Valko Adası[Meirin][Bitti]
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
3 sayfadaki 7 sayfası
3 sayfadaki 7 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Telefonu tekrar cevap vermeden bağırmaya başlayan yüzbaşının suratına kapatıyorsun, bir haklılık payın olsa iyi olur, yoksa daha ilk gününde cezalardan ceza beğenmen gerekebilir. Arka tarafta oluşturduğun kopyan kapıyı açınca boş fabrikada top patlamışçasına gürültü çıkıyor, çünkü ağır kapı sertçe arkasında ki duvara çarpıyor, fabrikayı yavaş açmasını söylesen bir şey olmazdı halbuki, kopyan kayboldukan sonra içeriye dair bir şey göremediğini farkediyorsun, her ne kadar terkedilmiş bir fabrika olsa da bir şeyler var ve görüşünü kapatıyor.
Bir süre bekledikten sonra, Binbaşının sana yakalamanı emrettiği adam kapıyı kontrol etmek için geliyor, dışarı çıkıp etrafına bakıyor ve kapıyı kapatıp geri giriyor. Ondan bir 15 dakika sonra da Yüzbaşı Tuhat ve Tuhatta geliyor. İkisi de çok öfkeli görünse de, senden detay istiyorlar..
Bir süre bekledikten sonra, Binbaşının sana yakalamanı emrettiği adam kapıyı kontrol etmek için geliyor, dışarı çıkıp etrafına bakıyor ve kapıyı kapatıp geri giriyor. Ondan bir 15 dakika sonra da Yüzbaşı Tuhat ve Tuhatta geliyor. İkisi de çok öfkeli görünse de, senden detay istiyorlar..
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Meirin Den Den Mushi'yi yüzbaşının suratına kapamıştı. Aynı gün içinde 2. kez üst rütbesinden birinin suratına kapıyordu. Hocası İzumi gibi cesur olmaya çalışmak güzel bir davranıştı.Yine de olayı abartmıştı. Geçerli bir bahanesi olsa da ceza yemekten kurtulamayacağını düşünüyordu. Belki suçlular yakalanırsa cezadan kurtulabilir, hatta ödül bile alabilirdi. Ya da bu olayda başarılı olsa bile ceza yediğiyle kalırdı. Belki de adadaki ilk gününde hem ceza yer hem de ödül alırdı. Bugün normal bir gün değildi.O yüzden kendini her şeye hazırlayan Meirin, çatıya çıkmanın yollarını aramaya başladı.
Çevresinde merdiven veya merdiven görevinde kullanabileceği bir nesne bulamayan Meirin, mecburen çatıya tırmanmaktan vazgeçmişti. Bu yüzden planladığı gibi fabrikanın arkasına gidip bir giriş aradı. Aradığı girişi bulan Meirin şanslı olduğunu düşündü. Hemen fabrikaya 10 metre uzaklıktaki gri renkli, büyük bir çöp kutusunun arkasına saklandı ve Kapının orada bekleyen kopyasına ''Aç'' emrini verdi.
Kopyası kapıyı açınca fabrikada inanılmaz bir gürültü koptu. Gürültü o kadar şiddetliydi ki gürültünün tüm adada duyulmuş olabileceğini düşündü. Kopyası ağır kapıyı tüm gücüyle itmiş ve kapının arkasındaki duvara hızlıca çarpmasına sebep olmuştu.Ah lanet kopya! Neden kapıyı açmak için tüm gücünü kullanmıştı ki? Sesli bir şekilde ''Aptal Meirin!'' dedikten sonra kopyasını yok etti. Ardından da böyle yaptığı için kendisine kızdı. Kendisine de aptal demişti çünkü. Acaba kapıyı yavaşça aç deseydi bir şey değişir miydi? Bundan emin olamadı. Kopyaları her dediğini anlayamıyordu. Artık yapacak bir şey yoktu. Yakalanmadan içeriyi gözetlemeye çalışacaktı.
Kapı açılmış olsa da içeriye dair hiçbir şey göremiyordu. Görüşünü kapatan bazı nesneler vardı. Buranın terk edilmiş bir fabrika olduğundan emindi. O zaman içeride neden hala eşyalar vardı? Biraz daha yaklaşmayı düşündüyse de bu fikrinden vazgeçti. Biri elbet kapıyı kapatmak için çıkacaktı. Ona görülüp yerini belli edemezdi.
Bir süre bekledikten sonra Binbaşının yakalamasını emrettiği adam, kapıyı kontrol etmek için geldi. Dışarı çıkıp etrafına bakınmaya başladı. Meirin çok heyecanlanmıştı. Tüm karargahın bulmak için tetikte beklediği suçluyu kendisi bulmuştu. Aralarında sadece 5-10 metre vardı. Kalbi çok hızlı atıyordu. Sakinleşmeye çalışsa da sakinleşemiyordu. Sanki kalp atışlarının sesi az önce hızla çarpılan kapının çıkardığı sesten daha fazlaydı. Sakinleşmeliydi. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve fark edilmemeyi umdu.
Aradığı suçlu kendisini fark etmemiş ve tekrar fabrikanın içene girmişti. Çok rahatladı ve sırt üstü bir şekilde yere uzanıp gök yüzüne baktı. Az önceki gerilimden dolayı içeriyi gözlemeye çalışmaktan vazgeçmişti. Birkaç dakika daha böyle uzanıp gökyüzünü seyredecekti. Ardından da fabrikanın ön girişini görecek bir yere geçip gelecek desteği bekleyecekti.
Yaklaşık 15 dakika sonra yüzbaşı Tuhat ve Tuhatta'nın geldiğini gören Meirin, hemen onların yanına doğru gidip asker selamı verdi. Tuhat'ın ilk gördüğündeki gülümsemesi kaybolmuştu. Güneş gözlüğünden gözlerini göremese de çatık kaşlarından kendisine öfkeli olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Den Den Mushi'yi iki kere suratına kapattığı yüzbaşı Tuhatta ise Meirin'i öldürecek gibi bakıyordu. Meirin hafif bir suçluluk duygusuyla başını öne eğdiği sırada iki yüzbaşı, Meirin'den kendilerine olayı daha detaylı anlatmasını isteyecekti.
Meirin bundan sonra yüzbaşı Tuhatta'ya göle doğru gittiği sırada bir anda kendini ara sokaklarda bulduğunu, ara sokaklarda ilerlerken sırtında çift el kılıç taşıyan bir adam ile karşılaştığını, tam o sırada yüzbaşının kendisini aradığını ve suçlu olduğunu hissettiği adam şüphelenmesin diye Den Den Mushiyi yüzüne kapattığını anlatacaktı. Olayları bu kısma kadar anlattıktan sonra Yüzbaşı Tuhatta'dan içten bir özür dileyecek ve olayları anlatmaya devam edecekti.
Adamı takip etmeye karar vermesini , Adamın evsizleri öldürdüğünü fark etmesini, adamın fabrikaya girmesini de anlattıktan sonra neden ikinci kez telefonu yüzüne kapattığını açıklayacak ve tekrardan bir özür dileyecekti. Ardından da aradıkları suçlunun da fabrikanın içinde olduğunu belirtecekti. Raffus meselesini ve içerideki garip eşyaları da açıklamayı ihmal etmeyecekti tabi.
Tüm bunları dedikten sonra da iki yüzbaşına ne emredeceklerini soracak ve gelecek emre göre hareket edecekti.
Çevresinde merdiven veya merdiven görevinde kullanabileceği bir nesne bulamayan Meirin, mecburen çatıya tırmanmaktan vazgeçmişti. Bu yüzden planladığı gibi fabrikanın arkasına gidip bir giriş aradı. Aradığı girişi bulan Meirin şanslı olduğunu düşündü. Hemen fabrikaya 10 metre uzaklıktaki gri renkli, büyük bir çöp kutusunun arkasına saklandı ve Kapının orada bekleyen kopyasına ''Aç'' emrini verdi.
Kopyası kapıyı açınca fabrikada inanılmaz bir gürültü koptu. Gürültü o kadar şiddetliydi ki gürültünün tüm adada duyulmuş olabileceğini düşündü. Kopyası ağır kapıyı tüm gücüyle itmiş ve kapının arkasındaki duvara hızlıca çarpmasına sebep olmuştu.Ah lanet kopya! Neden kapıyı açmak için tüm gücünü kullanmıştı ki? Sesli bir şekilde ''Aptal Meirin!'' dedikten sonra kopyasını yok etti. Ardından da böyle yaptığı için kendisine kızdı. Kendisine de aptal demişti çünkü. Acaba kapıyı yavaşça aç deseydi bir şey değişir miydi? Bundan emin olamadı. Kopyaları her dediğini anlayamıyordu. Artık yapacak bir şey yoktu. Yakalanmadan içeriyi gözetlemeye çalışacaktı.
Kapı açılmış olsa da içeriye dair hiçbir şey göremiyordu. Görüşünü kapatan bazı nesneler vardı. Buranın terk edilmiş bir fabrika olduğundan emindi. O zaman içeride neden hala eşyalar vardı? Biraz daha yaklaşmayı düşündüyse de bu fikrinden vazgeçti. Biri elbet kapıyı kapatmak için çıkacaktı. Ona görülüp yerini belli edemezdi.
Bir süre bekledikten sonra Binbaşının yakalamasını emrettiği adam, kapıyı kontrol etmek için geldi. Dışarı çıkıp etrafına bakınmaya başladı. Meirin çok heyecanlanmıştı. Tüm karargahın bulmak için tetikte beklediği suçluyu kendisi bulmuştu. Aralarında sadece 5-10 metre vardı. Kalbi çok hızlı atıyordu. Sakinleşmeye çalışsa da sakinleşemiyordu. Sanki kalp atışlarının sesi az önce hızla çarpılan kapının çıkardığı sesten daha fazlaydı. Sakinleşmeliydi. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve fark edilmemeyi umdu.
Aradığı suçlu kendisini fark etmemiş ve tekrar fabrikanın içene girmişti. Çok rahatladı ve sırt üstü bir şekilde yere uzanıp gök yüzüne baktı. Az önceki gerilimden dolayı içeriyi gözlemeye çalışmaktan vazgeçmişti. Birkaç dakika daha böyle uzanıp gökyüzünü seyredecekti. Ardından da fabrikanın ön girişini görecek bir yere geçip gelecek desteği bekleyecekti.
Yaklaşık 15 dakika sonra yüzbaşı Tuhat ve Tuhatta'nın geldiğini gören Meirin, hemen onların yanına doğru gidip asker selamı verdi. Tuhat'ın ilk gördüğündeki gülümsemesi kaybolmuştu. Güneş gözlüğünden gözlerini göremese de çatık kaşlarından kendisine öfkeli olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Den Den Mushi'yi iki kere suratına kapattığı yüzbaşı Tuhatta ise Meirin'i öldürecek gibi bakıyordu. Meirin hafif bir suçluluk duygusuyla başını öne eğdiği sırada iki yüzbaşı, Meirin'den kendilerine olayı daha detaylı anlatmasını isteyecekti.
Meirin bundan sonra yüzbaşı Tuhatta'ya göle doğru gittiği sırada bir anda kendini ara sokaklarda bulduğunu, ara sokaklarda ilerlerken sırtında çift el kılıç taşıyan bir adam ile karşılaştığını, tam o sırada yüzbaşının kendisini aradığını ve suçlu olduğunu hissettiği adam şüphelenmesin diye Den Den Mushiyi yüzüne kapattığını anlatacaktı. Olayları bu kısma kadar anlattıktan sonra Yüzbaşı Tuhatta'dan içten bir özür dileyecek ve olayları anlatmaya devam edecekti.
Adamı takip etmeye karar vermesini , Adamın evsizleri öldürdüğünü fark etmesini, adamın fabrikaya girmesini de anlattıktan sonra neden ikinci kez telefonu yüzüne kapattığını açıklayacak ve tekrardan bir özür dileyecekti. Ardından da aradıkları suçlunun da fabrikanın içinde olduğunu belirtecekti. Raffus meselesini ve içerideki garip eşyaları da açıklamayı ihmal etmeyecekti tabi.
Tüm bunları dedikten sonra da iki yüzbaşına ne emredeceklerini soracak ve gelecek emre göre hareket edecekti.
Misafir- Misafir
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Başından geçenleri anlattığında yüzbaşının yüzündeki kızgınlık ifadesi geçiyor. Yüzbaşı '' Doğru olanı yapmışsın. Eğer şüphelenseydiler izlerini kaybedebilirdik ama yinede özel Denizci kodları'nı kullanarak bana bir şekilde haber verebilirdin. '' diyor. Kodlardan bahsedince, aklına denizci üssündeki zenci ve onun verdiği kitap geliyor. O kitapta bu tarz durumlar için çeşitli kodlar bulunuyor olmalıydı.
Yüzbaşı Tuhatta tüm anlattıklarını dinleyip bir kaç saniye iyice düşündükten sonra '' İçeride kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Bir tuzakta olabilir. O yüzden birinin içeri girip bizi bilgilendirmesi lazım. Bu kişide sen oluyorsun. Bizde iki gruba ayrılıp fabrikayı saracağız. Senin işaretini aldığımız gibi içeri gireriz. '' diyor ve bir cevap bekleyen gözler ile sana bakıyor. Daha dikkatli baktığında Yüzbaşıların beraberinde 10 er getirdiğini görüyorsun.
Eğer fabrikayı inceleyecek olursan; Malların yüklendiğini düşündüğün önde tarafta olan bir tane büyük, arkada ise ufak bir giriş göreceksin. Ayrıca çatı tarafında da bir açıklık var ama içeri girişi sağlıyor mu emin değilsin.
Yüzbaşı Tuhatta tüm anlattıklarını dinleyip bir kaç saniye iyice düşündükten sonra '' İçeride kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Bir tuzakta olabilir. O yüzden birinin içeri girip bizi bilgilendirmesi lazım. Bu kişide sen oluyorsun. Bizde iki gruba ayrılıp fabrikayı saracağız. Senin işaretini aldığımız gibi içeri gireriz. '' diyor ve bir cevap bekleyen gözler ile sana bakıyor. Daha dikkatli baktığında Yüzbaşıların beraberinde 10 er getirdiğini görüyorsun.
Eğer fabrikayı inceleyecek olursan; Malların yüklendiğini düşündüğün önde tarafta olan bir tane büyük, arkada ise ufak bir giriş göreceksin. Ayrıca çatı tarafında da bir açıklık var ama içeri girişi sağlıyor mu emin değilsin.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Meirin başından geçenleri anlattıktan sonra Yüzbaşının kızgın surat ifadesinin kaybolduğunu fark etti. Bu iyi bir şeydi. Demek ki ona olan siniri geçmişti. Birkaç saniye sonra kendisine dönen Yüzbaşı: Doğru olanı yapmışsın. Eğer şüphelenseydiler izlerini kaybedebilirdik; ama yine de özel Denizci Kodları'nı kullanarak bana bir şekilde haber verebilirdin. ' dedi.
Yüzbaşı haklı olsa da Meirin kodların bulunduğu kitabı alalı henüz 2 saat bile olmamıştı. Bu kısa sürede kodları ezberlemesi mümkün değildi. Yine de hazır siniri geçmişken tekrardan yüzbaşını sinirlendirmek istemediğinden başını sallayıp yüzbaşını onaylamakla yetindi.
Konuşmaya devam eden Tuhatta: '' İçeride kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Bir tuzak da olabilir. O yüzden birinin içeri girip bizi bilgilendirmesi lazım. Bu kişi de sen oluyorsun. Biz de iki gruba ayrılıp fabrikayı saracağız. Senin işaretini aldığımız gibi içeri gireriz.'' diye ekledi. Ardından da cevap bekleyen gözlerle kendisine baktı.
Meirin içeriye giren kişinin, kendisinden daha güçlü olduklarına inandığı iki yüzbaşından biri olması gerektiğini düşünüyordu. Yine de kendi korkaklığından dolayı böyle düşündüğünü hissettiğinden içeri kendi girmeye karar verdi. Artık resmi bir denizci olduğuna göre cesur olmalıydı.
Meirin Tuhatta'ya iyice yaklaşarak: ''Daha önce anlattığım gibi.'' dedi. Ardından da diğer yüzbaşına bakıp dinlediğinden emin olduktan sonra konuşmaya devam etti: ''Daha önce anlattığım gibi, sizler girene kadar fabrikaya olan girişleri incelediğimi söylemiştim. Biri önden biri arkadan olmak üzere iki giriş var. Bir de çatıdaki açıklıkları sayarsak üç giriş oluyor;fakat çatıdan girmenin bir yolunu bulamadım. diyen Meirin biraz duraksadı ve yüzünde tatlı bir ifade takınarak : O zaman ben izninizle arka taraftan fabrikaya gireceğim efendim. Beklediğiniz işareti de çatıdaki açıklıklardan yapacağım. Bana güvenebilirsiniz. dedi.
Meirin bundan sonra fabrikanın arka tarafına gidecek ve içeri dalmadan önce,15 dakika önce saklandığı büyük çöp kutusuna sol eliyle dokunacaktı. Ardından da yavaşça kapıyı açıp içeri dalacaktı. Fark edilme ihtimali çok yüksek olsa da kendini belli bir süre koruyabilirdi. Ardından da duruma göre işareti verirdi. Böyle düşünen Meirin harekete geçti.
Yüzbaşı haklı olsa da Meirin kodların bulunduğu kitabı alalı henüz 2 saat bile olmamıştı. Bu kısa sürede kodları ezberlemesi mümkün değildi. Yine de hazır siniri geçmişken tekrardan yüzbaşını sinirlendirmek istemediğinden başını sallayıp yüzbaşını onaylamakla yetindi.
Konuşmaya devam eden Tuhatta: '' İçeride kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Bir tuzak da olabilir. O yüzden birinin içeri girip bizi bilgilendirmesi lazım. Bu kişi de sen oluyorsun. Biz de iki gruba ayrılıp fabrikayı saracağız. Senin işaretini aldığımız gibi içeri gireriz.'' diye ekledi. Ardından da cevap bekleyen gözlerle kendisine baktı.
Meirin içeriye giren kişinin, kendisinden daha güçlü olduklarına inandığı iki yüzbaşından biri olması gerektiğini düşünüyordu. Yine de kendi korkaklığından dolayı böyle düşündüğünü hissettiğinden içeri kendi girmeye karar verdi. Artık resmi bir denizci olduğuna göre cesur olmalıydı.
Meirin Tuhatta'ya iyice yaklaşarak: ''Daha önce anlattığım gibi.'' dedi. Ardından da diğer yüzbaşına bakıp dinlediğinden emin olduktan sonra konuşmaya devam etti: ''Daha önce anlattığım gibi, sizler girene kadar fabrikaya olan girişleri incelediğimi söylemiştim. Biri önden biri arkadan olmak üzere iki giriş var. Bir de çatıdaki açıklıkları sayarsak üç giriş oluyor;fakat çatıdan girmenin bir yolunu bulamadım. diyen Meirin biraz duraksadı ve yüzünde tatlı bir ifade takınarak : O zaman ben izninizle arka taraftan fabrikaya gireceğim efendim. Beklediğiniz işareti de çatıdaki açıklıklardan yapacağım. Bana güvenebilirsiniz. dedi.
Meirin bundan sonra fabrikanın arka tarafına gidecek ve içeri dalmadan önce,15 dakika önce saklandığı büyük çöp kutusuna sol eliyle dokunacaktı. Ardından da yavaşça kapıyı açıp içeri dalacaktı. Fark edilme ihtimali çok yüksek olsa da kendini belli bir süre koruyabilirdi. Ardından da duruma göre işareti verirdi. Böyle düşünen Meirin harekete geçti.
Misafir- Misafir
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Planını yüzbaşılara anlattıktan sonra harekete geçiyorsun. Onlarda peşlerine beşer er alıp biri ön tarafta, diğeri ise sol çaprazda bekliyor. Sen ise dikkatli bir şekilde tekrardan fabrikanın arkasına gidiyorsun.
Fabrikanın arkası daha öncede gördüğün gibi köhne bir yer. Etrafta çok sayıda kırık Valko mermeri ve bir kaç tane eski konteyner var. Sen hepsini geçip kapı'nın bir kaç metre ötesine kadar geldiğinde kapının ötesinden gelen bir ses duyuyorsun. Biri kapıyı açıyordu. Fark edilmemek için eski konteynerlardan birinin arkasına saklanıyorsun.
Bir iki saniye sonra kapıdan iki adam çıkıyor. Adamlardan biri işçi tulumu giyiyor ve üstü mermer tozu kaplı, diğer adam ise motorcu ceketi altına kirli atlet giymiş epey iri bir adam. Adamın 2m'den biraz uzun, 150 kilodan'da biraz hafif olduğunu tahmin ediyorsun ama uzaktan gözlem yoluyla bir tahmin yaptığın için çokta emin değilsin. Ayrıca adamın belinde bir tane tabanca var. Tabanca siz Denizcilerin kullandığından daha iyi bir model. Sağ elinde ise boyuna uygun bir beyzbol sopası var.
Kapıdan çıkan adamlar sigara içmeye başlıyor. Kendi aralarında ne konuştuklarını tam olarak duyamıyorsun ama '' Sevkiyat, gun gladio ve aile '' gibi bir kaç kelime duyuyorsun.
Durum: Arkasına saklandığın konteyner ile adamlar arasında çaprazlama 15m var. Önünde bir konteyner daha var. O konteyner ile adamların arasında 4m var. Sessiz bir şekilde ikinci konteyner'ın yanına gidebilirsin.
Fabrikanın arkası daha öncede gördüğün gibi köhne bir yer. Etrafta çok sayıda kırık Valko mermeri ve bir kaç tane eski konteyner var. Sen hepsini geçip kapı'nın bir kaç metre ötesine kadar geldiğinde kapının ötesinden gelen bir ses duyuyorsun. Biri kapıyı açıyordu. Fark edilmemek için eski konteynerlardan birinin arkasına saklanıyorsun.
Bir iki saniye sonra kapıdan iki adam çıkıyor. Adamlardan biri işçi tulumu giyiyor ve üstü mermer tozu kaplı, diğer adam ise motorcu ceketi altına kirli atlet giymiş epey iri bir adam. Adamın 2m'den biraz uzun, 150 kilodan'da biraz hafif olduğunu tahmin ediyorsun ama uzaktan gözlem yoluyla bir tahmin yaptığın için çokta emin değilsin. Ayrıca adamın belinde bir tane tabanca var. Tabanca siz Denizcilerin kullandığından daha iyi bir model. Sağ elinde ise boyuna uygun bir beyzbol sopası var.
Kapıdan çıkan adamlar sigara içmeye başlıyor. Kendi aralarında ne konuştuklarını tam olarak duyamıyorsun ama '' Sevkiyat, gun gladio ve aile '' gibi bir kaç kelime duyuyorsun.
Durum: Arkasına saklandığın konteyner ile adamlar arasında çaprazlama 15m var. Önünde bir konteyner daha var. O konteyner ile adamların arasında 4m var. Sessiz bir şekilde ikinci konteyner'ın yanına gidebilirsin.
- Not:
- * Önceki turunda çöp kutusundan bahsetmişsin. Ben böyle bir şey olduğunu söylememiştim. Kurguyu çok etkilemediği için bir şey demedim ama ileride şu şekilde yazarsan daha iyi olur '' Fabrikanın yakınında çöp kutusu arayacaktım. Eğer bulursam arkasına saklanıp kopyama aç diyecektim.''. Yani benim sana net söylemediğim şeyler konusunda kesinlikten bahsetme.
* Birde benim yazdıklarımı direk kopyalayıp yazma. Sen direk attığım konuşmaları bile eklemişsin. Çok uzun yazmak zorunda değilsin. Yeteri kadar olduğu sürece uzunluk bizim açımızdan bir dert değil. Yine uzun yazmak istiyorsan olan olaylar hakkındaki düşüncelerini, geçmişinden bir kesiti...v.s belirtebilirsin.
* Konunun başındaki zenci sana '' başka bir şey istiyormusun '' derken silah falan lazım mı anlamında sormuştu. İsteseydin onuda verecekti.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Out:
Meirin sessizce fabrikanın arkasına geldi. Etraftaki çok sayıda Valko Mermeri'ne basmadan yürümekte zorlanıyordu. Yine de ses çıkarmamak için buna dikkat etmeliydi. Eski konteynerları bir bir geçip kapıya yaklaştığı sırada kapının öbür tarafından gelen bir ses duydu. Panikleyen Meirin, hızlıca geri doğru gidip konteynerlardan birinin arkasına saklandı.
Bir iki saniye sonra kapıdan iki adam çıktı.İşçi tulumu giyen adamın üstü mermer tozu ile kaplıydı. Meirin; terk edilmiş bir fabrikadan çıkan birinin üstünün neden mermer tozu ile kaplı olduğunu düşündüğü sırada gözü diğer adama kaydı. Diğer adam, motorcu ceketinin altına kirli bir atlet giymişti.o da bir işçiye benziyordu. Adam çok iriydi. O kadar iriydi ki çocukken hep beraber avlamaya çalıştıkları vahşi ayılara benziyordu. 2 metre var mıydı?''Hayır, bu dev ayı 2 metreden de fazla.'' diye düşündü. Meirin adamın yaklaşık 150 kilo kadar olduğunu hesaplamıştı. Gerçi bundan tam emin değildi. Zaten önemli olan da adamın kilosundan çok belindeki kaliteli tabanca ve sağ elinde tuttuğu büyük beyzbol sopasıydı. Büyük adam tehlikeliydi.
Meirin sigara içmeye başlayan adamları dinlemeye başlasa da söylediklerinin çok büyük bir kısmını duyamadı. Sadece sevkiyat, aile, Gun Gladio gibi kelimeler duymuştu. Bu kelimeleri duyduğu gibi kafasındaki paranoyakça düşünceler azıtmaya başladıysa da bu düşünceleri bir kenara bıraktı. Daha çok şey öğrenmesi lazımdı. Hemen bir kanıya varmak için çok erkendi.
Yine de eğer bir sevkiyat durumu varsa içerisi çok kalabalık olabilirdi. önündeki iki adama saldırması veya denizcilere işaret vermesi tehlikeliydi.
Önce içerisini görmeliydi. Konuşmaları daha net duymak için sessizce önündeki konteynera ilerlemeliydi. Fark edilmeden ilerlemeyi başarırsa adamlar içeri girene kadar konuşulanları dinleyip hareket etmeden bekleyecekti. Adamlar içeri girdikten sonra da bir süre daha bekleyip sessizce içeri dalacaktı. Eğer içeride çok fazla insan yoksa hemen beklenilen işareti verecekti; fakat içeride çok fazla insan varsa ne yapacağından emin değildi. Keşke bu durumu yüzbaşına sorsaydı. Yine de şimdi bunu düşünmenin sırası değildi. Daha fark edilmeden önündeki konteynera varacağı bile kesin değildi. Her şeyin iyi sonuçlanmasını uman Meirin,önündeki konteyner'a doğru sessizce hareket etti.
- Spoiler:
- Kusura bakmayın. Şu alıntılama işinde daha önce de uyarmıştınız.Bundan sonra iyice dikkat edeceğim. Çöp kutusuna izin verdiğiniz için de teşekkürler .
Meirin sessizce fabrikanın arkasına geldi. Etraftaki çok sayıda Valko Mermeri'ne basmadan yürümekte zorlanıyordu. Yine de ses çıkarmamak için buna dikkat etmeliydi. Eski konteynerları bir bir geçip kapıya yaklaştığı sırada kapının öbür tarafından gelen bir ses duydu. Panikleyen Meirin, hızlıca geri doğru gidip konteynerlardan birinin arkasına saklandı.
Bir iki saniye sonra kapıdan iki adam çıktı.İşçi tulumu giyen adamın üstü mermer tozu ile kaplıydı. Meirin; terk edilmiş bir fabrikadan çıkan birinin üstünün neden mermer tozu ile kaplı olduğunu düşündüğü sırada gözü diğer adama kaydı. Diğer adam, motorcu ceketinin altına kirli bir atlet giymişti.o da bir işçiye benziyordu. Adam çok iriydi. O kadar iriydi ki çocukken hep beraber avlamaya çalıştıkları vahşi ayılara benziyordu. 2 metre var mıydı?''Hayır, bu dev ayı 2 metreden de fazla.'' diye düşündü. Meirin adamın yaklaşık 150 kilo kadar olduğunu hesaplamıştı. Gerçi bundan tam emin değildi. Zaten önemli olan da adamın kilosundan çok belindeki kaliteli tabanca ve sağ elinde tuttuğu büyük beyzbol sopasıydı. Büyük adam tehlikeliydi.
Meirin sigara içmeye başlayan adamları dinlemeye başlasa da söylediklerinin çok büyük bir kısmını duyamadı. Sadece sevkiyat, aile, Gun Gladio gibi kelimeler duymuştu. Bu kelimeleri duyduğu gibi kafasındaki paranoyakça düşünceler azıtmaya başladıysa da bu düşünceleri bir kenara bıraktı. Daha çok şey öğrenmesi lazımdı. Hemen bir kanıya varmak için çok erkendi.
Yine de eğer bir sevkiyat durumu varsa içerisi çok kalabalık olabilirdi. önündeki iki adama saldırması veya denizcilere işaret vermesi tehlikeliydi.
Önce içerisini görmeliydi. Konuşmaları daha net duymak için sessizce önündeki konteynera ilerlemeliydi. Fark edilmeden ilerlemeyi başarırsa adamlar içeri girene kadar konuşulanları dinleyip hareket etmeden bekleyecekti. Adamlar içeri girdikten sonra da bir süre daha bekleyip sessizce içeri dalacaktı. Eğer içeride çok fazla insan yoksa hemen beklenilen işareti verecekti; fakat içeride çok fazla insan varsa ne yapacağından emin değildi. Keşke bu durumu yüzbaşına sorsaydı. Yine de şimdi bunu düşünmenin sırası değildi. Daha fark edilmeden önündeki konteynera varacağı bile kesin değildi. Her şeyin iyi sonuçlanmasını uman Meirin,önündeki konteyner'a doğru sessizce hareket etti.
Misafir- Misafir
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Arkasına sakladığın konteyner'ın çevresinden dolaşarak bir sonraki konteyner'ın arkasına geçiyorsun. Ses çıkarmamaya özen gösterdiğin için varman bir iki dakika sürüyor. Bu sırada adamların söyledikleri şeyleri duymaya çalışmana rağmen kayda değer bir şey duyamıyorsun.
Sonunda konteyner'ın en ucuna gidiyorsun. Burası daha yakın olduğu için bir şeyler duymak daha kolay. Bir kaç dakika adamların konuşmalarını dikkatlice dinlemen sonucunda: Büyük bir silah sevkiyatının bu fabrika üzerinden yapıldığını ve adaya gelen suçlunun da bir alıcı olduğunu öğreniyorsun. Daha önce yapılan katliamında Denizcileri oyalayıp silahların nakliyesi sırasında çıkabilecek sorunları ortadan kaldırma amacıyla yapıldığını öğreniyorsun.
Adamlar bir iki dakika daha sigarasını içtikten sonra izmaritleri yere atıp kapıya doğru yöneliyorlar.
Durum: Kısa adamla aranda 5m var, uzun adamla ise 6m. Kısa adam solda, uzun ise sağda. Sende fabrikanın arka kapısına göre solda kalıyorsun. İki adamda sana arkalarını dönmüş durumda.
Sonunda konteyner'ın en ucuna gidiyorsun. Burası daha yakın olduğu için bir şeyler duymak daha kolay. Bir kaç dakika adamların konuşmalarını dikkatlice dinlemen sonucunda: Büyük bir silah sevkiyatının bu fabrika üzerinden yapıldığını ve adaya gelen suçlunun da bir alıcı olduğunu öğreniyorsun. Daha önce yapılan katliamında Denizcileri oyalayıp silahların nakliyesi sırasında çıkabilecek sorunları ortadan kaldırma amacıyla yapıldığını öğreniyorsun.
Adamlar bir iki dakika daha sigarasını içtikten sonra izmaritleri yere atıp kapıya doğru yöneliyorlar.
Durum: Kısa adamla aranda 5m var, uzun adamla ise 6m. Kısa adam solda, uzun ise sağda. Sende fabrikanın arka kapısına göre solda kalıyorsun. İki adamda sana arkalarını dönmüş durumda.
- Not:
- Bu kısımlar önemli olduğu için yavaş geçiyorum. Yaptığın en ufak hamle bile sonucu etkileyebilir.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Meirin önündeki konteynera o kadar yavaş bir şekilde gidiyordu ki dışarıdan onu gören biri minik bir kaplumbağayı taklit ettiğini düşünürdü. 1-2 dakika sonra konteynerın en ucuna varmıştı. Arada geçen sürede bir şey duyamasa da şu an adamları gayet net duyuyordu. Dikkatli bir şekilde konuşmaları dinlemeye başladı.
Meirin, fabrika üzerinden bir silah sevkiyatının yapılacağını ve adaya gelen suçlunun da bir alıcı olduğunu öğrenmişti. Henüz bu şoku atlatamamışken ara sokaktaki evsizlerin, denizcilerin dikkatini dağıtmak için öldürüldüğünü öğrendi. Şaşkındı. Dizlerinin üstüne oturmuş bir şekilde olduğu yerde kalakaldı. Adaya geldikten sonra odasına yerleşip günün geri kalanında amaçsızca yatmayı planlarken kendini onlarca kişinin hayatını değiştirebilecek bir durumun tam ortasında bulmuştu.Hayat, acımasız bir satranç oyuncusu misali onu şaşırtmaya devam ediyordu. Adamların sigara içmeyi bırakıp kapıya doğru yönelmesiyle kendine geldi. Ne yapacağına çok çabuk karar vermeliydi.
İki adamın da arkası Meirin'e dönüktü. Meirin onlara saldırmamak için kendini zor tutuyordu. En güçlü saldırısı Aerocab Gun idi. O saldırı ile bu kadar kısa mesafeden saldırırsa ikisini de yeneceğinden emindi;fakat onları sessiz bir şekilde yenmesine imkan yoktu. İçerisi kalabalıksa sadece kendinin değil fabrika çevresindeki diğer denizcilerin de hayatlarını riske atardı. Adamlar içeri girdikten sonra bekleyip sessizce içeri sızmalıydı. Sonra birden başka bir şey düşündü. İçeri sızsa bile eğer içerisi kalabalıksa bir halt yapamayacaklardı. Ayrıca içerisi kalabalık olmasa bile adamlara baskın yapıldığında savaşmadan teslim olacaklarının garantisi yoktu. Dövüş her şekilde kaçınılmaz duruyordu. Ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremiyordu. Şu kararsızlığından nefret ediyordu. Bu kadar sorumluluğu kendi üstüne almak istemiyordu.Bu yüzden en azından Tuhatta ile birkez daha iletişime geçmeliydi.
Meirin bundan sonra adamların içeri girmesini bekleyecek, bir iki dakika sonra da Tuhatta'nın sesli konuşma ihtimalinden dolayı konteynerlardan biraz uzaklaşıp Tuhatta ile iletişime geçecekti. Tuhatta'ya fabrikada silah sevkiyatının yapıldığını anlatacak,İçerideki her bir adamın silahlı olma ihtimalinden bahsedecek, ardından da eğer içeriye sessizce girdiğinde çok fazla adam olduğunu görürse ne yapması gerektiğini soracaktı. Bu bilgiler planı değiştirebilecek kadar önemliydi. O yüzden en doğru olanı yapmak adına Tuhatta'ya danışmalıydı. Plan değişse de değişmese de yüzbaşının dediğine uyacaktı.
Adamlar içeri girdikten sonraki kısa zaman diliminde planının en mantıklısı olduğunu defalarca kendi kendine tekrar eden Meirin, yüzbaşını aramak üzere konteynerlardan uzaklaşmaya başladı.
Meirin, fabrika üzerinden bir silah sevkiyatının yapılacağını ve adaya gelen suçlunun da bir alıcı olduğunu öğrenmişti. Henüz bu şoku atlatamamışken ara sokaktaki evsizlerin, denizcilerin dikkatini dağıtmak için öldürüldüğünü öğrendi. Şaşkındı. Dizlerinin üstüne oturmuş bir şekilde olduğu yerde kalakaldı. Adaya geldikten sonra odasına yerleşip günün geri kalanında amaçsızca yatmayı planlarken kendini onlarca kişinin hayatını değiştirebilecek bir durumun tam ortasında bulmuştu.Hayat, acımasız bir satranç oyuncusu misali onu şaşırtmaya devam ediyordu. Adamların sigara içmeyi bırakıp kapıya doğru yönelmesiyle kendine geldi. Ne yapacağına çok çabuk karar vermeliydi.
İki adamın da arkası Meirin'e dönüktü. Meirin onlara saldırmamak için kendini zor tutuyordu. En güçlü saldırısı Aerocab Gun idi. O saldırı ile bu kadar kısa mesafeden saldırırsa ikisini de yeneceğinden emindi;fakat onları sessiz bir şekilde yenmesine imkan yoktu. İçerisi kalabalıksa sadece kendinin değil fabrika çevresindeki diğer denizcilerin de hayatlarını riske atardı. Adamlar içeri girdikten sonra bekleyip sessizce içeri sızmalıydı. Sonra birden başka bir şey düşündü. İçeri sızsa bile eğer içerisi kalabalıksa bir halt yapamayacaklardı. Ayrıca içerisi kalabalık olmasa bile adamlara baskın yapıldığında savaşmadan teslim olacaklarının garantisi yoktu. Dövüş her şekilde kaçınılmaz duruyordu. Ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremiyordu. Şu kararsızlığından nefret ediyordu. Bu kadar sorumluluğu kendi üstüne almak istemiyordu.Bu yüzden en azından Tuhatta ile birkez daha iletişime geçmeliydi.
Meirin bundan sonra adamların içeri girmesini bekleyecek, bir iki dakika sonra da Tuhatta'nın sesli konuşma ihtimalinden dolayı konteynerlardan biraz uzaklaşıp Tuhatta ile iletişime geçecekti. Tuhatta'ya fabrikada silah sevkiyatının yapıldığını anlatacak,İçerideki her bir adamın silahlı olma ihtimalinden bahsedecek, ardından da eğer içeriye sessizce girdiğinde çok fazla adam olduğunu görürse ne yapması gerektiğini soracaktı. Bu bilgiler planı değiştirebilecek kadar önemliydi. O yüzden en doğru olanı yapmak adına Tuhatta'ya danışmalıydı. Plan değişse de değişmese de yüzbaşının dediğine uyacaktı.
Adamlar içeri girdikten sonraki kısa zaman diliminde planının en mantıklısı olduğunu defalarca kendi kendine tekrar eden Meirin, yüzbaşını aramak üzere konteynerlardan uzaklaşmaya başladı.
Misafir- Misafir
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
İki adamda sigaralarını bitirdikten sonra hiç oyalanmadan kapıya doğru yönelip, görüşünden çıkıyorlar. İri adam kapıyı yavaşça açıyor. Kapı açılırken fazla ses çıkarmıyor. Bu senin için önemli çünkü eğer gizlice gireceksen ses konusu bir problem olabilir.
Adamların iyice uzaklaştıkalrından emin olduktan sonra konteynerdan biraz uzaklaşıp yüzbaşıyı arayıp tüm duyduklarını ve olanları hızlı bir şekilde anlatıyorsun. Yüzbaşı Tuhatta alçak bir sesle '' Eğer kendini tehlikede hissedersen öldürme yetkini kullanabilirsin ama sivilleri öldürmemeye dikkat et. Ayrıca liderlerinide canlı ele geçirmek, sorgulama açısından iyi olurdu. Eğer içeride çok büyük bir kalabalık var ise hemen dışarı çıkıp bunu bize bildir. Böyle bir durumda daha fazla destek çağırırız.'' diyor. Yüzbaşının sivil derken az önce sigara içerken gördüğün işçi, gibi adamları kast ettiğini anlıyorsun.
Kapıdan yavaşça içeri girdiğinde kendini bir kaç metre yükseltide buluyorsun. Gördüğün kadarıyla fabrika'nın içi, zeminin biraz aşağısına kurulmuş. Bir kaç basamak merdiven indikten sonra fabrikayı gizlice inceliyorsun. Fabrika içerisinde bir sürü mermer işleme makinesi var. Kimi makineler yıkama işlemi yaparken kimileri şekillendirme yapıyor ama hiç biri aktif değil. Etrafta gördüğün kadarıyla kimse yok. Biraz daha ilerledikten sonra fabrikanın merkezini buluyorsun. Yol 4'e ayrılıyor. Sol tarafındaki yoldan sigara dumanı sağdakinden barut kokusu geliyor. Kuzey tarafından ise bazı insan sesleri duyuyorsun, güneyden herhangi bir özel işaret gelmiyor.
Adamların iyice uzaklaştıkalrından emin olduktan sonra konteynerdan biraz uzaklaşıp yüzbaşıyı arayıp tüm duyduklarını ve olanları hızlı bir şekilde anlatıyorsun. Yüzbaşı Tuhatta alçak bir sesle '' Eğer kendini tehlikede hissedersen öldürme yetkini kullanabilirsin ama sivilleri öldürmemeye dikkat et. Ayrıca liderlerinide canlı ele geçirmek, sorgulama açısından iyi olurdu. Eğer içeride çok büyük bir kalabalık var ise hemen dışarı çıkıp bunu bize bildir. Böyle bir durumda daha fazla destek çağırırız.'' diyor. Yüzbaşının sivil derken az önce sigara içerken gördüğün işçi, gibi adamları kast ettiğini anlıyorsun.
Kapıdan yavaşça içeri girdiğinde kendini bir kaç metre yükseltide buluyorsun. Gördüğün kadarıyla fabrika'nın içi, zeminin biraz aşağısına kurulmuş. Bir kaç basamak merdiven indikten sonra fabrikayı gizlice inceliyorsun. Fabrika içerisinde bir sürü mermer işleme makinesi var. Kimi makineler yıkama işlemi yaparken kimileri şekillendirme yapıyor ama hiç biri aktif değil. Etrafta gördüğün kadarıyla kimse yok. Biraz daha ilerledikten sonra fabrikanın merkezini buluyorsun. Yol 4'e ayrılıyor. Sol tarafındaki yoldan sigara dumanı sağdakinden barut kokusu geliyor. Kuzey tarafından ise bazı insan sesleri duyuyorsun, güneyden herhangi bir özel işaret gelmiyor.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Valko Adası[Meirin][Bitti]
Yüzbaşı Tuhatta, Meirin'e; eğer kendisini tehlikede hissederse öldürmekte serbest olduğunu söylemişti.Yine de sivilleri ve örgütün liderini öldürmemesini tembihlemişti. Ayrıca yüzbaşı, Meirin'in çok merak ettiği ''Kalabalık olması durumunda ne yapmalıyım?'' sorusunu da cevaplandırmıştı. Eğer içerisi kalabalıksa doğruca dışarı çıkıp Yüzbaşına haber verecekti.
Meirin, ''Emredersiniz efendim!'' dedikten sonra Den Den Mushiyi kapadı ve kapıya doğru hareketlendi. Az önceki iki adam kapıyı açarken çok ses çıkmamıştı. Bu durum onun için iyiydi. Eğer kopyası gibi abartılı bir şekilde kapıyı açmazsa içeri sızmada bir sorun yaşamazdı.
Yavaşça kapıyı açan Meirin, hızlıca kendini içeri attı. İçeri sızma işlemi tamamdı. İlk gördüğü şey kendisinden daha aşağıda kalan zemindi. Kendisi biraz yukarıda kalıyordu. Hemen yanındaki merdivenlerden aşağı indi ve çevreyi incelemeye başladı.
Fabrika içerisinde pek çok makine vardı. Mermerin üretim aşamalarını pek bilmese de makinelerin şekillerinden farklı amaçlarda kullanıldıklarını anlayabiliyordu. Bazıları yıkama gibi şeyleri yaparken bazıları da şekil verme, süsleme gibi eylemleri gerçekleştiriyor olmalıydı.
Makinelerden ses çıkmıyordu. Demek ki şu an hiçbiri aktif değildi.
Meirin fabrikanın kalabalık olmadığını fark etti. Eğer içeride çok fazla insan olsaydı ortalık çok karışacaktı. Aslında birini öldürmek onun için sorun değildi. İş o raddeye geldiğinde her zaman mantığını dinler ve gerekeni yapardı. Yine de gerekeni yapması, yaptığı şeyi sevdiği anlamına gelmiyordu. Bu yüzden çok fazla insan olmamasına sevindi. En az kayıp ile bu iş bitebilirdi. Artık kararsız davranmayacaktı. Kendinden emin bir şekilde hareket edip bu işi hemencecik bitirecekti. Bu düşünceler eşliğinde yürümeye devam edip fabrikanın merkezine geldi.
Fabrikanın merkezinde yol dörde ayrılıyordu. Meirin hangisinden gitmeliydi? Daha birkaç dakika önce kararlılıkla dolup taşan Meirin, yeniden eski haline dönmüştü. Önünde bir değil iki değil tam dört seçenek vardı. Sol tarafından sigara dumanı kokusu alıyordu.
''O zaman oraya gidiyorum.'' deyip sol tarafa yöneldiği sırada sağ taraftaki yoldan barut kokusu geldiğini hissetti. ''O zaman oraya gidiyorum.'' deyip sağ tarafa yönelmişti; fakat bu sırada kuzeydeki yoldan bazı sesler işitti. Fikrini değiştirip kuzeye gitmeye karar verdi. ''O zaman oraya gidiyorum.'' dediği sırada durdu. Neden güneyden gelen hiçbir özel işaret yoktu? Yoksa liderleri güneyde saklanıyordu ve varlığını mı gizlemişti? Belki de güneye gitmeliydi. Sağ eli ile kendine bir tokat attı. Bir dakikadır fabrikanın merkezinde öylece dikiliyordu. Hemen salakça düşünceleri bir kenara bırakıp karar vermeliydi.
Meirin, sağ taraftaki yoldan gitmeye karar verdi. Barutun olduğu yerde silah da olmalıydı. Belindeki kılıçtan daha yararlı bir silah alabilir, ya da duruma göre silahları adamlar kullanmasın diye yok edebilirdi. Bu yüzden sağ tarafa doğru yöneldi.
Meirin, ''Emredersiniz efendim!'' dedikten sonra Den Den Mushiyi kapadı ve kapıya doğru hareketlendi. Az önceki iki adam kapıyı açarken çok ses çıkmamıştı. Bu durum onun için iyiydi. Eğer kopyası gibi abartılı bir şekilde kapıyı açmazsa içeri sızmada bir sorun yaşamazdı.
Yavaşça kapıyı açan Meirin, hızlıca kendini içeri attı. İçeri sızma işlemi tamamdı. İlk gördüğü şey kendisinden daha aşağıda kalan zemindi. Kendisi biraz yukarıda kalıyordu. Hemen yanındaki merdivenlerden aşağı indi ve çevreyi incelemeye başladı.
Fabrika içerisinde pek çok makine vardı. Mermerin üretim aşamalarını pek bilmese de makinelerin şekillerinden farklı amaçlarda kullanıldıklarını anlayabiliyordu. Bazıları yıkama gibi şeyleri yaparken bazıları da şekil verme, süsleme gibi eylemleri gerçekleştiriyor olmalıydı.
Makinelerden ses çıkmıyordu. Demek ki şu an hiçbiri aktif değildi.
Meirin fabrikanın kalabalık olmadığını fark etti. Eğer içeride çok fazla insan olsaydı ortalık çok karışacaktı. Aslında birini öldürmek onun için sorun değildi. İş o raddeye geldiğinde her zaman mantığını dinler ve gerekeni yapardı. Yine de gerekeni yapması, yaptığı şeyi sevdiği anlamına gelmiyordu. Bu yüzden çok fazla insan olmamasına sevindi. En az kayıp ile bu iş bitebilirdi. Artık kararsız davranmayacaktı. Kendinden emin bir şekilde hareket edip bu işi hemencecik bitirecekti. Bu düşünceler eşliğinde yürümeye devam edip fabrikanın merkezine geldi.
Fabrikanın merkezinde yol dörde ayrılıyordu. Meirin hangisinden gitmeliydi? Daha birkaç dakika önce kararlılıkla dolup taşan Meirin, yeniden eski haline dönmüştü. Önünde bir değil iki değil tam dört seçenek vardı. Sol tarafından sigara dumanı kokusu alıyordu.
''O zaman oraya gidiyorum.'' deyip sol tarafa yöneldiği sırada sağ taraftaki yoldan barut kokusu geldiğini hissetti. ''O zaman oraya gidiyorum.'' deyip sağ tarafa yönelmişti; fakat bu sırada kuzeydeki yoldan bazı sesler işitti. Fikrini değiştirip kuzeye gitmeye karar verdi. ''O zaman oraya gidiyorum.'' dediği sırada durdu. Neden güneyden gelen hiçbir özel işaret yoktu? Yoksa liderleri güneyde saklanıyordu ve varlığını mı gizlemişti? Belki de güneye gitmeliydi. Sağ eli ile kendine bir tokat attı. Bir dakikadır fabrikanın merkezinde öylece dikiliyordu. Hemen salakça düşünceleri bir kenara bırakıp karar vermeliydi.
Meirin, sağ taraftaki yoldan gitmeye karar verdi. Barutun olduğu yerde silah da olmalıydı. Belindeki kılıçtan daha yararlı bir silah alabilir, ya da duruma göre silahları adamlar kullanmasın diye yok edebilirdi. Bu yüzden sağ tarafa doğru yöneldi.
Misafir- Misafir
3 sayfadaki 7 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
Similar topics
» Valko Adası[Meirin] - Kolay
» Valko Adası
» E.N.D Zac En Değersizi Zac[Bitti]
» Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
» Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
» Valko Adası
» E.N.D Zac En Değersizi Zac[Bitti]
» Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
» Avcı'nın Masalları(John Graywolf) - Bitti
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
3 sayfadaki 7 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz