Geri: Dorobo no Kyoudai [Clous&Shingen&John]

tarafından **Shingen Cracher** Cuma 01 Tem. 2016, 15:06

Ame'ye onunla gelmek istediğimi söylemiş ve beraber evine doğru yola çıkmıştık. Herhangi bir sıkıtı olmadan eve girmiş ve içeride eşya aramaya koyulmuştuk. Ame evin içindeki her yerde silahlar saklamıştı. Silahları gördükçe Ame'ye olan üzüntüm daha da artmıştı. Bir insan hayatta kalmak için bunları yapmamalıydı ve hayatı için saklamamalıydı. Üstelik bu silahlar ne kadar korktuğunu da gösteriyordu. Ona yardım etmeli ve bu durumdan çıkartmalıydım.

Evde birkaç silah alan Ame diğer odaya geçiyor ve kendisine birkaç silah daha alıyordu. Bana da bir adet hançer verip konuşmamı bekliyordu. İlk sorusu daha fazla silah alıp almamakla ilgiliydi. Görünüşe göre artık kontrolü diğer Shingen'e verme vakti gelmişti. Bu konulardan o anlıyordu ve şu anda Ame'ye benden daha fazla yararı dokunurdu. "Seni çok seviyorum Ame. Shingen ne derse desin seni seviyorum. Sakın ona sinirlenip beni bırakma." diyecek ve bir öpücük konduracaktım yanağına. Ardından "Sakın onu üzme." diyerek kontrolü Shingen'e bırakacaktım.

Sonunda özgür olmuştum. İyi rolü oynamak bana göre değildi ama abim iiçin bunu yapmak zorundaydım. O tayfaya güvenip güvenmeyeceğimi bilmiyordum o yüzden en iyisi kimliğimi gizlemek olacaktı. Bir de Ame derdi açılmıştı başıma. Daha önce hiçbir kız bana böyle bakmamıştı. Görünüşe göre onunla beraber olmak zorundaydım ama benimle farklı bir iletişimi olacaktı. Sırnaşık işleri Sütoş hallerderdi ben de sadece onu güvende tutardım.

"Öncelikle seninle Sütoş arasında yaşananları konuşmak istiyorum. Sütoş'u sevdiğini biliyorum belki beni de. Ama ben pek sevgi adamı değilim gördüğün gibi. Benden ilgi e güzel sözler bekliyorsan bekleme. Seni sevdim ama aşk bana göre değil. İkimiz birbirini seven iki kişi gibi yaşayabiliriz. Tıpkı abim ve ben gibi. Abim ve sen arasında seçim yapmak zorunda kalırsam abimi seçeceğimi de belirteyim Ame. Aşk-meşk işleri için ise işimiz bittiğinde ve güvenli olduğunu düşündüğümde kontrolü sevgiline vereceğim. O zaman romantik zamanlar geçirebilirsiniz. Aramızdaki ilişkiyi netleştirmek istedim sadece. Senin itirazının olduğu, eklemek istediğin ya da beğenmediğin bir şey varsa şimdi söyle." diyecek ve Ame'ye düşüncelerimi iletecektim. Daha fazla silah almak gerektiğini düşünmüyordum o yüzden diğer konu hakkında fazla konuşmayacaktım.

tarafından **Clous Cracher** Cuma 01 Tem. 2016, 19:13

"~Bindik bir alemete gedeyoz gıyamete...~" Clous tayfasına direktiflerini verdikten sonra Kamçı'nın güvertesinde bir oturacak bir yer bulmuş, elinde de çivileriyle uğraşırken kendi başına türkü çığırıyordu. Bir anda gelişen olaylar aklına bu sözlerin gelmesine neden olmuştu. Önlerinde neyin olduğunu bilmeden bu işe girişeceklerdi. Yapacak bişi yoktu. Bunu Shingen istiyordu. Üstelik işin sonunda borçlarını da bitirebileceklerdi. Ama sadece borç ile iş bitmiyordu malesef. Dedesinin yerindn de bihaberlerdi. Asıl amaçları oydu. Git gide dedesinin izinden saptıklarını düşünüyordu ve buna izin vermek istemiyordu. Vermeyecekti. Shingen'in ne düşündüğünü bilmiyordu ama hala dedesiyle beraber soygun yapmak gibi bir hayalleri vardı.

Clous öylece oturup türkü söylerken vaktin ne kadar çabuk geçtiğini anlamamıştı bile. Yeniden dünyaya döndüğünde kyrien ve Reev çoktan dönmüşlerdi. Yaşlı adamın sağlığına hiç şaşırmamıştı. Özellikle kendi dedesini düşündüğünde.

Artık hiç bir sorun yoktu. Jeux'a gemide beklemesini söyledikten sonra üçlü olarak buluşma yerine doğru hareketleneceklerdi. Tabi giderken belki dedesinden bir haber olması ihtimaline karşı bir gazete alacaktı.

Bindik Bir Alamete:

**North Blue Anlatıcı** Mesaj Sayısı : 184 Kayıt tarihi : 17/01/16

Shingen

Kötü Shingen devreye girmeden önce Ame'ye söylemek istediklerini söylüyorsun. Cümlelerinin ardından Ame sana gülümseyip elini tutmakla yetiniyor. Kötü Shingen olarak devreye girmenle birlikte, Ame'ye söylemek istediğin her şeyi söylüyorsun. Söylediklerinin ardından Ame donuk bir ifadeyle; "Her halini sevdiğimi söylemiştim... Değil mi? Duygularını belli etmek zorunda değilsin. Zaten... Aşk dediğimiz şey karşılık beklemeden sevmek değil midir? Önemli değil, canın nasıl istiyorsa öyle davran." Diyor ve bakışlarını yere indiriyor. Senden ses gelmeyince ise birden ciddileşerek, "Sanırım sana anlatmam gereken bir şey daha var... Eğer olur da denediğimiz şey başarıyla sonuçlanırsa, ada yönetiminin tapınakçılar zümresine bırakılması için uğraşacağım. Onlar, din dediğimiz şeyi gerçek manasıyla yaşayan kişiler. Sadece, krala ayaklanmak için yeterince güçlü değiller. Yine de, o insanları bir savaşın içine sürüklemek istemiyorum. Tapınakçıların yönetiminde; bu adanın gerçekten huzurlu günler göreceğine inanıyorum." Cümlelerini bitirdikten sonra ise daha ciddi bir tavırla doğrudan yüzüne bakıyor ve, "Shingen. Sadece birkaç saatimiz kaldı. Şimdiden bu konuşmayı yapmak istiyorum. Mezarlığın ikinci bölgesine geçtiğimiz zaman... Olabilecek her şeye hazır ol." Diyor. Son cümlesini söylerken, Ame'yi ilk defa o kadar ciddi bir tavırla gördüğünü farkediyorsun.OUT: Bu şekilde bir süre daha geçiyor, Ame ile serbest olarak takıldığını farz ediyorum. Ne yaptığını, çok uçmadan free şekilde anlatabilirsin. Hepsinin ardından, buluşma yerine doğru ilerlemeye başlıyorsunuz.

Buluşma vaktine bir saat kaldı.

Clous

Kyrien ve Reev ile birlikte şehir merkezine doğru ilerleyeceğin sırada size doğru gelmekte olan Rayno'yu görüyorsun. Yaşlı adamın restoranının önünde duruyorsunuz. Rayno önce üçünüzü de selamlıyor ve sana doğru dönüp, "Kaptan, görevimi kısmen tamamladım sayılır." Diyor ve çaldığı yaklaşık beş altı adet kılıflı hançeri ortaya çıkarıyor. O sırada restoranın kapısı büyük bir şiddetle açılıyor. Hepiniz kafanızı kapıya doğru çevirdiğinizde, Nearu'nun sol bacağının havada olduğunu görüyorsunuz. Bir anlık gazla kapıyı tekmeleyerek açtığını düşündüğünüz Nearu'nun yüzündeki hırslı ifade, sizi dibinde görmesiyle beraber yerini şaşkınlığa bırakıyor. Bir Raynoya, bir Reev'e, bir sana bakan Nearu yavaşça bacağını havadan indiriyor ve hafifçe öksürerek eliyle yüzünü kapatıyor. O sırada arkasındaki sırt çantasını görüyorsunuz. Nearu'nun arkasından yavaşça gelen yaşlı adamın tek eşyası ise daha önce gördüğünüz kılıcı. Yüzündeki bezmiş ifadeyle Nearu'ya bakan yaşlı adam, en sonunda bakışlarını size çeviriyor ve, "Erkenden yola çıkalım demiştik." Diyor. O sırada Nearu'ya dikkatli bir şekilde bakan Rayno, yarım kalan konuşmasına şu şekilde devam ediyor; "Den Den Mushi için de uğraştım lakin... Satıcı pek bir cingözdü. Üzgünüm Kaptan. 1.4m gibi bir fiyat verince satın da alamadım." Bunu duyan Nearu yüksek sesle, "Den Den Mushi mi?! Sanırım bu işinizi görür!!!" Diyor ve çantasının ön gözünden iki beyaz cisim çıkarıp Rayno'ya doğru fırlatıyor. Bu hareketin ardından Nearu'nun kızardığını fark edebiliyorsunuz. Rayno bu davranışı beklemiyor olsa gerek, şaşkın bir ifadeyle havadaki Den Den Mushi'leri yakalayıp, "Sanırım sorunumuz çözüldü." Diyor ve elindekileri sana doğru uzatıyor. OUT: Den Den Mushi'ler ile ne yapacağın konusunu turda belirt, birini Jeux'a bırakacağını falan farz edebiliriz.
DEN DEN MUSHI:

Tüm işlerinizi bitirdikten sonra Nearu, Yaşlı Adam, Rayno, Kyrien ve Reev ile birlikte şehir merkezine doğru ilerlemeye başlıyorsunuz. Yürürken gördüğün bir gazeteciden bir adet gazete alıyorsun; NORTH BLUE NEWS isimli bu gazeteyi eline aldığın gibi gözüne bir başlık çarpıyor; MEŞHUR HIRSIZ GRAND LINE'DA! Haber şu şekilde;
Spoiler:

Buluşma vaktine bir saat kaldı.

John

Şehir merkezinde, bir bar sormak için herhangi birini durduracağın sırada birden karşıdan gelen birini görüyorsun. Güzelliği ile tüm insanların dikkatini kendine çeken bu şahıs, yüzündeki masum ifadeyle etrafı izliyor. Yanında birçok koruma var.
GÖRDÜĞÜN KIZ:
Bir süre kızı inceledikten sonra, kendisinden şu cümleyi duyuyorsun; "Açık artırma binasına doğru ilerleyelim." Bu cümleyle beraber korumalar ve gördüğün kız, sağa doğru ilerliyor ve gözden kayboluyor. Bu olayın ardından kalabalıktaki fısıldaşmalar şu şekilde oluyor; "Hey! Gördün değil mi! Yoksa o meşhur Prenses Origami miydi?!", "Gerçekten gelmiş! Sadece söylenti sanıyordum!!"

Bir süre sonra sivillerden birini durdurup barın nerede olduğunu soruyorsun. Bunu duyan kişi eliyle ağzını kapatıp; "Siz günahkarlar cehennemde yanacaksınız!" Diyor ve koşarak uzaklaşıyor. O sırada birinin bakışlarını üzerinde hissediyorsun. Kafanı o tarafa çevirdiğinde uzun sarı saçlı bir adam görüyorsun.
GÖRDÜĞÜN ADAM:
Birkaç saniye önceki olaya şahit olduğunu net şekilde anlayabildiğin adam, yavaş adımlarla sana yaklaşıyor ve, "Ben de oraya gidiyordum. İstiyorsan beni takip et." Diyor. Yarım saat kadar yürüyüp bir ara sokağa ulaşıyorsunuz. Oldukça karanlık bir ortamı olan bu sokağa insanlar pek uğramıyor gibi. Önden yürüyen adam, "Bu adada, herkese her şeyi sormamayı öğrenmemiş gibisin. Seni buralarda ilk defa görüyorum. Peşinde olduğun şey ne olabilir acaba?" Diyor ve barın kapısını aralayıp içeri giriyor. İçeride yaklaşık on beş kişi var. Şehir merkezinde gördüğün insanlarla alakası olmayan bu kişilerin kendi hallerinde eğlendiklerini, sesli olarak güldüklerini farkediyorsun. Masalardan birine oturuyorsunuz, yanındaki adam ikiniz için de içki sipariş ediyor ve, "Anlat bakalım." Diyor.

Buluşma vaktine bir saat kaldı.

tarafından Misafir C.tesi 02 Tem. 2016, 06:39

Sokaklar da dolaşırken bir kez daha bu işi neden yaptığımı düşünmeye başlamıştım. Cidden şöhret kazanacak olmam gözlerimi boyamıştı yine. Bir süre önce öldürdüğüm Orvin'e benzemiştim sanırım. Ben de şiş olmazsam iyi!

Bir kaç dakika sonra bar aramaya devam ederken önüme bir an da prenses diye hitap edilen bir kişi çıkmıştı. Şık giyimi ve masum ifadesi ile göze çarpıyordu. Ame'nin anlattığı canavarlardan biriydi belki de. Gerçi Ame'nin de iyiliği tartışılırdı. Neyse, tek bildiğim önemli biri olduğuydu ve yeri geldiğin de gerekirse onu da öldürmem gerektiğiydi. Bu yüzden tayfa bulmak Bar aramaya devam etmiştim. Sorduğum soruya gelen bir cevap ise mükemmeldi. Yanacağımı bildirip kaçmıştı adam. Arkasından bakarak '' Siktir git.'' demekle yetinmiştim sadece. Bir kaç saniye sonra ise bir an da bana doğru yönelen gözler hissetmiştim. Sonun da adada ki bir isteğim gerçek olmuştu sanırım. Etrafıma bir iki kere bakıp, gülümseyerek sarı saçlı adama '' Tamam. Yolu göster.'' demiş ve onun arkasından bara doğru ilerlemeye başlamıştım. Biraz yürüdükten sonra adam durmuş ve bana peşin de olduğum şeyi sormuştu. Ben de pek bilmiyordum. O yüzden adama dönerek '' Evet yeniyim. İçeride konuşalım ne dersin?'' Demiştim Böylece de sonun da gelmek istediğim yere varmıştım. İçeri de bize fazlasıyla yetecek kadar müttefik vardı. Bu yüzden oturup adamın sorusuna cevap verecektim.
'' Ben korsanım. Para, güç ve şöhret için savaşırım. Buraya gelme sebebim de sadece şöhretti. Ancak geldikten sonra bu ada bana bir korsan için en önemli değeri hatırlattı. Özgürlüğü! Bu değer ile tanıştıktan sonra gözlerimin önünde ki kafeste duran kuşları kurtarmak istedim. Bu adayı çevreleyen kafesi yok etmek istedim. Yani istediğim şey DEVRİM! Bu yüzden buradayım. sırt sırta savaştıktan sonra beraber denize açılacak dostlar istiyorum. Bu isteğim de bana yardım edecek var mı? ''

tarafından **Clous Cracher** C.tesi 02 Tem. 2016, 06:57

Clous tahmin etmeliydi böyle olacağını. Hırsızlıkla uzaktan yakından alakası olmayan bir adamı hırsızlık yapması için göndermişti. Doğal olarak sonuç hayal kırıklığıydı. Sadece beş, altı adet hançer. İstediği diğer şey yoktu Yapılması gereken şeyi biliyordu tüküren adam. Tıpkı dedelerinin onu ve kardeşini eğittiği gibi onlar da adamlarını eğitmeliydi bu olaylar son bulunca. hem bu sayede biraz hırsızlık provası da yapmış olurdu. biliyordu ki dedesine yetişmek için daha gidecek çok yolu vardı. Şimdilik ihtiyacı olan Den den mushi'yi de kendisi çalacaktı.

Derken önünden geçmekte oldukları restoranın kapısı açılmış ve kartarıcılar gelmişlerdi. Kurtarıcıydılar çünkü Clous'u büyük bir zahmetten kurtarmışlardı. Yinede Tatmin olmamıştı Clous. Hem Rayno'nun başarısızlığından rahatsız oluyordu, hemde bir hırsız oarak adada devrim yapmaktan rahatsızdı. Ufak bir den den mush hırsızlığı ona gerçekten iyi gelebilirdi. İkiside olmamıştı ve kendisini rahatsız hissediyordu. Pek rahat olmadığını belli eden bir ses tonuyla direktifini verecekti Rayno'ya."Bunların birini al ve Jeux'a götür. Ona söyle kıyıdan açılsın biz onu arayana kadar da gelmesin. Diğeri de sende kalacak sakın kaybetme." Biraz fazla sertti her zamanki haline göre.

Buluşma yerine doğru ilerlerken gazete almıştı son olarak. Bu da Clous'un gerginliğini alan şeydi. Yüzündeki ifade bir anda o kadar değişmişti ki yanında olan ve biraz önceki ve şimdiki halini görenler onu da Tıpkı kardeşi gibi çift kişilikli sanabilirdi. Ve tabiki çok uzun sürmeyecekti onların bu şaşkınlık halleri. Clous çok vakit kaybetmeden elinde tuttuğu gazete kağıdını önce yaşlı adama sonrada diğerlerine gösterecekti. "Hey ihtiyar bak işte bu adam benim dedem bakın bu bana hırsızlığı ve hayatı öğreten adam. Shingen ve benim peşinde olduğumuz kişi. Dünyanın en büyük hırsızı. Sanırım bize yüzünü göstermek istemiş. Öyle olmasa asla resim alamazlardı. İşte olmak istediğim adam bu." Bakışlarını Reev'de sabitleyecekti konuşmasının sonunda ardından gazetenin o sayfasının o bölümünü yırtıp cebine atacak ve buluşma yerine doğru ilerlemeye devam edecekti. Haberi bir an önce kardeşine de göstermek istiyordu.

Grand line... Demek dedesi Kuzey denizinden çoktan çıkmıştı. Clous'larda çıkmalıydı bir an önce. Bu lanet ada ve onun sorunu Clous'un sorunu değildi.

tarafından **Shingen Cracher** C.tesi 02 Tem. 2016, 16:01

Ame ile aramızdaki ilişkiyi netleştirmiştik. Ame de beni karşılıksız sevdiğini söylemiş ve beni daha da mutlu etmişti. Ona duygularımı belli etmek benim için zayıflıktı o yüzden ona karşı olan sevgimi fazla göstermeyecektim en azından bu halimle.

Ame ada yönetimini ise tapınakçılara bırakacağını söylemişti. Ada hakkında endişelenmiyordum açıkçası çünkü bu benim sorunum değildi. Ame ada hakkında en iyisini bilirdi ve bu konuda ona güvenip istediği şeyi yapmasına izin verecektim. "senin için sıkıntı yoksa bana da uyar." diyerek onu onayladığımı belirtecektim.

Ame sonrasında oldukça ciddileşmiş ve bana ikinci bölgede dikkatli olmam gerektiğini hatırlatmıştı. "Benim için endişelenme o sütün aksine ben dövüş konusunda tecrübeliyim. Savaş sırasında sadece kendi güvenliğini düşünmeni istiyorum." diyerek niyetimi açıkça belli edecektim. Buluşma saatine bir saat kalmıştı o süre içerisinde kendimi büyük savaşa hazırlayacaktım. Buluşma vaktini beklemekten başka yapacak bir şeyim yoktu.

**Captain 'God' Usopp** Admin Mesaj Sayısı : 286 Kayıt tarihi : 18/12/15

Clous, John ve Shingen 5-3-3 stat aldınız ve 5'er milyon para aldınız.