One Piece Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

2 posters

5 sayfadaki 14 sayfası Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 9 ... 14  Sonraki

Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Paz 22 Mayıs 2016, 21:37

Kızın üzerine doğru koşuyorsun ve yeterince yaklaştığında tırpanı tuttuğu elinin tarafına doğru çekilip ona bir saplama hamlesi yapmayı deniyorsun; fakat koluna doğru hamle yapacağın sırada kız biraz geri çekiliyor ve o sırada sol elindeki kalkanı araya koyup kendisini korumayı başarıyor. Kısaca kılıcın kızın koluna saplanmıyor, kalkana vuruyor. Bunun hemen ardından kız, sen daha kılıcını geri çekemeden elindeki uzun tırpanı kafana doğru fırlatıyor. Ağır çekimde gelen tırpanın kafanı delmesini beklediğin sırada bir şey tırpana çarpıyor ve ölümden kurtuluyorsun.
Sağ tarafına baktığında, birkaç metre sağında duran tırpanın yanında Gedoumaru'nun sopasını görüyorsun. Soluna baktığında ise Gedoumaru'nun koşarak yanınıza geldiğini görüyorsun.

Son durum: 3-4 metre arkanda Mey-Rin ve Lulu var. 3-4 metre solunda hızla yanınıza gelen Gedoumaru var. 3-4 metre önünde rakibin duruyor. 3-4 metre sağında ise rakibinin yere düşen tırpanı ve Gedoumaru'nun sopası var.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria Paz 22 Mayıs 2016, 22:12

Aklımdaki hamleyi yapmıştım yapmasına da, kız bir adım geri çekilip koluyla kılıcımın arasına diğer elindeki kalkanı yerleştirmişti. Bu yüzden kılıcım koluna değil, kalkana çarpmıştı. Ne yapacağımı düşündüğüm sırada tırpanın hızla bana doğru gelmekte olduğunu gördüm. Üstelik daha kılıcımı kalkandan çekmemiştim bile. Tedbirli davranmadığım için mi böyle bir şey olmuştu? Geri çekilmeye vaktim yoktu. Hey, gerçekten de bu tırpan bu hızla gelirse öleceğim. Gözlerimi kapatıp tırpanın vereceği hasara kendimi hazırladığım sırada bir ses duydum ve, gözümü açtığımda sapasağlam bir şekilde duruyordum. Gedo-san sopasını tırpana doğru fırlatmıştı ve bize doğru koşuyordu. Hey, gerçekten hayatımı kurtarmıştı, derin bir nefes alıp daha tedbirli olmaya karar verdim. Sağ tarafa düşmüş iki silah vardı şimdi, rakibimin tırpanı ve Gedo-san'ın sopası. Kızın zayıflığını kendimden yana kullanarak silahına ulaşmasına izin vermeyecektim. Olabildiğince hızlı kıza yaklaşıp sağ elimdeki kılıcımı kızın karnına hedef alacak ve bir saplama hamlesi deneyecektim. Eğer kalkanını kullanarak bloklarsa hızla birkaç adım daha ilerleyip sol bacağına güçlü bir tekme atacaktım. Beklenmedik bir durumda boş kalan elimle kendimi koruyabilirdim.

Eğer kız ben harekete geçmeden silahını almak için koşacak olursa da onun yanından doğru paralel şekilde koşacak ve arayı kapattığım anda karın boşluğuna bir tekme savuracaktım.
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Ptsi 23 Mayıs 2016, 00:49

Olabildiğince hızlı bir şekilde kıza yaklaşıyor ve sağ elindeki kılıcın ile kızın karnına doğru saldırıyorsun; fakat kız kalkanı ile saldırını blokluyor. Sen de planladığın gibi hızla birkaç adım atıyor ve kızın sol bacağına güçlü bir tekme atmayı deniyorsun; fakat o sırada kız da boş durmuyor ve harekete geçip tırpanına doğru koşmaya başlıyor. Bunun üzerine sen de onun yanından, ona paralel şekilde koşuyor ve karın boşluğuna tekme atmak için fırsat kolluyorsun; fakat kızın sağ omuzu sana dönük olduğundan ve omzunu kalkanı ile kapattığından tekme atmak için bir fırsat bulamıyorsun.

Bu sırada arkanızdan gelen Gedoumaru da size yetişiyor. Gedoumaru zıplıyor ve kızın kafasına doğru uçan tekme atmayı deniyor; fakat kız bu hamleden eğilerek kurtuluyor. Gedoumaru ise bunu bekliyormuşcasına, ayağı yere değdiği gibi koşmaya devam ediyor ve hem tırpanı hem de sopasını kapıyor.

Son durum: Mey-Rin ve Lulu yaklaşık 4 metre kadar güneybatında. Rakibin tam karşında. Gedoumaru ise sağında kalıyor. Üçünüzün arasındaki mesafe yok denecek kadar az.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria Ptsi 23 Mayıs 2016, 09:41

Planladığım şekilde hızla kıza yaklaşıp kılıcımı karnına doğru savurmuştum ama kız kalkanını kullanarak bu hamleyi bloklamıştı. Bu ihtimali de göze alıp atmayı düşündüğüm tekme konusunda ise başarısız olmuştum, çünkü kız boş durmayarak silahına doğru koşmaya başlamıştı. Ona paralel şekilde koşup tekrar bir tekme atmayı deneyecektim ama yine kalkanı yüzünden öyle bir fırsat geçmedi elime. İkimiz de silahlara doğru koştuğumuz sırada Gedo-san yukarı zıplayıp kıza tekme atmayı denedi, kızın öne eğilmesiyle beraber ise silahlara bizden önce ulaşıp hem sopasını hem tırpanı eline aldı. Gedoumaru hemen yanımda, kız ise tam karşımdaydı.

Hızlı bir şekilde kıza yeterince yaklaşıp hafifçe eğilerek kızın sağ ayak bileğine tekme atacaktım. Sendelenmesini fırsat bilerek sağ elimdeki kılıcımı kızın bacaklarına doğru yatay şekilde savuracaktım. Kalkanının konumunu değiştirmemesi için hızlı hareket edecektim. Eğer kalkanı tekrar saldırıma engel olursa ittirmeye çalışmak yerine açıkta kalan yerlerine hasar vermeye çalışacaktım. Sonuçta bir yerden elbet açık vermeliydi. Eğer Gedoumaru da benimle birlikte dövüşürse ona da saldırması için bir açıklık yaratmaya çalışacaktım.
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Ptsi 23 Mayıs 2016, 12:09

Kızın ayak bileğine tekme atmayı başarıyorsun; fakat tekme attığın sırada kız da kalkanının sivri kısmı ile  ayak bileğinin biraz yukarısına sertçe vurmayı başarıyor. Bu darbeden dolayı canın acıyor ve dengeni kaybedip düşüyorsun. Kız da sendelediği sırada böyle bir hamle denemesinden dolayı dengesini kaybedip düşüyor.  

Gedoumaru ise kızın düşmesini fırsat bilip bir anda kızın üzerine çıkıyor ve tırpan ile  kızın sağ avucuna, sopası ile kızın sol avucuna bastırıyor. Kız hareket edemeyecek duruma gelince de ona şu soruyu soruyor: ''Meredith, burada olduğumuzu nasıl anladın?''
Meredith bu soruya gülerek: ''Bir grup korsan sahip olduğun bölgeye gürültülü bir giriş yapsa, yanına varan her yolu kontrol etmez misin? Phantom-sama beni buraya koyduğu için üzülüyordum; fakat en şanslı olan benmişim aslında. cevabını veriyor.
Bunun ardından Gedoumaru Meredith'e doğru eğiliyor ve: ''Bugün buradan çıkacağız. Buna siz veya Phantom engel olamayacaksınız'' diyor.
Meredith ise başını yukarı doğru kaldırıp Gedoumaru'nun başına dayıyor ve: ''Beni iki kişi zar zor durdurabildiniz. Peki ya bizden iki kişi aynı anda saldırırsa? o zaman da dört kişi ile mi durduracaksınız? Peki ya Phantom? Senin sopan asla Phantom'a ulaşamaz. '' diyor.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria Ptsi 23 Mayıs 2016, 14:15

Kızın ayak bileğine bir tekme atmayı başarmıştım ama o da boş durmayıp kalkanının sivri kısmıyla bacağıma vurmuştu. Canımın yanmasıyla beraber yere düştüm, kız da hasar aldıktan sonra böyle bir hamle denediği için benimle beraber düştü. Toparlanmaya çalışıp kıza tekrar saldıracağım sırada Gedo-san yerdeki kızın üstüne çıktı ve elindeki iki silahla, kızın iki avcuna doğru bastırdı. Kız artık hareket edemiyordu, o sırada Gedoumaru kıza şöyle dedi; ''Meredith, burada olduğumuzu nasıl anladın?'' Daha önce de bu ikilinin birbirlerini tanıdıklarını anlamıştım, belki de bu kız altılılardan biriydi. Ben bunları düşünüp çoktan doğrulduğum sırada kız Gedo'nun sorusuna şöyle cevap verdi; ''Bir grup korsan sahip olduğun bölgeye gürültülü bir giriş yapsa, yanına varan her yolu kontrol etmez misin? Phantom-sama beni buraya koyduğu için üzülüyordum; fakat en şanslı olan benmişim aslında." Demek burada olduğumuzu öğrenmişlerdi. Anna'nın grubundan dolayı mı, yoksa peşimizdeki askerler yüzünden mi bu durum öğrenilmişti acaba? Yoksa başka bir şey miydi? Kızın tavrını sevmemiştim, bir köle gibi davranıyordu. Özünde öyle olsa bile bir şeyleri değiştirecek inanca sahip olmasını istemiştim belki de... Meredith'in cevabına karşılık Gedo-san kıza doğru eğilip bugün buradan çıkacağımızı ve Phantom'un ya da başka bir şeyin bize engel olamayacağını söyledi. Dediklerine katılıyordum ama bu kıza kıyasla daha mı güçsüzdüm de yeterince bir işe yaramamıştım? Yine de elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Gedo-san'ın konuşmasının ardından Meredith kafasını Gedo'nun başına dayayıp konuşmaya başladı; ''Beni iki kişi zar zor durdurabildiniz. Peki ya bizden iki kişi aynı anda saldırırsa? o zaman da dört kişi ile mi durduracaksınız? Peki ya Phantom? Senin sopan asla Phantom'a ulaşamaz. '' Dediklerinden etkilenmeyip Gedo-san'a şunları söyleyecektim; "Gedo-san, dövüşmeye devam mı edeceğiz, yoksa yolumuza öylece devam mı edeceğiz?" O sırada yerdeki ikiliye yaklaşacak ve kılıcımı Meredith'in başına doğrultacaktım.
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Ptsi 23 Mayıs 2016, 18:44

Sorunu sormandan sonra Gedoumaru'nun suratının asıldığını görüyorsun. Bu soruyu sorman onu pek memnun etmemiş gibi. Meredith ise başına bir kılıç doğrultulmasına rağmen pis gülüşünü korumaya devam ediyor. Sana dikmiş olduğu gözlerine baktığında nefretten başka bir şey görmüyorsun. Bu sırada Gedoumaru size dönüyor ve: ''Bizi yalnız bırakabilir misiniz? Bunu yanınızda yapmak istemiyorum. Birazdan size yetişirim. '' diyor.  
Lulu buna itiraz etse de Mey-Rin Lulu'yu kolundan çekerek ilerletiyor. Sen de Gedo'nun bu isteğine saygı duyuyor ve Lulu'lar ile birlikte ilerliyorsun.

Bir süre ilerlemenizin ardından Lulu bir anda yürümeyi kesiyor ve  sırtını duvara dayayıp lağım birikintisinin içine oturuyor. Ardından da size dönüyor ve ''Gedoumaru-san bize yetişene kadar dinlenelim. Güçlerimi uzun bir süre kullanamıyorum. Biraz dinlenmem gerek.'' diyor. Ardından da parlamayı kesiyor ve karanlıkta kalıyorsunuz. Bir süre karanlığın içinde, konuşmadan duruyorsunuz. Bu sessizliği bozan kişi Lulu oluyor:

''Hey Mey-Rin. Gedoumaru-san o kızı öldürecek değil mi?
''Sanırım evet. Onu hiçbir şey olmamış gibi bırakırsa tekrardan bize saldıracağından emin olmalı.''
''Üzücü. Bu öldürme işinden pek hoşlandığımı söyleyemem.Keşke bu tür şeyler daha basit olsaydı.''
''Öldürmekten hoşlanmıyorsan neden bizimle geldin ki? Sonuçta intikam için denize açıldık.  Ölü bedenler görmek istemiyorsan abinle birlikte kalabilirdin.''

''Bana kalsa  denize açılmak istemezdim. Üç kardeş olarak birbirimize sahibiz zaten.Neden intikam tutkusuyla denize açıldık ki? Yine de abim çok sıkıcı biri. Onun yanında tüm gün sarayda tıkılı kalmaktansa ablamla takılmayı yeğlerim. Yine de... ''
''Yine de?''
''Bilmiyorum. Sence de biraz amaçlarımızdan sapmadık mı? Örneğin Kiyora-chan şu an bizimle birlikte ve onun yanımızda olmasından dolayı çok mutluyum; fakat amaçlarımızdan biri onun anne ve babası ile tekrardan tanışmaktı ve anne babası çoktan ölmüş. Ablam ise bir amacımızın yok olmasına neredeyse hiç üzülmedi. Kan korsanları konusunda da aynı şey geçerli. İki gün önce bir gazete haberi üzerine harekete geçtik; fakat ondan önce onları bulmak için neredeyse hiçbir şey yapmamıştık.Sanki East Blue'yu dolaşmaya başladığımızdan beri bu amacımız kaybolmuş da  bunun yerine başka bir amacımız oluşmuş gibi.''

İkili arasındaki bu diyalog, size doğru yaklaşan ayak sesleri duymanızla kesiliyor. Sesleri duyduğunuz gibi ayağa kalkıyorsunuz ve Lulu da tekrardan parlıyor. Etraf aydınlandığında karşınızda Gedoumaru'yu görüyorsunuz.  Üzerindeki siyah kıyafetin bazı yerlerinde ve sopasının ucunda kan  izleri var. Yanınıza varan Gedoumaru, yürümeye devam etmenizi, az kaldığını söylüyor. Böylece Gedo önde, siz arkada tekrardan yürümeye başlıyorsunuz. Yaklaşık beş dakika boyunca hiç konuşan olmuyor. Bu sessizliği bozan kişi ise, her zaman ki gibi Lulu oluyor.

Gedoumaru-san. Acaba altılılar içinde bize yardım edebilecek biri var mıdır? Sonuçta onlarla arkadaştınız değil mi? diyor Lulu.
Gedoumaru ise Lulu'yu bu sefer terslemiyor ve Lulu'nun sorduğu bu soruya düzgünce cevap veriyor: ''Duyduğuma göre artık onların üzerinde deney yapılmıyormuş ve Phantom'un yanında rahat bir yaşam sürüyorlarmış. Hatta bazıları Phantom ile birlikte dışarı bile çıkıyormuş. O yüzden sanmıyorum. Belki Uiola... Yok. Sanmıyorum.''
''Anlıyorum.'' diyor Lulu. ''Öyleyse sistem şöyle işliyor sanırım. Önce yeni gelen çocukları yanına alıp onlara iyi davranıyor. Ardından da çocukları bir yere tıkıp deneylere  başlıyor. Eğer deneylerden istediği sonucu alabildiği bir çocuk çıkarsa tekrardan onlara iyi davranıp onları yanına alıyor. Çıkmazsa da onları bu minik şehirdeki evlerden birine koyuyor. Eğer haklıysam buraya yeni gelmiş çocukları ya da Kiyora-chan'ın arkadaşını orada bulabiliriz.''

Gedoumaru Lulu'nun son dediklerine cevap vermiyor. Bunun üzerine Lulu da konuşmayı kesiyor. Bir süre daha sessizce ilerliyorsunuz. Ardından da kanalizasyonun sonuna geliyorsunuz. Kanalizasyonun sonunda bir merdiven var ve merdivenin yukarısında da bir kapak var.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria Çarş. 25 Mayıs 2016, 01:08

Kılıcımı Meredith'e doğrultup Gedoumaru'ya sorumu sorduğum sırada Gedo-san'ın yüzünün asıldığını gördüm. Kılıcımın hemen önündeki Meredith ise pis pis sırıtıyor, nefret dolu bakışlar atıyordu. Phantom denen herif bu yeraltı şehrini karanlıklar içinde bırakarak sadece sokakları, evleri değil belli ki insanların kalbini de karartmıştı. Phantom için köle muamelesi görmeye boyun eğmişlerdi. Ne hissedeceğimi bilmiyordum, üzülüyor muydum, yoksa öfkeleniyor muydum anlayamamıştım. Ben bunları düşünürken Gedo-san, ''Bizi yalnız bırakabilir misiniz? Bunu yanınızda yapmak istemiyorum. Birazdan size yetişirim." Dedi. Yapacağı şeyi net şekilde anlayıp başımla onayladım, kılıcımı kınına soktum ve Lulu'nun itirazına her ne kadar katılmak istesem de bu isteğimi olabildiğince bastırarak diğerleriyle birlikte yoluma devam ettim. Yapacağı şey çoğu açıdan doğru olmasa bile, artık o kızı kurtarmak mümkün değildi. Çünkü o sadece bedenini değil, ruhunu da o korsana bağlamıştı belli ki.

Yüzümdeki bomboş ifadeyle yürüdüğüm sırada Lulu'nun sesiyle duraksadım. Gedo-san'ın gelişine kadar dinleneceğini söyledi, yeteneklerini henüz uzun süre kullanamıyormuş. Lulu'nun yanına oturdum, etraf eski zifiri karanlığına dönmüştü. Tamamen karanlıktı ve hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Korkutucu, lakin bir o kadar da huzur verici. Bir süre kimseden ses çıkmadı, daha sonra Lulu bu durumu bozarak Mey-Rin ile konuşmaya başladı. Meredith'in öldürülüp öldürülmeyeceği hakkında konuşuyorlardı. Mey-Rin'in cevabına karşılık Lulu bu öldürme durumundan hoşlanmadığını söyledi. Mey-Rin ise bu çıkışa karşılık intikam için denize açıldıklarını, bu durumu normal karşılaması gerektiğini kasteder gibi konuştu. Doğru, bir korsan tayfasındaysan her şeye hazırlıklı olman gerekir. Konuşmaları bir süre daha devam ettikten sonra Lulu önemli bir meseleye değindi. Amaçlarından saptıklarını söylüyordu. Bir amaçlarının kaybolmasına rağmen hiç üzülmeyen ablasından, Kan Korsanları'nı bulmak için hiçbir şey yapamayışlarından bahsediyordu. Haklıydı. Onları buraya ben sürüklemiştim, onları amaçlarından alıkoymuştum ama bir o kadar da bencilce olacak ki, onlardan ayrılmak istemiyordum. Karanlık olduğu için gözükmeyen yüzümde bir hüzün belirdiğine emindim.

O sırada ayak sesleri duyduk. Elim refleksle kılıcıma gitmişti. Lulu'nun tekrar parlamasıyla beraber bize doğru gelen Gedo-san'ı gördük. Kıyafetinin ve sopasının bazı yerlerinde kanlar vardı. Bu durum hakkında ne hissetmem gerektiğini artık biliyordum; intikam. İki arkadaşın savaşmasına göz yuman bir gücün kabul edilebilecek hiçbir tarafı yok! Düşünceler kafamı meşgul ettiği sırada Gedo-san bize yürümeye devam etmemizi, az yolumuz kaldığını söyledi. Bunun üzerine hepimiz yolumuza devam ettik ve beş dakika boyunca hiçbirimizin ağzını bıçak açmadı. Bu sessizliği bozan kişi de yine Lulu oldu. Altılılar içinden birinin bize yardım etme ihtimalini soruyordu Lulu. Bir anlığına düşünsem de pek olası durmayan bu ihtimale Gedo-san, artık onlar üzerinde deney yapılmadığını, bu yüzden pek sanmadığını söyledi. Bir kişi hakkında olumlu düşünecek olsa da, anında vazgeçti. Bu konuşma üzerine Lulu, ''Öyleyse sistem şöyle işliyor sanırım. Önce yeni gelen çocukları yanına alıp onlara iyi davranıyor. Ardından da çocukları bir yere tıkıp deneylere  başlıyor. Eğer deneylerden istediği sonucu alabildiği bir çocuk çıkarsa tekrardan onlara iyi davranıp onları yanına alıyor. Çıkmazsa da onları bu minik şehirdeki evlerden birine koyuyor. Eğer haklıysam buraya yeni gelmiş çocukları ya da Kiyora-chan'ın arkadaşını orada bulabiliriz.'' Dedi. Haklıydı, bu yeraltı şehrinde Rayl'ı bulabilirdik.

Bir süre daha yürüdükten sonra kanalizasyonun sonuna ulaştık. Bir merdiven, merdivenin bitiminde ise bir kapak vardı. Kanalizasyondan çıkmadan önce ciddi bir ifadeyle şunları söyleyecektim; "Gedo-san, seni kendi arkadaşını öldürmek zorunda bırakan her kimse onu cezalandırmak için her şeyi yapacağım."
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından East Blue Anlatıcı Çarş. 25 Mayıs 2016, 03:08

Gedoumaru, sana soğuk bir ses tonuyla ‘’Sağol.’’ Diyor. Her zamanki ifadesiz yüzünden dolayı bunu içten söyleyip söylemediğini anlayamıyorsun. Bu kısa konuşmadan sonra önce Gedoumaru, sonra sen, sonra Mey-Rin, en son da Lulu merdivenlerin yanına geliyor ve dördünüz aynı anda yukarı doğru çıkmaya başlıyorsunuz. Kapağın dibine kadar çıkan Gedoumaru, sopası ile kapağa vuruyor; fakat kapak biraz aralandıktan sonra kapanıyor. Gedoumaru, aynı işlemi birkaç kez daha tekrarlıyor. Yine de sonuç değişmiyor. Ne yapacağınızı düşündüğünüz sırada yukarıdan gelen bir ses duyuyorsunuz. Duyduğunuz ses bir şeyin hareket etme sesine benziyor.

Sesi duymanızdan kısa bir süre sonra kapak açılıyor. Kapağı açan kişinin Alfred olduğunu görmenizle Gedoumaru’nun Alfred’in yüzüne sopası ile vurması bir oluyor. Gedoumaru, bu olaydan hemen sonra, siz daha ona Alfred’İn dostunuz olduğunu söyleyemeden, yukarı çıkıyor; fakat Gedoumaru’nun yukarı çıkmasından çok kısa bir süre sonra ‘’Ah!’’ diye bağırdığını duyuyorsun. Bu sesi duymanın ardından acele ederek yukarı çıkıyorsun.

Yukarı çıktığında ilginç bir manzara ile karşılaşıyorsun. Biraz ilerinde,sağ tarafında yerde kanlar içinde yatmakta olan uzun kahverengi saçlara sahip bir kız var. Biraz ilerinde, sol tarafında ise Alfred yatıyor. Alfred’in yüzü kan içinde. Hemen önünde ise Sebastian ve Gedoumaru var. Gedoumaru yerde yatıyor. Gedoumaru’nun üstünde ise Sebastian var. Sebastian, iki eli ile Gedoumaru’nun ellerini tutuyor ve Gedoumaru’nun tam dizlerinin üstüne oturmuş durumda. Gedoumaru ise böyle bir durumun içinde olmasına rağmen hala aynı ifadesiz surata sahip. Başını sol tarafa yatırmış, ölmüş olan çocuğa bakıyor.

Sen etrafını incelerken Mey-Rin ve Lulu da yukarıya tırmanıyorlar. Ardından da Sebastian’a durumunuzu anlatıyorsunuz. Sebastian sizi dinledikten sonra Gedoumaru’nun üzerinden kalkıyor. Kalktığı sırada da: ‘’Gecenin bu vaktinde yerin altından boynuzlu bir şeytan çıkıp Alfred’e saldırınca sonunda Alfred’in cehennemin dibine gideceğini düşünüp sevinmiştim oysa ki.’’ Diyor.
Sebastian’ın üzerinden kalkmasının ardından doğrulan Gedoumaru ise: ‘’Ben boynuzlu bir şeytansam sen kimsin? Papyonlu bir rahip mi?’’ diye soruyor Sebastian’a.
Sebastian ise bu soru karşısında önce gülümsüyor sonra da cebinden bir çatal çırakıp Gedoumaru’ya gösteriyor ve: ‘’ Ben sadece sıradan bir uşağım. Görevim ise efendimi her türlü tehlikeden korumak. Karşımdaki boynuzlu bir şeytan olsa bile.’’ Diyor.
Bu cevabın ardından Gedoumaru yanındaki sopasını alıyor ve ona tutunarak kalkıyor. Ardından da sopası ile yerde kanlar içinde yatmakta olan kızı gösterip: ‘’O Şeytanı da sen mi öldürdün?’’ diyor.
‘’Evet.’’ Diyerek cevaplıyor Sebastian. ‘’Sadece kaşı yarılmasına rağmen yarım saattir yerde yatan dostumun da katkısı oldu tabii.’’
Bu cevabın ardından Gedoumaru’nun yüzünde ufak da olsa bir tebessüm oluştuğunu görüyorsun.

Ardından soru sorma sırası Lulu’ya geliyor. ‘’Sebastian, ablam nerede?’’ diyor Lulu.
‘’Gökyüzünde.’’ Diye cevaplıyor Sebastian. ‘’Birazdan gel…Ah, geldi bile.’’ Diyerek arka tarafınızı işaret ediyor.
Arkana dönüp Sebastian’ın işaret ettiği yere baktığında Anna’yı göremiyorsun. Gördüğün tek şey, gökyüzünde uçan mavi renkli bir arı.

Çocuk:
Spoiler:

Out: Uykulu yazdığımdan cümleler biraz düşük olmuş olabilir. Kusura bakma.

East Blue Anlatıcı

Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gråt Gladius [Kiyora Victoria] - Sayfa 5 Empty Geri: Gråt Gladius [Kiyora Victoria]

Mesaj tarafından Kiyora Victoria Çarş. 25 Mayıs 2016, 14:10

Gedoumaru'ya yapmak zorunda hissettiğim konuşmanın ardından o, her zamanki soğuk tavrıyla sağol demekle yetinmişti. Onun bu tepkisini bekliyordum, belki samimiydi, belki de değildi kim bilir. Bu kısa diyaloğun hemen ardından dördümüz birden merdivenlerden yukarı çıktık. Gedo-san sopası ile kapağa birkaç kere vurdu ama hafifçe aralanması dışında kapak yerinden kalkmıyordu. Üstünde bir ağırlık mı vardı acaba? Gedo-san hala kapağı açmaya çalıştığı sırada yukarıdan bir ses duyduk. Sanki bir şey hareket ediyordu. Duyduğumuz sesten kısa süre sonra, kapak sonunda açıldı. Ha, Alfred-kun! Kapağın başında gördüğümüz kişi Alfred'di. Güvende olduğuna sevinmiştim, sevinmiştim ama heeeeey! Gedo-san Alfred'i görür görmez sopasıyla yüzüne sert bir darbe indirmişti. Yani, bir saniye önce güvende olduğuna sevindiğim Alfred, artık güvende değildi... Gedo-san'a Alfred'in dostumuz olduğunu söylemeye fırsat kalmadan Gedo hızla yukarı çıktı. Ortalık daha da karışacak gibiydi, evet evet hissediyordum. Gedo-san yukarı çıkar çıkmaz şiddetli bir inilti sesi duydum. Alfred yukarıda ise Gedo-san'ı tehlikeye sokacak ne olabilirdi ki? Acele ederek yukarı çıktım. İkisi için de endişelenmiştim.

Gördüğüm görüntünün ilginçliğine mi, yerde yatan ölmüş kıza mı, yüzü kanlar içinde yatan Alfred'e mi, yoksa Gedo'nun üzerindeki Sebastian'a mı şaşırmalıydım bilemiyordum. BURADA TAM OLARAK NE OLDU?! Birkaç saniye ağzım açık olan biteni sindirmeye çalıştıktan sonra her şeyi normal karşılamaya karar verdim. O sırada Lulu ve Mey-Rin de yukarı çıktılar, bunun üzerine olan biten her şeyi Sebastian'a anlattık. Olanları dinledikten sonra Sebastian, Gedo'nun üstünden kalktı ve, "Gecenin bu vaktinde yerin altından boynuzlu bir şeytan çıkıp Alfred’e saldırınca sonunda Alfred’in cehennemin dibine gideceğini düşünüp sevinmiştim oysa ki." Dedi. Şöyle bir düşününce, gerçekten de durum öyle garipti ki. Alfred-kun ne hissediyordur acaba, gecenin bir köründe kanalizasyon kapağından çıkan bir şeytan tarafından sopa yedi. Tam suratına. Hey, bir saniye! Yerde ölü yatan kızı neden kimse umursamıyordu ki? Neyse ki Sebastian ve Gedoumaru bir süre atıştıktan sonra konu sonunda yerdeki ölüye gelebildi. Şeytan diye bahsettikleri bu kişiyi Sebastian öldürmüş. Yoksa bu kız da mı altılılardan biriydi? Kısa bir süreliğine Gedo-san'ın yüzünde bir tebessüm gördükten sonra düşüncelerim Lulu'nun söze girmesiyle dağıldı. Anna'nın nerede olduğunu soruyordu. Gerçekten, neredeydi ki? Bu soruyu Sebastian garip bir şekilde yanıtladı; "Gökyüzünde." Gökyüzü mü? Nasıl yani? Tam birazdan geleceğini eklediği sırada kendi sözünü keserek, geldiğini söyledi ve arka tarafımızı işaret etti. Hemen arkama dönüp baktığımda Anna'yı ortalıklarda göremedim. Gördüğüm tek şey mavi renkli bir arı oldu. Anna?! Arı zoanı falan mıydı yoksa? Olan garipliklerin hepsine alıştığım için arıya gülümseyecek ve, "Anna, sen misin?" Diyecektim. Anna ya da diğerleriyle olan konuşmam sırasında Alfred hala yerde yatıyor olursa durumunu kontrol edip ayağa kaldırmak için yanına gidecektim. Bunların ardından da Anna, Sebastian ve Alfred'den onların tarafında neler olduğunu anlatmalarını isteyecektim.
Kiyora Victoria
Kiyora Victoria
Ödül Avcısı
Ödül Avcısı

Mesaj Sayısı : 214
Kayıt tarihi : 17/01/16
Nerden : East Blue

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

5 sayfadaki 14 sayfası Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 9 ... 14  Sonraki

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz