Hermes[Vince Grey]
2 posters
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
4 sayfadaki 7 sayfası
4 sayfadaki 7 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
Geri: Hermes[Vince Grey]
Perttu ile birlikte sağ taraftaki masalardan birine geçiyor ve oturuyorsunuz. Sandalyelerde oturan insanlar, yanınızda Jack olmasından dolayı size pek aldırmıyor gibi. Jack ise çoktan dolabın yanına gitmiş ve sakeleri toplamış durumda. Kucağındaki yedi sake şişesi ile birlikte yanınıza geliyor. Her zaman yaptığı gibi sakeleri eşit bir şekilde, ikişer ikişer dağıtıyor. Fazla olan sakeyi de masanın ortasına koyuyor. Ardından da sakelerden birini açıyor ve içmeye başlıyor; fakat bu sefer sakesini hızlı bir şekilde içmiyor. Gözleri sandalyelerde oturan insanlarda, suratında ise bu durumdan pek memnun değilmişcesine bir ifade var. Jack bir süre insanları süzdükten sonra size dönüyor ve: ''Normalde iki klan için önem teşkil eden günlerde bir klan öbür klana birkaç temsilci yollar ve tebriklerini iletir; fakat nedense bugün oldukça kalabalık. İlk defa böyle bir şey görüyorum. Kesin bu işte bir bokluk var.'' diyor.
Jack'in bu sözleri Perttu'yu pek etkilememişe benziyor. Perttu her zaman ki soğuk yüzüyle etrafını incelemeye devam ediyor. Sense Hillumi konusunu açmanın zamanı olduğunu hissedip Jack'e Hillumi ile ilişkisini soruyorsun.
Bu sorun üzerine, Jack önce elindeki sake şişesini bir dikişte boşaltıyor. Sonra da konuşmaya başlıyor: ''Bundan uzun zaman önce, yani klan işleri kendilerini gram ilgilendirmeyen küçük çocuklar iken o piç ile oldukça yakın arkadaştım. Hep birlikte takılırdık. Oldukça iyi anlaşırdık. Ayrıca benim kadar güçlüydü de ibne. Hatta hiç unutmam, bir gün Julia şehirde kaybolmuştu da bizim klanın o kadar elemanı dururken kardeşimi biz ikimiz bulmuştuk. Ne yalan söyleyeyim, işimden oldukça memnun olsam da o zamanları özlemiyor değildim. Julia bizim klanın o da kendi klanının başına geçtiğinde iki klan arasında sonsuza dek sürecek bir barış yapmayı hayal ediyordu. Bu barıştan sonra da benimle birlikte denize açılacaktı. En azından çocukken öyle düşünüyorduk. Bu hayalleri kurduğumuz dönemlerin üzerinden kısa bir zaman geçmesinden sonra bunun babası öldü ve daha çocuk yaşta klanının başına geçti. O zamanlar neler yaşadı bilmiyorum; fakat klanının başına geçtiği andan sonra asla eskisi gibi olmadık. İki klan arası düşmanlık daha da arttı. ''
Jack bunları söyledikten sonra ikinci şişesini açıyor ve şişenin yarısını götürüyor. Ardından da sinirli bir şekilde konuşmasına devam ediyor: ''Yine de tek bildiğim bir şey var. Bunun babası olacak orospu çocuğu bizden hep nefret ederdi. Kesin geberip gitmeden önce çocuğun aklını pis ideolojileriyle doldurdu. Amına koyayım onun. Umarım çoktan un ufak olmuş kemiklerini fareler sikiyordur!''
Jack'in bunları söylemesinden biraz sonra salona yaşlı adam ve Hillumi de giriyor. Yaşlı adam önlerdeki sandalyelerden birine geçerken Hillumi sağ taraftaki masalara, yani yanınıza geliyor. Siz Hillumi'ye şaşkın şaşkın bakarken yanınıza oturan Hillumi, masanın ortasındaki yedinci sakeyi alıyor ve içmeye başlıyor. Ardından da şaşkın bakışlarınızı fark etmiş olacak ki: ''Neye bakıyorsunuz öyle? Bugün iki klanın huzur içinde geçireceği ilk ve tek gün. Bilmiyor musunuz yoksa?'' diyor.
Jack'in bu sözleri Perttu'yu pek etkilememişe benziyor. Perttu her zaman ki soğuk yüzüyle etrafını incelemeye devam ediyor. Sense Hillumi konusunu açmanın zamanı olduğunu hissedip Jack'e Hillumi ile ilişkisini soruyorsun.
Bu sorun üzerine, Jack önce elindeki sake şişesini bir dikişte boşaltıyor. Sonra da konuşmaya başlıyor: ''Bundan uzun zaman önce, yani klan işleri kendilerini gram ilgilendirmeyen küçük çocuklar iken o piç ile oldukça yakın arkadaştım. Hep birlikte takılırdık. Oldukça iyi anlaşırdık. Ayrıca benim kadar güçlüydü de ibne. Hatta hiç unutmam, bir gün Julia şehirde kaybolmuştu da bizim klanın o kadar elemanı dururken kardeşimi biz ikimiz bulmuştuk. Ne yalan söyleyeyim, işimden oldukça memnun olsam da o zamanları özlemiyor değildim. Julia bizim klanın o da kendi klanının başına geçtiğinde iki klan arasında sonsuza dek sürecek bir barış yapmayı hayal ediyordu. Bu barıştan sonra da benimle birlikte denize açılacaktı. En azından çocukken öyle düşünüyorduk. Bu hayalleri kurduğumuz dönemlerin üzerinden kısa bir zaman geçmesinden sonra bunun babası öldü ve daha çocuk yaşta klanının başına geçti. O zamanlar neler yaşadı bilmiyorum; fakat klanının başına geçtiği andan sonra asla eskisi gibi olmadık. İki klan arası düşmanlık daha da arttı. ''
Jack bunları söyledikten sonra ikinci şişesini açıyor ve şişenin yarısını götürüyor. Ardından da sinirli bir şekilde konuşmasına devam ediyor: ''Yine de tek bildiğim bir şey var. Bunun babası olacak orospu çocuğu bizden hep nefret ederdi. Kesin geberip gitmeden önce çocuğun aklını pis ideolojileriyle doldurdu. Amına koyayım onun. Umarım çoktan un ufak olmuş kemiklerini fareler sikiyordur!''
Jack'in bunları söylemesinden biraz sonra salona yaşlı adam ve Hillumi de giriyor. Yaşlı adam önlerdeki sandalyelerden birine geçerken Hillumi sağ taraftaki masalara, yani yanınıza geliyor. Siz Hillumi'ye şaşkın şaşkın bakarken yanınıza oturan Hillumi, masanın ortasındaki yedinci sakeyi alıyor ve içmeye başlıyor. Ardından da şaşkın bakışlarınızı fark etmiş olacak ki: ''Neye bakıyorsunuz öyle? Bugün iki klanın huzur içinde geçireceği ilk ve tek gün. Bilmiyor musunuz yoksa?'' diyor.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hermes[Vince Grey]
Perttu'yla birlikte sağdaki masalardan birine oturmuştuk.Oturan insanlar,yanımızda Jack'in olmasından dolayı bizi pek umursamıyorlar gibiydi Jack ise çoktan dolaptan sake şişelerini toplamıştı.Yanımıza gelip her zamanki gibi eşit bir şekilde dağıtmıştı.Fazla olan 1 sake şişesinde masanın ortasına koymuştu.Ardından sakesini açıp içmeye başlamıştı.Bende onunla birlikte şişeyi açıp kafama dikmiştim.Bu sırada gözüm Jack'e takıldı her zamanki gibi sake şişesini kafasına hızlı bir şekilde dikmek yerine yavaş bir şekilde içiyor ve etraftaki insanları memnun olmamış bir ifadeyle izliyordu.Jack bir süre böyle davrandıktan sonra aslında önemli günlerde iki klanın birbirine temsilci yolayıp tebrik etiklerini ama buranın çok kalabalık olduğunu söylemişti.
Jack'in bu sözleri beni etkilemiş olsada Perttu'yu pek etkilememişti.Bende bu sessizlikten yararlanıp Hillumi hakkındaki sorumu sormuştum.Jack bu sorumun üzerine konuşmaya başlamıştı.Daha küçük çocuklarken iyi arkadaş olduklarını ayrıca kendisi kadarda güçlü olduğunu söylemişti.Hatta bir keresinde Julia kaybolduğunda birlikte bulmuşlar.Klanın başına geçtiğinde bir barış yapıp o barıştan sonrada Hillumi'yle birlikte denize açılmayı düşündüklerini söylemişti.Bu düşüncelerin üstünden kısa bir süre geçtikten sonra Hillumi'nin babası ölmüş.Hillumi'nin babası öldükten sonra çocuk yaşta başa geçmiş Hillumi klanın başına geçtikten sonrada bir daha eskisi gibi olamamışlar.Ayrıca iki klan arasındaki düşmanlıkta artmış.
Ben konu ilgimi çektiğinden içki içmeyi bırakıp Jack'i dinliyordum.Nedense hayataki en önemsiz kişinin bile hayat hikayesi ilgimi çekmeyi başarabilirdi.Jack konuşmasını bitirip ikinci şişesini içerken bende hızlı bir şekilde birinci şişeyi kafama dikip bitirmiştim.Ben ikinci şişeyi açarken Jack yeniden konuşmaya başlamıştı.Hillumi'ye ne olduysa babasının yaptığını hep onlara düşman olduğunu söyleyip babasına sövmüştü.Anlamıştımki ada ne kadar barış içinde olsada pek öyle devam edecek gibi gelmiyordu nedense.
Jack'in konuşmasını bitirmesinin ardından bizim yaşlı amaca ve Hillumi gelmişti.Yaşlı amca ön taraftaki masalara otururken Hillumi de yanımıza gelmişti.Biz şaşkın şaşkın Hillumi'ye bakarken yanımıza oturan Hillumi,masanın ortasındaki yedinci sake şişesini alıp içmeye başlamıştı.Ardından bizim şaşkın şaşkın bakmamızı fark etmiş olucakki bugünün iki klan arasındaki barış içerisinde yaşanması gereken bir gün olduğunu söylemişti.Açtığım sake şişesini içmeye başlayacaktım.
Jack'in bu sözleri beni etkilemiş olsada Perttu'yu pek etkilememişti.Bende bu sessizlikten yararlanıp Hillumi hakkındaki sorumu sormuştum.Jack bu sorumun üzerine konuşmaya başlamıştı.Daha küçük çocuklarken iyi arkadaş olduklarını ayrıca kendisi kadarda güçlü olduğunu söylemişti.Hatta bir keresinde Julia kaybolduğunda birlikte bulmuşlar.Klanın başına geçtiğinde bir barış yapıp o barıştan sonrada Hillumi'yle birlikte denize açılmayı düşündüklerini söylemişti.Bu düşüncelerin üstünden kısa bir süre geçtikten sonra Hillumi'nin babası ölmüş.Hillumi'nin babası öldükten sonra çocuk yaşta başa geçmiş Hillumi klanın başına geçtikten sonrada bir daha eskisi gibi olamamışlar.Ayrıca iki klan arasındaki düşmanlıkta artmış.
Ben konu ilgimi çektiğinden içki içmeyi bırakıp Jack'i dinliyordum.Nedense hayataki en önemsiz kişinin bile hayat hikayesi ilgimi çekmeyi başarabilirdi.Jack konuşmasını bitirip ikinci şişesini içerken bende hızlı bir şekilde birinci şişeyi kafama dikip bitirmiştim.Ben ikinci şişeyi açarken Jack yeniden konuşmaya başlamıştı.Hillumi'ye ne olduysa babasının yaptığını hep onlara düşman olduğunu söyleyip babasına sövmüştü.Anlamıştımki ada ne kadar barış içinde olsada pek öyle devam edecek gibi gelmiyordu nedense.
Jack'in konuşmasını bitirmesinin ardından bizim yaşlı amaca ve Hillumi gelmişti.Yaşlı amca ön taraftaki masalara otururken Hillumi de yanımıza gelmişti.Biz şaşkın şaşkın Hillumi'ye bakarken yanımıza oturan Hillumi,masanın ortasındaki yedinci sake şişesini alıp içmeye başlamıştı.Ardından bizim şaşkın şaşkın bakmamızı fark etmiş olucakki bugünün iki klan arasındaki barış içerisinde yaşanması gereken bir gün olduğunu söylemişti.Açtığım sake şişesini içmeye başlayacaktım.
Vince Grey- Mesaj Sayısı : 148
Kayıt tarihi : 04/04/16
Nerden : East Blue
Geri: Hermes[Vince Grey]
''Neden bahsediyorsun lan sen?'' diyor, öfkeli bir ses tonuyla Jack. Jack'in öfkelenmeye başlaması, rahat bir şekilde sakesini içmeye devam eden Hillumi'nin pek umrunda değil gibi. ''Yarın bu işi temelli çözeceğiz. İhtiyar da onayladı.'' diyor, sakesini içmeyi bırakıp Jack'e doğru eğilen Hillumi. Hillumi'nin bu sözlerinden sonra Jack de eski dostuna doğru eğiliyor ve: ''Son kez soruyorum.Neden bahsediyorsun?'' diyor. Kelimeleri vurgulayış şeklinden öfkesinin daha da arttığını anlayabiliyorsun.
''Anlamayacak bir şey yok. Yarın iki klan arasında bir savaş olacak ve yarından sonra geriye sadece bir klan kalacak.'' diyor Hillumi. Hillumi'nin sözlerini bitirmesiyle Jack'İn Hillumi'nin yakasına yapışması bir oluyor. ''Ne savaşı lan orospu çocuğu!'' diye bağırıyor Jack. Bu sırada Hillumi de Jack'in yakasına yapışıyor. Bu ikiliyi durduran kişi ise Perttu oluyor.
Sen daha ne olduğunu anlamadan kılıcını çekip ikisinin başlarının yakınına getiren Perttu: ''Ne yapacaksanız kutlamadan sonra yapın. İnsanları korkutuyorsunuz.'' diyor. Perttu'nun bu sözleri üzerine salonun geri kalan kısmına baktığınızda müzik grubunun çalmayı kestiğini, sandalyelerde oturmuş insanların çoğunun dönüp size bakmakta olduğunu görüyorsunuz. Bunun ardından Jack ve Hillumi ellerini birbirlerinin yakalarından çekiyorlar ve masayı bir süreliğine sessizlik kaplıyor. Bu sessizliği Hillumi bozuyor.
''Uzun bir süredir hem babamın hayali olan Jailbrack klanını yok etmeyi hem kendi hayalim olan barışı getirmeyi hem de bunları yaparken kendi klanımdan can kaybı yaşanmamasını nasıl gerçekleştirebileceğimi düşünüyordum. Sizi yok etmek pek zor sayılmazdı. Yılın büyük çoğunluğunda sen burada yoktun. Sen burada yokken babanı öldürebilir ya da direkt olarak size saldırıp klanınızı yok edebilirdim; fakat her iki yolda da çok fazla adamımızı kaybederdik.Ayrıca buraya döndüğünde bize sıkıntı yaşatırdın.
İki klan bir şekilde birleşebilirdi.Bu önerme üç şartı da sağlıyordu; fakat iki klan içinde de öbür klan ile birleşmeyi kabul etmeyen çok fazla kişi vardı. Bu durumda bu yoldan gitmek de işe yaramazdı.
Bu böyle uzayıp gidiyor. Ne olursa olsun üç şartı da sağlayacak bir yol bulamıyordum.Bu yüzden de bu şartlardan en az fedakarlığı yapacağım yolu seçtim bende.
Yarın günün ilk ışıkları ile beraber iki klan da en güçlü on adamı ile beraber Dodont dağının zirvesine gelecek ve orada bu yirmi kişi savaşacak. Kazanan klan kalacak kaybeden klan dağılacak.İki klan da sonuç ne olursa olsun bu karara uyacak. Ben kendi klanımı buna ikna ettim. Baban da kendi klanını ikna edecek. Yarın en fazla on dokuz kişi ölecek.Ardından da barış gelecek. On dokuz kişi, tarih boyunca iki klanın sürtüşmesinden dolayı ölen insan sayısının yanında pek bir şey ifade etmiyor.''
Jack bu sözlere cevap vereceği sırada bir akış tufanı kopuyor. Arkanıza dönüp neler olduğuna baktığınızda Julia'nın pastasının yanına geldiğini görüyorsunuz. Üzerinde bembeyaz bir elbise var.
''Anlamayacak bir şey yok. Yarın iki klan arasında bir savaş olacak ve yarından sonra geriye sadece bir klan kalacak.'' diyor Hillumi. Hillumi'nin sözlerini bitirmesiyle Jack'İn Hillumi'nin yakasına yapışması bir oluyor. ''Ne savaşı lan orospu çocuğu!'' diye bağırıyor Jack. Bu sırada Hillumi de Jack'in yakasına yapışıyor. Bu ikiliyi durduran kişi ise Perttu oluyor.
Sen daha ne olduğunu anlamadan kılıcını çekip ikisinin başlarının yakınına getiren Perttu: ''Ne yapacaksanız kutlamadan sonra yapın. İnsanları korkutuyorsunuz.'' diyor. Perttu'nun bu sözleri üzerine salonun geri kalan kısmına baktığınızda müzik grubunun çalmayı kestiğini, sandalyelerde oturmuş insanların çoğunun dönüp size bakmakta olduğunu görüyorsunuz. Bunun ardından Jack ve Hillumi ellerini birbirlerinin yakalarından çekiyorlar ve masayı bir süreliğine sessizlik kaplıyor. Bu sessizliği Hillumi bozuyor.
''Uzun bir süredir hem babamın hayali olan Jailbrack klanını yok etmeyi hem kendi hayalim olan barışı getirmeyi hem de bunları yaparken kendi klanımdan can kaybı yaşanmamasını nasıl gerçekleştirebileceğimi düşünüyordum. Sizi yok etmek pek zor sayılmazdı. Yılın büyük çoğunluğunda sen burada yoktun. Sen burada yokken babanı öldürebilir ya da direkt olarak size saldırıp klanınızı yok edebilirdim; fakat her iki yolda da çok fazla adamımızı kaybederdik.Ayrıca buraya döndüğünde bize sıkıntı yaşatırdın.
İki klan bir şekilde birleşebilirdi.Bu önerme üç şartı da sağlıyordu; fakat iki klan içinde de öbür klan ile birleşmeyi kabul etmeyen çok fazla kişi vardı. Bu durumda bu yoldan gitmek de işe yaramazdı.
Bu böyle uzayıp gidiyor. Ne olursa olsun üç şartı da sağlayacak bir yol bulamıyordum.Bu yüzden de bu şartlardan en az fedakarlığı yapacağım yolu seçtim bende.
Yarın günün ilk ışıkları ile beraber iki klan da en güçlü on adamı ile beraber Dodont dağının zirvesine gelecek ve orada bu yirmi kişi savaşacak. Kazanan klan kalacak kaybeden klan dağılacak.İki klan da sonuç ne olursa olsun bu karara uyacak. Ben kendi klanımı buna ikna ettim. Baban da kendi klanını ikna edecek. Yarın en fazla on dokuz kişi ölecek.Ardından da barış gelecek. On dokuz kişi, tarih boyunca iki klanın sürtüşmesinden dolayı ölen insan sayısının yanında pek bir şey ifade etmiyor.''
Jack bu sözlere cevap vereceği sırada bir akış tufanı kopuyor. Arkanıza dönüp neler olduğuna baktığınızda Julia'nın pastasının yanına geldiğini görüyorsunuz. Üzerinde bembeyaz bir elbise var.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hermes[Vince Grey]
Jack öfkeli bir şekilde Hillumi'ya neden bahsetiğini sormuştu.Hillumi ise rahat bir şekilde yarın bu işin temelli çözüleceğini ihtiyarında onayladığını söylemişti.Hillumi'nin bu sözlerinden sonra Jack Hillumi'ya doğru eğilip tekrar öfkeli bir şekilde neden bahsetiğini sormuştu.
Hillumi ise yarın iki klan arasında bir savaş olacağını ve geriye sadece bir klanın kalacağını söylemişti.Hillumi'nin sözlerine ben şaşkın kalmışken Jack Hillumi'nin yakasına yapışıp ne savaşından bahsettiğini sormuştu sinirli bir şekilde.Bu sırada Hillumi'de Jack'in yakasına yapışmışken Perttu onları durdurmuştu.
Ben ne olduğunu anlamadan iki kılıcınıda bir birine girmek üzere olan ikilinin kafasına yakın bir mesafeye getirmişti.Ve insanları korkutuklarını ne yapıcaklarsa kutlamadan sonra yapmalarını söylemişti.Salona baktığımda salondaki müzik grubu çalmayı kesmiş,oturan insanlarsa bize bakıyordu.Bu olanların üzerine Jack ve Hillumi ellerini birbirlerinin üzerinden çekip sandalyelere oturmuşlardı.Masaya oturmalarından sonra masayı bir sessizlik kaplamıştı.Sessizliği bozan kişiyse Hillumi olmuştu.
Uzun zamandır kendi hayali olan barışı getirmeyi ve babasının hayali olan Jailbrackleri yok etmek için planlar düşündüğünü söylemişti.Ayrıca fazla can kaybı istemediğini bu yüzdende bu planların olamayacağını söylemişti.
İki klanın birleşebileceğini ama iki klanında içinde buna karşı çıkan çok kişinin olduğunu söylemişti.
Ne olursa olsun üç seçenekten birini elemek zorunda olduğunu en fedakarlık yapacağı seçeneği seçtiğini söyledi.Ardından yarın günün ilk ışıklarıyla beraber her iki klanında yanına en güçlü on adamını alıp geleleceğini ve Dodont dağının tepesinde savaşıcaklarını söyledi.Sağ kalan klan ise diğer klanı yutacakmış.
Jack bu sözlere karşılık vereceği sırada bir alkış tufanı kopmuştu.Arkamı dönüp neler olduğuna baktığımda Julia pastanın yanına bir melek gibi konmuştu.Gözlerimi Julia'dan alamıyordum adeta bir melek gibiydi.
Hillumi ise yarın iki klan arasında bir savaş olacağını ve geriye sadece bir klanın kalacağını söylemişti.Hillumi'nin sözlerine ben şaşkın kalmışken Jack Hillumi'nin yakasına yapışıp ne savaşından bahsettiğini sormuştu sinirli bir şekilde.Bu sırada Hillumi'de Jack'in yakasına yapışmışken Perttu onları durdurmuştu.
Ben ne olduğunu anlamadan iki kılıcınıda bir birine girmek üzere olan ikilinin kafasına yakın bir mesafeye getirmişti.Ve insanları korkutuklarını ne yapıcaklarsa kutlamadan sonra yapmalarını söylemişti.Salona baktığımda salondaki müzik grubu çalmayı kesmiş,oturan insanlarsa bize bakıyordu.Bu olanların üzerine Jack ve Hillumi ellerini birbirlerinin üzerinden çekip sandalyelere oturmuşlardı.Masaya oturmalarından sonra masayı bir sessizlik kaplamıştı.Sessizliği bozan kişiyse Hillumi olmuştu.
Uzun zamandır kendi hayali olan barışı getirmeyi ve babasının hayali olan Jailbrackleri yok etmek için planlar düşündüğünü söylemişti.Ayrıca fazla can kaybı istemediğini bu yüzdende bu planların olamayacağını söylemişti.
İki klanın birleşebileceğini ama iki klanında içinde buna karşı çıkan çok kişinin olduğunu söylemişti.
Ne olursa olsun üç seçenekten birini elemek zorunda olduğunu en fedakarlık yapacağı seçeneği seçtiğini söyledi.Ardından yarın günün ilk ışıklarıyla beraber her iki klanında yanına en güçlü on adamını alıp geleleceğini ve Dodont dağının tepesinde savaşıcaklarını söyledi.Sağ kalan klan ise diğer klanı yutacakmış.
Jack bu sözlere karşılık vereceği sırada bir alkış tufanı kopmuştu.Arkamı dönüp neler olduğuna baktığımda Julia pastanın yanına bir melek gibi konmuştu.Gözlerimi Julia'dan alamıyordum adeta bir melek gibiydi.
Vince Grey- Mesaj Sayısı : 148
Kayıt tarihi : 04/04/16
Nerden : East Blue
Geri: Hermes[Vince Grey]
Julia, alkışlar eşliğinde pastasını kesiyor ve pastasından bir yudum tadıyor. Bunun ardından pastanın kalanı kesilerek salondaki diğer insanlara dağıtılmaya başlanıyor. Dağıtım işlemi başladığı sırada, Umarım yüzündeki bu gülümseme yarından sonra da devam eder.diyen Hillumi, masadan kalkıyor ve salonu terk ediyor.
Müzik grubu hareketli şarkılar çalmaya devam ederken, insanlar neşe içinde pastalarını yiyip içeceklerini içiyorlar. Herkes eğlendiği sırada Akane de yanınıza geliyor. Dördünüz, bir süre havadan sudan muhabbet ederek gülüp eğleniyorsunuz. Bir süre sonra aklına Julia geliyor ve Perttu'nun da pasta dilimini yemeye başlayan Akane'ye, Julia'nın nerede olduğunu soruyorsun. O da sana: ''Kemanını almaya gitmişti, birazdan gelecektir. diyor ve pastayı yemeye devam ediyor.
Derken Julia tekrardan sahneye çıkıyor. Üzerine tekrar, onu ilk gördüğün andaki elbiselerini giymiş. Müzik grubu ile bir şeyler konuşan Julia, konuşması bittikten sonra kemanını çalmaya başlıyor. Kemanını çalarken insanların arasında dolaşan Julia, şarkısının son kısımlarını sizin yanınızda, sana bakarak çalıyor.
Şarkı bittiğinde salonda tekrardan bir akış tufanı kopuyor. Julia onları selamladıktan sonra gelip yanınıza oturuyor. Kutlama devam ederken, beşiniz birlikte hava kararana kadar sohbet ediyorsunuz.
Hava kararınca kutlama bitiyor ve herkes dağılıyor. Salonda kalanlar ise siz beşiniz ve birkaç klan üyesi...
Müzik grubu hareketli şarkılar çalmaya devam ederken, insanlar neşe içinde pastalarını yiyip içeceklerini içiyorlar. Herkes eğlendiği sırada Akane de yanınıza geliyor. Dördünüz, bir süre havadan sudan muhabbet ederek gülüp eğleniyorsunuz. Bir süre sonra aklına Julia geliyor ve Perttu'nun da pasta dilimini yemeye başlayan Akane'ye, Julia'nın nerede olduğunu soruyorsun. O da sana: ''Kemanını almaya gitmişti, birazdan gelecektir. diyor ve pastayı yemeye devam ediyor.
Derken Julia tekrardan sahneye çıkıyor. Üzerine tekrar, onu ilk gördüğün andaki elbiselerini giymiş. Müzik grubu ile bir şeyler konuşan Julia, konuşması bittikten sonra kemanını çalmaya başlıyor. Kemanını çalarken insanların arasında dolaşan Julia, şarkısının son kısımlarını sizin yanınızda, sana bakarak çalıyor.
- Çaldığı şarkı:
Şarkı bittiğinde salonda tekrardan bir akış tufanı kopuyor. Julia onları selamladıktan sonra gelip yanınıza oturuyor. Kutlama devam ederken, beşiniz birlikte hava kararana kadar sohbet ediyorsunuz.
Hava kararınca kutlama bitiyor ve herkes dağılıyor. Salonda kalanlar ise siz beşiniz ve birkaç klan üyesi...
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hermes[Vince Grey]
Julia,alkışlar eşliğinde pastasını kesip bir küçük bir lokma atmıştı ağzına.Ardından pastanın geri kalanı solandakilere dağıtılmaya başlamıştı.Pasta dağıtılırken Hillumi yarında bu kadar mutlu olamayacaksın gibi bir cümle kurup salonu terk etmişti.Herkesin şarkılar dinleyip eğlendiği sırada Akane de yanımıza gelmişti.Masada normal olaylardan sohbet ederek eğleniyorduk.Bu sırada aklıma Julia gelmişti Akane'ye nerde olduğunu sorduğumda kemanını almaya gittiğini söylemişti.
Biz konuşurken Julia tekrar sahneye çıkmıştı.Üzerine tekrar,onu ilk gördüğüm andaki kıyafetlerini giymişti.Ben kafamı iki elimin arasına alıp onu izlemeye başlamıştım.Julia müzik grubuyla bir şeyler konuşup kemanını çalmaya başlamıştı.Keman çalarken insanların arasında dolaşan Julia,şarkısının son kısmında bana bakarak söylemişti.
Şarkı bittiğinde bir alkış tufanı kopmuştu.Şarkı bittiğinde kendime gelince küçük bir kız pozisyonunda Julia'yı dinlediğimi fark etmiştim.Hemen pozisyonumu düzeltmiştim.Julia alkışlayanları selamladıktan sonra yanınıza oturmuştu.Beşimiz birlikte masada sohbet etmiştik.Ben her Julia söze başladığında özenle onu dinliyordum.Sohbet ederken hava kararmıştı ve salonda sadece biz beş kişi ve birkaç klan üyesi kalmıştı.Artık yavaştan kalkmanın zamanı gelmişti ama Jack zaten birazdan bizi kalacağımız yere götüreceğinden sesimi çıkarmayacaktım.
Biz konuşurken Julia tekrar sahneye çıkmıştı.Üzerine tekrar,onu ilk gördüğüm andaki kıyafetlerini giymişti.Ben kafamı iki elimin arasına alıp onu izlemeye başlamıştım.Julia müzik grubuyla bir şeyler konuşup kemanını çalmaya başlamıştı.Keman çalarken insanların arasında dolaşan Julia,şarkısının son kısmında bana bakarak söylemişti.
Şarkı bittiğinde bir alkış tufanı kopmuştu.Şarkı bittiğinde kendime gelince küçük bir kız pozisyonunda Julia'yı dinlediğimi fark etmiştim.Hemen pozisyonumu düzeltmiştim.Julia alkışlayanları selamladıktan sonra yanınıza oturmuştu.Beşimiz birlikte masada sohbet etmiştik.Ben her Julia söze başladığında özenle onu dinliyordum.Sohbet ederken hava kararmıştı ve salonda sadece biz beş kişi ve birkaç klan üyesi kalmıştı.Artık yavaştan kalkmanın zamanı gelmişti ama Jack zaten birazdan bizi kalacağımız yere götüreceğinden sesimi çıkarmayacaktım.
Vince Grey- Mesaj Sayısı : 148
Kayıt tarihi : 04/04/16
Nerden : East Blue
Geri: Hermes[Vince Grey]
Jack, Julia'dan sizi bu gece kalacağınız yere götürmesini istiyor. Bunun üzerine Julia bulunduğu sandalyeden kalkıyor ve yürümeye başlıyor; fakat çakırkeyf bir halde olduğundan sendeliyor ve üzerine düşüyor. Akane ve Perttu, senin üzerine düşmüş olan Julia'yı kaldırıyorlar. Julia ayağa kalkmasının ardından kızarmış yüzünü sana doğru çeviriyor ve gülümseyerek: ''Öbzür pilerim. Pir an başhım dondüğ.'' diyor. Ardından yalpalayarak, salonun sağ köşesine doğru gidiyor.Siz de onun arkasından ilerliyorsunuz. Hep birlikte salonun sağ köşesindeki kapıdan içeri giriyor ve bir koridora ulaşıyorsunuz. Koridorun sağ ve solunda pek çok oda var. Hep birlikte kahverengi zemine ve mor renkli, üzerinde pek çok tablo olan duvarlara sahip olan bu koridorun sonuna kadar ilerliyor ve koridorun sonunda, sağ taraftaki odaya giriyorsunuz.
Karşınıza mor renkl duvarlara, mor renkli zemine ve mor renkli yatak örtüsüne sahip, içinde beyaz renkli koltuklar ve beyaz renkli yastıklar bulunan bir oda çıkıyor. Odanın ucunda bir banyo olduğunu da görüyorsunuz. Odaya gireceğiniz sırada Julia'nın sesini duyuyorsunuz: ''Öbzür pilerim. Burasığ bennim odammıj.Sizinki hemen karşığda olmalıp'' diyor Julia. Bu sözler üzerine Julia'nın odasından çıkıyor ve karşıdaki odaya geçiyorsunuz.
Derken saatin gece yarısını geçmesinin ardından kapınız yavaşça açılıyor ve içeriye Jack giriyor. Jack sana iki elinde tuttuğu dört sake şisesini gösteriyor ve: ''Ne gündü ama. Bu saate kadar babalık ile kavga ettim. Şimdi de içmeye gidiyorum. Bana eşlik etmek ister misin? '' diyor.
- Spoiler:
Karşınıza mor renkl duvarlara, mor renkli zemine ve mor renkli yatak örtüsüne sahip, içinde beyaz renkli koltuklar ve beyaz renkli yastıklar bulunan bir oda çıkıyor. Odanın ucunda bir banyo olduğunu da görüyorsunuz. Odaya gireceğiniz sırada Julia'nın sesini duyuyorsunuz: ''Öbzür pilerim. Burasığ bennim odammıj.Sizinki hemen karşığda olmalıp'' diyor Julia. Bu sözler üzerine Julia'nın odasından çıkıyor ve karşıdaki odaya geçiyorsunuz.
- Spoiler:
Derken saatin gece yarısını geçmesinin ardından kapınız yavaşça açılıyor ve içeriye Jack giriyor. Jack sana iki elinde tuttuğu dört sake şisesini gösteriyor ve: ''Ne gündü ama. Bu saate kadar babalık ile kavga ettim. Şimdi de içmeye gidiyorum. Bana eşlik etmek ister misin? '' diyor.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hermes[Vince Grey]
Jack düşündüğüm gibi Julia'ya bizi odalarımıza götürmesini söylemişti.Bunun üzerine Julia ayağa kalkmıştı ama tam dengesini sağlayamadığından üzerime muhteşem bir şekilde üzerime düşmüştü .Akane ve Perttu,üzerime düşmüş olan Julia'yı kaldırmışlardı .Julia şirin bir şekilde benden özür diledikten sonra salonun sağ köşesindeki kapıdan içeri girmişti.Bizde onu takip edip bir koridora ulaşmıştık.Koridor boyunca bir sürü oda vardı.Koridor kahverengi zemine ve mor renkli,üzerinde bir çok tablo olan duvarları vardı.Gözüme yorgunluktan mıdır bilemedim ama gözüme yorucu gelmişti bu koridor.Koridorun sonuna kadar gidip sağ taraftaki odadan içeri girmiştik
İçeri girdiğimde içeride mor ve beyaz renklerin hakim olduğu bir oda karşıma çıkmıştı.Odada birde banyo vardı.Ben buranın bizim için fazla olduğunu düşünürken Julia özür dileyip burasının onun odası olduğunu bizim odamızın bu odanın karşısındaki oda olduğunu söylemişti.Bizde karşı odaya geçmiştik.
Bu odada ise üç tane beyaz yorgana ve beyaz yastıklara sahip bir oda vardı .Julia'nın odasıyla karşılaştırınca biraz sönük kalıyordu .Akane,hızlı bir şekilde cam kenarındaki yatağa geçip bavulunun içine girmişti .Perttu Julia'ya teşekkür ettikten sonra yatağına yatmıştı.ikisinin yatmasından sonra Julia elini muhteşem bir şekildeomzuma koyup bayılmama sebebiyet verecekken artık yatması gerektiğini söyleyip gitti.Bende Akene'nin bavulu iyice kapattığından emin olduktan sonra soldaki yatağa paltomu ve silahlarımı çıkarıp yatmıştım.Ne kadar utumaya çalışsamda gözüme uyku girmiyordu Akane ve Perttu ise çoktan uyumuş gibilerdi.
Ben uyumaya çalışırken kapı hafif bir şekilde açılmış ve içeriye girmişti .Jack elindeki sake şişelerini gösterip şimdiye kadar babasıyla kavga ettiği şimdi de içmeye gittiğini söylemişti. Benide davet etmişti.Bende"tabii."deyip. Paltomu giyecek silahlarımı paltomun görünmeyecek en arka tarafına atıp Jack'i takip edecektim.
İçeri girdiğimde içeride mor ve beyaz renklerin hakim olduğu bir oda karşıma çıkmıştı.Odada birde banyo vardı.Ben buranın bizim için fazla olduğunu düşünürken Julia özür dileyip burasının onun odası olduğunu bizim odamızın bu odanın karşısındaki oda olduğunu söylemişti.Bizde karşı odaya geçmiştik.
Bu odada ise üç tane beyaz yorgana ve beyaz yastıklara sahip bir oda vardı .Julia'nın odasıyla karşılaştırınca biraz sönük kalıyordu .Akane,hızlı bir şekilde cam kenarındaki yatağa geçip bavulunun içine girmişti .Perttu Julia'ya teşekkür ettikten sonra yatağına yatmıştı.ikisinin yatmasından sonra Julia elini muhteşem bir şekildeomzuma koyup bayılmama sebebiyet verecekken artık yatması gerektiğini söyleyip gitti.Bende Akene'nin bavulu iyice kapattığından emin olduktan sonra soldaki yatağa paltomu ve silahlarımı çıkarıp yatmıştım.Ne kadar utumaya çalışsamda gözüme uyku girmiyordu Akane ve Perttu ise çoktan uyumuş gibilerdi.
Ben uyumaya çalışırken kapı hafif bir şekilde açılmış ve içeriye girmişti .Jack elindeki sake şişelerini gösterip şimdiye kadar babasıyla kavga ettiği şimdi de içmeye gittiğini söylemişti. Benide davet etmişti.Bende"tabii."deyip. Paltomu giyecek silahlarımı paltomun görünmeyecek en arka tarafına atıp Jack'i takip edecektim.
Vince Grey- Mesaj Sayısı : 148
Kayıt tarihi : 04/04/16
Nerden : East Blue
Geri: Hermes[Vince Grey]
Jack ile birlikte klanın sınırlarından çıkıyor ve Dodont dağının aşağısına iniyorsunuz. Dağdan indikten sonra limana doğru gidiyor ve limandaki banklardan birine oturuyorsunuz. Deniz oldukça durgun, ay ışığının az da olsa aydınlattığı denizde en ufak bir kıpırtı yok. Limana sadece iki gemi demir atmış. O gemilerden de ses seda gelmiyor. Gecenin bir yarısı, bu huzur verici sessizliğin ortasında Jack ile birlikte içmeye başlıyorsunuz. Bir süre, hiç konuşmadan sakeye gömülüyorsunuz. Daha sonra Jack bitirdiği şişelerden birini denize doğru fırlatıyor. Ardından da sana dönüyor ve ''Adamım senden bir isteğim olacak.'' diyor.
''Yarın ne olursa olsun bu savaş gerçekleşecek. İhtiyar savaşa katılmak zorunda. Bu yüzden kafadan bir kişi eksik olacağız zaten. Julia henüz olanları bilmiyor. Eğer öğrenirse o da savaşmak isteyecektir; fakat aklım iki kişide birden olursa savaşamam. Bir erkek kafasını tamamen boşaltıp savaşmaya, vahşileşmeye odaklanmalıdır! Bu yüzden senden rica ediyorum. Yarın sabahın ilk ışıkları ile beraber Julia'yı alıp dışarı çıkın. Bir şekilde tüm gün onu oyalarsanız sana borçlanırım. Ve erkek adam borçlarını her zaman misliyle geri öder!'' diye devam ediyor.
Bu sırada, uzaktan Perttu'nun sesini duyuyorsunuz. ''Hey ne kadar güzel bir gece değil mi?'' diyor Perttu. Başını çevirip sesin geldiği yöne baktığında gözleri kapalı bir şekilde koşan Akane'yi ve Akane'yi koşması için kılıcının kabzası ile dürtükleyen Perttu'yu görüyorsun. ''Siz odadan çıkarken uyandım. Hazır uyanmışken öğrencim ile birlikte idmanlara devam edelim istedim.'' diyor, içten bir gülümseme ile Perttu. Daha sonra Akane'ye yere yatıp şınav çekmeye başlamasını söyleyen Perttu, Akane'nin ağlayarak şınav çekmeye başlaması üzerine onu bırakıp yanınıza doğru geliyor ve ne konuştuğunuzu soruyor.
''Yarın ne olursa olsun bu savaş gerçekleşecek. İhtiyar savaşa katılmak zorunda. Bu yüzden kafadan bir kişi eksik olacağız zaten. Julia henüz olanları bilmiyor. Eğer öğrenirse o da savaşmak isteyecektir; fakat aklım iki kişide birden olursa savaşamam. Bir erkek kafasını tamamen boşaltıp savaşmaya, vahşileşmeye odaklanmalıdır! Bu yüzden senden rica ediyorum. Yarın sabahın ilk ışıkları ile beraber Julia'yı alıp dışarı çıkın. Bir şekilde tüm gün onu oyalarsanız sana borçlanırım. Ve erkek adam borçlarını her zaman misliyle geri öder!'' diye devam ediyor.
Bu sırada, uzaktan Perttu'nun sesini duyuyorsunuz. ''Hey ne kadar güzel bir gece değil mi?'' diyor Perttu. Başını çevirip sesin geldiği yöne baktığında gözleri kapalı bir şekilde koşan Akane'yi ve Akane'yi koşması için kılıcının kabzası ile dürtükleyen Perttu'yu görüyorsun. ''Siz odadan çıkarken uyandım. Hazır uyanmışken öğrencim ile birlikte idmanlara devam edelim istedim.'' diyor, içten bir gülümseme ile Perttu. Daha sonra Akane'ye yere yatıp şınav çekmeye başlamasını söyleyen Perttu, Akane'nin ağlayarak şınav çekmeye başlaması üzerine onu bırakıp yanınıza doğru geliyor ve ne konuştuğunuzu soruyor.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Hermes[Vince Grey]
Jack ile birlikte deniz kıyısına inmiştik.Deniz kıyısı geldiğimiz saatten oluca ki durgun ve sessizdi.Bir süre sesiz bir şekilde durduktan sonra Jack lafa girmişti.Benden bir isteği olduğunu söylemişti .Julia ile birlikte karşılaşma bitene kadar oyalanmamızı istiyordu.O zaman bana borçlu kalacağını söylemişti.
Ben tam cevap vereceğim sırada,Perttu'nun sesini duymuştuk.Gecenin ne kadar güzel olduğunu söylemişti.Başımı Perttu'ya çevirdiğimde Akane'yi koşması için zorlayan Perttu'yu görmüştüm.Biz odadan çıktığında uyandığını hazır uyanmışken öğrencisiyle çalışmak istediğini söylemişti.İçten bir gülümseme ile birlikte.Ardından Akane'ye şınav çekmesini söylemişti. Akane ağlaya ağlaya şınav çekmeye başlarken Perttu yanımıza gelip ne konuştuğumuzu sormuştu. Jack'e Julia'ya bakacağımızı söyledikten sonra Perttu'ya dönüp"Jack iki klan arasındaki karşılaşma bitene kadar Julia'yı oyalamamızı istiyor."diyecektim.
Ben tam cevap vereceğim sırada,Perttu'nun sesini duymuştuk.Gecenin ne kadar güzel olduğunu söylemişti.Başımı Perttu'ya çevirdiğimde Akane'yi koşması için zorlayan Perttu'yu görmüştüm.Biz odadan çıktığında uyandığını hazır uyanmışken öğrencisiyle çalışmak istediğini söylemişti.İçten bir gülümseme ile birlikte.Ardından Akane'ye şınav çekmesini söylemişti. Akane ağlaya ağlaya şınav çekmeye başlarken Perttu yanımıza gelip ne konuştuğumuzu sormuştu. Jack'e Julia'ya bakacağımızı söyledikten sonra Perttu'ya dönüp"Jack iki klan arasındaki karşılaşma bitene kadar Julia'yı oyalamamızı istiyor."diyecektim.
Vince Grey- Mesaj Sayısı : 148
Kayıt tarihi : 04/04/16
Nerden : East Blue
4 sayfadaki 7 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
Similar topics
» [Karne] Vince Grey
» Vince Grey Saldırıları
» Recurso [Vince Grey]
» SinMar Adası[Vince Grey/Free]
» Baba Gurch Ve Çocukları [Vince Grey ]
» Vince Grey Saldırıları
» Recurso [Vince Grey]
» SinMar Adası[Vince Grey/Free]
» Baba Gurch Ve Çocukları [Vince Grey ]
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
4 sayfadaki 7 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz