Valko Adası[Meirin][Bitti]

Çöp kutusunu yaratıp kutunun arkasına geçti. Dikkatini toplayıp Aerocab Gun saldırısını yapmaya hazırlandığı anda büyük bir gürültü duydu. Hemen ardından da kolunda bir acı hissetti. Koluna baktığında vurulduğunu anladı; fakat canı o kadar da acımıyordu. Hissettiği acı,birkaç tane iğnenin yavaşça koluna batırılmasına benziyordu. Şanslıydı. Çöp kutusu merminin hızını yavaşlatmış olmalıydı. Gerçi planındaki gibi mermiler kendisine ulaşamasaydı daha güzel olacaktı. Yine de mermi kolu yerine daha hayati bir organına gelebilirdi. Bu yüzden kaderine kızmak yerine tanrıya şükretti.

Tam bu anda bir şeyin yere atıldığını duydu. Bu sesi, şiddeti sürekli artan ayak sesleri takip etti. Biri üzerine geliyor olmalıydı. Acaba gelen kişi Jack miydi? Normalde çoktan ölmüş olması gerektiğini düşünüyordu. Üzerine gelecek 1-2 kurşun işini bitirebilirdi; fakat ikinci bir silah sesi duymamıştı. Yoksa Jack'in mermisi mi bitmişti? Büyük ihtimal düşündüğü gibi olmuştu. O zaman şu an üzerine doğru gelen kişi de Jack olmalıydı. Hemen kendini toparlayıp sıradaki hamlesini yapmalıydı.

Meirin, ilk önce sesin geldiği yöne doğru çöp kutusunu fırlatacaktı. Kutuyu fırlatmada ki tek amacı görüşünü genişletmekti. Yoksa kutuyu fırlatsa bile bir halt olmayacağını çoktan anlamıştı. Lanet kutu hiçbir işine yaramıyordu. Gerçi bu durumda kutunun bir suçu yoktu. Meyvesini daha düzgün kullanabilseydi kutu daha sağlam olacaktı ve kendisi de yaralanmayacaktı.
Kutuyu fırlattıktan sonra acele etmeyecek ve Jack'in hamlesini bekleyecekti. Jack'in elinde dikenli bir sopa olsa da kendisinde de 100 bin beli bayıldığı bir kılıç vardı. Eğer yakın dövüşe girilirse bir şansı olabileceğini düşünüyordu. Gerçi masaya sinmiş olan korkak adamın da tabancası varsa dövüş çoktan bitmişti. Yine de bunu düşünmenin zamanı değildi. Meirin, sesin geldiği yöne doğru kutuyu fırlattı ve gözleri ile Jack'i aramaya başladı.

Meirin kutuyu fırlattı. İsabet ettirebilmiş miydi? Jack neredeydi? Lanet kutunun parçaları havada uçuştuğundan hala net bir şey göremiyordu.Kutuyu fırlattıktan hemen sonra bir camın kırılma sesini duymuştu. Bu sesi de 'pouf' şeklinde bir ses takip etmişti. Yoksa saldırısı işe yaramış ve Jack'i aşağı mı uçurmuştu? Gerçi bu iyi bir şey değildi. Jack aşağı düşmüş ve ölmüşse ayvayı yemişti. Yüzbaşı ona kızacaktı. Jack aşağı düşmüş ve kaçmaya başlamışsa da yüzbaşı ona kızacaktı. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyıktı.

Tam bu sırada masaya sinmiş korkak adam cebinden bir tabanca çıkardı ve kendisine ateş etti. Meirin o an gerçekten öleceğini düşünmüştü. Gözlerini bir an için kapamıştı. 3 el silah sesi duydu; fakat hala hayattaydı. Adam onu vuramamış olmalıydı. Acaba hiç görmediği annesi, onu kadir gecesinde mi doğurmuştu? Şu 2 dakikalık zaman diliminde defalarca ölümden dönmüştü.

Gözlerini açtığında kızıl saçlı adam silahını yere doğru atmıştı ve kütüphaneye doğru koşuyordu. Kütüphaneye ulaşan adam acele ile kitapları karıştırmaya başladı. Acaba kitapların arasında başka bir silah daha mı vardı? Meirin ilk önce bu adamın işini bitirmeliydi.

Bundan sonra hızla adamın üstüne koşacak ve kılıcı ile işini bitirmeye çalışacaktı. Adamın işini ne kadar erken bitirirse o kadar iyiydi. Bir an önce Jack'in tam olarak nereye düştüğünü görmesi gerekiyordu. Ayrıca bu gürültüde bir şeylerin ters gittiğinin anlaşılmaması imkansızdı. Ofise destek gelebilirdi. Ofise destek gelirse aşağı inip telsizini alamazdı. Telsizini alamazsa da yüzbaşına haber veremezdi. Her saniye çok önemliydi. Kaybedecek vakti yoktu. Hemen masanın üstüne çıkıp kızıl saçlı adama doğru koşmaya başladı.

Meirin, kızıl saçlı adamın üzerine doğru koşmaya başladı. Bunu gören kızıl saçlı adam panikleyip birkaç kitabı yere düşürdü. Meirin adamın ne yapmaya çalıştığını anlayamadı. Kaçacak yeri yoktu. Neden hala kitapları karıştırmakla uğraşıyordu ki? Gerçi adamın yaptığı hareketlerin artık bir önemi kalmamıştı. Aralarındaki mesafe 3-4 metreye inmişti ve birazdan kılıcıyla işini bitirecekti. Adamın ancak başka bir yere ışınlanırsa kendisinden kurtulabileceğini düşünüyordu
Tam o sırada kütüphane ve bağlantılı olduğu duvar hızlıca sola kaydı ve gizli bir bölüm ortaya çıktı. Yoksa biraz önce olmasına imkansız gözüyle baktığı şey mi oluyordu? Adam hemen gizli bölmeye doğru atladı. Ardından da Meirin yetişemeden duvar tekrar eski haline geldi.

Meirin ''Lanet olsun'' diyerek duvarı yumruklamaya başladı. Yine işi batırmıştı. Hem Jack'i hem de bu adamı elinden kaçırmıştı.Duvarları yumrukladığı sırada bundan önceki son ciddi görevinde de başarısız olduğunu hatırladı. Son görevinde önce bir hükümet görevlisini koruyamayıp kaçırılmasına sebep olmuş ardından da koruması gereken iki meyveyi de koruyamamıştı. Neden hep böyle oluyordu? Neden her seferinde başarısız olmak zorundaydı? Niçin elini attığı hiçbir iş rast gitmiyordu? Bu hep böyle mi olacaktı? Her zaman kaybeden tarafta mı bulunacaktı? Sonra böyle düşündüğü için kendine kızdı. Henüz hiçbir şeyin bittiği yoktu.

Acele ile kitaplıktaki kitapları karıştırmaya başlayan Meirin: Evet Jack çoktan kaçmış olabilir. Sesleri duyan adamlar her an odaya dalabilir. Kimse sesleri duymamış olsa bile gizli bölmeye kaçan herif onları buraya çekebilir. Kimse buraya gelmese bile aşağı inip telsizi alana kadar birileriyle karşılaşabilirim. Ayrıca sol kolumu çok zorlamamam gerekiyor. İçerideki karışıklıklardan dolayı dışarıdaki denizcilerin de fark edilmiş olma ihtimali var. Yine de şimdi pes edemem, bir yolunu bulmalıyım. diye söylendi.

Kitapları karıştırarak bir sonuca varabileceğini umuyordu. Gizli geçitin açılmasını kütüphanedeki kitapların tetiklediğine inanıyordu çünkü. Yine de bir sonuca ulaşamazsa önce Jack'in uçtuğu bölüme bakıp Jack'in yerini tespit edecek, sonra da hızlıca telsiz ve defterini koyduğu yere doğru hareketlenecekti.

Meirin acele ile kitapları karıştırmaya başladı. Önce kitabın mekanizmayı tetikleyip tetiklemediğine bakıyor, ardından da aynı kitabı tekrar denememek için kitabı bir köşeye fırlatıyordu. Beş, on, on beş... bir köşeye fırlattığı kitapların haddi hesabı yoktu. Yine de bir türlü doğru kitabı bulamıyordu. Bırakmayı düşünse de kitapları kurcalamaya devam etti. 2-3 dakika sonra doğru kitabı bulmuş ve geçidi açmayı başarmıştı. Geçidin arkasındaki oda karanlık olduğundan pek bir şey göremiyordu. Yine de odanın ufak bir oda olduğunu seçebiliyordu. Ayrıca yerde açılıp kapanabilen bir kapak görmüştü. Kapağın ne işe yaradığını düşündüğü sırada siren sesleri ile birlikte tekrar eden bir ses duydu: Kendini imha etme mekanizması devrede. Son üç dakika.

Bunu duyan Meirin iyice panikledi. Manyak herif tüm fabrikayı havaya mı uçuracaktı? Eğer 3 dakikası varsa kaçmaya çalışması anlamsızdı. Bir şekilde bahsedilen mekanizmayı durdurmalıydı. Hızlıca geçitten geçip odaya dalmalıydı. Vaktinin az olduğunu bilmesine rağmen içeri dalmadan önce cam kenarına gidip Jack'in uçtuğu yere baktı. Jack hala yerde yatıyordu. Bu mesafeden Jack'İn hayatta olup olmadığını anlayamazdı. Yine de en azından bir yere kaçtığı yoktu. Bu duruma sevinmişti. Artık geçide doğru hareketlenebilirdi.

Meirin hızlıca geçitten geçip odaya dalacaktı. Kızıl saçlı herif çoktan kaçmış olabilirdi. Eğer kaçmadıysa bir şekilde onu mekanizmayı iptal ettirmek için zorlamayı düşünüyordu.

Meirin odayı incelediğinde kapak dışında bir şey göremedi. Kapağı kaldırdığında kapağın altında bir merdiven boşluğu olduğunu gördü. Demek ki bu oda sadece bir yanıltmacaydı. Adamın asıl kaçtığı yer odanın altıydı. Hemen aşağı inmeye başladı. Aşağı inerken kolu acıdığından hızını düşürmek zorunda kaldı. İyice vakit kaybetmişti. Bombanın patlamasına çok az bir vakit kalmış olmalıydı.

Aşağı indiğinde 30-40 metrekarelik bir oda gördü. Bu oda da dolu sayılmazdı. Odanın tepesinde bir lamba, solunda ise açık bir pencere gördü. Kızıl saçlı herif buradan kaçmış olabilirdi. Meirin kızıl saçlı adamı kovaladıkça onun önemli biri olduğunu düşünmeye başlıyordu. Ancak yetkili bir kişi böyle bir düzeneği devreye sokabilirdi. Eğer kızıl saçlı herif aradığı patronsa ve onu elinden kaçırdıysa yüzbaşından azar işitecekti. Gerçi patlamış ve tüm organları ayrı tarafa dağılmış biri azar işitemezdi. Önce bombayı durdurmalıydı. Biraz daha bakındığında pencerenin karşısındaki bomba düzeneğini gördü. Hemen düzeneğin yanına koşacak ve düzeneği inceleyip durdurmaya çalışacaktı.