Valko Adası[Meirin][Bitti]

Meirin bombanın yanına geldi ve düzeneği incelemeye başladı.Nereden baksa 100 tane dinamit lokumu tahta bir kasanın içinde duruyordu. Dinamitler çok sayıda kablo ile kasanın önündeki zamanı gösteren panele bağlanmıştı. Neden bu kadar çok kablo vardı ki? Sadece bir mavi ve bir kırmızı kablonun olması gerekmez miydi? Ne saçma bir düzenekti bu böyle? Meirin ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette düzeneği incelerken bir kablonun kutunun dışından çıkıp başka bir yere doğru gittiğini fark etti. Ani bir hareket yapmadan önce o kablonun nereye gittiğini görmesi gerektiğini düşünüyordu. Panele baktığında daha 2 dakikası olduğunu gördü. 2 dakika da bunu başarabilirdi. Panelden çıkan kabloyu takip etmeye başladı.

Meirin kabloyu takip etti. Kablo sirenin çalmasını sağlayan ses sistemine gidiyordu. Kabloyu takip etmesi hiçbir işe yaramamıştı. Kaybedecek bir saniyesi bile yoktu. Hızlıca geri dönecekti. Ardından da tahta kutuyu yerinden söküp sökemeyeceğine bakacaktı. Belki o sırada patlamayı durdurmak için bir ipucu bulabilirdi. Eğer hiçbir ipucu bulamazsa son çare olarak pencereden kaçmaya çalışacaktı.

Meirin tahta kutuyu yerinden kolayca sökebileceğini fark etti. Kutu sabitlenmiş değildi çünkü. Bu planı da yatmıştı. Ardından 1 dakikası kaldığını fark etti. Bu bir dakika içinde pencereden kaçabileceği de kesin değildi. Sonu burası mıydı? Belki de yolun sonuna gelmişti. Rashibaldeki arkadaşlarını tekrar göremeden ölecek olması üzücüydü.  Belki de kaderinde bu vardı. Belki de çoktan diğer arkadaşları da öbür dünyaya göç etmiş kendisinin gelmesini bekliyordular. Sonuçta aradan 8 yıl geçmesine rağmen hiçbirinden haber alamamıştı.  Yine de ölmeden önce büyüyüp kocaman bir kız olduğunu en azından bir tanıdığına göstermek isterdi.

Pes etmiş bir şekilde dikilirken gaipten gelen bir ses duydu. Ses ona kutuyu kopyalamasını ve Aerocab Gun ile havaya nişan almasını  söylüyordu. Meirin baştan gerçekten böyle bir ses duyduğundan emin olamadı. Yine de başını semaya doğru kaldırıp O zaman tavan üstüme doğru çökmez mi? Yerin altındayız sonuçta diye bağırdı. Bu sorusuna  Bir cevap gelmedi. Zaten gelseydi ölüm korkusu ile delirdiğinden emin olacaktı. Yine de kalan birkaç saniyede yapacak başka bir işi yoktu. Gaipten gelen sesin dediğini yapıp kutuyu kopyalayacak ve havaya nişan alacaktı.

Meirin kutuyu kopyalayıp havaya nişan aldığı sırada gaipten gelen sesi tekrar duydu. Ses kutuyu kopyaladıktan sonra orjinal dinamitleri de kutunun içine koymasını, kutuyu bu işlemi yaptıktan sonra pencereden Aerocab Gun saldırısı ile fırlatmasını söylüyordu. Meirin sesi 2. kez duyunca iyice keçileri kaçırdığını düşündü. Ayrıca bomba da bir türlü patlamamıştı. Yoksa bomba patlamış ve çoktan ölmüş müydü?
Yine de sesin dediğini sorgulamadan yapacaktı. Dinamitleri tek tek sökmek ile uğraşamazdı. Dinamitler panele bağlı olduğundan direkt paneli sökecek ve kopyaladığı kutunun içine koyacaktı. Ardından da kutuyu Aerocab Gun saldırısı ile gökyüzüne fırlatacaktı. Bu şekilde patlamayı önleyebilir önleyemese de etkisini azaltabilirdi.

Paneli söküp yarattığın yeni kutuya koyuyorsun. Kutuyu koyduktan sonra ite kaka pencerenin yanına götürüyorsun. Pencereye baktığında aslında bunun pencere işlevi görmesi için ayarlanmış bir duvar olduğunu fakr ediyorsun. Pencerenin aşağısından dışarı giden bir merdiven var. Uygun pozisyonu alıp bombayı havaya salıyorsun. Ağırlık yüzünden biraz yavaş gidiyor. Yaklaşık 30 saniye gittikten sonra havada büyük bir ışık görüyorsun. 1 saniye ya geçiyor ya geçmiyor, kulakları sağır eden büyük bir gürültü geliyor. Ses o kadar şiddetli ki fabrikanın bütün camları kırılıyor ve bir kaç saniye sarsıntı oluyor.

Sarsıntılar bittikten sonra pencereden dışarıya bakarsan takım elbiseli adamın denizciler tarafından yakalandığını görüyorsun.

Meirin planladığı gibi paneli söktü ve yarattığı kutuya dinamitleri yerleştirdi. Kutu iyice ağır olduğundan kutuyu pencerenin yakınına zar zor getirebildi.Pencerenin dibine geldiğinde, pencerenin aslında pencere işlevi görmesi için tasarlanmış bir duvar olduğunu ve pencerenin aşağısından dışarı giden bir merdiven olduğunu gördü. Bu duruma şaşırmadı. Az önce gökten gelen seslerle konuşmuştu. Bu küçük kandırmacanın onu heyecanlandırması için 40 fırın ekmek daha yemesi lazımdı.

Meirin uygun pozisyonu aldıktan sonra Aerocab Gun ile kutuyu fırlattı. Kutu biraz yavaş gitse de düşmeden gökyüzüne doğru gitmesi Meirin için yeterliydi. Meirin gökyüzünde süzülen kutuya baktığı sırada birden çok parlak bir ışık gördü. Aradan bir saniye bile geçmeden çok şiddetli bir ses duydu. Hemen kulaklarını tıkayıp yere doğru uzandı. Kulaklarını tıkasa bile fabrikanın tüm camlarının kırıldığını duyabiliyor, Bu camların yere düşerken oluşturduğu sarsıntıyı hissedebiliyordu. Gökyüzünde patlayan bu dinamit dolu kutu fabrikada adeta orta şiddetli bir deprem etkisi yaratmıştı.

Sarsıntılar bittikten sonra dışarısının ne halde olduğuna bakmak için kafasını camdan çıkardı. İşte bu sefer gaipten gelen sesler duymasından bile daha ilginç bir durumla karşılaşmıştı. Kızıl saçlı herif denizciler tarafından yakalanmıştı. Acaba kendisinden haber alamayan Tuhatta operasyon emrini mi vermişti? Kötü adamın yakalandığını görünce mutlu olsa da henüz bitmemişti.

Meirin bundan sonra yukarıdaki odaya çıkacak ve Jack'in hala yatıp yatmadığına bakacaktı. Ardından da telsizini ve defterini koyduğu yere gidip onları alacaktı. Telsizini aldıktan sonra yüzbaşı ile iletişime geçmeyi ve son durumu öğrenip yeni emirlerini almayı planlıyordu.