri ile arasının kötü olmasını istemiyordu. Ayrıca devriyeye çıkmak konusunda da acele ediyordu. Bu yüzden Raff'ın sorusuna nazikçe : "Hayır, teşekkür ederim.'' cevabını verdi.
Meirin yavaşça birinci kata doğru çıkarken defteri taşımanın zahmetli olduğunu düşündü. Kendi kendine: "Boş bir zamanımda bazı önemli kodları ezberlemeliyim. Böyle ellerim dolu bir şekilde dolaşamam." dedi. Bundan sonra telsizi cebine, yeşil kağıdı da kırmızı defterin arasına koyacaktı. Kırmızı defteri kaybetmemek için sol koltuğunun altına alacaktı.
Ardından da belindeki -adaya gelmeden önce çok ucuza aldığı, kopyasını yaratmak için kullanmayı planladığı- kılıcı ile birlikte devriyenin yolunu tutacaktı.
4-5 dakikalık bir beklemenin ardından Raff bir elinde telsiz, diğer elinde ise kırmızı bir kitap ile içeri girdi. Az önce imzaladığı kağıda bir şeyler yazdı.
Raff daha sonra kağıdın üst tabakasını çekip alttaki yeşil kağıdı, kırmızı defteri ve telsizi çıkıntı ile Meirin'in tarafına yolladı.
Meirin kendi tarafına gelen nesneleri inceledi. Yeşil kağıdın ne işe yaradığını anlamamıştı. Kırmızı defterde ise çeşitli numaralar ve kodlar vardı. Numaraların Denizcilerle ilgili olduğunu düşündü.Kodlar da çeşitli durumlarda Denizcilerin birbiri ile konuştukları sifreleri içeriyor olmalıydı.Bir de küçük ,sevimli, mavi bir telsizi vardı. Telsizin görüntüsü hoşuna girmişti.
Meirin'in eşyaları incelediği sırada Raff: "Bebek, o elindeki kitabı sakın çaldırayım deme. Ayrıca telsizde senin üzerine zimmetli. Eğer ona bir şey olursa cebinden ödersin. Ayrıca o yeşil kağıdı da kaybetme telsizi onla beraber vereceksin. Başka bir şey istiyor musun? " dedi.
Raff'ın yavaş hareketlerine kıl kapan Meirin, kendisine bebek denilmesine sinirlenmişti. Yine de ilk günden biri ile arasının kötü olmasını istemiyordu. Ayrıca devriyeye çıkmak konusunda da acele ediyordu. Bu yüzden Raff'ın sorusuna nazikçe : "Hayır, teşekkür ederim.'' cevabını verdi.
Meirin yavaşça birinci kata doğru çıkarken defteri taşımanın zahmetli olduğunu düşündü. Kendi kendine: "Boş bir zamanımda bazı önemli kodları ezberlemeliyim. Böyle ellerim dolu bir şekilde dolaşamam." dedi. Bundan sonra telsizi cebine, yeşil kağıdı da kırmızı defterin arasına koyacaktı. Kırmızı defteri kaybetmemek için sol koltuğunun altına alacaktı.
Ardından da belindeki -adaya gelmeden önce çok ucuza aldığı, kopyasını yaratmak için kullanmayı planladığı- kılıcı ile birlikte devriyenin yolunu tutacaktı.
Misafir- Misafir
1 sayfadaki 7 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
Similar topics
» Valko Adası[Meirin] - Kolay
» Valko Adası
» E.N.D Zac En Değersizi Zac[Bitti]
» Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
» Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
» Valko Adası
» E.N.D Zac En Değersizi Zac[Bitti]
» Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
» Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
1 sayfadaki 7 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz