Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
2 posters
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
6 sayfadaki 10 sayfası
6 sayfadaki 10 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Meirin adamın yukarıdan gelen saldırısını iki kılıcıyla durdurabiliyor, ama önce çatlamaya başlayan sonra da kırılan kötü kılıcından dolayı tek kılıçla bastırmaya çalışıyor adamı. Kolu ağrımaya başladığı sırada arkadan Yüzbaşı Gafas Meirin'e kolunu dolayıp destek oluyor.
Sonra kendini ve Meirin'i çekerek ayaklarını yerden kaldırıp, geriye düşerken adama iki ayağıyla tekme atıyor. Adam 1 metre öteye kadar yuvarlanıyor. Sopası ise elinden düşmüş vaziyette, Yüzbaşı Gafas'ın yanında duruyor.
Zac'in sözlerinin ardından Cubis büyük bir hırsla ayağa kalkmış yere tükürmüştü. Sonrasında elini büyük bir kalkana çevirip koşmaya başlamıştı. Zac o sırada kılıcını almış adamın yanına kadar girmişti. Rakipleri iki elindeki 1 kartı sallayarak 5'er tane yapmış Zac'in iki yanında çapraz olarak fırlatmıştı. Cubis'e ulaşan kartlar tekrar durmasını sağlamıştı Cubis'in. Kolunu hafif çizen kartlar pek zarar veremese de Cubis'i uzak tutmaya yetmişti. Ağzından ateş çıkarmak üzereyken Zac, adam hamleyi görüp ağzının üzerine yumruk atmıştı. Aldığı darbeden dolayı hedefi şaşırsada eli yanmıştı adamın.
Ayberk saplama hamlesi ile adamı hedeflemişti. Adam bu sefer arkasını dönüp kılıcını yere dik tutarak kendisine gelen sopayı durdurmuştu. Sonrasında bir adım sola kayıp kendi etrafında dönmüş ve güç uygulayan Ayberk boşta kaldığı için ileri doğru bir iki adım sendelemişti. Rakibi bunu fırsat bilerek kılıcını koluna doğru sallamıştı. Ayberk fark etse bile zamanında kaçmayı başaramamıştı. Sağ kolu dirseğin biraz altından biraz kesilmişti. Kolunu kullanabilirdi ama kanı hemen durdurması gerekiyordu. Bu sırada Yorokobi'ye arkasını dönen rakip sırtına, R5'ten 2 parmak darbe almıştı. Sol ayağı ile birlikte sol koluda iş görmez durumdaydı şimdi...
Kaptan Fumador cebinden çıkardığı 10 dartı parmaklarının arasında tutuyordu. Rakibine fırlatmadan önce Ruta'nın adamın görüşünü bozmasını bekliyordu. Elinde ki çetvelle yaşlı adama kesme uygulamaya çalışan Ruta adamın cetveli tutması sonucu sağlam bir darbe almıştı. Adamın sağ eli derin bir kesik almıştı ama Ruta karnına yediği bir tekme sonucu 3 metre ileri uçmuş sağ kolu çıkmıştı. Yerde kan kusuyordu. Bu sırada 10 dart'ı yollayan Fumador ikisini tutturmuş, adamı sağ kolundan vurmayı başarmıştı.
6 dakika kaldı.
Sonra kendini ve Meirin'i çekerek ayaklarını yerden kaldırıp, geriye düşerken adama iki ayağıyla tekme atıyor. Adam 1 metre öteye kadar yuvarlanıyor. Sopası ise elinden düşmüş vaziyette, Yüzbaşı Gafas'ın yanında duruyor.
Zac'in sözlerinin ardından Cubis büyük bir hırsla ayağa kalkmış yere tükürmüştü. Sonrasında elini büyük bir kalkana çevirip koşmaya başlamıştı. Zac o sırada kılıcını almış adamın yanına kadar girmişti. Rakipleri iki elindeki 1 kartı sallayarak 5'er tane yapmış Zac'in iki yanında çapraz olarak fırlatmıştı. Cubis'e ulaşan kartlar tekrar durmasını sağlamıştı Cubis'in. Kolunu hafif çizen kartlar pek zarar veremese de Cubis'i uzak tutmaya yetmişti. Ağzından ateş çıkarmak üzereyken Zac, adam hamleyi görüp ağzının üzerine yumruk atmıştı. Aldığı darbeden dolayı hedefi şaşırsada eli yanmıştı adamın.
Ayberk saplama hamlesi ile adamı hedeflemişti. Adam bu sefer arkasını dönüp kılıcını yere dik tutarak kendisine gelen sopayı durdurmuştu. Sonrasında bir adım sola kayıp kendi etrafında dönmüş ve güç uygulayan Ayberk boşta kaldığı için ileri doğru bir iki adım sendelemişti. Rakibi bunu fırsat bilerek kılıcını koluna doğru sallamıştı. Ayberk fark etse bile zamanında kaçmayı başaramamıştı. Sağ kolu dirseğin biraz altından biraz kesilmişti. Kolunu kullanabilirdi ama kanı hemen durdurması gerekiyordu. Bu sırada Yorokobi'ye arkasını dönen rakip sırtına, R5'ten 2 parmak darbe almıştı. Sol ayağı ile birlikte sol koluda iş görmez durumdaydı şimdi...
Kaptan Fumador cebinden çıkardığı 10 dartı parmaklarının arasında tutuyordu. Rakibine fırlatmadan önce Ruta'nın adamın görüşünü bozmasını bekliyordu. Elinde ki çetvelle yaşlı adama kesme uygulamaya çalışan Ruta adamın cetveli tutması sonucu sağlam bir darbe almıştı. Adamın sağ eli derin bir kesik almıştı ama Ruta karnına yediği bir tekme sonucu 3 metre ileri uçmuş sağ kolu çıkmıştı. Yerde kan kusuyordu. Bu sırada 10 dart'ı yollayan Fumador ikisini tutturmuş, adamı sağ kolundan vurmayı başarmıştı.
6 dakika kaldı.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Araya girebilmeyi başarabilmiştim. Adamın yukarıdan gelen sopasını iki kılıcım ile durdurabildim. Yüzbaşını koruyabildim. Evet, evet! Ben savaş alanında üstlerini bile koruyabilen yetenekli bir teğmendim. Yüzbaşını uçuran darbe, bana ulaşmamıştı bile. Bu kadar da güçlüydüm ben! İzumi-sensei beni görse gurur duyardı eminim.... O an, aklımdan böyle çocuksu düşünceler geçiyordu işte. Yine erkenden havalara girmek üzereydim; fakat kırılan kılıcım beni kendime getirmişti. Kırılan kılıcımın o kadar kaliteli bir kılıç olduğunu söyleyemem. Yine de bu adam basit bir sopa ile bir kılıcı kırabilecek kuvvete sahipti. Eğer o sopa vücudumun herhangi bir yerine değerse, değdiği organı göçerteceğine şüphem yoktu artık. Bu adamla fiziksel güç bakımından yarışmama olanak yoktu. Nitekim de öyle oluyordu. Adamın sopasını tek kılıcımla bastırmakta oldukça zorluk çekiyordum. Küçük tatlı kollarım acımaya başlamıştı artık. Bu şekilde daha fazla dayanamazdım.
Tam da bu sırada Yüzbaşı Gafas: ''Sen kim, üstlerini koruyabilen cesur bir savaşçı olmak kim? Az çekil bakayım.Köşede oyna.'' dercesine arka taraftan hareketlenerek imdadıma yetişmişti! Önce kolu ile bana destek olan yüzbaşımız, daha sonra da beni sağ tarafa itmiş ve adama uçan tekme atmıştı. Yüzbaşı Gafaaas! Yüzbaşı Gafaas! Yüzbaşı gerçekten de çok yetenekliydi. Hem adamı uçurmuş ve az önceki olayın intikamını almıştı hem de adamın sopasını düşürmesini sağlamıştı. Şu an yüzbaşına sarılasım gelmişti.Tamam, festival zamanında güzeller güzeli yüzbaşımın aşırı yırtmaçlı turkuaz rengindeki elbisesini ve o elbiseyi taşıyan dolgun vücudunu görünce onu biraz kıskanmış ve ona karşı negatif duygular beslemiş olabilirim. Tamam, bu negatif duygular ona bakmamak için başımı çevirecek kadar büyümüş olabilir. Aaa! Tamam! o an üstüne meyve suyu dökmek isteyecek kadar negatif duygular besledim. İtiraf ediyorum! Yine de birlikte savaştığımız bu dakikalar, ona olan saygımın tavan yapmasını sağladı. Negatif duygularım kayboldu!
Her neyse! şu an Yüzbaşı benim solumdaydı. Adamın düşürdüğü sopa da Yüzbaşının solundaydı. Adamsa bir metre kadar önümüzde, ikimizin arasındaydı. Adamın bu mesafeyi hızlı bir şekilde kapatacağı aşikardı. Adam kesinlikle Yüzbaşına saldıracaktı. Az önce Yüzbaşı ona sağlam bir tekme geçirmişti çünkü. Ayrıca sopa Yüzbaşına daha yakındı. Böyle bir durumda Yüzbaşı gibi tehlikeli bir kadını bırakıp elinde keskin bir kılıç tutan bana yönelemezdi. Bu yüzden de hamlemi buna göre yapacaktım. Bu adamla yakın dövüşe girmem, kendime Loguetown mezarlığından bir bilet almam demekti.. Bu yüzden hazır sağ elim de boşta kalmışken devrimcilere Kopi Kopi No Mi meyvesinin ne kadar ultra dehşet bir şey olduğunu göstermem gerekiyordu. Açıkçası hala meyve yeteneklerimi kullanmaktan emin değildim. Yüzbaşı veya başka bir denizci için tehlike yaratmak istemiyordum; fakat zaten bulunduğumuz ortam yeterince tehlikeliydi. Bir tehlike de ben yaratsam ne olurdu ki?
Hemen sol elimdeki kaliteli kılıcı kopyalayıp Aerocab saldırım ile adamın göğüs bölgesine doğru fırlatacaktım. Adam saldırımı çok büyük bir ihtimal atlatacaktı. Bu yüzden Aerocab Gun saldırımı kullanmam sıkıntı yaratabilirdi.
Eğer adam tahminlerimi boşa çıkartır ve bana doğru gelirse de aynı saldırıyı kullanacağım fakat bu sefer sol elimdeki kılıç ile kendimi de koruyacağım.
Tam da bu sırada Yüzbaşı Gafas: ''Sen kim, üstlerini koruyabilen cesur bir savaşçı olmak kim? Az çekil bakayım.Köşede oyna.'' dercesine arka taraftan hareketlenerek imdadıma yetişmişti! Önce kolu ile bana destek olan yüzbaşımız, daha sonra da beni sağ tarafa itmiş ve adama uçan tekme atmıştı. Yüzbaşı Gafaaas! Yüzbaşı Gafaas! Yüzbaşı gerçekten de çok yetenekliydi. Hem adamı uçurmuş ve az önceki olayın intikamını almıştı hem de adamın sopasını düşürmesini sağlamıştı. Şu an yüzbaşına sarılasım gelmişti.Tamam, festival zamanında güzeller güzeli yüzbaşımın aşırı yırtmaçlı turkuaz rengindeki elbisesini ve o elbiseyi taşıyan dolgun vücudunu görünce onu biraz kıskanmış ve ona karşı negatif duygular beslemiş olabilirim. Tamam, bu negatif duygular ona bakmamak için başımı çevirecek kadar büyümüş olabilir. Aaa! Tamam! o an üstüne meyve suyu dökmek isteyecek kadar negatif duygular besledim. İtiraf ediyorum! Yine de birlikte savaştığımız bu dakikalar, ona olan saygımın tavan yapmasını sağladı. Negatif duygularım kayboldu!
Her neyse! şu an Yüzbaşı benim solumdaydı. Adamın düşürdüğü sopa da Yüzbaşının solundaydı. Adamsa bir metre kadar önümüzde, ikimizin arasındaydı. Adamın bu mesafeyi hızlı bir şekilde kapatacağı aşikardı. Adam kesinlikle Yüzbaşına saldıracaktı. Az önce Yüzbaşı ona sağlam bir tekme geçirmişti çünkü. Ayrıca sopa Yüzbaşına daha yakındı. Böyle bir durumda Yüzbaşı gibi tehlikeli bir kadını bırakıp elinde keskin bir kılıç tutan bana yönelemezdi. Bu yüzden de hamlemi buna göre yapacaktım. Bu adamla yakın dövüşe girmem, kendime Loguetown mezarlığından bir bilet almam demekti.. Bu yüzden hazır sağ elim de boşta kalmışken devrimcilere Kopi Kopi No Mi meyvesinin ne kadar ultra dehşet bir şey olduğunu göstermem gerekiyordu. Açıkçası hala meyve yeteneklerimi kullanmaktan emin değildim. Yüzbaşı veya başka bir denizci için tehlike yaratmak istemiyordum; fakat zaten bulunduğumuz ortam yeterince tehlikeliydi. Bir tehlike de ben yaratsam ne olurdu ki?
Hemen sol elimdeki kaliteli kılıcı kopyalayıp Aerocab saldırım ile adamın göğüs bölgesine doğru fırlatacaktım. Adam saldırımı çok büyük bir ihtimal atlatacaktı. Bu yüzden Aerocab Gun saldırımı kullanmam sıkıntı yaratabilirdi.
Eğer adam tahminlerimi boşa çıkartır ve bana doğru gelirse de aynı saldırıyı kullanacağım fakat bu sefer sol elimdeki kılıç ile kendimi de koruyacağım.
Misafir- Misafir
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Lanet ve lanet! Adam ileri düzeydeydi. Gerçekten burada taşaklı ve güçlü bir adama karşı savaşıyorduk. Cubis-san'ı çok iyi savaşın dışında tutarken benimle de bir şekilde baş edebiliyordu. Bu bile tüylerimi diken diken edecek bir detaydı adamım. Dürüst olmak gerekirse, küçük bir çocukken babamla yaptığım talimler olmasa içimi korku bile kaplayabilir idi; lakin övünmek ya da babam diye yüceltmek gibi olmasın, bu herif bile babamın yanında küçük bir sinekten ötesi olamıyordu. Babamın bana tahta kılıçla çok yavaş savurmasına rağmen verdiği hasarları dün gibi hatırlıyorum. Vücudumda olan çoğu kemik çatlağının ve kırığının baş mimarı gaddar babamdır. Neyse konuya dönecek olursak saldırım başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Adam benden kaçmış, Cubis'e kaçarken saldırarak ilerlemesini durdurmuş ve ağzımdan tam ateş çıkartacakken ağzıma yumruk atarak bunu engellemişti. Eli yanmıştı ama benim aklımdaki hasar çok daha fazlaydı. Adam onca işi benim gibi hızlı sayılacak bir adama karşı bile baskın ve çok daha hızlı bir şekilde yapmıştı. Ayberk gibi, hisleri kuvvetliydi ama Ayberk'ten daha deneyimli ve diğer fiziksel özellikleri dahada gelişmiş bir versiyonuydu sanki bu herif. Eğer gizli silahı koruyan şahıslar bunlarsa gizli silah ne tahmin bile edemiyordum. Hatta Tora-kin bozuntusu muhtemelen bunun için buraya gelmiş olmalıydı. Peh, eğer kendimden güçlü rakiplerle dövüşmeyi kendime huy edinmeseydim çoktan pes etmiş ve yenilgiyi kabul etmiştim; ama alışıktım. Bu dövüşü biz denizciler kazanacaktık. Dışarıda devrimci ordusuna karşı savaşan askerlerimiz için, bunu başarmalıydık.
"Cubis-san! Cidden sen benim tanıdığım Cubis-san mısın? Şu an aylaklık yapan bir adamdan, bana engel olan bir Cubis-san'dan başka bir şey göremiyorum zira ben! Bana o hayran olduğum Cubis-san lazım, bu değil!"
Sözlerim sonlandığında çoktan ani bir hızla geriye doğru atılmış ve rakibimle mesafeyi açıp, ağzımdan ateş çıkartmaya hazır bir hale gelmiştim.
"Bu herifle aramıza girip, beni koru lütfen! Sana ihtiyacımız var Cubis! Lütfen..." sözlerimi sonlandırdığım anda tereddüt dahi etmeden rakibime sırtımı dönecek ve hemen yanımızda dövüşen Ayberk ve rakiplerine doğru yönelecektim. Ayberk'in farkındalığı yüksekti ve beni fark etmesi muhtemeldi. "Ayberk! Eş değiştirme vakti!" diyecektim ve direk onların rakibine dalıp yoğun bir ateş püskürtecek idim. Kılıcımı ise benim gibi kılıçlı olan bu rakipten gelecek ani bir saldırıya karşı hazırlıklı tutacaktım. Eğer Cubis-san arkamı kollarsa, Ayberk beni fark ederse ve ateş saldırım işe yararsa bu tur ilk düşmanı devirmiş olabilirdik. Zira bu sürpriz hamle hem rakiplerimizi şaşırtacak hemde bizi daha avantajlı duruma sokacaktı; çünkü dövüşün başından beri ters eşleşme yaptığımızın farkındaydık hepimiz ama savaşın heyecanına kapılıp bu önemli detayı es geçmiştik. Şimdi dövüşün ortasında bunu yapıyorduk ve kesinlikle tehlikeliydi. Cubis-san sırtımı kollayamazsa sırtıma saplanan onlarca kart beni öldürebilirdi ya da ciddi bir şekilde yararlardı; ama işe yararsa, işte o zaman güzel olurdu.
Bu tehlikeli bir oyundu ve bu oyunun bu turunu kazanan oyunu kazanmak için ciddi bir avantaj elde edecekti; şimdi bekleme ve görme zamanıydı adamım. Bu turu kazanacak mıydık yoksa kaybedip kendi mezarımızı mı kazacak idik? Bakalım.
"Cubis-san! Cidden sen benim tanıdığım Cubis-san mısın? Şu an aylaklık yapan bir adamdan, bana engel olan bir Cubis-san'dan başka bir şey göremiyorum zira ben! Bana o hayran olduğum Cubis-san lazım, bu değil!"
Sözlerim sonlandığında çoktan ani bir hızla geriye doğru atılmış ve rakibimle mesafeyi açıp, ağzımdan ateş çıkartmaya hazır bir hale gelmiştim.
"Bu herifle aramıza girip, beni koru lütfen! Sana ihtiyacımız var Cubis! Lütfen..." sözlerimi sonlandırdığım anda tereddüt dahi etmeden rakibime sırtımı dönecek ve hemen yanımızda dövüşen Ayberk ve rakiplerine doğru yönelecektim. Ayberk'in farkındalığı yüksekti ve beni fark etmesi muhtemeldi. "Ayberk! Eş değiştirme vakti!" diyecektim ve direk onların rakibine dalıp yoğun bir ateş püskürtecek idim. Kılıcımı ise benim gibi kılıçlı olan bu rakipten gelecek ani bir saldırıya karşı hazırlıklı tutacaktım. Eğer Cubis-san arkamı kollarsa, Ayberk beni fark ederse ve ateş saldırım işe yararsa bu tur ilk düşmanı devirmiş olabilirdik. Zira bu sürpriz hamle hem rakiplerimizi şaşırtacak hemde bizi daha avantajlı duruma sokacaktı; çünkü dövüşün başından beri ters eşleşme yaptığımızın farkındaydık hepimiz ama savaşın heyecanına kapılıp bu önemli detayı es geçmiştik. Şimdi dövüşün ortasında bunu yapıyorduk ve kesinlikle tehlikeliydi. Cubis-san sırtımı kollayamazsa sırtıma saplanan onlarca kart beni öldürebilirdi ya da ciddi bir şekilde yararlardı; ama işe yararsa, işte o zaman güzel olurdu.
Bu tehlikeli bir oyundu ve bu oyunun bu turunu kazanan oyunu kazanmak için ciddi bir avantaj elde edecekti; şimdi bekleme ve görme zamanıydı adamım. Bu turu kazanacak mıydık yoksa kaybedip kendi mezarımızı mı kazacak idik? Bakalım.
Zachariah- Mesaj Sayısı : 111
Kayıt tarihi : 22/01/16
Nerden : Logetown
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Sopamı harekete geçirmemle beraber adam karşı hamle yapmaya başlamıştı. Kılıcını yere saplayıp harika hareketimi durdurmuş üstüne üstlük bana karşı bir saldırı yapmıştı. Saldırının geleceğini görmüştüm fakat hızım kaçmaya yetmemişti. Bunun sonucunda dirseğimin biraz altından ufak bir kesik aldım. Ufak dediğime bakmayın bayağı bir kanıyor. Adam beni yaraladığı sırada Devasa Memeli Hatun yine yapmıştı yapacağını. Geçen sefer ayağını felç etmişti, bu sefer ise kolunu. Karşımızda tek kollu, tek bacaklı bir herif vardı. Süre bitmeden rahatlıkla halledebileceğimiz birisiydi yani.
Adama nasıl saldıracağımı düşünürken tahmin edin ne oldu? Bizim salak Zac ve biricik arkadaşı Cubis bize doğru koşmaya başlamıştı. Sonra bir aptal gibi rakip değiştirmemizi söylemişti. Tamam, bizim rakibe karşı siz daha iyi iş çıkarabilirsiniz fakat biz o adama ne yapalım? Orasından burasından kart atan adamı ben nasıl durdurayım? Meirin'in rakibiyle karşılaşmamız daha iyi olurdu. Gerçi o adamda benim beynimi parçalardı. Buradan bakarak bile hayvan gibi güçlü olduğunu anlayabiliyorum.
Zac'in talimatından hemen sonra kafamı Devasa Memeli Hatun'a çevirdim. Kısa bir süre göz göze geldikten sonra hayvan gibi koşmaya başladım. Zacgillerin eski rakibi yani kart fırlatan adamı yenmenin tek bir yolu var! O da kart fırlatamayacağı kadar yakınına sokulmak. Bende bunu yapacağım, koşarak adamın dibine kadar girip burnuna doğru kafayı yapıştıracağım. Tabii ki bu arada kart yollayacaktır. Kartları engellemek için hızımı, gerekirse sopamı kullanacağım.
Adama nasıl saldıracağımı düşünürken tahmin edin ne oldu? Bizim salak Zac ve biricik arkadaşı Cubis bize doğru koşmaya başlamıştı. Sonra bir aptal gibi rakip değiştirmemizi söylemişti. Tamam, bizim rakibe karşı siz daha iyi iş çıkarabilirsiniz fakat biz o adama ne yapalım? Orasından burasından kart atan adamı ben nasıl durdurayım? Meirin'in rakibiyle karşılaşmamız daha iyi olurdu. Gerçi o adamda benim beynimi parçalardı. Buradan bakarak bile hayvan gibi güçlü olduğunu anlayabiliyorum.
Zac'in talimatından hemen sonra kafamı Devasa Memeli Hatun'a çevirdim. Kısa bir süre göz göze geldikten sonra hayvan gibi koşmaya başladım. Zacgillerin eski rakibi yani kart fırlatan adamı yenmenin tek bir yolu var! O da kart fırlatamayacağı kadar yakınına sokulmak. Bende bunu yapacağım, koşarak adamın dibine kadar girip burnuna doğru kafayı yapıştıracağım. Tabii ki bu arada kart yollayacaktır. Kartları engellemek için hızımı, gerekirse sopamı kullanacağım.
Misafir- Misafir
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Meirin kaliteli kılıcının bir kopyasını adama doğru yollamışken, Gafas yerden aldığı sopayı soldan sağa doğru adamın diz hizasında sallamıştı, adam iki saldırıdan kaçamayacağı için Gafas'ın salladığı sopanın üzerinden zıplamış, Meirin'in gönderdiği kılıç adamın sol koluna girmişti. Adam sağ eliyle kılıcı çekip Meirin'e doğru koşmaya başlamıştı. Sol kolu iş görmez vaziyetteydi.
Cubis Zac'i korumak için sırtını kalkana çevirmişti. Adam 2 elinde tuttuğu kartları bir sallayışta 20 tane yapmış, Cubis'in iki tarafından Zac'e yollamıştı. Cubis gelen felaketi görüp "Kaiki Shield" diye bağırmıştı. Tüm vücudu devasa bir kalkana dönüşmüş ve tüm kartları durdurmuştu. Sonrasında kalkan formundan çıkıp yere yığılmıştı. Hareket edebilecek gibi görünmüyordu. Bu sırada Zac yeni rakibine ateş fırlatmıştı. Sol kol ve bacağı hareket edemeyen adamın sol tarafı ateşte kalmıştı. Elinde ki kılıçla Zac'in üzerine doğru koşuyordu şimdi.
Ayberk bir süre bir ısı hissetmiş. Sonrasında burnuna pişmiş et kokusu gelmişti. Bu sırada olağan hızıyla rakibinin dibine girmiş kafa atmak istemişti. Ama rakibi kolaylıkla atlatmıştı saldırısını. 2 elinde tuttuğu 2 kartı bıçak gibi sallıyordu Ayberk'e. Ama Ayberk kolaylıkla kaçıyordu.
"Ayberk, ben Cubis'i iyileştirip, koruyacağım. O adamı yeneceğinden şüphem yok." demişti Yorokobi. O sırada hızla yerde sürüklenerek Ruta gelmişti Yorokobi'nin yanına. Yaşlı adam karnına vurduğu bir tekme ile onu da Cubis ve Yorokobi'nin yanına yollamıştı. Ruta vücüdunda ki tüm kanı kusmuştu sanki.
Bakarlarsa Kaptan Fumador'u hiç görmedikleri kadar öfkeli göreceklerdi...
4 dakika kaldı.
Cubis Zac'i korumak için sırtını kalkana çevirmişti. Adam 2 elinde tuttuğu kartları bir sallayışta 20 tane yapmış, Cubis'in iki tarafından Zac'e yollamıştı. Cubis gelen felaketi görüp "Kaiki Shield" diye bağırmıştı. Tüm vücudu devasa bir kalkana dönüşmüş ve tüm kartları durdurmuştu. Sonrasında kalkan formundan çıkıp yere yığılmıştı. Hareket edebilecek gibi görünmüyordu. Bu sırada Zac yeni rakibine ateş fırlatmıştı. Sol kol ve bacağı hareket edemeyen adamın sol tarafı ateşte kalmıştı. Elinde ki kılıçla Zac'in üzerine doğru koşuyordu şimdi.
Ayberk bir süre bir ısı hissetmiş. Sonrasında burnuna pişmiş et kokusu gelmişti. Bu sırada olağan hızıyla rakibinin dibine girmiş kafa atmak istemişti. Ama rakibi kolaylıkla atlatmıştı saldırısını. 2 elinde tuttuğu 2 kartı bıçak gibi sallıyordu Ayberk'e. Ama Ayberk kolaylıkla kaçıyordu.
"Ayberk, ben Cubis'i iyileştirip, koruyacağım. O adamı yeneceğinden şüphem yok." demişti Yorokobi. O sırada hızla yerde sürüklenerek Ruta gelmişti Yorokobi'nin yanına. Yaşlı adam karnına vurduğu bir tekme ile onu da Cubis ve Yorokobi'nin yanına yollamıştı. Ruta vücüdunda ki tüm kanı kusmuştu sanki.
Bakarlarsa Kaptan Fumador'u hiç görmedikleri kadar öfkeli göreceklerdi...
4 dakika kaldı.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Yaptığım hamle dövüşün seyrini değiştirmişti. Gerçi Yüzbaşı olmasaydı, karşımdaki güçlü rakibim büyük ihtimalle üzerine doğru uçan kılıçtan kolaylıkla kurtulacaktı;fakat Yüzbaşının rakibimize alt tarafından saldırması sayesinde saldırım başarılı olmuştu. Yüzbaşının bunu nasıl yaptığını anlamamıştım. Rakibimizi aynı anda sıkıştırmamız ve onu çaresiz bırakmamız sadece şans mıydı? Açıkçası böyle olduğunu düşünmüyordum. İşin içine daha önce yüzbaşı ile birlikte dövüşmediğimizi de katarsak, Yüzbaşının kılıcımı uçuracağımdan haberi olmaması gerekiyordu; fakat benle birlikte güçlü adama saldırmıştı. Bana göre bu durumu tek bir şey açıklıyordu. Yüzbaşı oldukça keskin duyulara sahipti ve savaş alanına her açıdan hakim biriydi!
İri yarı adam kesinlikle beni hafife almıştı. Bunu az önceki davranışından anlayabiliyordum. Üzerine doğru gelen keskin kılıcı boşverip Yüzbaşının savurduğu sopadan kaçması, Yüzbaşı varken beni pek takmadığına dair en büyük kanıtımdı. Yine de sonunda koca adamın ilgisini çekmeyi başarmıştım! Sol kolu saldırım yüzünden kullanılamaz hale gelmişti. Koca adam, sol kolundan çıkardığı kopya kılıcımı sağ eline alıp üzerime doğru gelmeye başlamıştı. İşte budur! Koca adamı teke tek dövüşte yenebileceğimi düşünecek kadar aptal değilim. Kendi başıma olsaydım onu asla yenemezdim; fakat hazır adamın ilgisi üzerimdeyken onu bir süreliğine oyalayabilir ve Yüzbaşına saldırı fırsatı yaratabilirsem bu dövüşü kazanabilirdik. Bu yüzden hemen sıradaki hamlemi planlamalıydım.
Adam sopasını Yüzbaşına kaptırmıştı. Elinde tuttuğu kılıç ise gidiciydi. Kopya kılıcımı istediğim an iptal edebilirdim ve edecektim de. Oldukça tehlikeli olan rakibimin elinde kılıçla üzerime gelmesine izin veremezdim; fakat rakibim çıplak elleriyle dövüşmek zorunda kalsa bile bu işimin kolay olduğunu göstermezdi. Yüzüme, boşluğuma veya başka bir yerime geçireceği sağlam bir yumruk ya da sağlam bir tekme, beni anında dövüş dışı bırakabilirdi. Bu yüzden çok temkinli olmalıydım.
İlk iş, hemen kopyamı iptal edecek ve kopyamı iptal ettiğim gibi de kaliteli kılıcımın yeni bir kopyasını oluşturup kılıcımı adamın göğsüne Aerocab Gun saldırım ile fırlatacaktım. Böyle bir durumda rakibimin kaçmasını zorlaştırmak için kılıcımı midenin olduğu kısımlara yollamamın daha mantıklı olacağına inanıyordum; fakat Yüzbaşı adamın hemen arkasına geçerse ve adam da aşağıdan gelen kılıcı atlatırsa Yüzbaşı tehlikede olabilirdi. Bu yüzden kılıcımı göğüs hizasına fırlatmak en iyisiydi.
Saldırım isabetli olursa dövüşümüz sonlanmış demekti; fakat olur da adam saldırımı atlatır ve üzerime doğru gelmeye devam ederse kılıcımı iki elimle sıkıca kavrayacak ve adamın bana yukarıdan yapabileceği saldırıları kılıcım ile karşılamaya çalışacaktım; fakat iş bununla da bitmeyebilirdi. Adam bana sadece yumruk sallamak zorunda değildi.Eğer rakibim bana aşağıdan tekme, diz vs. atarak saldırmaya kalkacak olursa da geri çekilerek aramızdaki mesafeyi korumaya çalışacaktım.
İri yarı adam kesinlikle beni hafife almıştı. Bunu az önceki davranışından anlayabiliyordum. Üzerine doğru gelen keskin kılıcı boşverip Yüzbaşının savurduğu sopadan kaçması, Yüzbaşı varken beni pek takmadığına dair en büyük kanıtımdı. Yine de sonunda koca adamın ilgisini çekmeyi başarmıştım! Sol kolu saldırım yüzünden kullanılamaz hale gelmişti. Koca adam, sol kolundan çıkardığı kopya kılıcımı sağ eline alıp üzerime doğru gelmeye başlamıştı. İşte budur! Koca adamı teke tek dövüşte yenebileceğimi düşünecek kadar aptal değilim. Kendi başıma olsaydım onu asla yenemezdim; fakat hazır adamın ilgisi üzerimdeyken onu bir süreliğine oyalayabilir ve Yüzbaşına saldırı fırsatı yaratabilirsem bu dövüşü kazanabilirdik. Bu yüzden hemen sıradaki hamlemi planlamalıydım.
Adam sopasını Yüzbaşına kaptırmıştı. Elinde tuttuğu kılıç ise gidiciydi. Kopya kılıcımı istediğim an iptal edebilirdim ve edecektim de. Oldukça tehlikeli olan rakibimin elinde kılıçla üzerime gelmesine izin veremezdim; fakat rakibim çıplak elleriyle dövüşmek zorunda kalsa bile bu işimin kolay olduğunu göstermezdi. Yüzüme, boşluğuma veya başka bir yerime geçireceği sağlam bir yumruk ya da sağlam bir tekme, beni anında dövüş dışı bırakabilirdi. Bu yüzden çok temkinli olmalıydım.
İlk iş, hemen kopyamı iptal edecek ve kopyamı iptal ettiğim gibi de kaliteli kılıcımın yeni bir kopyasını oluşturup kılıcımı adamın göğsüne Aerocab Gun saldırım ile fırlatacaktım. Böyle bir durumda rakibimin kaçmasını zorlaştırmak için kılıcımı midenin olduğu kısımlara yollamamın daha mantıklı olacağına inanıyordum; fakat Yüzbaşı adamın hemen arkasına geçerse ve adam da aşağıdan gelen kılıcı atlatırsa Yüzbaşı tehlikede olabilirdi. Bu yüzden kılıcımı göğüs hizasına fırlatmak en iyisiydi.
Saldırım isabetli olursa dövüşümüz sonlanmış demekti; fakat olur da adam saldırımı atlatır ve üzerime doğru gelmeye devam ederse kılıcımı iki elimle sıkıca kavrayacak ve adamın bana yukarıdan yapabileceği saldırıları kılıcım ile karşılamaya çalışacaktım; fakat iş bununla da bitmeyebilirdi. Adam bana sadece yumruk sallamak zorunda değildi.Eğer rakibim bana aşağıdan tekme, diz vs. atarak saldırmaya kalkacak olursa da geri çekilerek aramızdaki mesafeyi korumaya çalışacaktım.
Misafir- Misafir
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Yorokobi-san, bana güvendiğin için teşekkür ederim. Merak etme, güvenini sarsmayacağım ve karşımdaki adamı birkaç saniye içerisinde halledeceğim. Umarım görevden sonra devasa memelerini yastık niyetine kullanmama izin verirsin. Hayatımda gördüğüm memeler arasında seninki kesinlikle ilk ona, hayır ilk üçe girer! Neyse, bu kadar saçmalamak yeter. Zamanımızın bu kadar kısıtlı olduğu bir anda memeleri düşünmek benim için büyük bir sıkıntı yaratabilir. O yüzden rakibimi yendikten sonra memelerini düşüneceğim!
Zac'in nasıl böyle zavallı bir herife kaybettiğini anlamıyorum. Benim rakibim güçlüydü, hızlıydı, zekiydi. Karşımda duran bu kel ise yavaş, cılız ve aptal. Yakın mesafede bu hızıyla benden üstün gelebileceğini sanıyor. Dediğim gibi aptalın önde gideni. Tamam, atmaya çalıştığım kafadan kurtulmuş olabilir ama önemli değil. Benim asıl silahım kafam değil sopam. Teknik olarak kafam da bir silah, zekiyim sonuçta ama detaylara inmenin anlamı yok.
Kel, saldırımdan kaçtıktan sonra kartlarını bir bıçak gibi kullanmaya çalışıyordu. Adamın ne yapacağını, hatta bir sonraki hamlesinin ne olacağını bile anlayabiliyordum. Benim için bir açık bulmak basitti anlayacağınız ama ona uğraşmayacağım. Bizim gibi adamlar bodoslama, Allah ne verdiyse dalmasını bilir. Adamın birkaç saldırısından kaçtıktan sonra sopamla karnına var gücümle vuracağım. Bu kadar yakın mesafede, bu hızla benden kaçamayacağı belli. Yine de ne olur ne olmaz diye gardımı indirmeyeceğim. Belki olur da saldırımdan kaçıp karşı saldırı yapmaya çalışır. Çabucak burada işimi bitirip diğerlerine yardım etmem gerekiyor. Zac'te yakında işini bitirecektir, Teğmen ve Yüzbaşı'da gayet iyi görünüyor. Büyük ihtimalle Kaptan'a yardıma giderim... Az kalsın unutuyordum. Eğer adam saldırımdan sonra hala kendindeyse bilincini kaybedene kadar kafasına, karnına yani nereyi bulursam sopamı savuracağım. Adama iyi bir ders vermem lazım, Zac ile benim aramdaki güç farkını anlaması gerekiyor.
Zac'in nasıl böyle zavallı bir herife kaybettiğini anlamıyorum. Benim rakibim güçlüydü, hızlıydı, zekiydi. Karşımda duran bu kel ise yavaş, cılız ve aptal. Yakın mesafede bu hızıyla benden üstün gelebileceğini sanıyor. Dediğim gibi aptalın önde gideni. Tamam, atmaya çalıştığım kafadan kurtulmuş olabilir ama önemli değil. Benim asıl silahım kafam değil sopam. Teknik olarak kafam da bir silah, zekiyim sonuçta ama detaylara inmenin anlamı yok.
Kel, saldırımdan kaçtıktan sonra kartlarını bir bıçak gibi kullanmaya çalışıyordu. Adamın ne yapacağını, hatta bir sonraki hamlesinin ne olacağını bile anlayabiliyordum. Benim için bir açık bulmak basitti anlayacağınız ama ona uğraşmayacağım. Bizim gibi adamlar bodoslama, Allah ne verdiyse dalmasını bilir. Adamın birkaç saldırısından kaçtıktan sonra sopamla karnına var gücümle vuracağım. Bu kadar yakın mesafede, bu hızla benden kaçamayacağı belli. Yine de ne olur ne olmaz diye gardımı indirmeyeceğim. Belki olur da saldırımdan kaçıp karşı saldırı yapmaya çalışır. Çabucak burada işimi bitirip diğerlerine yardım etmem gerekiyor. Zac'te yakında işini bitirecektir, Teğmen ve Yüzbaşı'da gayet iyi görünüyor. Büyük ihtimalle Kaptan'a yardıma giderim... Az kalsın unutuyordum. Eğer adam saldırımdan sonra hala kendindeyse bilincini kaybedene kadar kafasına, karnına yani nereyi bulursam sopamı savuracağım. Adama iyi bir ders vermem lazım, Zac ile benim aramdaki güç farkını anlaması gerekiyor.
Misafir- Misafir
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Kabul ediyordum... Rezil bir herif olduğumu. Dostlarımı koruyamayacak ve hatta onlardan kendi can güvenliğim için kendilerini feda etmelerini isteyecek kadar rezil bir herifin teki olduğumu biliyordum. Cubis-san... Beni, sırtımı kollamak için kendini feda edecek kadar ileri gittiğinde, izlemekten başka bir şey yapmamıştım. Adamım, babam bana bunu öğretmemişti. Yıllarca süren acı verici eğitimlerin, denizci olduğumdan beri yaşadığım onca şeyin deneyimi bununla kısıtlı olmamalıydı. Karşımızdaki bu heriflerin dostlarımı, benim gibi denizci olan dostlarıma zarar vermelerini izleyecek kadar güçsüz olmamalıydım. Beni öfkelendiriyordu bu insanlar! Tüm öfkemi ateşime aktarıp karşımdaki yeni rakibime doğru bir ejderha gibi kükreyerek savurduğum anda adamın sol tarafı alev almıştı adamım. Burnuma gelen yanık kokusu ile çevreme yayılan ısı, ortamı biraz yakmıştı; ama bu yeterli değildi.
Rakibimin sol tarafı tamamen bitik durumdaydı. Tahminlerime göre Ayberk ve partneri ile yaptığı dövüşte sol tarafı ciddi hasarlar almıştı ve benden aldığı ağır yanıkla beraber artık o tarafı iş görmezdi. Buna rağmen bu herif bana doğru koşturacak kadar ürkütücü ve azimliydi. Rakiplerime saygı duyuyordum, gerçekten güçlü insanlardı. Kart atan ve benim gibi kılıç kullanan bu herif, Yüzbaşı ve Meirin'in dövüştüğü iri yarı herif... Bunlar hepsi bizlerin ötesinde güçte rakiplerdi. Dört deniz boyunca görev yapacağım süreçte bu tarz güçlü heriflerle karşılaşacağımı hiç düşünmüyordum adamım, ama şimdi karşımdaydı ve aldığı ağır hasarlara rağmen bana doğru hatırı sayılır bir hızda yaklaşıyordu. Bu rakip, benim kılıç tekniğimi görmeyi kesinlikle hak ediyordu! Ona gösterecektim, Zachariah'ın Z'sini...
Rakibim üzerime doğru gelirken, Ruta-san'ın Kaptan Fumador ve rakibinin tarafından Cubis-san ile onunla ilgilenmeye başlayan Doktor Yorokobi'nin yanına uçtuğunu görmüştüm. Ağzından kustuğu kanı görünce, kaşlarımı çatıp derin bir nefes alamadan edememiştim. Artık Yüzbaşı Gafas ile Meirin haricinde tüm dövüşler birebir dövüşler haline gelmişti. Ayberk ve kartlı adam arasındaki savaş, bir farkındalık savaşıydı. İkiside genel manada vasat olsada, bir şeyleri fark etmek ve hissetmek konusunda üstat tiplerdi. Benim rakibim ile olan dövüşüm, teknik dövüşü olacaktı. Kimin tekniği daha iyiyse, o kazanacaktı bu dövüşü. Kaptan Fumador ile yaşlı adamın arasındaki dövüşün ne seviyede olduğunu kestiremiyordum ama Kaptan Fumador gibi bir adamı öfkelendirip, ciddileşmesine sebep olacak kadar iyi olması bile farklı bir seviyede olduğunun kanıtıydı o yaşlı adamın.
"Saygımı kazandın kılıç ustası, hadi bu dövüşü bitirelim artık. Bakalım hangimizin kılıç yolu daha kadim?"
Derince bir nefes aldım. Hâlâ dört denizde bu formlardan birinin ikinci modelini kullanacağıma inanamıyordum. Ne kadarda hâlâ çırak seviyesinde olsam ve rakibim benden çok daha güçlü olsada rakibimin yaralı oluşu ve benim Zachariah'ın Z'sine sahip olmam şartları eşitliyor, belkide beni bir adım daha öne çıkartıyordu. Bu iş gereğinden fazla uzamıştı.
"Birinci Form - Lightning - Ikazuchi Kata: 2. Model: Shidensen:" Gerekli duruşu alıp, dikkatimi rakibimde topladığımda derince bir nefes aldım. İnanıyor musun buna adamım? Dört denizde bir çırak olsam bile beni ikinci model kullanmaya zorlayacak kadar saygın kişiler varmış, düşündüğümüzden çok daha güçlenmemiz gerek, bu dünya güçlü ve saygın insanlarla dolu! Buradaki işim bittiğinde, kesinlikle çok daha güçlü ve pişmiş olacağım adamım, bunu hissediyorum! Uzun zamandır bu kadar ciddileşme gereği duymamıştım adamım, bu müthiş hissettiriyor!
Rakibimin sol tarafı tamamen bitik durumdaydı. Tahminlerime göre Ayberk ve partneri ile yaptığı dövüşte sol tarafı ciddi hasarlar almıştı ve benden aldığı ağır yanıkla beraber artık o tarafı iş görmezdi. Buna rağmen bu herif bana doğru koşturacak kadar ürkütücü ve azimliydi. Rakiplerime saygı duyuyordum, gerçekten güçlü insanlardı. Kart atan ve benim gibi kılıç kullanan bu herif, Yüzbaşı ve Meirin'in dövüştüğü iri yarı herif... Bunlar hepsi bizlerin ötesinde güçte rakiplerdi. Dört deniz boyunca görev yapacağım süreçte bu tarz güçlü heriflerle karşılaşacağımı hiç düşünmüyordum adamım, ama şimdi karşımdaydı ve aldığı ağır hasarlara rağmen bana doğru hatırı sayılır bir hızda yaklaşıyordu. Bu rakip, benim kılıç tekniğimi görmeyi kesinlikle hak ediyordu! Ona gösterecektim, Zachariah'ın Z'sini...
Rakibim üzerime doğru gelirken, Ruta-san'ın Kaptan Fumador ve rakibinin tarafından Cubis-san ile onunla ilgilenmeye başlayan Doktor Yorokobi'nin yanına uçtuğunu görmüştüm. Ağzından kustuğu kanı görünce, kaşlarımı çatıp derin bir nefes alamadan edememiştim. Artık Yüzbaşı Gafas ile Meirin haricinde tüm dövüşler birebir dövüşler haline gelmişti. Ayberk ve kartlı adam arasındaki savaş, bir farkındalık savaşıydı. İkiside genel manada vasat olsada, bir şeyleri fark etmek ve hissetmek konusunda üstat tiplerdi. Benim rakibim ile olan dövüşüm, teknik dövüşü olacaktı. Kimin tekniği daha iyiyse, o kazanacaktı bu dövüşü. Kaptan Fumador ile yaşlı adamın arasındaki dövüşün ne seviyede olduğunu kestiremiyordum ama Kaptan Fumador gibi bir adamı öfkelendirip, ciddileşmesine sebep olacak kadar iyi olması bile farklı bir seviyede olduğunun kanıtıydı o yaşlı adamın.
"Saygımı kazandın kılıç ustası, hadi bu dövüşü bitirelim artık. Bakalım hangimizin kılıç yolu daha kadim?"
Derince bir nefes aldım. Hâlâ dört denizde bu formlardan birinin ikinci modelini kullanacağıma inanamıyordum. Ne kadarda hâlâ çırak seviyesinde olsam ve rakibim benden çok daha güçlü olsada rakibimin yaralı oluşu ve benim Zachariah'ın Z'sine sahip olmam şartları eşitliyor, belkide beni bir adım daha öne çıkartıyordu. Bu iş gereğinden fazla uzamıştı.
"Birinci Form - Lightning - Ikazuchi Kata: 2. Model: Shidensen:" Gerekli duruşu alıp, dikkatimi rakibimde topladığımda derince bir nefes aldım. İnanıyor musun buna adamım? Dört denizde bir çırak olsam bile beni ikinci model kullanmaya zorlayacak kadar saygın kişiler varmış, düşündüğümüzden çok daha güçlenmemiz gerek, bu dünya güçlü ve saygın insanlarla dolu! Buradaki işim bittiğinde, kesinlikle çok daha güçlü ve pişmiş olacağım adamım, bunu hissediyorum! Uzun zamandır bu kadar ciddileşme gereği duymamıştım adamım, bu müthiş hissettiriyor!
Zachariah- Mesaj Sayısı : 111
Kayıt tarihi : 22/01/16
Nerden : Logetown
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Meirin kılıcı iptal ettiğinde, rakibi kısa süreli bir şok geçirip, saniyeler içierisinde sağ elini yumruk yaparak koşmaya devam ediyor. O sırada Yüzbaşı Gafas elindeki sopayı bu sefer adamın kafa hizasında sallayıp Meirin'in gönderdiği kılıcın adamın sol omzuna girmesine neden oluyor. Adam sol omuzundan kılıcı çıkarıp Meirin'in dibine kadar geliyor. Kılıcı yukardan aşağı savururken elini gevşetiyor ve yumruk atmak için sağ üstten indirdiği elini aynı doğrultuda indiriyor.
Adam 1 adım ötede, kılıç elinden düşüyor. Yumruk biraz gerisinde sol üst taraftan yüzüne doğru geliyor.
Ayberk adamın bir kaç saldırısından kaçıp, kısa mesafede tuttuğu rakibine vurmak için yeterince gerilmediği için saldırı zayıf oluyor. Sopa adamın göğsünü sıyırırken, adam Ayberk'in sopasını elinde kaydırıp, sopayı tuttuğu elini kağıt ile kesiyor. Sonrasında kartı yüzüne sallıyor ama Ayberk kaçmayı başarıyor.
Sağ elinde kesik var. Diğeri kadar kanamasa da sopayı tutmanı zorlaştırıyor. Adam 1 adım ileride, 1 adım solunda.
Zac duruşunu alıp, adamı bekliyor. Adam duruşuna doğru hantal adımlarla gelirken Zac tekniğini uyguluyor. Adamın sol kolu omuzun biraz altından kesiliyor. Zaten felç olan kol kesilince adam bir şey hissetmiyor ve sağ elindeki kılıçta Zac'e saldırıyor. Saldırı Zac'in kolunu biraz kesiyor. Derin değil.
Adam arkanda. Arkası sana dönük, senin de arkan ona dönük. Aranızda yarım metre var.
Aynı sırada etraf titremeye başlıyor. Dönüp bakacak olursanız Kaptan Fumador'un kıyafetlerinin yerde olduğunu göreceksiniz. Elinde dart tutmuyor. Sıktığı yumrukları ile yaşlı adama saldırıyor. Duvarlara değen yumrukları mağarayı titretiyor. Kaptan Fumador'un gözleri boş bakıyor. Transa girmiş gibi sadece rakibine saldırıyor.
"Meirin bu adamı sana bırakıyorum, şu an Fumador'u durdurmazsak hepimiz öleceğiz." diyor Yüzbaşı Gafas ve Meirin'in yanından ayrılıyor.
2 dakika kaldı.
Adam 1 adım ötede, kılıç elinden düşüyor. Yumruk biraz gerisinde sol üst taraftan yüzüne doğru geliyor.
Ayberk adamın bir kaç saldırısından kaçıp, kısa mesafede tuttuğu rakibine vurmak için yeterince gerilmediği için saldırı zayıf oluyor. Sopa adamın göğsünü sıyırırken, adam Ayberk'in sopasını elinde kaydırıp, sopayı tuttuğu elini kağıt ile kesiyor. Sonrasında kartı yüzüne sallıyor ama Ayberk kaçmayı başarıyor.
Sağ elinde kesik var. Diğeri kadar kanamasa da sopayı tutmanı zorlaştırıyor. Adam 1 adım ileride, 1 adım solunda.
Zac duruşunu alıp, adamı bekliyor. Adam duruşuna doğru hantal adımlarla gelirken Zac tekniğini uyguluyor. Adamın sol kolu omuzun biraz altından kesiliyor. Zaten felç olan kol kesilince adam bir şey hissetmiyor ve sağ elindeki kılıçta Zac'e saldırıyor. Saldırı Zac'in kolunu biraz kesiyor. Derin değil.
Adam arkanda. Arkası sana dönük, senin de arkan ona dönük. Aranızda yarım metre var.
Aynı sırada etraf titremeye başlıyor. Dönüp bakacak olursanız Kaptan Fumador'un kıyafetlerinin yerde olduğunu göreceksiniz. Elinde dart tutmuyor. Sıktığı yumrukları ile yaşlı adama saldırıyor. Duvarlara değen yumrukları mağarayı titretiyor. Kaptan Fumador'un gözleri boş bakıyor. Transa girmiş gibi sadece rakibine saldırıyor.
"Meirin bu adamı sana bırakıyorum, şu an Fumador'u durdurmazsak hepimiz öleceğiz." diyor Yüzbaşı Gafas ve Meirin'in yanından ayrılıyor.
2 dakika kaldı.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Bazen düşünmek için, çok geç oluyor adamım... Salisede milyonlarca şey düşünebilecek kapasitesi olan insan beyni, işte bazen geç kalıyor. Ne kadar saçma ama! İşte insan yapısının ne kadar karmaşık bir şey olduğunu anlamak için bu bile yeterde artar.
Konsantrasyonum öyle üst çıtalara ulaşmıştı ki, aldığım nefesten verdiğim nefese kadar her ince ayrıntıyı çok net bir şekilde hissedebiliyordum. En son ne zaman böyle konsantre olduğumu hatırlamıyordum bile. Adamın aldığım duruşla birlikte hantal ilerleyişinin tekniğimin mesafesine ulaşmasını beklemeye koyuldum ve adam mesafeme girdiğinde göz açıp kapayıncaya kadar adamın sol kolunu omzunun biraz altından koparttım; fakat dürüst olmak gerekirse bu saldırıda amacım gövdesini ikiye ayırarak bu dövüşü bitirmekti ama hâlâ yeterli seviyede değildim ve bu tekniği yıllardır kullanma gereksimi duymadığımdan biraz hamlamış da olmalıydım; ama neyse ki, tam manasıyla başarısızlık sayılmazdı bu. Her ne kadar rakibim felç olan kolunu kaybettiği için acı hissetmeyip bir tepki göstermesede ve koluma o anlık zaman diliminde derin olmayan bir kesik atsada bu turun galibi bendim. Ne kadar acısını hissetmesede kolu kopmuştu ve kopmuş bir koldan akan kan, hafife alınamazdı. Tüm bunlardan öte, rakibimin sesli olarak böyle bir tekniğe tepki vermemesine aklım almıyordu. Bir insandan çok sanki bir korkuluk ile dövüşüyordum ve bu beni çok rahatsız ediyordu adamım.
Ani sarsıntılar başladığında adamım, etrafımı kolaçan etmiş ve bunu yapanın Kaptan Fumador olduğunu görmüştüm. Dürüst olmak gerekirse fizik olarak Kaptan Fumador'a benzeyen adamın Kaptan Fumador olmadığına emindim. Sanki içine şeytan girmişti ve eğer bu şekilde devam ederse, mağarayı başımıza yıkarak hepimizin sonunu getirebilirdi; fakat ona doğru hızla ilerleyen Yüzbaşı Gafas'ı gördüğümde içimde bir rahatlama hissi belirdi nedense; çünkü Yüzbaşı Gafas hep kaptanın yanındaydı ve onu gerçekten iyi tanıyordu. Onu mağarayı başımıza yıkmadan önce kendisine getirebilirdi kesinlikle, o yüzden dövüşe odaklanacak idim.
Bu kel kılıç ustasına saygı duyuyordum. Böyle vasat bir durumda bile hızıma ayak uydurup bana hasar verebilmişti. Bu her yiğidin harcı değildi. Shidensen'in ölümcül hızına tepki verebilip, son anda ufakta olsa hasar verebilmesi içimi kıpır kıpır ediyordu. Her ne kadar bunu acemi seviyesinde olan birine karşı yapmış olsada, takdire şayandı.
Derince bir nefes aldım. Rakibimin arkasına geçmiştim ve sırtım ona dönüktü. Onunda bana sırtı dönüktü. Bu tur artık çok kısa bir zaman dilimi kalmışken bu yarı ölü adamın işini bitirip, diğerlerine destek olacaktım.
"Second Form - Fire - Kagutsuchi Kata: 1. Model: Hibashira"
Hızlıca yüzümü rakibime doğru dönüp, gerekli duruşu aldığımda yüzümde hin bir gülüş vardı. Eğer rakibim bu saldırıyı kılıcı ile bloke etmeye kalkarsa onun için sonuç hüsranla biterdi. Eğer geriye doğru kaçabilecek kadar mecali kaldıysa ve bunu başarırsa, onu 'Gizli teknik: Onigaeshi' bekliyor olacaktı. Geriye doğru bu halde kaçabileceğini sanmıyordum ama olurda sınırları zorlarsa diye, gizli tekniği hazırda tutacaktım. Bu sefer bu dövüşü bitirmem için hiçbir sebep yoktu. Cubis-san'ın hatırına bu adamı yenecek ve diğerlerine destek olacaktım!
Konsantrasyonum öyle üst çıtalara ulaşmıştı ki, aldığım nefesten verdiğim nefese kadar her ince ayrıntıyı çok net bir şekilde hissedebiliyordum. En son ne zaman böyle konsantre olduğumu hatırlamıyordum bile. Adamın aldığım duruşla birlikte hantal ilerleyişinin tekniğimin mesafesine ulaşmasını beklemeye koyuldum ve adam mesafeme girdiğinde göz açıp kapayıncaya kadar adamın sol kolunu omzunun biraz altından koparttım; fakat dürüst olmak gerekirse bu saldırıda amacım gövdesini ikiye ayırarak bu dövüşü bitirmekti ama hâlâ yeterli seviyede değildim ve bu tekniği yıllardır kullanma gereksimi duymadığımdan biraz hamlamış da olmalıydım; ama neyse ki, tam manasıyla başarısızlık sayılmazdı bu. Her ne kadar rakibim felç olan kolunu kaybettiği için acı hissetmeyip bir tepki göstermesede ve koluma o anlık zaman diliminde derin olmayan bir kesik atsada bu turun galibi bendim. Ne kadar acısını hissetmesede kolu kopmuştu ve kopmuş bir koldan akan kan, hafife alınamazdı. Tüm bunlardan öte, rakibimin sesli olarak böyle bir tekniğe tepki vermemesine aklım almıyordu. Bir insandan çok sanki bir korkuluk ile dövüşüyordum ve bu beni çok rahatsız ediyordu adamım.
Ani sarsıntılar başladığında adamım, etrafımı kolaçan etmiş ve bunu yapanın Kaptan Fumador olduğunu görmüştüm. Dürüst olmak gerekirse fizik olarak Kaptan Fumador'a benzeyen adamın Kaptan Fumador olmadığına emindim. Sanki içine şeytan girmişti ve eğer bu şekilde devam ederse, mağarayı başımıza yıkarak hepimizin sonunu getirebilirdi; fakat ona doğru hızla ilerleyen Yüzbaşı Gafas'ı gördüğümde içimde bir rahatlama hissi belirdi nedense; çünkü Yüzbaşı Gafas hep kaptanın yanındaydı ve onu gerçekten iyi tanıyordu. Onu mağarayı başımıza yıkmadan önce kendisine getirebilirdi kesinlikle, o yüzden dövüşe odaklanacak idim.
Bu kel kılıç ustasına saygı duyuyordum. Böyle vasat bir durumda bile hızıma ayak uydurup bana hasar verebilmişti. Bu her yiğidin harcı değildi. Shidensen'in ölümcül hızına tepki verebilip, son anda ufakta olsa hasar verebilmesi içimi kıpır kıpır ediyordu. Her ne kadar bunu acemi seviyesinde olan birine karşı yapmış olsada, takdire şayandı.
Derince bir nefes aldım. Rakibimin arkasına geçmiştim ve sırtım ona dönüktü. Onunda bana sırtı dönüktü. Bu tur artık çok kısa bir zaman dilimi kalmışken bu yarı ölü adamın işini bitirip, diğerlerine destek olacaktım.
"Second Form - Fire - Kagutsuchi Kata: 1. Model: Hibashira"
Hızlıca yüzümü rakibime doğru dönüp, gerekli duruşu aldığımda yüzümde hin bir gülüş vardı. Eğer rakibim bu saldırıyı kılıcı ile bloke etmeye kalkarsa onun için sonuç hüsranla biterdi. Eğer geriye doğru kaçabilecek kadar mecali kaldıysa ve bunu başarırsa, onu 'Gizli teknik: Onigaeshi' bekliyor olacaktı. Geriye doğru bu halde kaçabileceğini sanmıyordum ama olurda sınırları zorlarsa diye, gizli tekniği hazırda tutacaktım. Bu sefer bu dövüşü bitirmem için hiçbir sebep yoktu. Cubis-san'ın hatırına bu adamı yenecek ve diğerlerine destek olacaktım!
- 1. Model:
Zachariah- Mesaj Sayısı : 111
Kayıt tarihi : 22/01/16
Nerden : Logetown
6 sayfadaki 10 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10
Similar topics
» Futatsu No Kingu[Zac-Meirin-Ayberk]
» A GRUBU(VINCE-MEIRIN-CLOUS-AYBERK-NIENDA)
» Valko Adası[Meirin][Bitti]
» [Karne] Meirin
» Ayberk Çırak
» A GRUBU(VINCE-MEIRIN-CLOUS-AYBERK-NIENDA)
» Valko Adası[Meirin][Bitti]
» [Karne] Meirin
» Ayberk Çırak
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
6 sayfadaki 10 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz