Recurso [Vince Grey]

Out:

Spoiler:

********************************************************************************

Karargaha doğru gidiyorsun. Karargahın önünde laflamakta olan iki denizci görüyorsun ve onlara sorunu soruyorsun.  Sana karargahın arka tarafındaki yoldan gittiğin taktirde kalacak bir yer bulabileceğini söylüyorlar. Meydandaki yolların birinden karargahın arkasındaki yola geçiyorsun.  Karargahın arkasına geçtiğinde binadaki ‘’Hastahane’’ yazısı gözüne çarpıyor.  Bina hem denizci üssü hem de hastahane olarak kullanılıyor olmalı.

Bir süre yürüdükten sonra oldukça rahatsız edici bir ses duyuyorsun. Bir tür bağırış sesi. Bağırış sesinin arasına alkış sesleri de karışmış vaziyette. Soluna baktığında açık alanda toplanmış  büyük bir kalabalık ve büyük bir sahne görüyorsun. Sahnenin arka tarafındaki  büyük projeksiyon perdesine bakacak olursan da iki kadının bağıra bağıra garip bir şarkıyı söylediklerini göreceksin.

Söyledikleri Şarkı:

Kulaklarını kanatacak derecede kötü olan bu şarkıyı arkanda bırakıp yoluna devam ettiğinde büyük bir otele ulaşıyorsun.  Otel  boyut olarak  denizci karargahı binasından bile daha büyük. İçeri girip resepsiyondaki görevliye sana verebileceği bir oda olup olmadığını sorduğunda ise  istediğin cevabı alamıyorsun. Görevli üzülerek festival dolayısıyla tüm odaların dolduğunu söylüyor ve ekliyor: ‘’ Kusura bakmayın. Daha erken gelmiş olsaydınız yine bir şeyler ayarlamaya çalışırdım; fakat az önce de dediğim gibi her yer dolu. Başka bir otel deneyeceksiniz artık. Buradan ilerlemeye devam edin. İkinci ara sokaktan sağa dönüp  bir beş dakika daha ilerleyin. Orada küçük bir otel var.  Oldukça tenha bir bölgede kaldığından genelde pek müşterisi olmaz. Orası hala dolmamıştır.’’ Diyor. ‘’ Eğer tenha yerlerden hoşlanmıyorsanız ve kaliteli bir yer istiyorsanız  büyük meydandan aşağıya inip ülkemizin kurucusunun heykeline kadar ilerleyin. Oradan dükkanlar sokağına sapıp sokağın sonuna gidin. Orada da bir hotel var. Sanmıyorum; fakat belki orası boştur’’ Diye  ekliyor.

RP OUT1:

Spoiler:

RP OUT:2

Spoiler:

Karargahdaki iki denzciye sorumu sorduğumda karargahın arka tarafından gittiğimde bir yer bulabileceğimi söylüyorlar.Karargahın arkasına geçtiğimde hatane yazısı görmüştüm burası hem hastane hemde karargah olmalıydı.

Ben yürüyorken kulağıma iğrenç bir ses geldi.Kadınlar bişeylerini yırtarcasına şarkı söylüyorlardı.Asıl garip olan bir sürü insan onları dinliyordu.Adanın müzik zevkinin pek iyi olmadığını anlıyarak hızlı bir şekilde ordan uzaklaşmıştım.

Bir süre yürüdükten sonra büyük bir otelin önüne gelmiştim.Görevliye kalıcak bir oda sorduğumda görevli festival dolayısıyla odaların dolu olduğunu biraz daha erken gelseydim oda bulabileceğini söylüyordu.Ardından başka otele gidebileceğimi söyliyerek 2 otel tarif etmişti.1.otel 5dakika uzaklıta tenha bir otel.Tenha olduğu için çok müşterisi olmazmış.2.otelin pahalı ve uzak olduğunu söylüyordu.1.otele gitmeye karar vermiştim hem ucuzdu hemde adaya bir şekilde girmeyi başaran korsan tayfası varsa.Saklanmak için tenha bir yer seçiceklerdi.Bu yüzden 1.otele tarif edildiği gibi yürümeye başladım.

Adamın bahsettiği yerden sağa dönüyor ve bir ara sokağa giriyorsun. Yürüdüğün bölge tıpkı adamın bahsettiği gibi oldukça tenha bir yer. Çevrende birkaç tane ev olsa da senin bulunduğun yer tüm evlerin arka tarafında kalıyor.   Zaman gece yarısına yaklaştığından çevren pek aydınlık sayılmaz. Yine de   etrafına bakındığında tam olarak seçemesen de pek çok kasa, fıçı ve çöp kutusu görüyorsun. Birkaç tane de gardolap,  masa gibi kullanılmayıp dışarı atılmış eşya var.  

Kısa bir yürüyüşün ardından sokağın sonuna varıyorsun . Sokağın sonunda demirden bir merdiven görüyorsun. Merdiven bir binanın ikinci katına çıkıyor. İkinci katın olduğu yerde bir tabela var ve üzerinde ''Kino’nun Yeri'' yazıyor. Aradığın otel burası olmalı. Gerçi bir otel sayılıp sayılmayacağı şüpheli…   Gözlerinin önünde iki katlı olsa da oldukça küçük gözüken  bir bina duruyor.

Merdivenleri çıkıp ikinci kattaki kapıyı açtığında sağında oldukça büyük bir masa ve solunda birkaç tane yeşil renkli koltuk olan bir odaya giriyorsun.  Masada orta yaşlı bir adam  ve genç sayılabilecek bir kadın oturuyor. Yeşil koltukların birinde ise  üzerinde uzun kollu pembe bir elbise olan elbisesinin üzerine beyaz bir önlük giymiş saçında pembe bir toka olan 7-8 yaşlarında bir kız var.

Adam ve Kadın:

Küçük Kız:

Adam ve kadın seni görünce  ilk başta oldukça şaşırıyorlar.  Hemen ardından üzerlerindeki şaşkınlığı atıp oturdukları masadan kalkıyor ve yanına geliyorlar. Seni güzelce karşıladıktan sonra adam yeşil koltukta oturmakta olan kıza bir anahtar fırlatıyor ve kalacağın odanın kapısını açmasını söylüyor. Ardından sana da bir anahtar veriyor.  Sana verdiği anahtarın,  odanın anahtarı olduğunu söylüyor ve  otel hakkında bilgi vermeye başlıyor.
Adamdan  bir günlük konaklama fiyatının 2000 beli olduğunu öğreniyorsun. Konaklamaya yemekler dahil değil. Odaların aşağıdaki katta olduğunu, otelden çıkmak istiyorsan üst kata çıkıp buradaki kapıdan çıkabileceğini,  otele belli bir giriş çıkış saati olmadığını, istediğin saatte çıkıp istediğin saatte girebileceğini söylüyor. Odanda bir duş olduğunu; fakat duşta 10 dakikadan fazla kalırsan suyun buz gibi aktığını eklemeyi ihmal etmiyor.  

Adamın sana bu bilgileri verdiği sırada az önce gördüğün küçük kız yanınıza geliyor ve adama ‘’Babacığım odayı hazırladım.’’ Diyor.

Adamın tarif etiği üzere bir sokağa grimiştim.Sokak aynı adamın dediği gibi tenha ve sesiz bir yerdi.Gece iyice bastırmış ve etraf iyice kaaramıştı sokağa baktığımda etrafta kullanılmış eski eşyalar vardı.

Bir süre yürüdükten sonra sokağın sonuna gelmiştim.Sokağın sonunda demirden bir merdiven görmüştüm merdivenin üstünde ikinci katta "Kinonun Yeri"yazıyordu.Aradığım yer burasıydı sonunda kalıcak bir yer bulmuştum küçük ve bakımsız olsada en azından kalıcak bir yerdi.

Merdivenlerden çıkıp ikinci katta çıkmıştım.İkinci katta bulunan kapıyı açtığımda sağımda büyük bir masa ve bir kaç tane yeşil koltuklu bir odaya girmiştim.Sağımdaki masada orta yaşlı bir adam ve genç sayılabilecek bir kadın oturuyordu.Yeşil koltukların birinde ise üzerinde pembe bir elbise olan yeşil önlük giymiş küçük bir kız çocuğu vardı.

Adam ve kadın beni gördüklerinde biraz şaşırmışlardı.Ardından oturdukları yerden kalkıp yanıma gelmişlerdi.Beni karşıladıktan sonra yeşil koltukta oturan kıza bir anahtar fırlatıp kalcağım yerin kapısını açmasını söylüyor.Ardından bana bir anahtar verip benim odamın anahtarı olduğunu söyledi.Ardından otel hakkında bilgi vermeye başlamıştı.Otelde 1 günlük kalmanın 2000 belli olduğunu söylemişti ayrıca otelde belli bir giriş çıkış saati olmadığını istediğim zaman çıkıp girebileceğimi söylemişti.Birde duşta 10dakikadan fazla durmamamı yoksa suyun buz gibi olduğunu söylemişti.Adamla konuştuğum sırada  küçük kız yanımıza gelip odanın hazır olduğunu söylüyordu.Bende bavulumu alıp odama doğru yürümeye başladım.Sonunda ucuz bir otel bulmuştum çok kaliteli değildi ama idare ederdi.Odama girdiğimde bavulumu ve paltomu odaya atıp hemen yatağa yatıcaktım.Sabah uyandığımdada kısa bir duş alırdım.Ondan sonrada şu broşürde gördüğüm nişancılık yarışmasına giderdim herhalde.

Out:

Spoiler:

***************************************************************************

Yatağa yattıktan sonra gözlerini beyaz bir zeminde açıyorsun. Ayağa kalktığında yerin ve göğün bembeyaz olduğunu görüyorsun . Önünde ise beş tane ak sakallı dede var. Dedelerin hepsi elinde bir broşür tutuyor. Tuttukları broşürü sen onlara baktığın sırada yüzüne fırlatıyorlar. Ardından dedelerden biri konuşmaya başlıyor. Çatık kaşlarıyla sana bakan dede: '’Biz de seni bekliyorduk Vince-Kun. Bugün festivalin ilk günüydü. Karen sana bizzat söylemişti hatta. Neden onu dinlemedin? Ne demek sabah kalkınca yarışmaya katılırım? Yarışma bu geceydi!’’ diyor ve bir anda boyu uzamaya başlıyor. O sırada diğer dört dede de hep bir ağızdan ‘’Yarışmayı Kaçırdın! Yarışmayı Kaçırdın! Artık Çok Geç !’’ diye bağırmaya başlıyor. Ardından onların da boyları uzuyor ve beş ak sakallı dede de deve dönüşmüş oluyor. Ardından beşi birden üstüne çıkıp üstünde tepinmeye başlıyorlar. Onlar ayaklarıyla üstüne bastıkça senden ‘’Çat! küt! Patırt! ‘’diye sesler çıkıyor. ‘’Çat, Küt, Patırt! Çat, Küt, Patırt! Donk! Dank!’’

Dehşet ile yatağından fırlıyorsun. Birkaç saniyelik şoktan sonra gördüklerinin rüya olduğunu anlıyorsun. Gece yattığın yataktasın ve vücudunda bir hasar yok; fakat rüyanda duyduğun ‘’Çat! Küt! Patırt! Donk! Dank!’’ sesleri gelmeye devam ediyor. Seslerin şiddeti oldukça fazla. Dikkatini verecek olursan duyduğun seslerin iki metalin çarpışma sesine ve bir şeylerin yere düşünce çıkarttığı seslere benzediğini anlayabilirsin.
Seslerin ne olduğunu anlamaya çalıştığın sırada tüm bu gürültüyü bastıracak bir ses duyuyorsun.Oldukça tiz ve kulak tırmalayan bir ses… Ses bir kadına ait ve kadın : ‘’A-B-İİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİ’’ diye bağırıyor.

Yatağa yatığımda gözümü beyaz bir zeminde açmıştım.Nasıl lan yatak beyaz değildi ki.Ayağa kalkmıştım her yer bembeyazdı nerdeydim ben?Önüme baktığımda beş tane aksakalı dede vardı.Ben milli piyango sonucu söylecekler sanarken dedeler elerine broşür almış yüzüme fırlatmaya başlamışlardı.Yarışmanın bu gece olduğunu söylüyorlardı.Kaçırmıştım ne biliyim belki uykudan karıştırmıştım.Bir anda boyları uzamaya başlamıştı.Dedeler deve dönüşüp üstümde zıplamaya başlamıştı.Üstümde zıpladıkça bendende "çat,çut"diye sesler geliyordu.

Bir anda yatağımdan fırladım.Rüyaymış vay anasını neyse bana bişey olmamıştı sonuçta.Rüya bitmiş olmasına rağmen rüyamdaki ezilme sesleri devam ediyordu.Biraz dikkatli dinlediğimde 2 demirin birbirine çarpma sesi olduğunu anlamıştım ama ne sesiydi bunlar bu sırada bir bağırma sesi çıkmıştı biri "abi"diye bağırıyordu.Normalde olsa umursamam ama ilahi rüyadada öğrendiğim gibi yarın yapıcak bişeyim yoktu.Bende aksiyon olsun diye bütün savaş malzemelerimi,paltomu ve gözlüğümü alıp hızlı bir şekilde sesin geldiği yere doğru gidicektim.Şapkama ihtiyacım yoktu eğer bir kavga çıkarsa birde onunla uğraşmak istemiyordum.

Alacaklarını aldıktan sonra üst kata doğru yöneliyorsun. Üst kata çıktığında korkudan gözlerini sımsıkı kapatıp  masanın altına saklanmış olan adamı görüyorsun. Adamın eşi ve çocuğu  ortalıkta gözükmüyor.   Adam senin geldiğini bile fark etmiyor. Adamın yanından geçiyor ve kapıya doğru yöneliyorsun. Kapıyı açtığında oldukça şaşırtıcı bir görüntü ile karşılaşıyorsun.


Kapıyı açmandan sonraki ilk beş saniye:  Karşında Akane’yi görüyorsun. Akane: ‘’Seni durduracağım’’ diye bağırarak elindeki kılıcı  siyah bir maske takmış üzerinde kocaman bir  kahverengi bir palto olan adama sallıyor. Her ne kadar oldukça hızlı hareket edip seri saldırılar yapsa da  kılıcı kullanmayı pek beceremediğinden adam kolayca saldırılarından kurtuluyor. Adamın elinde küçük bir bıçaktan başka silah yok.

Beş ila onuncu saniyeler arası:  Yolun kenarındaki sandıklardan birinin üstüne oturmuş  oldukça iri ve kaslı bir adam  ile göz göze geliyorsun. Adam seni görünce ‘’Hey sen de kimsin ulan!’’ diye bağırıyor  ve sandığın üstünden iniyor.  Bunun üzerine Akane ve dövüştüğü kişi dövüşü bırakıp sana doğru bakıyor. Bu gergin ortamdan dolayı hepiniz dövüşe hazır bir şekilde tetikte bekliyorsunuz.  Dövüş ikiye  karşı iki olacak gibi. Tam da bu sırada  otele doğru gelen yoldan biri daha gözüküyor. Gördüğün kişi  Karen.  Karen: ‘’Hey ne oluyor burada ‘’ diyerek yanınıza yaklaşıyor.

Son durum:  Sen otele giriş yaptığın kapının önündesin diğerlerinden daha yüksektesin.
Akane’nin rakibi çıkmaz sokağın sonunda. Önünde Akane var.
Kaslı adam tam karşında. Akane adamın  sağında, Karen solunda kalıyor.
Karen sokağın en gerisinde, kaslı adamın solunda duruyor
Hepiniz hamle yapmaya hazır bir şekilde tetiktesiniz.  

Son durum(Temsili):

Gerekli eşyalarımı alıp çıkışın olduğu üst katta doğru çıkmaya başlamıştım.Yukarı katta çıktığımda gözlerini korkudan sımsıkı kapatmış masanın altında saklanmış olan otelin sahibini görmüştüm.Neyse ki karısı ve çocuğu burada değildi.Adam korkudan benim burda olduğumu bile fark etmemişti bende yanından hızlı bir şekilde geçip kapıyı açmıştım.

Kapıyı açtığımda ilk gördüğüm şey Akaneydi.Akane,elindeki kılıcı adama"Seni durduracağım"diyerek .Siyah maske takmış,üzerinde kahverengi bir palto olan birine salamıştı.Ne kadar seri bir hareket olsada kılıcı kullanmayı bilmediğinden adam saldırısından kaçmıştı.Siyah maskeli adamın elinde bıçak dışında bir şey yoktu.

Bir kaç saniye sonra yolun kenarındaki sandıklardan birine oturmuş bir adamla göz göze gelmiştim.Adam kaslı ve iri biriydi adam beni görünce artislik bir şekilde kim olduğumu sorup sandıktan aşağı inmişti.Akane ve dövüştüğü adam dövüşü bırakıp bana bakmışlardı.Gergin bir ortam oluşmuştu ufak bir hareketle bir kavga başlayabilirdi.Bu sırada çıkmaz sokağın girişinde Kareni gördüm Karen:"Hey ne oluyor burada"diyerek olaya dahil olmuştu.

Ne yapacağımı şaşırmıştım ilk önce bir durum değerlindirmesi yapalım.Şu siyah maskeli herif kesin hırsızdı. Akane onunla dövüştüğüne göre düşmanımdı.Şu kaslı herif neyin nesiydi ve neden orada oturuyordu.Karenin burda ne işi vardı ayrıca.Her neyse aklımda bir plan oluşmuştu.Kemerimden iki silahımıda çıkarıp sağ elimdekini kaslı herife doğrultucaktım.Ardından sol elimdeki tabancayı 1 el hava sıkıcaktım dikkatleri iyice üstüme toplayıp.Kaslı adama:"Senin kim olduğuna ve ne yaptığına göre değişir."diyecektim.Silahı havaya ateşliyeceğimden dolayı maskeli adamın bana odaklanıp bir süre Akaneyle savaşmayacağını umuyordum.Bende o sırada kaslı adamla konuşup neler olduğunu anlayabilirdim belki.

Karen'in sorusunun ardından Eş Zamanlı Olarak gerçekleşen olaylar şunlar :
* Akane hepinizi boşverip karşısındaki rakibe saldırmaya koyuluyor. Karşısındaki  rakibi de kendisini savunmaya koyuluyor.
*Kemerindeki silahları kemerinden çıkarıp  eline alıyorsun
* Belinden silah çıkartacağını anlayan iri yarı  adam, hemen arkasını dönüp yanındaki sandığı kavrıyor.
* Karen, iri yarı adama doğru koşmaya başlıyor.

Sağ elindeki silahı kaslı adama doğrultacağın anda  adam kendisini geriye doğru bırakıyor. Kendisini geriye doğru bırakacağı sırada da kavradığı  sandığı, başının üzerinden senin bulunduğun bölüme doğru savuruyor.  Şu an üzerine doğru hızla  gelen bir sandık var  ve sandık ile arandaki tek şey turistlerin düşmemesi için merdivenlerin sonuna konulmuş küçük demir parmaklık.

Sandık:

Lanet herif daha silahımı ona doğrultamadan kafama doğru bir sandık fırlatmıştı.Ayrıca Akane ve maskeli herifte savaşa devam ediyordu.Sandık kafama doğru geldiğinden birşeyler yapmam gerekliydi.Sandıktan kaçmak için demir parmaklığın altına saklanabilirdim ama küçük parmaklık bütün vücudumu saklıyamazdı.Bende sandıktan kaçmak için hızlı bir şekilde eğilerek vücudumun bir kısmını demir parmaklığın arkasına saklayıp otelin içine giricektim eğer içeri girmeyi başarıp sandıktan kurtulabilirsem ikinci silahımıda çıkarıp adamın  direk boğazına ve kafasına ateş açıcaktım.