Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
2 posters
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
10 sayfadaki 10 sayfası
10 sayfadaki 10 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
"Beklemek benim için de sıkıntı değil. Adamlarım şu anda Komutan Shinrai'ye destek olmak için gidiyorlar. Sonrasında mağaranın sonundakilerin işini bitireceğiz." diyor adam beklediği yerde.
Ayberk'in ikinci sorusu üzerine "Işıklar, sanırım karanlıkta parlayan bir maddeden yapılma. Arkamızdan gelmeniz için yerleştirdik. Böylece sizi bulma zahmetinden kurtaracaktınız bizi." diyor gülerek. Saldırmıyor, sadece ucunu yere koyduğu mızrağı omuzuna dayamış sivri dişleri ile gülüyor Ayberk'e.
"Sanırım ben kazandım!" diyor Meirin, kopya Meirin yaşlı adamın kalbini delip, yok olurken. Sonrasında kapıya doğru yönelmeye başlıyor. "Önemli değil. Seni korumak benim görevim." diyor ilerlerken Zac'in sözleri üzerine. Elma şeklinde şeytan meyvesi boş odanın içinde ki tek masanın üzerinde duruyor. Gafas ilerlerken Tori Kin onu durdurup ışıkları değiştirince yerin tamamında kırmızı ışık şeritleri olduğunu görüyorlar. Sonrasında ışık tekrar değişiyor ve her yer kırmızı oluyor ve Tora Kin meyveye doğru gidip eline alıyor.
"Almak için geldiğim şeyi aldım. Gemiye ilerliyorum. Gerisini siz halledersiniz Gafas." diyor yavaş adımlarla geldikleri mağaraya ilerlerken.
"Emredersiniz efendim." diyor Gafas ve kalkıp mağaraya doğru ilerliyor arkasından...
Ayberk'in ikinci sorusu üzerine "Işıklar, sanırım karanlıkta parlayan bir maddeden yapılma. Arkamızdan gelmeniz için yerleştirdik. Böylece sizi bulma zahmetinden kurtaracaktınız bizi." diyor gülerek. Saldırmıyor, sadece ucunu yere koyduğu mızrağı omuzuna dayamış sivri dişleri ile gülüyor Ayberk'e.
"Sanırım ben kazandım!" diyor Meirin, kopya Meirin yaşlı adamın kalbini delip, yok olurken. Sonrasında kapıya doğru yönelmeye başlıyor. "Önemli değil. Seni korumak benim görevim." diyor ilerlerken Zac'in sözleri üzerine. Elma şeklinde şeytan meyvesi boş odanın içinde ki tek masanın üzerinde duruyor. Gafas ilerlerken Tori Kin onu durdurup ışıkları değiştirince yerin tamamında kırmızı ışık şeritleri olduğunu görüyorlar. Sonrasında ışık tekrar değişiyor ve her yer kırmızı oluyor ve Tora Kin meyveye doğru gidip eline alıyor.
"Almak için geldiğim şeyi aldım. Gemiye ilerliyorum. Gerisini siz halledersiniz Gafas." diyor yavaş adımlarla geldikleri mağaraya ilerlerken.
"Emredersiniz efendim." diyor Gafas ve kalkıp mağaraya doğru ilerliyor arkasından...
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
"Hahahaha! Adamlarının kaç kişi olduğu veya ne kadar güçlü oldukları önemli değil... Tamam, belki Kaptan'ın işini bitirebilirsiniz ama o adam olaya el attığında burada durduğun için pişman olacaksın. O adam diye bahsettiğim kişi Schibukai Tora-Kin... Sanırım adamlarının senin yardımına ihtiyacı olacak. Gerçi bütün ganimeti o korsana bırakmak istemiyorum, bu yüzden seni geçmem gerekli. Yani onlara yardıma gidemeyeceksin. Bu uzun ve gereksiz konuşma için kusra bakma, sıkmış olmalıyım seni."
Puhahahaha! Gerçekten çok zekiyim lan! Tora-Kin'in burada olduğunu haber verdiğim için eminim götü tutuşmuştur pezevengin. O adamı ben tanımıyordum ama bunun gibi adamlar kesinlikle tanır o adamı. Zaten Schibukai olduğunu da belirttim. Bu kafa karışıklığıyla karşımdaki adamı rahatlıkla halledebilirim. En kötü ihtimalle Tora-Kin gelene kadar kendimi savunabilirim. Gerçi o adamı tanıyorsam görse bile yardım etmeyecektir. Bir korsandan ne bekleyebilirsin ki?
Sözlerimin hepsi blöf için değildi. Gerçekten bütün ganimeti o adama bırakmak istemiyorum. Ganimetten kastım bir madde değil yanlış anlamayın. Amiral olmak istiyorsam savaşıp güçlenmeliyim. Rakibim benden ne kadar güçlüyse o kadar iyi! Bunun gibi güçlü rakipler benim gelişmem için birer basamak sadece. Bende o basamakları tek tek tırmanıp en tepeye ulaşacak olan adamım!
Yavaş ve emin adımlarla rakibimin üzerine doğru yürüyeceğim. Adamın bir saplama hamlesi yapacağı belli. Durduğu yerden bana herhangi bir savurma hamlesi yapamaz. Adamın ne yapacağını biliyorsam hamlesine başladığı anda durdurmak benim için çocuk oyuncağı olacaktır. Adamın üzerine doğru ilerlerken olası bir saplama hamlesine karşı hazırlıklı olacağım. Saplama hamlesini yaptığımda eğer savunabileceğime eminsem sopamla savunacağım hemen ardından taşaklarına doğru bir beyzbolcunun topa vuruşu gibi savuracağım. Eğer emin değilsem saldırısından sıyrılıp yine taşaklarına aynı şekilde vuracağım. Bu kadar dezavantajım bulunurken biraz çirkef olmam gerek değil mi?
Puhahahaha! Gerçekten çok zekiyim lan! Tora-Kin'in burada olduğunu haber verdiğim için eminim götü tutuşmuştur pezevengin. O adamı ben tanımıyordum ama bunun gibi adamlar kesinlikle tanır o adamı. Zaten Schibukai olduğunu da belirttim. Bu kafa karışıklığıyla karşımdaki adamı rahatlıkla halledebilirim. En kötü ihtimalle Tora-Kin gelene kadar kendimi savunabilirim. Gerçi o adamı tanıyorsam görse bile yardım etmeyecektir. Bir korsandan ne bekleyebilirsin ki?
Sözlerimin hepsi blöf için değildi. Gerçekten bütün ganimeti o adama bırakmak istemiyorum. Ganimetten kastım bir madde değil yanlış anlamayın. Amiral olmak istiyorsam savaşıp güçlenmeliyim. Rakibim benden ne kadar güçlüyse o kadar iyi! Bunun gibi güçlü rakipler benim gelişmem için birer basamak sadece. Bende o basamakları tek tek tırmanıp en tepeye ulaşacak olan adamım!
Yavaş ve emin adımlarla rakibimin üzerine doğru yürüyeceğim. Adamın bir saplama hamlesi yapacağı belli. Durduğu yerden bana herhangi bir savurma hamlesi yapamaz. Adamın ne yapacağını biliyorsam hamlesine başladığı anda durdurmak benim için çocuk oyuncağı olacaktır. Adamın üzerine doğru ilerlerken olası bir saplama hamlesine karşı hazırlıklı olacağım. Saplama hamlesini yaptığımda eğer savunabileceğime eminsem sopamla savunacağım hemen ardından taşaklarına doğru bir beyzbolcunun topa vuruşu gibi savuracağım. Eğer emin değilsem saldırısından sıyrılıp yine taşaklarına aynı şekilde vuracağım. Bu kadar dezavantajım bulunurken biraz çirkef olmam gerek değil mi?
Misafir- Misafir
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Oda boştu ve odayı dolu gösteren tek şey meyveydi. Meyvede pek ilgimi çekmediği için bir köşeye sinip oturmuş ve beklemeye koyulmuştum. Aynı zamanda bir yandan ayak bileğimi ovalayıp burkulmanın geçmesi için kendimce bir caba gösteriyordum. Bir yandan ise adamım, Teğmen Meirin'in sözlerini düşünüyordum. Dürüst olmak gerekirse öldürme konusunda tereddütsüz biriydi. Düşmanı olan herhangi birini eline geçen ilk fırsatta öldürebilecek kadar sert bir kadındı. Ama genel olarak sert bir kadın değildi kesinlikle. Hatta kendisinden düşük rütbeli biri kendisi aşağıladığında ters bir tepkiyi bırak, tepki bile vermeyecek kadar naif biriydi; fakat iş dövüşmeye geldiğinde, bir şekilde oldukça sert ve acımasız olabiliyordu. En azından izlenimlerim bunu gösteriyordu bana.
Ben ayağımı ovalamakla meşgulken, Yüzbaşı Gafas ve Tora Kin arasındaki konuşmaya şahitlik etmiştim. Yüzbaşı Gafas meyveye doğru ilerleyişini sürdürürken Tora Kin onu durdurmuş ve meyvesini kullanarak yine ilginç bir şeyler yapmıştı. Önce yerde kırmızı şeritler oluşmuş ardından çevremiz tamamen kızıla bürünmüştü ve bunun sonucunda Tora Kin rahatlıkla meyveye uzanıp, meyveyi elleri arasına almıştı. Ve sonrasında geri kalanı bize bıraktığını söyleyip, odayı ve mağarayı önden terk etmek için harekete geçmişti. Düşündüğüm gibi tek hedefi şeytan meyvesiydi ve anlaşılan meyve onda kalacaktı. Zira adam kutsal ejderdi ve denizcilerin gidip bu adamdan meyveyi almaya çalışması veya istemesi ihtimal dışıydı. İçten içe merak ediyordum bu adamın bu meyveyle ne yapacağını, ama merakımı dindirmek içinde pek bir şeyler yapacağımız söylenemez idi. Sonuçta gizli silah dedikleri şeyi devrimcilerin elinden almıştık. Ne kadarda bir pisliğin elinden alıp başka bir pisliğe kaptırsakta, bu pekte önemli değildi doğrusu. Aslında önemliydi ama yapabileceğimiz bir şey yoktu. Karşımızda konum olarak oldukça ilginç biri vardı. Adam hem denizci köpeğiydi hemde denizciler onun köpeğiydi. Ne tuhaf değil mi?
Yüzbaşı Gafas'ın mağaraya doğru yöneldiğini gördüğümde ayaklanmış ve onun peşinden yürümeye başlamıştım. Yanına kadar geldiğimde ise: "Efendim şimdi ne yapacağız? Kaptan Fumador ve rakibi arasındaki dövüş bitmiş midir ki?" diye sormuştum.
Aslında bu soruların cevabını az çok tahmin edebiliyordum ama net bir cevap için benden oldukça rütbeli olan Yüzbaşı Gafas'a danışmak en mantıklısı olacaktı. Yürürken pek fazla düşünmeyecek ve önüme çıkan her düşmanı ya yakacak ya da kılıcımla kesecektim. Planım buydu ve artık gözlerimi karartmış idim. Tek hedefim vardı artık: bu görevi bitirmek ve bu görevde fark ettiğim eksik yanlarımı güçlendirmek için karargaha dönüp, gerekli antremanlara başlamak!
Ben ayağımı ovalamakla meşgulken, Yüzbaşı Gafas ve Tora Kin arasındaki konuşmaya şahitlik etmiştim. Yüzbaşı Gafas meyveye doğru ilerleyişini sürdürürken Tora Kin onu durdurmuş ve meyvesini kullanarak yine ilginç bir şeyler yapmıştı. Önce yerde kırmızı şeritler oluşmuş ardından çevremiz tamamen kızıla bürünmüştü ve bunun sonucunda Tora Kin rahatlıkla meyveye uzanıp, meyveyi elleri arasına almıştı. Ve sonrasında geri kalanı bize bıraktığını söyleyip, odayı ve mağarayı önden terk etmek için harekete geçmişti. Düşündüğüm gibi tek hedefi şeytan meyvesiydi ve anlaşılan meyve onda kalacaktı. Zira adam kutsal ejderdi ve denizcilerin gidip bu adamdan meyveyi almaya çalışması veya istemesi ihtimal dışıydı. İçten içe merak ediyordum bu adamın bu meyveyle ne yapacağını, ama merakımı dindirmek içinde pek bir şeyler yapacağımız söylenemez idi. Sonuçta gizli silah dedikleri şeyi devrimcilerin elinden almıştık. Ne kadarda bir pisliğin elinden alıp başka bir pisliğe kaptırsakta, bu pekte önemli değildi doğrusu. Aslında önemliydi ama yapabileceğimiz bir şey yoktu. Karşımızda konum olarak oldukça ilginç biri vardı. Adam hem denizci köpeğiydi hemde denizciler onun köpeğiydi. Ne tuhaf değil mi?
Yüzbaşı Gafas'ın mağaraya doğru yöneldiğini gördüğümde ayaklanmış ve onun peşinden yürümeye başlamıştım. Yanına kadar geldiğimde ise: "Efendim şimdi ne yapacağız? Kaptan Fumador ve rakibi arasındaki dövüş bitmiş midir ki?" diye sormuştum.
Aslında bu soruların cevabını az çok tahmin edebiliyordum ama net bir cevap için benden oldukça rütbeli olan Yüzbaşı Gafas'a danışmak en mantıklısı olacaktı. Yürürken pek fazla düşünmeyecek ve önüme çıkan her düşmanı ya yakacak ya da kılıcımla kesecektim. Planım buydu ve artık gözlerimi karartmış idim. Tek hedefim vardı artık: bu görevi bitirmek ve bu görevde fark ettiğim eksik yanlarımı güçlendirmek için karargaha dönüp, gerekli antremanlara başlamak!
Zachariah- Mesaj Sayısı : 111
Kayıt tarihi : 22/01/16
Nerden : Logetown
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Ayberk sözlerini sarf ettiğinde adamın önce yüzü düşüyor. Arkasına bakıyor bir kaç saniyeliğine, sonra tekra önüne dönüyor.
"O adamın burada olması mümkün değil. Neden böylesine basit bir denize gelsin. O Yeni Dünya'nın önemli taşlarından biri. Burada ne işi olabilir." diyor sinirli.
"Ya silah için geldiyse. Elma... Elma'yı almak için mi geldi? O kadar değerli mi o lanet şey. Hepimiz öldük." diyor yüzü yerde. Sonra koridorda bir dalga yayılıyor ve Ayberk'in önünde ki adam yere yıkılıyor. Biraz beklerse elinde garip bir elma, havaya atıp tutarak Tora Kin'in geldiğini görecek...
"Bitmemişse bile, artık çok sürmez." diyor Gafas, Tora Kin'in peşinden giderken. Bir süre ilerledikten sonra grup ilerideki dövüşün sesini duyuyorlar. Yaklaştıklarında duvarların kırmızıya boyandığını ve tüm koridoru aydınlattığını görüyorlar.
İleride Shinrai ve Kaptan Fumador dövüşürken arkadan 5 tane daha adam geliyor. Shinrai'nin sağ kolunda 5 tane dart var ve kolunu işlemez hale getirmiş. Kaptan Fumador'un ise yüzünde kesik var ve kanaması durmuyor. Tora Kin yeterince yaklaştıktan sonra kafasını biraz kaldırıyor ve tüm düşmanlar yere yığılıyor. Shinrai biraz tökezleyince de Fumador boğazını kesiyor.
"Burada işimiz bitti Fumador-kun." diyo Tora Kin ve ilerlemeye devam ediyor.
Bir süre yürüdükten sonra Ayberk'in yerde yatan bir adamın yanında dikildiğini görüyor grup.
Rp out: Son bir tur yazabilirsiniz, sonra bitireceğim ve puanları vereceğim. Teşekkür ederim.
"O adamın burada olması mümkün değil. Neden böylesine basit bir denize gelsin. O Yeni Dünya'nın önemli taşlarından biri. Burada ne işi olabilir." diyor sinirli.
"Ya silah için geldiyse. Elma... Elma'yı almak için mi geldi? O kadar değerli mi o lanet şey. Hepimiz öldük." diyor yüzü yerde. Sonra koridorda bir dalga yayılıyor ve Ayberk'in önünde ki adam yere yıkılıyor. Biraz beklerse elinde garip bir elma, havaya atıp tutarak Tora Kin'in geldiğini görecek...
"Bitmemişse bile, artık çok sürmez." diyor Gafas, Tora Kin'in peşinden giderken. Bir süre ilerledikten sonra grup ilerideki dövüşün sesini duyuyorlar. Yaklaştıklarında duvarların kırmızıya boyandığını ve tüm koridoru aydınlattığını görüyorlar.
İleride Shinrai ve Kaptan Fumador dövüşürken arkadan 5 tane daha adam geliyor. Shinrai'nin sağ kolunda 5 tane dart var ve kolunu işlemez hale getirmiş. Kaptan Fumador'un ise yüzünde kesik var ve kanaması durmuyor. Tora Kin yeterince yaklaştıktan sonra kafasını biraz kaldırıyor ve tüm düşmanlar yere yığılıyor. Shinrai biraz tökezleyince de Fumador boğazını kesiyor.
"Burada işimiz bitti Fumador-kun." diyo Tora Kin ve ilerlemeye devam ediyor.
Bir süre yürüdükten sonra Ayberk'in yerde yatan bir adamın yanında dikildiğini görüyor grup.
Rp out: Son bir tur yazabilirsiniz, sonra bitireceğim ve puanları vereceğim. Teşekkür ederim.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Başlangıç ve son. Bugün yaşadıklarımdan tek anladığım bunlardı adamım... Bir başlangıç vardı ve hemen onun ardından gelen son. Sanki bu işin bir gelişmesi yoktu. Başladığımız gibi bitirdiğimizi hissediyordum. Ya da savaşta olduğumuzdan ötürü algılarım körelmişti. Pek fazla iyi olduklarını söylemekte doğru olmazdı zaten; ama yorulmuştum. Bedenimden taşan ağrılar bir kenara, ruhum yorulmuştu. Öldürmekten, öldürmeye teşebbüs etmekten ve türlü türlü bir çok şeyden ötürü, ruhum yorulmuştu. Şimdi ise dinlenme vaktinin geldiğini hissedebiliyordum. Yüzbaşı Gafas'ın sözlerinden sonra, artık bu savaşın bittiğinden emindim. Derince bir nefes alıp, kılıcımı en azından bugünlük bir daha kınından çıkartmamak için geri sokabilirdim. Sonuçta iyi kılıç kınında duran kılıçtır diye bir söz var ortada.
Yüzbaşı Gafas ve Teğmen Meirin'in ardından yürüyordum. Grupça Tora Kin'in ayak izlerini takip ediyorduk desem pekte yanlış olmazdı hatta. Kulağıma çeliğin çeliğe, demirin demire çarpma sesleri geldiğinde hâlâ savaşın bazı kesimlerde sürdüğünü anlamam benim için pekte zor olmamıştı. Aşina olduğum seslerdi. Bir adamın yediği yumruk sonrasında acı bir şekilde bağırışını genç yaşıma rağmen binlerce kez duymuş olabilirdim. Yürüdükçe duvarlar kırmızılaşıyor ve mağara dahada aydınlık bir hale bürünüyordu. İlginç ve bir o kadarda mistik bir görüntü desem pekte yanlış olmazdı. Kanla revan olmuş dünyamızı yansıtıyordu duvarlar bana göre.
Kaptan Fumador ve ezeli düşmanı arasındaki savaşın olduğu alana vardığımızda beş tane kadar düşman görmüştük. Tora Kin başını biraz yukarı kaldırdığında tüm düşmanları yere sermişti. Bu nasıl bir güçtü böyle? Bu adam gerçektende bizim çok ötemizdeydi ve onun seviyesine ulaşmam için çok çalışmam lazımdı, akla hayali sığmayacak kadar çok hemde!
Kaptan Fumador ile rakibini süzdüğümde aralarında eşit bir dövüş geçtiğini görebiliyordum ama Tora Kin'in yaptığı o mistik hamle sonrası Kaptan Fumador afalanmış rakibinin boğazını tek bir hamlede keserek dövüşü bitirmişti. Bunu Tora Kin'in sözlerinden anlayabiliyordum. Grup ilerlemesini sürdürürken geride kalacak ve Kaptan Fumador'un rakibinin üzerini arayacaktım. Ayrıca gördüğüm kadarıyla bir kılıç ustasıydı. Katanasını alacak ve kontrol edecektim. Ustasını kaybetmiş bir kılıç körelmeye mahkumdur. Kılıcı bir kaç kere savurarak test edecek ve ardından kılıcın beni seçip seçmediğini öğrenmek için eski bir kaç metot uygulayacaktım. Eğer kılıcının benimle yoluna devam etmek istediğine kanaat getirirsem kılıcı yanıma alacaktım ama eğer beni seçmezse, kılıcı ölü kılıç ustasının bedeninin üzerine usulca koyacak ve orayı yavaş adımlarla terk edecektim.
Daha sonra mı? Sanırım beni bekleyen bir dostum vardı, Cubis-san! Onun yanına gidip, kolunun altına girecek ve yürümesine yardımcı olup gemiye doğru adımlayacaktım. Gerçektende bitti galiba, savaş... Öğrendiğim şeyler oldu. Ne kadar güçsüz olduğumu ve kendimi güçlendirmem gerektiğini öğrendim mesela, ne dersin adamım? Eskisi gibi olmak için, kolları sıvayalım mı?
Yüzbaşı Gafas ve Teğmen Meirin'in ardından yürüyordum. Grupça Tora Kin'in ayak izlerini takip ediyorduk desem pekte yanlış olmazdı hatta. Kulağıma çeliğin çeliğe, demirin demire çarpma sesleri geldiğinde hâlâ savaşın bazı kesimlerde sürdüğünü anlamam benim için pekte zor olmamıştı. Aşina olduğum seslerdi. Bir adamın yediği yumruk sonrasında acı bir şekilde bağırışını genç yaşıma rağmen binlerce kez duymuş olabilirdim. Yürüdükçe duvarlar kırmızılaşıyor ve mağara dahada aydınlık bir hale bürünüyordu. İlginç ve bir o kadarda mistik bir görüntü desem pekte yanlış olmazdı. Kanla revan olmuş dünyamızı yansıtıyordu duvarlar bana göre.
Kaptan Fumador ve ezeli düşmanı arasındaki savaşın olduğu alana vardığımızda beş tane kadar düşman görmüştük. Tora Kin başını biraz yukarı kaldırdığında tüm düşmanları yere sermişti. Bu nasıl bir güçtü böyle? Bu adam gerçektende bizim çok ötemizdeydi ve onun seviyesine ulaşmam için çok çalışmam lazımdı, akla hayali sığmayacak kadar çok hemde!
Kaptan Fumador ile rakibini süzdüğümde aralarında eşit bir dövüş geçtiğini görebiliyordum ama Tora Kin'in yaptığı o mistik hamle sonrası Kaptan Fumador afalanmış rakibinin boğazını tek bir hamlede keserek dövüşü bitirmişti. Bunu Tora Kin'in sözlerinden anlayabiliyordum. Grup ilerlemesini sürdürürken geride kalacak ve Kaptan Fumador'un rakibinin üzerini arayacaktım. Ayrıca gördüğüm kadarıyla bir kılıç ustasıydı. Katanasını alacak ve kontrol edecektim. Ustasını kaybetmiş bir kılıç körelmeye mahkumdur. Kılıcı bir kaç kere savurarak test edecek ve ardından kılıcın beni seçip seçmediğini öğrenmek için eski bir kaç metot uygulayacaktım. Eğer kılıcının benimle yoluna devam etmek istediğine kanaat getirirsem kılıcı yanıma alacaktım ama eğer beni seçmezse, kılıcı ölü kılıç ustasının bedeninin üzerine usulca koyacak ve orayı yavaş adımlarla terk edecektim.
Daha sonra mı? Sanırım beni bekleyen bir dostum vardı, Cubis-san! Onun yanına gidip, kolunun altına girecek ve yürümesine yardımcı olup gemiye doğru adımlayacaktım. Gerçektende bitti galiba, savaş... Öğrendiğim şeyler oldu. Ne kadar güçsüz olduğumu ve kendimi güçlendirmem gerektiğini öğrendim mesela, ne dersin adamım? Eskisi gibi olmak için, kolları sıvayalım mı?
Zachariah- Mesaj Sayısı : 111
Kayıt tarihi : 22/01/16
Nerden : Logetown
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Tora-Kin'in ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anladım. Onun adını söylediğim anda rakibim korkudan altına sıçmıştı. Adı bile bu kadar büyük bir etkiye sahip olan bir insanı dövüşürken görmek isterim. Gerçi bu önemsiz denizlerde ona rakip olabilecek kimse yok. Yeni Dünya denen bir yerden geldiğini biliyorum ama oranın nasıl bir yer olduğunu bilmiyorum. Söylenenlere göre Grand Line'dan sonrasıymış. Oraya gitmeden Amiral olabileceğimi sanmıyorum, yani önümde aşırı derecede uzun bir yol var demek! Ne kadar uzun o kadar eğlenceli demek değil mi?
Suratımda büyük bir gülümsemeyle rakibimin dehşete düşmüş halini izlerken bir anda koridordan hava dalgasına benzer bir şey yayıldı ve rakibim yere yığıldı. Kısa süre sonra elinde garip bir elmayla Tora-Kin'i gördüm. Adamın elma diye bahsettiği silah buymuş, yani bir şeytan meyvesi! Aşırı derecede güçlü bir meyve olmalı. Düşünsenize devrimciler aşırı derecede güvenlikli bir yerde bu meyveyi saklıyor ve denizciler o meyvenin alınması için 500 asker ve bir Schibukai gönderiyor. Ne kadar güçlü olduğu sadece buradan belli. Normalde Şeytan Meyvelerine ilgim yoktur ama bu ayrı. Bu kadar iyi saklanan bir meyveyi herkes yemek ister değil mi?
Tora-Kin'i görür görmez dizlerimin üstüne çöküp kafamı yere eğdim. "Ekselansları, elinizde bulunan şeytan meyvesini bana layık görür müsünüz acaba? Normalde şeytan meyvelerinden hoşlanmam fakat bu meyvede beni kendine çeken bir şey var." Gerçekten hislerim bunlar, ilk görüşte bu meyvenin gücü beni kendisine çekmeye başladı. Lakin Tora-Kin'in bu güzel meyveyi bana vereceğini sanmıyorum. Meyveyi verirse yerim. Meyveyi vermezse ona teşekkür edip peşinden ağır adımlarla ilerleyeceğim. Yolda Cubis ve Ruta ile karşılaştığımızda hareket edemeyecek haldeyseler onlardan birini kucaklayıp yoluma devam edeceğim.
Suratımda büyük bir gülümsemeyle rakibimin dehşete düşmüş halini izlerken bir anda koridordan hava dalgasına benzer bir şey yayıldı ve rakibim yere yığıldı. Kısa süre sonra elinde garip bir elmayla Tora-Kin'i gördüm. Adamın elma diye bahsettiği silah buymuş, yani bir şeytan meyvesi! Aşırı derecede güçlü bir meyve olmalı. Düşünsenize devrimciler aşırı derecede güvenlikli bir yerde bu meyveyi saklıyor ve denizciler o meyvenin alınması için 500 asker ve bir Schibukai gönderiyor. Ne kadar güçlü olduğu sadece buradan belli. Normalde Şeytan Meyvelerine ilgim yoktur ama bu ayrı. Bu kadar iyi saklanan bir meyveyi herkes yemek ister değil mi?
Tora-Kin'i görür görmez dizlerimin üstüne çöküp kafamı yere eğdim. "Ekselansları, elinizde bulunan şeytan meyvesini bana layık görür müsünüz acaba? Normalde şeytan meyvelerinden hoşlanmam fakat bu meyvede beni kendine çeken bir şey var." Gerçekten hislerim bunlar, ilk görüşte bu meyvenin gücü beni kendisine çekmeye başladı. Lakin Tora-Kin'in bu güzel meyveyi bana vereceğini sanmıyorum. Meyveyi verirse yerim. Meyveyi vermezse ona teşekkür edip peşinden ağır adımlarla ilerleyeceğim. Yolda Cubis ve Ruta ile karşılaştığımızda hareket edemeyecek haldeyseler onlardan birini kucaklayıp yoluma devam edeceğim.
Misafir- Misafir
Geri: Kingu no Korosu-Zan'nin'na Shimei/Meirin-Ayberk-Zac
Zac rakibinden aldığı kılıcıyla eski rutinleri deniyor. Ama denediği hiç bir şey kılıcın kendisini istediğini belirtmiyor. O da usulca kılıcı adamın üzerine bırakıyor ve yürümeye devam ediyorlar.
Tora Kin elmayı atıp tutarak Ayberk'in yanına geliyor. Ayberk'in konuşması üzerine elmayı uzatıyor Ayberk'e.
Ayberk tam alacakken meyveyi havaya atıyor ve işaret çekiyor Ayberk'e.
Yaralıların yanına geldiklerinde Cubis'in iyi durumda olduğunu görüyorlar. Ruta ise bilinci açık ama hala yürüyemeyecek durumda. Yorokobi ise güçsüz düşmüş. Ayberk Ruta'yı kollarına alıp yürümeye başlıyor. Yorokobi biraz mutsuz Meirin'e dayanarak yürümeye başlıyor. Grup hep birlikte geldikleri yoldan geri gidiyorlar. Kırdıkları duvara gelince Fumador kilit taşına tekme atıyor ve arkalarında ki mağara çöküyor.
Dolunay güneşin ışıklarıyla kaybolmak üzere. Ön tarafta ki savaş bitmiş gibi görünüyor. Kaptan Hado ve 100 kadar adamı geminin önünde bekliyorlar. Hepsi yorgun, çoğu yaralı. Hep birlikte gemiye biniliyor ve 400 denizcinin canını alan ada arkada bırakılıyor. Daha sonra başka bir ekip gelecek ve adayı temizleyecek.
Karargaha dönüldüğünde Tora Kin meyveyle birlikte ayrılıyor. Aylar sonra meyvenin satışa çıktığı duyuruluyor.
Meyve'nin Logia türü bir meyve Goro Goro no Mi olduğu biliniyor. Tüm dünyada bu yenilmez meyve konuşuluyor. Denizciler meyvenin peşinden gidecek korsanları yakalamak için Grand Line'a binlerce denizci atamayı planlıyor.
Rp Out:
Zac
5 normal stat, 3 dövüş yeteneği, 3 meslek statı.
Kıdemli Uzman oldun. Maaşın 120.000 beri +300.000 beri ikramiye aldın.
Ayberk
5 normal stat, 3 dövüş yeteneği, 3 meslek statı.
Teğmen oldun. Maaşın 150.000 beri + 350.000 ikramiye aldın.
Tora Kin elmayı atıp tutarak Ayberk'in yanına geliyor. Ayberk'in konuşması üzerine elmayı uzatıyor Ayberk'e.
Ayberk tam alacakken meyveyi havaya atıyor ve işaret çekiyor Ayberk'e.
- Hareket Temsili:
Yaralıların yanına geldiklerinde Cubis'in iyi durumda olduğunu görüyorlar. Ruta ise bilinci açık ama hala yürüyemeyecek durumda. Yorokobi ise güçsüz düşmüş. Ayberk Ruta'yı kollarına alıp yürümeye başlıyor. Yorokobi biraz mutsuz Meirin'e dayanarak yürümeye başlıyor. Grup hep birlikte geldikleri yoldan geri gidiyorlar. Kırdıkları duvara gelince Fumador kilit taşına tekme atıyor ve arkalarında ki mağara çöküyor.
Dolunay güneşin ışıklarıyla kaybolmak üzere. Ön tarafta ki savaş bitmiş gibi görünüyor. Kaptan Hado ve 100 kadar adamı geminin önünde bekliyorlar. Hepsi yorgun, çoğu yaralı. Hep birlikte gemiye biniliyor ve 400 denizcinin canını alan ada arkada bırakılıyor. Daha sonra başka bir ekip gelecek ve adayı temizleyecek.
Karargaha dönüldüğünde Tora Kin meyveyle birlikte ayrılıyor. Aylar sonra meyvenin satışa çıktığı duyuruluyor.
Meyve'nin Logia türü bir meyve Goro Goro no Mi olduğu biliniyor. Tüm dünyada bu yenilmez meyve konuşuluyor. Denizciler meyvenin peşinden gidecek korsanları yakalamak için Grand Line'a binlerce denizci atamayı planlıyor.
Rp Out:
Zac
5 normal stat, 3 dövüş yeteneği, 3 meslek statı.
Kıdemli Uzman oldun. Maaşın 120.000 beri +300.000 beri ikramiye aldın.
Ayberk
5 normal stat, 3 dövüş yeteneği, 3 meslek statı.
Teğmen oldun. Maaşın 150.000 beri + 350.000 ikramiye aldın.
East Blue Anlatıcı- Mesaj Sayısı : 299
Kayıt tarihi : 17/01/16
10 sayfadaki 10 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10
Similar topics
» Futatsu No Kingu[Zac-Meirin-Ayberk]
» A GRUBU(VINCE-MEIRIN-CLOUS-AYBERK-NIENDA)
» Valko Adası[Meirin][Bitti]
» [Karne] Meirin
» Ayberk Çırak
» A GRUBU(VINCE-MEIRIN-CLOUS-AYBERK-NIENDA)
» Valko Adası[Meirin][Bitti]
» [Karne] Meirin
» Ayberk Çırak
One Piece Rpg :: 4 Deniz Rp :: East Blue
10 sayfadaki 10 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz